Yazar "Üremiş, İlhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 26
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adana ili ayçiçeği (Helianthus annuus L.) ekim alanlarında bulunan yabancı otların yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2019) Özkil, Mine; Torun, Hilmi; Eymirli, Serdar; Üremiş, İlhan; Tursun, NihatAmaç: Bu çalışmada Adana’nın Yüreğir, Aladağ, Ceyhan, İmamoğlu, Yumurtalık, Karaisalı, Kozan, Sarıçam, Seyhan, Çukurova ilçelerindeki ayçiçeği alanlarındaki önemli yabancı ot türlerinin yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi araştırılmıştır. Yöntem ve Bulgular: Ayçiçeği tarlalarındaki yabancı otların yoğunlukları (adet/m2 ), rastlama sıklıkları (%), özel kaplama alanları (%) ve genel kaplama alanları (%) bulunmuştur. Surveyler 2017 yılında iki farklı ayçiçeği gelişim döneminde (4-8 yaprak ve çiçeklenme dönemi) gerçekleştirilmiştir. Survey çıkışlarının tamamında en yüksek rastlama sıklığına sahip yabancı otlar olarak; Convolvulus arvensis, Chenopodium album ve Sinapis arvensis saptanmıştır. İlk survey döneminde yabancı ot yoğunlukları incelendiğinde C. album (6.76 adet/m2 ) en önemli tür olup, bunu Heliotropium europaeum (3.75 adet/m2 ) ve C. arvensis (3.05 adet/m2 ) takip etmiştir. İkinci survey döneminde ise C. album (5.13 adet/m2 ), C. vulvaria (2.42 adet/m2 ) ve Cyperus rotundus (1.98 adet/m2 ) ilk üç sırada yer almıştır. Genel kaplama alanlarında C. arvensis (% 6.89) ve C. album (% 13.57)’un en yaygın türler olduğu tespit edilmiştir. Özel kaplama alanlarına göre en önemli yabancı ot türleri; ilk surveyde S. arvensis (% 24.62), ikinci surveyde ise Cuscuta campestris (% 56.95) olmuştur. Genel Yorum: Survey çıkışlarının tamamında en yüksek rastlama sıklığına sahip yabancı otlar olarak; Convolvulus arvensis, Chenopodium album ve Sinapis arvensis saptanmıştır. Yabancı ot yoğunluğu olarak ise, ilk survey döneminde en yüksek yoğunluk değerine sırasıyla C. album, Heliotropium europaeum ve C. arvensis türlerinin sahip olduğu belirlenirken, ikinci survey döneminde sırasıyla C. album, C. vulvaria ve Cyperus rotundus türlerinin sahip olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Araştırma sonucunda belirlenen yabancı ot türleri ile mücadele imkanlarının araştırılması sağlanarak tarımın sürdürülebilirliğine yarar sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Akdeniz Bölgesi tarım alanlarında bulunan akşam sefası (Ipomoea spp.) İle tarla sarmaşığı (Convolvulus spp.) türlerinin, yaygınlık Ve yoğunluk durumları(Ege Üniversitesi, 2020) Özkil, Mine; Üremiş, İlhanAmaç: Ipomoea spp. ve Convolvulus spp. Convolvulaceae familyasına ait bitkilerden olup, tek veya çok yıllık olarak dünyada yaygın olarak bulunan istilacı yabancı otlardandır. Pek çok kültür bitkisinde sorun olan ve günümüzde istilacı özelliği ile ön plana çıkan Ipomoea ve Convolvulus türlerinin, yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi amacıyla Akdeniz bölgesinde sürvey çalışması yapılmıştır. Materyal ve Metot: Akdeniz bölgesinde bulunan Antalya, Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye illerinde yapılan sürveylerde, her bir il merkezi başlangıç kabul edilmiştir. Sürveyler sırasında her 10 km’de bir rastlantısal olarak durulmuştur. Her bir örnekleme noktasına 1m2 ’lik çerçeveden tesadüfi olarak 5 kez atılarak yabancı ot türlerinin sayımları yapılmıştır. Bulgular: Akdeniz bölgesi genelinde Convolvulaceae familyasından Convolvulus cinsine ait 5 ve Ipomoea cinsine ait 3 olmak üzere 8 yabancı ot türü belirlenmiştir. Bunların türleri, yaygınlık (%) ve yoğunlukları (adet/m2 ), sırasıyla, Convolvulus arvensis L. (52.32 ve 0.57), Convolvulus scammonia L. (0.86 ve >0.01), Convolvulus stachydifolius Coisy (0.69 ve 0.01), Convolvulus betonicifolius Mill. (0.52 ve >0.01),Convolvulus galaticus Roston. ex Choisy (0.17 ve >0.01), Ipomoea triloba L. (9.12 ve 0.13), Ipomoea hederacea (Linn) Jacq. (3.44 ve 0.02) ve Ipomoea purpurea (L.) Roth. (1.20 ve 0.01)’dır. Sonuç: Akdeniz bölgesi genelinde Convolvulus arvensis ve Ipomoea triloba yaygınlık ve yoğunluğu en yüksek olan türler olarak tespit edilmiştir.Öğe Bazı uçucu yağ bileşiklerinin kanyaş [(Sorghum halepense (L.) Pers.] gelişimine etkinliğinin belirlenmesi(2015) Yazlık, Ayşe; Üremiş, İlhanKanyaş (Sorghum halepense (L.) Pers.) (SORHA) tarım ve tarım dışı alanlarda ciddi verim kayıplarına neden olan çok yıllık yabancı otlardan biridir. Kanyaş tek bir mücadele yöntemi ile kontrol edilemediği için birçok stratejisinin bir arada kullanılması gerekmektedir. Kanyaş ile mücadele kullanılabilecek yöntemlerden birisi de allelopatik kimyasalların kullanılmasıdır. Çalışma ile allelokimyasal içeriği olan bitkilerin [İstanbul kekiği (Origanum vulgare L.), lavanta (Lavandula angustifolia L.) ve biberiye (Rosmarinus officinalis L.)] kanyaş gelişimine olan etkisi incelenmiştir. Çıkış öncesi dönemde biberiye yağının yüksek dozunun (16 µl 38.465 cm2 ) en iyi sonucu verdiği ve kanyaş kuru ağırlığını % 41.0 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Çıkış sonrası dönemde kullanılan uçucu yağlarda en yüksek etkinin yine 16 µl 38.465 cm2 doz (% 48.0) biberiye uygulamasından sağlandığı tespit edilmiştir. Her üç uçucu yağın da çıkış sonrası uygulamaları çıkış öncesi uygulamalarından daha yüksek etki sağlamıştır.Öğe Çukurova bölgesi mısır tarlalarında çakal kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin) ve tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.)’nın mücadelesi(2021) Üremiş, İlhan; Kuru, Halil HikmetAmaç: Bu çalışma, Çukurova bölgesi mısır alanlarında bulunan çakal kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin, CUCME) ve tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L., CONAR)’nın mücadelesinde bazı herbisitlerin ve çapalamanın etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem ve Bulgular: Çalışma, 2017 yılında (Haziran-Kasım) Ayvalı ve Menteş/İmamoğlu (Adana)’nda yapılmıştır. Denemeler Tesadüf Blokları Deneme Deseni’ne göre 9 karakterli (çıkış öncesi, Isoxaflutole (225 g l-1) + Thiencarbazone-Methyl (90 g l-1) + Cyprosulfamide (150 g l-1) (ISTC, 30 ml da-1); S-Metolachlor (312.5 g l-1) + Terbuthylazine (187.5 g l-1) (SMTE, 500 ml da-1); Dimethenamid-P (280 g l-1) + Terbuthylazine (250 g l-1) (DPTE, 300 ml da-1); çıkış sonrası, Dicamba (% 50) + Tritosulfuron (% 25) (DITR, 25 ml/da; Mesotrione (75 g l-1) + Nicosulfuron (30 g l-1) (MENI, 200 ml da-1); Foramsulfuron % 30 + Iodosulfuron- methyl-sodium % 1 + Isoxadifen-ethyl % 30 (FORA, 15 ml da-1) ve Nicosulfuron (40 g l-1) (NICO, 125 ml da-1), Çapa ve Kontrol) ve 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. CUCME ve CONAR’a karşı kullanılan mücadele yöntemlerinin Ayvalı ve Menteş köylerindeki uygulanmalarından elde edilen sonuçları ve bunların ortalamaları, sırasıyla; CUCME için: ISTC (% 91.5, 81.8 ve 86.6), SMTE (% 91.5, 91.5 ve 86.7), DPTR (% 75.8, 58.0 ve 66.9), DITR (% 74.3, 69.5 ve 71.9), MENI (% 91.5, 87.5 ve 89.5), FORA (% 67.5, 54.0 ve 60.1), NICO (% 72.5, 54.0 ve 63.1), ÇAPA (% 74.8, 87.5 ve 81.1)’dır. CONAR için ise ISTC (% 60.5, 54.8 ve 57.6), SMTE (% 68.3, 65.0 ve 66.6), DPTR (% 50.8, 48.5 ve 49.6), DITR (% 35.3, 32.3 ve 33.8), MENI (% 58.5, 65.0 ve 61.8), FORA (% 31.8, 32.3 ve 32.0), NICO (% 35.3, 32.3 ve 33.8), ÇAPA (% 62.0, 70.8 ve 66.4)’dır. Genel Yorum: Çalışmada CUCME’ye karşı kullanılan bazı herbisitlerin ümitvar olduğu (SMTE, ISTC ve MENI) anlaşılmaktadır. Ülkemizin şimdilik Çukurova bölgesinde oldukça yüksek oranda yayılma gösteren, ancak daha sonra birçok bölgeye yayılabileceği tahmin edilen çakal kavununa karşı bu herbisitlerin başarılı olabileceği beklenmektedir. CONAR’a karşı herbisitlerin etkisi % 70’lerin altında kalmış, sadece çapalamanın başarısı ise % 70’ler dolayındadır.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Daha sonraki çalışmalarda özellikle farklı dönemlerde uygulanan farklı etki mekanizmalarına sahip herbisitlerin birlikte kullanılacağı hatta bunların çapa ile destekleneceği çalışmaların Entegre Mücadele ilkeleri doğrultusunda çalışılmasında ve uygun görülenlerin hızlı bir şekilde uygulamaya aktarılmasında yarar bulunmaktadır.Öğe Çukurova Bölgesi'nde farklı toprak bünyesine sahip tarlalarda bulunan yabancı ot tohumları ve yabancı ot florası arasındaki ilişkinin saptanması(2002) Üremiş, İlhan; Uygur, Feyzullah NezihiÇalışma, Çukurova Bölgesi'nde yer alan Adana, Hatay, İçel ve Osmaniye illerinde farklı toprak bünyesine (hafif, orta ve ağır) sahip tarlalarda 1995-1998 yılları arasında yapılmıştır. Çalışma için 35 tarla seçilmiş ve seçilen tarlaların her birinde tarla kenar tesiri göz önüne alınarak 30x30 m alan çalışma alanı olarak belirlenmiş ve 5 cm çaplı toprak burgusuyla 5, 10 ve 30 cm derinlikten dörder kez toprak örneği alınmıştır. Deneme parsellerinde birim alandaki bitki sayıları ve tohum miktarları belirlenmiş ve aralarındaki ilişki araştırılmıştır. Buna göre en yüksek bitkiye dönüşüm oranlan; hafif toprak bünyeli tarlalarda 0-5 ve 0-10 cm için Xanthium strumarium L. % î l .36 olarak ve 0-30 cm için Avena sterilis L. % 2.48 olarak, orta toprak bünyesine sahip tarlalarda her üç derinlik için de, X. strumarium sırasıyla % 3.24, % 2.33 ve 3.43 olarak, ağır toprak bünyesine sahip tarlalarda 0-5 cm için Vida sativa L. % 3.83, 0-10 ve 0-30 cm için X. strumarium sırasıyla % 2.32 ve % 3.48 olarak belirlenmiştir.Öğe Çukurova Bölgesi’nde çakal kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin) ve tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.)’nın yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi(2021) Kuru, Halil Hikmet; Üremiş, İlhanAmaç: Bu çalışma, Çukurova bölgesinde bulunan çakal kavunu (Cucumis melo var. agrestis Naudin) ve tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.)’nın farklı ürünlerde yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.Yöntem ve Bulgular: Çalışma, 2017 ve 2019 yıllarında (Nisan – Ekim) Adana (Ceyhan, İmamoğlu, Karaisalı, Karataş, Kozan, Yumurtalık ve Yüreğir) Mersin (Tarsus) ve Osmaniye (Kadirli, Osmaniye Merkez ve Toprakkale) illerinde 73 survey noktasında yapılmıştır. Çalışmada, Çukurova bölgesindeki çakal kavununun ve tarla sarmaşığının rastlanma sıklıkları, sırasıyla 2017 yılında; % 61.6 ve % 45.2, yoğunlukları ise 0.72 adet m-2 ve 0.39 adet m-2, 2019 yılında ise % 50.7 ve % 47.9, yoğunlukları ise 0.61 adet m-2 ve 0.62 adet m-2 olarak belirlenmiştir.Genel Yorum: Çakal kavununun tarım alanlarında ilk görülmesinden itibaren çok kısa sürede Çukurova bölgesinin neredeyse tamamına bulaştığı görülmektedir.Kozmopolit bir yabancı ot olan tarla sarmaşığı 1940’larda ülkenin yaklaşık 2/3’ünde bulunurken günümüzde ülkenin neredeyse tamamına yayılmış durumdadır. Geçmişte, Çukurova’da hava sıcaklıklarına bağlı olarak genellikle buğday yetiştiriciliğinin son dönemlerinde görülen tarla sarmaşığına artık Şubat ayı sonu Mart ayı başında da rastlanabilmesi konunun önemini ortaya koymaktadır.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Elde edilen sonuçlar bu yabancı otların yayılım potansiyelini arttırabileceğini ortaya çıkmaktadır. Bu manada bilinen kültürel tedbirlerin mutlaka alınması, özellikle ekim nöbeti programlarının çok sağlıklı yapılması ve uygulanmasının gerekliliği ortadadır.Öğe Determination of chemical composition and fumigant insecticidal activities of essential oils of some medicinal plants against the adults of cowpea weevil, callosobruchus maculatus(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2018) Kaya, Kamuran; Sertkaya, Erdal; Üremiş, İlhan; Soylu, SonerChemical composition and fumigant insecticidal activities of essential oils obtained from oregano Origanum syriacum L.), lavender (Lavandula angustifolia L.), sage (Salvia officinalis L.,), fennel (Foeniculum vulgare Mill.) and laurel (Laurus nobilis L.) plants were investigated against the adults of cowpea weevil, Callosobruchus maculatus (F.) (Coleoptera: Bruchidae). Based on GC-MS analysis, total number of compounds determined in oregano, lavender, sage, fennel and laurel essential oils were 25, 33, 23, 23, 42, respectively. Carvacrol (66.66%), trans-anethol (79.17%), 1,8- cineole (50.0%), camphor (30.46%) and linalyl acetate (35.66%) were found as the most abundant compounds, respectively. Bioassay results revealed that essential oils, at 30.0 or 40.0 µg ml-1 air, resulted in 100% adult mortality of C. maculatus. Insecticidal activity was increased in response to increased concentration of essential oil. Among the essential oils tested, oregano showed the highest fumigant toxicity at relatively lower concentration (30.0 µg ml-1). Complete adult mortality (100%) caused by fennel, laurel, sage and lavender essential oils at the concentrations of 40.0 µg ml-1 air. The LC50 and LC90 values for each essential oil were estimated by using probit analysis. The lowest LC50 value was estimated for sage essential oil (8.79 µg ml-1) followed by oregano (11.17 µg ml-1), lavender (11.64 µg ml-1), laurel (13.59 µg ml-1) and fennel (17.46 µg ml-1), respectively. The results revealed that plant essential oils might be used in research aiming the development of new environmental friendly control agents against stored-product pests such as cowpea weevil.Öğe Determination of the control methods of Ipomoea triloba L. (three lobe morning glory) in cotton field(2021) Üremiş, İlhan; Özkil, MineCotton (Gossypium hirsutum L.) is used as the raw material in more than fifty industries and is also the main source of raw materials used in the textile, the oil, the animal feed, and the paper industries. Additionally, it is a crop of great economic importance for its producer countries with the added value and employment opportunities. Cotton is among the crops sensitive to weed competition and its yield decreases with the weeds. For this reason, weed control treatments should be employed effectively to obtain high yields in cotton fields. In the recent years, Ipomoea triloba (IPOTR), which has increased in its importance in the agricultural areas of the Mediterranean Region, prevents the development of the cotton because of its invasive features and causes the harvest difficulties during by hand or machine harvest. The aim of this study is to create an effective control program against IPOTR in cotton. Field experiments were carried out in Ceyhan, Adana, Turkey in 2018 and 2019. For this purpose, impact of the treatments including Pyroxasulfone 85% (PYRS) Trifloxysulfuron sodium 75% (TRFS), Pyrithiobac-sodium 383 g/l (PYBS), Glyphosate isopropylamine salt 480 g/l (GLYI), S-metolachlor 915 g/l + Benoxacor 45 g/l + hand hoe (SMEC), inter-row rotary hoe + intra-row hand hoe (FÇEÇ) were investigated 28 day-after treatment and at the harvest during two years. It has been determined that TRFS and PYBS have an efficacy over 90%, while FÇEÇ, SMEÇ, TRFS and PYBS applications have an efficacy over 60%. Applications against IPOTR have increased the cotton lint and yield. However, crop injury was observed after GLYI application (20%).Öğe Doğu Akdeniz Bölgesinde mısırda entegre mücadele araştırma, uygulama ve eğitim projesi sonuçlarının değerlendirilmesi(2007) Öztemiz, Sevcan; Güllü, Mustafa; Tatlı, Fahri; Üremiş, İlhanÇalışma, 1997-2000 yıllarında Adana, Mersin ve Osmaniye illerinde toplam 2131 dekarlık I. ve II. ürün mısır üretim alanlarında yürütülmüştür. Mısırda zararlı, hastalık ve yabancı otlara karşı önceki çalışmalar doğrultusunda önerilen mücadele yöntemlerinin üretici koşullarında uygulanması ve bu konuda çalışan uygulayıcı teknik elemanların ve üreticilerin eğitimi bu çalışmada amaçlanmıştır. Projenin yürütüldüğü tarlalarda periyodik aralıklarla incelemeler yapılarak zararlılar ve hastalıkların seyri takip edilmiş, mücadele zamanları belirlenmiştir. Teknik talimat doğrultusunda üreticilere mücadele önerileri yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda, entegre mücadele uygulanan tarlalarda mısırın ana zararlılarına karşı 1-2 ilaçlamanın yeterli olduğu, hatta parazitoit salımı yapılan tarlalarda hiç ilaçlamaya gerek kalmadığı, entegre mücadele uygulanmayan diğer alanlarda ise en az 2-4 ilaçlamanın yapıldığı gözlenmiştir. Mısır hastalıkları ile mücadelede kültürel önlemler uygulanmıştır, rastık ve yaprak yanıklığı %0.5-l oranında tespit edilmiş, mekanik mücadele uygulanmıştır. Yabancıotlara karşı ise çıkış sonrası sadece bir kez kimyasal uygulama veya mekanik mücadele yapılmıştır. Entegre mücadele uygulanan alanlarda yaklaşık 100-250 kg da"1 arasında değişen verim artışı tespit edilmiştir. Bu proje kapsamında 27 mühendis, 27 teknisyen olmak üzere toplam 54 teknik eleman ve 175 üretici eğitilmiştir. Ayrıca, mısırda entegre mücadele teknik talimatı hazırlanmıştır.Öğe The effect of hoeing time for weed management on yield and yield criteria of sunflowers (Helianthus annuus L.)(2021) Torun, Hilmi; Özkil, Mine; Eymirli, Serdar; Üremiş, İlhan; Tursun, NihatHoeing time is important in weed management and is effective to reduce weed populations in sunflower cultivation. The study was conducted between 2018-2019 to determine the hoeing times for mechanical weed control in sunflower in Adana province of Turkey. To determine weed control time in experimental fields, weeds were allowed to germinate in natural conditions at intervals between 15 days for mechanical hoeing at the emergence of sunflower to the harvest time. The interactions between weeds and sunflower yield criteria were observed by periodic hoeing treatments. At the end of the experiments, the criteria for sunflower yield, seed yield, oil content, oil quality, head diameter, plant height, weed biomass, and coverages of hoeing time effects were determined. Combining the two-year data, it was observed that the sunflower yield and seed yield were the highest in plots of 75 and 90 days weed-free, while the lowest yield and seed yield were observed in 60, 75, and 90 days weedy. It was determined that the sunflower oil yield was higher in plots of long hoeing period time, but the oil quality did not change. It was found that sunflower height were statistically similar for each year in different hoeing period times, moreover, sunflower head diameter was not affected. In weedy plots with shorter hoeing times, higher weed biomass due to increased weed coverage was noted. As a result, it was determined that long-term hoeing in sunflower weed management increases the yield, and hoeing time is significant in sunflower weed management.Öğe The effects of row spacing on yield and yield components of full season and double-cropped soybean(2007) Çalışkan, Sevgi; Arslan, Mehmet; Üremiş, İlhan; Çalışkan, Mehmet EminÖzet: Ana ürün soya tarımına göre ikinci ürün soya tarımında verim düşüklüğü önemli bir kaygıdır. Bu çalışma, ana ürün ve ikinci ürün soya tarımında sıra arası mesafelerinin daraltılması ile olası verim artışını tespit etmek amacı ile Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Çiftliğinde yürütülmüştür. 2004 ve 2005 yıllarında yürütülen çalışmada, iki soya çeşidi (A3935 ve S4240), 30, 50,-70 cm aralıklı ve çiftli (50 25 50 cm) sıralardan oluşan parsellere ekilmiştir. İkinci ürün soya tarımında tohum verimi ve incelenen diğer bitkisel özellikler ana ürüne göre daha düşük bulunmuştur. Sıra arası mesafesi ana ürün ve ikinci ürün soyalarda bitki boyu, ana dalda boğum sayısı, ana dalda bakla ve tohum sayısı, yan dalda bakla ve boğum sayısı ve tohum verimi üzerine önemli etkide.bulunmuştur. Verim ve diğer tüm incelenen özellikler üzerine çeşit x sıra arası interaksiyonu önemli bulunmamıştır. İki yıllık ortalama verimlere göre ana ürün soyada en yüksek tohum verimi 4142.5 kg ha"1 ile 50 cm sıra arası mesafeden elde edilirken ikinci ürün soyada en yüksek tohum verimi 3241.5 kg ha"1 ile 30 cm sıra arası mesafeden elde edilmiştir. Ana ürün soya üretiminde sıra arası mesafesinin 70 cm den 50 cm ye düşürülmesi ile % 23 oranında verim artışı sağlanırken, sıra arası mesafesinin daha da azaltılması verim artışı sağlamamıştır. İkinci ürün soya üretiminde 70 cm sıra arası mesafesine kıyasla 50, 30 cm ve çift sıra ekimde sırası ile % 24.8 ve 59.5 ve 35.6 oranında verim artışı kaydedilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular, Doğu Akdeniz bölgesi koşullarında sıra aralığının daraltılması ile ikinci ürün soya tarımında yaşanan verim düşüklüğünün azaltılabileceğini göstermiştir.Öğe Hatay ili havuç ekim alanlarında bulunan yabancı ot türleri, yaygınlıkları, yoğunlukları ve durumlarının değerlendirilmesi(Namık Kemal Üniversitesi, 2020) Üremiş, İlhan; Soylu, Soner; Kurt, Şener; Soylu, Emine Mine; Sertkaya, ErdalHavuç [Daucus carotaL.], yüksek seviyede provitamin A, amino asitler ve diğer besinleri içeren, dünya çapında önemli bir sebzedir. Hatay ili, Türkiye'nin kaliteli veyüksek miktarda havuç üretiminin yapıldığı üçüncü bölgesidir. Havuç üretimi ve kalitesi gerek tarla gerekse depolama sırasında hastalıklar, zararlılar ve yabancı otlar tarafından etkilenir. Bu çalışmada Hatay ilinin havuç yetiştiriciliğinin yapıldığı önemli ilçelerinde tesadüfü seçilmiş tarlalarda karşılaşılan yabancı ot türlerinin varlığı, yaygınlığı ve genel durumları 80havuç tarlasında yapılan sürveyle belirlenmiştir. Bölgede yapılan sürvey sonucunda 26 familyada yer alan farklı 66 cinse ait 78 yabancıot türü belirlenmiştir. Tespit edilen yabancı ot türleri yoğunluklarına göre sınıflandırıldığında en sık ve yoğunlukta karşılaşılanlar; Cyperus rotundus(Topalak) >3.00 adet/m², Portulaca oleracea, Amaranthus retroflexus, Sorghum halepense, Alopecurus myosuroides, Amaranthus graecizans, Amaranthus hybridus, Amaranthus spinosus, Avena sterilis, Chenopodium album, Convolvulus arvensis, Cynodon dactylon, Echinochloa colonum, Euphorbia chamaesyce, Medicagospp., Physalis angulata, Prosopis farcta, Silybum marianum, Triticum aestivum, Sinapis arvensis, Trifoliumspp., Zea maysveXanthium strumariumtürlerinin ise0.10-2.99 adet/m² yoğunlukta olduğu gözlenmiştir. Aralarında parazitik türlerden Orobanche crenata (beyaz çiçekli canavar otu), Phelipanche ramosa (mavi çiçekli canavar otu)’nın yanısıra,Ipomoea triloba(pembe çiçekli akşamsefası) ve Amaranthus palmeri(dev horozibiği) gibi çok önemli ve istilacı potansiyele sahip 55 farklı yabancı otun yaygınlık seviyesinin ise 0.10> adet/m² olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada kaydedilen bir diğer önemli gözlem C. rotundusbitkilerinin üzerinde saptanan ve yabancı otun biyolojik mücadelesinde kullanılma potansiyeli olan pas hastalık etmeni Puccinia romagnolianaMaire & Sacc.’nın bazı sürvey alanlarındaki topalak bitkileri üzerinde yaygın ve şiddetli şekilde bulunmasıdır. Sonuçlar O. crenata, P. ramosa, I. trilobave A. palmerigibi çok önemli ve istilacı potansiyele sahip yabancı ot türlerinin bölgede yayılma riskinin bulunduğunu ortaya koyarken, bazı bölgelerde yaygın olarak gözlenenpashastalığı etmeninin havuç tarlalarının en önemli yabancı otlarından olan topalak ile mücadelede kullanılma potansiyelinin bulunduğu düşünülmektedir.Öğe Hatay ili soğan alanlarında yabancı otlarla mücadele yöntemleri üzerine araştırmalar(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 2020) Kaya, Hikmet; Üremiş, İlhanAims: Studies were carried out in Kırıkhan district, Hatay-Turkey in 2015 and 2016, to determine the effects of different herbicides, mechanical control and herbicide + mechanical control on the weeds. Methods and Results: A randomized complete block design was used with three replications. There were nine treatments (pre-emergence, Pendimethalin 450 g/l (300 ml/da), post-emergence Tepraloxydim 45 g/l (100 ml/da), Quizalofop- P-ethyl 50 g/l (100 ml/da), Bentazone 480 g/l (200 ml/da), Oxyfluorfen 480 g/l (40 ml/da), Linuron 47.5 g/l (100 ml/da), Linuron 47.5 g/l (100 ml/da) + hand hoeing and only hand hoeing including untreated control for each year. Conclusions: Hand hoeing + Linuron and only Hand hoeing were the most effective treatments for weed control and onion yield in 2015, 2016 and also for average of 2015-2016. Significance and Impact of the Study: Control programs of weeds should be made by considering conditions, the weed species and densities of onion fields.Öğe Hatay ili soğan tarlalarında bulunan yabancı otların yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2019) Kaya, Hikmet; Üremiş, İlhanAmaç: Hatay ili soğan (Allium cepa L.) tarlalarındaki yabancı ot türlerini, yaygınlıklarını ve yoğunluklarını belirlemek amacı ile surveyler 2015 yılında yapılmıştır. Yöntem ve Bulgular: Her 5 km’de bir durularak en yakın soğan tarlasındaki yabancı ot türleri ve yoğunlukları (bitki/m2) belirlenmiştir. Çalışmada; 2’si monokotiledon, 26’sı ise dikotiledon ve 1’i parazit olan toplam 29 familyaya ait 82 cins ve 93 yabancı ot türü saptanmıştır. Bu yabancı otların 66’sı kışlık, 27’si ise yazlık türler olup, bunların 17’si dar yapraklı, 76’sı ise geniş yapraklıdır. Hayat sürelerine göre yabancı otların, 21’i çok yıllık olup, 56’sı tek yıllık, 2’si ise iki yıllıktır. Ayrıca, bulunan yabancı otların 6’sı tek yıllık-çok yıllık, 8’i tek yıllık-iki yıllık’tır. Genel Yorum: Çok Rastlanan (ÇR) yabancı otlar; Avena sterilis L., Sinapis arvensis L., Convolvulus arvensis L’tir. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Soğan tarlalarında belirlenen yabancı otların yoğunluğuna bakıldığında; “A” seviyesinde sadece A. sterilis, “B” seviyesinde ise S. arvensis, “C” seviyesinde Amaranthus etroflexus bulunmuştur.Öğe Hatay ili tarımsal alanlarında bulunan canavar otu türleri, yaygınlıkları, yoğunlukları ve potansiyel zarar seviyesinin belirlenmesi(2023) Üremiş, İlhan; Soylu, Soner; Kara, Merve; Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Sertkaya, ErdalCanavar otları (Orobanche spp.) dikotiledon bitkilerde önemli düzeyde ürün kayıplarına neden olan tam parazit bitkilerdir. Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz iklimine sahip ülkelerde domates, tütün, patates, havuç, maydanoz, ayçiçeği ve mercimek, gibi bazı önemli kültür bitkilerinin üretimi canavar otları (Orobanche spp./Phelipanche spp.) tarafından tehdit edilmektedir. Bu çalışmada Hatay ilinin farklı ilçelerinde canavar otu tür(ler)inin konukçusu olduğu (domates, patates, havuç, maydanoz, tütün, ayçiçeği, bezelye vb.) ürünlerin yetiştirildiği tarlalardaki yaygınlık ve yoğunlukları 2 farklı dönemde yapılmış surveylerle belirlenmiştir. Her iki dönemde yaygın tür Orobanche ramosa L. olurken, havuç ve bezelye tarlalarında O. crenata türü de belirlenmiştir. Aralık 2020-Mart 2021 aylarında yapılan ilk surveylerde 31 ha alana sahip 69 tarlanın 29’unda canavar otu saptanmış olup il geneli olarak rastlama sıklığı % 42.02 olarak belirlenmiştir. Nisan 2021-Eylül 2021 aylarında yapılan ikinci surveylerde 73.7 ha alana sahip 148 tarlanın 29’unda canavar otu saptanmış olup il geneli olarak rastlama sıklığı % 19.59 olarak hesap edilmiştir. Doğal olarak bulaşık havuç kökünde O. crenata’nın kök boyunda % 58.8, kök çapında % 91.9 ve kök ağırlığında ise % 88.6 oranında azalmaya neden olduğu hesaplanmıştır.Öğe İstanbul kekiği (Origanum vulgare L.), İngiliz lavantası (Lavandula angustifolia L.) ve biberiye (Rosmarinus officinalis L.) uçucu yağ bileşiklerinin bazı kültür bitkilerinin gelişimine etkinliği(2017) Yazlık, Ayşe; Üremiş, İlhanDoğal Bileşiklerin çevresel etkilerini belirlemek amacıyla yapılmış olan bu çalışmada; Origanumvulgare L., Lavandula angustifolia L. ve Rosmarinus officinalis L. bitkilerine ait uçucu yağların;Solanum lycopersicon L. (domates), Arachis hypogaea L. (yerfıstığı) ve Zea mays L. (mısır)bitkilerinin gelişimine olan etkisi incelenmiştir. Kullanılan uçucu yağların çıkış öncesi ve çıkışsonrası dönemde domates, mısır ve yerfıstığı bitkilerinde fitotoksisite oluşturduğu, ancak çıkış öncesidönemde yerfıstığında bu etkinin tüm uçucu yağlar için daha düşük bir düzeyde olduğu belirlenmiştir.Sonuçlar hatalı uygulanan sentetik herbisitler gibi tarım ürünlerinde doğal bileşiklerin zararlıetkilerinin olabileceğini göstermiştir.Öğe Kanyaş [(Sorghum halepense (L.) Pers.]’ın tohum ve rizom biyolojisine yönelik çalışmalar(2015) Yazlık, Ayşe; Üremiş, İlhanKanyaş (Sorghum halepense (L.) Pers.) (SORHA) Poaceae familyasından çok yıllık ve rizomlu bir bitkidir. Oluşturduğu geniş rizom ağı ve yüksek tohum üretimi sebebi ile hayatiyetini uzun yıllar devam ettirebilme kapasitesindedir. Kanyaşın yüksek rekabet yeteneği de dikkate alındığında kontrol çalışmalarının biyolojik veriler ışığında oluşturulması önemlidir. Kanyaşın biyolojisine yönelik yapılan çalışmalar sonucunda; tohumlarında var olan dormansinin kırılmasında en iyi sonuç % 64.80 çimlenme oranıyla 75 saniye H2SO4 uygulamasından elde edilmiştir. Bu uygulamadan sonraki en iyi sonuç ise mekanik aşındırmadan (% 44.76) sağlanmıştır. Kanyaş tohum ve rizomlarının en düşük, en uygun ve yüksek çimlenme sıcaklıkları sırasıyla; 15°C, 25-30°C ve 40°C olarak belirlenmiştir. Tohumlarda en iyi çimlenme 10 cm (% 25.0) , rizomlarda en yüksek sürgün verme ise 5 cm (% 60.0) toprak derinliğinde olduğu belirlenmiştir. Belli aralıklar ile (12 saat aydınlık / 12 saat karanlık) ışık gören rizomlarda sürgün uzunluğu (71 mm) ve sürgün verme yüzdesi (% 56.66) devamlı karanlık ortama göre daha etkili bulunmuştur.Öğe Kanyaşın [Sorghum halepense L. (Pers.)] bazı güçlü bitki türleri ile etkileşimi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2019) Yazlık, Ayşe; Üremiş, İlhanAmaç: Yüksek rekabet gücüne sahip bitki türleri, çevresel değişimlerin de etkisiyle, mevcut kaynakların kullanımında önemli avantajlara sahiptir. Bu nedenle yüksek yayılım yeteneğine sahip olan türlerin rekabet yeteneklerine etki eden faktörlerin tespiti, bu türlerin yayılımını engellemek için kullanılabilecek stratejilerin belirlenmesinde önemli rol oynar. Bu çalışmada S. halepense ile Bromus japonicus (Japon bromu - BROJA), Salvia fruticosa (Anadolu adaçayı - SALFR), Festuca rubra var. rubra (rizomlu kırmızı yumak - FESRU) ve Festuca ovina (koyun yumağı - FESOV) arasındaki rekabet ilişkisi araştırılmıştır. Yöntem ve Bulgular: Rekabet denemeleri sterilize edilmiş 9 cm çapındaki petri kaplarında laboratuvar ortamında yürütülmüştür. Sonuçlara göre rekabet ilişkileri ölçülen; SORHA – BROJA, BROJA – SORHA, SORHA - FESOV ve FESOV- SORHA gövde ve kök uzunluklarının, SORHA – FESRU ve FESRU- SORHA arasında gövde ağırlıklarının, SORHA - SALFR ve SALFRSORHA arasında ise gövde uzunluklarının arasındaki fark türlerin kontrollerine göre önemlidir. Genel Yorum: Tüm türler arasındaki yüksek bir etkileşim mevcuttur. Bu durum seçilen türlerin tür kompozisyonlarında birbirlerinden ciddi oranda etkilenmelerinin zor olacağına işaret edebilir. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Yüksek rekabet gücü gösteren türler bulundukları alanlarda baskın tür olma yeteneği gösterebilir. Bu durum ise biyolojik çeşitliliğe karşı önemli tehditlere neden olabilir. Dolayısıyla güçlü bitki türlerinin birbirleri üzerindeki rekabet yeteneklerinin tespitine yönelik çalışmalardan elde edilen veriler, biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik alınabilecek yönetim ve/veya tedbir alma çalışmalarında kullanılabilir.Öğe Kanyaşın [Sorghum halepense L. (Pers.)] bazı güçlü bitki türleri ile etkileşimi species(2019) Yazlık, Ayşe; Üremiş, İlhanAmaç: Yüksek rekabet gücüne sahip bitki türleri, çevreseldeğişimlerin de etkisiyle, mevcut kaynaklarınkullanımında önemli avantajlara sahiptir. Bu nedenleyüksek yayılım yeteneğine sahip olan türlerin rekabetyeteneklerine etki eden faktörlerin tespiti, bu türlerinyayılımını engellemek için kullanılabilecek stratejilerinbelirlenmesinde önemli rol oynar. Bu çalışmada S.halepense ile Bromus japonicus (Japon bromu - BROJA),Salvia fruticosa (Anadolu adaçayı - SALFR), Festuca rubravar. rubra (rizomlu kırmızı yumak - FESRU) ve Festucaovina (koyun yumağı - FESOV) arasındaki rekabet ilişkisiaraştırılmıştır.Yöntem ve Bulgular: Rekabet denemeleri sterilizeedilmiş 9 cm çapındaki petri kaplarında laboratuvarortamında yürütülmüştür. Sonuçlara göre rekabetilişkileri ölçülen; SORHA – BROJA, BROJA – SORHA,SORHA - FESOV ve FESOV- SORHA gövde ve kökuzunluklarının, SORHA – FESRU ve FESRU- SORHAarasında gövde ağırlıklarının, SORHA - SALFR ve SALFRSORHA arasında ise gövde uzunluklarının arasındaki farktürlerin kontrollerine göre önemlidir.Genel Yorum: Tüm türler arasındaki yüksek bir etkileşimmevcuttur. Bu durum seçilen türlerin türkompozisyonlarında birbirlerinden ciddi orandaetkilenmelerinin zor olacağına işaret edebilir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Yüksek rekabet gücügösteren türler bulundukları alanlarda baskın tür olmayeteneği gösterebilir. Bu durum ise biyolojik çeşitliliğekarşı önemli tehditlere neden olabilir. Dolayısıyla güçlübitki türlerinin birbirleri üzerindeki rekabetyeteneklerinin tespitine yönelik çalışmalardan eldeedilen veriler, biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelikalınabilecek yönetim ve/veya tedbir alma çalışmalarındakullanılabilir.Öğe Origanum syriacum L. ve Origanum majorana L.’dan Elde Edilen Hidrosollerin Bazı Yabancı Ot Tohumlarına Biyoherbisidal Potansiyellerinin Belirlenmesi(2019) Efil, Figen; Üremiş, İlhanHatalı kullanım sonucu çevre ve insan sağlığı üzerinde sorun yaratan sentetik kimyasalların yerineçevre dostu kontrol yöntemleri geliştirmek sürdürülebilir tarım için önemlidir. Bu çalışmada, Origanumsyriacum (dağ kekiği) ve O. majorana (mercanköşk)’dan elde edilen hidrosollerin (0.25, 0.5, 1, 2, 4, 8 ve10 ml/petri dozlarda) Amaranthus retroflexus L. (kırmızı köklü tilki kuyruğu), Portulaca oleracea L. (semizotu), Physalis angulata L. (fener otu), Echinochloa colonum (L.) Link. (benekli darıcan) ve Solanum nigrumL. (köpek üzümü) tohumlarının çimlenmesine olan etkisi araştırılmıştır. Çimlendirme çalışmalarında, heriki hidrosol en düşük dozunda (% 1), S. nigrum hariç tüm yabancı otların tohum çimlenmelerini ortalama% 50’nin altında engellenmiştir. En yüksek dozda (% 16) ise bu oran % 80’in üzerinde (E. colonum ve P.oleracea hariç) gerçekleşmiştir.