Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Akgül, Ferit" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Asemptomatik tip-2 diyabetik hastalarda obezitenin sol ventrikül diyastolik fonksiyonu ve Tei indeksi üzerine etkisi
    (2006) Seyfeli, Ergün; Duru, Kemal; Sağlam, Hayrettin; Akgül, Ferit; Seydaliyeva, Tünzale; Yalçın, Fatih; Kaya, Hasan
    Amaç: Tip 2 diyabetes mellitus (DM) obezite ile yakın ilişki içindedir. Bu çalışmanın amacı diyabetik hastalarda sol ventrikül (SV) diyastolik fonksiyonu ile Tei indeksi üzerine obezitenin etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 50 asemptomatik tip-2 DM’li hasta dahil edildi. Hastalar vücut kitle indekslerine göre normal kilolu (10 kadın, 10 erkek) ve obez grup (20 kadın, 10 erkek) olarak ikiye ayrıldı. Vücut kitle indeksinin (VKİ) 18.5-24.9 kg/m2 arasında olması normal kilolu, ?30 kg/m2 olması ise obezite olarak kabul edildi. Hastalara M-mode ve 2 boyutlu Doppler ekokardiyografik ölçümler yapıldı. Tei index-Miyokard performans indeksi (MPİ) daha önce tarif edildiği şekilde ölçüldü. Bulgular: Diyabetik obezlerde diyabetik obez olmayanlara göre sol atrium genişliği, arka duvar kalınlığı, SV kitle, SV kitle indeksi ve rölatif duvar kalınlığı daha yüksek (p=0.001, p=0.004, p<0.001, p=0.048, p=0.038, sırasıyla), buna karşın ejeksiyon fraksiyonu ve fraksiyonel kısalma ise daha düşük bulundu (p=0.044, p=0.011, sırasıyla). Diyabetik obez olmayan hastaların %65’inde mitral E/A oranı <1 iken, diyabetik obez hastalarda ise bu oran %84 idi (p=0.112). Diyabetik obez olmayan hastalara göre diyabetik obezlerde sadece A dalga hızında ise artma anlamlı bulundu. VKİ ile mitral A dalga hızı (r=0.400, p=0.005), arka duvar kalınlığı (r=0.317, p=0.034) ve SV kitle (r=0.451, p=0.002) arasında anlamlı ilişki bulundu. MPİ ise diyabetik obezlerde diyabetik obez olmayanlara göre daha yüksekti. MPİ ile İVGZ (r=0.382, p=0.007), mitral E dalgası (r=-0.544, p<0.001), fraksiyonel kısalma (r=-0.287, p=0.048) ve ejeksiyon fraksiyonu (r=-0.354, p=0.013) arasında anlamlı ilişki bulundu. Sonuç: Obezite diyabetik hastalarda sol venrikülü yapısal ve fonksiyonel olarak olumsuz etkilemektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Asymmetric septal hypertrophy with perimembranous septal defect and obstructive right ventricular outflow tract in a patient with hypertrophic cardiomyopathy
    (2007) Seyfeli, Ergun; Akgül, Ferit; Seydaliyeva, Tunzale; Duru, Mehmet; Yalçın, Fatih
    The previous echocardiographic studies have estimated the prevalence of hypertrophic cardiomyopathy (HCM) in the general population to be 0.2% (1). Asymmetric hypertrophy of the left ventricle, predominantly of the septum and anterior wall of the left ventricle, is present in 70 % of patients with HCM. However, right ventricular outflow obstruction with the left ventricular outflow tract intact is a very rare pathology (2). In addition, certain congenital cardiac malformations have been reported in patients with asymmetric septal hypertrophy (ASH) (3). To our knowledge, there are no studies and case reports, which show association between obstructive right ventricular hypertrophy and ASH with perimembranous ventricular septal defect (VSD). We present an ASH case with perimembranous septal defect and obstructive right ventricular hypertrophy.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Decreased heart rate variability in scikle cell disease: Effect of pulmonary hypertension
    (2011) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Seyfeli, Ergün; Seydaliyeva, Tunzale; Gali, Edip; Yalçın, Fatih
    Kalp hızı değişkenliğinin (KHD) kompüturize analizi, kardiyak anatomik fonksiyonu tayin etmede non-invaziv bir yöntemdir. Azalmış KHD çeşitli hastalıklarda ve normal populasyonda, artmış mortalite hızı ile birliktedir. Bu çalışmanın amacı, orak hücreli hastalığa (OHH) sahip olan hastalarda KHD yi ve pulmoner hipertansiyonun KHD üzerine etkisini araştırmaktır. Biz doppler ekokardiyografiyi kullanarak OHH ya sahip 61 hastada (yaş ortalaması, 18.3±8.0 yıl) ile sağlıklı 22 bireyde (yaş ortalaması, 19.3+7.1 yıl) pulmoner arter sistolik basıncını ölçtük. Düşük frekanslı power (DFP) ile yüksek frekanslı power (YFP) orak hücreli hastalıklı hastalarda kontrol grubuna göre düşüktü. Buna karşın düşük frekanslı power ile, yüksek frekanslı po-werin oranı (DFP/YFP) orak hücreli hastalığı bulu-nanlarda artmış idi (p<0.0001). Orak hücreli hastalıklı hastalar arasında pulmoner hipertansiy-onlu hastalar, pulmoner hipertansiyonu bulunmayan hastalardan daha düşük YFP çok daha yüksek DFP/YFP oranına sahipti (her biri için p<0.001, p<0.05 ). Buna rağmen, Pulmoner hipertansiyonu ve pulmoner hipertansiyonsuz OHH lı hastalar arasında DFP yönünden fark yoktu. Kalp hastalığı preklinik devresinde olan, özellikle pulmoner hipertansi-yonu bulunan OHH hastalarda, KHD önemli ölçüde azalmıştır. Kalp hızı değişkenliği, pulmoner hipertansiyon-lu hastaların erken tanısı için bilhassa faydalı olabilir. Zira, bu hastanın kötü prognoz ve yüksek mortalite riski altında olduğuna işaret edebilir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Effects of acute hypoxia on left and right ventricular contractility in chronic obstructive pulmonary disease
    (2007) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Karben, Zarema; Pershukov, Igor
    The purpose of this investigation was to assess the effects of acute hypoxia on left (LV) and right ventricular (RV) contractility in clinically stable chronic obstructive pulmonary disease (COPD) patients. Eleven male patients (mean age 52.4 ± 12.6 years) who were diagnosed to have COPD were included into the study. All of the patients underwent left and right heart catheterization. RV contractility was measured according to the method of Ferlinz and LV contractility according to the method of Kennedy and colleagues using indirect digital substraction angiography. Mean pulmonary artery pressures (Mean PPA) and oxygen saturation of the pulmonary artery (SaO2) were measured before and at each stage of graded hypoxic exposure 14%, 12%, and 10% of O2. Right atrial pressures (PRA,syst, PRA,diast, PRA,mean), RV pressures (PRV,syst, PRV,diast, PRV,mean, PRV,end-diast), RV and LV end-diastolic volume index (EDVI), end-systolic volume index (ESVI), stroke volume index (SVI), cardiac index (CI), ejection fraction (EF), and heart rate (HR) were calculated before and after breathing a hypoxic mixture of 10% of O2 for 30 minutes. Acute hypoxia induced significant elevation of mean PPA, PRA,syst, PRA,diast, PRA,mean, PRV,syst, PRV,mean, PRV,end-diast, RV EDVI, RV ESVI, LV EDVI, LV ESVI, confidence interval, and HR (p<0.05). Whereas SaO2 decreased significantly after acute hypoxia (p<0.05). These findings suggest that the systolic performance of the fight and left ventricles were well-maintained during acute hypoxia in patients with COPD. © 2007 Dove Medical Press Limited. All rights reserved.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Erektil fonksiyon bozukluğu olan hastalarda aortun elastik özellikleri: Konvansiyonel ve renkli doku doppler ekokardiyografiyle değerlendirme
    (2006) Seyfeli, Ergün; Görür, Sadık; Akgül, Ferit; Gür, Mustafa; Seydaliyeva, Tünzale; Yalçın, Fatih; Kiper, Ahmet Namık
    Amaç: Erektil fonksiyon bozukluğunun (EFB) yaygın vasküler hastalığın ilk klinik yansıması olduğu sanılmaktadır. Bu çalışmada vasküler kökenli EFB olan hastalarda aortun sertlik ve elastik özellikleri konvansiyonel ve renkli doku Doppler ekokardiyografiyle (RDDE) değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışmaya EFB saptanan 30 erkek hasta (ort. yaş 52±8; dağılım 41-73) alındı. Aortun elastik özelliklerini değerlendirmek için M-mod ekokardiyografiyle aortun sistolik ve diyastolik iç çapları, RDDE ile aort üst ve alt duvar doku Doppler hızları (S, E, A cm/sn) ölçüldü. Aortun gerilimi, sertlik indeksi ve esnekliği hesaplandı. Sonuçlar, 30 sağlıklı erkek gönüllüden (ort. yaş 49) oluşan kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Bulgular: Sistolik ve diyastolik kan basınçları ile aortun sistolik ve diyastolik çapları gruplar arasında anlamlı farklılık gösterdi (sırasıyla, p=0.001, p=0.034, p=0.045, p=0.004). Hasta grubunda aort sertlik indeksi yüksek (p=0.007), aort gerilimi (p=0.002) ve üst duvar S dalga hızı (p=0.001) anlamlı derecede düşük bulundu. Aort üst duvar S dalga hızı, aort sertlik indeksi (r=-0.389, p=0.004), aort gerilimi (r=0.444, p=0.001) ve esnekliği (r=0.504, p<0.001) ile; mitral lateral annulus S dalga hızı ise aort sertlik indeksi (r=-0. 472, p<0.001) ve aort esnekliği (r=0.533, p<0.001) ile anlamlı ilişki içindeydi. Sonuç: Vasküler kökenli EFB’li hastalarda aort sertliği artmakta, esnekliği ise azalmaktadır. Bu nedenle EFB, sessiz seyreden diğer vasküler sistem hastalıklarının bir işaretçisi olabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hyperthyroidism as a rare cause of complete AV block
    (2009) Karakaş, Can Yoldaş; Topaloğlu, Caner; Canbolat, Elif; Seyfeli, Ergun; Akgül, Ferit
    (1). Multislice computed tomography (CT) may be useful for detecting myocardial fat infiltration and diagnosing ARVC (1-3). Because of its excellent spatial and temporal resolution, CT has received much attention in diagnosing of ARVC. It has been reported that CT findings of ARVC are (a) a dilated right ventricle, b) abundant epicardial adipose tissue, (c) conspicuous trabeculations with low attenuation, (d) a scalloped appearance of the right ventricular free wall, and (e) intramyocardial fat deposits (1, 2). Coronary artery fistula is an uncommon clinical entity with an incidence in selected series ranging from 0.26% to 0.40% of congenital cardiac anomalies. Many adults are asymptomatic if the fistulae are small. Symptoms of fatigue, dyspnea, angina (due to “steal” phenomenon), atrial arrhythmia, signs of congestive heart failure, pulmonary hypertension or infective endocarditis are seen. In one report, patients older than 20 years had dyspnea on exertion (35%), fatigue (8%) or angina (22%). Conversely, only 9% of those <20 years of age had had such symptoms (4, 5).
  • [ N/A ]
    Öğe
    Investigating of the heart rate variability according to prolapse degree in patients possessing mitral valve prolapse
    (2011) Karakaya, Ilknur; Gürbüz, Süleyman; Tümer, Cemil; Akgül, Ferit; Yalçin, Fatih
    Objective: The serious arrhythmia which results in sudden death is related with increased sympathetic activity and diminished parasympathetic activity in mitral valve prolapse (MVP). Heart rate variability (HRV) is a simple method to assess both sympathetic and parasympathetic activities. The aim of this study was to investigate if there is a difference in HRV according to the severity of MVP. Material and Methods: The research was conducted in 88 person (58 woman and 30 man, mean age 35 ± 11 years) between 2008-2009. Twelve derivated electrocardiography machine and HRV analysis programme were used for HRV. The low frequency (LF) value which reflecting a HRV parameter, i.e; sympathovagal activity, high frequency (HF) value which reflecting parasympathetic activity and LF/HF ratio reflecting sympathovagal balance were measured. Results: It was found that mean LF value of control group was lower than that in moderate and severe MVP groups (p< 0.05, p< 0.001 respectively), when they were compared according to their HRV parameters. Moreover, when the patient groups were compared with each other it was determined that LF level of heavy MVP group was lower than mild MVP (p< 0.01). HF and LF/HF values was lower in severe MVP group compared to control group (p< 0.01, p< 0.05 respectively). Conclusion: As a result, while prolapse level rises, heart rate variability decreases in MVP patients in this research. So, early detection of decreased heart rate variability in patients with mitral valve prolapse is significant in terms of risk definition and prevent the possible arrhythmia-induced complications. Copyright © 2011 by Türkiye Klinikleri.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Leg ulcer, pulmonary hypertension and silent cerebral infarct in two patients with sickle cell disease
    (Turkish Society of Cerebrovascular Diseases, 2006) Serarslan, Gamze; Melek, Ismet Murat; Akgül, Ferit; Serarslan, Yurdal; Duman, Taşkin
    Sickle cell disease is an inherited hemoglobinopathy and polymerization of deoxygenated HbS lead to clinical manifestations of the disease. The stroke rate in sickle cell disease patients with silent cerebral infarct is 14-fold higher than in those with normal MRI. We present two patients of sickle cell disease with leg ulcer, pulmonary hypertension and silent cerebral infarct and the only symptom was the leg ulcer.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Predictors of improvement in left ventricular function after stent implantation of chronic coronary occlusion
    (2009) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Karben, Zarema; Serçelik, Alper; Vural, Aytaç; Fettser, Denis
    The effect of coronary stent implantation on left ventricular (LV) performance in patients with chronic coronary occlusion is not well known. The aim of this study was to assess the effect of bare metal and drug eluting stents implantation on LV ejection fraction (LVEF) and to examine what clinical and angiographic factors may have an effect on recovery of LVEF. Three hundred and four patients who underwent successful stent implantation for chronic occlusion of a major epicardial coronary artery existing for at least one month were included into the study. Echocardiographic examination was performed before and six months after stent implantation. A significant increase in LVEF (53.2±11.9% to 57.0±11.1%; p <0.0001) with a decrease in both LV end-diastolic volume index (85.6±18.9 ml/m2 to 80.1±17.1 ml/m2; p <0.001) and LV end-systolic volume index (40.0±15.8 ml/m2 to 34.1±14.3 ml/m2; p <0.0001) after stent implantation of chronic coronary occlusion was observed in the entire group. There was no significant difference in the increase of LVEF between bare metal stent and drug eluting stent groups. Multivariate analysis revealed that baseline LVEF 50%, occlusion duration <2 months and diabetes mellitus to be independent predictors of improvement in LVEF. Stent implantation for a chronic coronary occlusion has a beneficial effect on LVEF during the first 6 months after the stent implantation, especially in patients with depressed LV function and occlusion duration <2 months.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Predictors of improvoment in left ventricular function after stent implantation of chronic coronary occlusion
    (2012) Batyraliev, Talantbek; Akgül, Ferit
    Kronik koroner oklüzyonlu hastalarda, koroner stent implantasyonunun sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkisi iyi bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, çıplak ve ilaç kaplı stentlerin sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) üzerine etkisini araştırmak ve LVEF düzelmesinde etkili klinik ve anjiyografik faktörleri belirlemektir. Kronik oklüzyon nedeniyle başarılı stent implantasyonu yapılan 304 hasta çalışılmıştır. Stent konulmadan önce ve 6 ay sonra ekokardiyografik inceleme yapılmıştır. Kronik koroner oklüzyona stent implante edildikten sonra tüm gruplarda, LVEF de önemli artma (% 53.2±11.9 den %57.0±11.1 e, p <0.0001) ve hem LV diastol sonu volum indeksinde (85.6±18.9 ml/m2 den 80.1±17.1 ml/m2 e; p <0.001) ve hemde LV sistol sonu volum indeksinde (40.0±15.8 ml/m2 den 34.1±14.3 ml/m2 e; p <0.0001) azalma saptanmıştır. Çıplak stent grubu ile ilaç kaplı stent grubu arasında LVEF artışı yönünden anlamlı bir fark yoktu. Multivariate analizde, koroner tıkanmadan sonra 2 ay geçmemiş olanlarda bazal LVEF %50 den az olanlarda ve diyabetiklerde stent uygulamasının LVEF düzelmesinde bağımsız öngörücü olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak, kronik koroner oklüzyon nedeniyle yapılan stent implantasyonu stent sonrası ilk 6 ayda, bilhassa LV fonksiyonu represe olan hastalarda ve oklüzyon üzerinden 2 ay geçmemiş olan hastalarda LVEF üzerine olumlu etkiye sahiptir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Primer antifosfolipid sendromuna bağlı bilateral yaygın korio-retinal vazooklüzyonlu bir vaka
    (2007) Tamer, Cengaver; Öksüz, Hüseyin; Doğan, Berna; Akgül, Ferit; Karazincir, Sinem
    Primer antifosfolipid sendromuna bağlı olarak bilateral yaygın korio-retinal vazooklüzif tutulum gözlenen vakanın sunumu. Yaklaşık 3 yıl önce ani olarak başlayan az görme şikayeti ile kliniğimize sevk edilen hastaya tam bir oftalmik muayeneye ek olarak, flöresein fundus anjiyografi, tam biyokimya tetkiki, immünolojik, romatolojik kan testleri ve renkli doppler incelemesi yapıldı. Primer antifosfolipid sendromu trombotik olaylara neden olarak oküler arteriyal ve venöz yapıları tutabilen bir hastalıktır.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim