Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Ateş, Cafer Tayyar" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Damascus (Şam) ırkı oğlaklarda antioksidant (Vitamin E) etkisindeki farklı besleme sistemlerinde besi performansı özellikleri
    (2016) Yakan, Akın; Ateş, Cafer Tayyar; Alaşahan, Sema; Odabaşıoğlu, Fuat; Ünal, Necmettin; Özbeyaz, Ceyhan
    Bu araştırma, Damascus ırkı oğlaklarda antioksidan (Vit E) etkisindeki farklı besleme sistemlerinde besi performansı özelliklerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma, 2012 yılında Hatay ili Belen ilçesi Ötençay köyündeki bir yetiştiriciye ait sürüde yürütülmüştür. Araştırmanın hayvan materyalini Damascus ırkından tek doğmuş, 2,5 - 3 aylık yaşta sütten kesilmiş ve ortalama 15 kg ağırlığında 48 baş erkek oğlak oluşturmuştur. Çalışmada oğlaklar 4 gruba ayrılmıştır. Grup I'de entansif besi, Grup II'de entansif besi+rasyona 450 mg/kg Vit E ilavesi, Grup III'de yarı entansif besi ve Grup IV'de yarı entansif besi+rasyona 450 mg/kg Vit E ilavesi yapılarak besi çalışması yapılmıştır. Beside kullanılan yemin ham protein değeri % 16, metabolik enerjisi ise 2700 kcal/ kg'dır. Gruplardaki oğlaklar ortalama 30 kg'a ulaştıklarında çalışma sonlandırılmış ve besi performansı özellikleri incelenmiştir. Gruplarda (I, II, III ve IV) besi süresi sırasıyla 101.64±5.45, 105.09±5.74, 102.89±5.60 ve 88.41±6.92 gün (p>0.05); günlük canlı ağırlık artışları 144.00±8.60, 140.80±8.80, 145.20±7.30 ve 160.80±18.10 g (p>0.05); 1 kg canlı ağırlık artışı için tüketilen kesif yem miktarları 6.083, 6.250, 4.944 ve 4.452 kg olarak tespit edilmiştir. Damascus ırkı oğlaklarda antioksidan etki altındaki farklı besi sistemlerinin besi performansı üzerinde etkisinin olmadığı tespit edilmiştir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Determination of efficient CIDR application periods in timed artificial insemination of Damascus goats during the breeding season
    (Ankara Üniversitesi, 2019) Doğruer, Gökhan; Karaca, Fikret; Yoldaş Ürer, Ece; Köse, Ayşe Merve; Ateş, Cafer Tayyar; Özcan, Oğuzhan; Sarıbay, Mustafa Kemal
    This research was conducted to determine the most efficient CIDR application periods in timed artificial insemination (TAI) protocols in Damascus goats during the breeding season. Ninety-six Damascus goats were used and the animals were randomly allocated into four equal groups. CIDR was used for 18, 12, 6 and 3 days in groups VL, L, S, and VS, respectively. 500 IU of eCG and 125 mcg of cloprostenol were administered on the day of CIDR removal. The goats were timely inseminated intra-cervically by cooled semen 48-60 h after removal of CIDR together with 5 mcg GnRH administration. Pregnancy rates were 62.5%, 79.2%, 75% and 62.5% in VL, L, S and VS groups, respectively. Abortion rates were 13.3%, 5.3%, 5.6% and 13.3%, also kidding rates were found to be 86.6%, 94.7%, 94.4% and 86.6% in VL, L, S and VS groups, respectively. Fertility rates were 54.2%, 75%, 70.8% and 54.2% in VL, L, S and VS groups, respectively. No significant difference was observed in pregnancy rates, abortion and kidding rates among the groups (p>0.05). As a result, CIDR has a wide range of application period in TAI protocols in Damascus goats during the breeding season. The short-term usage as short as 3 days, will offer high flexibility in TAI protocols of goats. Even no statistical difference was obtained among the groups, lower rates of fertility in VS and VL groups may provide economic loss. Further studies with a larger number of animals are needed to clarify the questions about fertility and economic issues.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The effect of post-mating diclofenac sodium injections on the pregnancy rate of the lactating goats synchronized by buck effect at the initiation of breeding season
    (2012) Doğruer, Gökhan; Karaca, Fikret; Sarıbay, Mustafa Kemal; Ateş, Cafer Tayyar
    Çalışma; aşım sezonu başlangıcında teke etkisi ile östrüsleri uyarılan keçilere, aşım sonrası 15-16. günlerde diklofenak sodyum enjeksiyonlarının gebelik oranı üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Toplam 107 baş Şami Keçisi teke etkisi ile senkronize edildi. Yaşları 3-6 arasında değişen, tekelerin sürüye katılmasından 9-15 gün arasında östrüs gösteren ve aşım yaptırılan 54 baş keçi araştırmanın hayvan materyalini oluşturdu. Keçiler Diklofenak sodyum (DFS) ve kontrol olmak üzere rastgele 2 eşit gruba ayrıldı. DFS grubuna diklofenak sodyum aşımlardan sonraki 15-16. günlerin sabahında 24 saat ara ile, iki kez, 2.5 mg/kg dozda kas içi enjekte edildi. Kontrol grubuna ise aynı gün ve saatlerde plasebo enjeksiyonu yapıldı. 50. günde yapılan ulrasonografik muayenede diklofenak sodyum grubunda gebelik oranı %77.8 (21/27), kontrol grubunda ise %51.9 (14/27)olarak bulundu. DFS ve Kontrol gruplarının gebelik oranları istatistik olarak farklı bulundu (p<0.05). Sonuç olarak laktasyondaki keçilerde aşım sezonu başlangıcında aşım sonrası 15-16. günlerde yapılan diklofenak sodyum enjeksiyonlarının gebelik oranlarını artırdığı kanaatine varıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Effects of long and short-term progestagen treatments plus GnRH followed by taı on fertility parameters in lactating hair goats during the transition period
    (2012) Sarıbay, Mustafa Kemal; Doğruer, Gökhan; Karaca, Fikret; Ateş, Cafer Tayyar
    Çalışma, geçiş döneminde laktasyondaki keçilerde 6 veya 12 gün süreli kullanılan progestagen içeren intra-vaginal sünger ugulamalarının sabit zamanlı tohumlamalardaki etkinliği aynı zamanda sabit zamanlı tohumlamaların GnRH ile kombine edilmesinin fertilite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütüldü. Araştırma yaşları 2-5 arasında değişen, en az bir doğum yapmış 104 baş Kıl Keçisi üzerinde yürütüldü. Keçilerin tamamına 30 mg fluorogeston asetat (FGA) içeren sünger uygulandı. Süngerler kısa dönem (ST, n=52) grubunda 6 gün, uzun dönem grubunda (LT, n=52) ise 12 gün süreyle vaginada tutuldu. Süngerlerin çıkartıldığı gün keçilere 400 IU PMSG ve 0.075 mg cloprostenol kas içi enjekte edildi. Keçilerin tamamı süngerler çıkartıldıktan 48 saat sonra soğutulmuş taze sperma kullanılarak tohumlandılar. Tohumlama zamanında ST grubundaki keçiler ST1 (n=24) ve ST2 (n=24), LT gruplarındaki keçiler ise LT1 (n=22) ve LT2 (n=23) olmak üzere kendi aralarında rastgele iki alt gruba ayrıldılar. ST1 ve LT1 kontrol grubu olarak bırakıldı, ST2 ve LT2 grubundaki keçilere tohumlama anında 5 mcg buserelin asetat uygulandı. ST1, ST2, LT1 ve LT2 gruplarında sırasıyla gebelik oranları %37.5, %41.6, %40.9, %47.8, ikizlik oranları %22, %30, %11, %18, yavru verimleri ise %122, %130, %111, %118 olarak saptandı. Bütün çalışma gruplarında doğum oranları %100 olarak tespit edildi. Gruplar arasında gebelik oranı, doğum oranı, ikizlik oranı ve yavru verimleri arasında farklılık önemli değildi (P>0.05). Çalışmanın sonuçları kıl keçilerinde geçiş döneminde östrüs tespiti yapılmadan uygulanan sabit zamanlı tohumlamalarda hem kısa hem de uzun dönem vaginal sünger uygulamalarının kullanılabileceğini göstermektedir. Buna ek olarak progesteron kullanılarak yapılan östrüs tespitsiz sabit zamanlı tohumlamanın geleneksel östrüs tespiti yapılarak uygulanan suni tohumlama uygulamalarına iyi bir alternatif olabileceği kanısına varıldı. Aynı zamanda tohumlama anında yapılan GnRH uygulamalarının reprodüktif parametreleri artırmadığı kanısına varıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Farklı ağırlık grubundaki kınalı keklik (Alectoris chukar) yumurtalarında kuluçka öncesi ve sonrası değerler
    (2021) Ateş, Cafer Tayyar; Çimrin, Tülay; Alaşahan, Sema
    Amaç: Bu çalışmada farklı yumurta ağırlık gruplarındakidöllü ve dölsüz kınalı keklik yumurtalarının kuluçka işlemiöncesi ve sonrasında özelliklerin belirlenmesiamaçlanmıştır.Yöntemler ve Bulgular: Kınalı keklik yumurtalarıyumurta ağırlıklarına göre grup I: 15.60-20.49 g ve grupII: 20.51-25.63 g ve olarak sınıflandırılmıştır. Yumurtalar,kuluçka makinasına yüklenmeden bireysel olarakyumurta ağırlığı, yumurta boyu ve eni belirlenmiştir.Kuluçka işlemi sonrası her bir gruptaki yumurtalar civcivçıkışı olan ve olmayan olarak tanımlanmıştır. Civciv çıkışıolan yumurtalarda; civciv çıkış ağırlığı, kabuk ağırlığı,mutlak ve bağıl ağırlık kaybı belirlenmiştir. Civciv çıkışıolmayan yumurtalarda; kuluçka sonu yumurta ağırlığı,kuluçka sonu yumurta içerik ve kabuk ağırlığı, mutlak vebağıl ağırlık kaybı, döllülük ve embriyonik ölümgerçekleşen yumurta sayısı belirlenerek çıkış gücübelirlenmiştir. Kuluçka makinasına yüklenen yumurtaağırlık gruplarında (grup I: 15.60-20.49 g ve grup II:20.51-25.63 g) yumurta ağırlığı, yumurta boyu ve eni,şekil indeksi, uzama değeri, kabuk ağırlığı ve oranı,ak+sarı ağırlığı ve oranı bakımından farklılık önemli(P<0.001) olarak saptanmıştır. Yumurta ağırlığının civcivçıkış ağırlığına etkisi önemsiz (P>0.05), civciv çıkışı olan ve olmayan yumurtalarda kuluçka süresince mutlak vebağıl ağırlık kaybına etkisinin önemli olduğu tespitedilmiştir (P<0.001).Genel Yorum: Araştırmada döllü ve dölsüz yumurtalarınkabuk, sarı ve ak ağırlıkları üzerine yumurta ağırlığınınetkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca yumurta ağırlığınındöllü ve dölsüz yumurtalarda kuluçka süresi boyuncagerçekleşen ağırlık kaybına etkilemiştir.Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Yumurta üretimi kekliklerdemevsimseldir. Yumurta veriminin belli dönemlerdeolması yumurta sayısının az olmasına neden oluşturur.Yetiştirme yapısı gereğince dişi ve erkek kekliklerin aynıkafeste tutulması, az sayıda üretilen keklik yumurtasınındöllü olduğu kabulüne nedendir. Genelde yumurtalarsürü devamlılığı için kuluçka işlemine tabi tutulmaktadır.Dolayısıyla en yüksek kuluçka sonucunun elde edilmesiiçin yumurta özelliklerinin kuluçka sonuçlarına ve çıkancivciv kalitesine etkisinin bilinmesi yumurta seçimindeönem arz etmektedir. Bu anlamda çalışmada yumurtaağırlığının kuluçka öncesi ve sonrası özelliklerinibelirleyerek kuluçka verimliliğini artırmak için keklikyetiştiriciliğine katkı yapan bir çalışmadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Halk elinde yetiştirilen kaz, ördek ve hindi yumurtalarının bazı dış kalite özelliklerinin incelenmesi
    (Harran Üniversitesi, 2019) Alaşahan, Sema; Garip, Mustafa; Çağlayan, Tamer; Ateş, Cafer Tayyar
    Çalışma kaz, ördek ve hindi kanatlı hayvan türlerinin yumurtalarına ait dış kalite özellik değerlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın materyalini Konya ilinde halk elinde yetiştirilen kaz, ördek ve hindilerden temin edilen toplam 440 adet kaz (n=117), (n=260) ördek ve hindi (n=63) yumurtası oluşturmuştur. Her bir yumurta bireysel olarak tartılmış olup yumurta boyu ve eni saptanmıştır. Ölçümle belirlenen bu üç değer kullanılarak matematiksel denklemler yardımıyla yumurta dış kalite özellik değerleri tespit edilmiştir. Yumurtaların şeklini tanımlamada şekil indeksi ve elongasyon değerleri kullanılmıştır. Kaz, ördek ve hindi yumurta kabuk özellikleri olarak kabuk ağırlığı (11.32 ve 11.23 g; 5.69 ve 5.71 g; 5.31 ve 5.33 g), kabuk kalınlığı (0.45 ve 0.48 mm; 0.35 ve 0.35 mm; 0.32 ve 0.34 mm) ve kabuk yoğunluğu (2.08 g/cm3 ; 2.06 g/cm3 ; 2.06 g/cm3 ) sırasıyla belirlenmiştir. Ayrıca yumurta kabuk yüzey alanı ve yumurta kütlesi saptanmıştır. Kaz, ördek ve hindi yumurtalarına ait şekil indeksi ve elongasyon değerleri sırasıyla %68,13±0.39 ve 1.47±0.01, %71,76±0.19 ve 1.40±0.00, %72,53±0.32 ve 1.38±0,01 olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada, yumurta ağırlığı, yumurta boyu ve eni baz alınarak bazı küçük beden yapısına sahip kanatlı hayvanların yumurta özellikleri için belirlenen matematiksel formüller yardımıyla kaz, ördek ve hindi kanatlı türlerinin yumurta dış kalite özellik değerleri hesaplanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Milk yield and quality traits in different lactation stages of Damascus goats : Concentrate and pasture based feeding systems
    (Ankara Üniversitesi, 2019) Yakan, Akın; Özkan,Hüseyin; Eraslan Şakar, Aysel; Ateş, Cafer Tayyar; Ünal, Necmettin; Koçak, Ömür; Doğruer, Gökhan; Özbeyaz, Ceyhan
    Bu çalışma, farklı besleme sistemlerindeki Şam keçilerinin laktasyonun farklı dönemlerinde süt verimi ve süt kalite özelliklerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Keçiler konsantre yeme ve meraya dayalı olarak iki farklı besleme sistemine ayrılmıştır. Besleme sistemlerinin, laktasyon süresi üzerine etkisi önemsiz olurken laktasyon süt verimi üzerinde önemli farklılığa sebep olmuştur. Besleme sistemleri arasında pH, süt kompozisyonu (yağ, laktoz, kuru madde), somatik hücre sayısı ve laktasyonun erken dönemleri hariç malondialdehit düzeyleri benzer olurken, aynı parametreler üzerinde laktasyon dönemlerinin etkisi önemli olmuştur. Sütteki Kalsiyum seviyeleri erken laktasyon dönemlerinde besleme sistemleri bakımından farklılık göstermiştir. Ayrıca laktasyon dönemleri arasında da farklılık meydana gelmiştir. Sütte bulunan diğer mineral maddelerin de laktasyonla beraber azaldığı tespit edilmiştir. Yağ asidi kompozisyonu besleme sistemlerinden büyük oranda etkilenirken, tüm yağ asitleri laktasyon dönemlerine göre önemli düzeyde farklılık göstermişlerdir. Meraya dayalı besleme sistemindeki keçilere ait sütler daha düşük toplam doymuş yağ asidi oranı, aterojenik indeks, trombojenik indeks ve koku indeks değerine sahip olmuştur. Süt yağ asidi kompozisyonu bakımından meraya dayalı beslenen keçilerden elde edilen süt konsantre yeme dayalı beslenen gruba göre daha sağlıklı bulunmuştur. Benzer şekilde erken laktasyon döneminde üretilen süt, geç laktasyon döneminde üretilene göre daha sağlıklı olmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Prevalence and etiology of subclinical mastitis in Awassi dairy ewes in southern Turkey
    (2009) Ergün, Yaşar; Aslantaş, Özkan; Doğruer, Gökhan; Kireçci, Ekrem; Sarıbay, Mustafa Kemal; Ateş, Cafer Tayyar; Ülkü, Alev; Demir, Cemil
    In order to study the prevalence and etiology of subclinical mastitis a bacteriological survey on 16 Awassi dairy sheep flocks in southern Turkey was conducted. A total of 1458 milk samples from 729 Awassi ewes in mid-lactation were tested with the California mastitis test (CMT). Samples from 170 (11.7%) glands and 135 (18.5%) sheep had positive CMT results. Bacteria were isolated from 93 (6.4%) udder halves and 82 (11.2%) ewes. Positive CMT and bacteriological results were combined to define subclinical mastitis. The prevalence of subclinical mastitis and positive CMT samples among the different flocks ranged from 1.9% to 11.5% and 2.8% to 21.9% of the glands, and 3.8% to 19% and 5.7% to 31.3% of the ewes, respectively, with averages of 6.4% and 11.7% of the glands, and 11.2% and 18.5% of the ewes, respectively. Coagulase-negative staphylococci (CNS) were the most prevalent bacteria, representing 76.5% of the isolates. Staphylococcus epidermidis (35.7%) was the most prevalent species, followed by Staphylococcus xylosus (10.2%), Staphylococcus saprophyticus (10.2%), Staphylococcus warneri (9.2%), and Staphylococcus intermedius (7.1%). Antimicrobial susceptibility of 78 Staphylococcus isolates was evaluated in this study. The most effective antibiotics were cephalothin (97.4%), sulfamethoxazole-trimethoprim (97.4%), amoxicillin + clavulanic acid (97.4%), enrofloxacin (94.9%), gentamycin (92.3%), and erythromycin (84.6%). The relationship between CMT +1 score and the Staphylococcus spp. isolation rate was statistically significant (P < 0.001). It was concluded that subclinical mastitis is not highly prevalent and it does not pose a significant health problem for milking Awassi sheep flocks in southern Turkey.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Serological survey of equid herpesvirus 3 infection in Turkish horses
    (2014) Ataseven, Veysel Soydal; Doğan, Fırat; Dağalp Bilge, Seval; Tan, Mehmet Tolga; Altınbay, Köksal; Ateş, Cafer Tayyar
    Sera from 1133 Turkish horses were obtained and tested for equid herpesvirus 3 (EHV-3) antibodies using a sero-neutralisation test. The sample consisted of 420 privately owned working horses from 2 regions of Turkey, 428 brood horses from private stud farms and breeding stations, and 285 racehorses from private stud farms. Neutralising antibodies against EHV-3 were found in 287 (25.3%) of the 1133 analysed sera. Te highest seroprevalence for EHV-3 was detected in the brood horses (51.2%), followed by the racehorses (10.2%), and the working horses (9.3%). The seroprevalence rates tended to be higher in female horses than in male horses for all 3 horse populations tested (P < 0.01). The fndings indicate signifcant diferences in EHV-3 seropositivity rates between horses used for breeding and those used for work and racing (P < 0.001), suggesting that the intended use of horses may be an important factor in the epidemiological assessment of EHV-3 infection.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Üreme sezonu dışında laktasyondaki kıl keçilerinde flourogestone acetat içeren vajinal süngerlerle östrüslerin uyarılması; GnRH VE hCG uygulamalarının döl verimi üzerine etkisi
    (2008) Sarıbay, Mustafa Kemal; Doğruer, Gökhan; Ergün, Yaşar; Karaca, Fikret; Ateş, Cafer Tayyar
    Çalışma, üreme sezonu dışında laktasyondaki Kıl keçilerinde flourogestone acetat (FGA) içeren vaginal süngerlerle östrüslerin uyarılması ve süngerlerin çıkartılmasından 48 saat sonra GnRH ve hCG uygulamalarının dölverimi üzerine etkisini belirlemek amacıyla düzenlendi. Çalışmada kullanılan 60 baş Kıl keçisi tesadüfi örnekleme yöntemi ile üç gruba ayrıldı. Grupların tamamına 30 mg FGA içeren vaginal süngerler 14 gün süreyle uygulandı. Süngerlerin çıkartılmasından 48 saat önce keçilere 500 IU PMSG ve 0.075 mg cloprostenol kas içi enjekte edildi. Süngerler çıkartıldıktan 12 saat sonra, sürüye 9 baş fertil teke katılarak günde iki defa östrüsler tespit edildi ve aşımlar gerçekleştirildi. Süngerler çıkartıldıktan 48 saat sonra, GnRH grubuna (n=18) 5 meg buserelin acetate, hCG grubuna (n=19) 500 IU human chorionic gonadotropin kas içi enjekte edildi, kontrol grubuna (n=18) ise hiçbir uygulama yapılmadı. GnRH, hCG ve kontrol gruplarında östrüs oranı % 100 olarak belirlendi. Östrüsler, süngerlerin çıkartılmasından 17 saat sonra başladı ve 48. saatlerde sona erdi. Keçilerin östrüs dağılımları süngerlerin çıkarılmasından sonraki 17-24. saatler arasında % 51, 25-36. saatler arasında % 11 ve 37-48. saatler arasında % 38 olarak saptandı. Gebelik oranları GnRH, hCG ve kontrol gruplarında sırasıyla % 38.9, % 36.8 ve % 33.3 olarak belirlendi. Sonuç olarak; üreme sezonu dışında laktasyondaki Kıl keçilerinde FGA.PMSG ve PGF2a kombinasyonunun östrüslerin uyarılması ve senkronizasyonunda etkili bir yöntem olduğu, ancak süngerlerin uzaklaştırılmasından 48 saat sonraki GnRH ve hCG uygulamalarının döl verimini etkilemediği tespit edildi.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim