Yazar "Babayiğit, Cenk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bilinen risk faktörlerine bağlı astım ataklarına duyarlılık ile hasta yaşı arasındaki ilişki(2013) Doğru, Sibel; Kanat, Fikret; Özer, Faruk; Maden, Emin; Akoğlu, Sebahat; Babayiğit, CenkAMAÇ: Astım atağı nedeniyle yatırılarak tedavi edilen hastaların çeşitli risk faktörlerinin yaş gruplarına göre atak ağırlığındaki belir- leyiciliği ve ilişkisi araştırıldı.GEREÇ VE YÖNTEMLER: Astım atağı tanısıyla hastaneye yatırılan 80 hasta çalışmaya dâhil edildi. Olgular 65 yaş altı (n=36; 52,5±7,6) ve üstü (n=44; 72,5±5,2) olmak üzere 2 gruba ayrılarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, astım başlangıç yaşı ve astım süresi, astım ağırlık derecesi, atak şiddeti, atopi, atopik hastalıklar, ilaç ve besin alerjisi, ek hastalıklar, son 1 ay ve 3 ay içindeki tedavi durumu, atak nedeni, yatış süresi, astım nedeniyle son 1 yıl içinde acil servis ve hastaneye yatış sayısı, astım nede- niyle yaşamı boyunca toplam hastaneye yatış sayısı kaydedildi. Hastaların yatış ve çıkışta solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazları alındı. BULGULAR: Altmış beş yaş üstü hastalarda osteoporoz varlığı, küf mantarı için cilt testi pozitifliği, son 1 aydaki teofilin kullanımının atak ağırlığını artırdığı tespit edildi. 65 yaş üstünde astım ağırlığın- dan bağımsız olarak atak şiddetinin daha ağır olduğu tespit edildi. Son 1 ay ve son 3 ayda her iki yaş grubundaki hastaların düzensiz tedavi aldığı belirlendi. SONUÇ: Yaşlı astım hastalarında teofilin kullanımı, küf mantarı duyarlılığı, biomas maruziyeti gelecekteki astım ataklarını önle- mek için daha dikkatli sorgulanmalı ve rehberler doğrultusunda gerekli koruyucu önlemler önerilmelidir.Öğe Bronşektazili bir hastada gecikmiş tanı: Swyer-James / Macleod sendromu(2007) Karazincir, Sinem; Babayiğit, Cenk; Balcı, Ali; Akoğlu, Sebahat; Seyfeli, Ergün; Sumbas, HaldunSwyer-James/MacLeod Sendromu pulmoner arter hipoplazisine bağlı unilateral hiperlüsent akciğer görünümü ve etkilenen tarafta bronşektazi ile karakterize nadir görülen bir hastalıktır. 57 yaşında sigara içmeyen bayan hasta, öksürük, bol balgam çıkarma ve ateş yakınmalarıyla başvurdu. Öyküsünden bu şikayetlerinin çocukluk yaşlarından beri tekrarladığı, hastanemiz dışında, 6-7 yıl öncesine kadar kronik bronşit, son 6-7 yıldır da bronşektazi tanısıyla takip ve tedavi edildiği öğrenildi. Fizik incelemede; solunum seslerinin şiddeti sol orta ve alt zonda sağa göre hafif azalmış, bu alanda kaba raileri mevcuttu. PA akciğer grafisinde; sol hiperlüsent akciğer görünümü, sol akciğerde hacim kaybı ve sol alt zonda bronşektazik alanlar izlendi. Toraksın bilgisayarlı tomografisi (BT) ve yüksek rezolusyonlu BTde; sol pulmoner arterde hipoplazi, sol pulmoner arter dallarının çapında azalma, hiperlüsensi, sol akciğer üst lob posterior ve linguler segment ile alt lobda kistik bronşektazi saptandı. Renkli doppler ekokardiyografide; sol pulmoner arter hipoplazik ve ana pulmoner arter hafif genişlemiş olarak izlendi. Swyer- James/MacLeod Sendromu olguların çoğunda çocukluk ve genç erişkin dönemde teşhis edilen bir hastalık olmasına karşın, olgumuzda 57 yaşına kadar şikayetleri nedeniyle çeşitli defalar tetkik edilmesine rağmen tanımlanamadığı ve hiperlüsent akciğer görünümü saptandığında bu sendromun ayırıcı tanıda düşünülmesi gerektiğini vurgulamak için sunuyoruz.Öğe A case of allergic bronchopulmonary aspergillosis with atypical clinical presentation(2012) Akoğlu Genç, Sebahat; Özer, Burçin; Babayiğit, Cenk; Balcı, Ali; Karazincir, Sinem; Dikmen, NurselAllerjik bronkopulmoner aspergilloz (ABPA) astım ya da kistik fibrozisli hastalarda görülen ve Aspergillus fumigatus ’a karşı gelişen yaygın bir hipersensitivite reaksiyonudur. Astımı olmayan hastalarda da nadiren bildirilmiştir. Burada atipik klinik bulgularla gelen ve “High attenuation mucoid impaction” saptanan bir ABPA olgusu sunulmaktadır. Amaç, ABPA’nın atipik klinik bulgularla ortaya çıkabileceğini vurgulamaktır.Öğe Co-existince of sickle cell disease and hemidiaphragm paralysis(2006) Babayiğit, Cenk; Melek, İsmet Murat; Duman, Taşkın; Şenyiğit, Abdurrahman; Gali, EdipOrak hücreli anemi, hücrenin rijid deformasyonuna yol açan anormal hemoglobin üretiminin neden olduğu bir hastalıktır. İnfeksiyonlar, akut splenik sekestrasyon krizleri, aplastik krizler, akut göğüs sendromu, inme, kolelitiyazis, renal hastalıklar ve ağrı hastalığın majör komplikasyonlarıdır. Unilateral veya bilateral diyafragma paralizisi, frenik sinir zedelenmesini takiben veya miyopatiler, nöropatiler ve miyelopatiler gibi çeşitli motornöron hastalıklarıyla birlikte görülebilir. Hemidiyafragma paralizisi, bilateral paraliziden daha sık görülür ve genellikle göğüs radyografisinde diyafragmanın tek taraflı anormal yüksekliği ile teşhis edilir. Orak hücre hastalığı olan 14 yaşındaki kız hastanın rutin kontrolü sırasında çekilen göğüs radyografisinde belirgin sağ hemidiyafragma yüksekliği izlendi. Hastanın ne travma ne de torasik cerrahi öyküsü vardı. Nörolojik muayenesinde duyu kusuru veya motor defisiti de yoktu. Toraksın bilgisayarlı tomografisi (BT)’nde belirgin derecede sağ hemidiyafragma elevasyonu saptandı. BT’sinde hiçbir patolojik bulgu yoktu. Spirometrik değerleri (beklenenin yüzdesi şeklinde) FEV1= %53, FVC= %55, FEV1/FVC= %97, PEF= %43 ve FEF%25-75= %58 olarak orta-ağır derecede restriksiyon ile uyumluydu. Sağ hemidiyafragma paralizisi tanısı floroskopide Hitzenber Snif testin pozitif saptanmasıyla doğrulandı. Orak hücre hastalığında her ne kadar çeşitli patofizyolojik mekanizmaların santral nörolojik komplikasyonlara yol açtığı biliniyor olsa da, periferik sinir tutulumu bugüne kadar bildirilmemiştir. Burada, orak hücre hastalığı ve unilateral hemidiyafragma paralizisi olan 14 yaşındaki kız hastayı, aradaki ilişkinin kanıtlanması için daha çok sayıda olgu saptanması gerekmesine rağmen bugüne kadar bu birliktelik bildirilmediği için sunuyoruz.Öğe COVID-19 pandemic and the global perspective of Turkish Thoracic Society(Turkish Thoracic Society, 2020) Köktürk, Nurdan; İtil, Bahriye Oya; Altınışık, Göksel; Adıgüzel, Nalan; Akgün, Metin; Akyıldız, Levent; Altın, Sedat; Arıkan, Hüseyin; Ateş, Güngör; Ay, Pınar; Aykaç, Nilüfer; Babayiğit, Cenk; Bostan, Pınar; Cinel, Güzin; Çalışır, Haluk Celaleddin; Çelik, Pınar; Çetinkaya, Pelin Duru; Dağlı, Elif; Demir, Ahmet Uğur; Demir, Canan; Dikensoy, Öner; Çakır Edis, Ebru; Elbek, Osman; Erdinç, Münevver; Ergan, Begüm; Öner Eyüboğlu, Ayşegül Füsun; Gemicioğlu, Bilun; Göksel, Tuncay; Gülhan, Erkmen; Gültekin, Ökkeş; Gündüz Gürkan, Canan; Gürgün, Alev; Havlucu, Yavuz; Kaçmaz Başaoğlu, Özen; Karakurt, Sait; Karakurt, Zuhal; Kılınç, Oğuz; Kocabaş, Ali; Kul, Seval; Müsellim, Benan; Naycı, Sibel; Özkan, Metin; Pınarer, Özgün; Saltürk, Cüneyt; Sandal, Abdulsamet; Sayıner, Abdullah; Şen, Elif; Ömeroğlu Şimşek, Gökçen; Karadağ, Bülent Taner; Tokgöz Akyıl, Fatma; Töreyin, Zehra Nur; Uçan, Eyüp Sabri; Uyanusta Küçük, Filiz Çağla; Varol, Ayhan; Yasin, Yeşim; Yıldız, Tekin; Yorgancıoğlu, Ayşe Arzu; Bayram, HasanIt has been more than 3 months now since the first case of COVID-19 was reported in Turkey. Globally, the number of confirmed cases and deaths reached 9,653,048 and 491,128 respectively, as reported by 216 countries by June 27, 2020. Turkey had 1,396 new cases, 194,511 total cases, and 5,065 deaths by the same date. From the first case until today, the Turkish Thoracic Society (TTS) has been very proactive in educating doctors, increasing public awareness, undertaking academic studies, and assisting with public health policies. In the present report, social, academic, and management perspectives of the pandemic are presented under appropriate subtitles. During this critical public health crisis, TTS has once again demonstrated its readiness and constructive stance by supporting public health, healthcare workers, and the environment. This review summarizes the perspective of TTS on each aspect of the COVID-19 pandemic and casts light on its contributions.Öğe Evaluation of hearing loss in patients with OSAS and the relationship between S100B and NSE(PLEKSUS BİLİŞİM TEKN. DANIŞ. TEMS. YAY. ORG. A.Ş., 2020) Arlı, Cengiz; Saraç, Elif Tuğba; Özcan, Oğuzhan; Babayiğit, Cenk; Dikmen, Nursel; Doğru, Sibel; Okuyucu, Emine EsraObjective: The aim of the current study was to determine the relationship between serum S100B levels, NSE levels and hearing function in patients with OSAS. Material and Methods: Thirty-five subjects and 30 controls were included in the study. The study group included 35 patients with moderate and severe apnoea (AHI > 15) who were diagnosed by polysomnography (PSG). Control subjects were selected with ESS (Epworth Sleepiness Scale). Serum S100B and NSE levels in the study and control groups were analyzed by ELISA (enzyme-linked immunosorbent assay) and high-frequency audiometry was done for all subjects. Results: Mean S100B levels and NSE levels of the OSAS group were significantly higher than that of the controls (p = 0.039; p = 0.002, respectively). The hearing thresholds between 125-1,000 Hz and between 4,000-12,000 Hz in the study group were found to be significantly higher than the control group. Conclusion: We suggest that hearing function should be evaluated in OSAS patients and a professional consultation should be sought for OSAS treatment. In addition, serum S100B and NSE measurements may be valued as biochemical indicators in determining hearing loss risk caused by OSAS.Öğe Legionella pnömonisini taklit eden malignite olgusu(2013) Karakuş, Ali; Erden, Ersin Şükrü; Babayiğit, Cenk; Büyükkaya, Eyüp; Akın, Mehmet Mustafa; Çelik, Muhammet Murat; Taşın, VeyisLegionella pneumophila su şebekelerinde, klima sistemlerinde çoğalabilen bakteridir. Bulaşma kontamine suların aspirasyonu veya aerosol inhalasyonu ile olmaktadır. Klinikte ateş, bradikardi, şuur bozukluğu, hiponatremi, karaciğer enzim artışı ve böbrek fonksiyon bozukluğu görülebilmektedir. Kesin tanı antijenlerin saptanması ve kültürde üretimle konmaktadır. Akciğer maligniteleri de aynı klinikle karşımıza çıkabilmekte bu nedenle ayırıcı tanı da düşünülmesi gerekmektedir. Acil servisteki ilk değerlendirmede klinik ve laboratuar sonuçları Legionella pneumophila ile uyumlu olan olgu pnömoni ön tanısıyla yatırıldı. Ancak yapılan ileri tetkik ve sonuçlarla olguda malignite tespit edildi. Bu yazıda acilde sık karşılaşılan hiponatremi, karaciğer enzim artışı ve böbrek fonksiyon bozukluğu gibi durumlarda legionella ve malignitelerin akılda tutulması vurgulanmak istendiÖğe Pandemik influenza A (H1N1) hastalarının klinik özellikleri(2011) Evirgen, Ömer; Köksaldı Motor, Vicdan; Babayiğit, Cenk; Şahin, Şule; Önlen, Yusuf; Akçay, Adnan BurakAmaç: Mart 2009’da Meksika ve ABD’de ilk kez görülen bir influenza tipi olan A (H1N1) hızla tüm dünyaya yayılmış ve Ekim-Aralık aylarında tüm Türkiye’de etkili olmuştur. Bu çalışmada, hastanemizde influenza A (H1N1) tanısı ile yatarak tedavi edilen hastalarımızın klinik özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kasım-Aralık 2009 tarihlerinde Enfeksiyon Hastalıkları, Göğüs Hastalıkları ve Kardiyoloji servislerinde influenza benzeri semptomlarla yatarak tedavi gören 41 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. H1N1 testi Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkez Laboratuarında yapıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan 41 hastanın 19’unda (%46.3) H1N1 testi pozitif iken 22’sinde (%53.7) negatif idi. Bu hastaların 19’u (%46.3) erkek, 22’si (%53.7) kadındı ve yaşları 16-75 (ortalama 32,1 (±14.7) idi. Kadın hastaların 8’i (%36.4) hamile, 14’ü (%63.6) hamile değildi. Hastalarımız genel olarak tedaviye iyi cevap verdiler. H1N1 testi pozitif iki hamile hastamızın kliniği çok ağır seyretti. Yoğun bakımda takip edilen hastalardan birisi tedaviye cevap vermedi ve Akut Solunum Yetmezliği Sendromu nedeniyle kaybedildi. Sonuç: Pandemik influenza A (H1N1) alt solunum yollarını mevsimsel influenzaya göre daha sık tutmaktadır. Hastalık genel olarak kısa süreli bir klinik gidişe ve hamileler dışında iyi bir prognoza sahip olmasına rağmen, hamilelerde ölümcül olabilmektedir.Öğe Semptomsuz ve sigara içmeyen romatoid artritli hastalarda erken dönem akciğer tutulumunun yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi ile değerlendirilmesi(2009) Karazincir, Sinem; Akoğlu, Sebahat; Güler, Hayal; Balcı, Ali; Babayiğit, Cenk; Eğilmez, ErtuğrulBu çalışmanın amacı; solunum sistemi semptomu bulunmayan ve hayatı boyunca hiç sigara kullanmamış romatoid artritli (RA) hastalarda yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (YRBT) ile pulmoner tutulumun değerlendirilmesidir. Çalışmaya, klinik olarak asemptomatik ve hayatı boyunca sigara kullanmamış 25 RA’lı hasta alındı. Klinik ve laboratuvar incelemeler yapıldıktan sonra, PA akciğer grafisi, solunum fonksiyon testi (SFT) ve YRBT tetkikleri yapıldı. Hava hapsini değerlendirmek için YRBT’de ekspiryum sonu kesitler elde edildi. PA akciğer grafisinde %12, SFT’de %16, YRBT’de %48 oranında anormallik saptandı. YRBT’de en sık olarak interstisyel akciğer hastalığı (İAH) ile uyumlu bulgular saptandı (%36). Hava hapsi ikinci sıklıkta saptadığımız bulgu (%20) idi. Hava hapsi ekspiryum sonu kesitlerde daha belirgindi. Bronşektazi %16, nodül %12, plevral tutulum %12 oranında izlendi. Hiçbir olguda amfizem ve bal peteği görünümü izlenmedi. Hastalık aktivite kriterleri, romatoid faktör pozitifliği, SFT sonuçları ve hastalık süresi ile YRBT bulguları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı. RA olgularında akciğer tutulumunun her zaman solunum sistemi semptomuna ve solunum fonksiyon bozukluğuna yol açmadığı bu çalışma ile de gösterilmiştir. Asemptomatik, sigara içmemiş RA olgularında, radyolojik olarak akciğer tutulumunun saptanmasının sağkalımı tahmin etmede ya da tedavi kararında ne gibi etkiler yapabileceğini araştıran yeni çalışmalara gereksinim vardır.Öğe Tümör nekroz faktörü-α antagonisti kullanımı sonrası gelişen tüberküloz plörezi : Olgu sunumu(2008) Akoğlu, Sebahat; Babayiğit, Cenk; Karazincir, Sinem; Balcı, Ali; Hanta, İsmailOtuz altı yaşında erkek hasta, nefes darlığı, sağ yan ağrısı, gece terlemesi, ara sıra olan yüksek ateş yakınmalarıyla başvurdu. Özgeçmişinde, ankilozan spondilit nedeniyle tümör nekroz faktörü-alfa (TNF-a) antagonisti (infliksimab) kullanım öyküsü vardı. Toraks bilgisayarlı tomografisinde mediastinal lenfadenopati, sağda plevral efüzyon ve atelektazi saptandı. Plevra sıvısı eksüda karakterindeydi. Sitolojik incelemede lenfosit hakimiyeti saptandı. Plevra biyopsisi ile tanı konamadı. Plevral sıvıda adenozin deaminaz (ADA) düzeyi 110 U/L bulundu. Olgu tüberküloz plörezi olarak kabul edildi ve antitüberküloz tedavi başlandı. Bir ay sonraki kontrolde, sıvıda belirgin gerileme saptandı.Öğe Violence, psychological features, and substance use in high school students in Hatay : A cross-sectional study(2009) İnandı, Tacettin; Özer, Cahit; Akdemir, Asena; Akoğlu, Sabahat; Babayiğit, Cenk; Turhan, Ebru; Sangün, ÖzlemObjectives: To evaluate the prevalence of substance use among high school students and to examine the relationship between substance use and violence and psychological features. Patients and Methods: A cross-sectional study was carried out in 23 high schools in Hatay in 2006 using a questionnaire consisted of General Perceived Self-Efficacy Scale, Rosenberg Self-Esteem Scale, Multidimensional Scale of Perceived Social Support, and State-Trait Anxiety Inventory. Results: A total of 1629 students were given study questionnaire. Lifetime substance use prevalence was 38.8 for cigarette smoking, 30.5 for alcohol use, 30.1 for being drunk, 13.9 for regular smoking, 7.1 for volatile substance use, 1.1 for marijuana use, 0.8 for drug use such as heroin, ecstasy, and cocaine. Anxiety scores were higher in smokers while self esteem and self efficacy scores were higher in alcohol users. Exposure to physical violence and use of physical violence within the last year were higher in smokers and in all substance users. Conclusion: Cigarette, alcohol and volatile substances were frequently used among adolescents. The results show that high anxiety is related with smoking, high self esteem and self efficacy are related with alcohol use. Substance use is associated with exposure to and use of violence.