Yazar "Batyraliev, Talantbek" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anomalous origin of the right coronary artery from contralateral side : a series of 17 cases(2014) Köroğlu, Sedat; Süner, Arif; Tuncer, Cemal; Akçay, Ahmet; Kaya, Hakan; Nacar, Alper; Batyraliev, Talantbek; Gökçe, Mustafa; Eryonucu, Beyhan; Yılmaz, RemziAmaç: Sağ koroner arterin sol sinüs Valsalva'dan anormal çıkışı, aort ve pulmoner arter arasında seyretmesi, ateroskleroz olmaksızın göğüs ağrısına, akut miyokard enfarktüsüne ve hatta ani ölüme sebep olabilir. Özellikle genç hastalar ciddi klinik olaylar açsından risk altında olsa da, orta-ileri yaştaki hastalarda da farklı klinik seyirler gözlenebilir. Bu çalışmada, orta-ileri yaştaki hastalarda sol sinüsten Valsalva'dan çıkan sağ koroner arterin anjiyografik varyasyonları, klinik bulguları ve uzun dönem bulguları incelenmiştir. Gereç ve Yöntemler: 1999-2005 yılları arasında farklı merkezlerde koroner anjiyografi yapılan 70.850 hastanın kayıtları en az iki girişimsel kardiyolog tarafından incelendi. Sağ koroner arterin ayrıntılı değerlendirilmesi gerektiğinde, çok kesitli bilgisayarlı tomografi de kullanıldı. Tüm hastalar ortalama 50 ay takip edildi. Bulgular: Toplam 17 hastada (%0.024) karşı taraftan çıkan sağ koroner arter tespit edildi. Bu hastaların 12 (%71) sinde sağ koroner arter sol sinüs Valsalva'dan, 5 (%29) inde çıkan aortada sol sinüs Valsalva üzerinden çıkmaktaydı. Sağ koroner arterin başlangıç kısmının retro-aortik seyri 2 (%12) hastada gözlenirken, 15 (%88) inde inter-arteryel seyretmekteydi. Hastaların 9 (%53) unda aterosklerotik tutulum gözlenmedi. 3 (%18) hastaya, bunlardan birisinin aterosklerotik tutulumu yoktu, anormal sağ koronere bağlı koroner by- pass yapıldı. Hastalardan birisine de anormal sağ koroner arter nedeniyle stent takıldı. Takip süresince 3 hasta kalp dışı nedenlere bağlı olarak kaybedildi. Diğer 14 hasta olaysız olarak takip edildi. Sonuç: Sol sinüs Valsalva kaynaklı sağ koroner arter saptanan orta-ileri yaştaki hastalarda, akut koroner sendrom ya da istirahat EKG'sinde iskemi olmaksızın, tıbbi tedavi uygun bir seçenektir.Öğe Decreased heart rate variability in scikle cell disease: Effect of pulmonary hypertension(2011) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Seyfeli, Ergün; Seydaliyeva, Tunzale; Gali, Edip; Yalçın, FatihKalp hızı değişkenliğinin (KHD) kompüturize analizi, kardiyak anatomik fonksiyonu tayin etmede non-invaziv bir yöntemdir. Azalmış KHD çeşitli hastalıklarda ve normal populasyonda, artmış mortalite hızı ile birliktedir. Bu çalışmanın amacı, orak hücreli hastalığa (OHH) sahip olan hastalarda KHD yi ve pulmoner hipertansiyonun KHD üzerine etkisini araştırmaktır. Biz doppler ekokardiyografiyi kullanarak OHH ya sahip 61 hastada (yaş ortalaması, 18.3±8.0 yıl) ile sağlıklı 22 bireyde (yaş ortalaması, 19.3+7.1 yıl) pulmoner arter sistolik basıncını ölçtük. Düşük frekanslı power (DFP) ile yüksek frekanslı power (YFP) orak hücreli hastalıklı hastalarda kontrol grubuna göre düşüktü. Buna karşın düşük frekanslı power ile, yüksek frekanslı po-werin oranı (DFP/YFP) orak hücreli hastalığı bulu-nanlarda artmış idi (p<0.0001). Orak hücreli hastalıklı hastalar arasında pulmoner hipertansiy-onlu hastalar, pulmoner hipertansiyonu bulunmayan hastalardan daha düşük YFP çok daha yüksek DFP/YFP oranına sahipti (her biri için p<0.001, p<0.05 ). Buna rağmen, Pulmoner hipertansiyonu ve pulmoner hipertansiyonsuz OHH lı hastalar arasında DFP yönünden fark yoktu. Kalp hastalığı preklinik devresinde olan, özellikle pulmoner hipertansi-yonu bulunan OHH hastalarda, KHD önemli ölçüde azalmıştır. Kalp hızı değişkenliği, pulmoner hipertansiyon-lu hastaların erken tanısı için bilhassa faydalı olabilir. Zira, bu hastanın kötü prognoz ve yüksek mortalite riski altında olduğuna işaret edebilir.Öğe Effects of acute hypoxia on left and right ventricular contractility in chronic obstructive pulmonary disease(2007) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Karben, Zarema; Pershukov, IgorThe purpose of this investigation was to assess the effects of acute hypoxia on left (LV) and right ventricular (RV) contractility in clinically stable chronic obstructive pulmonary disease (COPD) patients. Eleven male patients (mean age 52.4 ± 12.6 years) who were diagnosed to have COPD were included into the study. All of the patients underwent left and right heart catheterization. RV contractility was measured according to the method of Ferlinz and LV contractility according to the method of Kennedy and colleagues using indirect digital substraction angiography. Mean pulmonary artery pressures (Mean PPA) and oxygen saturation of the pulmonary artery (SaO2) were measured before and at each stage of graded hypoxic exposure 14%, 12%, and 10% of O2. Right atrial pressures (PRA,syst, PRA,diast, PRA,mean), RV pressures (PRV,syst, PRV,diast, PRV,mean, PRV,end-diast), RV and LV end-diastolic volume index (EDVI), end-systolic volume index (ESVI), stroke volume index (SVI), cardiac index (CI), ejection fraction (EF), and heart rate (HR) were calculated before and after breathing a hypoxic mixture of 10% of O2 for 30 minutes. Acute hypoxia induced significant elevation of mean PPA, PRA,syst, PRA,diast, PRA,mean, PRV,syst, PRV,mean, PRV,end-diast, RV EDVI, RV ESVI, LV EDVI, LV ESVI, confidence interval, and HR (p<0.05). Whereas SaO2 decreased significantly after acute hypoxia (p<0.05). These findings suggest that the systolic performance of the fight and left ventricles were well-maintained during acute hypoxia in patients with COPD. © 2007 Dove Medical Press Limited. All rights reserved.Öğe Emergency stenting of unprotected left main coronary artery after acute catheter-induced occlusive dissection(Texas Heart Inst, 2006) Akgul, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Besnili, Fikret; Karben, ZaremaLeft main coronary artery dissection occurs very rarely during selective coronary angiography, but it generally progresses to complete coronary occlusion. The traditional treatment of occlusive dissection of the unprotected left main coronary artery has been surgical. Percutaneous treatment has been sporadic and controversial. We report a case of iatrogenic occlusive dissection of the unprotected left main coronary artery during diagnostic coronary angiography, followed by successful stenting of the lesion.Öğe Predictors of improvement in left ventricular function after stent implantation of chronic coronary occlusion(2009) Akgül, Ferit; Batyraliev, Talantbek; Karben, Zarema; Serçelik, Alper; Vural, Aytaç; Fettser, DenisThe effect of coronary stent implantation on left ventricular (LV) performance in patients with chronic coronary occlusion is not well known. The aim of this study was to assess the effect of bare metal and drug eluting stents implantation on LV ejection fraction (LVEF) and to examine what clinical and angiographic factors may have an effect on recovery of LVEF. Three hundred and four patients who underwent successful stent implantation for chronic occlusion of a major epicardial coronary artery existing for at least one month were included into the study. Echocardiographic examination was performed before and six months after stent implantation. A significant increase in LVEF (53.2±11.9% to 57.0±11.1%; p <0.0001) with a decrease in both LV end-diastolic volume index (85.6±18.9 ml/m2 to 80.1±17.1 ml/m2; p <0.001) and LV end-systolic volume index (40.0±15.8 ml/m2 to 34.1±14.3 ml/m2; p <0.0001) after stent implantation of chronic coronary occlusion was observed in the entire group. There was no significant difference in the increase of LVEF between bare metal stent and drug eluting stent groups. Multivariate analysis revealed that baseline LVEF 50%, occlusion duration <2 months and diabetes mellitus to be independent predictors of improvement in LVEF. Stent implantation for a chronic coronary occlusion has a beneficial effect on LVEF during the first 6 months after the stent implantation, especially in patients with depressed LV function and occlusion duration <2 months.Öğe Predictors of improvoment in left ventricular function after stent implantation of chronic coronary occlusion(2012) Batyraliev, Talantbek; Akgül, FeritKronik koroner oklüzyonlu hastalarda, koroner stent implantasyonunun sol ventrikül fonksiyonları üzerine etkisi iyi bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, çıplak ve ilaç kaplı stentlerin sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) üzerine etkisini araştırmak ve LVEF düzelmesinde etkili klinik ve anjiyografik faktörleri belirlemektir. Kronik oklüzyon nedeniyle başarılı stent implantasyonu yapılan 304 hasta çalışılmıştır. Stent konulmadan önce ve 6 ay sonra ekokardiyografik inceleme yapılmıştır. Kronik koroner oklüzyona stent implante edildikten sonra tüm gruplarda, LVEF de önemli artma (% 53.2±11.9 den %57.0±11.1 e, p <0.0001) ve hem LV diastol sonu volum indeksinde (85.6±18.9 ml/m2 den 80.1±17.1 ml/m2 e; p <0.001) ve hemde LV sistol sonu volum indeksinde (40.0±15.8 ml/m2 den 34.1±14.3 ml/m2 e; p <0.0001) azalma saptanmıştır. Çıplak stent grubu ile ilaç kaplı stent grubu arasında LVEF artışı yönünden anlamlı bir fark yoktu. Multivariate analizde, koroner tıkanmadan sonra 2 ay geçmemiş olanlarda bazal LVEF %50 den az olanlarda ve diyabetiklerde stent uygulamasının LVEF düzelmesinde bağımsız öngörücü olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak, kronik koroner oklüzyon nedeniyle yapılan stent implantasyonu stent sonrası ilk 6 ayda, bilhassa LV fonksiyonu represe olan hastalarda ve oklüzyon üzerinden 2 ay geçmemiş olan hastalarda LVEF üzerine olumlu etkiye sahiptir.