Yazar "Bay, Feyyaz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut böbrek yetmezliği ile prezente olan lenfoma olgusu(2017) Yaprak, Mustafa; İlhan, Gül; Bay, Feyyaz; Gezici Güneş, Ümran; Turgut, FarukKanser hastalarında da akut böbrek yetmezliği (ABY), normal popülasyonda olduğu gibi prerenal, renal ve postrenal nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Böbreğe tümör infiltrasyonu genellikle yaygın değildir. Fakat akut lösemi veya lenfoma gibi hızlı büyüyen hematolojik malignitelerde tümör tutulumuna bağlı böbrek fonksiyonları bozulabilmektedir. Burada akut böbrek yetmezliği ile başvuran ve daha sonra lenf nodu biyopsisi ile B hücreli Nonhodgkin lenfoma tanısı alan bir olgu sunulmuştur. Tümör infiltrasyonuna bağlı ABY gelişmesi nadir olmakla birlikte, akut böbrek yetmezliği gelişimi açısından risk faktörü bulunmayan olgularda lösemik veya lenfomatöz infiltrasyon düşünülmelidir.Öğe ANKİLOZAN SPONDİLİTLİ HASTALARDA NÖROPATİK AĞRININ HASTALIK AKTİVİTE SKORLARI İLE İLİŞKİSİ VE ANTİ- TNF? KULLANIMININ ETKİSİ(2021) Kimyon, Gezmiş; Güneş, Ümran Gezici; Gümüşay, Meryem; Karadağ, Mehmet; Bay, Feyyaz; Melek, İsmet MuratAMAÇ: Bu çalışmada ankilozan spondiliti olan hastalarda nöropatik ağrının hastalık aktivite indekslerine etki edip etmediği ve aynı zamanda tedavide kullanılan anti-TNF? gibi ajanların bununla ilişkili olup olmadığını araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya modifiye New York kriterlerine göre ankilozan spondilit tanıs konan 98 hasta ve yaş ve cinsiyet uyumlu 99 sağlıklı kontrol alındı. Her iki grupta nöropatik ağrı painDETECT skorlamasına göre yapıldı. Ankilozan spondilit hastalarının hastalık aktiviteleri BASDAI (Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index), BASFI (Bath ankylosing spondylitis functional ındex), VAS ağrı (Visual Analog Scale) ve Leeds entezit indeksi ile değerlendirildi. Ayrıca herikigrubaHAQ(HealthAssesmentQuestionnaire)veBeckdepresyon ölçeği uygulandı. Ayrıca ankilozan spondilit hastaları anti-TNF? ilaç kullanan ve kullanmayan şeklinde iki grup olarak karşılaştırıldı. BULGULAR: PainDETECT hasta grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksekti. Ankilozan spondilit grubunda ortalama painDETECT 22,10 kontrol grubunda ise 9,95 idi (p<0,001). Hasta grubunda VAS, HAQ ve Beck depresyon ölçeği kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptandı. Anlilozan spondilit hastaları anti-TNF? ilaç kullanan ve kullanmayan olarak incelendiğinde painDETECT ile anti-TNF? kullanmak arasında istatistiksel anlamlı bir fark saptanmadı. Anti- TNF? kullanan grupta painDETECET ortalama 20,30 kullanmayan grupta 17,80 (p=0,135) idi. Kolerasyon analizi yapıldığında ise painDETECT ile BASDAI, VAS ağrı ve Beck depresyon ölçeği arasında orta düzeyde pozitif yönde kolerasyon saptandı. SONUÇ: Ankilozan spondilitte nöropatik ağrı hastalık aktivite göstergeleri ile paralellik gösterir. Dolayısıyla nöropatik ağrı nedeniyle AS hastalık aktivitesinin yüksek saptanması, AS için verilecek aşırı tedavinin önüne geçebilir.Anti-TNF? ilaçlar ile nöropatik ağrı arasında herhangi bir ilişki saptamadık.Öğe A case of lymphoma presented with acute renal failure(2017) Yaprak, Mustafa; İlhan, Gül; Bay, Feyyaz; Gezici, Ümran Güneş; Turgut, FarukKanser hastalarında da akut böbrek yetmezliği (ABY), normal popülasyonda olduğu gibi prerenal, renal ve postrenal nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Böbreğe tümör infiltrasyonu genellikle yaygın değildir. Fakat akut lösemi veya lenfoma gibi hızlı büyüyen hematolojik malignitelerde tümör tutulumuna bağlı böbrek fonksiyonları bozulabilmektedir. Burada akut böbrek yetmezliği ile başvuran ve daha sonra lenf nodu biyopsisi ile B hücreli Nonhodgkin lenfoma tanısı alan bir olgu sunulmuştur. Tümör infiltrasyonuna bağlı ABY gelişmesi nadir olmakla birlikte, akut böbrek yetmezliği gelişimi açısından risk faktörü bulunmayan olgularda lösemik veya lenfomatöz infiltrasyon düşünülmelidir.Öğe Multipl myelom hastalarında C-reaktif protein düzeyinin IL-2 ve IFN-γ ile korelasyonu(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2019) Bay, Feyyaz; Çeli̇k, Muhammet MuratAmaç: Multipl myelom (MM), anemi, serum ve/veya idrarda monoklonal protein artışı, osteolitik kemik lezyonları, hiperkalsemi, tekrarlayan enfeksiyonlar ve böbrek yetmezliği ile karakterize neoplastik bir plazma hücre diskrazisidir. Lenfomadan sonra en sık görülen hematolojik neoplazmdır. Ortalama yaşam 3-7 yıldır. Multipl myelom patogenezi tam olarak bilinmemektedir. MM bilindiği üzere B hücre kökenli tek klondan gelişmektedir. MM'nin gelişiminde T lenfositin rolü olduğu düşünülmektedir. T lenfosit, yabancı bir madde ile karşılaştığında lenfokin denen interferon-gama (INF-γ) gibi farklı mediyatörler üretmeye başlamaktadır. INF-γ daha sonra monosit ve makrofajları uyarmaktadır. İnterlökin-2 (IL-2) yapımını da artırmaktadır. Ayrıca IL-2 tek başına bir sitokin ölçümünün aksine tüm immün sistemin aktivitesini ve hücreler arası ilişki ile ilgili bilgiyi vermektedir. Biz bu çalışmamızda MM'de yüksek saptanan C-Reaktif Protein (CRP) değerlerinin T Lenfositlerin ürettiği IL-2 ve IFN-γ düzeylerinin birbiriyle ilişkisine bakarak ve ayrıca ölçtüğümüz IL-2 ve IFN-γ düzeylerini değerlendirerek T lenfositlerin plazma hücresi üzerindeki dolaylı etkilerini görmeyi amaçladık. Ve böylece Multipl myelom oluş mekanizması hakkında fikir sahibi olmayı hedefledik. Yöntem: Bu araştırma için gerekli olan kan örnekleri, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı-Hematoloji servisinde yeni tanı almış 50 MM hastasından alınmıştır. IL-2 ve IFN-γ antikor varlığı Enzyme Linked Immunosorbent Assay (ELISA) yöntemi ile CRP ise nefelometrik yöntemle çalışılmıştır. Hesaplanan veriler yüzdelik ve istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Bulgular : Çalışmamızda CRP, IL-2 ve IFN-γ' nin MM ile ilişkisinin ortaya konulması amacıyla MM tanısı almış 26 (%52) erkek, 24 (%48) kadın toplam 50 2 kişiden oluşan hasta grubu oluşturulmuştur. Hasta grubunun yaşları 42-87 arasında değişmektedir, yaş ortalaması ise 65,9 bulunmuştur. Hasta grubunda CRP düzeyi 3-113 mg/l arasında, IL-2 düzeyi 5,2-246 pg/ml ve IFN-γ ise 3,3-200 pg/ml arasında bulunmuştur. Plazma hücreli malignite olan MM'de yaptığımız değerlendirmede tanı anında hastaların serum CRP ölçümlerinin herkeste yüksek bulunmadığı ve IL-2, IFN-γ düzeylerinin kendi aralarındaki korelasyonun pozitif yönde yüksek anlamlı olduğu tespit edilmiştir (p<0.001). CRP düzeylerinin IL-2 ve IFN-γ ile korelasyonun anlamsız olduğu belirlenmiştir (P>0.05). Sonuç: İlk tanı anında CRP'nin yüksek olmaması durumunda tanının ekarte edilemediği ve MM hastalarında IL-2, IFN-γ düzeylerinin CRP değerlerinden bağımsız olarak birbirleri ile korele olduğu belirlenmiştir. Yüksek bulunan IL-2 ve IFN-γ seviyelerinin plazma hücresi üzerinde etkisi olabileceği ve yüksek gelen değerlerin MM tanısında faydalı olabileceği fikrini sağlamıştır. Bizim bu çalışmamızda elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda, MM'de serum sitokin seviyelerinin değerlendirilmesi ile hastalığın gelişim mekanizması hakkında yeni bir bakış açısı elde edilebileceği ve belki de hedefe yönelik yeni tanı tedavi seçeneklerinin oluşturulmasına katkı sağlayabileceği düşünülmüştür.
