Yazar "Canpolat, Ergin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 25.09.2014 tarihinde Erzin Ilıcalarda (Hatay) meydana gelen sel ve taşkının oluşumunda coğrafi faktörlerin değerlendirilmesi(İstanbul Üniversitesi, 2020) Canpolat, Ergin; Dinç, Yücel; Usun, Çetin Furkan; Geçen, ReşatBu çalışmada, Erzin İlçesi Başlamış Mahallesi sınırları içerisindeki Ilıcalar mevkiinde 25.09.2014 tarihinde meydana gelen sel felaketi incelenmiştir. Çalışmanın amacı; Ilıcalar selinin meydana gelmesinde etkili olan jeomorfolojik, klimatolojik-hidrografik, antropojenik faktörleri ortaya koymak, yanlış arazi kullanımının neden olduğu olumsuz etkileri açıklamak ve yaşanabilecek sel felaketlerine karşı çözüm önerileri geliştirmektir. Bu amaca yönelik olarak, litolojik birimler ile sel felaketi arasındaki ilişki incelenmiş, sahanın yükselti değerlerinden hareketle hipsometrik eğri grafiği oluşturulmuş, hava olaylarını açıklayabilmek için meteorolojik veriler ile NOAA’nın Hysplit modeli kullanılmıştır. Yağışın havza genelindeki durumunu değerlendirebilmek için Schreiber’in aylık yağış hesaplama formülünden yararlanılmış, yağış enterpolasyonu oluşturulmuştur. Hidrolojik analizler kapsamında akarsu yoğunluğu hesaplanmış, bitki örtüsündeki değişimlerin sel felaketi ile olan ilişkilerini değerlendirmek için NDVI analizi uygulanmıştır. Ayrıca, afetzedelere yarı yapılandırılmış görüşmeler uygulanarak sel felaketinin etkileri ortaya konulmuştur. 25.09.2014 tarihinde Erzin’de 4-5 saat süren şiddetli yağışa ek olarak, sahadaki eğimin fazla olması, suyun kısa sürede vadiye yönelmesine neden olmuştur. Ilıcalara yakın noktada oldukça daralan vadinin, moloz, ağaç gövde ve dalları ile dolması, burada doğal bir set oluşturarak göllenme meydana getirmiştir. Biriken suyun basıncı ile bu set yıkılmış, dere yatağında inşa edilmiş yapılar su altında kalmış, 5 kişi hayatını kaybetmiş, 14 konut ve 42 işyeri afetten olumsuz etkilenmiştir. Su baskınının bu olumsuz sonuçları, yerleşmelerin kuruluş yeri seçimlerinde coğrafi şartların iyi bir şekilde analiz edilmesi gerektiğini göstermiştir.Öğe 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Ekinözü depremi (Mw 7.6) ile ilişkili Çardak Fayı yüzey kırığının tektonik jeomorfolojisi(2023) Bayrakdar, Cihan; Halis, Onur; Canpolat, Ergin; Döker, M. Fatih; Keserci, Ferhat6 Şubat 2023 saat 13:24’te moment büyüklüğü 7.6 (Mw) olan Ekinözü depremi, sol yanal atımlı Çardak Fayı üzerinde gerçekleşmiştir. Çardak Fayı üzerinde 105 km uzunluğunda yüzey kırığı oluştu - ran bu deprem, Kahramanmaraş ilinin Göksun ilçesinden doğuda Malatya ilinin Doğanşehir ilçesine bağlı Bıçakçı’ya kadar takip edilebilmiş ve haritalanmıştır. Deprem sonucunda oluşan yüzey kırığı üzerinde fayın karakterini yansıtan 8 metreye varan sol yanal ötelenmelerin yanı sıra 3-5 metre düşey atımların da geliştiği saptanmıştır. Çardak Fay Zonu içerisinde yüzey kırığı ile birlikte yanal yayılmalar, çek-ayır havzalar, fay diklikleri ve köstebek yapıları gibi yüzey deformasyonları da ge - lişmiştir. Çardak Fayı’nın yüzey kırığı ilk olarak Harita Genel Müdürlüğü (HGM) tarafından deprem sonrası çekilen hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri ile tespit edilmiş ve sonrasında 14-20 ve 26-27 Şubat 2023 tarihleri arasında yapılan arazi çalışmaları ile teyit edilmiştir. Fayın jeomorfolojik izleri lazermetre yardımıyla yerden, insansız hava araçları (İHA) ile havadan hassas bir şekilde ölçülerek haritalandırılmıştır. Ayrıca çalışmada toplanan veriler coğrafi veri servisi olarak bulut ortamında depolanarak web tabanlı haritalar (Cbskampus, 2023) ile araştırmacıların kullanımına sunulmuştur.Öğe Beyazsu Havzası’nın (Mardin) flüvyal jeomorfolojisi ve hidrografik özellikleri(Türk Coğrafya Kurumu, 2019) Canpolat, Ergin; Bozdoğan, MahsumÜlkemizin güneydoğusunda jeomorfolojik olarak; MardinMidyat Eşiği adı ile ifade edilen yüksek karstk plato, Arap platormunun, Miyosen’den itbaren Anadolu plakasını sıkıştrması ve altna dalması sonucunda kısmen çarpılmış ancak daha çok blok halinde yükselmiştr. MardinMidyat Eşiği üzerindeki Beyazsu havzasının büyük bölümü ortalama 9001400 m yüksekliğindeki platoluk bir alandan oluşmaktadır. Bununla birlikte yapılan morfometrik analizler, havzada yükseltnin kademeli olarak kuzeybatya doğru artğını göstermektedir. Havzada, 630 m’den 1070 m’ye kadar 10 adet yükselt kademesi tespit edilmiştr. Bu kademeler arasında ortalama 50 m yükselt farkının olması tektonik hareketlere bağlı gençleşme ile açıklanmıştr. Böylece, Beyazsu ve Karasu akarsuları da karstk platormda derine doğru gömülerek dik yamaçlı derin antesedant vadiler meydana getrmiştr. Yapılan çalışmalar sonucunda, havzada tespit edilen başlıca jeomorfolojik birimler; flüvyokarstk depresyonlar, kanyon vadiler, lapya, dolin, uvala oluşumları, birikint koni ve yelpazeleri, kuesta yapıları, kornişler ve mağaralardır. Vadi uzanış doğrultuları incelendiğinde platorm üzerindeki mendereslerin antesedans dolayısı ile zamanla derine doğru gömülerek kanyon görüntüsü aldığı sonucuna ulaşılmıştr. MardinMidyat Eşiğinde karstk yapıdan dolayı yüzeysel akış azdır. Bu durum yağışlı günlerde dahi değişmemektedir. Suların büyük kısmı zemine sızmaktadır. Beyazsu, havzada etkili olan yaz sıcaklığı ve kuraklığına rağmen su seviyesi her dönemde yüksek olan karstk bir kaynaktr. Mevsime bağlı olarak su çıkışında kısmi bir azalma olsa dahi akım değerleri ortalama 3,8 m3/sn civarındadır. Çalışmanın sonucunda Beyazsu kaynağının, akım miktarının fazlalığı beslenme havzasının büyüklüğü ile yeralt su ağı ve akiferlerinin gelişmiş olması gibi nedenlerle ilişkilendirilmiştr. Çalışmada akarsu akım özellikleri ile meteorolojik olaylar arasındaki ilişkiler açıklanmaya çalışılmıştr. Beyazsu kaynağı kimyasal verileri ile litolojik özellikler ilişkilendirilmiştr..Öğe Delibekirli Havzası’nın Taşkın Tekerrürünün Hesaplanması ve HEC-RAS ile Modellenmesi (Kırıkhan/Hatay)(2024) Bozdoğan, Mahsum; Canpolat, ErginNüfus artışının kaçınılmaz bir sonucu olarak, yeryüzünde daha fazla alan işgal eden insanoğlunun doğal olaylarla karşılaşma ve bunlardan zarar görme olasılığı artmaktadır. Ortaya çıkan bu zararları en aza indirmek ancak doğru ve etkili planlamalarla mümkün olabilmektedir. Planlamada risk modeli çalışmaları önemli bir parametredir. Modeller, son yıllarda multidisipliner alanlarda yoğun bir şekilde kullanılan Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) teknolojileri yardımıyla doğruluğu daha yüksek bir biçimde yapılabilmektedir. Bu çalışmada, İstatistiki ve Deterministik yöntemlerle, Amanos Dağlarının orta kesiminde yer alan ve Kırıkhan şehrinin ortasından geçen, 2014 ile 2015 yıllarında taşkın kayıtları olan Delibekirli Çayı Havzası’nın taşkın risk potansiyeli ortaya çıkarılmıştır. Çeşitli istatistiksel parametreler ve dağılım fonksiyonları kullanılarak havzanın birim hidrograf pik debisi ve 2, 5, 10, 25, 50, 100, 500 ve 1000 yıllık proje taşkın tekerrür debileri hesaplanmıştır. Ortaya çıkan bu değerler kullanılarak, ABD Ordusu Mühendisler Birliği, Hidrolojik Mühendislik Merkezi (USACE-HEC) tarafından geliştirilen Akarsu Analiz Sistemi (HEC-RAS v.6.1) yazılımı kullanılarak kararlı akım şartlarında bir boyutlu (1D) hidrolik model oluşturulmuştur. Delibekirli Deresi’nin oluşturduğu birikinti yelpazesi üzerinde kurulmuş olan Kırıkhan şehrinde yapılaşmaya bağlı olarak kanal enkesitleri daraltılmış ve akarsu yatağına çeşitli müdahaleler yapılmıştır. Yapılan çalışma ve değerlendirmeler sonucunda Kırıkhan’da Delibekirli Deresi’ne bağlı yaşanabilecek taşkınların can ve mal kaybına neden olmaması için akarsu kanalına yönelik çalışmalarda en az 500 yıllık proje taşkın debisi $(124,36 m^3/s)$ esas alınarak projelendirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkarılmıştır.Öğe Drenaj Havzalarındaki Morfotektonik Özelliklerin Jeomorfik Analizlerle İncelenmesi: Delibekirli (Kırıkhan / Hatay) Havzası Örneği(2023) Bozdoğan, Mahsum; Canpolat, ErginBu çalışmada temel amaç Anadolu’nun güneyinde, Amanos Dağları’ nın orta kesiminde (Orta Amanoslar) yer alan Delibekirli Havzası’nın morfotektonik özellikleri jeomorfik indislerle açıklamaktır. Delibekirli Havzası ve yakın çevresi, tektonik açıdan Ölü Deniz Fayı, Karasu Fayı ve Kıbrıs-Antakya Transform Fayı’nın karşılaştığı bölgeye yakın bir konumdadır. Ortalama eğim değeri 20,1° olan havzanın en yüksek noktası Amanoslar’da yer alan Daz Tepesi (1795 m)’dir. Kırıkhan Meteoroloji İstasyonu verilerine göre havzanın ortalama sıcaklık değeri 21,1 °C; yıllık yağış miktarı 579 mm; yıllık ortalama rüzgar hızı 1.5 m/sn ‘dir. Çalışmanın amacı kapsamında, akarsuyun hem aşındırma gücünü hem de aşındırdığı malzemelerin taşıma gücünü tespit için geliştirilen SL (Akarsu uzunluk-Boy Gradyan İndisi) indisi; sahanın jeomorfolojik gelişim evrelerinin belirlenmesi ve yorumlanmasında kullanılan Hc (Hipsometrik Eğri) ve Hi (Hipsometrik İntegral); sahanın morfolojik açıdan gençlik evresine yaklaşıp yaklaşmadığını anlamak için Vf (Vadi taban uzunluğu-Yükseklik Oranı) indisi; yerşekillerini faylar ile ilişkisini sayısal bir şekilde ortaya çıkarmaya yarayan Smf (Dağönü Sinüsitesi) indisi; sahanın yapısal unsur deformasyonlarını belirlemek ve tektonik yapıyı anlayabilmek için çizgisellik analizi; aktif tektonik deformasyonun şiddeti ve yönünü anlayabilmek için ise T (Topoğrafik Simetri) ve Af (Asimetri Faktörü) uygulanmıştır. Farklı litolojik birimlerden oluşan çalışma sahasının jeomorfolojik gelişimi tektonik hareketler, iklim, karstlaşma ve akarsu aşındırmasının etkisi altında sürdürmektedir. Havzadaki çizgisellikler tektonik yapı tarafından denetlenmektedir. Tektonik süreçler aktif olarak etkinliklerini sürdürüp sahayı yükseltmeye (uplift) devam ederken diğer yandan flüvyal süreçlerin de etkinliklerini sürdürdüğü ve tektonik aktiviteden etkilendiği anlaşılmaktadır. Yükselen sahada akarsuların yataklarını derine doğru kazıdığı, sahasının tektonik manada çarpıldığı ve ana akarsu kolunun, akış istikametine göre sol yönlü olduğu (tilt) sonucuna varılmıştır. Yine akarsu ötelenmeleri ve çizgisellikler sahaya sol yönlü oblik fayların yerleştiğini göstermektedir.Öğe Evaluation of the effects of precipitation and flow characteristics on suspended sediment transport in mountain-type Mediterranean climate; Korkuteli Stream sample, Antalya, Turkey(Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2021) Çakmak, Seçkin; Demir, Tuncer; Canpolat, Ergin; Aytaç, Ahmet SerdarAmount and type of suspended sediments in streams can change over seasonal timescales and during high-flow events. The dynamics of the suspended sediment in the streams and rivers of the Mediterranean region of Turkey are not yet fully understood, as studies are limited. In this study, it is aimed to analyze the seasonal variation of suspended sediment transported over 12 months in the Korkuteli Stream to reveal the relationship between precipitation, flow, and suspended sediment. The water level of the stream recorded automatically every 10 min using an Immersion Type Level Transmitter and the water velocity were measured with a Universal Current Meter. The flow rate was estimated with a rating curve produced from the water velocity and cross-sectional data. US-DH48 depth integration sampler was used to take the suspended sediment samples and these samples analyzed in the laboratory. A significant relationship was found between flow and suspended sediment (R2: 0.97). The amount of suspended sediment increased significantly during high flow periods. Although most of the precipitation occur in winter months, the amount and rate of suspended sediment increase significantly during the shorter flood period in summer months (e.g., May and June) due to short-term heavy precipitation. During the measurement period, the total amount of transported suspended sediment was calculated as 47246 tons, of which approximately 87% (41106 tons) was transported largely in June. © 2021, Saudi Society for Geosciences.Öğe Finike ve Kumluca ovalarında yaşanan su hortumlarının oluşum süreçleri ve etkileri(2021) Canpolat, Ergin; Keserci, Ferhat; Döker, Mehmet Fatihİnsanoğlunun artan nüfusuyla birlikte genişleyen yerleşim ve yaşam alanları, artan görüntüleme sistemleri ve ağ paylaşımları hortumlara ilişkin daha fazla haberin gündem olmasını sağlamaktadır. Oluşum mekanizmaları kasırgalara benzetilmekle beraber henüz tam olarak açıklanamamış olan hortumların dar alanlarda, kısa mesafeli koridorlar içerisinde oluşturdukları yıkım, tahribat güçleri ve verdikleri zararlar onların haber konusu olmalarında etkili hususlardır. Kara ve su hortumlarının oluşum özelliklerinin ve dağılışlarının ele alındığı bu çalışmada, özellikle Antalya İli Finike ve Kumluca ilçe sınırları içerisinde hortum olaylarının gerçekleştiği dört farklı gün seçilerek, hortum oluşum süreçleri sinoptik ve yerel meteorolojik verilerle açıklanmaya çalışılmıştır. Kumluca ve Finike ilçe tarım müdürlüklerinin hasar tespit çalışmaları kapsamında düzenledikleri, 2010-2020 yılları arasında yaşanan afetlere ilişkin verilerden de yararlanılmıştır. Hortumların oluşturduğu hasarlara örnek oluşturması bakımından 24.01.2019 tarihinde yaşanan hortumun etkileri incelenmiştir. Yapılan araştırma ile; Finike ve Kumluca’da yaşanan hortum hadislerinin çoğunlukla su hortumları olduğu, hortumların kış mevsiminde özellikle ocak ayında daha fazla yaşandığı, su hortumlarının oluşumunda, yöreye yaklaşan siklonik sistemlerin ve frontal özellikleri ile kara ve deniz dağılışı ile yüksek reliefin etkili olduğu, buna karşılık deniz suyu sıcaklığının etkisinin fazla olmadığı elde edilen sonuçlardır. Hortumların, farklı günlerde fakat birbirine benzeyen meteorolojik koşullarda oluşmaları, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesini mümkün kılmaktadır. Erken uyarı sistemlerinin, hortumların oluşturacağı can kayıplarının önlenmesinde etkili olacağı, ulaşılan sonuçlar arasındadır.Öğe Geyik Dağı güncel buzulları ve morfometrik özellikleri(2023) Keserci, Ferhat; Güngör, Gülan; Bozdoğan, Mahsum; Canpolat, Ergin; Çılğın, Zeynel; Bayrakdar, CihanGeyik Dağları, Geç Kuvaterner boyunca yoğun ve tekrarlanan buzullaşmalara maruz kalmıştır. Güncel bir buzulun varlığı bölgede yapılan daha önceki çalışmalarda doğrulanmamış veya tespit edilememiştir. Bölgede yerel gezgin olan Hasan Hüseyin Kahrıman’nın 27 Ekim 2023 tarihinde buzul varlığını sosyal medya aracılığı ile aktarması üzerine buzulları tanımlamak ve yerlerini belir- lemek için uzaktan algılama yöntemleri kullanılmış ve Geyik Dağı’na yapılan arazi çalışması ile güncel buzulların varlıkları doğrulanmıştır. Bu çalışma aynı zamanda bilimsel olarak Geyik Dağı’nda güncel bir buzulun varlığını tanımlayan ve doğrulayan ilk çalışmadır. Belirlenen yayılış alanları üze- rinden buzul modellemesi, ELA (Equilibrium Line Al titude) hesaplama araçları, bakı ve eğim in- tersect (kesiştirme) analizleri ile sirk morfometrisi yöntemleri kullanılarak buzulların ve içerisinde yer aldıkları sirkler ile yakın çevresinin özellikleri nicel verilerle ortaya konulmuştur. Buzul model- lemesi neticesinde Geyik Orta Buzulu’nun toplam 6000 (±300) m2, Doğu Buzulu’nun 2030 (±100) m2 toplamda ise Geyik Dağı’ndaki buzulların 8030 (±480) m2 alana sahip olduğu tespit edilmiştir. Buzulların ortalama olarak uzunlukları 98 m (metre), ELA değeri ise 2619 m olarak hesaplanmıştır. Buzulların 12-30 ? eğim değerleri arasında ve tamamen kuzey bakılı alanlarda bulundukları tespit edilmiştir. Buzullar ve sirklerin morfolojik özellikleri, yüksek rakım, bakı özellikleri ve yüksek kar birikimi Geyik Dağı’ndaki buzulların bu kesimlerde korunmasına pozitif olarak etki etmiştir. Bu- zullar üzerinde yapılan karşılaştırmalı uydu görüntülerinde 06.09.2010 tarihinden günümüze kadar buzulların alansal olarak %50’sinden fazlasının eridiği ve önümüzdeki yıllarda etkisini giderek arttı- ran küresel ısınma ile beraber 5 yıl içerisinde tamamen ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir.Öğe Green Infrastructure in Climate Resilient Urban Planning(Peter Lang Publishing Group, 2023) Salici, Aylin; Çakir, Bilge; Canpolat, ErginToday, the vital effects of many social, economic and environmental problems experienced at the global level are observed predominantly in urban areas. The climate crisis, the depletion of resources and the increasing population have become greater threats to our planet. The Mother Earth needs a safe, responsible and sustainable future plan, and the implementation of this plan will start from the cities. Although the search for solutions is based on human health, needs and comfort; the solutions that need to be produced today have become a necessity for the future of the global society and our planet. The concept of “green infrastructure” is key in the construction of this new future. In this study, first of all, the concepts of urban climate, bioclimatic comfort, thermal comfort, urban heat island are explained and associated with green infrastructure; and the concept of green infrastructure and the services it provides in the city are evaluated with reference to these concepts. Following these explanations, the study is concluded with evaluations for the handling of green infrastructure systems in urban planning processes. © 2023 Peter Lang GmbH, Internationaler Verlag der Wissenschaften.Öğe Isparta güneyi ve güneybatısındaki volkanik sahanın jeomorfolojik gelişiminin çizgisellik ve dairesellik analizleri ile yorumlanması(Jeomorfoloji Derneği, 2019) Canpolat, Ergin; Turoğlu, HüseyinAraştırma alanı, Isparta kenti ve çevresinde bulunan Anadolu'daki genç volkanik alanlardan biridir. Isparta ovasını Güney-Güneybatı ve kısmen Batıdan sınırlayan yüksek saha, Pliyo- Kuvaterner volkanizmasının sonucudur. Farklı evrelerde gerçekleşen patlama karakterli volkanizma ile yüzeylenen andezit, trakiandezit lavlar çıkış merkezlerinden fazla uzaklaşmayarak üst üste birikmiş ve yüksek kütleleri oluşturmuştur. Volkanik faaliyet sırasında lav ile birlikte hemen her dönemde piroklastik malzeme çıkışları da olmuştur. Piroklastik tabakalarının kalınlıkları, volkanizma merkezinden uzaklaştıkça azalır. Geniş alana yayılan piroklastiklere; volkanizma merkezinden 45-50 km gibi uzak mesafelerdeki sedimanter depolarda, 5-6 cm kalınlığında istifler halinde rastlanmaktadır. Andezitik ve piroklastik koniler, kaldera ve dayklar; bölgedeki çok genç volkan topograf asına ait yaygın yer şekilleridir. Bu çalışmada; çizgisellik ve dairesellik analiz sonuçlarına göre ana hatları yukarıda özetlenen volkanik sahanın jeomorfolojik özelliklerine ait tespit, tanı ve haritalarının yapılması hedeflenmiştir. Bu amaç için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) Teknolojileri kullanılarak; Göreceli Topoğrafik Konum İndisi, Eğrilik Analizi, Çizgisellik, Dairesellik analizleri yapılmıştır. Bu analizler için LandSat TM, SRTM, ASTER-DEM uydu görüntülerinden, 1/25.000 ölçekli topografya haritalarından veri üretilmiştir. Morfometrik analizlere ait sonuçlar; çalışma sahasındaki çizgisel sırtlar, içbükey ve dışbükey yamaçlar ilebelirginleşen volkan topografyasına ait yer şekillerinin tespitine, tanınmasına ve haritalanmasına imkân vermiştir. Sonuçlar arazide test edilerek, doğrulanmıştır.Öğe Jeomorfoturizm potansiyeli bakımından Emecik kanyonu - şelalesi(Çameli, Denizli)(Jeomorfoloji Derneği, 2020) Canpolat, Ergin; Çılğın, ZeynelYeryüzünün biçimlenme süreçlerine ait izler taşıyan jeomorfolojik şekiller, az bulunur veya özel birtakım niteliklere sahip olabilirler. Bu tip yeryüzü şekillerini görmek veya bu şekillerin oluşturduğu ortamın içerisinde bulunmak, turizmde son yıllarda giderek daha fazla önem taşıyan bir rekreasyon tipi olmaktadır. Jeomorfolojik turizm veya jeomorfoturizm diyebileceğimiz bu turizm formatı açısından özelliklerini irdelediğimiz Emecik Kanyonu, Denizli’nin Çameli ilçesi Emecik Köyü kuzeyinde yer alır. Kanyon, çoğunluğunu Pliosen konglomeralarının oluşturduğu litolojik birimler içerisinde açılmış, dik yamaçlı ve yer yer 2-3 metrelere kadar daralır. Kanyon içerisinde şelale ve dev kazanı yer alır. Kanyon, bu nitelikleri ile halihazırda günübirlikçiler ve turistlerin ilgi odağı olmaktadır. Emecik Kanyonu’nun jeomorfoturizm potansiyelinin belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada, kanyona ait jeomorfolojik özellikler, kanyonun bilimsel, manzara ve estetik değeri, tarihi ve kültürel değeri, ekonomik / turizm değeri, tehlike ve riskler gibi açılardan değerlendirilmiştir. Kanyonun güncel olarak gördüğü ilginin tespiti amacıyla sosyal medya mecralarında araştırmalar gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışma ve değerlendirmeler sonucunda; Emecik Kanyonu’nun jeomorfolojik niteliklerinin bilimsel ve eğitsel açıdan özgün değerler taşıdığı, jeomorfolojik koşulların kanyon yamaçları ve tabanında kendine özgü ekosistem oluşturduğu, kanyona olan ilginin giderek arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Kanyon içerisinde değişik noktalardaki görsel ve estetik unsurlara ek olarak; yörede kendine özgü mimarileri ile dikkati çeken köprülerin, mağara ve inlere atfen ifade edilen rivayetlerin kattığı kültürel özelliklerin turizm potansiyelinin artmasındaki diğer özellikler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu bilgi ve değerlendirmeler ile kanyon içerisinde, özellikleri ile ön plana çıkan bazı öğeler jeosit veya jeomorfosit olarak işaretlenmiştir. Uzun ve kısa olmak üzere iki adet yürüyüş parkuru önerilmiştir. Kanyonun ve yakın çevresinin sürdürülebilir bir turizm kaynağı olması için başta yöre halkının bilgilendirilmesi gerektiği, mevcut turizm potansiyeli ve artabilecek ilgi göz önünde bulundurularak, turistlerin birtakım ihtiyaçlarını karşılayacakları ortamların oluşturulması, bilgilendirme ve yönlendirme uyarı ve işaretlemelerin yapılması gerektiği önerilmiştir. Kanyonda özellikle kaya düşmeleri, ani gelişebilecek sel ve taşkınlar gibi tehlike ve riskler için önlem ve uyarı mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiği öneriler arasındadır.Öğe Kovacık, Emerdin ve Dumanlı Dağları’ında (Batı Toroslar) Geç Pleyistosen Buzullaşmaları(2023) Çılğın, Zeynel; Bayrakdar, Cihan; Keserci, Ferhat; Canpolat, ErginAnadolu’nun farklı bölgelerindeki yüksek dağ kütleleri Kuvaterner buzullaşmalarının etkisinde kalmış ve gelişen buzulların bazıları günümüze kadar ulaşmış, iklim değişikliği etkisiyle ortadan kalkan buzulların oluşturduğu yer şekilleri ise çoğu sahada korunmuştur. Türkiye’de literatürde henüz yer almamış farklı büyüklükte buzul sahalarının varlığı son yıllarda yapılan çalışmalarla ortaya konmaktadır. Bu çalışma da yeni buzullaşma sahalarının varlığını ortaya koyan bir yaklaşıma sahip olup, Batı Toroslarda yer alan ve Antalya Körfezinin kuzeyinde bulunan Kovacık Dağı (2288 m), Emerdin Dağı (2405 m) ve Dumanlı Dağı (2311 m) üzerinde oluşan buzullaşmaları konu etmektedir. Bu kapsamda, Kovacık, Emerdin ve Dumanlı Dağlarında Geç Kuvaterner buzullaşmalarının sonucu olarak ortaya çıkan başta sirk ve moren sırtları olmak üzere buzul morfolojisine ait izler topografya haritaları, insansız hava araçları ve detaylı arazi çalışmaları ile haritalanmış, hassas veriler üzerinde geçmişe ait buzul rekonstrüksiyonları ve kalıcı kar sınırı hesaplamaları yapılarak buzulların ulaşmış olduğu seviyeler ve buzullara ait özelliklerin ortaya konması amaçlanmıştır. Buradaki buzullaşmalar sirk buzullaşmaları tarzında olup, daha çok kuzeye bakan ve yarılmanın fazla olduğu yüksek yamaçlarda gelişmiştir. Kovacık Dağında 2, Emerdin Dağında 3 ve Dumanlı Dağında 2 olmak üzere toplam 7 sirk ve bu sirklerin önünde yer alan moren sırtlarından oluşan sınırlı buzullaşma izleri bulunmaktadır. Üç dağın toplam buzullaşma alanı ~ 2,87 km2 olarak belirlenmiş, kalıcı kar sınırı Kovacık Dağında ~1825 m; Emerdin Dağında ~2055 ve Dumanlı Dağında ~1840 m hesaplanmıştır. Kalıcı kar sınır değerleri Türkiye’de bilinen en alçak kalıcı kar sınırı seviyelerini oluşturmaktadır. Kovacık Dağında buzul uzunluklarının yaklaşık 1500 m’ye kadar ve ortalama kalınlıklarının ~46 m’ye ulaştığı belirlenmiştir. Kovacık 1 (Çeşgar) Sirkinde bulunan buzul ~1640 m seviyesine kadar inmiştir. Emerdin Dağı ise buzulların ortalama kalınlıklarının ~50 m’ye ulaştığı, Kızılsırt Sirkinden çıkan buzul dilinin ~1760 m seviyesine kadar indiği belirlenmiştir. Dumanlı Dağında ise buzulların, ortalama kalınlıklarının ~35 m’ye ulaştığı ve Dumanlı 1 Sirkinden çıkan buzul dilinin ~1600 m seviyesine kadar indiği anlaşılmıştır.