Yazar "Coşkun, Nilgün" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe CHEMICAL AND MINERALOGICAL ANALYSES OF THE LATE NEOLITHIC CERAMICS FROM ŞAH VALLEY (SINGUBER), TURKEY(2023) Bayazit, Murat; Kaynak, Esra; Coşkun, NilgünNumerous settlements have been identified during the surveys in Şırnak province (Turkey) since the beginning of the 19th century. The potsherds found in the central of such settlements have been thought to be affected by Mesopotamian culture, and the ones from the hillside of the Şah Valley were considered as the most eastern examples of the Hassuna Samara culture. This study presents the results regarding one of the first detailed archaeometric investigations carried out for the Late Neolithic ceramic findings unearthed from Şah Valley (Şırnak province, Turkey). The ceramics were initially characterized by means of portable X-ray florescence (p-XRF) and X-ray diffraction (XRD) in order to enlighten the chemical and mineralogical features of the samples, respectively. The results indicated use of calcareous raw material sources and a low firing temperature range (ca. 700-800oC). The potsherds were also investigated through petrography which showed the presence of quartz, opaque minerals, plagioclase and biotite as the minerals, and clay, claystone and marl rock contents as the rock types for the samples, in general. Fourier transformed infrared (FTIR) spectroscopy was additionally applied for the potsherds. This complementary technique provided information about the vibrations of the chemical bands in the ceramics which displayed the characteristic bond vibrations of decisive minerals in the ceramic fabrics, such as calcite, clay minerals and quartz. Considering the whole archaeometric data, it can be deduced that the Neolithic ceramics of the Şah Valley have been subjected to low firing temperatures which could be assigned to a basic production procedure presumably claiming daily-use wares.Öğe Dirhelerin kronoloji sorunsalı kapsamında önemli bir veri: Pinişa (Şırnak-Uludere)(Ankara Üniversitesi, 2020) Coşkun, NilgünVan Gölü Havzası ile Kuzey Mezopotamya arasındaki yüksek rakımlı kuşağın büyük bir kısmını oluşturan Dağlık Şırnak bölgesinde, 2017’den itibaren sistematik yüzey araştırmaları yürütülmektedir. Bölge, Orta Demir Çağ’da Urartu ve Assur devletleri arasında tampon bölge durumundadır. Çalışmalarımız sıra-sında batıda Gabar Dağı’ndan başlayan ve doğuya doğru artan bir şekilde devam eden dirhe türü yapılar tespit edilmiştir. Dirhe, kiklopik tarza inşa edilmiş kule biçimli yapılara bölge halkı tarafından verilen isimdir. Birbirini görecek şekilde izlemsel noktalara yapılmış bu yapılar, gruplar halinde bir rota oluşturur. Kanımızca, büyük ölçüde askeri amaçlarla tasarlanmışlardır. Geniş bir coğrafyaya yayılmış, büyük bir mimarlık sisteminin par-çaları durumundaki dirheler ile ilgili bilinmeyen pek çok nokta vardır; en önemli sorulardan biri ise yapıldık-ları dönemdir. Kronoloji probleminin temel nedeni; Van Gölü Havzası’nın güneyi ve Kuzeybatı İran’da yapılan önceki yüzey araştırmalarında ve bizim çalışmalarımızda dirhelerin içinden kesin tarihlendirmeye yardımcı olacak miktarda materyal malzeme bulunamamış olmasıdır. Dönem önerileri çoğunlukla mimari özellikler göz önünde bulundurularak yapılmıştır. 2019 yılında Şırnak-Uludere’de Pinişa mevkiinde bulduğumuz dirhe, hemen yanına yapılan yeni askeri noktanın inşaatı sırasında oldukça tahrip görmüştür ve yıkıntılar içinden toplanan, görece yoğun çanak çöm-lek buluntusu, bu tip yapıların tarihlendirilmesine katkı sunabilecek durumdadır. Pinişa dirhede bulunan çanak çömlekler, yüzey araştırmamız sırasında daha önce dirhelere çok yakın konumda bulduğumuz kale, yerleşim ve mezarlardan bulunan örnekler ile yakın benzerlik içindedir. Çanak çömlekler büyük ölçüde, Van Gölü Havzası ile özellikle de Hakkâri M2 mezarında tespit edilmiş olan Pembe-Devetüyü Mallar ile paralellik gösterir. Bazı form ve bezeme unsurlarının da Orta Demir Çağ’da bölgede kullanıldığı görülür. Dirhelerin hiç değilse bir kısmının Urartu Krallığı öncesinde yapıldığını ve belki de uzun süre kullanıldığını şu anki sonuçlarımızla söylemek yanlış olmayacaktır.Öğe Keban Projesi: Ağın-Kalaycık Höyüğü kurtarma kazısının yeniden değerlendirilmesi(Türk Tarih Kurumu, 2019) Coşkun, NilgünKeban Projesi kapsamında Elazığ Ağın’da 1968 ve 1972 yılları arasında Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu başkanlığında Hoşrik Mevki, Kalecikler Höyüğü, Kilise Yazısı ve Kalaycık Höyüğü’nde kazılar yapılmıştır. Bu çalışmada Kalaycık Höyüğü çanak çömleklerinin ilk tanıtım ve değerlendirmesi sunulmaktadır. Elazığ’ın batısındaki Ağın, kuzeyde Kemaliye (Eğin) ile Erzincan Ovası’na, batıda da Arapkir yolu ile Malatya Ovası’na açılan önemli bir alandır. Keban Barajı’nın yapımından önce Karasu ile Murat nehirleri Ağın’da birleşip Fırat’ı oluşturmaktaydı. Keban Baraj Gölü alanının doğusundaki verimli Altınova Bölgesi, büyük boyutlu ve merkez karakterli höyükleri ile diğer alanlara göre daha yoğun araştırmalara sahne olmuştur. Bununla birlikte Elazığ Havzası’nın batıya açılan Ağın çevresinde daha sınırlı ölçüde çalışmalar yapılmıştır. Keban Baraj Gölü’nün dolmasından önce Karasu’nun doğu kıyısında yer alan Kalaycık, Kalkolitik Dönem’den İslami Dönem’e kadar kesintisiz iskân görmüş orta boyutlu bir höyüktür. Kazılar sırasında Tunç ve Demir Çağlara ait belirgin bir mimari bulunamamışsa da zengin çanak çömlek repertuvarı höyüğün söz konusu dönemlerdeki yerleşimlerine dair önemli bilgiler içerir. Bu çalışmada, Kalaycık Höyüğünde bulunan Erken Tunç Çağı’ndan Orta Demir Çağ’a kadar kronolojik olarak farklı mal gruplarından çanak çömleklerin, tarihsel süreci anlaşılır kılacak bir kısmı incelenmiştir. Keban Projesi Kurtarma Kazıları buluntuları ile karşılaştırıldığında, höyüğün Elazığ-Malatya bölgesinin tarihsel sürecini paylaştığı söylenebilir.Öğe The mountainous Şirnak region survey (Se Anatolia) 2017-2018 seasons: First observations on ‘dirhes’ (tower-shaped buildings)(Peeters Publishers, 2020) Coşkun, Nilgün; Kuvanç, Rıfat; Ayaz, Gulan; Ayman, İsmailSystematical archaeological researches conducted since 2017 in Southeast Turkey, Şırnak mountainous region, have made a major contribution for the archaeological background of the region. In this article, we present the conclusions of the research during 2017-2018. Tower shaped architectural remains which seem to belong to distinctive customs for the area and other related remains have been examined. As a result of the survey carried out through the high altituted area between Gabar Mountain, which is surrounded by Tigris in west and east; and Kato Mountains on Şırnak border, 52 dirhes, 2 fortresses, 4 chamber tombs, 2 quarries, 3 settlements on hills which date to a single period have been determined. Tower shaped buildings that are stasistically prominent and purposely located on crucial points of deep valleys are called as dirhe by locals. The results of the survey put forth that the dirhes are not randomly positioned but they are on a certain route and organised in a way that the towers were able to see each other. The dirhes look like an element of an advanced communication and defense system, yet they do not provide sufficient data or material for an exact dating. In consideration of Urartian and Assyrian written sources and the present archaeological data, it is presumed that the dirhes are related to the political organisation of Iron Age. On the other hand, during the survey on this mountainous region, no archaeological material or data related to Urartians to the north, nor Assyrians to the south has been determined. © Nederlands Instituut voor het Nabije Oosten / Peeters. All rights reserved.Öğe Şırnak’ta Ova-Dağ BölgeSınırında İki Yeni AssurMerkezi: Kasrik Höyük ve Doğantepe(2020) Coşkun, NilgünŞırnak birbirinden tümüyle farklı iki coğrafi bölgeden oluşur. Batısı ve güneyi Kuzey Mezopotamya’nın kuzey uzantısı olan ovalarla kaplıdır. Dağlık Şırnak olarak tanımlanabilecek kuzeyi ve doğusu ise yüksek rakımlı dağlarla kuşatılmıştır ve Kuzeydoğu Anadolu ile kültürel ilişki içindedir. Bu kısım, batıda Dicle Nehri ile sınırlanmış Gabar Kütlesi’nden başlar, yükseltisi doğuya doğru giderek artar ve doğuda da Kato Dağları ve Hakkâri Kütlesi ile birleşir. Orta Demir Çağı’nda Van Gölü Havzası merkezli Urartu Devleti ile güneydeki Yeni Assur Devleti arasındaki tampon bölgenin önemli kısmını bu dağlık alan oluşturmaktadır. Birbiri ile doğrudan sınırı olmayan bu iki devlet arasındaki çatışmalar çoğu kez tampon bölgede bulunan irili ufaklı siyasi oluşumlar üzerinden gerçekleşmiştir. Dağlık Şırnak Bölgesi’nde 2017’den itibaren yürütülen sistematik yüzey araştırmaları sırasında, dağ ve ova sınırını oluşturan alanda, birbirine yaklaşık 25 km mesafede iki adet Yeni Assur merkezi tespit edilmiştir. Kasrik Höyük ve Doğantepe, Yeni Assur Devleti’nin kuzeyde yer alan bu dağlık bölgedeki varlığını temsil etmesi bakımından önemlidir.