Yazar "Düzgüner, Vesile" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deneysel olarak diyabet oluşturulan tavşanlarda çinkonun LİPİD peroksidasyonu ve antioksidan sisteme etkisi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2005) Düzgüner, Vesile; Kaya, ŞuleIV M.K.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Fizyoloji (VET) Anabilim Dalı YÜKSEK LİSANS TEZİ/ HATAY-2005 Vesile DÜZGÜNER Danışman Doç Dr. Şule KAYA 1. ÖZET Deneysel Olarak Diyabet Oluşturulan Tavşanlarda Çinkonun Lipid Peroksidasyonu ve Antioksidan Sistem Üzerine Etkisi Bu çalışma, deneysel olarak diyabet oluşturulan tavşanlarda, içme suyuna çinko (Zn) ilave edilmesinin, lipid peroksidasyonuna ve bazı antioksidan enzimler üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yapıldı. Bu amaçla, bir yaşlı, ortalama 2.5 kg ağırlığında, 45 adet erkek Yeni Zelanda tavşanı kullanıldı. Tavşanlar, kontrol, diyabet, diyabet + Zn olmak üzere rastgele 3 gruba ayrıldı. Diyabet ve diyabet + Zn grubundaki hayvanlara 80-90 mg kg"1 alloksan monohidrat enjekte edildi. Tüm tavşanlar, tavşan yemi ile ad-libitum olarak beslendi. İçme suyu olarak çeşme suyu verilirken,, diyabet + Zn grubundaki tavşanların içme sularına 3 aylık deneme süresi boyunca günde 150 mg L"1 Zn sülfat (ZnSC>4) eklendi. Deneme sonunda, bir gece öncesi aç bırakılan tavşanlardan alınan kan örneklerinden elde edilen plazmada, malondialdehid (MDA) ve seruloplazmin konsantrasyonları tespit edildi. Zn, demir (Fe), ve bakır (Cu) düzeyleri serumda ölçüldü. Ayrıca eritrosit hemolizatmda süperokside dismutaz (SOD), katalaz (CAT), glutatyon peroksidaz (GPx), ve tüm kanda glutatyon (OSH) analizleri yapıldı. Diyabetli gruplardaki yem ve su tüketiminin, sağlıklı tavşanlarınkinden daha fazla olduğu (p<0.05) gözlendi. Sadece diyabetli gruptaki tavşanların beden ağırlıklarının, kontrol grubundakilerden daha az olduğu belirlendi. Deneme boyunca ölçülen açlık kanV glikozunun ortalama değeri, diyabetli gruplarda kontrol grubundaki verilere göre yüksek bulundu. Lipid peroksidasyonunun bir göstergesi olan plazma MDA düzeyinin, diyabet grubunda diğer gruplarda ölçülen düzeylerden daha fazla olduğu tespit edildi (p<0.01). Bununla birlikte antioksidanlardan SOD, CAT, GSH, GPx ve seruloplazrninin diyabet grubundaki tavşanlarda, diyabetin etkisiyle azaldığı (p<0.01), Zn verilen diyabetli tavşanlardâki düzeylerinin ise kontrol grubundan farklı olmadığı anlaşıldı. Serum Zn düzeyinin, Zn verilen diyabetli tavşanlarda, kontrol grubunda ölçülen Zn düzeylerine benzer olduğu (p>0.05), diyabet grubunda ise diğer gruplara göre azaldığı (p<0.01) görüldü. Fe ve Cu'ın serumdaki düzeyleri açısından gruplar arasında istatistiksel bir fark bulunamadı. Sonuç olarak; diyabetli tavşanların sularına günlük olarak Zn ilave edilmesi (150 mg L"1), lipid peroksidasyonunu azaltırken, antioksidan enzimleri ve serulopl azmini arttırdı. Bu nedenle, diyabetlilerde oral Zn uygulamasının oksidatif stresin meydana getirdiği olumsuz etkileri azaltabileceği kanaatine varıldı.Öğe Etlik piliç yemlerine katılan biyoaktif kireç taşının performans ve bazı kan parametreleri üzerine etkisi(2013) Erdoğan, Zeynep; Canoğulları, Sibel; Baylan, Mikail; Düzgüner, Vesile; Küçükgül, AltuğBu araştırma, oksijen ile muamele edilerek biyoaktif özellik kazandırılmış doğal kireç taşı içeren bir yem katkı maddesinin etlik piliçlerde performans üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütüldü. Ayrıca bu yem katkı maddesinin protein, lipit ve glikoz metabolizması üzerine etkileri, bazı serum biyokimyasal parametreler analiz edilerek belirlendi. Araştırmada toplam 225 adet günlük yaşta etlik civciv her biri 3’er alt gruptan oluşan 3 gruba tesadüfî olarak ayrıldı. Kontrol grubu yemine ilave yapılmadı. Deneme grupları yemlerine 200 (Bio200) ve 400 (Bio400) mg/kg oranında oksijen ile işlem görmüş kireç taşı içeren katkı maddesi ilave edildi. Hayvanlara 5 haftalık deneme süresince yem ve su ad libitum verildi. Araştırma sonunda grupların ortalama canlı ağırlık, canlı ağırlık artışları, yemden yararlanma oranları Biyoaktif katkı maddesinden etkilenmezken (P>0.05), yem tüketiminde düşüş kaydedildi (P?0.05). Gruplar arasında serum total protein, glikoz, trigliserit, LDL, HDL ve total kolesterol ile serum kalsiyum ve fosfor düzeyi bakımından istatistiksel bir farklılık bulunmadı (P>0.05). Biyoaktif katkı maddesinin belirlenen biyokimyasal parametreler üzerine olumsuz bir etkisinin bulunmaması ve canlı ağırlık artışını düşürmeksizin yem tüketimini azaltması, yemden yararlanma etkinliğinin iyileştirilmesinde potansiyel bir değer taşıdığını gösterdi. Sonuç olarak, verim artırmaya yönelik uygulamalarda kullanım olanağı bulabilecek bu yeni ürün ile ilgili özellikle etki mekanizmasına ilişkin ileri araştırmaların yapılıp, kullanımının yaygınlaştırılmasının etlik piliç yetiştiriciliğinde ve organik hayvancılıkta ekonomik üretim olanakları sağlayabileceği kanaatine varıldı.Öğe İmidacloprid'in merkezi sinir sistemi ve karaciğer üzerine akut ve subkronik etkilerinin biyokimyasal ve moleküler biyoloji teknikleri ile araştırılması(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2010) Düzgüner, Vesile; Erdoğan, Suatİmidacloprid insektlere olan yüksek afinitesi sebebiyle tarımsal pestlere ve evcil hayvanlarda da pire infestasyonlarına karşı yaygın olarak kullanılan bir neonikotinoid insektisittir. Bu çalışmada, imidaclopridin sinir sistemi ve karaciğer dokusu üzerine potansiyel akut ve subkronik toksik etkileri oksidatif-antioksidatif olaylar ve yangısal sistem analizleri ile ratlarda incelendi. Wistar cinsi dişi ratlar kontrol ve imidacloprid grubu olacak şekilde rastgele iki gruba ayrıldı (n=10 rat/grup). Fizyolojik tuzlu su içinde çözdürülmüş imidacloprid (10 µM) intravenöz olarak verildikten iki saat sonra hayvanlar sakrifiye edilerek karaciğer ve beyin dokuları alındı. Çalışmada nitrik oksit (NO), malondialdehit (MDA), ksantin oksidaz (XO), myeloperoksidaz (MPO), katalaz (CAT), süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve glutatyon (GSH) analizleri spektrofotometrik yöntemle yapıldı. Sitokin ve nitrik oksit sentetaz (NOS) ekpresyon analizlerinde gerçek zamanlı PCR yöntemi kullanıldı. İmidaclopride maruz bırakılan hayvanların beyin, plazma (p<0.001) ve karaciğer (p<0.003) örneklerinde NO düzeyinin anlamlı biçimde yükseldiği tespit edildi. Kantitatif mRNA transkripsiyon analizleri imidaclopridin neden olduğu NO artışının karaciğerde iNOS ve eNOS, beyinde ise sadece nNOS indüksiyonuna bağlı olduğunu gösterdi. Oksidan molekül üretici enzimlerden XO (p<0.001) ve MPO aktivitelerinin her iki dokuda arttığı (beyin: p<0.009; karaciğer: p<0.001) görülürken karaciğer (p<0.05) ve plazmada (p<0.001) anlamlı biçimde lipid peroksidasyonu tespit edildi. Antioksidan enzimlerden CAT, SOD ve GSH-Px aktiviteleri imidacloprid uygulamasına farklı yanıtlar verdi. İmidacloprid iki dokuda da hücre içi glutatyon düzeyinde (beyin: p?0.001; karaciğer: p<0.05) anlamlı bir azalışa neden oldu. İmidacloprid beyin ve karaciğerde yangısal sitokinlerden TNF-?, IL-6 ve IL-1ß mRNA transkripsiyonlarını stimüle ederek 2.5- 5.2-misli arttırdı. Buna karşın, yangı önleyici mediyatör IL-10 mRNA'sı her iki organda da baskılandı. Deneysel olarak yürütülen bu araştırmadan elde edilen verilere göre imidaclopridin hedef-dışı organizmalarda merkezi sinir sistemi ve karaciğerde oksidatif stres ve yangıya bağlı olarak önemli sağlık problemlerine neden olabileceği kanısına varıldı.Öğe The neuroprotective effect of caffeic acid phenethyl ester on global ischemia-reperfusion injury in rat brains(2014) Altuğ, Muhammed Enes; Melek, İsmet Murat; Erdoğan, Suat; Düzgüner, Vesile; Öztürk, Atakan; Küçükgül, AltuğBu çalışma iskemi-reperfüzyon (I/R) hasarlı rat beyinlerinde fosfodiesteraz 4 (PDE4) mRNA izoenzimleri, oksidant ve antioksidant savunma sistemi üzerine kafeik asit fenetil ester (KAFE)’in nöroprotektif etkilerini araştırmak amacıyla yapıldı. Yirmi bir adet rat rastgele üç eşit gruba ayrıldı. Sham-kontrol, iskemi/reperfüzyon (I/R) ve I/R+KAFE. Sham-kontrol grubundaki ratlara bilateral common carotid arter oklüzyonu yapılmaksızın sadece cerrahi müdahalede bulunuldu. İskemi/reperfüzyon (I/R) bilateral common carotid arterlerin atravmatik klempler ile 30 dakika oklüzyonu ve takiben arter klempleri açılarak reperfüzyonu ile sağlandı. I/R+KAFE grubu I/R grubu ile aynı cerrahi usüle tabi tutuldu fakat oklüzyondan 1 saat önce ve reperfüzyondan 12 saat sonra iki defa 15 µmol kg -1 dozunda intraperitoneal KAFE verildi. Ratlar iskemi/ reperfüzyondan 24 saat sonra sakrifiye edildi. Beyin korteksindeki cAMP düzeyi ELISA ile, PDE4 mRNA izoenzim transkripsiyonları ise qRT-PCR ile değerlendirildi. KAFE iskemi ile uyarılan beyin korteksindeki NO üretimini önemli oranda azalttı. I/R grubu ile karşılaştırıldığında SOD, CAT ve XO aktivitelerini KAFE anlamlı düzeyde değiştirmezken, GSH-Px aktivitesini önemli oranda arttırdı. KAFE cAMP düzeyini değiştirmeksizin PDE4A ve PDE4B düzeyini önemli oranda azalttı. İskemi ile uyarılan nörolojik hasar skorları KAFE tarafından azaltıldı. Bu sonuçlar KAFE’nin global beyin iskemi/reperfüzyon hasarı sırasında rat beyinlerinde antioksidant savunma sistemini ve NO salınımını hafifce dengelediğini önerir. Ayrıca KAFE bazı PDE4 izoenzim düzeylerini azaltarak nöroprotektif etki sağlar.Öğe Ziziphus Jujube'nin Melanom Hücreleri Üzerindeki Potansiyel Antioksidan Etkileri(2023) Küçükgül, Altuğ; Düzgüner, Vesile; İşgör, Mehmet Mustafa; Kızılkaya, Pınar; Cellat, MustafaHücresel redoks homeostazı, iç veya dış stres faktörlerine maruz kaldığında tehlikeye girerek oksidanların üstünlüğüne neden olur. Bu reaktif oksijen türlerinin diyabet ve kanser gibi birçok ciddi hastalığın etiyolojisinde kritik rol oynadığı bilinmektedir. Melanom, cilt kanserinin en ölümcül şeklidir ve oranları şu anda diğer önlenebilir kanserlerden daha hızlı artmaktadır. Melanom, pigment üreten hücreler olan melanositlerde genetik mutasyonların ortaya çıkmasından kaynaklanır. Ziziphus Jujube Mill., Asya'nın tropik/subtropikal iklime sahip bölgelerinde yetişir ve binlerce yıldır temel geleneksel halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma, Ziziphus Jujube’nin melanom üzerindeki potansiyel antioksidan etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Hücrelerin proliferasyonu, MTT analizi (kolorimetrik) ile ölçüldü. Melanom hücreleri, %100 konsantrasyonda Ziziphus Jujube esansiyel yağı ile üç saat muamele edildi. Total antioksidan ve oksidan kapasite, glutatyon ve nitrik oksit seviyeleri spektrofotometrik olarak belirlendi. Ziziphus Jujube, hücre çoğalmasını önlemiş ve toplam antioksidan kapasitesini artırmıştır. Sonuçlarımız, Ziziphus jujube'nin melanom hücrelerinde antioksidan seviyelerindeki düşüşü ve nitrik oksit seviyelerinin yükselmesini engellediğini göstermiştir. Ayrıca, Ziziphus Jujube uygulaması GSH düzeylerini iyileştirmiştir. Özetle, Ziziphus Jujube’nin melanom hücrelerinde potansiyel antioksidatif ve antiproliferatif etkiler gösterdiği sonucuna varılabilir. Son araştırmalar, Ziziphus Jujube meyvesinin tıbbi kullanımı için ayrıntılı bir etnofarmakolojik yaklaşım sunmaktadır.