Yazar "Davul, Serkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Biomechanical Comparison of Tibial Eminence Fracture Fixation With High-Strength Suture, EndoButton, and Suture Anchor(W B Saunders Co-Elsevier Inc, 2012) Hapa, Onur; Barber, F. Alan; Suner, Ganim; Ozden, Raif; Davul, Serkan; Bozdag, Ergun; Sunbuloglu, EminPurpose: To biomechanically compare anterior cruciate ligament (ACL) tibial bony avulsion fixation by suture anchors, EndoButtons (Smith & Nephew, Andover, MA), and high-strength sutures subjected to cyclic loading. Methods: Type III tibial eminence fractures were created in 49 ovine knees, and 7 different types of repairs were performed. Each repair group contained 7 specimens. The repair groups were as follows: No. 2 FiberWire (Arthrex, Naples, FL); No. 2 UltraBraid (Smith & Nephew); No. 2 MaxBraid (Arthrotek, Warsaw, IN); No. 2 Hi-Fi (ConMed Linvatec, Largo, FL); No. 2 OrthoCord (DePuy Mitek, Raynham, MA); Ti-Screw suture anchor (Arthrotek); and titanium EndoButton. These constructs were cyclically loaded (500 cycles, 0 to 100 N, 1 Hz) in the direction of the native ACL and loaded to failure (100 mm/min). Endpoints included ultimate failure load (in Newtons); pullout stiffness (in Newtons per millimeter); cyclic displacement (in millimeters) after 100 cycles, between 100 and 500 cycles, and after 500 cycles; and mode of failure. Bone density testing was performed in all knees. Results: Bone density was not different among the groups. The EndoButton group had a higher ultimate failure load than the FiberWire, UltraBraid, Hi-Fi, and suture anchor groups (P < .05). The MaxBraid and OrthoCord groups had higher failure loads than the suture anchor group (P < .05). The MaxBraid group also had a higher failure load than the Hi-Fi group (P < .05). Stiffness was not statistically different for the various tested constructs. After 100 cycles, the EndoButton group had less displacement than the FiberWire, UltraBraid, MaxBraid, and Hi-Fi groups (P < .05). The suture anchor group had less displacement than the Hi-Fi and FiberWire groups (P < .05). The displacements of the different tested constructs between 100 and 500 cycles and total displacements after 500 cycles were not statistically different. The predominant failure mode was suture rupture. Conclusions: Under cyclic loading conditions in an ovine model, EndoButton fixation of tibial eminence fractures provided greater initial fixation strength than suture anchor fixation or fixation with various high-strength sutures except for OrthoCord. Clinical Relevance: During initial cyclic loading of ACL tibial eminence fractures, the strength of the repair construct should be taken into consideration because conventional suture repair even with ultrahighmolecular-weight polyethylene sutures may not provide enough strength.Öğe The Effect of Cape on Steroid Induced Osteonecrosis of the Femoral Head in Rat Model Hide(Journal Hard Tissue Biology, 2018) Uruc, Vedat; Duman, Ibrahim Gokhan; Davul, Serkan; Ozden, Raif; Gonenci, Ramazan; Gokce, Hasan; Dokuyucu, RecepThe aim of this experimental study was to examine the effect of Caffeic acid phenethyl ester (CAPE) on steroid-induced osteonecrosis of femoral head (ONFH) in rats. Thirty-one male Wistar albino rats were divided into 4 groups: control group (7 rats), methylprednisolone treatment group (MPS, 8 rats), CAPE treatment group (8 rats) and MPS+CAPE administered group (8 rats). The rats of group MPS and CAPE+MPS, On days 2, 3 and 4 were treated with 20 mg/kg/day methylprednisolone (MPS; Pfizer Pharmaceutical, Puurs, Belgium) intramuscularly. 10 mu mol/kg/day CAPE was intraperitoneally injected to the rats of group CAPE from 13 weeks of age for 4 weeks. The control group was fed and housed under identical conditions without any treatment. All rats were sacrificed at 17 weeks of age by taking blood from the heart. Both proximal femoral parts were taken for histopathological and immunohistochemical analysis . Total oxidant status, total antioxidant status, and oxidative stress index (OSI), lipid parameters, coagulation parameters were assessed in blood specimens. Much lesser amount of osteonecrosis lesions were observed in the MPS+CAPE group compared to MPS group. In immunhisochemical analysis, oxidative stress was found significantly decreased in CAPE+MPS group compared to MPS group. OSI levels were significantly decreased in CAPE+MPS group compared to MPS group (p<0.001). In CAPE+MPS group lipid and coagulation parameters were found positively affected compared to MPS group. In conclusion, CAPE has strong protective effect against the steroid induced femoral head osteonecrosis in rats.Öğe Effects of Gaseous Ozone Treatment on Bone Regeneration in Femoral Defect Model in Rats(Journal Hard Tissue Biology, 2017) Duman, Ibrahim Gokhan; Davul, Serkan; Gokce, Hasan; Gonenci, Ramazan; Ozden, Raif; Uruc, VedatThe purpose of this study was to investigate the effect of ozone therapy in rat femoral fractures. Following the right open femoral fractures and intramedullary Kirschner wire fixation of the fracture in 60 male Wistar albino rats, the animals were divided into two groups of 30 animals each: ozone therapy group (n=30); non-treatment (control) group (n=30). Ozone was administered by rectal insufflation. After the rats were sacrified fracture healing was assessed by biomechanical and histopathologic evaluation. Histological and mechanical findings indicated that the ozone therapy had a significantly positive effect on bone healing.Öğe İleri yaşlı femur üst uç kırıklarında tedavisonuçlarımız(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2011) Davul, Serkan; Kalacı, AydınerAmaç: Yaşlılarda proksimal femur kırıkları sık rastlanılan, morbidite ve mortalitesi yüksek bir hastalıktır. Kısmen önlenebilir ve tedavi sonuçları iyileştirilebilir. Bu çalışmanın amacı ileri yaşlı kalça kırık tanılı hastaların kısa ve orta dönem tedavi sonuçlarını kanıta dayalı tıp verileri dayanarak değerlendirmek ve güncel literatüre katkı sağlamaktır. Materyal ve Yöntemler: 1 Ocak 2005 ile 31 Mayıs 2010 tarihleri arasında Mustafa Kemal Üniveristesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğine femur üst uç kırığı nedeniyle başvuran 50 ile 117 yaş arasında 167 hasta bu tez çalışmasına dahil edilmiştir. Hastaların demografik verileri, düşme öyküsü, eşlik eden hastalıkları, yapılan ameliyatlar, tedavi ve izlem verileri, varsa gelişen komplikasyonlar ve mortalite hakkındaki veriler hasta dosya kayıtlarından ve elektronik kayıt arşivinden temin edildi. Klinik arşivi ve hastane elektronik arşivindeki radyolojik tetkikler değerlendirilerek kırık tipi, sınıflandırması, postoperatif dönemde tespit ve redüksiyon uygunluğu veya protez yerleşim uygunluğu hakkında veriler elde edildi. Takiplerde tespit yapılmış hastalar için kaynama süreci, protez yapılan hastalar için stabilite verileri bakıldı. Varsa gelişmiş komplikasyonlar not edildi. Değerlendirme yapılırken hastalar ameliyat öncesi, ameliyat esnası ve ameliyat sonrası bulguları ile boyun kırıkları ve trokanterik kırıklar olarak iki ve artroplasti yapılan, diğer tespit yöntemleri ile tedavi edilen ve opere edilemeyen hastalar olarak temelde üç gruba bölündü. SPSS 13 istatistik programında veriler analiz edildi. Sonuçlar: Hastaların 85'i kadın, 82'si erkek; kadınların 44'ü sağ, 41'i sol kalçasını, erkeklerin ise 41'i sağ, 41'i sol kalçasını kırmıştı. Kırık esnasında yaş ortalaması 74.5 yıl idi. Hastaların 119'unun (%71) trokanterik kırık, 48'inin (%29) femur boyun kırığı olduğu görüldü. Kırık öncesi hastaların 50'sinde (%30) çeşitli düzeyde mobilizasyon problemi olduğu görülmüştür. Hastaların 98'inin (%59) bağımsız yaşayamadığı görülmüştür. Kırıkların en sık olarak düşük enerjili travmaların ve en sık olarak ev içi ve çevresi basit düşme nedeniyle (%92) olduğu tespit edilmiştir. Eşlik eden hastalıklar incelendiğinde hastaların 78'inde (%47) hipertansiyon en sık olarak görülen hastalıktır, diabetes mellitus 61 (%37) hastada, aterosklerotik kalp hastalığı 41 (%25)hastada, pulmoner hastalıklar 36 (%22) ve kalp yetmezliği 32 (%19) hastada kırık öncesi bilinmekteydi veya kırıkla beraber tanı almıştı. 132 hastanın (%83) ASA III ve IV grupta, yüksek cerrahi riskte olduğu görüldü. Hastaların 123 'ünün (%74) osteoporotik düzeyde (Singh evre III,II,I ) değerleri vardır. Tespit yapılan grupta lag vidası yerleşimi değerlendirilmesinde ortalama TAD değeri 28.61mm olarak bulunmuştur. İlk 30 günlük mortalite % 10 , ilk bir yıllık mortalite % 29 olarak bulunmuştur. Parkinson hastalığı olanlarda, KOAH olanlarda (diğer Akciğer hastalıkları hariç), serebrovasküler hastalık öyküsü mevcut (Hemipleji olanlar hariç) hastalarda, demans olan ve kırık sonrası deliryum gelişen hastalarda, Singh indeksi değeri 3 ve altı olan hastalarda, mobilizasyon problemi olanlarda ve cilt traksiyonu ile takip edilen hastalarda mortalite riskinde anlamlı artış bulundu. Artroplasti yapılan hastaların ortalama barthel skoru 84, tespit yapılan hastaların ortalama 92 olan skorundan daha düşük bulunmuştur, opere olmayan grubun ortalama skoru 63 bulunmuştur. Artroplasti yapılan hastaların ortalama modifiye Harris skoru, tespit yapılan hastaların ortalamasına benzer; 81 bulundu, opere olmayan grubun ortalama skoru 59 bulunmuştur. Çıkarımlar: Artroplasti yapılan hastalar ile internal tespit yapılan hastalar arasında fonksiyonel sonuçlar benzerdir. Ancak konservatif tedavi sonuçlarının yetersiz olduğu görülmüştür. Her hastanın özelliklerine göre değerlendirme yapılarak tedavisi planlanmalıdır.