Yazar "Doğan, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ada çayı yağının ağızdan kullanımına bağlı süt çocuğunda konvülziyon(2012) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Motor, Murat; Köksaldı Motor, Vicdan; Doğan, MuratAda çayı olarak bilinen salvia officinalis bitkisi çeşitli klinik durumlarda halk tarafından kullanılmakta olup özellikle aktarlar tarafından temin edilmektedir. Salvia officinalis adlı ada çayının diüretik, antienflamatuar, antimikrobiyal, antiseptik, ekspektoran, spazmolitik ve terlemeyi arttırıcı olarak kullanımı bilinmektedir. Bu olgumuzda, iki aylık bir bebekte aktar tarafından deriye sürülerek kullanılması için hazırlanan, ancak yanlışlıkla ağızdan kullanılan ada çayı yağına bağlı konvülziyonla gelen bir zehirlenme olgusu sunuldu.Öğe Beslenme güçlüğü ile başvuran vitamin B12 eksikliği : Olgu sunumu(2012) Arıca, Vefik; Şilfeler, İbrahim; Günher Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Doğan, Murat; Gücük, SebahatVitamin B12 eksikliği, megaloblastik aneminin önemli nedenlerindendir. Vitamin B12 eksikliği gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla diyette alım kusuruna bağlı gelişir. Eksikliği ender olarak görülse de erken tanı ve tedavi, kalıcı nörolojik sekeller bırakabildiğinden önemlidir. İştahsızlık çocuklarda oldukça sık olarak görülmektedir. Bu olgu ile iştahsızlık nedeniyle gelen bir çocukta, ender görülen Vitamin B12 eksikliğini anımsatmak istedik. On iki aylık erkek hasta, kusma, yutmama, beslenememe, ek gıdayı reddetme, solukluk, kilo kaybı ve gelişme geriliği yakınmalarıyla getirildi. Fizik muayenesinde genel durumu iyi, soluk, çevreyle ilgisi azalmıştı. Tam kan sayımında hemoglobin:8.8gr/dL, lökosit:6500/mm3, hematokrit %26.2, trombosit:162.000/mm3, MCV 96 fL bulundu. Hastanın folik asit düzeyi: 19.4 ng/mL (3-22.4 ng/mL), Vit B12 düzeyi 72 pg/mL (200-1210 pg/mL) bulunurken, annenin serum Vit B12 düzeyide 96 pg/ml bulundu. Bu bulgularla Vit B12 eksikliği tanısı alan hastaya intramusküler Vit B12 tedavisi başlandı. Bir ay sonraki kontrolünde kusmalarının geçtiği, yutma sorunlarının düzeldiği, ek gıdalara başlandığı ve 850 g aldığı, çevreye ilgisinin arttığı gözlendi. Bu olgu dolayısıyla beslenme güçlüğü olan infantlarda vitamin B12 eksikliği olabileceği vurgulamak istendi. Vitamin B12 eksikliğinin tedavisi tedaviye dramatik yanıt vermesi ve kalıcı nörolojik hasarların önlenmesi nedeniyle önemlidir.Öğe EKG’de spesifik değişiklik gözlenmeyen ağır amitriptilin zehirlenmesi(2010) Peker, Erdal; Duru, Mehmet; Kuvandık, Güven; Çağan, Eren; Doğan, MuratÇocuklarda amitriptilin ile zehirlenme acil servise en çok başvurulan zehirlenmelerden biridir. Amitriptilin zehirlenmesi, çeşitli sistemleri etkileyen yan etkileri nedeniyle önemli sorunlara yol açmakta ve hayatı tehdit edebilmektedir. Genellikle ölüm sebebi kardiyak etkilenmeye bağlı olmaktadır. Bu yazıda, yüksek dozda amitriptilin almasına rağmen EKG’de QRS değişikliği göstermeyen ve kardiyak etkilenmenin olmadığı bir olgu sunulmaktadır.Öğe Koruyucu demir dozunun hayatın ilk yılında günlük ve günaşırı kullanımı(2010) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Motor, Sedat; Onur, Hatice; Doğan, MuratAmaç: Ülkemiz gibi demir eksikliği anemisi (DEA) sıklığının yüksek olduğu ülkelerde aynı etkide olup kullanımı ve hatırlanması daha kolay olduğundan koruyucu demir tedavisinin günaşırı olarak aralıklı şeklinde de kullanılabileceği amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Zamanında sağlıklı olarak dünyaya gelen ve ilk altı ay sadece anne sütü ile 400 IU D vitamini alan bebeklere hayatlarının dördüncü ayında birinci gruba günlük 1 mg/kg/gün ve ikinci gruba günaşırı 2 mg/kg/48 sa dozunda Fe +2 başlandı. Dördüncü aydan bir yaşa kadar 1 mg/kg/gün tek doz olarak kullanma 75 hasta (1. grup), 2 mg/kg/48 sa tek doz olarak kullanan 80 hasta (2. grup) çalışma grubumuza alındı. Koruyucu demir tedavisi hiç başlanmamış ya da hiç kullanmayan 34 bebek ise kontrol grubu (3. grup) olarak çalışmamıza alındı. Bulgular: Birinci grupta demir eksikliği (DE) 14 bebekte (%18,6 ) ve DEA üç bebekte (%4), 2. grupta DE 16 bebekte (%20 ) ve DEA dört bebekte (%5), kontrol grubu olan 3. grupta DE 12 bebekte (%35,3 ) ve DEA ise 10 bebekte (%29,4 ) olarak saptadık. Kontrol grubu (3. grup) ile 1. ve 2. çalışma grubu karşılaştırıldığında DEA oranı koruyucu demir tedavisi alanlarda daha azdı, bu değer istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0,001). Birinci ve 2. çalışma grubu kendi aralarında karşılaştırıldığında ise DE/DEA oranı arasında istatiksel olarak fark bulunmadı. Koruyucu demir tedavisi alan iki grupta da DE/DEA görüldüğü için hayatın ilk yılındaki koruyucu demir tedavisinin bir yaştan daha uzun süreli kullanılması gerektiği kanısına varıldı. Çıkarımlar: Birinci ve 2. koruyucu demir tedavisi alan gruplar arasında da istatiksel olarak kendi aralarında fark bulunamadığı için günlük yerine, iki günde bir kullanımının uygun dozda verildiği zaman etkili olabileceği düşünüldü.Öğe A rare tuberculosis form : Congenital tuberculosis(2010) Peker, Erdal; Bozdoğan, Erol; Doğan, MuratCongenital tuberculosis is defined as infection developing as a result of the encounter between the infant and Mycobacterium tuberculosis bacilli during the intrauterine period or during normal birth. Although tuberculosis infection is very common all over the world congenital tuberculosis cases are rare and mortalities of 50% have been reported. Non-specific symptoms in congenital tuberculosis and difficulties encountered in the diagnosis of tuberculosis in general, make it difficult to reach a final diagnosis. Cases of congenital tuberculosis are generally known clinically during the first postnatal month. This case is important as the three-month infant was presented with pneumonia symptoms and diagnosed as congenital tuberculosis after an attentive anamnesis which is unusual during three postnatal months. To our knowledge, this case is one of a few cases in the literature diagnosed as congenital tuberculosis in three months. Our case emphasizes that it is necessary to consider congenital tuberculosis in the differential diagnosis of pulmonary infections in infants, particularly in countries where the incidence of tuberculosis is high. For this reason, we believe that a successfully obtained anamnesis is the parameter which provides a valid diagnosis. Furthermore, early and speedy initiation of treatment in cases with a potential diagnosis of tuberculosis is a very important factor that affects prognosis.