Yazar "Ertunç, Devrim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The androgenic profile of women with type I and type II diabetes mellitus(2004) Ertunç, Devrim; Tok, Celalettin Ekrem; Patai Özlem; Dilek, Umut; Kaplanoğlu, Mustafa; Dilek, SaffetOBJECTIVE: Some evidence suggests that the diabetic patients share some of the features of women with polycystic ovary syndrome. To address this issue, we attempted to evaluate the androgenic profile of women with type I and type II diabetes mellitus. STUDY DESIGN: We evaluated the clinical, hormonal and ultrasonographic variables in women with type I and type II diabetes mellitus at reproductive age, and compared with age- and weight matched controls. The prevalence of polycystic ovary syndrome, hirsutismus, acne and temporal balding were investigated. Serum levels of total testosterone, estradiol, DHEAS, androstenedione, SHBG, LH and FSH were evaluated. Ovarian appearance and volume were assessed by transvaginal or transabdominal ultrasonography. RESULTS: The prevalence of polycystic ovary syndrome was found higher in diabetic patients than the prevalence in general population that reported earlier. Hirsutismus was also more prevalent in diabetic patients (p<0,05). The levels of FSH, LH, estradiol, total testosterone and androstenedione were significantly higher in diabetic patients than in control group (p<0,05), but, they did not differ among diabetes mellitus subtype. The levels of DHEAS and SHBG were comparable among the study groups. Although the rates of ultrasonographically polycystic ovary appearance and ovarian volumes were higher than in control group, the difference did not reach statistical significance (p>0,05). CONCLUSION: The results of this study suggest that women with diabetes mellitus have biochemical and clinical hyperandrogenism when compared with non-diabetic controls. To confirm this issue, large population-based studies with both types of diabetes mellitus should be performed.Öğe Postmenopozal hastalarda raloksifen ve risedronatın kemik mineral yoğunluğu ve lipit profili üzerindeki etkinliklerinin değerlendirilmesi(2004) Ertunç, Devrim; Tok, Celalettin Ekrem; Hakverdi, Ali Ulvi; Dilek, Saffet; Kadayıfçı, OktayAmaç: Raloksifen ve risedronat monoterapilerinin, kemik mineral yoğunluğu ve serum lipit profili üzerindeki etkinliklerinin karşılaştırılması. Materyal ve Metot: Çalışmaya son âdet tarihinden itibaren en az üç yıl geçmiş, belirgin vazomotor semptomları olmayan, uterus ve överleri intakt, sağlıklı 100 postmenopozal kadın dahil edildi. 6 ay boyunca hastaların yarısına risedronat 5 mg/gün, yarısına ise raloksifen 60 mg/gün uygulandı. Gruplar tedavi sonrası, kemik mineral yoğunluğu ve serum lipit profili yüzde değişimleri açısından karşılaştırıldı. Sonuçlar: 6 aylık tedavi sonrasında risedronatın, lumbar vertebra kemik mineral yoğunluğunu raloksifenden daha fazla artırdığını (P <0.05) ancak femur boynu kemik mineral yoğunluğu üzerindeki etkinliklerinin farklı olmadığı gözlendi. Raloksifen tedavisi ile 6 ay sonunda total ve LDL kolesterol düzeylerinin, risedronattan istatistiksel anlamlı olarak daha fazla düştüğü gözlendi (P <0.05). Açlık kan şekeri, HDL kolesterol ve trigliserit düzeyindeki değişiklikler açısından gruplar arasında farklılık yoktu. Tartışma: Risedronatın özellikle lumbar vertebrada kemik mineral yoğunluğunu raloksifenden daha fazla artırmasına rağmen, raloksifenin de total ve LDL kolesterol düzeylerini düşürmesi gibi bir avantajı bulunmaktadır. Ancak, özellikle kemik mineral yoğunluğu hakkında daha kesin sonuçlar alabilmek için geniş, uzun izlem süreli çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Postmenopozal hipertansif kadınlarda kemik mineral yoğunluğu(2004) Dilek, Talat Kutlu Umut; Tok, Celalettin Ekrem; Ertunç, Devrim; Pata, Özlem; Yazıcı, GürkanAmaç: Hipertansiyon postmenopozal kadınlarda osteoporoz ile beraber bulunabilen komorbid durumlardan biridir. Öte yandan postmenopozal osteoporozun patogenezinde hipertansiyonun rolü açık değildir. Bu çalışmada hipertansif olan ve normotansif postmenopozal dönemdeki kadınların kemik mineral yoğunluklarını karşılaştırmayı amaçladık Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma kapsamında 2002 yılında 42’si hipertansif 53` ü normotansif toplam 95 hastayı değerlendirdik. Sigara içenler ve loop diüretiklerini kullanan hastalar çalışma kapsamı dışında bırakıldılar. Hastaların yaş, boy, vücut ağırlığı, bel ve kalça çevreleri, menopozdan bu yana geçen zaman kaydedilmiş ve bel/kalça oranı (BKO) ile vücut kitle indeksleri (VKİ) değerleri hesaplanmıştır. Lumbar vertebra ve proksimal femur KMY değerleri dual X-ray absorbsiyometre (DXA) yöntemi ile ölçülmüştür (p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı). Bulgular: İki grup arasında sadece yaş bazında istatistiksel olarak anlamlı bir fark mevcuttu (p=0,023). Vücut ağırlığı, boy, menopozdan bu yana geçen süre, BKO ve VKİ için iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Proksimal femurda T ve Z skorları normotansif grupta hipertansif gruba göre daha yüksek idi (p=0,007 ve p=0,011 sırasıyla). Lumbar vertebra ve proksimal femurda KMY (g/cm²) ve lumbar vertebrada T ve Z skorları için iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,51, p=0,077, p=0,29, p=0,30 sırasıyla). Sonuç: Bu bulgulara göre hipertansif grupta proksimal femurda T ve Z skorları normotansif gruba göre daha düşük olarak bulunmuştur. Bununla birlikte hipertansiyon ve proksimal femurda ortaya çıkan kemik mineral yoğunluk kaybı arasındaki ilişkinin açıkça ortaya konabilmesi için daha geniş prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe An unusual case of urinary tract infection caused by Aerococcus viridans(2007) Çetin, Meryem; Ocak, Sabahattin; Ertunç, DevrimAerococcus viridans genellikle saprofit olduğu bilinen bir bakteridir. Bakteri insanlarda nadiren patojen olarak bildirilmiştir ve genellikle kültürlerde kontaminasyon olarak değerlendirilir. Literatürde bugüne kadar A.viridans’ın neden olduğu dört üriner sistem infeksiyonu olgusu bildirilmiştir. Bu çalışmada bir gebe kadında saptanan beşinci olgu sunulmuştur. Son 3 gündür sık idrar yapma, idrar yaparken yanma ve kırgınlık şikayetleri olan 30 yaşındaki 4 aylık gebe kadında normal gebelik bulguları ve batın palpasyonunda sağda hafif hassasiyet saptanmıştır. İdrar kültüründe saf kültür halinde >105cfu/ml A.viridans üremiştir. Hasta gebeliğinden dolayı ampisilinle tedavi edilmiş ve altı günde şikayetleri kaybolmuştur. Bilgilerimize göre bu olgu, bir gebe kadında görülen A.viridans’ın neden olduğu ilk üriner sistem infeksiyonu olgusudur. Bu olgu, insanlarda infeksiyona nadiren neden olmasına rağmen, A.viridans’ın üriner sistem infeksiyonlarında bir etken olarak düşünülebileceğini göstermektedir.Öğe Vücut kitle indeksi, vücut ağırlığı ve bel / kalça oranının postmenapozal osteoporoz için prognostik değeri(2003) Ertunç, Devrim; Tok, Celalettin Ekrem; Dilek, Talat Umut Kutlu; Pata, Özlem; Arslan, Murat; Dilek, Burcu; Dilek, SaffetAmaç: Obez kadınlarda tespit edilen artmış kemik mineral yoğunluğu (KMY), kısmen ekstraovaryen aromatizasyonla oluşan oluşan yüksek serum östrojen düzeyleriyle ilişkilidir. Ancak adipozitenin ekstraovaryen steroidogenez üzerindeki etkisi ve adipozitenin diğer etkileri henüz tamamı ile ortaya konulamamıştır. Bu kesitsel çalışmada, adipozitenin indirekt göstergeleri olan vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel/kalça oranının (BKO) kemik mineral yoğunluğu ile olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışma kapsamında an az 1 yıldır postmenapozal dönemde bulunan 178 hasta değerlendirilmiştir. Cerrahi menapozda olan hastalar çalışma kapsamına alınmamıştır. Hastaların yaş, boy, vücut ağırlığı, bel ve kalça çevreleri, menapozdan bu yana geçen zaman kaydedilmiş ve BKO ile VKİ değerleri hesaplanmıştır. Lumbar vertebra ve proksimal femur KMY değerleri dual X-ray absorbsiyometre (DXA) yöntemi ile ölçülmüştür. Bulgular: BKO (r=-0,218, p=0,003), VKİ (r=0,292, p=0,000), menapozdan bu yana geçen süre (p=-0,166, p=0,027), östron düzeyleri (r=0,256, p=0,001) lumbar vertebra KMY ile korele idi (p<0,05). Menapozdan bu yana geçen süre (r=-0,216, p=0,004), VKİ (r=0,230,P=0,002) proksimal femur KMY ile korele idi (p<0,05). Multiple regresyon analizinde boy, VKİ, BKO ve östron düzeyleri lumbar vertebra KMY için yaş ve vücut ağırlığı ise proksimal femur KMY için bağımsız prognostik faktörlerdi. Sonuçlar:Bu bulgulara göre VKİ lumbar vertebra KMY ile muhtemelen ekstraovaryen aromatizasyonun bir sonucu olarak pozitif korelasyon göstermektedir. Bununla birlikte vücut ağırlığı ise olası ağırlık taşıyıcı etkinin sonucu olarak proksimal femur KMY değerleri ile pozitif korelasyon göstermektedir