Yazar "Gücük, Sebahat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Analysis of children admitted to emergency department with acute abdominal pain in Van(Duzce University Medical School, 2012) Arica, Vefik; Arica, Seçil; Tutanç, Murat; Gücük, SebahatObjective: Acute abdominal pain in children presents a diagnostic dilemma. Although many cases of acute abdominal pain are benign, some require rapid diagnosis and treatment to minimize morbidity. Numerous disorders can cause abdominal pain. The aim of the present study was to determine the prevalence, associated symptoms, and clinical outcomes of children with acute abdominal pain who had been admitted to an emergency department. Material and Methods: Children who presented to the emergency department in Van between October 2008 and October 2009 with acute abdominal pain and other symptoms of acute abdomen were enrolled in this study. A retrospective review of 140 charts of patients aged between 0-15 who presented with acute abdominal pain and possible acute abdomen to the Emergency Department of a Children Training Hospital over a 1-month period were evaluated. Patient demographics, presenting signs, and symptoms were documented. Results: Among 140 cases, 58 (41.4%) were boys, 82 (58.6%) were girls. The prevalent medical diagnoses were: gastroenteritis (27.1%, n=38), urinary tract infection (12.1%, n=17), acute abdominal pain with uncertain etiology (17.2%, n=24), upper respiratory tract infections (10.6%, n=15); familial Mediterranean fever (3.6%, n=5), constipation (17.2%, n=24), appendicitis (5%, n=7), menstruation pain (3.6%, n=5), hepatitis (3.6%, n=5). The most common surgical cause of acute abdominal pain was acute appendicitis (n: 7, 5%). Hundred and twelve children were referred to the department of pediatric surgery, but only 16 of 37 (11.4%) required surgical intervention. Conclusions: The most frequently seen causes of acute abdominal pain were due to internal diseases. The ratio of the surgical causes were 11.4%. © 2012 Düzce Medical Journal.Öğe Beslenme güçlüğü ile başvuran vitamin B12 eksikliği : Olgu sunumu(2012) Arıca, Vefik; Şilfeler, İbrahim; Günher Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Doğan, Murat; Gücük, SebahatVitamin B12 eksikliği, megaloblastik aneminin önemli nedenlerindendir. Vitamin B12 eksikliği gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla diyette alım kusuruna bağlı gelişir. Eksikliği ender olarak görülse de erken tanı ve tedavi, kalıcı nörolojik sekeller bırakabildiğinden önemlidir. İştahsızlık çocuklarda oldukça sık olarak görülmektedir. Bu olgu ile iştahsızlık nedeniyle gelen bir çocukta, ender görülen Vitamin B12 eksikliğini anımsatmak istedik. On iki aylık erkek hasta, kusma, yutmama, beslenememe, ek gıdayı reddetme, solukluk, kilo kaybı ve gelişme geriliği yakınmalarıyla getirildi. Fizik muayenesinde genel durumu iyi, soluk, çevreyle ilgisi azalmıştı. Tam kan sayımında hemoglobin:8.8gr/dL, lökosit:6500/mm3, hematokrit %26.2, trombosit:162.000/mm3, MCV 96 fL bulundu. Hastanın folik asit düzeyi: 19.4 ng/mL (3-22.4 ng/mL), Vit B12 düzeyi 72 pg/mL (200-1210 pg/mL) bulunurken, annenin serum Vit B12 düzeyide 96 pg/ml bulundu. Bu bulgularla Vit B12 eksikliği tanısı alan hastaya intramusküler Vit B12 tedavisi başlandı. Bir ay sonraki kontrolünde kusmalarının geçtiği, yutma sorunlarının düzeldiği, ek gıdalara başlandığı ve 850 g aldığı, çevreye ilgisinin arttığı gözlendi. Bu olgu dolayısıyla beslenme güçlüğü olan infantlarda vitamin B12 eksikliği olabileceği vurgulamak istendi. Vitamin B12 eksikliğinin tedavisi tedaviye dramatik yanıt vermesi ve kalıcı nörolojik hasarların önlenmesi nedeniyle önemlidir.Öğe Evaluation of the factors concerning the unexpected pregnancy of women who applied to the mother and child care and family planning center of Van Province(Gulhane Military Medical Academy, 2012) Gücük, Sebahat; Alkan, Servet; Arica, Seçil; Cansever, ZelihaAIM: The purpose of this study is to evaluate the experiences of unexpected pregnancy and the related factors of the women who have applied to our center. METHOD: The study was planned as a descriptive study which enrolled women in the age range of 15-49 on the basis of volunteerism who have applied to the Mother and Child Care and Family Planning Center of Van Province. The participants were administered a survey in which certain situations were questioned, such as age, educational background, age at first labor, income status, number of living children, miscarriage status, unexpected pregnancy status, the presence of trying to undergo an abortion with alternative methods, and the state of receiving consultancy service on pre- and post-pregnancy family planning. RESULTS: The more increased the educational level of 399 women enrolled in the study, the more significant reduction in unexpected pregnancies was detected (P=0.001). When the educational background and the use of alternative methods to have an abortion were compared, the illiterate women were found to use alternative methods (37.6%) at a significantly high ratio (p=0.0001). The average of children number of women with at least one unexpected pregnancy was significantly high (p=0.0001). While the ratio of receiving consultancy on post-pregnancy family planning from health care personnel of the women with unexpected pregnancy was 79.5%, a ratio of 97.9% was detected for the women with planned pregnancy which was significantly different (p=0.0001). CONCLUSION: The health care personnel may reduce the unexpected pregnancies by training women on family planning in a simple, understandable way and by trying to increase health literacy by taking the dominant social rules in our region into consideration. We consider that the primary healthcare will be more effective and result oriented through newly applied Family Practice in our region.Öğe Van ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi polikliniğine başvuranların pap smear konusundaki bilgilerinin değerlendirilmesi(2011) Gücük, Sebahat; Alkan, Servet; Arıca, Seçil; Ateş, AyşegülAMAÇ: Bu çalışmada merkezimize başvuran kadınların pap smear testi ile ilgili bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek amaçlanmıştır. YÖNTEM: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışmaya Van Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi kontrol polikliniğine başvuran 15-49 yaş kadınlar gönüllülük esasına göre alınmıştır. Katılımcılara eğitim durumu, ilk evlenme yaşı, daha önce vajinal enfeksiyon öykü varlığı, pap smear bilgi düzeyi ve yaptırma durumu, ailede kanser öyküsü, düzenli gelire sahip olma durumunu sorgulayan anket uygulandı. BULGULAR: Çalışmaya dâhil edilen 362 kadının yaşla birlikte pap smear testini duymaları anlamlı derecede artmaktaydı (p=0.01). Çalışan kadınların pap smear bilgi düzeyleri (p=0.04) ve pap smear yaptırma oranları çalışmayan kadınlara göre anlamlı derecede yüksekti (p=0.02). Daha önce en az bir kere vajinal enfeksiyon tedavisi almak ile pap smear yaptırma arasında anlamlı bir ilişki yoktu (p>0.05). Ailede kanser hikayesi olması pap smear yaptırma düzeyini anlamlı derecede artırmaktaydı (p=0.0001). Düzenli ekonomik geliri olanların pap smear bilgi düzeyleri, düzenli geliri olmayanlara göre anlamlı derecede yüksekti (p=0.0001). SONUÇ: Hizmet verdiğimiz bölge düşük sosyo ekonomik özelliklere sahiptir. Bu nedenle jinekolojik muayene yada ev ziyaretleri yapılırken pap smear testinin önemi anlatılması ve bu konuda görsel ve yazılı basında gerekli önemin verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe Van ili ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezine başvuran kadınların beklenmeyen gebelikleri ile ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi(2012) Gücük, Sebahat; Alkan, Servet; Arıca, Seçil; Cansever, ZelihaAMAÇ: Bu çalışmada merkezimize başvuran kadınların beklenmeyen gebelik deneyimleri ve bununla ilişkili faktörleri değerlendirmek amaçlanmıştır. YÖNTEM: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışmaya Van Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi kontrol polikliniğine başvuran 15-49 yaş arası kadınlar gönüllülük esasına göre alınmıştır. Katılımcılara yaşı, eğitim durumu, ilk doğum yaşı, gelir durumu, yaşayan çocuk sayısı, istemeden düşük durumu, beklemeden gebe kalma durumu, alternatif yöntemlerle düşük yapmaya çalışma varlığı, gebelik öncesi ve sonrası aile planlaması danışmanlık hizmeti alma durumlarını sorgulayan anket uygulandı. BULGULAR: Çalışmaya dâhil edilen 399 kadının eğitim seviyesi arttıkça beklenmeyen gebeliklerde anlamlı derecede azalma saptandı (p=0.0001). Eğitim durumu ile çocuk düşürmek için alternatif yöntem kullanımı karşılaştırıldığında okuryazar olmayanların alternatif yöntemleri (%37,6) anlamlı oranda daha yüksek kullandıkları belirlendi (p=0.0001). En az bir kez beklenmeyen gebeliği olanların çocuk sayısı ortalaması anlamlı derecede yüksekti (p=0.0001). Beklenmeyen gebeliği olanların gebelik sonrası sağlık çalışanlarından aile planlaması danışmanlığı alma oranları %97,9 iken, planlı gebeliği olanlarda %79,5 olarak saptanırken aralarında anlamlı farklılık vardı (p=0.0001). SONUÇ: Sağlık çalışanlarının bölgemizdeki baskın olan toplumsal kuralları da göz önüne alarak, kadınlara anlayabilecekleri tarzda aile planlaması eğitimi vermeleri ve sağlık okuryazarlığını yükseltmeye çalışmaları ile beklenmeyen gebelikler azaltılabilir. Bölgemizde yeni başlayan Aile Hekimliği uygulamasıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha etkili ve sonuca yönelik verilebileceğini düşünmekteyiz.Öğe Van ilinde akut karın ağrısıyla acile başvuran çocukların incelenmesi(2012) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Gücük, SebahatAmaç: Akut karın ağrısının tanısı çocuklarda zordur. Ancak morbiditeyi en aza indirmek için bazı hızlı tanı testlerine gerek vardır. Karın ağrısının birçok nedeni olabilir. Çocuk acil servisine akut karın ağrısıyla getirilen ve gözlem altına alınarak izlenen hastaların özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma, Van ilinde çocuk acil ünitesine Ekim 2008 ile Ekim 2009 arasında akut karın ağrısı ve akut batın düşündüren diğer semptomlarla getirilen çocuklarda yapıldı. Hasta gözlem formları geriye dönük olarak değerlendirilerek, en fazla 3 gündür karın ağrısı şikayeti olan ve acil servise kusma, batında distansiyon, gastrointestinal kanama gibi diğer semptomlarla getirilen 0-15 yaş arasındaki hastalar çalışmaya alındı. Hastaların demografik özellikleri, semptom ve muayene bulguları, tetkik sonuçları, gözlem notları, konsültasyon sonuçları ve klinik tanıları değerlendirildi. Bulgular: Toplam 140 hastanın 58’i (%41.4) erkek, 82’si (%58.6) kız idi. Dahili tanılar şöyle sıralanıyordu: gastroenterit (%27.1, n=38), üriner enfeksiyon (%12.1, n=17), etiyolojisi saptanamayan akut karın ağrısı (%17.2, n=24), üst solunum yolu enfeksiyonları (%10.6, n=15), Ailevi Akdeniz Ateşi (%3.6, n=5), kabızlık (%17.2, n=24), apandisit (%5, n=7), adet ağrısı (%3.6, n=5), hepatit (%3.6, n=5). Akut karın ağrısının en sık görülen cerrahi nedeni akut apandisit idi (%5, n=7). Çocuk cerrahisiyle konsülte edilen 37 hastanın sadece 16’sında (%11.4) cerrahi girişim gerekli oldu. Sonuç: Karın ağrısı ve akut batın düşündüren diğer semptomlarla olan acil servis başvurularının önemli bir kısmını dahili patolojiler oluşturmaktadır. Cerrahi patolojilerin oranı %11.4 olarak görülmüştür.Öğe Van ilindeki 0-36 ay arası sağlıklı çocuklarda serum 25-OHD düzeyi(2010) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Gücük, Sebahat; Edirne, TamerAmaç: Günümüzde yapılan çalışmalarda raşitizmin ve D vitamini eksikliği görülme sıklığının iklime, toplumun sosyoekonomik düzeyine ve bölgenin sağlık hizmetlerinden faydalanma derecesine göre, yöresel değişmelere bağlı olduğu gösterilmiştir. Herhangi bir klinik belirti ortaya çıkmamış olsa bile vücut D vitamini düzeyinin en iyi göstergesi olan serum 25- hidroksi D (25-OHD) düzeyi düşük saptanabilir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada normal kontrol için Van Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Polikliniği’ne başvuran 0-36 ay arası sağlıklı 112 çocukta serum 25-OHD düzeyi araştırıldı. Bu amaçla annelerin ve bebeklerin beslenme tipi ve D vitamini desteği alıp almadığı, güneş ışığından yararlanma süresi değerlendirildi; Serum Ca, P, alkalen fosfataz ve 25-OHD düzeyleri çalışıldı. Sol el bilek grafileri çekildi. Serum 25-OHD düzeyi >150 ng/mL saptanan bebeklere karın ultrasonografisi yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda raşitizmin herhangi bir klinik bulgusu olmamasına karşın ve cinsiyet farkı gözetmeksizin incelendiğinde çocukların %53,5’inde serum 25-OHD düzeyi <40 ng/mL saptandı, bu çocukların %13,3’ünde ise serum 25-OHD düzeyi <5 ng/mL olup ağır D vitamini yetersizliği vardı. Çıkarımlar: D vitamini desteği olmadan anne sütü alan bebeklerin altı aya kadar D vitamini yetersizliği lehine herhangi bir bulgu göstermedikleri, ancak serum 25-OHD düzeylerinin D vitamini desteği ile beraber anne sütü alan bebeklere göre belirgin olarak düşük olduğu saptandı.