Yazar "Gülkan, Burcu" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2006-2010 yıllarında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarı’na başvuran hastalarda bağırsak parazitlerinin dağılımı(2011) Çulha, Gülnaz; Gülkan, BurcuAMAÇ: Bu çalışmada Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarına Ocak 2006-Mayıs 2010 tarihleri arasında başvuran toplam 9421 kişinin dışkı örneği retrospektif olarak bağırsak parazitleri yönünden araştırılmıştır. Ayrıca bu kişilerden selofanlı lam örneği alınabilen 781 olgunun preparatları incelenerek Enterobius vermicularis yumurtası aranmıştır Çalışmamızda hastanemiz parazitoloji laboratuarı kayıtları geriye dönük olarak taranarak bağırsak parazit sıklığının saptanması ve bu sonuçların yıllık değişiminin önceki yıllarla ve diğer çalışmalarla karşılaştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Toplam 9427 kişiden alınan dışkı ve 781 kişiden alınan selofanlı lam örnekleri incelenmiştir. Dışkı örneklerine, önce makroskobik, nativ-lügol ile inceleme ve formolle çöktürme yöntemleri uygulanmıştır. X10’luk ve X40’lık büyütmelerle protozoon (kist veya trofozoiti) ve helmint (yumurta veya larva) varlığı araştırılmıştır. Alınan selofanlı lam preparatları ise X10’luk ve X40’lık büyütmelerle direk mikroskobik incelemeleri yapılarak E. vermicularis yumurtası aranmıştır BULGULAR: Başvuranların 5146 (%52,6)’sı kadın 4275 (%45,4)’i erkek olmak üzere toplam 9421 dışkı örneği incelenmiştir. 835 (%48,3)’i erkek, 893 (%51,7) kadın olmak üzere toplam 1728 (%18,3) olguda bağırsak paraziti bulunmuştur. İncelenen 781 selofanlı lam örneğinin 410 (%52,5)’u kadın, 371 (47,5)’i ise erkek olguya aittir. İncelenen selofanlı lam örneklerinde 96 (%53,3)’sı erkek 84 (%46,7)’ü kadın olmak üzere toplam 170(%95,5) olguda E. vermicularis ve 10(%5,5) olguda Taenia spp yumurtası saptanmıştır. Dışkı inceleme sonuçları değerlendirildiğinde parazitlerin türlere göre dağılımı şöyledir; Blastocystis hominis 882(%51,0), Giardia intestinalis 313(%18,1), Entamoeba coli 268(%15,5), Entamoeba histolytica/dispar 129(%7,5), Chilomastix mesnilii 42(%2,4), Hymenolepis nana 35(%2.0), Strongyloides stercoralis 18(%1,0), Dicrocoelium dentriticum 13(%0,8), E. vermicularis 12(%0,7), Taenia spp, 6(%0,4), Iodamoeba butschlii 5(%0,3), Trichuris trichiura 2(%0,1), Ascaris lumbricoides 2 (%0,1), Balantidium coli 1(%0,1). SONUÇ: Hatay da geçmiş senelerde yapılan çalışmalara göre bağırsak parazit oranları düşük bulunmuştur.Ancak barsak parazitleri halk sağlığı için önemli bir problem olarak devam etmektedirÖğe Cutaneous leishmaniasis and its status in Hatay province, Turkey(Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2014) Çulha, Gülnaz; Doğramaci, Çigdem Asena; Gülkan, Burcu; Şavas, NazanObjective: Cutaneous leishmaniasis (CL), which is endemic in the South-East Anatolia and Cukurova areas, has been an important public health problem for years. This study is an: analysis of Mustafa Kemal University, Research Hospital, Parasitology Laboratory and Hatay Provincial Health Directorate's data collected between years 2006-2011, to determine more recent cutaneous leishmaniasis sources in Hatay province and reasons for this increasing trend. Method: Smear samples were collected from 596 patients who applied to the Parasitology Laboratory in between January 2006-July 2011. Information forms including the lesion's duration, number, location (as providence and village), patient's age and location have been filled. In cases suspected of cutaneous leishmaniasis, a smear was performed, stained with Giemsa and microscopy examination was performed with 100X immersion objective. Positive CL recognition was placed on cases when the amastigot form of parasite was observed. Ki square test was used for statistical analyses. Results: Two hundred seventy three cases of 596 patients (45.8% of patients) were found to be CL positive. One hundred thirty nine (50.9%) of positive cases were female and 134 (49.1%) of positive cases were male. Thirty nine (14,3%) of 273 positive cases have more than one lesion. The lesion locations of head, neck and trunk were most commonly involved among women (p=0,036, p=0,240), on the other hand leg was most common side on men (p=0,014). CL commonly observed at ages between 0-12 in 73 (26.7%) cases, and ages between 13-24 in 89 (32.6%) cases. Most of the lesion durations were between 0-6 months. All the cases notified to Hatay Provincial Health Directorate between years 2006- 2011 were assessed except the cases belong to Mustafa Kemal University, Research Hospital, Parasitology Laboratory. Total of 535 patients (269 men, 266 women; including our patients) were notified. It is noticed that Provincial Health Directorate's data includes only age, gender, year and town and also clinical features of the patient. Conclusion: In Hatay, unlike previous years, presence of new CL focal points were observed. These cases are concentrated at Hassa, Samandagi and Altinözü towns and particularly at regions very close to Syrian border. These locations could be the reasons for increased number of CL cases. For this reason performing periodical screenings at the provinces and towns where CL was diagnosed should be realized. Moreover, giving seminars and educational sessions were planned in collaboration with Hatay Provincial Health Directorate.Öğe Effect of cutaneous leishmaniasis treatment on serum adenosine/ deoxyadenosine deaminase activities(Chemical Publishing Co., 2012) Çulha, Gülnaz; Berköz, Mehmet; Yalin, Serap; Gülkan, BurcuAdenosine deaminase is an enzyme present in a great number of plants and animals, found from simple intervebrates to human beings. Adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities increase substantially during mitogenic and antigenic responses of lymphocytes and conversely lymphocytes blastogenesis. Various diseases characterized by the alteration of cell-mediated immunity can be effected by the serum activity of adenosine deaminase. Cutaneous leishmania is an intracellular parasite that targets and multiplies within phagocytic cells of the innate immune system such as the macrophage, dendritic cell and neutrophil. In this study, we investigated the role of treatment on adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities in the cutaneous leishmaniasis patients. For this aim, 25 treated cutaneous leishmaniasis patients, 19 untreated patients and 25 healthy control subjects were enrolled in this study. The clinical diagnosis was parasitologically confirmed Giemsa stain and by culture NNN medium. Adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities were measured spectrophotometrically by the method of Giusti. Serum adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities were higher in cutaneous leishmaniasis patients than the controls and also, adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities decreased in treated patients as compare with non-treated cutaneous leishmaniasis patients. According to these results, it is suggested that evaluation of adenosine deaminase activity in serum of patients with cutaneous leishmaniasis could be considered a useful monitoring tool for their infection status. Therefore, adenosine deaminase can be a predictive and sensitive parameter of leishmaniasis treatment.Öğe Kala-Azarlı çocuk hastalarda lipozomal amfoterisin B ile tedavi deneyimi(2015) Acıpayam, Can; Çulha, Gülnaz; Altunay, Ali; Akoğlu, Fazilet; Yeral, Alkan; Gülkan, BurcuAmaç: Kala-azar retikuloendotelial sistemin multisistemik enfeksiyonudur. hepatosplenomegali ve hipergamaglobulinemi ile karakterizedir. pentavalan antimon bileşikleridir. Tedavide antimon içeren ilaçlara karşı direnç gelişmesi ve antimon bileşiklerinin yan etkileri nedeniyle lipozomal amfoterisin B kullanımı gündeme gelmiştir. Çalışmamızda kala-azarlı çocuk hastaların tedavisinde 6 aylık lipozomal amfoterisin B tedavisi deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Yöntem: Ocak 2014-Haziran 2014 tarihleri arasında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tanı alan 6 visseral leishmaniasisli olgu retrospektif olarak incelendi. Tüm hastalar lipozomal amfoterisin B (AmBisome®) ile tedavi edildi. Bulgular: Tüm hastalara kemik iliği aspirasyonu yapıldı ve tümünde Leishmania amastigotları görüldü. Olguların hepsinde ateş, hepatomegali ve splenomegali vardı. En sık hematolojik bulgu anemi (%100) ve nötropeni (%100) idi. Olguların beşinde hipergamaglobulinemi saptandı. Bir olguda Hemofagositik lenfohistiyositozis (HLH) saptandı. Uygun leishmaniasise.Öğe Kutanöz leishmaniasis ve Hatay ilindeki durumu(2014) Çulha, Gülnaz; Doğramacı, Çiğdem Asena; Savaş, Nazan; Gülkan, BurcuAMAÇ: Yurdumuzda Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Çukurova yöresinde endemik olarak görülen kutanöz leishmaniasis (KL) yıllardır önemini koruyan bir halk sağlığı problemidir. Çalışmada 2006-2011 yılları arasında Hatay İl Sağlık Müdürlüğü ve Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi Parazitoloji Laboratuvarı verilerinin birlikte analizi ile Hatay ilinde KL olgularının ve odaklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Parazitoloji Laboratuvarına Ocak 2006-Temmuz 2011 tarihleri arasında farklı polikliniklerden KL şüphesiyle başvuran 596 hastadan smear örnekleri alınmıştır. Ayrıca lezyonun süresi, sayısı, yeri, hastanın yaşı ve yerleşim yerini (ilçe ve köy olarak) içeren bilgi formları doldurulmuştur. KL şüpheli lezyonlardan smear yapılarak, Giemsa boyası ile boyanmış, 100X immersiyon objektifi ile mikroskop incelemesi yapılarak parazitin amastigot formu görünen olgulara pozitif KL tanısı konmuştur. İstatistiksel yöntemlerde ki kare testi kullanılmıştır. BULGULAR: İncelenen 596 olgudan 273 (%45,8)’ü KL açısından pozitif bulunmuştur. Pozitif olguların 139 (%50,9)’u kadın, 134 (%49,1)’ü erkek hastadır. Olguların 39 (%14,3)’unda birden fazla lezyona rastlanmıştır. Lezyonun kadınlarda baş-boyun ve gövde kısmında daha çok (p=0,036, p=0,240) erkeklerde bacakta daha fazla olduğu (p=0,014) saptanmıştır. KL tanısı konan yaş gruplarının 0-12 yaş 73 (%26,7) ve 13-24 yaş arasında 89 (%32,6) kişi olduğu, lezyon süresinin çoğunlukla 0-6 ay arasında bulunduğu saptanmıştır. Hatay İl Sağlık Müdürlüğü’ne 2006-2011 yılları arasında yapılmış tüm bildirimler incelenmiş, Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi Parazitoloji Laboratuvarından yapılan bildirimler dışındaki hastaların kayıtları da incelenmiştir. Toplam 269’u erkek, 266’sı kadın hasta olmak üzere 535 hasta belirlenmiştir. İl Sağlık Müdürlüğü verilerinde yaş, cinsiyet, yaşadığı ilçe yanısıra hastanın kliniğinin değerlendirildiği gözlemlenmiştir. SONUÇ: Hatay’da önceki yıllara göre KL’nin yeni enfeksiyon odaklarının varlığı tespit edilmiştir. Bu odakların Hassa, Samandağı ve Altınözü ilçelerinde ve özellikle Suriye sınırına çok yakın olan köylerde olmasının Hatay’da olgu sayısını daha da artırabileceğini düşündürmektedir. Bu nedenle KL saptanan ilçe ve köylerde düzenli aralıklarla tarama yapılması, kayıtların düzenli tutulabilmesi ve tedavilerinin sağlanması için İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte tanı ve tedavi konusunda eğitimler verilmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.