Yazar "Gülmez, Mehmet İhsan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Baş boyun alan enfeksiyonu ile Herpes Simpleks virüs birlikteliği(2013) Kahraman, Şerif Şamil; Çokkeser, Yaşar; Gülmez, Mehmet İhsan; İnan, Mehmet UğurAltı yaşında kız çocuğu submandibüler, submental ve mastikatör alanda şişme, trismus, ağrı ve trigeminal sinirin (C5, V3) mandibüler dalı üzerinde veziküler lezyon yakınmasıyla kliniğimize başvurdu. Baş- boyun alan enfeksiyonu ile tipik Herpes Simpleks virüsü veziküler lezyon birlikteliği olan bu olgu, nadir rastlandığı için sunuldu.Öğe Comparison of mean platelet volume values between patients with nasal polyp and healthy individuals(2013) Çevik, Cengiz; Yengil, Erhan; Akbay, Ercan; Arlı, Cengiz; Gülmez, Mehmet İhsan; Akoğlu, ErtapAmaç: Nazal Polip (NP) Allerjik Rinit (AR) sıklıkla birlikte görülür. Allerjik hastalarda ateroskleroz riskinde artış olduğu bildirilmektedir. Çalışmamızda aterosklero- zun bir belirteci olarak kullanılan Mean Platelet Volume (MPV) değerlerini nazal polip hastalarında incelemeyi amaçladık. Yöntemler: Nazal polip tanısıyla fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi (FESC) yapılan 75 hasta değerlendirildi. Aynı yaş grubundan AR şikayeti olmayan sağlıklı 75 bi- reyin verileri kontrol gurubu olarak incelendi. Beyaz kan hücresi (WBC), trombosit (PLT), Hemoglobülin (Hb) ve MPV değerleri ayrı ayrı kaydedildi. Bulgular: MPV değerleri nasal polipli hastalarda 7,89±1,02 fL, kontrol hastalarında 8,32±1,42 fL idi. İstatistiksel olarak anlamlılık tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızda sonuç olarak NP hastalarındaki kontrol grubuna oranla MPV değeri düşük tespit edildi.Öğe Mean platelet volume evaluation in patients with nasal polyp : methodological drawbacks ( author’s reply )(2015) Çevik, Cengiz; Yengil, Erhan; Akbay, Ercan; Arlı, Cengiz; Gülmez, Mehmet İhsan; Akoğlu, Ertap…Öğe Melkersson-Rosenthal sendromu(2017) Gülmez, Mehmet İhsan; Okuyucu, Şemsettin; Çevik, CengizMelkersson-Rosenthal sendromu, ağırlıklı olarak dudakları tutan tekrarlayan orofasyal ödem, tekrarlayan fasyal sinir paralizisi ve fissürlü dil triadı ile karakterize bir hastalıktır. Sıklıkla 2. dekatta ortaya çıkmaktadır. En sık görülen bulgu orofasyal ödemdir. Bir diğer bulgu olan fasyal paralizi tipik olarak rekürrendir, unilateral veya bilateral, parsiyel veya komplet olabilir. Fissürlü dil en az rastlanılan bulgudur, konjenital olduğu düşünülmektedir. Melkersson-Rosenthal sendromunun etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Sendromun tanısı klinik olarak konur. Tedavide çeşitli medikal ajanlar ve cerrahi yöntemler uygulanabilmekte ise de üzerinde fikir birliğine varılmış bir tedavi prorokolü bulunmamaktadır. Bu olgu sunumunda tanısı geç konulmuş olan ve klasik triadın bir arada görüldüğü bir Melkersson-Rosenthal Sendromu olgusu sunulmuştur.Öğe Sıçanlarda kafeik asit fenetil ester (cape) ve timokinon'un efüzyonlu otitis media üzerine etkisi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2015) Gülmez, Mehmet İhsan; Okuyucu, ŞemsettinAmaç: Efüzyonlu Otitis Media (EOM); ateş, ağrı, zarda kızarıklık ve bombeleşme gibi akut infeksiyon belirti ve bulguları olmaksızın orta kulakta sıvı birikimi ile tanımlanan hastalıktır. Prevalansı, infantlar ile 5 yaş arası çocuklar dikkate alındığında %15 ile 40 arasında olup yüksek bir değere sahiptir. Etyolojisi multifaktöriyeldir ve tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Medikal tedavide pek çok ajan kullanılsa da fikirbirliğine varılmış bir tedavi protokolü bulunmamaktadır. Kafeik asit fenetil ester (CAPE) ve Timokinon, antiinflamatuar özellikleri literatürde ispatlanmış ajanlardır. Fakat bu ajanların EOM tedavisindeki katkısına dair bir çalışma literatürde bulunmamaktadır. Bu çalışmada, inflamatuar bir hastalık olan EOM tedavisinde, antiinflamatuar etkisi başka çalışmalarda ispatlanmış CAPE ve Timokinon'un etkisini araştırmayı amaçladık. Metod: Çalışmada 300-400 gr ağırlığında 42 adet Wistar Albino rat kullanıldı. Trans-oral yaklaşım koterizasyon yöntemi ile efüzyonlu otit modeli oluşturuldu. Efüzyon oluşumu otomikroskobik bakı ve histopatolojik olarak tespit edildi. Ratlar 5 gruba ayrıldı. Birinci grup kontrol grubu idi, 4 rattan oluşuyordu ve otit modeli oluşturulmayıp intraperitoneal olarak 0,1 ml Serum Fizyolojik verildi. İkinci grup 5 rattan oluşuyordu, otit modeli oluşturulup intraperitoneal olarak 0,1 ml Serum Fizyolojik verildi. Üçüncü grup 6 rattan oluşuyordu, otit modeli oluşturulup intraperitoneal olarak 10 mg/kg CAPE verildi. Dördüncü grup 6 rattan oluşuyordu, otit modeli oluşturulup enteral yoldan 10 mg/kg Timokinon verildi. Beşinci grup 5 rattan oluşuyordu, otit modeli oluşturulup intraperitoneal olarak 1 mg/kg Metilprednizolon verildi. Tedaviler 10 gün süre ile verildi.Tedavi sonrası ratların timpanik bullaları çıkarıldı, patolojik incelemesi yapıldı. Patolojik incelemede orta kulakta submukozal nötrofil lökosit sayısı ortalaması alındı. Bulgular: Kontrol grubunda submukozal nötrofil lökosit sayısı ortalaması 0,5 , Serum Fizyolojik verilen grupta 27,4 , CAPE verilen grupta 11 , Timokinon verilen grupta 17,7 , Metilprednizolon verilen grupta 23,9 idi. Kontrol grubu submukozal nötrofil lökosit sayısı ortalaması diğer tüm gruplardan anlamlı derecede az bulundu. CAPE verilen grubun submukozal nötrofil lökosit sayısı ortalaması Serum Fizyolojik verilen gruptan ve Metilprednizolon verilen gruptan anlamlı derecede düşük bulundu. Timokinon, Metilprednizolon ve Serum Fizyolojik verilen grupların aralarında anlamlı bir ilişki mevcut değildi. Sonuç: Bu sonuçlar dahilinde CAPE, inflamatuar reaksiyonun en önemli hücresi olan nötrofil lökositlerin submukozal infiltrasyonunu azaltmaktadır. Bu etkisi ile CAPE EOM tedavisinde faydalı olabilir. Anahtar sözcükler: Efüzyonlu otitis media, Timokinon, Kafeik asit fenetil ester