Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kara, Ferit" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Larenks kanserlerinde, servikal metastaz sıklığı ile tümöre ait faktörlerin ilişkisi ve bu olguların cerrahi tedavi sonuçları
    (2012) Şengül, Engin; Bağlam, Tekin; Çevik, Cengiz; Arıkan Şengül, Cemile; Kara, Ferit; Abidin Karataş, Zeynel; Kanlıkama, Muzaffer
    Amaç: Çalışmamızda larenkste tespit edilen primer tümörün lokalizasyonu, büyüklüğü, evresi, histopatolojik diferansias- yon derecesi, tutmuş olduğu anatomik yapı ile boyun metas- tazı arasındaki ilişkisi ve tümörün evresinin sağkalım üzerine olan etkisini araştırdık. Gereç ve yöntem: Kliniğimizde 2000-2010 yılları arasında larenks kanseri nedeniyle primer tedavi olarak cerrahi (total veya parsiyel larenjektomi) uygulanmış olan, gerektiğinde boyun diseksiyonu yapılan ve gerektiğinde postoperatif rad- yoterapi uygulanan 333 hastanın dosyaları incelendi. Hasta- ların yaşı, cinsiyeti, tümörün lokalizasyonu, tümörün büyük- lüğü, tümörün evresi, histopatolojik diferansiasyon derecesi, preoperatif pozitif lenf nodu bulunup bulunmadığı, yapılan ameliyatlar, ameliyat bulguları ve postop spesmenin histopa- tolojik değerlendirme sonuçları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Tümörün yerleşim bölgesine göre; vakaların 172’si (%51.6) glottik, 108’i (%32.4) supraglottik, 53’ü (%15.9) ise transglottik yerleşimliydi. Glottik tümörlerde %18.6 oranında servikal metastaz, %11 oranında occult metastaz tespit edilir- ken, supraglottik tümörlerde %45.3 oranında servikal metas- taz, %24 oranında occult metastaz tespit edildi. Transglottik tümörlerde ise %49 oranında servikal metastaz, %22.6 ora- nında occult metastaz tespit edildi. 333 hastanın 41’i (%12.3) postoperatif nüks etti. Ayrıca 333 hastanın 111’ine de posto- peratif radyoterapi önerildi. Sağkalım oranı 50. ayda %75,4 ve kümülatif sağkalım oranı %68,9 olarak tespit edildi. Sonuç: Sonuç olarak, optimal tedavinin tartışmalı olduğu, N0 larenks kanserlerinde yüksek occult metastaz riski düşünülen durumlarda, tümörün anatomik olarak yerleşim yerine göre unilateral veya bilateral elektif boyun diseksiyonu yapılması uygundur. Bunlara ek olarak tümör evresi arttıkça sağkalım oranlarının da belirgin bir şekilde düştüğü gözlemlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Larenks kanserli hastalarda servikal metastazların boyundaki seviyelere göre dağılım sıklığı
    (2012) Şengül, Engin; Bağlam, Tekin; Çevik, Cengiz; Arıkan Şengül, Cemile; Kara, Ferit; Karataş, Zeynel Abidin; Kanlıkama, Muzaffer
    Amaç: Bu çalışmamızda boyun diseksiyonu yapılan larenks kanserli vakaların boyunda yapmış oldukları servikal metastazlarının boyundaki seviyelere göre dağılım sıklığını incelemeyi amaçladık. Aynı zamanda özellikle preoperatif N0 kabul edilen vakalarda kapsamlı bir boyun diseksiyonu yerine yapılacak olan selektif bir boyun diseksiyonun güvenli bir cerrahi yaklaşım olup olmayacağı araştırıldı. Gereç ve yöntem: Kliniğimizde boyundaki seviyelere göre metastaz sıklığının tespitinde kolaylık sağlaması açısından boyun diseksiyonu sonrası spesmen bölünerek her seviye ayrı ayrı patolojik incelemeye gönderilmektedir. Bizim çalışmamızda 2005 ve 2010 yılları arasında Kulak Burun Boğaz Kliniği’nde larenks kanseri nedeniyle primer tedavi olarak cerrahi (total veya parsiyel larenjektomi) uygulanmış olan ve boyun diseksiyonu yapılan 145 hastanın dosyaları incelendi. Larenks kanseri tanısı almış olup cerrahi tedavide boyun diseksiyonu yapılmayan hastalar çalışmaya alınmadı. Bulgular: Preoperatif N0 vakalarda level I veya Level V tutulumu hiç gözlenmedi. Kontralateral tutulumu olan vakaların hepsinde ipsilateral tutulum da mevcuttu ve bu vakaların hepsi klinik olarak preoperatif N+ vakalardı. 145 vakanın yapmış olduğu servikal metastazların seviyelere göre dağılımı incelendiğinde ise ipsilateral tutulumların 1’inde (%0.6) level IA, 32’sinde (%22) level IIA, 3’ünde (%2) level IIB, 19’unda (%13) level III, 2’sinde (%1.3) level IV, 1’inde (%0.6) level V olduğu gözlenmiştir. Kontralateral tutulumların ise 13’ünde (%8.9) level IIA, 1’inde (%0.6) level III tutulumu olmuştur. Sonuç: Kliniğimizde larenjektomiyle beraber boyun diseksiyonu yapılan 145 larenks karsinomlu hastanın boyun spesmen incelemelerinde en sık metastazın level IIA ve level III’ e olduğu gözlendi. En az metastazın ise level I, level IIB, level IV ve level V’te olduğu gözlendi. Bu sonuçlar ışığında özellikle T1 T2 N0 vakalarda selektif boyun diseksiyonunun (level 2-4) güvenli bir cerrahi yaklaşım olacağı sonucuna varılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Oxidative stress in chronic otitis media
    (Springer, 2013) Baysal, Elif; Aksoy, Nurten; Kara, Ferit; Taysi, Seyithan; Taskin, Abdullah; Bilinc, Hasan; Cevik, Cengiz
    Chronic otitis media usually presents with a benign tumor-like lesion of the temporal bone known as a cholesteatoma. The role of oxidative stress in the pathogenesis of chronic otitis media and cholesteatoma has not yet been fully explored. Therefore, the aim of this study was to investigate the oxidative stress markers and antioxidant enzymes in patients with cholesteatomatous and noncholesteatomatous chronic otitis media and in healthy subjects. A prospective controlled trial was performed on cholesteatomatous and noncholesteatomatous chronic otitis media patients in a tertiary referral center in a university hospital. A total of 75 subjects, including 25 cholesteatomatous and 25 noncholesteatomatous chronic otitis media patients and 25 healthy subjects participated in this study. Serum total oxidant status (TOS) and oxidative stress index (OSI) levels were significantly increased in the patient groups with or without cholesteatoma compared with the control group. Serum total antioxidant status (TAS) levels and Paraoxonase and arylesterase activity were significantly lower in the patient groups with or without cholesteatoma compared with the control group. Serum TOS and OSI levels were lower in the noncholesteatomatous group, whereas serum TAS levels were higher compared with the cholesteatomatous group. Serum arylesterase activity was significantly lower in the noncholesteatomatous group compared with the control group. The results of this study reveal that in cholesteatoma cases, the oxidative stress and antioxidant enzyme imbalance were more significant than in cases of chronic otitis media without cholesteatoma.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim