Yazar "Pata, Özlem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The effect of carbohydrate intolerance on neonatal birth weight in pregnant women without gestational diabetes mellitus(King Faisal Specialist Hospital and Research Centre, 2004) Ertunc, Devrim; Tok, Ekrem; Dilek, Umut; Pata, Özlem; Dilek, SaffetBackground: There is still no consensus on screening, threshold levels and treatment of gestational diabetes mellitus. Furthermore, the importance of a positive 50-g glucose screening test in patients who had a negative 100-g oral glucose tolerance test remains controversial. We investigated the impact of the 50-g glucose screening test results on neonatal outcome in pregnant women with uncomplicated pregnancies, who had no risk factors according to ACOG criteria. Patients and Methods: Three hundred eighty-six pregnant women with singleton pregnancies were prospectively screened with 50-g glucose challenge test between 24 and 28 weeks. If the test result was >140 mg/dl, a 100-g 3-hour oral glucose tolerance test was performed. Patients with a positive screening test, but not diagnosed as gestational diabetes mellitus constituted the study group, and patients with a negative screening test constituted the control group. Cesarean rates, neonatal birth weights and complications were compared between these groups. Results: The cesarean delivery rates were not statistically different between the study and control groups (8.3% vs. 6.4%, P>0.05). The rates of macrosomic births were 10.0% in the study group, and 6.4% in the control group (P>0.05), but the mean birth weight (3451.67 ± 355.70 g) in the study group was significantly higher than the mean birth weight (3296.29 ± 365.14 g) in the control group (P=0.003). Neonatal hypoglycemia and hyperbilirubinemia was also encountered more often in babies of pregnant women with a positive 50-g glucose challenge test but negative 100-g glucose tolerance test. Conclusion: Because of similarities with gestational diabetes mellitus on the basis of perinatal outcomes, the non-diabetic pregnant women with 50-g glucose screen test result over 140 mg/dl but a negative 100-g OGTT should be followed closely.Öğe Postmenopozal hipertansif kadınlarda kemik mineral yoğunluğu(2004) Dilek, Talat Kutlu Umut; Tok, Celalettin Ekrem; Ertunç, Devrim; Pata, Özlem; Yazıcı, GürkanAmaç: Hipertansiyon postmenopozal kadınlarda osteoporoz ile beraber bulunabilen komorbid durumlardan biridir. Öte yandan postmenopozal osteoporozun patogenezinde hipertansiyonun rolü açık değildir. Bu çalışmada hipertansif olan ve normotansif postmenopozal dönemdeki kadınların kemik mineral yoğunluklarını karşılaştırmayı amaçladık Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma kapsamında 2002 yılında 42’si hipertansif 53` ü normotansif toplam 95 hastayı değerlendirdik. Sigara içenler ve loop diüretiklerini kullanan hastalar çalışma kapsamı dışında bırakıldılar. Hastaların yaş, boy, vücut ağırlığı, bel ve kalça çevreleri, menopozdan bu yana geçen zaman kaydedilmiş ve bel/kalça oranı (BKO) ile vücut kitle indeksleri (VKİ) değerleri hesaplanmıştır. Lumbar vertebra ve proksimal femur KMY değerleri dual X-ray absorbsiyometre (DXA) yöntemi ile ölçülmüştür (p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı). Bulgular: İki grup arasında sadece yaş bazında istatistiksel olarak anlamlı bir fark mevcuttu (p=0,023). Vücut ağırlığı, boy, menopozdan bu yana geçen süre, BKO ve VKİ için iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Proksimal femurda T ve Z skorları normotansif grupta hipertansif gruba göre daha yüksek idi (p=0,007 ve p=0,011 sırasıyla). Lumbar vertebra ve proksimal femurda KMY (g/cm²) ve lumbar vertebrada T ve Z skorları için iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0,51, p=0,077, p=0,29, p=0,30 sırasıyla). Sonuç: Bu bulgulara göre hipertansif grupta proksimal femurda T ve Z skorları normotansif gruba göre daha düşük olarak bulunmuştur. Bununla birlikte hipertansiyon ve proksimal femurda ortaya çıkan kemik mineral yoğunluk kaybı arasındaki ilişkinin açıkça ortaya konabilmesi için daha geniş prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Vücut kitle indeksi, vücut ağırlığı ve bel / kalça oranının postmenapozal osteoporoz için prognostik değeri(2003) Ertunç, Devrim; Tok, Celalettin Ekrem; Dilek, Talat Umut Kutlu; Pata, Özlem; Arslan, Murat; Dilek, Burcu; Dilek, SaffetAmaç: Obez kadınlarda tespit edilen artmış kemik mineral yoğunluğu (KMY), kısmen ekstraovaryen aromatizasyonla oluşan oluşan yüksek serum östrojen düzeyleriyle ilişkilidir. Ancak adipozitenin ekstraovaryen steroidogenez üzerindeki etkisi ve adipozitenin diğer etkileri henüz tamamı ile ortaya konulamamıştır. Bu kesitsel çalışmada, adipozitenin indirekt göstergeleri olan vücut kitle indeksi (VKİ) ve bel/kalça oranının (BKO) kemik mineral yoğunluğu ile olan ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Materyal ve Metod: Bu çalışma kapsamında an az 1 yıldır postmenapozal dönemde bulunan 178 hasta değerlendirilmiştir. Cerrahi menapozda olan hastalar çalışma kapsamına alınmamıştır. Hastaların yaş, boy, vücut ağırlığı, bel ve kalça çevreleri, menapozdan bu yana geçen zaman kaydedilmiş ve BKO ile VKİ değerleri hesaplanmıştır. Lumbar vertebra ve proksimal femur KMY değerleri dual X-ray absorbsiyometre (DXA) yöntemi ile ölçülmüştür. Bulgular: BKO (r=-0,218, p=0,003), VKİ (r=0,292, p=0,000), menapozdan bu yana geçen süre (p=-0,166, p=0,027), östron düzeyleri (r=0,256, p=0,001) lumbar vertebra KMY ile korele idi (p<0,05). Menapozdan bu yana geçen süre (r=-0,216, p=0,004), VKİ (r=0,230,P=0,002) proksimal femur KMY ile korele idi (p<0,05). Multiple regresyon analizinde boy, VKİ, BKO ve östron düzeyleri lumbar vertebra KMY için yaş ve vücut ağırlığı ise proksimal femur KMY için bağımsız prognostik faktörlerdi. Sonuçlar:Bu bulgulara göre VKİ lumbar vertebra KMY ile muhtemelen ekstraovaryen aromatizasyonun bir sonucu olarak pozitif korelasyon göstermektedir. Bununla birlikte vücut ağırlığı ise olası ağırlık taşıyıcı etkinin sonucu olarak proksimal femur KMY değerleri ile pozitif korelasyon göstermektedir