Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Pekün, Fügen" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocuk acil polikliniğine ateş ve konvulziyon şikayetiyle başvuran hastaların lomber ponksiyon ve laboratuvar bulguları açısından değerlendirilmesi
    (2011) Sümergen, Dilek; Silfeler, İbrahim; Dorum, Bayram Ali; Canbak, Yekta; Kurnaz, Hilal; Pekün, Fügen; Nuhoğlu, Asiye
    AMAÇ: Febril konvülziyon çocuklarda en sık görülen konvülziyon tipidir ve 6 ay ile 6 yaş arası çocuklarda ortaya çıkar. Febril konvülziyon patolojisi halen tam olarak aydınlatılamamıştır, fakat genetik yatkınlığı olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada ateş ve konvülziyonla başvuran hastalara hangi koşullarda ve ne zaman lomber ponksiyon yapılması gerektiğini incelemeyi amaçladık. YÖNTEMLER: Bu çalışmada, ateş ve konvülziyon ile başvuran, yaşları 6 ay–6 yaş arasında değişen 199 çocuğun klinik ve laboratuvar sonuçları değerlendirildi. BULGULAR: Febril konvülziyon geçiren hastalarda en sık ateş nedeni üst solunum yolu enfeksiyonuydu. Laboratuvar bulguları değerlendirildiğinde rutin olarak topladığımız C-reaktif protein değerleri, herhangi bir yaş grubu için anlamlı bulunmadı. SONUÇ: On iki aydan küçük hastalar değerlendirilirken lökosit sayısı yol gösterici olabilir, fakat tek başına lomber ponksiyon veya tanı açısından yeterli değildir. Dolayısıyla, Amerikan Pediatri Akademisi’nin önerileri doğrultusunda, özellikle 1 yaş altı ateşli havale ile başvuran hastalara, klinik ve laboratuvar bulgulara bakılmaksızın rutin olarak lomber ponksiyon yapılması kanaatindeyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Göbek bakımı amacıyla kullanılan %70'lik alkole bağlı cilt yanığı gelişen iki term yenidoğan olgusu
    (2011) Şilfeler, İbrahim; Genenş, Mikayir; Canbak, Yekta; Güler, Salih; Işık, Ruken; Konukoğlu, Rabia; Pekün, Fügen
    Göbek bağı yenidoğanın bakteriyel kolonizasyon riski taşıyan bölgelerinden birisidir. Bu yazıda, iki term bebekte göbek bakımı amacıyla kullanılan %70’lik alkole bağlı gelişen cilt yanığı olguları sunuldu. İki olguda da göbek bakımı amacıyla alkol kullanıldı, her ikisinin de alkole bağlı göbek çevresinde yanık meydana geldi. Term bebeklerde de alkol kullanımı ciddi yanıklara sebep olabilmektedir. Bu yüzden göbek bakımı yapılırken antiseptik az miktarda (1-2 cc) kullanılıp diğer cilt bölgelerine bulaş olmamasına dikkat edilmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ölümcül dozda demir zehirlenmesi : Olgu sunumu
    (2012) Tanıdır, İbrahim Cansaran; Şilfeler, İbrahim; Acar, Yeşim; Kaçar, Alper; Pekün, Fügen
    Demir tüm hücreler için gerekli olan temel bir elementtir. En önemli görevi hemoglobin aracılığı ile oksijen taşımaktır. Demir fizyolojik olaylarda kullanılmak üzere her gün belli miktarlarda alınması zorunlu bir mineraldir. Demirin yüksek dozda alınması vücutta toksik etkiye neden olabilmektedir. Demir zehirlenmesinde en çok etkilenen organ karaciğerdir. Kalp, böbrek, akciğerler ve hematolojik sistem de zarar görebilecek diğer başlıca organlardır. Bu yazıda, yüksek dozda demir alımına bağlı gelişen toksikasyon olgusu tartışıldı. Yirmi bir aylık kız çocuk yüksek dozda demir preparatı içmesi nedeniyle çocuk acilimize getirildi. Hastanın 153 mg/kg demir almış olduğu saptandı. İlaç alımını takiben 4. saatte bakılan kan demir düzeyi 377 ?g/dl idi. Hastaya desferroksamin tedavisi başlandı. Demir düzeyi giderek düşen hastanın gelişinin 4. gününde kan demir düzeyi 23 ?g/dl saptandı. Hasta ayaktan izlenmek üzere evine gönderildi. Demir preparatlarının tek dozluk paketlenmesi, ilaçların çocukları cezbedici tat ve görünümde olmaması, ilaç kutularında çocuk koruyucu kapakların kullanılması, doktorların erişkin hastalara demir preparatlarını reçete ederken toksisite açısından aileyi uyarması ve gerekli bilgileri vermesi mortalite ve morbiditeyi azaltacağı görüşündeyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Severe fulminant form of neonatal Citrullinemia : A case report
    (2011) Şilfeler, İbrahim; Genenş, Mikayir; Sümengen, Dilek; Hamilcıkan, Şahin; Akşahin, Berna; Pekün, Fügen; Nuhoğlu, Asiye
    Citrullinemia is a rare autonomic recessive disorder. The diagnosis of citrullinemia is based on biochemical analysis of blood, plasma, and urine, revealing increased levels of ammonia, citrulline, glutamine, and orotic acid. The patient was born as the first child of a non-consanguineous family without any known metabolic disorders. The patient was hospitalised in NICU because of dyspne, tachypnea, gastrointestinal bleeding and convulsions. A clear increase in ammonia (908 μmol/L) and citrulline levels was observed in metabolic screening. The patient was diagnosed as citrullinemia. The treatment was started with total potential nutrition without protein, and supplementation of arginine, and sodium benzoat. The patient died on the 38th day of life. Hyperammonemia in citrullinemia can occur either from a disorder of energy metabolism due to an absence of pyruvate carboxylase or from a disorder of the urea cycle. In our country, metabolic disease are serious health problems due to the high incidence o of consanguineous marriages. This case is reported to emphasize the importance of citrullinemia which is seen rarely.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim