TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Darbe Neden Olur'u yeniden düşünmek : 15 Temmuz darbe girişimi üzerine bir değerlendirme(2017) Eren, Veysel; Kahraman, Ömer FuadPolitik olay ve olguları temelinden kötü veya iyi olarak yargılamak, bu olayları bağlı oldukları toplumsal, siyasal ve ekonomik değişkenlerden bağımsız olarak değerlendirmek, bu yöndeki çabaları vasatlık ve kısırlıkla malul hale getirecektir. Buna karşın olayı, içerisinde gerçekleştiği dönemi, bu dönemin sosyal ve siyasal şartları altında, ekonomik durumu da gözeterek değerlendirmek, olay hakkında daha yerinde ve kıymetli, anlamlı sonuçlar üreten adımlar olarak sayılabilecektir. Darbeler ve darbe girişimleri de bu tür olayların en önemlileri arasında sayılacak önceliğe elbette sahiptirler. Bu çalışma, bu alandaki yazın eksikliğini gidermek üzere darbelerin hangi sosyal, ekonomik ve siyasal şartlar altında olgunluk gösterir hareketler olduğunu, bu alanda neredeyse genel bir şemaya ulaşmak üzere çalışmalar yapmış olan Zimmermann'ın eserlerinden hareketle irdelemek amacı gözetmektedir. Ülkemizde yaşanan olayların akabinde 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin daha doğru ve net bir şekilde anlaşılmasının yanında bir daha bu tür demokrasi ve özgürlük karşıtı faaliyetlerin yaşanmaması adına engelleyici bir rehber olması niyetiyle, çalışmamızın uygulama kısmında 15 Temmuz Darbe Girişimi incelenecektir. Ayrıca çalışmamız, pek çok farklı kıtadan ve ülkeden darbe örneklerinin analize tabii tutulduğu Zimmermann'ın eserinin bilinirliğini sağlamaya katkı vermeye ek olarak, 15 Temmuz Darbe Girişiminin de uluslararası boyuta taşınmasına yardımcı olacak ve diğer darbelerle karşılaştırmalı bir nitelik arz etmesine vesile olacaktır.Öğe Üniversitelerde stratejik planlama süreci : devlet ve vakıf üniversitelerinde karşılaştırmalı bir araştırma(2014) Eren, Veysel; Orhan, Ufuk; Dönmez, DemetStratejik planlama, örgütlerin güçlü ve zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini hesaba katarak kendilerini iç ve dış çevreleriyle birlikte uzun vadeli düşünme, değerlendirme, programlama ve yönetme süreci olarak tanımlanabilir. Böyle bir süreç, yöneticileri, örgütün tüm potansiyelinden yararlanmaya, esnek ve şeffaf örgüt yapısı ve kuralları oluşturmaya ve karar alma ve uygulama evrelerinde rakipleri göz önünde bulundurmaya zorlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinde stratejik planlama sürecinin algılanma biçimlerini, sürecin ne kadar etkin yö- netildiğini ve karşılaşılan sorunları karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz kullanılarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, devlet ve vakıf üniversitelerinde stratejik planlama sürecinin, kamu ve özel sektör kültürünün etkisiyle şekillendiği, karşılaşılan sorunların da bu kültürden kaynaklandığı ve vakıf üniversitelerinde sürecin devlet üniversitelerine göre daha etkin yönetildiği söylenebilir. Anahtar Sözcükler: Stratejik planlama süreci, üniversite, nitel araştırma yöntemi.Öğe Belediye yöneticilerinin yerel yönetim reformları hakkındaki algıları(2011) Eren, VeyselKamu hizmetlerinin sunumunda ve kamusal kaynakların kullanımında yerel yönetimlerin ağırlığı her geçen gün artmaktadır. Bunun en temel nedenleri arasında, kamu hizmetinin nitelik ve nicelik olarak artması, kentleşmenin yoğunlaşması, demokratikleşmenin gelişmesi ve ülkemiz açısından Avrupa Birliği Politikalarının etkisi sayılabilir. Nitekim ülkemizde yerel yönetim reformları uzun yıllar giderek yoğunlaşan bir biçimde tartışılmıştır ve tartışılmaya da devam edecektir. Bu çalışma, 2004 ve 2005 yıllarında değiştirilen Belediye Kanunu ve Büyükşehir Belediyesi Kanununun, bu kanunları kullanan ve uygulayan belediye yöneticileri tarafından nasıl algılandığını tespit etmeye odaklanmıştır. Yerel yöneticilerin mevzuat değişikliğini nasıl algıladığını tespit edebilmek amacıyla, kanunlarla getirilen yeni düzenlemeler ile akademik ve siyasi çevrelerde söz konusu değişme ilişkin eleştiriler ve övgüler göz önünde tutularak bir anket formu hazırlanmış ve bu anket formu belediye yöneticilerine uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yeni yasal düzenlemelere yöneltilen eleştirilerin tamamen yersiz olmadığı, ancak fazla abartılmasına da gerek olmadığı; söz konusu düzenlemelerin belediyelerin birçok sorununu çözebilmek için yöneticilere önemli kolaylıklar getirdiği söylenebilir. Nitekim yeni yasal düzenlemelere yöneltilen eleştirilerin her birine katılmayanların oranı, katılanların oranından belirgin biçimde yüksek çıkmıştır. Ayrıca yeni mevzuata ilişkin ileri sürülen olumlu yönlerin, belediye yöneticilerinin büyük çoğunluğu tarafından da desteklendiği tespit edilmiştir.Öğe Türkiye’de siyasi partilerin yerel özerkliğe bakış(2012) Eren, Veysel; Bulut, Yakup; Tanıyıcı, ŞabanGünümüzün baskın yönetim paradigması, siyasal, yönetsel, mali boyutları bulunan yerel özerklik kavramını, bir ülkedeki demokratikleşmenin belirgin göstergelerinden biri olarak görmektedir. Ulusal ve uluslar arası bilimsel ve siyasal tartışmalarda da yerel özerklik, göz ardı edilemeyecek düzeyde savunulmaktadır. Benzer biçimde siyasal partiler de, demokrasinin en önemli aktörleri olarak kabul edilmektedir. Bir ülkede hazırlanan veya gelecekte hazırlanacak olan kamu politikalarının oluşum sürecinde siyasal partilerin rolü büyüktür. Bu bakımdan, siyasal partilerin yerel özerkliğe bakışı, siyasetin ve kamuoyunun önemli gündemlerinden birini oluşturan konulardan biridir. Bu çalışma, siyasi partilerin özerkliğe bakışının Türkiye’de gelecek on yıllarda ne yönde gelişeceğiyle ilgili kestirimlerde bulunmamıza olanak sağlayacaktır. Çalışmada, Türkiye’de siyasal partilerin yerel özerklik olgusu konusundaki politikaları değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda, partilerin seçim beyannamelerinden ve TBMM genel kurulunda yerel yönetimlerle ilgili yasa tasarıları ile görüşmelerdeki konuşmalardan yararlanılmıştır. Siyasal partilerin yerel özerkliğe bakışı, var olan politik ve sosyal bölünmelerin hangi tarafında yer aldıklarına göre değişmektedir. Merkez-çevre ayrışması ve bunun son yıllarda geçirdiği dönüşümler ile etnik-ulusal milliyetçilik ayrışması partilerin yerel özerklikle ilgili politikalarını etkileyen en önemli faktörlerdir.Öğe Knowledge, attitude and practice of health education students for stem cell donation and transplantation(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2020) Şekerci Gümüş, Yasemin; Biçer Kır, EmineThe aim of this study is to determine the knowledge, attitudes and practices of stem cell donation and transplantation of health education students and to investigate their relationship with sociodemographic factors.Material and Methods: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 419 students studying in the departments of Nursing, Physical Therapy and Rehabilitation, Emergency and Disaster Management in the fall semester of a university in 2019-2020 academic year. Data were collected by using the descriptive information form, Stem Cell Information Form, and Stem Cell Attitude Form. Data were analyzed using frequency, percentage, mean, standard deviation, independent test, One-way ANOVA, Tukey HSD test and correlation analysis.Results: The mean age of the participants was 20.68 ± 2.18 year and 68.3% were female. The majority of the participants had clinical experience. Although 52.5% of the participants wanted to be stem cell donors, only 3.6% donated stem cells. The participants' knowledge scores for stem cell donation and transplantation were 22.31 ± 9.38 and attitude scores were 38.88 ± 4.58. Several socio-demographic factors affecting the stem cell knowledge and attitudes of the students were determined. In addition, a statistically weakly significant correlation was found between the participants' stem cell knowledge and stem cell attitudes (r = .237, p <.001).Conclusion: In the study, it was concluded that the stem cell donation rate of the students receiving health education was low, they had moderate knowledge about stem cell donation and transplantation and they showed positive attitude.Öğe Is emergent cervical radiological evaluation mandatory in isolated cranial gunshot injury?(2018) Yılmaz, Atilla; Çakır, MurtezaAim: The aim of this study was to evaluate the accompanied cervical injuries of the patients presenting to the emergency department (ED) because of penetrating, perforating or tangential cranial gunshot injuries (CGI). Material and Methods: The retrospective study included 137 patients that presented to the EDs at Mustafa Kemal and Ataturk University due to penetrating, perforating or tangential CGI between 2014 and 2018. Patients younger than 12 years old and had insufficient radiological records were excluded from the study and thus 115 patients were included in the study. Results: 115 patients included 105 (91%) men and 10 (9%) women with a mean age of 27 (range, 12-65) years. Of the 115 injuries, 84 (73%) were high-velocity and 31 (27%) were low-velocity gunshot injuries. The injuries included 92 (80%) penetrating or perforating and 23 (20%) tangential injuries. No cervical dislocation injury was accompanied by CGI in any patient. Unilateral lamina fracture of the cervical vertebra was observed in one patient. Conclusion: Our results support the opinion that isolated penetrating, perforating or tangential CGI did not cause to cervical spinal injuries, the intubation or tracheostomy procedures should not be postponed after radiological evaluation of cervical spinal stability.Öğe Ratlarda Siklofosfamid ile Oluşturulan Anemi Modelinde Zeytin Yaprağı Ekstraktının Etkilerinin Araştırılması(2023) Güvenç, Mehmet; Etyemez, MuhammedSiklofosfamid (CP), kanser, multipl skleroz ve romatoid artrit gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ve çeşitli organ hasarları, kemik iliği toksisitesi ve hematopoietik disfonksiyon gibi yan etkilere neden olduğu için kullanımı sınırlı olan bir ilaçtır. Bu çalışmada ratlarda siklofosfamid uygulamasının neden olduğu anemiye karşı zeytin yaprağı ekstraktının (ZYE) koruyucu etkilerinin araştırılması amaçlandı. Çalışma toplam 28 gün sürdü. Bu amaçla anemi modeli oluşturulan grupta 50 mg/kg dozda, haftada bir kez ve intramusküler olarak CP uygulaması yapıldı. Tedavi grubunda ise oral gavaj yöntemi ile 400 mg/kg dozda ZYE uygulaması yapıldı. Çalışma sonunda hematolojik analizlerde alyuvar (RBC), akyuvar (WBC), hemoglobin konsantrasyonu (HGB), hematokrit değer (HTC), ortalama alyuvar hemoglobini (MCH), ortalama alyuvar hacmi (MCV), eritrosit dağılım genişliği (RDW) gibi parametreler incelendi. Serum örneklerinde ise malondialdehid (MDA) ve redükte glutatyon (GSH) düzeyleri ile katalaz (CAT) ve glutatyon peroksidaz (GSH-Px) enzim aktiviteleri spektrofotometrik yöntemle analiz edildi. CP uygulamasının kan RBC (P<0.01), HGB (P<0.001) ve HTC (P<0.001) parametrelerinde istatistiki açıdan anlamlı azalmalara neden olduğu belirlendi. Ayrıca bu uygulamanın serum MDA (P<0.05) düzeyinde artışa, GSH (P<0.05) düzeyi ve CAT (P<0.05) ve GSH-Px (P<0.01) enzim aktivitelerinde azalmaya sebep olarak oksidatif stres oluşturduğu tespit edildi. Zeytin yaprağı ekstrakt tedavisinin ise CP’nin neden olduğu oksidatif hasarı önlediği, ayrıca RBC, HGB ve HTC değerlerindeki azalmanın önüne geçtiği ve anemiye karşı koruyucu etkiler gösterdiği belirlendi.Öğe Yeni Nesil Gübre Uygulamasının Nova Mandarin Çeşidinin Soğukta Muhafazası Üzerine Etkisi(2023) Karaşahin, Zafer; Ünlü, Mustafa; Kafa, Güçer; Polatöz, Sefa; Uysal, Onur; Karataş, Nesrin; Arslan, RasimAlata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bu çalışma, yeni nesil gübre uygulamalarının Nova mandarin çeşidinin soğukta muhafazası üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yeni nesil gübre uygulaması yapılan ve meyve kabuğunun %75’inin sarı-turuncuya döndüğü dönemde hasat edilen Nova mandarin meyveleri, 4 (±0,5) °C’de ve %85-90 oransal nemde 15 günde bir analizleri yapılmak üzere 75 gün süreyle muhafaza edilmişlerdir. Muhafaza sırasında meyvelerde meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişimler (ağırlık kayıpları, suda çözünür kuru madde miktarı, pH, titre edilebilir asitlik, meyve kabuk rengi (L*, eChroma ve hue değeri), usare) ile fungal nedenli bozulmalar incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, Nova mandarin çeşidinin soğukta muhafazası sırasında, kontrol grubu meyve örnekleri ile yeni nesil gübre uygulaması yapılan meyve örnekleri arasında belirgin bir farkın olmadığı saptanmıştır.Öğe Üreme Mevsimi Girişinde Doğum Yapmış Laktasyondaki Koyunların Aynı Üreme Mevsimi İçinde Östrüs Senkronizasyonunda Kısıtlı Emzirme ve eCG Kullanımın Fertilite Üzerine Etkisi(2024) Kutlu, Metehan; Köse, Ayşe Merve; Ürer, Ece KoldaşSunulan çalışmada, üreme mevsimi içerisinde kısa süreli progestajen uygulamaları ile östrüsları senkronize edilen laktasyondaki Macar Merinos ırkı koyunlarda kısıtlı emme ve eCG’nin farklı dozlarının östrüs uyarımı ve fertilite üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Östrüs uyarımı başlangıcında koyunlar rastgele 4 gruba ayrıldı. Bu koyunlara 0. gün intravajinal 60 mg medroksiprogesteron asetat içeren sünger uygulandı, süngerler 7 gün süreyle vajinada tutuldu. Sünger uygulama süresi içerisinde, laktasyon gruplarındaki koyunlar (L) kuzuları ile günde 5 saat emmeleri için beraber kalırlarken, kısıtlama gruplarındaki koyunlar (K) kuzuları ile 2 günde bir 1 saat beraber bırakıldı. Tüm koyunlarda uygulamanın yedinci günü süngerler çıkarıldı ve sünger çıkarılması anında 250 ?g kloprostenol sodyum ile 350 IU dozda (L-350 ve K-350 gruplarına) ve 550 IU dozda (L-550 ve K-550 gruplarına) eCG uygulandı. Östrüs tespiti süngerlerin çıkartılmasından 12 saat sonra başlanarak sabah ve akşam gerçekleştirildi. Östrüste olduğu tespit edilen koyunlar elde aşım yöntemi ile çiftleştirildi. Hayvanlara aşımdan sonraki 48. günde ultrasonografik gebelik muayenesi yapıldı. Gruplarda ilk aşımda, ikici aşımda ve toplam aşımlarda, östrüs oranı, gebelik oranı, kuzulama oranı ve yavru verimi parametreleri hesaplandı. Yapılan istatistiksel analizlere göre gruplar arasında fark belirlenemedi (P>0.05). Sonuç olarak üreme mevsimi girişinde doğum yapan laktasyondaki Macar Merinos ırkı koyunların aynı üreme mevsimi içerisinde kısa süreli progestajen uygulamaları ile yeniden gebe bırakılmasında kısıtlı emme ve eCG’nin farklı dozlarının fertilite parametrelerini etkilemediği ancak östrüslerin yeniden toplulaştırılabileceği ve kuzu veriminin sayısal olarak artırılabileceği kanısına varıldı.Öğe Cerrahi Yoğun Bakım Hemşirelerinin Deliryumu Tanılama ve Yönetme ile İlgili Deneyimleri Bir Nitel Çalışma(2024) Söylemez, Gönül Kara; Bulut, Hülya; Ekici, GülayBu çalışmanın amacı cerrahi yoğun bakım hemşirelerinin deliryumu tanılama ve yönetme ile ilgili deneyimlerini belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden biri olan fenomenolojik araştırma tasarımı kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu bir üniversite hastanesinin cerrahi yoğun bakım ünitelerinde çalışan 13 hemşire oluşturmuştur. Hemşirelerin sosyo-demografik özellikleri ve deliryumu tanılama ve yönetme ile ilgili görüşleri sırası ile “Hemşire Tanılama Formu” ve “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılarak belirlenmiştir. Verilerin analizinde, nitel araştırma modelinde kullanılan veri değerlendirme yöntemlerinden içerik analizi kullanılmıştır. Hemşirelerin deliryumu tanılarken genellikle semptomları izledikleri ve deliryum tarama araçlarını kullanmadıkları belirlenmiştir. Ayrıca deliryumu değerlendirme konusunda kendilerini yetersiz hissettikleri ve bu yetersizliğin ise bilgi eksikliğinden kaynaklandığı saptanmıştır. Deliryumlu hastalara bakım verirken en fazla oryantasyonun sağlanmasına özen gösterdikleri, bu kapsamda hasta ile iletişimi arttırma, aile ziyaretlerini destekleme, yer, zaman ve kişi oryantasyonunu sağlama gibi non-farmakolojik girişimler uyguladıkları tespit edilmiştir. Hemşirelerin deliryumu tanılama ve yönetimini olumsuz etkileyen faktörlerin farkında oldukları saptanmıştır. Hemşirelerin deliryum tanılaması ve yönetimini geliştirmek için hizmet içi eğitimlere deliryum yönetimi konusunun eklenmesi ve yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşire sayısının arttırılarak iş yükünün azaltılması önerilmektedir.Öğe Hatay İlinde Kedi ve Köpeklerde 2015-2022 Yılları Arasında Tetrathyridiosis Olgularının Retrospektif Analizi(2024) Zerek, Aykut; Erdem, İpek; Aydenizöz, Meral; Karagöz, Mustafa; Yaman, MehmetPeritoneal tetrathyridiosis kedi ve köpeklerde genellikle asemptomatik seyretmesi nedeniyle çeşitli operasyonlarda veya nekropsilerde tesadüfen rastlanan ve nadir görülen paraziter bir hastalıktır. Ancak tetrathyridiumlar kedi ve köpeklerde, bazen kronik asitesli peritonitise ve hatta ölümcül sonuçlara neden olabilirler. Bu çalışmada, 2015-2022 yılları arasında ovariohisterektomi ve orşiektomi amacıyla Hatay Büyükşehir Belediyesi Sahipsiz Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne getirilen 897 kedi ve 12 057 köpekte tetrathyridiosis olgularının prevalansı araştırıldı. Hayvanların periton, mezenterium ve omentum kısımlarında rastlanan küçük, beyaz renkli larva benzeri yapılar %10’luk formalin çözeltisi içeren şişelere konuldu. Daha sonra incelenmek üzere Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Laboratuvarı’na nakledildi. Yapılan parazitolojik muayene sonucunda bu yapıların Mesocestoides spp.’nin ikinci dönem larvası tetrathyridium oldukları tespit edildi. Ovariohisterektomi ve orşiektomi operasyonları esnasında 897 kedinin 4’ünde (4?) (%0.44), 12 057 köpeğin 17’sinde (15?, 2?) (%0.14) toplamda da 12 954 hayvanın 21’inde (19?, 2?) (%0.16) tetrathyridiumlara rastlandı. Hatay ilinde kedi ve köpeklerde tetrathyridium varlığının araştırıldığı bu retrospektif çalışma, Türkiye’de ilk çalışma olma niteliğindedir.Öğe Doğa Sanatı ve Doğanın Sunduklarıyla Doğada Sanat Üreten Sanatçılar(2022) Özcan, Berna ÖzlemLand Art (Arazi Sanatı), Environmental Art (Çevresel Sanat) ve Nature Art (Doğa Sanatı) çoğu zaman birbiri yerine adlandırılan ya da karıştırılan sanat anlayışları olarak karşımıza çıkarlar. Arazi Sanatı ve Çevresel Sanat, 1960'ların sonunda Amerika'da ortaya çıkmış, 1970’ler ve 1980’ler boyunca batı ülkelerini etkilemiş deneysel sanat türleridir. Gerçekleştirildiği yere göre önceden tasarlanmış doğal ve doğal olmayan materyallerle oluşturulan heykelsi özellikler gözeten yaklaşımlardır. Doğada yapılan zaman odaklı bireysel performans ve ortak gerçekleştirilen “sosyal bilinç projeleri” gibi sanatsal deneyimleri kapsarlar. Ancak eserlerin çoğu, üretildiği çevrenin ekolojisine gerekli önem verilmeden ağır iş makineleriyle yapılmıştır. 1981 yılında Kore Doğa Sanatçıları Derneği (YATOO) ile kurumsallaşmış Doğa Sanatında ise; taş, toprak, buz, dallar, yapraklar gibi doğal malzemelerle arazinin olanaklarından yararlanılarak gerçekleştirilen uygulamalar öne çıkar. Eserin tasarım süreci kayda alınır ya da tamamlanan işin fotoğrafı çekilerek belgelenir. Yapılan eser doğanın doğal döngüsüne bırakılır. Araştırmanın odağını oluşturan Doğa Sanatı incelenirken söz konusu sanat akımı üzerine aktif olarak etkinlikler düzenleyen uluslararası ve ulusal gruplar, bireysel üreten sanatçılar ile örnek çalışmalar hakkında bilgi verilecektir. YATOO, ORANKI (Finlandiya), ART SELLA (İtalya), BAGGAT ART ASSOCIATION (Kore) doğa sanatı çalışmalarını gerçekleştiren uluslararası aktif gruplarken, İzmir merkezli PATİKA SANAT GRUBU ve Gaziantep merkezli TOPRAK ART GROUP ise Türkiye'de doğa sanatı çalışmaları yürüten gruplardır. Bu çalışmanın amacı Doğa Sanatının genel özelliklerini ve Türkiye'de yapılan Doğa Sanatı gruplarını ve ilk Doğa Sanatı çalışmalarını tanıtmaktır. Doğa Sanatı çalışmalarının, gerek üretim olarak yaygınlaşması ve gerekse ortaya çıkan eserlerin daha çok insanla buluşturulmasının doğayı koruma bilincinin geliştirilmesi için anlamlı olacağı düşünülmektedir.Öğe Sağlık Turizmi Yetki Belgesi Almaya Hak Kazanan Acentelerin Web Sitelerinin İncelenmesi(2021) Göde, Ali; Yorulmaz, Mehmet; Aydoğdu, AdilBu çalışmada sağlık turizmi yetki belgesi almaya hak kazanan acentelerin web sitelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, acentelerin web siteleri incelenmiş, web sitesi yapım aşamasında olan veya web sitesi olmayan acenteler dışında 113 acentelerinin web sitesine ulaşılmıştır. Acentelerin web sitelerinin incelemesi nitel araştırma deseninden içerik analizi tekniği kullanılarak yapılmıştır. 113 acenteye ait web sitesi; temel bilgiler, rezervasyon hizmetleri, acentenin hizmet bilgilendirmesi, iletişim bilgileri, site yönetimi ve sağlık turizmi bilgileri olmak üzere 6 temel özellik kapsamında 42 maddeyle incelenmiştir. İçerik analizi ile elde edilen veriler frekans ve yüzde dağılımları üzerinden değerlendirmeye alınmıştır. Araştırma sonucunda sağlık turizmi yetki belgesi almaya hak kazanan acentelerin, büyük çoğunluğunun Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya gibi hali hazırda turizm potansiyeli yüksek illerde yer aldığı görülmüştür. Bununla birlikte web sitelerine ulaşılan acentelerin, web sitelerini sağlık turizmi yönünden etkin ve verimli kullanmadıkları görülmüştür. Bu nedenle acentelerin web sitelerinin hızlı bir şekilde revize edilmesi önerilmektedir.Öğe Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşiv Belgelerine Göre Hatay Meselesinin Cenevre’ye Taşınması ve Çözümlenmesi (1936-1939)(2023) Özkaya, Olcay; Payaslı, VolkanTarihte 1918-1939 yılları arasını kapsayan, dünyada küresel olduğu gibi bölgesel etkileriyle de uzun ve kısa vadede siyasal eğilimler, dengeler ve güç merkezleri üzerinde belirleyici oranda büyük etkiler yaratmış olan süreç Türk dış politikasında da önemli bazı sorunların odağa taşınmasına yol açmıştır. Bu iki savaş arası dönemde Türk dış politikasının önemli konuları arasında Hatay meselesi de yer almıştır. Sorunun kesin çözüme kavuşmasında ulusal, yerel ve uluslararası ölçekte basın-yayın yoluyla propaganda oluşturma, kültürel etki yaratma gibi yöntemlerin yanı sıra siyasi/diplomatik anlamda da oldukça etkin ve direngen birçok çaba gösterilmiştir. Nitekim Türkiye’nin Hatay’ın önce bağımsızlığı daha sonra ise Türkiye’ye iltihakına giden süreçte gösterdiği diplomatik başarı özellikle Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde tasnif edilmiş önemli birçok evrak üzerinden incelenebilmektedir. Hatay meselesi farklı türden arşiv belgeleri çerçevesinde ele alınmış çok sayıda akademik ve bilimsel çalışma kapsamında incelenmiş olmasına karşın bu çalışma Hatay meselesi ile ilgili daha önce ortaya konulmuş yayınlarda yer almayan Türk Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Arşivinde bulunan belgelerin konu çerçevesinde incelenmesi ve yorumlanmasına odaklanmıştır. Çalışmada söz konusu arşiv belgeleri ekseninde Hatay meselesinin çözümü bağlamında ortaya konulması amaç edinilmiştir. Bu bağlamda sorunun çözümüne giden yolda Atatürk’ün hassasiyetle altını çizdiği yurtta sulh ve cihanda sulh mottosunun esas alındığı Türk dışişlerinin diplomatik başarısı kayıtlar üzerinden incelemeye alınacaktır.Öğe Investigation of the X-ray fluorescence parameters and valance electronic structure for Ni in Ni-B/hBN coating materials with doped TMAB and saccharine(2022) Köksal, Oğuz Kağan; Karahan, İsmail HakkıIn this investigation, K shell valance electronic structure of Ni in Ni-B alloy coatings were studied by means of collecting the X-ray emission and XRD spectra. The data obtained were evaluated in terms of the K beta/K alpha X-ray intensity ratios and XRD data. The coated alloys were fabricated with using different concentrations of hexagonal boron nitride (hBN) for this study by electrochemical storage method. Besides saccharine and trimethylamine borane complex (TMAB) were added the current samples at constant concentration. The current specimens were excited by 59.5 keV photons from a 241Am annular radioactive source. K shell X-rays emitted by the specimens were detected by means of an Ultra-LEGe detector with a resolution of 150 eV at 5.9 keV. The K shell X-ray intensity ratios of Ni-B alloys are checked with pure Ni. Variations in the current outcomes were interpreted by the variation in valence electronic structures of Ni in Ni-B/hBN coating materials with doped TMAB and saccharine.Öğe Malatya İlinde Üretilen Peynirlerden İzole Edilen Bacillus cereus Suşlarında Enterotoksin Kodlayan Genler ile Antibiyotik Direncinin Araştırılması(2023) Can, Hayriye Yeşim; Sarı, Kardelen BanuBu çalışmada, Malatya ilinde üretilen ve halk tarafından yaygın olarak tüketilen yöresel köy tipi peynir örneklerinde, i) Bacillus cereus’un varlığının belirlenmesi, ii) izolatlarda enterotoksin genlerinin polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile saptanması ve iii) antibiyotik direncinin belirlenmesi amaçlandı. Analize alınan toplam 75 adet peynir örneğinin 55’inde (%73,3) B. cereus saptandı. Yapılan moleküler analizler sonucunda, toplam 55 adet izolat B. cereus yönünden hemolizin geni hedef alınarak doğrulandı. Bu izolatlardan 3’ünün sadece nhe genini, 1’inin ise hem nhe hem de cytK genlerini taşıdığı tespit edilirken, ancak izolatların hiçbirisinde hbl genine rastlanılmadı. Antibiyotik duyarlılık testi sonucunda, izolatların tamamı (%100) sefoksitine karşı dirençli olarak bulundu. Bunu sırasıyla, %94,5 ile rifampin, %87,2 ile penisilin, %58,1 ile eritromisin, %56,3 ile gentamisin ve %12,7 ile kloramfenikol izledi. İzolatların %94,5’inin çoklu antibiyotik direnci gösterdiği belirlendi. Gıda güvenliği ve halk sağlığı kapsamında değerlendirildiğinde, çalışmadan elde edilen bulgular, sağlıklı peynir üretimi için gerekli teknolojik ve hijyenik önlemlerin alınması yönünde hem süt endüstrisine hem de halka önemli bilgiler sunmaktadır. Ayrıca, izolatların yüksek düzeyde çoklu antibiyotik direnci göstermesi, bu konuda alınacak önlemlere bağlı olarak halk sağlığının korunmasına katkı sağlayacaktır.Öğe Sivas İlindeki Köpeklerde Cryptosporidium Spp.’nin Prevalansı(2022) Ağaoğlu, Zahid Tevfik; Başbuğ, Onur; Özpınar, NecatiCryptosporidium spp. zoonotik özelliğe sahip, insan ve hayvanların gastrointestinal sisteminde hastalık olu?turan bir protozoondur. Bu çalı?ma, Sivas ilindeki farklı ya? aralığındaki köpeklerde, farklı metotlarla Cryptosporidium spp. prevalansını belirlemek amacıyla yapıldı. Bu çalı?manın materyalini farklı ırk, ya? ve cinsiyetten 100 adet köpek olu?turdu. Çalı?maya dâhil edilen köpeklerin i?tah durumu, vücut sıcaklığı, kalp atım sayısı, solunum sayısı, solunum tipi, kapiller dolum zamanı, dehidrasyon oranı, mukoza muayenesi ve mental durumları muayenelerinde anormal bir durum gözlenmedi. Hayvanlardan dı?kı örnekleri plastik kaplara alındı. Toplanan dı?kı örneklerinde Cryptosporidium spp. ookistlerinin saptanması amacıyla direkt inceleme, asit-fast boyama ve Polimeraz Zincir Reaksiyon (PZR) yöntemi kullanıldı. ?ncelenen dı?kı örneklerinde pozitiflik oranı direkt incelemede %0, asit-fast boyamada %2 ve PZR testinde ise %4 olarak belirlendi. Sonuç olarak, bu çalı?mada Sivas ilinde Cryptosporidium spp. pozitiflik oranı hayvan hastanesine kontrol amacıyla getirilen köpeklerde %0, barınak köpeklerinde %8 olduğu belirlendi. Ayrıca 1 ya?ın altı, 1-5 ya? ile 6 ya? üstündeki barınak köpeklerinde sırası ile %13.3, %5.8 ve %5.5 oranında pozitiflik saptandıÖğe Tüketicilerin Döngüsel Ekonomiye Katılımları Üzerine Nitel Bir Araştırma(2022) Balıkçıoğlu, Betül; Kanlıtepe, Melek AydınDöngüsel ekonomiye geçişte en zayıf halka çoğu zaman tüketici ola- rak görülse de hareketin başlatıcısı olarak bilinçli tüketiciler önemli bir baskı unsurudur. Bu bağlamda çalışmanın amacı tüketicilerin dön- güsel tüketim davranışlarını araştırmaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak 18 katılımcıyla derinlemesine görüşmeler ger- çekleştirilmiştir. Araştırmada, döngüsel tüketimle ilgili beş davranış bulgulanmıştır. Söz konusu davranışlar; satın almadan önce tüketimi azaltma, satın alma sırasında bilgi arayışı ve kullanım yoğunluğunu arttıracak çözüm arayışları, kullanım aşamasında ürün ömrünü uzat- mak için gerçekleştirilen davranışlar ile son olarak ürünün üretim sü- recine yeniden katılmasına yönelik elden çıkarma davranışları bulun- maktadır.Öğe Mersin İli Damızlık Kayısı Parselinde ve Bazı Üretici Bahçelerinde Avrupa Sert Çekirdekli Sarılık Fitoplazması (Candidatus Phytoplasma prunorum) Hastalığının Moleküler Yöntemlerle Testlenmesi(2022) Altan, Bülent; Çağlayan, KadriyeMersin’de 2007–2009 yılları arasında yürütülen bu çalışmada Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü (ABKAE) Müdürlüğü’nün damızlık kayısı parselinde bulunan çeşitler ile Mut yöresinde yetiştirilen bazı kayısı çeşitlerinin Avrupa Sert Çekirdekli Sarılık Fitoplazması (ASSF) “Candidatus Phytoplasma prunorum” ile bulaşma oranlarının moleküler yöntemlerle belirlenmesi amaçlanmıştır. Polimeraz Zincir Reaksiyonu- Restriksiyon Fragmenti Uzunluk Polimorfizmi (PCR-RFUP) yöntemi ile 112 örnekte yapılan testlemelerde gerek simptomlu gerekse simptomsuz bitkilerde ASSF ile bulaşıklık oranı % 8.035 olarak belirlenmiştir. Arazi çalışmalarında ASSF’nin tipik belirtileri olan yapraklardaki kıvrılmalar sadece Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde bulunan 1 örnekte gözlenmiştir. Ayrıca bu çalışma kapsamında Mersin’deki simptom göstermeyen kayısı ağaçlarında da ASSF’nin yaygın olduğu ve bu latent enfeksiyonların moleküler yöntemlerle saptanabileceği ortaya konmuştur. Böylece sertifikasyon çalışmalarında bu önemli patojene karşı simptom göstermeyen bitkilerin de testlenmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha vurgulanmıştır.Öğe A SAFE AND EFFECTIVE METHOD FOR REMOVING ORGANIZED BLOOD HEMATOMA FROM THE BLADDER: THE CLOT MORCELLATION TECHNIQUE(2023) Ors, Bumin; Akıncıoğlu, Emir; Yildirim, Umit; Uslu, Mehmet; Eskıdemır, Umıt; Gökalp, FatihIntroduction: Urinary retention caused by bladder clots can be an extremely challenging medical condition when these blood clots are difficult to remove. We established an alternative technique to evacuate blood clots from the bladder by using morcellator devices following endoscopic urologic operations when all other conventional methods failed. Material and Method: The clot morcellation technique (CMT) used to treat 12 male patients who had severe clot retention and failed with conventional techniques following TUR-P, TUR-B, or laser prostatectomy. We describe how to use the morcellator to manage bladder blood clots and discuss this novel technique's outcomes. Results: We successfully used this technique to remove a large quantity of hematoma and empty the bladder in all patients with clot retention. The median time of clot removal was 6.9±4.4 minutes. The median estimated volume of hematomas was 80mL (range 20-400). There were no preoperative or postoperative complications. Conclusion: The evacuation of clotted blood in the bladder can be complicated and operational interventions need to be applied. However, having a clot-free bladder at the end of the procedure can be time-consuming and may not always be guaranteed. When other traditional treatments fail to completely remove the blood clot, the CMT is a rapid, easy, safe, and effective method to remove the blood clot entirely