Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Ankara’da evsiz ölümleri
    (Adli Tıp Uzmanları Derneği, 2018) Yağan, Murat; Koçak, Uğur; Demirol, Birol
    Amaç: Evsizlik, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemiz için de ulusal bir sorundur. Evsiz insanlar arasındaki ölüm oranının genel nüfusa göre daha fazla olması, önlenebilir ölüm nedenlerinin tespiti ve gerekli tedbirlerin alınması konularında, sosyal yardım kurumlarının ve dolayısıyla devletin bilgilendirilmesini önemli hale getirmektedir. Bu çalışmada konuya dikkat çekmek, ülkemizdeki evsiz insanlara ait istatistiklere katkıda bulunmak ve alınması gereken önlemler için veri sağlamak amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: 1997-2006 yılları arasında, Ankara’da ölen 127 evsiz insana ait ölü muayenesi ve otopsi tutanaklarına Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı arşivlerinden ulaşılmış; olgular cinsiyet, yaş, ölü bulunduğu yer ve mevsim, ölüm nedenleri açısından geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Olgulardan elde edilen veriler kaydedilerek paket istatistik programı (SPSS) kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Ölen evsizlerin 116’sı (%91,33) erkek olup en çok 31-60 yaş (%70,08) grubunda ölümler gözlenmiştir. Ölü bulundukları yerler metruk bina, inşaat ve baraka benzeri gibi kapalı bulunan yerlerdir. Ölümler en çok sonbahar ve kış mevsimlerinde (%62,99) görülmüştür. Ölen evsiz insanların %67,71’inin genel vücut hijyeni bozuk bulunmuş, %42,51’ine otopsi yapılmıştır. Doğal olmayan nedenlerden ölümlerde (%55,11), ölüm nedeni olarak en çok trafik kazaları (%14,17) ve alkol entoksikasyonu (%7,87) saptanmış, doğal nedenli ölümlerde ise sırasıyla akut myokard enfarktüsü (%18,90) ve beslenme bozukluğuna bağlı çoklu organ yetmezliği (%5,51) tespit edilmiştir. Sonuç: “Evsiz” insan ölümlerinde; ölümün meydana geldiği yerin, öncelikle olay yeri inceleme ekipleri ve Adli Tıp Uzmanı tarafından değerlendirilmesi, tanık ifadelerinin ayrıntılı bir şekilde alınması ve gerçek ölüm nedenlerinin belirlenmesinin, bu insanların yaşam sürelerini artıracak gerekli tedbirlerin alınmasında temel bir veri kaynağı olacağı düşüncesindeyiz.
  • Öğe
    Türkiye’de havadaki PM10 ve SO2 düzeyindeki değişimler, 2005-2015
    (2018) İnandı, Tacettin; Canciğer Eltaş, Mehtap; Kerman, Beyza
    Hava kalitesi sağlığımızı belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Günümüzde dünya nüfusunun %92’si havanın kirli olduğu bölgelerde yaşamaktadır. Kirli hava, dünyada ölüm nedenleri arasında 4. sırada yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye genelinde PM10 ve SO2 eğimlerini ve değerlerini yer ve zaman özellikleri bakımından incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Araştırmada 2005- 2007 yıllarında ölçüm yapmaya başlayan, 2015 yılına kadar ölçüme devam eden ve bir yılın en az %75’inde ölçüm yapan istasyonların verileri http://www.havaizleme.gov.tr/ sunucusundan 24 saatlik ortalamalar şeklinde, Excel dosyası olarak 2016 yılında indirildi. Bulgular: Yıllara göre ölçüm yapan istasyon sayısı 12 ile 72 arasındaydı. Yıllara göre ortanca PM10 değerleri 46 μg/m3 ile 84 μg/m3 arasında değişti. Ölçüm yapılan toplam günlerin %54,2’sinde PM10 için limit aşımı gerçekleşti. SO2 için günlük limit değeri, 10 yılda toplam günlerin %23,0’ında aşıldı. Verilerin alındığı 2005-2015 arasında, yıllar itibariyle hem PM10 hem de SO2 değerlerinde azalma eğilimi gözlendi. Bununla birlikte PM10 açısından ölçülen değerler DSÖ limit değerlerin üzerindeydi. Yaz aylarının PM10 grafiğinde değerler Ekim-Mart dönemini yansıtan grafiğe göre daha düşük seyretti. Yaz mevsimine doğru gelindiğinde SO2 ortanca değeri giderek azaldı ve Haziran-Ağustos aylarında düşük değerlerde seyretti. Bölgeler açısından ele alındığında değerlendirilen ölçüm yılları boyunca, en düşük ortanca PM10 48 μg/m3 değeri ile Karadeniz’de, en yüksek PM10 değeri olan 71 μg/m3 ise Ege Bölgesi’nde gözüktü. SO2 ortanca değeri 13 μg/m3 ile en yüksek Ege Bölgesi’nde, en düşük değer 6 μg/m3 ile Marmara Bölgesi’nde gözlendi. Sonuç: PM10 ve SO2 değerleri 10 yıllık sürede düşme eğilimindedir. PM10 kirliliği SO2’ye göre daha belirgindir. Toplam günlerin yarısından fazlasında kirli hava solunmuştur. Halk sağlığı açısından mevcut hava kalitesi uygun değildir.
  • Öğe
    Aspirin for preventing hemodialysis-associated chronic hepatitis C infections
    (Viral Hepatitle Savaşım Derneği, 2018) Bal, Tayibe; Önlen, Yusuf; Şahin, Selma İlkay; Turgut, Faruk Hilmi
    Objectives: This study aimed to evaluate whether aspirin therapy is effective in protecting against hepatitis C virus (HCV) infection in maintenance hemodialysis patients, one of the high-risk groups for HCV infection. Materials and Methods: This retrospective cross-sectional study included 408 patients with end-stage renal failure who underwent maintenance hemodialysis for at least 3 months in four private hemodialysis units in Hatay, Turkey, in January 2017. The patients were classified into two groups according to their aspirin exposure status: non-users (n=228) and regular aspirin users (n=180). The proportion of patients with hemodialysis-related chronic hepatitis C (CHC) was compared between the groups. Irregular aspirin users, patients infected with HBV or diagnosed with CHC before initiation of hemodialysis therapy were excluded from the study. Results: The prevalence of hemodialysis-related CHC was 3.9% among the 408 patients. Hemodialysis-related CHC was not seen in any of the 180 regular aspirin users. Regular aspirin users showed a significantly lower prevalence of hemodialysis-related CHC than non-users (p<0.001). There was a significant (p<0.001), but weak (Cramer’s V=0.180) correlation between hemodialysis-related CHC and aspirin exposure status. Conclusion: These results indicated that regular use of aspirin might be linked to a lower risk of hemodialysis-related CHC. However, further prospective studies are required to confirm this association.
  • Öğe
    Effect of deep brain stimulation on quality of life in patients with parkinson’s disease
    (Türk Nöroloji Derneği, 2018) Doğru Hüzmeli, Esra; Yılmaz, Atilla
    Objective: To investigate the effect of deep brain stimulation (DBS) on quality of life (QOL) in patients with Parkinson’s disease (PD). Materials and Methods: The study included 19 patients with idiopathic PD who underwent DBS surgery at Mustafa Kemal University Faculty of Medicine, Neurosurgery Department. Patient characteristics, duration of disease, and the dominant hand of each patient were noted from the patients’ clinical records. The QOL of the patients was assessed using the RAND 36-Item Health Survey 1.0 (RAND-36) and the symptoms of PD were evaluated using the Unified PD Rating Scale (UPDRS), which was administered preoperatively when the medication was on (within one week prior to surgery) and postoperatively when the medication and stimulation were on (2 months after the surgery; range, 55-65 days). Results: The study included 19 patients with PD, comprising 12 (63.2%) men and 7 (36.8%) women with a mean age of 52.07±9.89 (range, 38-72) years. The mean duration of disease was 6.60±5.92 years. A sex-based analysis of the RAND-36 scores indicated that there was a significant difference between the pre- and postoperative scores of the female patients for bodily pain (p=0.028) and between the pre- and postoperative scores of the male patients for emotional well-being (p=0.032). However, no significant difference was found between the pre- and postoperative scores of other subcategories in both sexes (p>0.05). On the other hand, postoperative UPDRS scores decreased compared with preoperative scores in all patients. Conclusion: This study is the first region-wide prospective study to investigate the effects of subthalamic nucleus (STN)-DBS in patients with PD for our region. The results indicated that STN-DBS surgery had a positive effect on the QOL in patients with PD.
  • Öğe
    Evaluating effects of different musical types on depression, sleep quality, mental state and anxiety in stroke patients
    (İnönü Üniversitesi, 2018) Hüzmeli Doğru, Esra; Melek, İsmet; Çömük Balcı, Nilay; Güntel, Murat; Dağ, Ersin
    Aim: Music’s rehabilitative effects are clear in the literature, but the effect of the music type on the post-stroke patients is not clear. The aim of the present study was to investigate the effects of listening different types of music on depression, sleep quality, mental state and anxiety in post-stroke patients. Material and Methods: The study was conducted prospectively. Thirty post-stroke pateints admitted to Department of Neurology, Faculty of Medicine at Mustafa Kemal University, were considered for the study. The patients’ depression level, sleep quality, anxiety and cognitive status were evaluated. Subjects were listening music during the rehabilitation program. Subjects were separated as the Eastern Music group (n=10), western music group (n=10) and control group (n=10). Beck Depression Inventory (BDI), Beck Anxiety Inventory (BAI), Standardized Mini Mental Test (SMMS), and Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) tests were performed for all subjects twice pre and post- treatment. Results: There was a significant difference in SMMT and BDI within the eastern and Western Music groups (p<0.05). PSQI score decreased an average of 1.4 points within only the Western Music group and it was statistically significant. There was no significance in any of the parameters of the control group. There was no statistical difference between the three groups. Conclusion: Although positive results within groups were found, there was no significant difference among the groups; therefore, music listening independent of the music type has no effect on sleep quality, mood, mental state and anxiety.
  • Öğe
    Does kinesiology taping improve muscle strength and function in knee osteoarthritis? A single-blind, randomized and controlled study
    (Turkish League Against Rheumatism (TLAR), 2018) Öğüt, Halil; Güler, Hayal; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Velioğlu, Turgut; Turhanoğlu, Ayşe Dicle;
    Objectives: This study aims to evaluate the efficacy of kinesiology taping (KT) on pain, movement restriction, walking speed, daily living activities, and isokinetic muscle performance in female patients with knee osteoarthritis (OA). Patients and methods: The study included 61 female patients (mean age 53.5±3.5 years; range 50 to 60 years) who were admitted to Physical Medicine and Rehabilitation Outpatient Clinic with complaints of mechanical knee pain. Knee OA was diagnosed according to the clinical/radiological criteria of the American College of Rheumatology and patients with Kellgren-Lawrence grade 2 and 3 were included. Patients were randomly divided into two groups. Both groups received transcutaneous electrical nerve stimulation for 30 minutes, hot pack for 30 minutes, and therapeutic ultrasound for 10 minutes in a day for three weeks (five days in a week). Also, one group was treated with KT (KT group, n=31) while the other group was treated with sham-KT (sham-KT group, n=30) one time a week for three weeks. A home program of around the knee strengthening exercises was recommended for all patients. All patients were evaluated with Visual Analog Scale (VAS), Western Ontario and McMaster Osteoarthritis Index (WOMAC) values, goniometric measurement of active knee range of motion, 50-meter walking distance, and isokinetic knee extensor muscle peak torque measurements before treatment, at the end of treatment, and at one month and three months after treatment. Results: There was a significant improvement in after treatment and first month VAS values in the KT group compared to the sham-KT group (p<0.05). In the KT group, the WOMAC pain and WOMAC total scores decreased significantly after treatment compared to the sham-KT group (p<0.05). VAS values were significantly decreased after treatment in both groups (p<0.05). In both groups; WOMAC pain, stiffness, physical function, and total values decreased significantly after treatment (p<0.05). In both groups, isokinetic quadriceps peak torque measurements were increased after treatment (p<0.05). Conclusion: The application of KT to females with knee OA appears to be a method that may be effective on pain and functional capacity