SBE Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 853
  • Öğe
    Gülten Dayıoğlu'nun çocuk romanlarında kullandığı dil üzerine bir inceleme (cümle türleri)
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2009) Tozman, Faruk; Öztürk, Jale
    Okuma becerisi küçük yaşlardan itibaren kazanılması gereken zihinsel bir etkinliktir. Bu becerinin geliştirilmesinde iyi hazırlanmış çocuk edebiyatı ürünleri önemli rol oynar. Çocuk romanlarının, öğrenim çağındaki çocukların gelişim özelliklerine, ilgi ve ihtiyaçlarına göre hazırlanması çocuklar için çok önemlidir. Çünkü bu eserlerle çocuklara okuma alışkanlığı kazandırılır, çocukların dil ve düşünce gelişimi sağlanır. Bunun için çocuk romanlarında kullanılan dil çok önemlidir.Çocuk kitapları, dilsel becerileri (dinleme, konuşma, okuma, yazma) kazanma konusunda çocuklara yardımcı olur. Bu yüzden çocuklara nitelikli edebi ürünler sunmak hem çocuk edebiyatıyla uğraşan yazarların ve akademisyenlerin, hem de eğitimcilerin görevidir. Bu nedenle eserlerin çocukların özelliklerine, ilgi ve ihtiyaçlarına göre hazırlanması, incelenmesi ve seçilmesi gerekmektedir. Çocuk edebiyatı üzerine yapılan araştırma ve incelemeler, çocuklar için hazırlanacak eserlerde yol gösterici olacaktır.Bu araştırmanın amacı, çocuk edebiyatı sahasında onlarca eser veren Gülten Dayıoğlu'nun çocuk romanlarında kullandığı cümle türlerini incelemek ve kullanılan cümle türlerinin çocuklara uygunluğunu değerlendirmektir.Araştırmada, Gülten Dayıoğlu'nun 14 çocuk romanının ilk, orta ve son bölümlerinin 30'ar sayfasında yer alan cümleler fişlenmiştir. Sonraki aşamada her cümle yapısına göre, anlamına göre, yüklemin yerine göre, yüklemin türüne göre incelenmiştir. Cümle türlerine ilişkin elde edilen sayısal verilerden hareketle kitapların hitap ettiği yaş grubuna uygun olup olmadıkları değerlendirilmiştir.Araştırmamıza konu olan çocuk romanlarında toplam 36306 cümle incelenmiştir. İncelenen cümle sonuçlarına göre yazarın, yapısına göre en çok basit cümleyi (%84,97); anlamına göre en çok olumlu cümleyi (%85,57); yüklemin yerine göre en çok kurallı cümleyi (%91,74); yüklemin türüne göre en çok fiil cümlesini (%87,77) kullandığı belirlenmiştir. Ayrıca bu cümle türlerinin her romanda en fazla kullanılan cümle türleri olduğu görülmüştür.Araştırmada Gülten Dayıoğlu'nun 14 romanının cümle türleri açısından hitap ettiği 10?14 yaş grubuna uygun olduğu sonucuna varılmıştır.ANAHTAR SÖZCÜKLERGüten Dayıoğlu, Çocuk Edebiyatı, Çocuk Romanı, Dil, Cümle Türleri
  • Öğe
    5e öğrenme modelinin ortaokul 5. sınıf öğrencilerinin zihinsel yapılarına ve bilimin doğasını öğrenmelerine etkisinin incelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2017) Dalak, Duygu; Açıl, Elif
    Bu araştırma ortaokul 5. sınıf Maddenin Değişimi ve Tanınması ünitesindeki konuların 5E Modeli ile işlenmesinin öğrencilerin zihin yapılarına ve bilimin doğasını anlamalarına etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca öğrencilerin 5E modeli ile ilgili görüşlerinin ortaya çıkarılması, araştırmada amaçlanan bir diğer husustur.Araştırma ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel yönteme göre desenlenmiştir. Araştırmaya 2013/2014 eğitim öğretim yılının birinci döneminde Hatay-Antakya'da bir ortaokulda öğrenim gören 84 5. sınıf öğrencisi katılmıştır. Bu öğrencilerden rastgele seçilen iki şubedeki 42 öğrenci deney, diğer iki şubedeki 42 öğrenci kontrol grubunu oluşturmaktadır. Uygulama sürecine geçilmeden önce gruplardaki öğrencilerin fen bilimleri ders notları açısından denk oldukları belirlenmiştir. Araştırmanın uygulama süreci Maddenin Değişimi ve Tanınması ünitesi süresince haftada dörder ders saati ile beş haftada tamamlanmıştır. Deney grubunda konular, araştırmacının hazırladığı 5E Modeli'ne uygun etkinlik kitabı ile; kontrol grubunda ise Milli Eğitim Bakanlığınca verilen ders kitabı kullanılarak yürütülmüştür. Hazırlanan etkinlik kitabında doğrudan ve yansıtıcı yaklaşımla bilimin doğası unsurları konu alanı ile bütünleştirilmiştir. Her iki grupta da dersler araştırmaya dâhil olan fen bilimleri öğretmeni tarafından işlenmiştir.Veri toplama aracı olarak her iki gruba ön test ve son test şeklinde Kelime İlişkilendirme Testi (KİT) ve Bilimin Doğasını Değerlendirme Ölçeği (BDDÖ) uygulanmıştır. Bunun yanı sıra uygulama sonunda deney grubundaki öğrencilere "5E Modelinin Uygulanmasına İlişkin Öğrenci Görüşme Formu" uygulanarak 5E Modeli ile ilgili görüşleri alınmıştır. Uygulama öncesinde grupların fen bilimleri notlarının denklikleri SPSS.20 paket programı aracılığı ile bağımsız t testi uygulanarak belirlenmiştir. KİT verileri, içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. BDDÖ verileri betimsel analiz, öğrenci görüşme formu verileri ise içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir.Araştırmanın sonucunda KİT ile elde edilen bulgulara göre, 5E Modelinin uygulandığı deney grubunda, mevcut programla ders işlenen kontrol grubuna oranla daha fazla ilişkili kelime yazıldığı; zihin haritalarında daha fazla sayıda bilimsel kavramla ilişkilendirme yapıldığı görülmüştür. Bunun yanı sıra anahtar kavramlarla ilgili yazılan cümlelerin bulguları, deney grubunun daha fazla sayıda bilimsel ifade içeren cümle yazdığı ve kavram yanılgısı içeren cümlelerin deney grubunda daha az olduğunu ortaya koymuştur. BDDÖ ile elde edilen bulgular, araştırmaya katılan deney ve kontrol grubu öğrencilerinin uygulama öncesinde bilimin doğası ile ilgili bazı konularda çağdaş bilim anlayışı ile uyuşan görüşlere sahip olduklarını; bazı konularda da çağdaş bilim anlayışına uymayan görüşleri bulunduğunu göstermiştir. Uygulama sonunda deney grubu öğrencilerinin çağdaş bilim anlayışı ile uyuşan görüşlerinin sıklığındaki artmalar dikkat çekmiştir. Çağdaş bilim anlayışı ile uyuşan görüşlerin sıklığının artmasının yapılan uygulamadan kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Deney grubu öğrencilerinin çağdaş bilim anlayışına uymayan görüşlerinin ise değişmediği görülmüştür. Kontrol grubundaki öğrencilerin uygulama öncesinde var olan çağdaş bilim anlayışı ile uyuşan ve uyuşmayan görüşlerinin, uygulama sonrasında dikkat çekici bir değişime uğramadan devam ettiği görülmüştür. Öğrenci görüşme formlarından elde edilen bulgular ise deney grubu öğrencilerinin 5E modeli ile ilgili çoğunlukla olumlu görüşlere sahip olduğunu ve bu modeli sevdiklerini ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler 5E Öğrenme Modeli, Kelime İlişkilendirme Testi, Zihin Haritaları, Bilimin Doğası, Maddenin Değişimi ve Tanınması
  • Öğe
    Şebeke örgüt yapıları ve Türkiye`deki sanayi işletmeleri üzerine bir araştırma
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 1999) Reyhanoğlu, Metin; Kaypak, Şafak
    VI ÖZET I990'h yıllarla birlikte daha hızlı yaşanan küreselleşme hareketleri, teknolojideki gelişmeler ve yoğun rekabet ile birlikte özellikle büyük işletmelerin bu değişimler karşısında ağır kalması, işletmeleri geleneksel olarak oluşturdukları bürokratik yapılandırmalarını değiştirmek gereksinimi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu gereksinim, işletmelerin piyasaya hızla cevap verebilecek yeni örgüt yapılan arayışına girmelerine yol açmıştır. Söz konusu yapılar daha çok örgütlerarası işbirliğine dayanmakta olup bunlardan birisi de şebeke örgüt yapısıdır. Şebeke örgüt yapılan daha çok piyasa mekanizması çerçevesinde farklı ürün ve hizmet üreten işletmelerin uzun veya kısa vadeli olarak bir araya gelmesi ile oluşan bir yapıdır. Normal geleneksel bürokratik yapılardan farklı olarak işlerin bütünleşmesinden çok aynşmasma dayanmaktadır. Örgütlerin kendi ana faaliyetlerindeki uzmanlıklannı başka firmalarla paylaşımı sayesinde piyasadaki değişime hemen karşılık verebilmektedirler. Şebeke örgüt yapılan literatürde üç değişik şekilde ele alınmaktadır. "Dahili şebeke örgüt yapısı" daha çok aynı merkezi kontrol grubu içinde faaliyet gösteren işletmelerin piyasa mekanizması çerçevesinde birlikte iş yapmalanna dayanmaktadır. İkinci şekil olan "dengeli şebeke örgüt yapısı" ise uzun süreli olarak birbiri ile iş yapan bağımsız firmalann oluşturduğu bir yapıdır. Son olarak "dinamik şebeke örgüt yapısı" sürekli değişen birbirinden bağımsız işletmelerin belli bir aracı ile birlikte üretim için kısa dönemli ilişkiye girmeleridir. Bu çalışma ile yukanda sayılan şebeke örgüt yapılannın varlığı saptanmaya çalışılmıştır. Türkiye'nin en büyük sanayi işletmeleri üzerine yapılan araştırmada bu yapılann ülkemizde var olduğu ama saf olmadıklan kabul edilmektedir. Bulunan sonuca göre bu işletmelerin kullandıktan girdiler, ürettikleri çıktılar, dışkaynak kullanımı, stratejik kontrol ve işletmelerin birbirine karşı duyduklan güven çerçevesi içinde işletmeler birbirleriyle farklı ilişkilerdevıı bulunacaklardır. Yapılan kümeleme analizi sonucunda altı grup oluşmuş ve bu altı grubun bazı yönlerden şebeke örgüt yapılan özelliklerini taşıdıkları saptanmıştır. Bu çalışma ile ülkemizin örgüt yapılan konusunda dünyadaki gelişmelerin neresinde olduğu belirli bir konu çerçevesinde irdelenmeye çalışılmıştır. Yapılan kümeleme analiziyle işletmelerimizin şebeke örgüt yapısında hangi özellikleri yansıttıklan gösterilerek ileride doğabilecek sorunlara karşı önlem alınması olanağı sağlaması hedeflenmiştir. Böylece sorunlann ortaya çıkmadan önce tespiti ve verimli şekilde ilişkilerin oluşturulması sağlanabilmektedir. Anahtar Sözcükler: Şebeke Örgüt Yapısı, Şebeke Yapısı, Şebeke Örgütlenmeler, İşletmelerarası İşbirliği, Organizasyon, Örgüt Yapılan, Bütünleşme, Aynşma, Ortaklaşa Rekabet, Yeni Örgüt Form lan, ISO 500.
  • Öğe
    Doğu Akdeniz'de İngiliz Fransız mücadelesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2013) Görgen, İsmail; Hatipoğlu, Süleyman
    Doğu Akdeniz, taşıdığı önem itibariyle, öteden beri büyük devletlerin ilgisini çekmiş ve bu devletlerin rekabet alanı olmuştur. Bu rekabet daha çok İngiltere, Fransa, Rusya ve Almanya arasında yaşanmıştır. Fakat rekabetin baş aktörleri İngiltere ve Fransa olmakla birlikte mücadele alanlarını da Osmanlı Devleti'nin toprakları oluşturmaktadır. Bu rekabetin esasını da Doğu Akdeniz'deki sosyo-ekonomik ve siyasi çıkarlar oluşturmaktadır. İngiltere ve Fransa, çıkarlarını korumak için bölgedeki etnik grupları, kültürleri, bölgeye gönderdikleri misyonerleri, bölgeye açtıkları elçilikleri ve kurdukları okulları kullanmışlardır. Bu mücadele daha ziyade Mısır'da, Filistin'de, Lübnan'da, Suriye'de Musul'da, Çanakkale'de, İstanbul'da ve Anadolu'da yaşanmıştır. Bütün bunlara bağlı olarak bu çalışmada, özellikle I. Dünya Savaşı'nda Fransa ve İngiltere'nin Yakındoğu'yu paylaşım projeleri ve bu projelerin uygulanma safhalarında ortaya çıkan çıkar çatışmalarına dikkat çekilmektedir Bütün bu mücadeleler maddi çıkar uğruna yapılmıştır. İngiltere ve Fransa bu mücadeleyi verirken birçok milli unsuru kendi menfaatperest politikası çerçevesinde kullanmıştır. Bölgeye egemen olduktan sonra da bölgeyi milli, ekonomik ve kültürel olarak bölümlere ayırıp küçük devletçikler kurdurmuşlar bu devletçikler üzerinde manda yönetimi oluşturarak bölgenin ekonomik kaynaklarını tekellerine almışlardır. Bu durum şüphesiz böl, parçala ve yönet anlayışından başka bir şey değildir. Ne yazık ki bu bölgedeki halk bu anlayışı benimseyen devletlerin kurbanı olmuştur. İşte bu çalışma, Doğu Akdeniz'in bizlere ne anlam ifade ettiğini, burada verilen mücadelenin ve değişimin geçmişten günümüze nasıl yansıdığını, aslında bölgeyi dizayn edenlerin bölge insanı değil de dış güçler olduğunu, bunu önlemenin yolunun da bölgedeki bütün halkların ve devletlerin kardeşçe yaşamasından geçtiği anlayışını bizlerin dikkatine sunmuştur. ANAHTAR KELİMELER Doğu Akdeniz, İngiltere-Fransa, Osmanlı Devleti, Demiryolu, Petrol
  • Öğe
    Doğrudan yabancı yatırımların Türkiye ekonomisi üzerindeki makroekonomik etkileri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2010) Bostan, Fikret; Acaravcı, Ali
    Doğrudan yabancı yatırımlar, özellikle gelişmekte olan ülkeler için makro sorunların çözümünde ve ekonomik büyümenin sağlanmasında önemli bir role sahiptir. Doğrudan yabancı yatırımlar en çok gelişmiş ülkelerde bulunmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler ise doğrudan yabancı yatırımlardan yeterli pay alamamaktadırlar. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik sorunların başında kaynak yetersizliği gelmektedir. Buna rağmen, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırımları çekmede yeterince başarılı olduğu görülmektedir.Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin ekonomik büyümeyi sağlayabilmesi için kaynak yetersizliğini doğrudan yabancı yatırımlarla giderebileceğini ortaya koymaktır. Bu çalışma, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve Yurtiçi Yatırımlar gibi bazı değişkenler arasında bir ilişkinin olup olmadığını incelemektedir.Çalışmanın ampirik bölümünde, Autoregressive Distributed Lag (ARDL) analizi kullanılarak yabancı doğrudan yatırımlar ile temel makroekonomik değişkenler arasında ilk aşamada uzun dönemli ilişki, İkinci aşamada ise Granger nedensellik analizi kullanılarak kısa ve uzun dönemli ilişkiler araştırılmıştır. Araştırma sonucunda Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının özellikle gayri safi yurtiçi hâsılada artışa yol açması ve yurtiçi yatırımları dışlamaması yönüyle ekonomik teori ile tutarlıdır.ANAHTAR KELİMELERDoğrudan yabancı yatırımlar, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, Eşbütünleşme, ARDL Sınır Testi, Granger Nedensellik Testi
  • Öğe
    Tüketicilerin marka bağlılığını etkileyen faktörler ve Antakya'daki kadınların çamaşır deterjanı markası bağlılığına yönelik bir araştırma
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2007) Keskin, Sakine; Yükselen, Cemal
    Günümüzde pazarda çok sayıda ürün bulunması, birçok ürün arasında farklılıgın kalmaması, teknolojide gelismelerin ürünlere uyarlanması rekabetin tüm boyutlarıyla agırlıgını hissettirmesine neden olmaktadır. Bu baglamda markaların alıcı belleginde yer edinmesi, sürekli marka baglılıgı yaratılması önemli amaçlar haline gelmektedir. Bu nedenle firmalar, alıcının satın alma davranıslarında markanın ne derece önemli oldugunu, marka özelliklerinin alıcı tercihlerini nasıl yönlendirdigini ve alıcıların marka seçimi ve kullanımında nelerin etkili oldugunu bilmelidirler. Bunun yanı sıra marka baglılıgının olusum asamalarında, alıcıların hangi kosulların etkisinde bulunduklarını ve her asamada alıcıların markayla ilgili sahip oldugu bilgi, düsünce ve tutumlarının hangi boyutta oldugunu bilmek, firmalara önemli rekabet avantajı saglamaktadır. Alıcıların markayı tercihinde bir çok faktör rol oynar. Alıcılar markalar arasında seçim yaparken, tercihlerini, beklentilerine en iyi cevap verecek olandan yana kullanmaktadırlar. Markalar alıcının satın alma kararı vermesinde önemli bir bilgi kaynagıdır. Marka baglılıgını incelemek üzere yapılan bu çalısmada bes bölüm yer almaktadır. Birinci bölümde, çalısmanın konusu, önemi, hipotezi ve yöntemi ile ilgili bilgiler verilmistir. kinci bölümde, markanın çesitli tanımlarına yer verilmis olup, ürünler, tüketiciler ve firmalar açısından markanın önemi ve sagladıgı yararlar ile markanın pazarlama karmasındaki yeri açıklanmıstır Üçüncü bölümde, marka baglılıgının tanımı ve önemi, bilesenleri, türleri ve olusum asamaları yer almaktadır. Tüketicilerde marka baglılıgı olusumuna etki eden faktörler de bu bölümde bulunmaktadır.
  • Öğe
    Türkiye`de ekoturizmin sürdürülebilir gelişimi: Kaçkar dağları milli parkı örneği
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2006) Akın, Halil Murat; Güreş, Nuriye
    Türkiye, deniz, kum, güneş gibi kaynaklarıyla gerçekleştirdiği kitle turizmhareketleri yanında tarihi, kültürü, sanatı, doğal güzellikleri, gastronomisi, folklorüve insanları ile de eşsiz alternatif turizm imkânlarına sahiptir. Bu doğrultuda sonyıllarda doğaya ve yerel halka öncelik tanıyan ve çevre dostu turizm hareketi olarakda adlandırılan ekoturizm ülkemizde de ön plana çıkmaya başlamıştır. ÖzellikleDoğu Karadeniz Bölgesinde var olan doğal kaynakların ve kültürel zenginliklerinsürdürülebilirliklerinin sağlanarak değerlendirilmesine yönelik çalışmalaryoğunlaşmıştır. Bu çalışma ile Kaçkar Dağları Milli Parkındaki ekoturizmpotansiyelini araştırmak ve mevcut turizm talebinin alana ve yakın çevresine olansosyal, kültürel ve ekonomik etkilerini ortaya koymak hedeflenmiştir. Bu kapsamda,çok değerli doğal ve kültürel kaynak değerlere sahip olan alanın planlanmasınayönelik her türlü kaynak ve tehdit unsurlarını belirleyerek, tüm doğal kültürelkaynakların sürdürülebilir kullanımını güvenceye alacak yönetim önerilerioluşturulmaya çalışılmıştır.Birinci bölümde tezin amacı ve önemi vurgulanmıştır. kinci bölümde,literatürde turizmin çevre üzerine olan etkileri, ekoturizmin gelişim süreci veözellikle korunan alanlardaki sürdürülebilir uygulamaları detaylı olarak elealınmıştır. Üçüncü bölümde ise, araştırma bulguları ortaya konmuş ve araştırmaalanına yönelik elde edilen görsel ve sayısal bulguların yorumları ve sonuçlarıtartışılmıştır. Dördüncü bölümde ise, sürdürülebilirlik bağlamında alana özgüturizmin gelişmesi ve bölgesel ekonomiye olan olumlu etkilerini artırmak içinyapılması gerekenlere ilişkin öneriler getirilmiştir.
  • Öğe
    Türkiye'deki Suriyeli mülteci girişimcilerin oluşum süreci ve özellikleri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2017) Deniz, Duygu; Reyhanoğlu, Metin
    Girişimcilik ve onun alt başlığı olan 'mülteci girişimciliği' kavramlarının ekonomik ve sosyal-kültürel açıdan ülkelere etkisi aşikârdır. Uluslararası literatürde mülteci girişimciliği konusu çok az incelenmiş, Türkiye'de ise bakir bir konu olup Suriye mülteci girişimciliği ise pek incelenmemiştir. Bu kapsamda Suriye'de 2011 yılından itibaren yaşanan iç karışıklık sonucu Türkiye'ye gelen yaklaşık üç milyonu aşkın yakın mültecinin girişimcilik faaliyetleri oluşumlarının ve itme-çekme modeli çerçevesinde incelenmesi çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda 2016 yılında Suriye sınırına yakın olan Hatay, Gaziantep, Mersin illerinde ve ayrıca çekim gücüne sahip İstanbul'da bulunan toplam 30 'kentsel girişimci' ile yüz yüze derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Örneklem, Ticaret ve Sanayi odalarından elde edilen 'kayıtlı' Suriyeli Mülteci Girişimci sayılarından üretilmiştir. 'Ulaşılabilen girişimcilere' yarı yapılandırılmış sorular tercüman eşliğinde sorulmuştur. Sahadan elde edilen bulgular çerçevesinde Suriyeli girişimcilerin yaşadıkları ayırımcılık, dil problemleri, hukuki problemler, kaynaklara erişimdeki kısıtlar, işsizlik, düşük ücret gibi sosyo-kültürel sorunlar nedeniyle girişimciliği zorunluluktan dolayı seçtikleri görülmüştür. Buna karşın özellikle girişimcilik tecrübesi olanlarda bu sorunları fırsata dönüştürme istekliliğinin de girişimcilerde var olduğu saptanmıştır
  • Öğe
    Bölgesel yoksulluk ve farklılaştırılmış politika önerileri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2007) Kale, Hüseyin Tancan; Ökten, Zeynep
    Yoksulluk günümüz dünyasının karsı karsıya olduğu en önemli sosyal ve ekonomik problemlerden birisidir. Tüm yönetimler yoksulluğun azaltılması için programlar hazırlamakta ve bunları uygulamaya çalısmaktadırlar. Yoksulluk, tanım olarak, bireylerin yasamaları için gerekli olan mal ve/veya hizmetlere erisememe durumu olarak tanımlanabilir. Yoksulluk, bu anlamda, asgari bir yasam düzeyini sürdürecek gelir düzeyinden yoksun olma durumudur. Birçok sosyoekonomik nedeni olan ve süreç sonunda çok önemli sonuçları da bulunan yoksulluğun ölçülmesi çok fazla önem tasımaktadır. Yoksulluğun ölçülmesinde Alınması Gerekli Asgari Kalori Miktarı Yöntemi, Temel Gereksinimler Yaklasımı, Gıda Oranı Yöntemi gibi birçok yöntem mevcuttur. Ayrıca yoksulluğun ölçülmesinde belli endeksler de formüle edilmistir. Thomas ve Sen tarafından öne sürülen endeksler buna örnek olarak verilebilir. Farklı coğrafyalarda yasanan yoksulluk deneyimleri, yoksulluğun farklı nedenlerden kaynaklandığı ve farklı sekillerde ortaya çıkabileceğini ortaya koymaktadır. Bu durumda, farklı deneyimler için farklılastırılmıs politikaların uygulanması gerekir. Bu tez çalısmasında, Türkiye'de ?statistiki Bölge Birimleri Sınıflaması Düzey 2 ayrıntısında ortaya konmus olan yoksulluk olgusu karsısında alternatif politikalar ortaya konulmaya çalısılmıstır.
  • Öğe
    2003-2004 Eğitim-Öğretim yılında ilköğretim 7. sınıflarda okutulacak Türkçe ders kitaplarındaki hazırlık çalışmaları ve metni anlama sorularının incelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2005) Kaya, Güldönü; Güfta, Hüseyin
    ÖZET2003-2004 EĞ T M-ÖĞRET M YILINDA LKÖĞRET M 7. SINIFLARDAOKUTULACAK TÜRKÇE DERS K TAPLARINDAK HAZIRLIK ÇALIŞMALARIVE METN ANLAMA SORULARININ NCELENMESGüldönü KAYATürkçe Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek LisansDanışman: Yrd. Doç. Dr. Hüseyin GÜFTAEylül 2005, 179 sayfalköğretimin ikinci kademesinde Türkçe öğretimiyle ilgili pek çok sorunyaşanmaktadır. Bu sorunların başında, dil öğretiminde kullanılan en önemli materyallerdenbiri olan ders kitaplarındaki ?Hazırlık ve Metni Anlama Soruları?nın gereken niteliklere sahipolmaması gelmektedir. Bu nedenle bu çalışmada 2003-2004 eğitim-öğretim yılında 7.sınıflarda okutulması kararlaştırılan 13 Türkçe ders kitabındaki hazırlık soruları ve metnianlama soruları incelenmiştir.Hazırlık soruları; bilişsel bellek, genişletme, değerlendirme ve birleştirici sorularolmak üzere dört gruba ayrılmıştır. Metni anlama soruları ise Bloom taksonomisi göz önündebulundurularak incelenmiştir.Çalışmada; 13 Türkçe kitabında yer alan 461 metin ve bu metinlerden önceki 759hazırlık sorusu ile metinlerden sonraki 932 metni anlama sorusu gözden geçirilmiştir.nceleme sonunda Millû Eğitim Yayınları'nın 7. sınıf Türkçe kitabında hazırlıksorularına hiç yer verilmediği görülürken, diğer kitaplarda da soru dağılımında bilişsel bellekve değerlendirme sorularına ağırlık verildiği tespit edilmiştir.Metni anlama sorularına bakıldığında daha çok ezber ve kavrama sorusu görülürkenuygulama düzeyindeki sorulara rastlanmamıştır. Bu durum metin altı sorularınındağılımındaki dengesizliği ortaya çıkarmıştır.
  • Öğe
    Kentsel mekanda yerel hizmetlerin farklılaşması (Malatya kenti örneğinde bir inceleme)
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2014) Kurt, Zehra; Bulut, Yakup
    İnsanların yerleşik hayata geçmesinin sonucunda ortaya çıkan kent, fiziki yapılanmasının ötesinde toplumsal olgular içeren bir yapıdır. Toplumsal değişimin mekânı ve simgesi olan kentler, toplumun tüm katmanlarının bir arada bulunduğu yerlerdir. Özellikleri itibariyle kentsel mekânda konumlanmış yerel halkın günlük yaşamını sürdürebilmesinde önemli bir yeri olan yerel hizmetlerin, herkesin dengeli bir şekilde faydalanabileceği şekilde sunulması gerekmektedir. Fakat farklı gelir grupları ile farklı sosyo-ekonomik yapıya sahip grupların yer aldığı kent mekânında, değişen hizmet taleplerinin varlığı bu durumu engelleyebilmektedir. Yapılan pek çok araştırma da göstermektedir ki kentsel mekânda benzer özellikler taşıyan insanlar bir arada ve birbirine yakın yaşamaktadır. Bu durum farklı sosyo-ekonomik özelliklere sahip kişilerin yaşam alanlarından aldıkları hizmete kadar değişkenlik göstermesiyle sonuçlanır. Bu çalışmada Malatya kenti örneğinde "çevreyolunun altı ve üstü" şeklinde tanımlanan mekânsal farklılaşma olgusunun yerel nitelikli hizmetler üzerindeki etkisi ve bu durumun kentsel mekâna ne şekilde yansıdığı açıklanmaktadır. Bu doğrultuda araştırmanın kavramsal, kuramsal ve tarihsel çerçevesi çizilmiş ardından Malatya'da seçilen Turgut Özal, Kernek ve Melekbaba Mahallelerinde yaşayan yerel halkı, mahalle muhtarları ve yerel hizmet sunumunun belirleyicisi olan belediye yetkilileriyle yapılan yüz yüze görüşmeler sonucunda elde edilen veriler analiz edilmiştir.
  • Öğe
    Tüketici sosyalleşmesi bağlamında sosyal medyanın materyalizm ve gösteriş tüketimi üzerindeki etkisi: Antakya örneği
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2016) Volkan, Pelin; Balıkçıoğlu, Betül
    Tüketici sosyalleşmesi, bireysel deneyimlerle sosyalleşme kurumlarının bir öğrenme sistemi içerisindeki etkileşimi sonucunda oluşan, tüketime yönelik bilgi, beceri ve tutumların oluşum sürecidir. Bu çalışma ile ergenlerin tüketici olarak sosyalleşmesinde etkili olan kurumlardan aile, akran, televizyon ve sosyal medyada tüketime yönelik iletişimin materyalizm ve gösteriş tüketimini ne düzeyde etkilediğinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Aynı zamanda gençlerin yaş, cinsiyet ve sosyal medya kullanım yılı ile materyalizm ve gösteriş tüketimi arasındaki ilişki ile ergenlerin materyalizm ve gösteriş tüketimi düzeylerinin cinsiyet ve yaş açısından aralarında bir fark olup olmadığı da test edilmiştir. Hatay'ın Antakya ilçesinde öğrenim gören kamu ve özel lise öğrencilerini kapsayan araştırmanın analizleri, 364 anket üzerinden yapılmıştır. Araştırma verileri, yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak anket yöntemiyle toplanmıştır. Tezin saha araştırması sonucunda, sosyalleşme kurumlarından sosyal medya ve akran iletişiminin gösteriş tüketimi üzerinde etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda tüketime yönelik sosyal medya iletişimi, akran iletişimi, TV iletişimi ve kısmen de aile iletişiminin materyalizm üzerinde pozitif bir etkisi ortaya çıkmıştır. Yaş ile gösteriş tüketimi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamış olup, yaş arttıkça materyalizm düzeyinin arttığı tespit edilmiştir. Cinsiyet açısından ise, öğrencilerin materyalizm, TV iletişimi ve aile iletişimi düzeylerinde farklılıklar bulunmuştur. ANAHTAR KELİMELER Tüketici Sosyalleşmesi, Sosyal Medya, Materyalizm, Gösteriş Tüketimi
  • Öğe
    Çevrecilik yönelimli pazarlama stratejisi kararları ve bir sektör uygulaması
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 1999) Kılıç, Arzu; Yükselen, Cemal
    ÖZET Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz Ozon delinmesi, asit yağmurları, global ısınma, sera etkisi gibi bir çok çevresel sorunlar, yaşadığımız dünyanın aslında ne kadar çok sorunlara sahip olduğunu göstermektedir. Akla gelen ilk soru bu kadar problemin ortaya çıkmasında suçlunun kim olduğudur. Bu soruya hiç bir zaman tek bir cevap verilemez, çünkü hepimiz suçluyuz. Sanayi devriminin başlangıcından bu yana, hayatımıza her gün yeni buluşlar ve icatlar girmektedir. Bunların büyük bir kısmı insanlar için yararlı olurken, bir kısmı tam tersi sonuçlar vermektedir. Yaşanan her gelişme ile tüketicilerin beklentileri ve tatmin düzeyleri üst sınırlara çıkmaktadır. Ekonomik varlıklarını sürdürmek zorunda olan işletmeler bu sınırsız ihtiyaçları tatmin etmek amacıyla her geçen gün yeni ürünler üı etmek zorundadırlar. Üretim felsefesinin "tüketim için üretim" yerine "üretim için tüketim" boyutuna dönüşmesi ile sorunların varlığı daha belirgin bir şekilde kendini göstermiştir. 1970'li yıllardan sonra gündeme sıkça gelen çevre sorunları ve bunlar için oluşturulan çözüm önerileri 1990'h yıllardan sonra yaygınlaşarak bütün kesimleri içine almaya başlamıştır. Avrupa ve ABD'de bu konuda hükümetler, işletmeler, bilimsel kurumlar, eğitim kurumlan ve sivil toplum örgütleri bir çok ciddi çalışma başlatmışlardır. Bu çalışmalar zamanla genel kabul gören kurallara ve hatta zorlayıcı kanunlara dönüşmüştür. Böylelikle ortaya çıkan bu sorunların çözümü ve azaltılması yönünde her kesime önemli görevler düşmeye başlamıştır. Tüketicilerin sınırsız ihtiyaçlarını karşılamayı amaç edinen işletmeler, üretim faaliyetleri süresince çevreye zarar veren bir çok atıklar bırakmaktadırlar. Aynızamanda üretilen bu ürünlerin tüketilmesi ile de ciddi miktarlarda atıklar oluşmaktadır. İşte bu iki durumda oluşan atıkların ve bunların olumsuz etkilerinin çözümünü sağlamaya yönelik olarak, bir çok eğitim ve araştırma kurumu yeni çalışma felsefeleri (prensipleri), teorileri ve modelleri oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bunlar içerisinde en çok kabul göreni ise "Yeşil Pazarlama" veya "Çevrecilik Yönelimli Pazarlama" olarak isimlendirilen yaklaşım olmuştur. Çevrecilik yönelimli pazarlama yaklaşımının bir çok değişik uygulama modeli bulunmaktadır. Tüm bu farklı modellerde ulaşılmak istenen amaç, oluşan atıkların azaltılmasını, yeniden değerlendirilerek üretim sürecinde kullanılmasını, tüketicilerin bilinçlendirilmesini, olayın olumsuz ekonomik etkilerinin en az düzeye indirilmesini sağlamaktır. Ülkemizde henüz bu konu ile ilgili yeterli literatür bulunmadığından, ekonomik ve sosyal koşullarımıza uygun bir model geliştirmek zor olmaktadır. Ancak yabancı literatürdeki temel yaklaşımlar esas alınarak çok genel düzeyde bir model bu çalışmada oluşturulmaya çalışılmıştır. Dileğimiz, halen bizde hak ettiği öneme sahip olamayan çevre konusunun bir an önce farkına varılarak, gelecek nesillerimize daha temiz ve yaşanılacak bir dünya bırakılması için harekete geçilmesidir.
  • Öğe
    İlköğretim II. kademe (6-7. sınıf) öğretmen ve öğrencilerin bitişik eğik yazıya ilişkin görüşleri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2012) Çakır, Yadigar; Yılmaz, Muamber
    Bu araştırmanın amacı ilköğretim II. kademedeki öğretmen ve öğrencilerin bitişik eğik yazıya ilişkin görüşlerini ve bitişik eğik yazı yazma başarılarını ortaya koymaktır. Araştırmanın evrenini Hatay ili Antakya merkez ilçesinde bulunan özel ve devlet ilköğretim okullarında öğrenim görmekte olan 6. ve 7. sınıf öğrencileri ve bu okullarda görev yapan branş öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminde 60 öğretmen ve 300 öğrenci yer almıştır. Özel okullarda evrenin tamamına ulaşılırken(3 okul) devlet okullarında yansız örnekleme yöntemi ile seçilen üç devlet okulu belirlenmiştir.Araştırmada öğretmen ve öğrencilerin bitişik eğik yazı uygulamalarına ilişkin görüşleri ile bitişik eğik yazı yazma başarıları araştırmacı tarafından geliştirilen Öğretmen Anket Formu, Öğretmen Görüşme Formu, Öğrenci Anket Formu, Bitişik Eğik Yazı Puanlama Anahtarı ve Dikte Metni kullanılarak değerlendirilmiştir.Öğretmenlerle yapılan görüşme sonuçlarına göre branş öğretmenlerinin tamamına yakını bitişik eğik yazı ile yazmayı bilmediği için ders içinde ve günlük hayatta dik temel yazıyı kullanmaktadır. Öğrenciler ise okunaklı yazamadıkları için bitişik eğik yazıyı kullanamamaktadır. Ayrıca sosyal hayatta dik temel yazının kullanılması ve alışkanlıklar bitişik eğik yazıya geçişi güçleştirmektedir.Araştırmada 5'li dereceli puanlama anahtarına göre yapılan puanlamada branş öğretmenlerinin bitişik eğik yazı yazmadaki başarı ortalamaları 2.08 ile başarısız, ilköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin başarı ortalaması 2.70 ile orta düzeyde bulunmuştur.Uygulanan anket formu sonuçlarına göre ilköğretim branş öğretmenlerinin bitişik eğik yazıya ilişkin görüşlerinde cinsiyete, kıdeme ve mezun olunan bölüme dayalı bir farklılık görülmemiştir. Ancak okul türüne göre incelendiğinde özel okullar lehine bir farklılık olduğu görülmektedir.İlköğretim 6-7.sınıf öğrencilerinin bitişik eğik yazıya ilişkin görüşleri incelendiğinde 6. sınıflar lehine farklılık ortaya çıkmıştır. Bu durumda bitişik eğik yazı uygulamalarının her geçen sene daha başarılı sonuçlar verebileceği belirlenmiştir. Ayrıca öğrenim gördükleri okul türüne göre incelediğimizde devlet okullarının farklılık gösterdiği görülmektedir. Özellikle devlet okullarındaki öğrencilerin zorunluluktan dolayı bitişik eğik yazı yazmaları ile ilgili farklılık dikkatleri çekmektedir. Bu durumda devlet okullarında öğrencilerin zorunluluktan daha çok etkilendikleri görülmüştür.ANAHTAR KELİMELERYazı, Bitişik Eğik Yazı, Özel Okul, Devlet Okulu, Öğretmen, Öğrenci
  • Öğe
    H. 1283-1284 / m. 1866-1868 (34 nolu) Antakya şer'iyye sicili (Transkripsiyon ve değerlendirme)
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2015) Esiroğlu, Gülsen; Çoruh, Haydar
    Tarih araştırmalarında "Birinci Elden Kaynak" durumunda olan "Şer'iyye Sicilleri" içerdikleri önemli belge ve bilgiler nedeniyle tarihi araştırmalarda önemli bir yere sahiptirler. Şer'iyye Sicilleri içinde kaydedildikleri dönemin idarî, askerî, beledî, adlî, sosyal ve kültürel konuları ile ilgili ayrıntılı bilgiler bulundurmaktadır. Şer'iyye sicillerinin incelenmesi, konu çeşitliliği ve zenginliği bakımından hem geçmişe dair bilinmeyenlerin aydınlatılmasında hem de günümüze ışık tutması açısından son derece önemli ve gereklidir. Bu çalışmanın amacı, 34 No'lu Antakya Şer'iyye Sicili'nin transkripsiyon ve değerlendirmesini yaparak, elde edilen veriler doğrultusunda Antakya'nın idari yapısı, hukuki, iktisadi, sosyal ve kültürel yaşamı hakkında değerlendirmeler yapmaktır. 110 sayfadan oluşan Şer'iyye Sicilinde toplam 317 belge bulunmaktadır. Bunların önemli bir kısmı tereke ve mülk satışı kayıtlarıdır. Ayrıca, hüccetlere, ilamlara, nikâh ahitlerine, velayet ve borç davalarına, ferman ve beratlara da belgeler arasında rastlamak mümkündür. Tereke kayıtlarında o dönem halkının ekonomik düzeyini tespit etmek mümkündür. Evlilik ve boşanmalarda, miras dağılımında, o dönemin sosyal hayatına dair bilgiler edinilebilmektedir. Hazırlamış olduğumuz bu çalışmayı dört bölümde ele aldık. Birinci bölümde; Şeriyye Sicillerinin tanımı ve kapsamı, Şeriyye sicilleri içerisindeki belge çeşitleri, mahkeme görevlileri, hakkında açıklamalara yer verilmiş; ardından Antakya Şeriyye Sicillerine ve bu konuda yapılan çalışmalara değinilmiştir. İkinci bölümde; 34 No'lu Antakya Şer'iyye Sicilinin genel özellikleri ve defterdeki belgelerin kısa özetleri ve bu belgelerin içeriklerine göre tasnifi yapılmıştır. Üçüncü bölümde, sicilin transkripsiyon metnine yer verilmiştir. III Dördüncü bölümde; transkripsiyon yapılan belgelerden de yararlanılarak 1866- 1868 yılları içerisinde Antakya'nın sosyal, ekonomik ve idari yapısı ile ilgili elde edilen bilgilerin değerlendirmesi yapılmıştır. Son olarak da sonuç ve kaynakçaya yer verilmiştir. ANAHTAR KELİMELER Antakya, Şer'iyye Sicili, Tereke, Aile, Mülk Satışı.
  • Öğe
    İlköğretim ikinci kademe Türkçe ders kitaplarında metinlerin dil bilgisi konularıyla ilişkisi üzerine inceleme
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2016) Kanat, Ahmet; Öztürk, Jale
    Günümüzde öğrencilere metin bağlamından uzak kelime ve cümleler yoluyla yapılan dil bilgisi öğretimi eleştirilirken dil bilgisi öğretiminde metinden hareket edilmesi gerektiği savunulmaktadır. Bu durum Türkçe derslerinde en çok kullanılan materyal olan ders kitaplarının metinden hareketle yapılacak dil bilgisi öğretimi açısından incelenmesini gerekli kılmıştır. Bu çalışmada 6, 7 ve 8. sınıf Türkçe ders kitaplarında verilen metinlerin 2005 Türkçe Dersi (6, 7, 8. Sınıflar) Öğretim Programı'nda verilen dil bilgisi konuları ile örtüşme düzeyi; öğretmen kılavuz kitaplarında yer alan dil bilgisi öğrenme alanı ile ilgili etkinliklerde metinlerden hareket edilip edilmediği; bu etkinliklerde kullanılan örnek metinlerin işlenen dil bilgisi konularına uygunluğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada 6. sınıf MEB ve Evren Yayınları, 7. sınıf MEB ve Pasifik Yayınları, 8. sınıf MEB ve Ada Yayınları'na ait Türkçe ders kitapları ile Türkçe öğretmen kılavuz kitapları incelenmiştir. İnceleme sonucunda ders kitaplarına metin seçiminde işlenen dil bilgisi konularına örnekler içermesi yönünden dikkat edilmediği, öğretmen kılavuz kitaplarında dil bilgisi öğretiminde çoğunlukla cümleden hareket edildiği görülmüştür. Öğretmen kılavuz kitaplarının bazı dil bilgisi etkinliklerinde örnek metinler kullanıldığı, bu metinlerin ilgili konulara dair örnekler içerirken metinlerin bir kısmının ilgili konu çeşitlerine dair sınırlı sayıda örnek içerdiği görülmüştür. İncelenen kitaplar arasında dil bilgisi öğretiminde en çok örnek metin kullanılan yayınların 6. sınıf MEB Yayınları ile 8. sınıf MEB Yayınları'na ait öğretmen kılavuz kitapları olduğu; en az örnek metnin kullanıldığı yayının ise 8. sınıf Ada Yayınları'na ait öğretmen kılavuz kitabı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ANAHTAR KELĠMELER Türkçe Eğitimi, Dil Bilgisi Öğretimi, Türkçe Ders Kitabı, Türkçe Dersi Öğretmen Kılavuz Kitabı, Metin, Dil Bilgisi Kazanımları
  • Öğe
    Kadınlık dergisinin trasnkripsiyonu ve değerlendirilmesi (1914)
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2016) Hilooğlu, Cennet; Gündüz, Ahmet
    19. yüzyılın sonunda kadınların özgürlük ve eşitlik talepleriyle başlayan kadın hareketlerinden, Osmanlı-Türk kadınları da etkilenmiştir. Tanzimat Fermânı'nın ilanıyla başlayan değişimler,toplumsal ve hukuksal anlamda kadınları da etkilemiştir. II. Meşrutiyet döneminde kadınlar, modernleşmeyle birlikte değişmeye başlayan toplumsal ve kültürel yapının içinde seslerini duyurmaya başlamış; kendilerini kısıtlayan ve eve hapseden birçok kurumla mücadeleye başlamışlardır. Bu mücadelede basın çok önemli bir yer almıştır. Nitekim bu dönemde yayınlanan gazete ve dergilerde kadın sorunları ve kadının bilinçlendirilmesi ile ilgili pek çok haber yapılmış ve köşe yazılarına yer verilmiştir. Çalışmamızın konusu bu dönemde yayınlanan "Kadınlık" adlı dergidir. Kadınlık dergisi, ilk sayısı 21 Mart 1914 tarihinde olmak üzere 12 sayı olarak yayınlanmıştır. Dergide kadının varlığı ve konumu, kadın hakları, kadınların karşılaştığı sorunlar ve çözüm noktaları anlatılmış ve tartışılmıştır. Kadınların gündelik hayatta ihtiyaç duyabilecekleri bilgilerin yanında, kültürel anlamda da kadınlar bilinçlendirilmeye çalışılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Kadınlık Dergisi, Osmanlı Kadını, II. Meşrutiyet, Kadın Tarihi, Kadın Hakları.
  • Öğe
    Genel olarak hisse senedinden elde edilen temettü ve sermaye kazançlarının vergilendirilmesi ve Türk hisse senedi piyasasına etkileri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 1999) Kakilli, Songül; Doğukanlı, Hatice
    ÖZET Bu çalışmada çeşitli ülkelerdeki ve Türkiye'deki temettü kazançlarının ve sermaye kazançlarının (hisse senedi alım-satım kazançlarının) vergilendirilmesi ve hisse senedi piyasasına etkileri incelenmiştir. Amerika'da hisse senedi piyasasının sermaye piyasası içindeki payının büyük olması nedeniyle bu ülke uygulaması özellikle ele alınmıştır. Bu ülkede temettü kazançlarının vergilendirilmesinde klasik vergi sisteminin uygulandığı görülmüştür. Diğer ülkelerde ise bu sistem önce uygulanmış, fakat daha sonra bu sistemin hisse senedi piyasasındaki olumsuz etkilerinden dolayı vazgeçilerek genel olarak vergi alacağı sistemine geçilmiştir. Fransa, Kanada, İngiltere, Japonya, Avusturya, İsveç, Meksika, G. Kore ve Türkiye gibi ülkelerde temettü geliri stopaj yoluyla kesilmekte ve daha sonra gelir vergisinden vergi mükellefi tarafından mahsup edilebilmektedir. Amerika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Avusturya, Almanya, İsveç ve Türkiye'de sermaye kazançları vergiye tabi tutulmakta olup, Amerika, Almanya, Avusturya, İsveç ve Türkiye gibi ülkelerde elde tutma süresi belirlenmiştir. Misse senedi belirlenen bu süreden önce elden çıkarılırsa vergiye tabi tutulmakta, diğer hallerde vergiden muaf olmaktadır. Bununla birlikte Belçika, Kanada, Meksika ve G. Kore'de ise halen hisse senedi sermaye kazançları vergiden muaf tutulmaktadır. Çalışmada, verginin hisse senedi alım-satımını, yatırımcı davranışlarını ve ekonomiyi etkilediği yönünde bulgular elde edilmiştir. Hissedarların kâr payları ve sermaye kazançları üzerindeki vergi oranlarının yüksek tutulması hisse senedi piyasasını olumsuz yönde etkilemektedir. Vergi oranının düşük olması, yatırımcının kazancını artırarak, hisse senedi alım-satımını arttırmakta ve böylece hisse senedi fiyatları da yükselerek hisseler değer kazanmaktadır. Dolayısıyla şirketlerin uzun vadeli fon ihtiyaçları karşılanarak ekonomik istikrarın ve kalkınmanın sağlanması desteklenmiş olmaktadır. Verginin hisse senedi piyasası üzerindeki olumsuz, etkisine rağmen birçok ülkede halen hisse senedi temettü kazançları ve sermaye kazançları tamamen vergiden muaf tutulmamaktadır.Türkiye açısından durum değerlendirildiğinde, ekonomik sıkıntıların ve yüksek enflasyonun olduğu bir dönemde, bu tür kazançlardan vergi almamanın doğru olmadığı söylenebilir. Ancak hisse senetleri piyasası henüz gelişme aşamasında olan Türkiye'de küçük tasarrufçuların korunmasına yönelik önlemlerin de alınması gerekmektedir. Bunun için farklı kazanç dilimlerine göre farklı kurumlar vergisi oranlarının uygulanması, vergi alacağı oranının yükseltilmesi ve şirket yatırımlarını engelleyici bir niteliğe sahip olan % 25 oranındaki geçici verginin getireceği finans yükünün kaldın iması önerilebilir.
  • Öğe
    Kentsel örgütlenmelerin kent yönetimine katılımı(İskenderun örneği)
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2007) Bağrıaçık, Sibel; Nal, Sabahattin
    Son çeyrek yüzyılda yaşanan, ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmeler kent yönetimlerini hızlı bir değişime ve gelişime zorlamıştır. Yönetim anlayışında, yönetişim kavramı önemli hale gelmiştir. Değişime ve gelişime ayak uyduran kentlerde katılımlı yönetim(yönetişim) ilkeleri benimsenmiş ve buna ilişkin yeni bir düzen oluşturulmuştur. Açıklık, katılımcılık, hesap verebilirlik, temsil?vb ilkelerin, İskenderun Kent Yönetimi'ndeki alt örgütlenmelerce(mahalle muhtarları, sivil toplum örgütleri) benimsenmesi ve bu ilkelere uygulamada yer verilip verilmemesi durumu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırmada öncelikle, kavramsal ve kuramsal çerçeve, kent yönetiminde temel olan ilkeler, katılım, açıklık, hesap verebilirlik ve temsil hakkında temel bilgiler verilmiştir. Ayrıca katılım kavramının tarihsel süreçteki gelişimi de belirtilmiştir. Katılımlı yönetim kavramına ve katılımda etkili olan faktörlere Avrupa Kentsel Şartı'nda yer alan sorumluluklar ışığında yer verilmiştir. Son olarak, İskenderun'daki kentsel örgütlenmelerin yönetime katılımları konusundaki anket çalışmasından elde edilen veriler ışığında genel bir değerlendirme yapılmıştır.
  • Öğe
    Otel çalışanlarının etik lider algılaması, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti ve iş tatminiyle demografik ve istihdam özellikleri arasındaki ilişki
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2014) Çalkın, Özgür; Demirer, Halil
    Otelcilik sektöründe etik liderlikle ilgili çok sayıda çalışma bulunmamakla birlikte otel işletmelerinde daha ahlaki ve sorumlu bir yönetimin gerçekleştirilmesinin etik yönetime bağlı olduğu görülmektedir. Bu çalışma, otel işletmelerinde çalışan işgörenlerinetik liderlik algılaması, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti ve iş tatmini ile demografik ve istihdam özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu bağlamda, bu çalışmayla etik bir otel ortamında çalışan işgörenlerin daha yüksek iş tatminine sahip olacağı, işletmeye daha çok bağlı olacağı ve daha düşük işten ayrılma eğilimi göstereceği önerilmektedir. Çalışmada kullanılan anket, etik liderlik, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti ve iş tatmini kavramlarına ait ve demografik ve istihdam özelliklerine ait sorulardan oluşmaktadır. Çalışmaya İstanbul ve Antalya'daki otel işletmelerinde çalışan toplam 445 işgören katılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programıyla analiz edilmiştir. Çalışmada otel çalışanlarının demografik ve istihdam özellikleriyle etik liderlik algılaması, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti ve iş tatmini arasındaki ilişkinin incelenmesi için frekans, T-testi ve ANOVAtestleri uygulanmıştır. ANOVA ile ilişki analizi yapılmasının ardından Post-Hoc testi olarak Scheffe tekniği kullanılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre Antalya ve İstanbul illerindeki otellerde çalışan işgörenlerin etik liderlik algılaması, örgütsel bağlılık, işten ayrılma niyeti ve iş tatminiyle demografik özellikleri (yaş, cinsiyet, eğitim durumu, aylık gelir) ve istihdam özellikleri (çalışılan bölüm, sektörde çalışılan süre, otelde çalışılan süre, kadro türü, otelin bulunduğu il) arasında kısmen anlamlı farklılık bulunmuştur. ANAHTAR KELİMELER : Liderlik, Etik Liderlik, , Örgütsel Bağlılık, İşten Ayrılma Niyeti, İş Tatmini