Yazar "Çelikel, Adnan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Case of sibling incest resulting in pregnancy(Egyptian Forensic Medicine Authority, 2016) Karbeyaz, Kenan; Toygar, Mehmet; Çelikel, AdnanIncest can be traditionally described as sexual intercourse between family members. Determination of incest cases is quite difficult due to the inability of applying contemporary interview techniques with the child and the resistance of the family members to collaborate with physicians due to the nature of the event. In such cases, diagnostic physical findings are not often observed and criminal investigations to reach a conclusion become harder. Many cases of incest can be recognized when pregnancy occurs. In the present case, an incestuous relationship between a male and female sibling younger than 15 years resulting in pregnancy has been examined. Fragmented family, lack of education, and socio-cultural characteristics have been considered as contributing factors. The location of the case has low socioeconomic status. Education about puberty and sexuality of children in such places can be problematic. Adding fragmented families into the equation makes this more dramatic as it can be observed in our case. In these cases it is important that physicians, other healthcare professionals and teachers should be alert and be ready to take appropriate measures in their area. In addition, the introduction of a state policy of education about sexuality is extremely effective in the prevention of such events. © 2016 The International Association of Law and Forensic Sciences (IALFS)Öğe Çoklu cinsel istismar eylemine maruz kalmış çocuk olguda(2014) Kokaçya, Mehmet Hanifi; Demirkıran, Sümeyra; Çelikel, Adnan; Arslan, Muhammet MustafaBu çalışmada farklı zamanlarda ve farklı kişiler tarafından cinsel istismara maruz kalmış bir çocuk olgusu sunularak TSSB'nin hangi eylem sonucunda meydana geldiğinin tartışılması amaçlanmıştır. Olgumuz on dört yaşında bir kız çocuğu, son iki yıl içinde farklı zamanlarda beş farklı kişi tarafından cinsel istismara maruz kalmıştır. Sanıkların yaşları 18 yaş ve üzeri olduğu belirlenmiştir. Öyküsünden anne ve babasının kendisi çok küçük yaştayken ayrıldıkları, annesinin tekrar evlendiği ve ikinci kez boşandığı öğrenilmiştir. Olaylardan sonra olgumuz okulu bırakmıştır ve yaşadıkları ili değiştirmek zorunda kalmıştır. Üç defa intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Yapılan psikiyatrik muayenesinde kendisine “posttravmatik stres bozukluğu” tanısı konulmuştur. Çoklu cinsel istismar olgularında hangi olayın ruhsal bozukluğa neden olduğu hususunda kesin bir kanaate varılamayacak olunması TSSB'nin ceza arttırıcı unsur olarak değerlendirilmesini tartışmalı hale getirmektedir. Yargıtay kararı gereğince daha önceki bir olay nedeniyle TSSB tanısı alan bir kişinin ikinci bir eylem sonucunda TSSB'nin söz konusu ağırlaştırıcı unsur olamayacağı hatırlanmalıdır. TSSB ceza arttırıcı bir unsur olarak değil, cinsel istismar eyleminin tıbbi bir delili olarak kabul edilmesi gerekmektedir.Öğe Elektromiyografi laboratuvarına başvuran adli olguların değerlendirilmesi(2014) Yağız, Abdullah Erman; Üstün, Nilgün; Çelikel, Adnan; Demirkıran, Sümeyra; Zeren, Cem; Arslan, Muhammet MustafaAMAÇ: Nöromusküler bozuklukların değerlendirilmesinde elektrodiagnostik çalışmalar adli olgulara ait raporların doğruluk ve güvenirliği açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada elektromiyografi laboratuvarına gelen hastalar arasındaki adli olguların sıklığını, yaralanma nedenlerini ve en sık etkilenen periferik sinir yaralanmalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Elektromiyografi (EMG) laboratuvarında 01.Ocak.2011’den 30.Nisan.2013‘e kadar yapılan tüm değerlendirme sonuç raporları retrospektif olarak incelenerek adli olgulara ait veriler çalışma kapsamına alınmıştır. Olgulara ait yaş, cinsiyet, adli olayın tipi, etkilenen vücut bölümleri ve yaralanan periferik sinirler değerlendirilmiştir. BULGULAR: Belirtilen süre içerisinde adli olguların oranının %6.43 olduğu belirlenmiştir. Olguların 198’i erkek ve 37’si kadın oldukları görülmüştür. Yaralanma nedeni olarak en sık kesici-delici alet, ikinci sıklıkta ise trafik kazasına bağlı yaralanmalar olduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızda enjeksiyona bağlı nöropati gelişen olguların oranı %12,3 idi. En sık yaralanan bölge sağ üst ekstremite ve en sık median sinirde hasar olduğu görüldü. Alt ekstremite de ise en sık siyatik sinir yaralanması mevcut olduğu tespit edildi. 117 olguda tek sinir, 44 olguda çift sinir lezyonunu olduğu belirlendi. SONUÇ: Bu çalışmada sonuç olarak, periferik sinir yaralanmalarının erkeklerde sık görüldüğü, diğer çalışmalardan farklı olarak yaralanma nedeninin en sık kesici delici alet yaralanmaları olduğu ve en sık median sinirin etkilendiği belirlenmiştir.Öğe Eskişehir'de evsiz ölümleri ; 10 yıllık deneyim(2015) Çelikel, Adnan; Karbeyaz, Kenan; Düzer, Selma; Akkaya, Harun; Ortanca, İbrahim; Balcı, YaseminÖzet Amaç: Evsizlik tüm toplumlarda görülebilen önemli bir toplumsal sorundur. Evsizliğin nedenleri toplumlara göre değişiklikler göstermektedir. Bu çalışmada ülkemizin sosyoekonomik seviyesi yüksek ve bir öğrenci şehri olarak bilinen, Batı Anadolu'da bulunan Eskişehir'de evsiz ölümlerinin analizinin yapılması, verilerin sunulması ve literatürle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 2004-2013 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde, Eskişehir'de otopsisi yapılan 3108 olgu retrospektif olarak tarandı. Otopsi tutanakları ve adli soruşturma değerlendirilerek evsiz ölümü olduğu belirlenen 34 olgu çalışma kapsamına alındı. Bulgular: Çalışma kapsamındaki 10 yıllık dönemde, adli nitelikli ölümlerin % 1,1'ini evsiz ölümlerinin oluşturduğu saptandı. Olguların en sık 40-50 yaş (% 38,2) grubunda olduğu ve % 91,2'sinin erkek olduğu belirlendi. % 61,8'inin doğal nedenlerden öldüğü belirlendi. Sonuç: Sonuç olarak, çalışmada elde edilen veriler, şehrimizde evsizliğin bir sorun olduğunu göstermektedir. Evsizlerin önemli bir kısmının önlenebilir veya tedavi edilebilir sebeplerden dolayı öldüğü saptanmıştır. Evsiz ölümlerin önlenebilmesi için evsizler kayıt altına alınmalı ve sağlık ve sosyal yaşamları desteklenmelidir. Evsiz ölümlerinde mutlaka soruşturma dosyası dikkatle incelenmeli, otopsi ve gerekli tetkikler yapılmalıdır.Öğe Evlilik içi cinsel saldırı olgularını ruhsal bulgular olmadan tespit etmek mümkün mü ?(2017) Karbeyaz, Kenan; Çelikel, Adnan; Ortanca, İbrahimAmaç: Ülkemiz hukuk siteminde eşlerin birbirlerine karşı cinsel davranışlarının suç teşkil edip edemeyeceği hususu uzun yıllar tartışma konusu olmuştur. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nu ile eşe karşı cinsel saldırı suç olarak kabul edilmiştir. Ancak Türk Ceza Kanunu'nda yapılan değişiklik ile ruhsal değerlendirmenin geri plana itildiği düşünülmektedir. Bu çalışmada evlilik içi cinsel saldırı olguları değerlendirilmesi, ruhsal bulguların öneminin anlaşılması ve sunulması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: 2011-2016 yılları arasındaki 6 yıllık dönemde Eskişehir Adli Tıp Şube Müdürlüğü'ne müracaat eden, evlilik içi cinsel saldırı olguları çalışma kapsamına alındı. Ruhsal değerlendirme bulgularının önemi anlaşılmaya çalışıldı.Bulgular: 6 yılık dönemde 27 evlilik içi cinsel saldırı olgusu müracaat etmiştir. Mağdurların % 48,2'sinin 17-24 yaş grubunda olduğu, yalnızca 2 olgunun (% 7,4) yüksek öğrenim mezunu olduğu belirlendi. Kanun değişikliği sonrasında sadece 1 olgunun müracaat ettiği saptandı. Olguların yalnızca 9'unda (% 33,3) fizik veya genital muayene ile bulgu elde edildi Ruhsal değerlendirmeler sonucu olguların tümünde, cinsel saldırı ile ilişkili ruhsal bulgular saptandı. Ruhsal bulgular olmadan olguların 3' te 2'sinde herhangi bir delil saptanamayacağı ve dolayısıyla dava açılamayacağı tespit edildi. Sonuç: Ruhsal değerlendirme bulgularının olmadığı cinsel saldırı muayenesinin eksik olduğu saptanmıştır. Bu nedenle ilgili kanun maddesinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Ruhsal değerlendirme bulguları, cinsel saldırı için tanı koydurucu olarak kabul edilmeli ve kanun maddesinde açıkça belirtilmelidir. Tüm şehirlerde gerek çocuklar ve gerekse erişkinler için adli tıp ve psikiyatri uzmanlarının birlikte çalışabileceği birimler acilen kurulmalıdırÖğe Factors associated with PTSD in cases of sexual assault(In House Publications, 2015) Çelikel, Adnan; Demirkiran, D. Sümeyra; Özsoy, Sait; Zeren, Cem; Arslan, M. MustafaAim: Acute stress disorder, depression and post-traumatic stress disorder (PTSD) can be seen in people who have been sexually assaulted. The aim of this study is to evaluate the socio-demographic characteristics of cases that are exposed to sexual assault and their relationship with PTSD. Materials and Methods: The forensic reports of 175 sexual assault cases were analyzed retrospectively who were assessed in terms of physical and mental health disorders by Hatay Forensic Medicine Directorate between January 2011-March 2013. Results: Of all victims, 143 (81,7%) were female and 32 (18,3%) were male. The ages of cases were ranged between 1 and 71 (median: male: 12, female: 16). It was determined that PTSD was developed in 47 victims after sexual assault and 3 cases were referred to a higher center. Sexual assaults were occurred more often in the home environment and victims were assaulted by people they knew (n: 123, 70,3%). PTSD development was significantly higher in victims who were assaulted by anal and vaginal route (p<0,001). There was no significant difference in the presence of PTSD between male and female victims. However it is observed that presence of PTSD increases with age (p<0,05). Conclusion: As a conclusion it is found that sexual assault by anal and vaginal region and older ages are the significant risk factors for development of PTSD. © 2015, Adnan Çelikel et al.Öğe Forensic epidemiology of childhood deaths-Gaziantep (2005-2012)(2016) Karaarslan, Bekir; Bilen, Ayşegül; Çelikel, Adnan; Uysal, Cem; Özkan, Ömer Lütfi; Akbaba, Murat; Eyisoy, OnurIn the present study, judicial death cases during childhood were assessed retrospectively for description and discussion of the data obtained in company with the literature were aimed. For the purposes of this study, the postmortem examination and post-mortem records of the cases between the ages of 0-18, who had died between January 2005 and December 2012. The sociodemographic characteristics and origin of the 1113 cases, the type of the incident, the distribution of the causes of death post-mortems were evaluated. The mean age of the 1113 cases was 6.77±0.17 (mean ± SE), and 66.8% cases were male, while 33.1% were female, (Male/Female: 2/1). The greatest part of all the deaths comprised fatal accidents with cases 61.4%, followed by (26.1%) suspicious deaths, 4.3% homicides, and 4.1% suicides the most common cause for death was detected as traffic accident by 33.5% cases among the 48 cases who were homicided, 58.3% were in the 15-18 age group. Consequently, it was observed that child death cases occurred in our territory were frequently accidental and traffic accidents were more commonÖğe Gaziantep bölgesinde 2005-2011 yılları arasında meydana gelen intihar olgularının retrospektif incelenmesi(2014) Karaarslan, Bekir; Baransel Isır, Aysun; Bilen, Ayşe Gül; Çelikel, Adnan; Karanfil, Ramazan; Eyisoy, Onur; Uysal, CemAMAÇ: İntihar davranışı tüm dünyada artış gösteren bir sağlık problemi olmaktadır. Dünya sağlık örgütü verilerine göre intihara bağlı ölümler tüm ölümler içerisinde ilk on ölüm nedeni arasında görülmektedir. Bu çalışmada, Gaziantep bölgesinde intihar orjinli ölüm olgularının sosyodemografik özelliklerinin ortaya konması, toplumda intihar nedeniyle ölümlerin önlenmesine yönelik yapılacak çalışmalar açısından bilgi kaynağı edinilmesi ve adli süreçte yaşanan aksaklıkların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Gaziantep ilinde Ocak 2005 ile Aralık 2011 yılları arasında meydana gelen adli nitelikli ölüm olgularının ölü muayene ve otopsi tutanakları incelenmiştir. BULGULAR: İntihar sonucu ölen 334 olgu değerlendirilmiştir. Olguların 235’i (%70,4) erkek, 99’u (%29,6) kadındır. İntiharların her iki cinsiyette en fazla 21-30 yaş grubunda meydana geldiği (%32,0) tespit edilmiştir. İntihar yöntemi olarak en fazla ası yönteminin 169 (%50,6) kullanıldığı, en fazla intihar vakasının 2005 yılı içerisinde (%17,4) olduğu saptanmıştır. SONUÇ: Adli olgu olarak değerlendirilen tüm ölümlerde ölüm nedeni ve olayın orijinine bakılmaksızın eksiksiz ve usulüne uygun bir şekilde ilgili uzman tarafından otopsi yapılması gereklidirÖğe Gıda zehirlenmesine bağlı rapor düzenlenen adli olguların değerlendirilmesi(2014) Urazel, Beyza; Çelikel, Adnan; Karbeyaz, Kenan; Akkaya, HarunAmaç: Bu çalışmada gıda zehirlenmesine bağlı adli olarak değerlendirilen olguların irdelenmesi, gıda zehirlenmesinin kişilerde oluşturduğu klinik tablonun adli tıbbi olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: İlimizdeki adli tıp şube müdürlüğüne 01.01.2007 ile 31.12.2011 tarihleri arasında başvuran 215 gıda zehirlenmesi olgusu çalışma kapsamına alınmıştır. Olguların adli raporları ve adli soruşturma dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Olgular cinsiyet, yaş, gıdanın türü, uygulanan tedavi ve adli rapor sonucu açı- sından değerlendirilmiştir. Bulgular: Olguların 83’ünün (%38,6) tavuk ürünleri ile zehirlendiği, 178 olgunun (%82,8) öğrenci olduğu belirlendi. 3 olguda (%1,4) zehirlenmenin yaşamsal tehlikeye neden olduğu saptandı. Acil servislerde 75 olguya (%34,9) adli rapor düzenlenmediği, adli rapor düzenlenen 140 olgunun yalnızca 3’ünde adli raporun doğru düzenlenmiş olduğu görüldü. Sonuç: Olguların demografik verilerinin, çalışmanın yapıldığı ilimize uyum gösterdiği belirlendi. Acil servislerde gıda zehirlenmesi olgularının adli değerlendirilmesinin genellikle hatalı yapıldığı belirlendi.Öğe Hatay ilinde 2011-2012 yıllarında ele geçirilen captagon tabletleri(2014) Demirkıran, Sümeyra; Zeren, Cem; Çelikel, Adnan; Arslan, Muhammet MustafaAMAÇ: Uyutucu uyuşturucu madde üretimi denetim dışı olduğundan tabletlerde kullanılan içerik maddeleri insan sağlığı için önemli risk taşıyabilmektedir. Bu çalışmada captagon isimli tabletlerin ekspertiz raporları incelenerek, içeriklerinde mevcut olan maddelerin toplum sağılığı yönünden irdelenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Hatay adliyesinin Emanet Memurluğunda son 2 yıl içerisinde kayıtlı bulunan captagon tabletlerinin expertiz raporları retrospektif olarak incelenmiştir. BULGULAR: İki yıllık süre içerisinde adli emanette kayıtlı bulunan 383 uyuşturucu madde olayının 25’inin captagon tableti olduğu tespit edildi. Örneklerin 21 tanesi (%84) 2012 yılına aitti. 2011 yılında 1808 adet, 2012 yılında 7932 olmak üzere toplam 9740 adet captagon tabletinin ele geçirilmiş olduğu görüldü. Ekspertiz raporlarının incelenmesi sonucunda; tabletlerde en sık amfetamin+kafein+teofilin bileşiği, ikinci sıklıkta ise içeriğinde sadece amfetamin olan tabletlerin yer aldığı saptandı. Davalar en sık sulh ceza mahkemelerinde görülmüştü. Son 5 yılda Hatay’da meydana gelen olay ve yakalanan captagon miktarlarında önemli bir artış olduğu belirlendi. Özellikle son iki yıldaki artış miktarı çok dikkat çekici bulundu. SONUÇ: Uyarı amaçlı amfetamin kullandığını düşünen madde kullanıcılarının birçok farmakolojik ajana maruz kaldığı görüldü. Bu nedenle uyuşturucu kullanıldığından şüphe duyulan ölümlü veya ölümlü olmayan diğer olguların örnekleri üzerinde yapılacak toksikolojik incelemelerinde teofilin, kafein, pirasetam, dramamin, asetaminofen ve kloramfenikol etken maddelerinin rutin olarak incelenmesi gerekmektedir.Öğe Hatay'da seri cinayetler : olgu serisi(2015) Ortanca, İbrahim; Demirkıran, Sümeyra; Çelikel, Adnan; Arslan, MustafaÖzet Türkiye'de seri cinayet olarak kabul edilen bir olgu sunumu bulunmamaktadır. Bu çalışmamızda, üç ayrı olayda, aynı kişi veya kişilerce öldürülen beş kişinin seri cinayet kapsamında sunulması ve literatür eşliğinde tartışılması amaçlanmıştır. İlk olayda bir erkek, tenha bir alanda, araç içerisinde bir kadınla birlikteliği sırasında biri maskeli iki kişi tarafından ateşli silah ile öldürülmüştür. Ancak kadın serbest bırakılmıştır. İkinci ve üçüncü olaylar da benzer şekilde meydana gelmiş ve hem erkek hem de kadın olgular öldürülmüştür. Yapılan incelemelerde her üç olayda da aynı silahla, uzak atış mesafesinden ateş edildiği, ölümün tenha bir alanda, araç içerisinde meydana geldiği saptanmıştır. Ayrıca mağdurların evlilik dışı partnerleriyle cinsel birliktelikleri esnasında vuruldukları belirlenmiştir. Olgularımız, “birden fazla kurbanın aynı katil veya katiller tarafından farklı zaman ve olaylar sonucu öldürülmesi" olarak tanımlanan “seri cinayet” sınıfına girmektedir. Mağdurların ortak yönlerive zanlılara ait özellikler dikkate alındığında cinayetlerin "görev odaklı" veya “hayalci” olarak değerlendirilebileceği görüşündeyiz.Öğe Investigation of Fasciola hepatica Seropositivity in forensic autopsies in the Çukurova region(Turkiye Klinikleri, 2013) Zeren, Cem; Eren, Ali; Çelikel, Adnan; Köksaldi Motor, Vicdan; Yengil, Erhan; Hamamci, BernaObjective: Fasciola hepatica is a parasite that affects ruminant animals and is rarely seen in humans. The agent may cause significant health problems and economic loss as a zoonotic disease. Freshwater plants play an important role for infecting humans with this parasite. Eating watercress, drinking water that contains metacercaria, using contaminated kitchen tools, or consuming green vegetables may cause infestation. Green vegetables and fruits, especially watercress, are grown specifically in the Cukurova region and this puts the population living in this region at risk of developing fasciolosis. For the reason of absence of the seroprevalence studies in autopsies and to determine the prevalence of this region, the aim of this study, is to investigate F. hepatica antibody by the method of IHA blood samples which were taken from autopsy cases in the Çukurova Region. Material and Methods: This study was conducted in Adana Forensic Medicine Department, a center where all forensic autopsies from the cities of Adana, Mersin, Kahramanmaras, Hatay and Osmaniye were performed. There were 94 subjects between the ages of 2-87 years (mean:42.55±SD22.09) and their serum samples were collected for assessment of F. hepatica antibodies via the IHA method. Moreover, we examined the hepatobiliary system for adult parasites. Results: IHA results demonstrated that 13 (13.8%) of the subjects were seropositivite for F. hepatica. During the autopsy, however, mature F. hepatica was not observed in hepatobiliary systems of the subjects. Seropositivity rates in Adana, Mersin, Hatay and Osmaniye were 19.4%, 7.1%, 12.5% and 22.2%, respectively. Conclusion: To our knowledge, this is the first study evaluating F. hepatica seropositivity in forensic autopsies. Seeing the results, we suggest that more comprehensive epidemiologic research is needed to study this infestation, especially in endemic areas. © 2013 by Türkiye Klinikleri.Öğe Maksillofasiyal ateşli silah yaralanmalarında atış yönünün belirlenmesinde radyografik görüntülemenin önemi(2013) Çelikel, Adnan; Arlı, Cengiz; Zeren, Cem; Demirkıran, Dua SümeyraAmaç: Bu çalışmanın amacı ilk tıbbi müdahalesi ülke sınırları dışında yapılarak gönderilen ve hastanemizde tedavi görmüş olgularda atış yönünün tespitinde tedavi öncesi çekilen grafilerin etkinliğinin araştırılmasıdır. Yöntemler: Bir yıl içerisinde kulak burun boğaz servisinde tedavi görmüş ateşli silah ve şarapnel yaralanmasına bağlı maksillofasiyal travması bulunan olguların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Yurtdışında yaralanan ve ilk tıbbi tedavisi dış merkezlerde yapılan 22 olgu çalışma kapsamına alındı. Olgulara ait tedavi öncesi çekilen maksillofasiyal bilgisayarlı tomografilerde tespit edilen kemik kırıklarının hareket yönleri değerlendirildi. Bulgular: Olguların en küçük olanın yaşı 17, en büyük olgu 43 yaşında olduğu saptandı. Tüm olgular erkek cinsiyetinde olduğu belirlendi. Tüm olguların acil müdahaleleri dış merkezlerde yapıldıktan sonra hastanemize sevk edildiği görüldü. Olayın oluş şekli ve ne tür bir silah ile meydana geldiğine ait güvenilir bir bilgi yoktu. Hastaların radyolojik görüntülerinin değerlendirilmesi sonucunda; 19 olguda (%86,4) kırılan kemik parçalarının hareket yönüne göre atış yönünün tespiti yapıldı. Sonuç: Olayın orijini ve mekanizması belli olmayan, özellikle kemik kırığı bulunan ölümlü veya tıbbi müdahale görmüş ateşli silah yaralanması olgularında atış yönünün tespiti açısından çekilen ilk grafiler oldukça önemlidir. Atış yönünün belirlenmesi halinde hangi yaranın giriş, hangisinin çıkış yarasının olduğu da tespit edilmiş olacaktır.Öğe A series of civilian fatalities during the war in Syria(2014) Çelikel, Adnan; Karaarslan, Bekir; Demirkıran, Dua Sümeyra; Zeren, Cem; Arslan, Muhammet MustafaBACKGROUND: A considerable number of deaths due to firearm injuries have occurred during wars all over the world. In this study, it is aimed to evaluate demographic characteristics and injury properties of cases died during civil war in Syria.METHODS: The postmortem examination and autopsy reports of 321 forensic deaths occurred between January and December 2012 were analyzed, retrospectively. Of the 321 forensic deaths,186 cases were injured and died in the civil war in Syria and, therefore, included in the scope of the study. Four cases died by natural causes or traffic accidents were excluded.RESULTS: Cases were most commonly (n=73, 39.2%) aged between 21 and 30 years, and 21.5% (n=40) of cases aged under 20 years. Of females, 68.8% (n=11) were children and young adults under 20 years of age. An overwhelming majority of deaths (n=125, 67.2%) were caused by explosive and shrapnel injuries, followed by (n=49, 26.3%) gunshot injuries related deaths. CONCLUSION: This study indicated that a significant proportion of those who died after being injured in the Syrian war were children, women and elderly people. The nature and localization of the observed injuries indicated open attacks by military forces regardless of targets being civilians and human rights violationsÖğe Suça sürüklenen çocuklarda maliyet analizi örneği : olgu sunumu(2018) Karbeyaz, Kenan; Çelikel, Adnan; Akkaya, Harun; Balcı, YaseminÇocuğun olay sonrası, karakoldan başlayarak, soruşturma ve yargılama süreci, devlet tarafından karşılanan önemli bir maddi yük oluşturmaktadır. Sunulan olgularda bu maliyetin hesaplanması, bunun ilgili kurumlara bildirilmesi ve bu ekonomik giderin, çocukların yararına kullanımının tartışılması amaçlanmıştır. Şube Müdürlüğümüze suç işlediği iddiası ile en çok müracaat ettirilmiş, aynı zamanda amca çocukları olan 2 olgu değerlendirilmiştir. Çocukların ikisinin toplam 992 değişik suç nedeniyle başvurdukları belirlenmiştir. Çocukların her suç için minimum 800 TL giderlerinin olduğu, çocuklar için toplam olarak harcanan paranın 793. 600 TL olduğu belirlendi. Bu çocuklar harcanan paranın örnek teşkil etmesi, kendilerinden sonra gelen başta aynı aile fertleri olmak üzere, suça sürüklenen ve bunu bir davranış biçimi haline getiren çocukların erkenden teşhis edilerek gerekli güvenlik ve sosyal desteğin sağlanabilmesi oldukça önemlidir. Çocukların yargılanması için harcanan para ile bir çok imkan sağlanabileceği düşünülmektedirÖğe Üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı istismarı sıklığı(2012) Zeren, Cem; Yengil, Erhan; Çelikel, Adnan; Arık, Ayşegül; Arslan, MustafaAmaç: Çocuk istismarı veya çocuğa yönelik kötü muamele insanlık tarihi kadar eski, sosyal ve tıbbi bir sorundur. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinde çocukluk çağında istismara uğrama sıklığının ortaya konması ve istismara ilişkin etkenlerin araştırılarak karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Araştırmada sosyo-demografik özellikleri içeren bir anket formu ve Türkiye’de geçerlilik ve güvenilirlikleri yapılan Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği (ÇÖYÖ) kullanılmıştır. Bulgular: Hazırlanan anketler 150 öğrenciye uygulanmıştır. Olguların %60’ı kız öğrenci idi. Katılımcıların yaşları 17-26 arasında olup ortalama yaş 19,04±1,28 olduğu tespit edilmiştir. Erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre duygusal (p<0.025), fiziksel (p<0.004) ve cinsel (p<0.001) örselenmesi belirgin düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ailesi alt gelir düzeyine sahip öğrencilerin duygusal istismar (p<0.009) ve toplam örselenme ölçek puanları (p<0.026) anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Ayrıca annesi boşanmış öğrencilerin duygusal istismara uğrama sıklığı anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.012). Sonuç: Çocuk istismarı ve ihmali ailenin yaşam stresleri ile ilişkili olabileceğinden, ailedeki ekonomik ve sosyal stresler belirlenerek bunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Çocuk istismarının tespit, tedavi ve rehabilitasyonunda multidisipliner yaklaşım gerekmektedir.Öğe Yaş tespitinde kullanılan yöntemler(2014) Demirkıran, Dua Sümeyra; Çelikel, Adnan; Zeren, Cem; Arslan, Muhammet MustafaYaş tespiti kavramı hem medeni kanunun hem de suçlu davranışlarının düzenlenmesinde önemli yer tutmaktadır. Adli tıpta yaş tayini hem isteğe bağlı olarak hem de mahkeme talebi üzerine yaygın biçimde uygulanmaktadır. Bu çalışmada, yaş tespitinde kullanılan yöntemlerin derlenmesi ve karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulması amaçlanmıştır. Radyolojik yöntemde kemiklerin epifiz hatları ve dişlerin görünümlerinden faydalanılmaktadır. Kemik grafilerinin karşılaştırılarak yaş tahmininde bulunmak amacıyla Greulich-Pyle Atlası (GPA), Tanner-Whitehouse Atlası (TWA) ve Adli Tıpta Yaş Tayini (ATYT) kitabı kullanılmaktadır. Adli tıpta kullanılan ATYT kitabı ile yapılan yaş tahminleri özellikle ergenlik döneminde kemik yaşı kronolojik yaşın yaklaşık 2 yıl önünde olduğu görülmüştür. Dişten yaş tespiti için Demirjian metodu kullanılmıştır. Ancak zamanla bu metot modifiye edilerek farklı yöntemler geliştirilmiş olmasına rağmen kesinlik ifade eden bir metot bulunamamıştır. Histopatolojik olarak kemik iliği sellülaritesi ve dermis hücreleri üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu yöntemle de elde edilen sonuçlar kronolojik yaş ile bir korelasyon tespit edilememiştir. Mevcut yöntemler ile yaş tahmini yapılması özellikle ergenlik dönemi olgularında önemli hukuki ve etik sorunları beraberinde getirmektedir. Bu nedenle ülkemizde yapı- lan çalışmaların derlenerek toplumumuzun kemik yaşına uyumlu atlasların oluşturulması gerekmektedir. Diğer bir önerimiz, ergenlik döneminde yaş büyütmek isteyen kadın olguların davalarına özenle yaklaşılmalı, doğum ve nüfus kayıtlarına önem verilmelidir.