Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Çulha, Gülnaz" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 33
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    2006-2010 yıllarında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarı’na başvuran hastalarda bağırsak parazitlerinin dağılımı
    (2011) Çulha, Gülnaz; Gülkan, Burcu
    AMAÇ: Bu çalışmada Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarına Ocak 2006-Mayıs 2010 tarihleri arasında başvuran toplam 9421 kişinin dışkı örneği retrospektif olarak bağırsak parazitleri yönünden araştırılmıştır. Ayrıca bu kişilerden selofanlı lam örneği alınabilen 781 olgunun preparatları incelenerek Enterobius vermicularis yumurtası aranmıştır Çalışmamızda hastanemiz parazitoloji laboratuarı kayıtları geriye dönük olarak taranarak bağırsak parazit sıklığının saptanması ve bu sonuçların yıllık değişiminin önceki yıllarla ve diğer çalışmalarla karşılaştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEMLER: Toplam 9427 kişiden alınan dışkı ve 781 kişiden alınan selofanlı lam örnekleri incelenmiştir. Dışkı örneklerine, önce makroskobik, nativ-lügol ile inceleme ve formolle çöktürme yöntemleri uygulanmıştır. X10’luk ve X40’lık büyütmelerle protozoon (kist veya trofozoiti) ve helmint (yumurta veya larva) varlığı araştırılmıştır. Alınan selofanlı lam preparatları ise X10’luk ve X40’lık büyütmelerle direk mikroskobik incelemeleri yapılarak E. vermicularis yumurtası aranmıştır BULGULAR: Başvuranların 5146 (%52,6)’sı kadın 4275 (%45,4)’i erkek olmak üzere toplam 9421 dışkı örneği incelenmiştir. 835 (%48,3)’i erkek, 893 (%51,7) kadın olmak üzere toplam 1728 (%18,3) olguda bağırsak paraziti bulunmuştur. İncelenen 781 selofanlı lam örneğinin 410 (%52,5)’u kadın, 371 (47,5)’i ise erkek olguya aittir. İncelenen selofanlı lam örneklerinde 96 (%53,3)’sı erkek 84 (%46,7)’ü kadın olmak üzere toplam 170(%95,5) olguda E. vermicularis ve 10(%5,5) olguda Taenia spp yumurtası saptanmıştır. Dışkı inceleme sonuçları değerlendirildiğinde parazitlerin türlere göre dağılımı şöyledir; Blastocystis hominis 882(%51,0), Giardia intestinalis 313(%18,1), Entamoeba coli 268(%15,5), Entamoeba histolytica/dispar 129(%7,5), Chilomastix mesnilii 42(%2,4), Hymenolepis nana 35(%2.0), Strongyloides stercoralis 18(%1,0), Dicrocoelium dentriticum 13(%0,8), E. vermicularis 12(%0,7), Taenia spp, 6(%0,4), Iodamoeba butschlii 5(%0,3), Trichuris trichiura 2(%0,1), Ascaris lumbricoides 2 (%0,1), Balantidium coli 1(%0,1). SONUÇ: Hatay da geçmiş senelerde yapılan çalışmalara göre bağırsak parazit oranları düşük bulunmuştur.Ancak barsak parazitleri halk sağlığı için önemli bir problem olarak devam etmektedir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Antakya'da dört farklı özel gündüz bakım evi ve kreşteki çocuklarda bağırsak parazitlerinin dağılımı
    (2005) Çulha, Gülnaz; Canpolat, Asutay; Gülbol, Gülay
    Çalışmada Hatay'ın Antakya İlçesinde bulanan dört farklı özel gündüz bakım evi ve kreşte yaşları 1-6 arasında değişen 109 öğrencide (68 erkek, 41 kız) bağırsak parazitlerinin dağılımı araştırılmıştır. Bu amaçla 86 dışkı ve 109 selofan bant preparatı incelenmiştir. Tanıda dışkıda yoğunlaştırma yöntemleri ve selofan bant yöntemleri kullanılmıştır. İncelen 86 dışkı örneğinde 18 olguda (%20,93) bir veya birden fazla parazit saptanmıştır. İncelenen 109 selofan bant örneğinde ise 8 olguda (%7,40) Enterobius vermicularis‘e rastlanmıştır. Saptanan parazitlerin türlere göre dağılımı; Giardia intestinalis 4 olguda (%19,04), Blastocystis hominis 12 olguda (%57,14), Entamoeba coli 4 olguda(%19,04) ve 1 olguda da (%4,76) Hymonolepis nana'ya rastlanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Antakya'da ilkokul öğrencilerinde pedikülozis kapitis sıklığı
    (2004) Serarslan, Gamze; Çulha, Gülnaz; Savaş, Lütfü; Yiğit, Hakan; Akçalı, Cenk; Önlen, Yusuf; Savaş, Nazan
    Amaç: Antakya’da ilkokul öğrencilerinde pedikülozis kapitis sıklığının saptanması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Altı okulun kız ve erkeklerden oluşan toplam 3935 öğrencisi pedikülozis kapitis yönünden incelendi. Okullar, iyi ve kötü olarak iki sosyo-ekonomik sınıfa göre gruplandı. Sonuçların değerlendirilmesinde ki-kare testi kullanıldı. Bulgular: Pedikülozis kapitis sıklığı toplam %17.6 olarak bulundu. Baş biti kızlarda erkeklere oranla çok daha fazla tespit edildi (X²=486.9, df=1, p<0.0001). İnfestasyon oranı sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan grupta daha yüksek bulundu (X²= 93.97, df= 1, p<0.0001). Sonuç: Çalışmamız, pedikülozis kapitisin Antakya’da yüksek oranda olduğunu ve sosyo-ekonomik durumun infestasyon ile ilgili olduğunu göstermektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Cutaneous leishmaniasis and its status in Hatay province, Turkey
    (Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2014) Çulha, Gülnaz; Doğramaci, Çigdem Asena; Gülkan, Burcu; Şavas, Nazan
    Objective: Cutaneous leishmaniasis (CL), which is endemic in the South-East Anatolia and Cukurova areas, has been an important public health problem for years. This study is an: analysis of Mustafa Kemal University, Research Hospital, Parasitology Laboratory and Hatay Provincial Health Directorate's data collected between years 2006-2011, to determine more recent cutaneous leishmaniasis sources in Hatay province and reasons for this increasing trend. Method: Smear samples were collected from 596 patients who applied to the Parasitology Laboratory in between January 2006-July 2011. Information forms including the lesion's duration, number, location (as providence and village), patient's age and location have been filled. In cases suspected of cutaneous leishmaniasis, a smear was performed, stained with Giemsa and microscopy examination was performed with 100X immersion objective. Positive CL recognition was placed on cases when the amastigot form of parasite was observed. Ki square test was used for statistical analyses. Results: Two hundred seventy three cases of 596 patients (45.8% of patients) were found to be CL positive. One hundred thirty nine (50.9%) of positive cases were female and 134 (49.1%) of positive cases were male. Thirty nine (14,3%) of 273 positive cases have more than one lesion. The lesion locations of head, neck and trunk were most commonly involved among women (p=0,036, p=0,240), on the other hand leg was most common side on men (p=0,014). CL commonly observed at ages between 0-12 in 73 (26.7%) cases, and ages between 13-24 in 89 (32.6%) cases. Most of the lesion durations were between 0-6 months. All the cases notified to Hatay Provincial Health Directorate between years 2006- 2011 were assessed except the cases belong to Mustafa Kemal University, Research Hospital, Parasitology Laboratory. Total of 535 patients (269 men, 266 women; including our patients) were notified. It is noticed that Provincial Health Directorate's data includes only age, gender, year and town and also clinical features of the patient. Conclusion: In Hatay, unlike previous years, presence of new CL focal points were observed. These cases are concentrated at Hassa, Samandagi and Altinözü towns and particularly at regions very close to Syrian border. These locations could be the reasons for increased number of CL cases. For this reason performing periodical screenings at the provinces and towns where CL was diagnosed should be realized. Moreover, giving seminars and educational sessions were planned in collaboration with Hatay Provincial Health Directorate.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Cutaneous Leishmaniasis with Mucosal Involvement
    (Galenos Publishing House, 2021) Çabalak, Mehmet; Çulha, Gülnaz; Bal, Tayibe; Kaya, Tuğba; Çelik, Ebru
    Leishmaniasis is a protozoan parasitic disease transmitted to humans by infected female sand flies. Turkey has received more than three million immigrants from Syria because of the civil war and political instability. This study reported cases of two patients, who were from Syria and lived in Hatay, with cutaneous leishmaniasis and mucosal involvement. Two patients presented to the infectious diseases clinic with a complaint of facial lesions and were subsequently referred to the parasitology department laboratory. Smears were prepared from the lesions, stained with Giemsa and examined under a microscope. Moreover, aspirates taken from the patients’ lesions were inoculated into the modified Novy-MacNeal-Nicolle medium. The diagnosis was made when amastigotes were detected in both smears. Proliferation of promastigotes was observed in one of the clinical specimens inoculated on the medium. By PZR-RFLP, Leishmania tropica were detected in the isolate. Both patients were treated with amphotericin B. One patient was treated again with a pentavalent antimony compound because of the recurrence of the lesion. © 2021 Turkish Society for Parasitology.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Detection of trichomonas vaginalis in vaginal speciemens from women by wet mount, culture and PCR
    (2015) Çulha, Gülnaz; Güngören, Arif; Demir, Cemil; Hakverdi, Ali Ulvi; Duran, Nizami
    Amaç: Trikomonosiosis, seksüel geçişli enfeksiyona sebep olan Trichomonas vaginalis nedenlidir. T.vaginalis, dünyada 180 milyon insanı etkilemektedir ve anlamlı morbidite sebebidir. T.vajinalis enfeksiyonu kadınlarda vajinit, ekzoservisit ve üretrit nedenidir. Bu çalışmanın amacı, üç değişik yöntem sonuçlarını karşılaştırarak T. vajinalis varlığını tespit etmektir. Gereç ve Yöntem: Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Jinekoloji polikliniğine ve Doğumevi hastanesine başvuran toplam 200 hastadan alınan swap örnekleri toplandı. : Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji bölümünde T. vajinalis genotip ve fenotipileri değerlendirildi. T. vaginalis tespiti açısından ve hasta tedavisine etkisi açısından bu çalışma bölgemizde yapılmış ilk moleküler çalışmadır. Bulgular: 200 hastanın 56 sı pozitif olarak bulundu ve bunların 24'ü (%42.8) mikroskopik olarak, 18'i (%32,1) kültür ile, 24'ü (%42,8) PCR ile tespit edildi. Tüm metodlarla tespit edilen hasta sayısı 14 idi. Bu çalışmada, Cochran's Q testi ile elde edilen üç metod karşılaştırılması anlamlı idi.(p=0.022). McNemar yöntemi ile tüm yöntemler ikili olarak karşılaştırıldığında mikroskopi ile kültür arasında (p=0.5),mikroskopi ile PCR arasında (p=0.063), kültür ve PCR arsında (p=0.25) fark bulunamadı. Tartışma: Kültür metodu rutinde kulanılan bir metod değildir ve kontaminasyon riski vardır. PCR metodu direkt olarak parazit DNA'sını göstermektedir ve diğer yöntemlere göre daha güvenilir bir yöntemdir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Effect of cutaneous leishmaniasis treatment on serum adenosine/ deoxyadenosine deaminase activities
    (Chemical Publishing Co., 2012) Çulha, Gülnaz; Berköz, Mehmet; Yalin, Serap; Gülkan, Burcu
    Adenosine deaminase is an enzyme present in a great number of plants and animals, found from simple intervebrates to human beings. Adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities increase substantially during mitogenic and antigenic responses of lymphocytes and conversely lymphocytes blastogenesis. Various diseases characterized by the alteration of cell-mediated immunity can be effected by the serum activity of adenosine deaminase. Cutaneous leishmania is an intracellular parasite that targets and multiplies within phagocytic cells of the innate immune system such as the macrophage, dendritic cell and neutrophil. In this study, we investigated the role of treatment on adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities in the cutaneous leishmaniasis patients. For this aim, 25 treated cutaneous leishmaniasis patients, 19 untreated patients and 25 healthy control subjects were enrolled in this study. The clinical diagnosis was parasitologically confirmed Giemsa stain and by culture NNN medium. Adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities were measured spectrophotometrically by the method of Giusti. Serum adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities were higher in cutaneous leishmaniasis patients than the controls and also, adenosine deaminase and deoxyadenosine deaminase activities decreased in treated patients as compare with non-treated cutaneous leishmaniasis patients. According to these results, it is suggested that evaluation of adenosine deaminase activity in serum of patients with cutaneous leishmaniasis could be considered a useful monitoring tool for their infection status. Therefore, adenosine deaminase can be a predictive and sensitive parameter of leishmaniasis treatment.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Evaluation of Four Adult Visceral Leishmaniasis Cases
    (Galenos Publishing House, 2023) Çabalak, Mehmet; Çulha, Gülnaz; Kaya, Tuğba; Gürsoy, Didar; İlhan, Gül; Özbilgin, Ahmet
    Leishmania infantum is the species responsible for visceral leishmaniasis [(VL), kala-azar], which is observed sporadically mainly in pediatric age groups in the Aegean, Mediterranean and Central Anatolian regions of Türkiye. The aim of this study is to evaluate the diagnosis, clinic, laboratory results and treatments of four adult patients with VL who applied to our hospital. The patients were referred to our hospital to investigate hematological malignancy. In the study, the data of four patients (three men, one woman; age range: 30-40 years) who were diagnosed with VL and treated in the infectious diseases clinic of our hospital between January 2022 and April 2022 were evaluated retrospectively. The diagnosis of VL was made according to appropriate clinical and physical examination findings, biochemical and serological tests (indirect fluorescent antibody test and rK39 rapid antigen test) and polymerase chain reaction (PCR) results, as well as the presence of amastigote forms of the parasite in bone marrow samples. Serology positivity was found in all patients, and bone marrow positivity was found in two patients. According to the results of RT-PCR in all patients, it was determined that the species causing the disease was L. infantum/L. donovani. Initially, the most common symptoms were fever, fatigue, and abdominal distension. None of the patients had an immunosuppressive condition. It was understood that all the patients lived in the rural area of Syria’s Idlib province. Hepatosplenomegaly, increased erythrocyte sedimentation rate, anemia, leukopenia and thrombocytopenia were found in all patients. The patients were treated with liposomal amphotericin-B (L-AMB). One patient did not come for follow-ups, the other three patients were found to have completely recovered in their follow-up. No recurrence was observed in any of the patients. In conclusion, VL should be considered in patients who apply to health institutions with complaints of fever, hepatosplenomegaly, increased erythrocyte sedimentation rate, anemia, leukopenia and thrombocytopenia. © Telif hakkı 2023 Türkiye Parazitoloji Derneği-Makale.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gastric infection by Strongyloides stercoralis : A case report
    (2009) Yaldız, Mehmet; Hakverdi, Sibel; Aslan, Ahmet; Temiz, Muhittin; Çulha, Gülnaz
    Strongyloides stercoralis is an intestinal nematode with a complex life cycle that involves colonizing and reproducing in the upper small intestinal mucosa. In a healthy host, the parasite usually does not cause any symptoms. We report a gastric infection case of S. stercoralis. A 72-year-old Turkish man was admitted to the Department of General Surgery with complaints of epigastric pain, nausea and vomiting for five days. Upper gastrointestinal endoscopy evidenced a diffuse infiltrate in the stomach, causing decreased distensibility. Microscopically, superficial chronic inflammation with hyperplastic reactive changes and damaged surface was observed. Histopathological examination of the gastric mucosa showed numerous cross-sections of adult worms, eggs and rhabditiform larvae of S. stercoralis developing in the gastric crypts.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Genital enfeksiyon şüphesi olan adölesan ve yetişkin kadınlarda enfeksiyon etkenleri
    (2005) Duran, Nizami; Çulha, Gülnaz; Çetin, Meryem; Zeteroğlu, Şahin; Güngören, Arif; Hakverdi, Ali Ulvi
    Amaç: Bu çalışmanın amacı bölgemizde genital enfeksiyon şüpheli adölesan ve yetişkin kadınlarda genital enfeksiyona sebep olan mikrobiyal etkenleri değerlendirmek ve genital enfeksiyon sıklığını araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Mayıs 2004-Aralık 2004 tarihleri arasında Mustafa Kemal Ünversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran yaşlan 16-63 arasında değişen toplam 534 kişi dahil edildi. Adölesan grupta 112 olgu, yetişkin grubunda ise 422 olgu vardı. Sürüntü örnekleri vajinal ve endoservikal akıntıdan alındı. Çalışmada 534 vajinal akıntı örneğinin incelenmesinde; taze preparat, Gram boyama ve kültür yöntemleri kullanıldı. İzole edilen suşlar biyokimyasal testler ve API 20C AUX (bioMerieux) kiti ile tanımlandı. Bulgular: Örneklerin 128 (%23.9)'inde patojen mikroorganizma üremesi saf kültür halinde ya da vajinanın normal flora mikroorganizmalarına baskın olarak tespit edildi. Bunların %48 (62/128)'i Candida albicans, %11 (14/128)'i Candida spp., %13 (17/128)'ü Gardnerella vaginalis, %7 (9/128)'si B grubu streptokok, %7 (9/128)'si Trichomonas vaginalis, %5 (7/128)'ü Escherichia coli, %4 (5/128)'ü Staphylococcus aureus ve %4 (5/128)'ü Enterokok olarak tanımlandı. Vajinal sürüntü örneklerinin %59 (315/534)'unda normal vajinal flora üyesi mikroorganizma üremesi görülürken, örneklerin %17 (91/534)'lik bir kısmında da bakteri üremesi tespit edilemedi. Patojen mikroorganiz¬maların dağılımı incelendiğinde adölesan grupta Candida cinsi mayalar %26 (29/112), bakteriyel orjinli mikroorganizmalar ise %5 (6/112) oranında izole edilirken olguların hiçbirinde Trichomonas vaginalis'e rastlanmamıştır. Yetişkin grupta ise maya izolasyonu %11 (47/422) oranında bulunurken bakteriyel orijinli enfeksiyonların %9 (38/422) olduğu tespit edilmiştir. Adölesan gruptan farklı olarak yetişkinlerde %2 oranında da Trichomonas vaginalis varlığı saptandı. Sonuç: Adölesan grupta Candida cinsi mayaların, yetişkinlerde ise bakteriyel ajanların daha sık enfek¬siyon nedeni olduğu tespit edilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ili Çocuk Esirgeme ve Yetiştirme Kurumlarında Enterobius vermicularis yaygınlığının araştırılması
    (2004) Çulha, Gülnaz
    Çalışmamızda yaşları 0-7 arasinda değişen Hatay İli Cocuk Esirgeme Kurumundaki çocuklarda ve yaşları 7-17 arasinda değişen Hatay ili Erkek Yetiştirme Yurdu ile Kiz Yetiştirme Yurdu'nda selofanlı lam yöntemi ile Enterobius vennicularis'in yaygınlığı araştırıldı. Hatay ili Cocuk Esirgeme Kurumundaki 70 çocuğa (30 erkek, 40 kiz) , Erkek Yetiştirme Yurdu'ndaki 60 erkek çocuğa ve Kiz Yetistirme Yurdu'ndaki 55 kiz cocuga selofanlı lam yöntemi uygulanmis., Cocuk Esirgeme Kurumundaki 50 (%71.4) , Erkek Yetiştirme Yurdunda 5 ( %0.08) , Kiz Yetiştirme Yurdunda da 8 (%0.14) çocukta E.vermicularis saptanmıştır. Hatay Ili Cocuk Esirgeme Kurumunda inceleme yapılan erkek cocukların %100'ünün kiz cocukların ise %50'sinin E.vermicularis ile enfekte olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak dünyada oldugu gibi ülkemizde de E. vennicularis önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmakta ve özellikle ilkokul çağı çocuklarında onemli sıkıntılar yaratmaktadir. Ayrıca çocukların toplu olarak bulunduğu çocuk yuvasi, anaokullari, ilkokullar, çocuk yetiştirme ve esirgeme kurumları E.vermicularis için risk grubunu oluşturmaktadir. Çalışmamız Hatay Bölgesinde E. vermicularis yaygınlığını belirlemek amaciyla son on yilda yapilan tek çalışma olmasi nedeniyle de önem taşımaktadir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ilinde kistik ekinokokkozis sorunu
    (2008) Hakverdi, Sibel; Çulha, Gülnaz; Canda, M. Şerefettin; Yaldız, Mehmet; Altıntaş, Süleyman
    Ekinokokkozis, Echinococcus granulosus ve E. multilocularis tarafından oluşturulan zoonotik bir enfeksiyondur. Ülkemiz dahil olmak üzere birçok ülkede ciddi bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatay İl'inde daha önce Ekinokokkozis ile ilgili bir çalışma yapılmadığı için, ilimizdeki oranları belirlemek ve konuya dikkat çekmek amacıyla Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma hastanesi ile Antakya ve İskenderun Devlet Hastanelerinin patoloji laboratuarlarında tanı almış kistik ekinokokkozis olgularını retrospektif olarak değerlendirdik. Toplam 26 kistik ekinokkokozis olgusunun 18'i (%69,23) kadın, 8'i (%30,76) erkek hastalardan oluşmuştur. En fazla karaciğer (%57,6) ve akciğer (%19,23) olmak üzere peritoneal bölge, dalak, servikal bölge, kas ve insizyon hattında izlendi. Ayrıca Antakya mezbahasında kesilen sığırlardaki Kistik Ekinokokkozis olgularını da değerlendirdik ve oranı %3,23 olarak bulduk.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ilindeki importe sıtma olgularının retrospektif analizi : 10 yıl içerisinde 75 olgu
    (Türkiye Parazitoloji Derneği, 2019) Şahin, Selma İlkay; Çabalak, Mehmet; Bal, Tayibe; Ocak, Sabahattin; Önlen, Yusuf; Çulha, Gülnaz
    Amaç: Endemik olmayan ülkelerde görülen importe sıtma olguları gecikmiş tanı ve tedaviye sekonder artmış komplikasyon oranı ve mortalite riski taşımaktadır. Bu çalışma ile kliniğimizde son 10 yılda takip edilen importe sıtma olgularının insidansının ve klinik özelliklerinin irdelenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Bu retrospektif çalışmaya Ocak 2008 - Aralık 2017 tarihleri arasında kliniğimizde importe sıtma tanısı ile takip edilmiş 75 olgu dahil edilmiştir. Olgulara ait epidemiyolojik, laboratuvar, tedavi ve klinik seyre ilişkin verilere sistem kayıtlarından ulaşılmıştır. Bulgular: Olguların 74’ü erkek, 1’i kadın olup ortanca yaş 51(23-64) olarak saptanmıştır. Olguların tamamı Sahra altı Afrika ülkelerine seyahat etmiş ve hiçbiri seyahat öncesinde kemoprofilaksi almamıştır. Tüm olgularda etkenin Plasmodium falciparum olduğu görülmüştür. İmporte sıtma olgu sayısı 2015 sonrasında düşme eğilimindeydi. En sık görülen bulgular sırasıyla ateş (%100), trombositopeni (%84) ve anemi (%72) olarak saptanmıştır. Olguların %8’i ciddi seyirli sıtma olgusu olmakla birlikte ölümle sonuçlanan olgu görülmemiştir. Sonuç: Son yıllarda ülkemizden bildirilen importe sıtma olgu sayısındaki artışa rağmen bölgemizde bu sayıda düşüş olduğu görülmektedir. Ülkemiz importe sıtma olgularının en sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığından, ateş yüksekliği ve trombositopeni ile başvuran olgularda sıtmanın endemik olduğu bir bölgeye seyahat öyküsü olup olmadığı sorgulanmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ve çevresinde saptanan kutanöz leishmaniasis olguları
    (2006) Çulha, Gülnaz; Akçalı, Cenk
    Leishmaniasis; enfekte tatarcıkların deriden kan emerken bulaştırdıkları Leishmania türlerinin memeli konaklarda oluşturdukları bir hastalık grubudur. Kutanöz leishmaniasis (KL); ülkemizde şark çıbanı, Antep çıbanı gibi isimlerle anılan, başlıca deride ve bazen mukozalarda, yerinde deriden çökük iz bırakarak iyileşen deri hastalığıdır. Haziran 2003 yılı Ekim ayı ile 2005 yılı ayları arasında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji laboratuarına kutanöz leishmaniasis şüphesi ile cilt lezyonu olan 55 olgu başvurmuştur. Mikroskop incelemesinde Leishmania amastigot şekilleri görülerek pozitif saptanan 40 olguya KL tanısı konulmuştur. Hastalardan 13'ü erkek (%32,5) 27'si (%67,5) kadındır. Hastalığın en sık 0-20 yaş aralığında (%57) görüldüğü, lezyonların en sık olarak yüz (%67,5) ile el ve ayaklarda (%32,5) görüldüğü belirlenmiştir. Hastaların 14'ünde lezyon sayısı 2 ila 8 arasında olduğu, lezyon sürelerinin ise en az 1 ay en fazla 3 yıl olduğu tespit edilmiştir. Hastaların çoğu İskenderun/Kırıkhan, İskenderun/Arsus, Serinyol, Altınözü, Samandağ Antakya, Harbiye ilçelerinden olup, tarımla uğraşmaktadırlar. KL tanısının en fazla oldugu ayların Mayıs ve Haziran olduğu da belirlenmiştir. Laboratuarımıza başvuran hastaların bazılarının henüz bildirimi olmayan yerleşim merkezlerinden olması, Hatay İli ve çevresinde KL odaklarının artmakta olduğu kanısını uyandırmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay’da göç öncesi ve sonrası saptanan kutanöz leishmaniasis olgularının gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu ile genotiplendirilmesi
    (Galenos Yayınevi, 2020) Çulha, Gülnaz; Kaya, Tuğba; Doğramacı, Asena Çiğdem
    Amaç: Türkiye’de Kutanöz Leishmaniasise (KL) sebep olan türler Leishmania tropica (L. tropica) ve Leishmania infantum’dur (L.infantum). Suriye’den diğer ülkelere 2011 yılındaki iç karışıklıktan dolayı büyük bir göç olmuştur. KL’nin endemik olduğu Suriye’dendiğer ülkelere olan göçün, KL olgu sayısını ve tür çeşitliliğini etkilediği düşünülmektedir. Çalışmada, arşivde yayma preparatlarıbulunan KL pozitif, göç öncesi ve sonrası Türk hasta ve importe (Suriye’li) hastalara ait örneklerin tiplendirilmesi ve Hatay’dakigöç öncesiyle sonrasındaki KL tür farklılığının ortaya konulması amaçlanmıştır.Yöntemler: Çalışmaya arşivde bulunan, dermal kazıntıdan yayma preparatı hazırlanmış, Giemsa boyalı ve mikroskop inceleme ilepozitifliği saptanan toplam 150 hastaya ait (Göç öncesi 50 Türk hasta, göç sonrası 50 Türk hasta ve Suriye’li 50 hasta) preparatlardahil edilmiştir. Seçilen preparatların DNA izolasyonu yapılmış ve tür tayini için ITS-1problu GZ-PZR analizi yapılmıştır.Bulgular: Göç öncesi Türk hastalara ait örneklerin 40’ında L.infantum/donovani (%80), 8’inde L. tropica (%16), 2’sinde L.major(%4) saptanırken, göç sonrası Türk hastalara ait örneklerin ise 28’inde L. infantum/donovani (%56), 3’ünde L. major (%6), 19’undaL. tropica (%38) tespit edilmiştir. Suriye’li hastalara ait örneklerin 2’sinde L. infantum/donovani (%4), 1’inde L. major (%2) ve47’sinde ise L. tropica (%94) saptanmıştır.Sonuç: Hatay’da göç öncesi yerli olgularda çoğunlukla KL’ye neden olan türün L. infantum/donovani olduğu gözlemlenirken, göçsonrası yerli olgularda L. tropica’nın artma eğiliminde olduğu, L. major’a ise geçmiş yıllara göre daha çok rastlandığı görülmektedir.Hatay’a gelen Suriye’lilerin KL etkeni olan Leishmania türlerinde çeşitliliğe neden olabileceği ve konu üzerinde daha ileriaraştırmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Investigation of Sensitivity of Rapid Diagnosis Tests in Patients with Suspected Malaria
    (2024) Çulha, Gülnaz; Önlen, Yusuf; Çabalak, Mehmet; Kaya, Tuğba; Küçükeser, Burcu
    Objective: Malaria has been eradicated in Türkiye as of 2010, but there are imported cases. In this study, we aimed to compare the diagnostic value of two rapid tests; SD Bioline Malaria Ag Pf/Pan (SD-Pf/Pan) and SD Bioline Malaria Ag Pf/Pv (SD-Pf/Pv) with microscopy and real time-polymerase chain reaction (RT-PCR). Methods: Blood samples were taken from all participants. Thick drop smears were prepared. Thick drop smears were examined for malaria positive/negative distinction under the light microscopy. Then, two rapid diagnostic tests (SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv) were performed. After DNA extraction from blood samples, RT-PCR was typed. The data were evaluated with SPSS 21 program of statistics. Results: A total of 30 cases out of 66 suspected malaria cases were detected as positive with microscopy and RT-PCR. Twenty- seven patients were found positive with both SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv tests. Based on the microscopic results as a reference method, SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv rapid diagnostic tests had a 90% sensitivity, 100% specificity, 100% positive predictive value (PPV), and 92.86% negative predictive value (NPV). Based on the RT-PCR results as a reference method, for detection of P. falciparum, both tests had a 95.65% sensitivity, 100% specificity, 100% PPV, and 88.89% NPV. Moreover, while SD-Pf/Pv had a sensitivity, specificity, PPV, and NPV of 100% in detection of P. vivax; SD-Pf/Pan has a 77.78% sensitivity of, 61.90% specificity of, 46.67% PPV, and 86.67% NPV SD-Pf/Pan for detection of PAN. Conclusion: As a result, high sensitivity and specificity were detected in both kits in the diagnosis of malaria infections caused by P. falciparum and P. vivax. Rapid diagnostic tests can be used safely in diagnosis however the diagnosis should be supported by microscopy and RT-PCR methods when they are applicable.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Investigation of Sensitivity of Rapid Diagnosis Tests in Patients with Suspected Malaria
    (Galenos Publishing House, 2024) Çulha, Gülnaz; Önlen, Yusuf; Çabalak, Mehmet; Kaya, Tuğba; Küçükeser, Burcu
    Objective: Malaria has been eradicated in Türkiye as of 2010, but there are imported cases. In this study, we aimed to compare the diagnostic value of two rapid tests; SD Bioline Malaria Ag Pf/Pan (SD-Pf/Pan) and SD Bioline Malaria Ag Pf/Pv (SD-Pf/Pv) with microscopy and real time-polymerase chain reaction (RT-PCR). Methods: Blood samples were taken from all participants. Thick drop smears were prepared. Thick drop smears were examined for malaria positive/negative distinction under the light microscopy. Then, two rapid diagnostic tests (SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv) were performed. After DNA extraction from blood samples, RT-PCR was typed. The data were evaluated with SPSS 21 program of statistics. Results: A total of 30 cases out of 66 suspected malaria cases were detected as positive with microscopy and RT-PCR. Twenty-seven patients were found positive with both SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv tests. Based on the microscopic results as a reference method, SD-Pf/Pan and SD-Pf/Pv rapid diagnostic tests had a 90% sensitivity, 100% specificity, 100% positive predictive value (PPV), and 92.86% negative predictive value (NPV). Based on the RT-PCR results as a reference method, for detection of P. falciparum, both tests had a 95.65% sensitivity, 100% specificity, 100% PPV, and 88.89% NPV. Moreover, while SD-Pf/Pv had a sensitivity, specificity, PPV, and NPV of 100% in detection of P. vivax; SD-Pf/Pan has a 77.78% sensitivity of, 61.90% specificity of, 46.67% PPV, and 86.67% NPV SD-Pf/Pan for detection of PAN. Conclusion: As a result, high sensitivity and specificity were detected in both kits in the diagnosis of malaria infections caused by P. falciparum and P. vivax. Rapid diagnostic tests can be used safely in diagnosis however the diagnosis should be supported by microscopy and RT-PCR methods when they are applicable. © 2024 Turkish Society for Parasitology-Available online at www.turkiyeparazitolderg.org.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The investigation of the association between the frequency of Trichomonas vaginalis and using intrauterine contraceptive device
    (2009) Duran, Nizami; Çulha, Gülnaz; Hakverdi, Ali Ulvi; Güngören, Arif
    Objectives: We investigated the association between the frequency of Trichomonas vaginalis and using intrauterine contraceptive device (IUD). Patients and Methods: A total of 1058 vaginal swab samples were collected. The study population included 402 symptomatic and 656 asymptomatic women, between 18-45 years of age. Specimens were taken with a speculum and sterile cotton swabs from the posterior fornix of the vagina. Wet mount preparations were examined first, and then inoculated into Trypticase-yeast extract-maltose medium. Results: T. vaginalis was determined in 35 (3.31%) samples out of 1058 specimens using both diagnostic methods (direct examination and/or culture). While a total of 402 women were symptomatic, 656 women were asymptomatic. Among 190 IUD users, the frequency of T. vaginalis was determined as 6.84%, and among 868 non-users, this ratio was determined as 2.53%. Moreover, while among 100 symptomatic women with IUD, 11 women were positive for T. vaginalis (11%), of the 302 symptomatic women without IUD, 17 were positive (5.63%) for T. vaginalis. Significant correlation was determined between the use of IUD and the presence of T. vaginalis (p<0.05). Conclusion: These results showed that IUD use may increase the growth of T. vaginalis in the vaginal mucosa. To reduce the incidence of this pathogen in IUD users, they should be followed up closely.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kala-Azarlı çocuk hastalarda lipozomal amfoterisin B ile tedavi deneyimi
    (2015) Acıpayam, Can; Çulha, Gülnaz; Altunay, Ali; Akoğlu, Fazilet; Yeral, Alkan; Gülkan, Burcu
    Amaç: Kala-azar retikuloendotelial sistemin multisistemik enfeksiyonudur. hepatosplenomegali ve hipergamaglobulinemi ile karakterizedir. pentavalan antimon bileşikleridir. Tedavide antimon içeren ilaçlara karşı direnç gelişmesi ve antimon bileşiklerinin yan etkileri nedeniyle lipozomal amfoterisin B kullanımı gündeme gelmiştir. Çalışmamızda kala-azarlı çocuk hastaların tedavisinde 6 aylık lipozomal amfoterisin B tedavisi deneyimlerimizi sunmayı amaçladık. Yöntem: Ocak 2014-Haziran 2014 tarihleri arasında Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tanı alan 6 visseral leishmaniasisli olgu retrospektif olarak incelendi. Tüm hastalar lipozomal amfoterisin B (AmBisome®) ile tedavi edildi. Bulgular: Tüm hastalara kemik iliği aspirasyonu yapıldı ve tümünde Leishmania amastigotları görüldü. Olguların hepsinde ateş, hepatomegali ve splenomegali vardı. En sık hematolojik bulgu anemi (%100) ve nötropeni (%100) idi. Olguların beşinde hipergamaglobulinemi saptandı. Bir olguda Hemofagositik lenfohistiyositozis (HLH) saptandı. Uygun leishmaniasise.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kronik diyare yakınması olan bir hastada Strongyloides stercoralis
    (2006) Çulha, Gülnaz; Savaş, Lütfü; Önlen, Yusuf
    Kronik diyare ve karın ağrısı yakınmaları 5-6 yıldır devam eden 38 yaşındaki erkek hastada Strongyloides stercoralis saptanması üzerine konunun önemini vurgulamak amacıyla olgunun sunulmasına karar verilmiştir. 25 yıldır oto tamirciliği yapan hastanın aynı zamanda çiftçilikle de uğraştığı öğrenilmiştir. Parazitolojik incelemede hastadan üç kez alınan dışkı örneklerinde S.stercoralis larvaları saptanmıştır. Hastaya 15 gün süre ile 400mg/gün dozunda Albendazol verilmiş, 5 gün sonra yapılan dışkı incelemesinde parazit yoğunluğunun azaldığı görülmüştür. Tedavinin onuncu, onbeşinci günü ve tedavi sonrası yapılan dışkı incelemelerinde de parazite rastlanmamıştır. Tedavi bitiminde hastanın tüm şikayetlerinin kaybolduğu saptanmıştır. Değişik tedaviler alan hastanın şimdiye kadar hiçbir parazitolojik tetkik yaptırmadığı saptanmıştır. Kronik diyare yakınması olan hastalarda parazitolojik inceleme yapılmasının oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim