Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Öksüz, Hüseyin" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 19 / 19
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anterior lens capsule rupture and traumatic cataract due to blunt ocular trauma
    (2013) İlhan, Nilüfer; İlhan, Özgür; Çoşkun, Mesut; Ayıntap, Emra; Tuzcu, Esra; Keskin, Uğurcan; Öksüz, Hüseyin
    Sağ gözüne plastik bir oyuncak çarpan 16 yaşında kadın travmadan iki gün sonra görme kaybı şikayeti ile göz kliniğine başvurdu. En iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK) sağ gözde el hareketi idi. Biyomikroskopik muayenesinde lens ön kapsül rüptürü ile birlikte hafif şişmiş travmatik katarakt ve ön kamarada hafif bir inflamasyon mevcuttu. Göz içi basıncı 16 mmHg idi. Gözün arka segment ultrasonografisi normaldi. Şeffaf korneal insizyondan simcoe kanül kullanılmasını takiben katlanabilir, akrilik, arka kamara göz içi lens (GİL) implantasyonu ameliyatı yapıldı. Ameliyattan bir ay sonra sağ gözünde EİDGK 20/20 idi. Künt göz travması gençlerde nadiren ön kapsül rüptürü ve travmatik katarakta yol açabilir. Bu komplikasyon nadir olmakla birlikte göz muayene ve cerrahisi titizlikle yapılmalıdır. (Turk J Ophthalmol 2013; 43: 477-8)
  • [ N/A ]
    Öğe
    Causes of headache in childhood
    (2006) Incecik, Faruk; Sangün, Özlem; Ako?lu, Ertap; Melek, Ismet; Öksüz, Hüseyin; Duman, Taşkin
    Headaches in childhood can be the result of serious organic events as well as the benign causes. In this paper, it is aimed to investigate the etiology of the headache complaint in childhood. This research is made retrospectively in 62 cases; 40 females and 22 males, who are 6-14 years old and admitted with the complaint of headache. The age of the beginning of the headache, duration, frequency, character, localization, intensity, accompanying factors, triggering factors, family history, physical and neurological examination, waters graphy, EEG, BBT and MRG datas are recorded. There were tension headache in 14 cases (22.6%), sinusitis in 11 (17.7%), migraine in 9 (14.5%), epilepsy in 6 (9.7%), posttraumatic headache in 5 (8.1%), headache related with eye disorders in 2 cases (6.4%), arachnoid cyst in 2 cases (3.2%), intracranial tumor in 1 case (3.2%) and unclassified headache in 10 cases (16.2%). In this study, the mostly seen causes of headaches in childhood are determined as tension headaches, migraine and sinusitis.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocuklarda baş ağrısı nedenleri
    (2006) İncecik, Faruk; Sangün, Özlem; Akoğlu, Ertap; Melek, İsmet; Öksüz, Hüseyin; Duman, Taşkın
    Çocuklardaki baş ağrısı nedenleri selim olabileceği gibi ciddi organik nedenlere de bağlı gelişebilir. Bu çalışmada çocukluk yaş grubundaki olgularda baş ağrısı yakınmasının etiyolojik nedenlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma, baş ağrısı yakınması ile başvuran ve yaşları 6-14 yaş arası değişen 40'ı kız ve 22'si erkek olan 62 olguda retrospektif olarak yapıldı. Olgularda baş ağrısının başlangıç yaşı, süresi, sıklığı, karakteri, yeri, şiddeti, eşlik eden bulgular, tetikleyen etmenler, aile öyküsü, fizik ve nörolojik muayene bulguları ile waters, EEG, BBT ve MRG gibi araştırma verileri kaydedildi. Baş ağrısı nedenleri olarak 14 olguda (% 22.6) gerilim tipi baş ağrısı, 11 olguda (% 17.7) sinüzit, 9 olguda (% 14.5) migren, 6 olguda (% 9.7) epilepsi, 5 olguda (% 8.1) posttravmatik baş ağrısı, 4 olguda (% 6.4) göz bozukluğuna bağlı baş ağrısı, 2 olguda (% 3.2) araknoid kist, bir olguda (% 1.6) intrakraniyal tümör ve 10 olguda (% 16.2) sınıflandırılamayan baş ağrısı saptandı. Bu çalışmada en sık baş ağrısı nedenleri olarak gerilim tipi baş ağrısı, migren ve sinüzit tespit edildi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Diabetik maküler ödemde subtenon triamsinolon ile kombine fokal lazer fotokoagülasyonun etkinliğinin değerlendirilmesi
    (2012) İlhan, Özgür; Coşkun, Mesut; İlhan, Nilüfer; Ayıntap, Emre; Keskin, Uğurcan; Tuzcu, Esra; Öksüz, Hüseyin
    Amaç: Bu çalışmanın amacı subtenon triamsinolon (ST) enjeksiyonu ile fokal lazer fotokoagülasyon kombinasyonunun diyabetik maküler ödem (DMÖ)’de etkinlik ve güvenilirliğinin araştırılmasıdır. Gereç ve yöntem: Diyabetik maküler ödem olan ve fokal lazer fotokoagülasyon ile birlikte 40 mg ST enjeksiyonu yapılan hastaların dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. On yedi hastanın 17 gözü çalışma kapsamına alındı. Tüm hastalara tedavi öncesi tam bir oftalmolojik muayene yapıldı. Tedavi sonrası 1. hafta, 1. ay ve daha sonra 3 aylık dönemlerde kontrole çağrıldı. Tedavinin etkinliği ST enjeksiyonundan sonraki 1. ay ve ardından 3 aylık dönemlerde görme keskinliği ve flöresein anjiyografi (FA) ile değerlendirildi. İstatistik analizde tekrarlı ölçümlerde ANOVA testi kullanıldı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 61,5±8,7 yıl idi. Görme keskinliği enjeksiyon öncesi 0.22±0.13 iken 1. ayda 0.39±0.15, 3. ayda 0.36±0.18, 6. ayda 0.33±0.15 ve 12. ayda 0.34±0.16 oldu. Tüm takip muayenelerindeki ortalama görme keskinlikleri enjeksiyon öncesi ile karşılaştırıldığında aradaki fark anlamlı idi (p ?0.05). Son muayenede görme keskinliği 13 (%76,4) hastada arttı, 3’ünde (%17,6) aynı kaldı ve 1’inde (%5,8) azaldı. Sonuç: Diyabetik maküler ödemi olan hastaların tedavisinde subtenon 40 mg triamsinolon enjeksiyonu ile fokal lazer fotokoagülasyon kombinasyonunun güvenli ve yararlı olduğu düşünüldü.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Efficacy of ketorolac 0.5% ophthalmic solution for controlling the postoperative ınflammation in pediatric cataract surgery
    (2013) İlhan, Özgür; Nilüfer, İlhan; Coşkun, Mesut; Ayhan Tuzcu , Esra; Dağlıoğlu, Mutlu Cihan; Ayıntap, Emre; Öksüz, Hüseyin
    Amaç: Pediyatrik katarakt cerrahisinde postoperatif inflamasyonun kontrolünde % 0.5’lik ketorolak oftalmik solüsyon kullanımı- nın güvenlik ve etkinliğinin değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Konjenital ve gelişimsel katarakt tanısı alan 41 hastanın 41 gözü çalışma kapsamına alındı. Hastalar preo- peratif ve postoperatif topikal %0.5’lik ketorolak damla alanlar (grup 1) ve almayanlar (grup 2) olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Tüm hastalara fakoemülsifikasyon ve katlanabilir arka kamara göz içi lens implantasyonu uygulandı. Kontrol muayeneleri ameliyattan 1, 3, 7 ve 30 gün sonra yapıldı. Postoperatif inflamasyon ya da ilişkili komplikasyonlar olan siklitik membran, göz içi lens lenste prespitatlar, anterior ve posterior sineşi ve optik tutsağı yönünden hastalar biyomikroskop ile değerlendirildi ve karşılaştırıldı. Bulgular: İnflamasyon ön kamaradaki inflamatuar hücreler yönünden değerlendirildiğinde, postoperatif 1, 3 ve 7 gün sonra yapılan muayenelerde grup 1 ve grup 2 arasında belirgin fark vardı (p<.05). İnflamasyona ön kamaradaki flare açısından bakıldı- ğında ise, postoperatif 1 ve 3 gün sonra yapılan muayenelerde grup 1 ve grup 2 arasında belirgin fark vardı (p<.05). Buna karşın postoperatif 7 gün sonra yapılan muayenede gruplar arasında fark gözlenmedi. Grup 2‘deki 6 hastada siklitik membran, posterior sineşi, göz içi lenste prespitatlar ve optik tutsağını içeren inflamasyonla ilişkili komplikasyonlar gelişti. Göz içi basınçlar karşılaş- tırıldığında gruplar arasında fark gözlenmedi. Sonuç: Çocuklarda postoperatif inflamasyonun kontrolünde cerrahiden önce başlanıp ardından postoperatif 1 ay süre boyunca %0.5’lik ketorolak oftalmik solüsyon kullanımı etkin ve güvenilir gözükmektedir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Fakoemülsifikasyon cerrahisinde kapsüloreksis yapılırken irrigasyon elciğinin ön kamara koruyucusu olarak kullanılması
    (2007) Öksüz, Hüseyin; Tamer, Cengaver
    Amaç: Fakoemülsifikasyon cerrahisinde ön kamara koruyucu olarak irrigasyon elciği kullanarak devamlı sirküler kapsüloreksis yapmanın güvenli olup olmadığını araştırmak. Gereç ve Yöntem: Mart 2005-Mayıs 2006 tarihleri arasında ön kamara koruyucu yardımı ile kapsüloreksis yapılan 24 hastanın 28 kataraktlı gözü çalışmaya dahil edildi. Saat 2 ve 10 hizasından iki adet yan giriş yapıldı. Saat 2’den ön kamara koruyucu saat 10’dan 27 gauge kapsülotomi iğnesi ile girildi. Devamlı sirküler kapsüloreksis ve korneal tünel insizyon tamamlandıktan sonra ön kamara korucu çıkarıldı. Fakoemülsifikasyonla nükleus, irrigasyon aspirasyonla korteks temizliği yapıldı. İntraoküler lens implante edilerek operasyon sonlandırıldı. Bulgular: Hastalardan 15 tanesi erkek 9 tanesi kadındı. Hastaların yaş ortalaması 63.4±9.9 yıldı. Ön kamara koruyucu altında yapılan devamlı sirküler kapsüloreksislerden iki tanesi tamamlanamadı. Bu iki hastada can opener yöntemle kapsülotomi tamamlandı. Hiçbir hastada arka kapsül delinmesi ve vitre kaybı olmadı. Bu yöntemle bir adet viskoelastik madde ile iki hastanın katarakt ameliyatı tamamlanabildi. Sonuç: Fakoemülsifikasyon cerrahisinde devamlı sirküler kapsüloreksisin bu yöntemle yapılması ameliyatın maliyetini azaltmakta ve bu yöntemin etkili ve güvenli olduğuna karar verebilmek için daha fazla sayıda vakaya ihtiyaç vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Göz içi lens opasifikasyonu gelişen ve lens değişimi yapılan bir olgu
    (2013) Özgür, İlhan; Keskin, Uğurcan; Ayhan Tuzcu, Esra; Ayıntap, Emre; Coşkun, Mesut; Dağlıoğlu, Mutlu Cihan; Öksüz, Hüseyin
    Arka kapsül kesafeti tanısı nedeni ile daha önce Nd:YAG lazer kapsülotomi yapılan fakat başarı sağlanamayan 50 yaşın- daki erkek hasta kliniğimize vitrektomi ve arka kapsülektomi yapılması için konsulte edilmiştir. Pars plana vitrektomi ve arka kapsülektomi denenmiş fakat ameliyat sırasında intraoküler lens opasifikasyonu olduğu fark edilerek lens değişimi yapılmıştır. Ameliyat sonrası 3. ayda yapılan muayenede görme seviyesi 0.2 seviyesine çıkmıştır. Çıkarılan lens mikroskop altında incelendiğinde arka yüz ile sınırlı kristalize yapıda bir opasifikasyon olduğu gözlemlenmiştir. Lens yüzeyinde mey- dana gelen kristalizasyon nadir görülen bir komplikasyondur ve genellikle yanlış tanı konularak Nd:YAG lazer kapsülotomi yapılmaya çalışılmaktadır. Yüksek güçte uygulanan lazer işlemi lazere bağlı komplikasyonların oluşmasına sebep olabil- mektedir. Lazer kapsülotomi arka kapsüle hasar verebilmektedir ve lens değişimi yapılırken yeni lensin yerleştirilmesinde zorluğa sebebiyet verebilmektedir. Arka kapsül kesafeti tanısı konularak lazer kapsülotomi yapılan hastalarda kapsül açılamadığında güç arttırılmadan önce bu komplikasyon akılda tutulmalıdır
  • [ N/A ]
    Öğe
    İntravitreal triamsinolon uygulamasında topikal lidokain jel anestezisi ile subkonjontival anestezinin karşılaştırılması
    (2006) Öksüz, Hüseyin; Tamer, Cengaver
    Amaç: İntravitreal enjeksiyon sırasında topikal lidokain jel ile subkonjonktival anestezinin etkinliğini karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 15 diyabetik diffüz makula ödemli hastanın 30 gözü alındı. Hastaların ilk önce birer gözüne subkonjonktival anestezi altında triamsinolon yapıldı. Aynı hastaların diğer gözlerine topikal lidokain jel anestezisi altında triamsinolon yapıldı. Hastaların anestezi uygulaması sırasında ve triamsinolon enjeksiyonu sırasında hissettikleri ağrı görsel analog skala ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 15 hastanın 30 gözü alındı. Hastaların 8’I erkek, 7’si kadındı. Subkonjonktival anestezi uygulaması sırasında hastalardaki ağrı skoru 4.53±1.13 iken jel uygulanan hastalardaki ağrı skoru 0’dı. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0.000). İntravitreal enjeksiyon sırasında hissedilen ağrı skoru lidokain jel grubunda 4.0±1.0 iken, subkonjonktival anestezi uygulanan grupta 2.87±1.06 olarak bulundu. İki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0.009). Subkonjonktival anestezi uygulanan 15 gözden 8 (%53,3) tanesinde subkonjonktival kanama ve kemozis olurken jel uygulanan gruptaki gözlerden sadece 2 (%13,3) tanesinde hafif kemozis oldu. Sonuç: Subkonjontival anestezi topikal lidokain jel anestezisine gore uygulama sırasında daha fazla ağrıya yol açsa da intravitreal enjeksiyon sırasında daha az ağrıya yol açmaktadır. Özellikle iğne fobisi olan hastalarda lidokain jel tercih edebiliriz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Katarakt cerrahisi öncesi kullanılan topikal %2,5'luk fenilefrin HCI damlanın sistemik kan basıncına etkisi
    (2011) Ayıntap, Emre; Keskin, Uğurcan; Çoşkun, Mesut; İlhan, Özgür; Semiz, Hilal; Öksüz, Hüseyin
    Amaç: Katarakt ameliyatı öncesi daha etkili ve hızlı bir pupilla dilatasyonu sağlamak amacıyla topikal olarak kullanılan %2,5'luk fenilefrin HCI (Mydfrin) damlanın, sistemik kan basıncına etkilerini belirlemek. Gereç ve Yöntem: Prospektif 44 hastaya katarakt ameliyatı öncesi pupilla dilatasyonu amacıyla 5’er dakika ara ile 3 defa %2,5'luk fenilefrin HCI damla damlatıldı. Damla öncesi ve damla sonras› 15. ve 30. dakikalarda sistemik kan bas›nçlar› ölçüldü. Sonuçlar: Hastaların %2,5'luk fenilefrin HCI damla damlatılmadan önceki ortalama sistolik kan basınçları 119,7 mmHg iken, damla sonrası 15. dakikada ortalama sistolik kan bas›nçlar› 125,3 mmHg, 30. dakikada ortalama sistolik kan basınçları 121,2mmHg olarak bulundu. Diastolik kan basınçları ortalaması; damla öncesi 75,9 mmHg iken, damla sonrası 15. dakikada 76,9 mmHg, 30. dakikada 75,3 mmHg olarak ölçüldü. ıstatistiksel açııdan; damla öncesine göre, damla sonras› 15. dakikada daha belirgin olmak üzere, 15. ve 30. dakikalarda sistolik kan bas›nçlar›nda anlaml› bir değişim söz konusuydu. (p=0,003 ve p=0,042) Diastolik kan basınçlarında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Tartışma: Katarakt operasyonu öncesi daha etkili ve hızlı bir pupilla dilatasyonu amacıyla kullanılan %2,5'luk fenilefrin HCI damla, 15. dakikada daha belirgin olmak üzere 30. dakikaya kadar devam eden, sistolik kan basıncı artışına yol açabilmektedir. Hipertansiyonu olan hastalarda %2,5’luk fenilefrin HCl kullanırken dikkat edilmelidir. (Turk J Ophthalmol 2011; 41: 164-6
  • [ N/A ]
    Öğe
    Klippel-trenaunay sendromlu bir olguda glokom ve tedavisi
    (2010) Ayıntap, Emre; Keskin, Uğurcan; Coşkun, Mesut; İlhan, Özgür; Ayhan Tuzcu, Esra; Öksüz, Hüseyin
    Bu çalışmada yüz ve boyundan başlayıp neredeyse vücudun tüm sol yarısında uzanmakta olan hemanjiomları ve bu hemajiomlara eşlik eden yumuşak doku hipertrofleri mevcut olan, Klippel-Trenaunay sendromu tanısı almış, 20 yaşında bir erkek hasta ve bu hastaya uygulanan tedavi sunulmuştur. Olgumuzun sol gözünde skleral damarlarda belirginleşme, skleral pigmentasyon, iris renginde koyulaşma ve iris proseslerinde belirginleşme mevcuttu. Öncesinde düzenli bir anti-glokomatöz tedavi almamış olan hastanın, başvuru anındaki sol göz içi basıncı (GİB) 33 mmHg idi. Brimonidine+timolol maleat kombinasyonu içeren (Combigan) damla sonrası 1. ayda GİB'nı 17 mmHg'e düşmüştü. Olgumuzda buftalmus öyküsü olmadığı için glokomun, juvenil başlangıçlı olduğunu tahmin etmekteyiz ve medikal tedavi ile hedeflediğimiz GİB'na ulaşabilmiş olmamızda, bunun önemli bir etken olduğunu düşünüyoruz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Konjenital ptozisde politetrafloroetilen ile frontal askı cerrahisi
    (2007) Öksüz, Hüseyin; Tamer, Cengaver
    Amaç: Konjenital ptozislerde politetrafloroetilen kullanılarak yapılan frontal askı cerrahisi sonuçlarının klinik olarak değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız Eylül 2003-Ocak 2006 tarihleri arasında yaş ortalaması 10,64±5,82 yıl (5-20) olan 11 hastanın 11 göz kapağına politetrafloroetilen kullanılarak frontal askı tekniği ile ptozis ameliyatı uygulandı. Hastaların tamamında levator kas fonksiyonu 4 mm veya altındaydı. Hastalar ptozis miktarı, lagoftalmus ve nüks yönünden değerlendirildi. Bulgular: Ortalama 14,45±7,55 ay (3-29) takip edildiler. Hastalardan 5’inde iyi, 4’ünde tatminkar, 2’sinde kötü sonuç aldık. On bir hastadan bir tanesinde postoperatif 10. ayda enfeksiyon gelişti, bir hastaya az düzeltme nedeniyle erken dönemde reoperasyon yapıldı. Enfeksiyon gelişen hastada politetrafloroetilen çıkartıldı. Sonuç: Sonuç olarak konjenital ptozis tedavisinde PTFE sütür ile frontal askılama fasya latanın alınamadığı durumlarda uygulanabilir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Koroid ve retinanın gyrate atrofisi
    (2013) Nilüfer, İlhan; Keskin, Uğurcan; İlhan, Özgür; Ayhan Tuzcu, Esra; Ayıntap, Emre; Dağlıoğlu, Mutlu; Öksüz, Hüseyin
    Retina ve koroidin gyrate atrofisi otozomal resesif geçişli midperiferal retinada birbirinden ayrışık koryoretinal atrofi alanları ile karakterize yavaş ilerleyici bir koryoretinal distrofidir. Bu distrofi ornitin aminotransferaz eksikliği sonucu hiperor- nitemiye neden olur. Geç çocukluk çağında gece görüşte zorluk, yüksek miyopi ve periferik görme alanı daralması şeklinde semptom verir. Tedavide esas amaç plazma ornitin düzeylerinin düşürülmesidir. Bu yazıda vitamin B6 ve proteinden kısıtlı diyet tedavisi ile serum ornitin düzeyleri düşen gyrate atrofili bir olgu sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nazal polipe bağlı tam görme kaybı ve proptozis
    (2007) Öksüz, Hüseyin; Tamer, Cengaver; Akoğlu, Ertap; Karazincir, Sinem; Okuyucu, Şemsettin; Tomaç, Sühan
    Nazal polip ve kronik rinosinüzit nazal mukozanın kronik enflamatuvar hastalığıdır. Nazal polipler cerrahi veya medikal veya bu ikisinin kombinasyonuyla tedavi edilirler. Endoskopik paranazal sinüs cerrahisi sonrası oküler komplikasyonlar oluşabilir. İki yıl önce sağ taraftan endoskopik paranazal sinüs cerahisi geçirmiş 50 yaşındaki bayan hasta sağ gözde tam görme kaybı ve proptozis nedeniyle kliniğimize başvurdu. İntravenöz steroid tedavisi ile proptozis düzeldi, ancak görme kaybı düzelmedi. Hastalar olabilecek orbital komplikasyonlar acısından detaylı bilgilendirilmeli ve herhangi bir orbital yapıda etkilenme olduğunda erken dönemde göz doktoruna başvurması sıkıca tavsiye edilmelidir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Nd:YAG lazer kapsülotomiye uygun olmayan olgularda, pars plana kapsülektomi ve ön vitrektomi ameliyatı sonuçları
    (2011) Ayıntap, Emre; Coşkun, Mesut; İlhan, Özgür; Keskin, Uğurcan; Ayhan Tuzcu , Esra; Öksüz, Hüseyin
    Amaç: Katarakt operasyonu sonrasında gelişebilen arka kapsül opasifikasyonu (AKO) tedavisinde, Nd:YAG lazer kapsülotomi uygulanamayan ve/veya çok yoğun kapsül kalınlaşması sebebiyle bu tedavinin etkisiz kaldığı, pediatrik ve erişkin tüm olgularda, pars plana kapsülektomi (PPK) ve ön vitrektomi operasyonunun başarısını belirlemek. Gereç ve Yöntem: PPK ve ön vitrektomi ameliyatı yapılmış olan hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. Pediatrik yaş grubundaki olgular ve erişkinler ayrı gruplarda değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 6 pediatrik olgunun 9 gözü ve 6 erişkin hastanın 6 gözü alındı. Pediatrik olguların yaş ortalaması 6.1 yıl (1-11), erişkinlerin ise 59.5 yıldı (23-80). AKO oluşumuna kadar geçen ortalama süre, pediatrik yaş grubunda 7.6 ay (4-24), erişkinlerde ise 48.2 aydı (2-60). Vizyon ifadesi olan 5 pediatrik olgunun 7 gözünde, ameliyat öncesi ortalama en iyi düzeltilmiş görme keskinlikliği (EİDGK) logmar 1.16±0.44(1-1.6), (Snellen eşeli karşılığı SE; 0.05-0.1 arası) iken, ameliyat sonrası logmar 0.54±0.26 (0.2-1), (SE; 0.25-0.3 arası)’a yükseldi. Erişkin hastalarda ameliyat öncesi ortalama EİDGK logmar 1.28±0.32 (1-1.6) SE; yaklaşık 3 metreden parmak sayma) iken, ameliyat sonrası logmar 0.80±0.2 (0.2-1), (SE; 0.16)’a çıktı. Tüm gözlerde ameliyat sonrası ilk gün ve 13.6 aylık ortalama takip süresi boyunca saydam bir optik aksla birlikte görme artışı sağlandı. Sonuç: Nd:YAG lazer kapsülotomi uygulanamayan ve/veya kapsül üstünde korteks bakiyesi olan yada diabete bağlı gelişebilen çok yoğun kapsül kalınlaşmasında, Nd:YAG lazer kapsülotomi tedavisinin etkisiz kaldığı tüm olgularda, PPK ve ön vitrektomi tercih edilebilecek bir ameliyattır. Yaklaşık 5 mm çapında geniş olarak yapılacak arka kapsülektominin, uzun dönem başarısında önemli bir etken olduğunu düşünüyoruz.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Optic nerve infarct following traumatic hyphema of sickle cell trait
    (2013) Tuzcu, Esra Ayhan; Çoskun, Mesut; Ilhan, Özgür; Ayintap, Emre; Keskin, U?urcan; Öksüz, Hüseyin
    Blunt ocular trauma, eye surgery, pathologies of iris and situations that thrombocytopenia can cause to hyphema. From these causes the most common is blunt ocular trauma and it occurs commonly in children. Hypema may often be treated without any complications in the normal individuals. However vision threatening complications are common in hyphemas seen in patients with hemoglobinopathy. These complication include optic nerve damage due to high intraocular pressure, recurrent hyphema, obstruction in retinal vascularite and infarction of optic nerve. Optic nerve infarction is usually associated with retinal vein occlusion and intraocular pressure elevation. In this report, a case with optic nerve infarct resulted from hyphema which was caused by a minimal blunt trauma in a sickle cell trait child is presented.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Orak hücreli taşıyıcısında travmatik hifema sonrasında optik sinir infarktı
    (2013) Ayhan Tuzcu, Esra; Coşkun, Mesut; İlhan, Özgür; Ayıntap, Emre; Keskin, Uğurcan; Öksüz, Hüseyin
    Hifemaya künt göz travmaları, göz cerrahisi, irise ait patolojiler ve trombositopeni yapan durumlar neden olabilir. Bunlar arasında en sık neden künt göz travmalarıdır ve çocuklarda daha sık görülmektedir. Normal bireylerde hifema çoğunlukla herhangi bir komplikasyon olmadan tedavi edilebilir. Hemoglinopatili hastalarda ise görmeyi tehdit eden komplikasyonlar sık görülür. Bu komplikasyonlar yüksek göz içi basıncına bağlı optik sinir hasarı, tekrarlayan hifema, retinal ven tıkanık- lığı ve optik sinir infarktını içerir. Optik sinir infarktı genelde retinal ven tıkanıklığı ve göz içi basınç yüksekliği ile birlikte görülmektedir. Bu yazıda minimal künt travmaya bağlı hifema sonucu optik sinir infarktı gelişen orak hücre taşıyıcısı olan bir çocuk sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Piterjium cerrahisinde alt temporal konjonktival greft uygulaması
    (2006) Öksüz, Hüseyin; Tamer, Cengaver
    Amaç: İnferior konjonktival otogreft yöntemi ile yapılan pterjium cerrahisinin etkinliğini araştırmak. Gereç ve Yöntem: Primer piterjiumu olan 27 hastanın 28 gözüne topikal jel anestezisi veya subkonjonktival anestezi altında piterjium eksizyonu ve alt temporalden alınan konjonktival otogreft transplantasyonu yapıldı. Hastalar postoperatif komplikasyon ve nüks açısından değerlendirildi. Bulgular: 27 hastanın 12 tanesi kadın 15 tanesi erkekti. Hastaların yaş ortalaması 47.7±11.57 yıldı. Hastalar ortalama 16.4±6.82 ay takip edildiler. Nüks %7.1 oranında görüldü. İki olguda donör sahada dellen oluştu (%7.1). Üç olguda donör sahada fibröz doku oluştu (%10.7). İki olguda %7.1 sembleferon gelişti. Sonuç: Bu yöntemle yapılan piterjium operasyonlarında komplikasyon oranı yönteme göre yerine klasik otogreft yöntemine göre daha iyi değil, ancak ilerde glokom operasyonu olma ihtimali bulunan hastalara uygulanabilir.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Primer antifosfolipid sendromuna bağlı bilateral yaygın korio-retinal vazooklüzyonlu bir vaka
    (2007) Tamer, Cengaver; Öksüz, Hüseyin; Doğan, Berna; Akgül, Ferit; Karazincir, Sinem
    Primer antifosfolipid sendromuna bağlı olarak bilateral yaygın korio-retinal vazooklüzif tutulum gözlenen vakanın sunumu. Yaklaşık 3 yıl önce ani olarak başlayan az görme şikayeti ile kliniğimize sevk edilen hastaya tam bir oftalmik muayeneye ek olarak, flöresein fundus anjiyografi, tam biyokimya tetkiki, immünolojik, romatolojik kan testleri ve renkli doppler incelemesi yapıldı. Primer antifosfolipid sendromu trombotik olaylara neden olarak oküler arteriyal ve venöz yapıları tutabilen bir hastalıktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Terson sendromu : Olgu sunumu
    (2012) İlhan, Özgür; Coşkun, Mesut; Ayıntap, Emra; Keskin, Uğurcan; Semiz, Halil; Öksüz, Hüseyin; İlhan, Nilüfer
    İntrakraniyal hemorajilere (subaraknoid ve/veya subdural) eşlik eden vitreus hemorajisi Terson Sendromu olarak adlandırılmaktadırSendrom genellikle subaraknoid hemoraji sonrası görme azlığı ile ortaya çıkan nadir bir klinik durumdur. Bu çalışmada Terson sendromu nedeniyle pars plana vitrektomi uygulanan bir olgu sunulmuştur. Olgunun ameliyat öncesi 0,1 olan görme keskinliğameliyattan sonra birinci ayda 0,7’ye ulaştı. Ameliyatta ve daha sonraki takiplerde herhangi bir komplikasyon gözlenmedi. (Turk Ophthalmol 2012; 42: 400-2)

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim