Yazar "Özkan, Orhan Veli" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut mezenter iskemi : Klinik deneyimlerimiz(2009) Aslan, Ahmet; Temiz, Muhyittin; Semerci, Ersan; Özkan, Orhan Veli; Yetim, İbrahim; Fansa, İyad; Beyaz, FikretAMAÇ: Akut mezenterik iskemi (AMİ) erken tanı ve tedavi gerektiren hayatı tehdit edici bir vasküler acildir.Günümüzde hala yüksek mortalite ve morbidite ile seyretmekte olan bu hastalığın önlenmesi erken klinik şüphe ve zamanında müdahaleye bağlıdır. Bu çalışmada Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi kliniğinde Ocak 2004- Aralık 2008 tarihleri arasında mezenter iskemi tanısıyla takip edilip opere edilen olgularımızın özelliklerini analiz etmeyi amaçladık. GEREÇ-YÖNTEM: Operasyonda AMİ tanısı konulan olgular retrospektif olarak değerlendirildi. Preoperatif, operatif ve postoperatif bulgular SPSS 16.0 programına yüklenerek istatistiki olarak incelendi. BULGULAR: Değerlendirmeye 18 olgu alındı. Yaş ortalaması 69 idi. En sık Kalp hastalıkları ve Hipertansiyon olmak üzere bütün hastalarda ek morbidite mevcuttu. Lökositoz, Hiperglisemi, Hiperamilazemi, Hipoalbüminemi ve kreatinin yüksekliği saptandı. 16 hastada Superior mezenter vasküler nekroz, 1 hastada İnferior mezenter vasküler nekroz ve 1 olguda nonoklüzif mezenter iskemi saptandı. 13 olguya segmenter rezeksiyon uygulanırken, İnferior Mezenter arter embolisi saptanan hasta abdominoperineal rezeksiyon uygulandı. 2 olguya düodenotransversostomi, 2 olguya sadece eksplorasyon uygulandı. 4 olguya tekrar iskemi gelişmesi, 1 olguda insizyonel evisserasyon nedeniyle reoperasyon uygulandı. Toplam 7 olgu postop multiorgan yetmezliğinden ve 2 olgu kardiyak patoloji nedeniyle eksitus olmuştur. SONUÇ: Mezenter iskemi erken tanının çok önemli olduğu halen yüksek mortalite oranları taşıyan, özellikle kardiyak patolojisi olan karın ağrılı hastalarda ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmesi gerekli bir hastalıktır.Öğe Akut mezenter iskemide plazma D-dimer düzeyleri ve biyokimyasal parametrelerin zamana bağlı değişimi : Deneysel çalışma(2012) Yiğit, Yılmaz; Yetim, İbrahim; Aydoğan, Akın; Özkan, Orhan Veli; Koç, Ahmet; Yöndem, ZaferAkut mezenter iskemi akut karına yol açan, tanıdaki gecikmeye bağlı prognozu oldukça kötü bir patolojidir. Bu çalışmada, D-dimer ve biyokimyasal parametrelerin akut mezenter iskemide zamana bağlı değişimlerini inceleyerek erken tanıda önemini araştırmayı amaçladık. Çalışmada Wistar-Albino cinsi kırk adet erkek rat dört gruba ayrıldı. Kontrol grubuna sadece laparatomi ve mezenter arter diseksiyonu yapıldı. Diğer gruplarda ise laparotomi ve süperiyor mezenter arter bağlanarak 2, 4 ve 6 saat süreyle iskemi oluşturuldu. Ratlardan D-dimer ve biyokimyasal parametrelerin serum düzeylerine bakmak için kan örnekleri alındı. Histopatolojik incelemede iskemi düzeylerini belirlemek için ileumdan örnek alındı. Kontrol grubu ile iki, dört ve altı saatlik iskemi grupları arasında D-dimer ve biyokimyasal parametrelerden alanin aminotransferaz, aspartat aminotransferaz, laktat dehidrogenaz, kreatin fosfokinaz ve fosfat açısından anlamlı farklılıklar bulundu (p<0.05). Alkalen fosfataz değerleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). İskemi süresi arttıkça D-dimer ve biyokimyasal parametre değerlerinin arttığı ve gruplar arasında anlamlı farklılık olduğu gözlendi (p<0.05). Histopatolojik incelemede, iskemi süresinin artışıyla paralel olarak, oluşan iskemik hasarın anlamlı düzeyde artıp derinleştiği saptandı. Daha ileri klinik ve deneysel çalışmalarla desteklendiği takdirde D-dimer ve biyokimyasal parametreler, akut mezenter iskeminin erken tanısında belirteç olarak faydalı olabilir.Öğe Bilateral primary breast lymphoma: A rare case(2011) Yetim, İbrahim; Durgun Yetim, Tülin; Özkan, Orhan Veli; Diner, Güvenç; Savaş, Nazan; Davran, Ramazan; Helvacı, Rahmi; Kaya, HasanPrimary non Hodgkin’s lymphoma of the breast is rare. Bilateral involvement of the breasts is even morerare. Lymphomas are divided into two groups: Hodgkin’s Lymphoma and non Hodgkin’s lymphoma. Diffuse large cell non Hodgkin’s lymphoma is the most common type. A 56 year old female presented with masses in both breasts. An excisional biopsy was obtained from both tumoral masses. Histopathological assessment revealed diffuse large cell non Hodgkin’s lymphoma and chemotherapy was started. Here we present the case of bilateral primary breast lymphoma while discussing clinical characteristics, treatment modalities and the outcomes.Öğe Concomitant presence of breast cancer and chronic lymphocytic leukemia(2011) Akçakaya, Adem; Özkan, Orhan Veli; Okan, İsmail; Şahin, Mustafa; Tuzlalı, Sıtkı; Daşıran, FatihCertain malignancies may occur concomitantly or consecutively. . We present a female patient with breast carcinoma who had chronic leukemia concurrently with breast cancer.. She underwent a modified radical mastectomy. The histopathologic examination of both mastectomy and axillary specimen revealed diffuse, atypical lymphoid proliferation and microscopic foci of lymphocytic infiltrations beside the typical breast carcinoma findings. Lymphocytes taken from peripheral blood and bone marrow aspirates were stained with CD5 and CD20. The diagnosis of chronic lymphocytic leukemia (CLL) was confirmed. CLL was diagnosed as a synchronous malignancy together with breast carcinoma. It should be kept in mind that breast carcinoma may occur concomitantly with other malignancies especially CLL. Second malignancies occur with an increased frequency in patients with CLL, mainly because of the immune defects associated with this disease.Öğe Hipertrigliseridemi sonucu gelişen nekrotizan pankreatit : Olgu sunumu(2011) Yetim, İbrahim; Özkan, Orhan Veli; Diner, Güvenç; Yılmaz, Aydın; Gökçe, Cumali; Kaya, HasanHipertrigliseridemiden kaynaklanan akut pankreatitlere, kliniklerde nadir rastlanılmaktadır. Akut pankreatik nekroz yaşamı tehdit eden ve tedavisi önem teşkil eden pankreatit formudur. Nekrotizan pankreatit tedavisinde gerektiğinde cerrahi tedavinin kliniğine göre zamanında yapılması gerekir. Olgumuzda hipertrigliseridemi nedenli pankreatik nekroz gelişmiş olup tedavisinde cerrahi müdahale gerekti. Cerrahi tedavi sonrasında hastanın kliniği tamamen düzeldi. Olgumuzu hipertrigliseridemiye bağlı nekrotizan pankreatit gelişen ve cerrahi eksplorasyon yapılan vakayı literatüre eşliğinde tartışmayı amaçladık.Öğe Investigation of the protective effect of erdosteine against cyclosporine-induced injury in rat liver with histological and biochemical methods(2015) Nacar, Ahmet; Karaboğa, İhsan; Okuyan, Hamza Malik; Kaplan Sefil, Nebihat; Nacar, Emel; Motor, Sedat; Akküçük, Seçkin; Özkan, Orhan VeliBackground/aim: In the present study, the protective effect of erdosteine against cyclosporine-induced injury in rat liver was investigated with histological and biochemical methods. Materials and methods: Thirty-two Wistar albino male rats were randomly divided into 4 groups: control (n = 8), cyclosporine (n = 8, 20 mg kg–1 day–1 i.p.), cyclosporine + erdosteine (n = 8, erdosteine 12 mg kg–1 day–1 orally), and erdosteine (n = 8). At the end of day 12, liver tissues were removed for histological and biochemical analysis. After liver tissues were fixed in 10% buffered neutral formalin, routine histological processes were applied and tissue sections were stained with hematoxylin and eosin, periodic acid–Schiff, and elastic fiber stain methods. One hundred lobules of liver were examined for each group and evaluated statistically. The levels of malondialdehyde and glutathione peroxidase, as well as the activities of superoxide dismutase, were determined. Results: The cyclosporine group showed significant histopathological changes compared to the control. In the cyclosporine + erdosteine group, histopathological changes of hepatic damage were markedly reduced. Histological findings were supported by biochemical results. Conclusion: Erdosteine could attenuate cyclosporine-induced liver injury.Öğe Kronik sakrokoksigeal pilonidal sinüs zemininde gelişen skuamöz hücreli karsinom : Bir olgu sunumu(2011) Yetim, İbrahim; Semerci, Ersan; Özkan, Orhan Veli; Paltacı, İlhan; Diner, GüvençPilonidal sinüs hastalığı genellikle sakrokoksigeal bölgede yerleşen, skuamöz epitelle döşeli, kıl içeren sinüslerin oluşturduğu edinsel inflamatuar bir hastalıktır. Etiyolojisi kesin bilinmemekle birlikte, patogenezinde dökülen kılların subkutanöz kistlere penetre olarak yabancı cisim reaksiyonu ve enfeksiyona sebep olduğu kabul edilir. Pilonidal sinus hastalığının sık görülen komplikasyonları sellülit, apse ve fistül oluşumudur. Kronik inflamasyonun bazı malignitelerin etiyolojisinde rol oynadığı bilinmektedir. Malign dejenerasyon, kronik pilonidal hastalıkta çok nadir bir komplikasyondur. Burada uzun yıllar tedavisiz kalmış pilonidal sinüs hastalığı zemininde gelişmiş skuamöz hücreli karsinom tanısı ile cerrahi olarak tedavi ettiğimiz bir olgumuzu sunuyoruz.Öğe Malign kitleyi taklit eden insizyonel endometrioma : İki olgu sunumu(2010) Özkan, Orhan Veli; Semerci, Ersan; Aslan, Erdoğan; Davran, Ramazan; Gökçe, Cumali; Hakverdi, Sibel; Beyaz, Fikret; Akansu, BülentIncisional Endometriozis doğurganlık çağındaki kadınlarda sık görülen klinik bir problemdir. İnsizyon yerleşimli endometriomaya ise nadir rastlanır. Hastalarda genellikle sezaryen veya histerektomi gibi ameliyat öyküsü vardır. Endometriomayı oluşturan dokudan malignite gelişebildiği bildirilmiştir. Jinekolojik bir patoloji olmasına rağmen insizyonel herni ya da karın duvarı tümörleri gibi bulgu verebilmekte ve bu nedenle hastalar genellikle genel cerrahi polikliniklerine başvurmaktadırlar. Biz bu çalışmada doğurganlık çağında olan ve daha önce sezaryen ameliyatı öyküsü bulunan, klinik ve laboratuar olarak malignite şüphesi taşıyan iki olguyu sunduk. Tedavide sezaryen skarındaki kitlelere geniş eksizyon yapıldı ve oluşan fasya defekti primer onarıldı. Patolojik inceleme sonucu kitlelerin endometrium dokusuna sahip endometrioma olduğu saptandı.Endometrioma Mimicking a Malignant Mass: Report of Two CasesÖğe Mean platelet volume in patients with acute pancreatitis(2011) Yılmaz, Nigar; Özkan, Orhan Veli; Büyükbaş, Sadık; Can, Yeşim; Öztürk, O. Hasan; Aydoğan, Akın; Yönden, ZaferObjectives: Platelet contributed tissue damage and inflammations have been of increased interest. It was previously suggested that platelets have an important role in patients with acute pancreatitis (AP). We aimed to assess the mean platelet volume (MPV) which is described as an indicator of platelet activation and platelet count in patients with AP. Materials and methods: The study group consisted of 30 patients with AP and 30 control subjects who were matched for age, gender, body mass index (BMI). MPV values and platelet counts were measured on admission. Results: Mean platelet volume was significantly higher among patients with AP when compared with control group (8.82±1.33 vs. 7.94±0.54 fL respectively; p < 0.01). Platelet count was significantly lower among AP patients when compared with control group (223.0±46.2 vs. 295.3±58.9 ×109/L respectively; p < 0.001). The level of CRP was significantly higher in patients with AP compared with control group. Platelet and MPV were correlated with serum CRP levels in correlation analysis (p<0.01; r = -0.364, r = 0.406 respectively). We have shown increased MPV, an indicator of platelet activation, in patients with AP. The platelet count was found to be decreased in patients with AP. MPV values and platelet counts were correlated with serum C-reactive protein level that is known as an inflammation marker. Conclusion: In conclusion, increased MPV level in AP may be a marker for the diagnosis of acute pancreatitis.Öğe Nadir bir incebarsak tıkanıklık nedeni olarak transomental herni : Olgu sunumu(2009) Özkan, Orhan Veli; Zararsız, İsmail; Yetim, İbrahim; Ersan Semerciİnternal herniler ince bağırsak obstrüksiyonunun nadir görülen bir nedeni olup insidansı %1’den daha az olarak bildirilmiştir. Transomental herni ise, internal hernilerin nadir rastlanan şekillerinden birisidir. Bu hernilerde içeriğin boğulma ve nekroza kadar giden dolaşım bozukluğu riski nedeniyle zamanında tanı konulması önemlidir. Bu olguda ileus belirtileri nedeniyle ameliyat ettiğimiz transomental herni sunuldu. Kolik tarzında ağrı ile acil servise başvuran 27 yaşındaki bayan hasta, yaklaşık on yıldır tekrarlayan karın ağrısı atakları geçiriyordu. Barsak tıkanıklığı ön tanısı ile yapılan ameliyatta ince bağırsağın omentum majustaki defekten fıtıklaştığı gözlendi. Fıtıklaşan ince barsaklar rezeksiyon yapılmadan redükte edildi. Ameliyat sonrası komplikasyon gelişmeden hasta taburcu edildi. Transomental herniler her nekadar nadir görülse de, genç ve daha önce ameliyat geçirmemiş, ve barsak tıkanıklığı görülen hastaların ayırıcı tanısında akılda tutulmalıdır. Bu hastalarda gecikmeden ameliyat kararı verilmesi önemlidir.Öğe A physiologic events' cascade, irritable bowel syndrome, is significantly associated with chronic gastritis, hemorrhoid, urolithiasis, and depression(2007) Duru, Mehmet; Kuvandık, Güven; Özkan, Orhan Veli; Helvacı, Mehmet Rahmi; Kaya, HasanGiriş: İnsanların üçte biri karnın üst bölgesinde tekrarlayan ağrılardan yakınırlar ve bu hastaların çoğunda altta yatan olası patoloji iritabl bağırsak sendromu’dur (İBS). Gereç ve Yöntem: Acil servise üst abdomen ağrısı nedeniyle başvuran tüm hastalar ardışık olarak çalışmaya alındı. İB S, olası hayatı tehdit edebilecek karın ağrısı nedeni ile başvuran hastalar hariç Rome II kriterlerine göre koyuldu. Üst abdomen ağrısı diğer nedenleride saptandıktan sonra, sonuçlar İBS olan ve olmayan hastalar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya İBS tanısı koyulan 120 hasta ile konulmayan 138 hasta alındı. İBS tanısı konulan hastaların %61.6’sı (n=74), ‹BS tanısı koyulmayan hastaların ise %42’si (n=58) kadındı (p<0.001). Kronik gastrit ‹BS grubunun %72.5’inde (n=87), saptanmayan hastalarınsa %36.2’sinde (n=50) mevcuttu (p<0.001). Benzer olarak hem hemoroid prevalansı (%33.3, n=40 vs %15.2, n=21; p<0.001) hem de ürolithiyazis prevalansı (%17.5, n=21 vs %11.5, n=16; p<0.005) ‹BS saptanan hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti. Ayrıca depresyon prevalansı da İBS grubunda anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.001). Sonuç: İritabl bağırsak sendromu birçok fizyolojik olayın rol oynadığı fizyolojik bir kaskattır; stress gibi psikolojik sorunlarla başlar ve bağırsak disfonksiyonu ile sonuçlanır. İBS kronik gastrit, hemoroid, ürolithiyazis ve depresyon ile ilişkilidir. Bu ilişkileri akılda tutmak İBS’nin hekimler tarafından tanınıp engellemesinde veya tedavi edilmesidinde faydalı olabilir.Öğe Time-dependent variations in plasma D-dimer levels and biochemical parameters in acute mesenteric ischemia: An experimental study(Gulhane Medical School, University of Health Sciences, 2012) Yi?it, Yilmaz; Yetim, Ibrahim; Aydo?an, Akin; Özkan, Orhan Veli; Koç, Ahmet; Yönden, ZaferAcute mesenteric ischemia is a pathology leading to acute abdomen with a very poor prognosis when there is a delay in diagnosis. In this study we aimed to investigate the importance of D-dimer levels and biochemical parameters in early diagnosis of acute mesentheric ischemia by assessing time-dependent variations of these parameters. Forty Wistar-Albino male rats were divided into four groups. Only laparotomy and mesenteric arterial dissection were made in the control group. In the other groups laparotomy was performed, and ischemia was constituted for 2, 4 and 6 hours by ligating mesenteric artery. Blood samples were taken for measuring serum levels of D-dimer and biochemical parameters in rats. Intestinal tissue samples were obtained from ileum to assess the level of ischemia in histopathological examination. There were significant differences between the control and 2-, 4- and 6-hour ischemia groups regarding D-dimer levels and biochemical parameters such as alanine aminotransferase, aspartate aminotransferase, lactic dehydrogenase, creatine phosphokinase and phosphate (p<0.05). There was no statistically signifant difference with respect to alkaline phosphatase levels (p>0.05). D-dimer levels and biochemical parameters increased in correlation with the duration of ischemia, and there were significant differences between the groups (p<0.05). A significantly deeper ichemic injury was observed in correlation with the duration of ischemia in histopathologic examination. Measurement of D-dimer levels and some biochemical parameters studied in this study may be useful in the early diagnosis of acute mesenteric ischemia provided that our findings are supported with further clinical and experimental studies. © Gülhane Askeri Ti{dotless}p Akademisi 2012.Öğe Warfarin dozaşımına bağlı intramural ince barsak hematomu (olgu sunumu)(2011) Yetim, İbrahim; Semerci, Ersan; Özkan, Orhan Veli; Temiz, Muhyittin; Aslan, AhmetAntikoagülanların kontrolsüz kullanımı kanamalara neden olabilmektedir. Warfarine bağlı spontan ince barsak duvarı hematomu nadiren görülen bir komplikasyondur. Warfarin kullanan karın ağrısı olan hastalarda intestinal intramural hematom ayırıcı tanıda düşünülmeli ve bu hastalarda medikal tedavi ön planda uygulanırken seçilmiş olgularda cerrahi tedaviye gereksinim olacağı da akılda tutulmalıdır. Burada spontan intestinal intramural hematom nedeni ile cerrahi olarak tedavi edilen bir olguyu sunarak nadir görülen bu durumu hatırlatmayı amaçladık.