Yazar "İşler, Cafer Tayer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2005-2009 yılları arasında Bolu bölgesinde buzağılarda tespit edilen anomali olgularının değerlendirilmesi(2016) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed Enes; Gönenci, Ramazan; Aytekin, İsmailBu çalışmada Bolu bölgesinde önemli ekonomik kayıplara neden olan ve son yıllarda buzağılarda artış gösteren anomali olguları incelendi. Anomali olgularının yıllara göre dağılımı, hangi tip anomalilere rastlanıldığı, anomalilerin şekillenme oranı ve başvurulabilecek tedavi ile önlem alma yolları değerlendirildi.Öğe Bazı yabani kuşların beyin dokularında toxoplasma gondii ve neospora caninum’un moleküler tanısı(2015) Muz, Mustafa Necati; Orunç Kılınç, Özlem; İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Enes; Karakavuk, MuhammetÇiftlik hayvanlarının ekonomik öneme sahip protozoonlarından Toxoplasma gondii ve Neospora caninum ’un ara konak yabani kuşlardaki moleküler tanısı hakkında az sayıda araştırma bulunmaktadır. Türkiye’de bu parazitlerin yabani kuşların beyin dokularındaki moleküler prevalansı bilinmemektedir. Bu çalışmada, Türkiye’nin iki farklı ekocoğrafyasında bulunan 20 yabani kuş türüne ait 101 adet beyin dokusunda T. gondii ve N. caninum ’un varlığı polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) metodu ile araştırılmıştır. Araştırma sonucunda yabani kuşların beyin dokularında T. gondii %9, N. caninum %14, her iki türe aynı anda rastlanma oranı ise %4 olarak tespit edilmiştir. Elde edilen verilere Ki kare testi uygulanmıştır. Sonuç olarak bu çalışmada T. gondii’nin Corvus corone (Gri leş kargası), Melanitta fusca (Kadife ördek), Aquila heliaca (Şah kartal), Aquila pomarina (Küçük orman kartalı), Buteo rufinus (Kızıl şahin), Accipiter nisus (Bayağı atmaca), Strix aluco (Alaca baykuş)’un beyin dokularında ve N. caninum’un Larus genei (İnce gagalı martı), Corvus corone, Melanitta fusca, Anas clypeata (Bayağı kaşık gaga), Perdix perdix (Çil keklik), Aquila heliaca ve Buteo rufinus ’un beyin dokularında PZR metoduyla dünya’da ilk tespiti yapılmıştır. Araştırma Türkiye’deki yaban kuşlarında T. gondii ve N. caninum ’un moleküler tanısı amacıyla yapılan ilk çalışmadır.Öğe Bir İskenderun güvercininde görülen konjenital angulasyon deformite olgusunun osteotomi ve modifiye external fixation yöntemiyle rekonstrüksiyonu(2012) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed EnesOlgu sunumu materyalini Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalına getirilen 40 günlük, 300 gram ağırlığında İskenderun Güvercini oluşturdu. Anamnezde; deformitenin yumurtadan çıkan sekiz yavrudan sadece birinde görüldüğü, diğerlerinin normal olduğu öğrenildi. Klinik muayenede; genel durumu iyi olmasına rağmen ayakta duramadığı, radyolojik muayenede; sol bacak normal iken sağ bacakta doğuştan tibial angulasyon deformitesi ile birlikte laterale 85 derece torsiyon, ayak ve bacağın laterale deviasyonu saptandı. Deforme bacaktaki kalça, diz ve tarsal eklemin aynı düzlemde bulunmadığı, genu ve coxa-femoral eklem oryantasyonunun bozulduğu belirlendi. Anestezi indüksiyonu intramusküler 60 mg/kg-1 ketamie HCl ile gerçekleştirildi. Trakea entübe edildi. Anestezinin devamlılığı %30 oksijen ve %2-5 end-tidal sevoflurane konsantrasyonda sürdürüldü. Deformasyon osteotomiyi takiben modifiye external fixation ile düzeltildi. Olgunun klinik, anestezi ve operatif aşamalarının sunulmasının pratiğe katkısı olacağı düşünüldü.Öğe Bir köpekte gastrik tümör olgusu(2016) İşler, Cafer Tayer; Aytekin, İsmail; Altuğ, Muhammed Enes; Gönenci, RamazanBu olguda iştahsızlık, halsizlik, zayıflama, kusma, poliüri, melena şikâyetleriyle kliniğe getirilen 9 yaşlı, erkek, Setter ırkı bir köpeğin yapılan otopsisinde teşhis edilen gastrik tümör olgusu değerlendirildi. Köpek farklı klinik ve biyokimyasal muayene ve tedavi denemeleri devam ederken öldü. Mide dışarı alınarak kesit uygulandığında mukozasının karnabahar görünümünde olduğu görüldü. Veteriner hekimlik alanında sık rastlanılmayan, kötü prognoz, yüksek morbidite ile seyreden gastrik tümör olgusu klinik, biyokimyasal parametreler ve otopsi bulguları ile değerlendirildiÖğe Bir köpekte rostral mandibula kırığının akrilik eksternal fiksatör ile tedavisi(2017) İşler, Cafer Tayer; Yurtal, Ziya; Deveci, Mehmet Yılmaz Zeki; Kırgız, Ömer; Alakuş, İbrahim; Altuğ, Muhammed EnesBu olgu sunumunda, rostral mandibula kırığında akrilik eksternal fiksatör tekniğinin klinik değerlendirilmesi amaçlanmıGtır. Olguyu 1 yaGlı, 25 kg ağırlığında, erkek, melez ırk bir köpek oluGturdu. Klinik muayenede sağ mandibulada deformasyon, aGırı ağrı ve ağızda salivasyon görüldü. Radyografik muayenede sağ mandibulanın rostralinde unilateral kırık belirlendi. Cerrahi iGlemler ksilazin-ketamin anestezisiyle gerçekleGtirildi. Kırık fiksasyonu fragmentlerin redüksiyonundan sonra transmandibular 6 adet steinmann pin yerleGtirilerek eksternal fiksator ile sağlandı. Steinmann pinlerin dıGarıda kalan uçlarına plastik bir boru yerleGtirildi ve boru içine metilmetakrilat monemerinden hazırlanan akrilik enjekte edildi. Plastik borunun içindeki akrilik üç beG dakika sonra sertleGerek tam bir rijit fiksasyon sağlandı. Çene hareketleri ve maloklüzyon olup olmadığı kontrol edildi. Operasyondan sonraki radyografiler kırık fiksasyonunun düzgün bir Gekilde sağlandığını gösterdi. Operasyondan 2 ay sonra eksternal fiksatör uzaklaGtırıldı. Postoperatif herhangi bir komplikasyona rastlanmadı.Öğe Bir koyun işletmesinde görülen anomali vakalarının değerlendirilmesi(2016) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed Enes; Gönenci, Ramazan; Aytekin, İsmailAnomali vakalarının insidansına yönelik çalışmalar sığırlar üzerinde yoğunlaştığı, küçük ruminantlara yönelik çalışmaların ise ihmal edildiği gözlendi. Bu çalışmada 109 akkaraman koyun ve 10 adet sakız koçundan oluşan ve ikiz gebeliğin yaygın olduğu bir koyun işletmesinde görülen anomali olguları değerlendirildi. Sonuç olarak; bir koyun işletmesinde karşılaşılan anomali olguları, düşük ve gebe kalamamaya bağlı olarak yaklaşık %25 oranında önemli bir kayıp oluşturduÖğe Bir Sansarda Desflurane Anestezisi eşliğinde Antebrachium kırığının tedavisi(2012) Altuğ, Muhammed Enes; İşler, Cafer TayerBu olgu sunumunun materyalini Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi kliniklerine getirilen 2 yaşındaki, 520 gr erkek bir sansar oluşturdu. Klinik muayenede; bilinç kaybı, sallantılı yürüme, topallık, iştahsızlık, halsizlik, dehidrasyon, yüksek ateş ile karakterize şok tablosu belirlendi. Radyolojik muayenede; sağ ön kolda diafizer transversal antebrachium (radius ve ulna) kırığı ve oblik metacarpus IV kırığı saptandı. Hastanın genel durumu sıvı tedavisi, antibiyotik ve kortikosteroid uygulaması ile düzeltildi. Kalp ve solunum fonksiyonları operasyon öncesi, sırası ve sonrasında kontrol edildi. Anestezi indüksiyonu intramusküler 0.1 mg.kg-1 medetomidine HCL ve 25 mg.kg -1 ketamine HCL ile gerçekleştirildi. Anestezinin devamlılığı %30 oksijen ve %9-12 end-tidal desflurane konsantrasyonda sürdürüldü. Anestezi öncesindeki dakikada kalp atımı (Hr:160), solunum sayısı (Rr:50), arteriyel oksijen hemoglobin saturasyonu (SpO 2:94) ve vücut ısısı (T:380C) değerleri medetomidine+ketamin (Hr:72, Rr:30, SpO2:90, T:370C) ve desflurane uygulaması (Hr:128, Rr:18, SpO2:88, T:360C) sırasında azaldı. Açık redüksiyonla kırık hattına ulaşıldı ve 0.6 mm çaplı serklaj teli ile kırık fragmentler tesbit edildi. Metacarpus IV kırığı için bandaj uygulandı. Operasyondan sonra hayati fonksiyonlar normal düzeylerine (Hr:137, Rr:40, SpO2:98, T:360C) döndü. Postoperatif 30 gün sonra alçılı bandaj çıkarıldı. Sansar düzgün yürümeye başladı. Doğal yaşamına dönmesi için ormanlık bir alanda serbest bırakıldı. Sonuç olarak; sansarda desflurane anestezisi sonrası kendine gelme süresi evcil karnivorlardan daha uzun olduğu ve % 9-12 end-tidal desflurane konsantrasyonu ortopedik cerrahide güvenli bir şekilde kullanılabilir.Öğe Changes in oxidative stress parameters in ear-tagged calves in acute period(Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü, 2020) Cellat, Mustafa; Peker Akalın, Pınar; İşler, Cafer Tayer; Güvenç, Mehmet; Gökçek, İshak; Kazak, Filiz; Başpınar, NuriThis study aimed to investigate the effects of ear-tagging on blood malondialdehyde (MDA), reduced glutathione (rGSH), Vitamin C (Vit C) levels, and glutathione peroxidase (GPx) activity in the acute period. Ear-tagged (with polyurethane ear-tag) animals consisted of nine healthy Holstein calves (2-3 months old). Blood samples were taken just before ear-tagging (baseline), at the 20th min, on the 3rd day, and 8th day after the ear-tagging procedure. Six Holstein calves were involved the sham group. In ear-tagged animals, plasma MDA levels increased on the 3rd day compared to baseline values (p<0.01) and returned to baseline values on the 8th day, whereas no change was found in the sham group. In ear-tagged animals, plasma rGSH levels increased at the 20th min, 3rd day, and 8th day (p<0.001) in comparison to baseline values, which in the sham group, there was no change. In ear-tagged animals, erythrocyte rGSH levels on the 3rd and 8th days were higher compared to baseline and 20th min level (p<0.01). In the sham group, the 3rd and 8th day erythrocyte rGSH levels increased compared to baseline values (p<0.01). In ear-tagged animals, the 20th min, 3rd day, and 8th day erythrocyte GPx activities were lower than the baseline values (p<0.001), whereas in the sham group, no change was observed. While Vit C levels increased progressively in the sham group (p<0.05), this increase was not observed in the ear-tagged group. In conclusion, ear-tagging was found to cause oxidative stress and increase antioxidant requirement in calves.Öğe Evaluation of Morgan’s pocket technique in the treatment of nictitans gland prolapse in dogs(TÜBİTAK, 2020) Deveci, Mehmet Zeki Yılmaz; İşler, Cafer Tayer; Yurtal, Ziya; Altuğ, Muhammed Enes; Kırgız, Ömer: Nictitans gland prolapse (NGP), also known as third eyelid gland prolapse or cherry eye disease, is an important eye problem that should be treated as soon as possible in dogs. Although many surgical methods have been described, there is no consensus on the most effective technique. In this study, it was aimed to evaluate the characteristics of cases and clinical outcomes of Morgan’s pocket technique in the treatment of dogs with NGP. In this context, the characteristics of the cases were examined in 25 dogs diagnosed (29 eyes) with NGP. Clinical results, recurrence, and complications were evaluated in 17 dogs (20 eyes) who underwent surgical treatment with Morgan’s pocket technique. The most common breeds were Terrier (28%) with 7 cases and Cane corso (20%) with 5 cases. Most of the patients were male (56%) by sex and less than 1 year (66%) by age. The disease was diagnosed in the acute stage in 9 cases (36%) and in the chronic stage of 16 cases (64%). The success rate of 17 patients (20 eyes) without recurrence was 94.12% (16 cases). The recurrence rate was 5.88% and the complication rate was 5.88%. In conclusion, it is advantageous to use Morgan’s pocket technique in NGP cases in dogs because of its easy applicability and high success rate. Due to the low recurrence and complication rates, its reliability is high.Öğe Gastrointestinal foreign bodies in Dogs and Cats: (2018–2020) 32 Cases(Universidad del Zulia, Facultad de Ciencias Veterinarias, 2022) İşler, Cafer Tayer; Kırgız, Ömer; Deveci, Mehmet Zeki Yılmaz; Alakuş, İbrahim; Alakuş, Halil; Yurtal, Ziya; Altuğ, Muhammed EnesGastrointestinal foreign bodies (GFB) in cats and dogs are among the life-threatening surgical diseases that require invasive surgery. This study aimed to evaluate the cases of GFB in 32 cats and dogs diagnosed and treated in Hatay Mustafa Kemal University Veterinary Health Practice and Research Hospital. Information regarding the type, breed, age, sex, clinical symptoms, characteristics of foreign bodies (FB) localization, prognosis, type of treatment administered, and conditions determined in postoperative controls was collected. The cases were aged between 1 and 7 years and adult animals were also included. The rate of FB incident was the same in male and female cats, whereas male dogs had a higher rate of FB incident. Strings/ ropes and metallic objects were the most common foreign objects found in animals. Early diagnosis and treatment were important in preventing complications in the cases, FB was usually found in the stomach, and vomiting was the most common clinical symptom. Further, surgical intervention (gastrostomy/enterotomy) was the most common treatment method with a rate of 53.13 % for treating FB in the gastrointestinal system that yielded successful results. Thus, to avoid complications and for a good prognosis, owners must be conscious and seek for diagnosis and treatment as soon as they notice the incidence of swallowing a FB, so as to ensure early diagnosis and treatment. © (2022). All Rights Reserved.Öğe Holştayn ırkı bir inekte retrofarengeal apseye bağlı üst solunum yolu obstruksiyonunda respiratorik asidozis ve kompenzatuvar cevaplar(Fırat Üniversitesi, 2019) Altuğ, Nuri; İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed EnesBu olgu sunumunda sığırlarda nadir görülen retrofarengeal apseye bağlı üst solunum yolu obstruksiyonunda respiratorik asidozis ve kompenzatuvar cevaplar tanımlandı. Olguyu boğaz bölgesinde şişlik ve solunum güçlüğü anamnezine sahip 3 yaşında Holştayn ırkı bir inek oluşturdu. Olgu lezyonun yerleşim yeri, klinik ve radyografik bulgulara göre retrofarengeal apse olarak tanımlandı. Olgunun hematolojik ve kan gazları analizlerinde granülositik lökositozis, respiratorik asidozis, hipokalemi ve hipokalsemi belirlendi. Medikal tedavi sonrası klinik bulguların düzeldiği, apsenin önemli oranda küçüldüğü ve radyografide apse odağındaki kazefiye kitlenin oldukça azaldığı belirlendi. Tedavi sonrasında granülositik lökositozun ortadan kalktığı, respiratorik asidozun önemli derecede kompanze edildiği saptandı. Sonuç olarak, retrofarengeal apse olgularında apsenin tamamen iyileşmesini sağlayacak yeterli bir süre için medikal tedavi uygulanmasının respiratorik asidozun kompenzasyonunda önemli olduğu kanısına varıldı.Öğe Holştayn ırkı üç inekte sekum dilatasyonu, dislokasyonu ve torsiyonu(2012) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed Enes; Altuğ, Nuri; Motor, SedatIn this study, cecal dilatation-dislocation and torsion diagnosed using laparotomy technic in three Holstein cows with the ages of 5 (first case), 7 (second case), and 8 (third case) years, respectively, were evaluated. The animals were brought to the clinics of the Faculty of Veterinary Medicine, Mustafa Kemal University, one month later after parturition, with the complaints of anorexia, restlessness, weight loss, and decreased milk production. In clinical examination; dehydration at varying levels was observed in all cases. Simultaneous auscultation and percussion revealed ping sounds in right abdomen. The levels of serum Na +, K+, Cl-, Ca+2 and P -3 were determined to decrease, while creatinine levels increased. Experimental laparotomy through the right paralumbar fossa disclosed necrosis in the mesentery of the region of the ileo-seco-colic torsion. Thus, perforation was seen in the first and second cases. As treatment; cecal content was evacuated, the torsions were corrected, and th e perforated necrotic areas were resected and sutured. The second and the third cases recovered but the animal in the first case was sent to slaughter due to deterioration during the post-operative period. As a result, the priority of medical or surgical treatment should be based on the changes in clinical and laboratory findings in the cases of cecal dilatation, dislocation and torsion. Additi onally, it is concluded that reduced iron level may be considered as a prognostic indica tor observed in the cases with dehydration, gastrointestinal bleeding, and anemia.Öğe Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi cerrahi kliniği’ne getirilen olguların değerlendirilmesi, 1293 olgu (2009-2013)(2015) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed Enes; Deveci, Mehmet Zeki Yılmaz; Gönenci, Ramazan; Yurtal, ZiyaBu retrospektif çalışmada, 2009-2013 yılları arasında Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen olguların genel değerlendirilmesi yapıldı. Beş yılda toplam 1293 olgunun; %56.45 pet hayvanları, %28.53 çiftlik hayvanları, %11.28 kanatlı hayvanlar, %3.71 egzotik hayvanlar oluşturmuştur. Hasta potansiyelini en fazla pet hayvanlarının oluşturduğu ve yıllara göre artış gösterdiği, çiftlik hayvanlarının ikinci sırada olduğu, sonrasında yabani ve egzotik hayvan hasta potansiyelinin de önemli olduğu gözlenmiştir. Hastaların 738’ine (%57.08) medikal ve 555’ine (%42.92) operatif sağaltım uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Hastaların %0.46’sı müdahale edilemeden veya müdahale esnasında ölmüş ve %1.93’ü ötenazi/kesime sevk edilmiştir. Kliniğimizde en sık karşılaşılan hastalıklar ise; pet hayvanlarında genel cerrahi hastalıklar (%42.60), çiftlik hayvanlarında genel cerrahi hastalıklar (%28.18), yabani kanatlı hayvanlarda ortopedik hastalıklar (%87.17), evcil kanatlı hayvanlarda genel cerrahi hastalıklar (%50.00), egzotik hayvanlarda ortopedik hastalıklar (%70.83) olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak; tüm hayvan gruplarında en sık karşılaşılan sorunlar arasında ortopedik hastalıklar ile yumuşak doku hastalıkları olduğu, göz hastalıklarının da yaklaşık %10 gibi önemli bir orana sahip olduğu belirlenmiştir. Ayrıca; hastaların çoğunluğunun uzmanlık gerektiren ve pratisyen hekimlerin gönderdiği zor olgulardan oluştuğu dikkate alındığında; MKÜ Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği bölge hayvancılığı ve yaban hayatı sorunlarının çözümüne önemli katkılar sunmaktadır.Öğe Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği’ne getirilen ortopedi olgularının genel değerlendirilmesi : 564 olgu (2009-2014)(2017) Altuğ, Muhammed Enes; Deveci, Mehmet Zeki Yılmaz; İşler, Cafer Tayer; Yurtal, Ziya; Gönenci, RamazanBu retrospektif çalışmada; 2009-2014 yılları arasında Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniği'ne getirilen ortopedi olgularının genel değerlendirmesi amaçlanmıştır. Kliniğimize çeşitli ortopedik şikayetler ile getirilen toplam 564 hasta; yıllara, tür gruplarına, sağaltım yöntemi ve tanı gruplarına göre sayı ve yüzde oran yönlerinden değerlendirildi. Altı yıllık süreçte kliniğimize getirilen ortopedik olgu sayısının her yıl bir önceki yıla oranla arttığı görüldü. Ortopedik vakalar hayvan türüne göre sınıflandırıldığında, en fazla oran; %46,45 ile köpek, sonrasında %22,34 ile sığır ve %15,25 ile kanatlı türlerinde görüldü. Tanı grubuna göre sınıflandırıldığında, en fazla oranları %66,43 ile kırık, %14,26 ile artritis ve %7,65 ile luksasyon oluşturdu. Uygulanan tedavi yöntemleri sınıflandırıldığında; operatif yaklaşım %47,70, bandaj %28,55, medikal sağaltım ve kafes istirahati %19,50 oranında uygulandı. Olguların %4,26'sında hayvan sahibinin tedaviyi reddetmesi, ötenazi veya kesime sevk ile sonuçlandı. Sonuç olarak; kliniğimize gelen ortopedi olgularında belirgin yıllık artış gözlendi. Hatay'ın sosyal yapısından dolayı pet hayvanları en fazla hasta potansiyeline ve ekonomik yapısından dolayı ikinci sırada çiftlik hayvanları önemli potansiyele sahiptir. Hatay'ın ekolojik konumu ile Caretta caretta deniz kaplumbağası gibi soyu tükenme tehlikesindeki bazı egzotik türler de potansiyel içindedirÖğe Ratlarda skrotal ekstrakutan ve ensizyonel subkutan ligatür uygulamasının ve etkilerinin değerlendirilmesi(Harran Üniversitesi, 2019) İşler, Cafer Tayer; Uyar, Ahmet; Gökalp Bozan, Tuğba: Bu çalışma; sokak hayvanlarının üremelerinin kontrol altına alınmasına katkıda bulunmak amacıyla yapıldı. Bu amaçla yapılan invaziv veya noninvaziv uygulamaların hem başarısını arttırmak hem uygulama süreçlerini kısaltmak hem de masraflarını minimize ederek hayvan refahına olan etkilerini en aza indirmek için insani ve komplikasyonsuz bir metot geliştirmek planlanmıştır. Bu çalışmada 20 adet erkek rat kullanıldı. Ratlar onarlı iki eşit gruba ayrıldı. Gruplardan birine skrotal ekstrakutan diğerine ensizyonel subkutan ligatür uygulaması yapılarak iki ayrı teknikle kastrasyon uygulaması gerçekleştirildi. Deney hayvanlarına operasyon sonrası 3 gün antibiyotik uygulaması yapıldı ve 10 gün boyunca skrotal değişiklikler kliniksel olarak kontrol edildi. Histopatolojik incelemelerde testis dokusunun komple nekroze olduğu gözlendi. Her iki tekniğin de kastrasyon işleminde başarılı bir şekilde kullanılabildiği ortaya konuldu. Sonuç olarak ratlarda skrotal ekstrakutan ve enzisyonel subkutan ligatür uygulamasının kastrasyon için başarılı olduğu, uygulamanın pratik ve etkili olduğu, kliniksel olumsuzlukların bulunmadığı, masraflı, komplikasyonlu ve ağır anestezik uygulamalara gerek olmadığı belirlendi. Ekstrakutan ve subkutan ligatür ile kastrasyonun sokak hayvanlarında ve pet hayvancılığında üremenin kontrol altına alınmasında uygulaması kolay, pratik, başarılı ve alternatif bir çözüm olacağı, serbest veteriner hekimler ve Belediye Veteriner İşleri Müdürlüklerinin başarısını arttıracağı, toplumsal bir soruna pratik bir çözüm olacak yeni teknikler olarak tavsiye edilmektedir.Öğe Ruminantlarda kullanılan aşılar ve önemi(2011) Aytekin, İsmail; Kalınbacak, Aslan; İşler, Cafer TayerHayvanların yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için koruyucu hekimlik önemli bir faktördür. Canlının yaşamını tehlikeye sokabilecek veya kalıcı hasarlar oluşturabilecek bazı hastalıkları daha ortaya çıkmadan önlemek, bu hastalıkların oluştuktan sonraki tedavisinden daha fazla önem taşır. Birçok viral veya bakteriyel hastalığa karşı geliştirilen aşılar çok uzun zamandır koruyucu hekimlikte kullanılmaktadır. Bu nedenle aşılar, koruyucu hekimliğin en önemli yapı taşlarından biri sayılabilir. Sonuç olarak bu derlemede ruminantlarda kullanılan aşılar ve önemi vurgulandı.Öğe Snake envenomation in two cattle: clinical/laboratory aspects and treatment using equine-derived antivenin of Viperidae(TÜBİTAK, 2019) Altuğ, Nuri; İşler, Cafer TayerIn this case report, specific antivenin treatment for Viperidae snake envenomation in two cattle was defined for the first time. The diagnosis of snake envenomation was made according to the history and clinical findings. Clinical examination revealed systemic (tachycardia, dyspnea, cyanosis, hypersalivation, ruminal hypotony) and local (swelling of the leg and head) findings depending on the location of snake bites. Laboratory analysis determined granulocytic leukocytosis, monocytosis, decreased iron binding capacity, and increased CK and LDH enzyme activities. In the specific treatment of cases, equine-derived polyvalent antivenin containing antitoxic immunoglobulins against Viperidae species was administered. Additionally, 5% dextrose, antibiotics, dexamethasone, antihistamines, diuretics, and a vitamin B complex were applied. All clinical and laboratory abnormalities improved after treatment. Complete clinical improvement was observed within 1 week in both cases. The results indicate that equine-derived specific antivenin treatment in snake bites of the family Viperidae can be successfully used in cattle.Öğe Treatment of bath with enrofloxacin in red-eared sliders (trachemys scripta elegans) suffer from conjunctivitis and ıts results(2015) İşler, Cafer Tayer; Altuğ, Muhammed Enes; Seçer, Faik Sertel; Cantekin, ZaferKırmızı yanaklı su kaplumbağalarında (Trachemys scripta elegans) sık görülen konjunktivitis vakaları tedavi edilmediği takdirde açlık ve ölümle sonuçlanabilir. Bu çalışma konjunktivitis teşhisi konan 11 kırmızı yanaklı su kaplumbağası üzerinde yapılmıştır. Klinik muayenede kaplumbağaların göz kapaklarında ödem, korneada bulanıklık, tek veya iki taraflı gözyaşı akıntısı ile görme kaybı ve iştahsızlık tespit edilmiştir. Göz konjunktivasından alınan sıvaptan yapılan mikrobiyolojik ekimlerde Aeromonas hydrophyla ve Pseudomonas türleri belirlenmiştir. Tedavide oral vitamin A (5.000 IU/L), %3'lük asit borik ve enrofloksasin (5 mg/L) solüsyonlarıyla banyo uygulandı. Tedavi sonrası tüm olgularda tam bir klinik iyileşme görüldü. Bu çalışmada banyo tarzında enrofloksasin uygulaması kırmızı yanaklı su kaplumbağalarının konjunktivitis tedavisinde ilk defa denenmiştir. Sonuç olarak; kırmızı yanaklı kaplumbağalar ve egzotik hayvanların göz hastalıklarında enrofloksasin solüsyonu ile banyo tedavisi alternatif bir tedavi metodu olabilir.