Yazar "Şen, Tuğba" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Büllöz pemfigoidli hastalarda 3 yıllık gözlem : 29 olgu(2013) Ekiz, Özlem; Bülbül Şen, Bilge; Rifaioğlu, Emine Nur; Şen, Tuğba; Doğramacı, Asena ÇiğdemAmaç: Büllöz pemfigoid (BP) kronik, otoimmun subepidemal büllöz bir hastalıktır. Çalışmamızdaki amaç, son 3 yılda kliniğimizde BP tanısı konulan olguların klinik ve epidemiyolojik özelliklerini belirlemek ve sonuçlarımızı ülkemizdeki ve dünyanın diğer yerlerindeki sonuçlarla karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2009 ve Ocak 2013 tarihleri arasında Dermatoloji polikliniğimize başvuran, klinik ve histopatolojik olarak BP tanısı alan hastaların dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, oral mukoza tutulumu, kaşıntının varlığı, hastalık süresi, tetikleyici faktör bulunup bulunmaması, deri lezyonlarının özellikleri, biyopsi örneklerinin direk immünofloresan (DIF) inceleme sonuçları, tedavide kullanılan ilaçlar, nüks ve eksitus oranları ve saptanabilen ölüm nedenleri gibi klinik ve demografik verileri kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 29 hastanın %48,3'ü kadın, %51,7'i erkekti. Yaş ortalamaları 70,17 yıl iken, ortalama hastalık suresi 15,41 aydı. Oral mukoza tutulumu beş, kaşıntı 24 olguda saptandı. Tetikleyici faktör olarak üç olguda ilaç, bir olguda da malinite belirlendi. DIF inceleme sonuçlarında dermoepidermal bileşkede lineer IgG ve C3 depolanması 12 olguda, C3 depolanması 10 olguda mevcuttu. Hastalara başlangıç tedavisi olarak 11 hastaya topikal kortikosteroid, altı hastaya tetrasiklin and nikotinamid kom-binasyonu, 10 hastaya sistemik kortikosteroid tedavisi verildi. Yedi hastada verilen ilk tedaviden sonra bir yıl içinde nüks meydana geldi. Hastane içi mortalite iki hastada görüldü. Sonuç: Çalışmamızda son 3 yılda kliniğimizde BP tanısı konulan hastalarının klinik ve epidemiyolojik verileri sunulmuştur. İlimiz farklı etnik gruplardan oluşan heterojen bir popülasyon olduğu için, çalışmamızın ülkemizdeki BP ile ilgili epidemiyolojik verilerin oluşturulmasında katkıda bulunacağına inanıyoruz. Ancak bu konuda yapılmış prospektif, daha uzun süreli ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. (Türkderm 2013; 47: 205-8)Öğe Investigation into the frequency of helicobacter pylori infection with carbon 14 urea breath test in patients with vitiligo(2014) Rifaioğlu, Emine Nur; Aydoğan, Füsun; Şen Bülbül, Bilge; Şen, Tuğba; Ekiz, ÖzlemBackground/aim: Vitiligo is a common, acquired depigmenting skin disorder. The relationship between Helicobacter pylori (HP) infection and autoimmune dermatological disease has been previously reported. However, the frequency of HP infection in patients with vitiligo has not been reported. In this study, we aimed to investigate the frequency of HP infection with the carbon 14 (C14) urea breath test (UBT) in patients with vitiligo. Materials and methods: This study included 34 patients (18 males and 16 females) with vitiligo and 30 age- and sex-matched healthy controls. HP infection was diagnosed using the C14 UBT (Heliprobe). Statistical analysis was performed using SPSS 19. Results: The frequency of HP infection was 64.7% in the patient group and 33.3% in the control group according to the C14 UBT (chisquare test, P = 0.012). HP infection frequency is statistically significantly higher in patients with vitiligo. Conclusion: To the best of our knowledge, this is the first investigation of the frequency of HP positivity in patients with vitiligo. To better understand the role of HP in vitiligo as an etiological or initiating factor, further experimental and clinical studies with a greater number of patients are needed.Öğe Jeneralize liken planusta dar -bant UVB tedavisi(2014) Şen Bülbül, Bilge; Rifaioğlu, Emine Nur; Ekiz, Özlem; Şen, Tuğba; Çelik, Ebru; Doğramacı, Asena ÇiğdemAmaç: Liken planus (LP) sık görülen inflamatuar bir deri hastalığıdır. Son zamanlarda dar-bant ultraviyole B (UVB) fototerapisinin LP tedavisinde etkili olduğu bildirilmektedir. Bu çalışmada jeneralize LP’li hastalarda dar-bant UVB tedavisinin etkinliği ve güvenilirliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem : Çalışmamızda Ocak 2009 ve Aralık 2012 tarihleri arasında kliniğimiz fototerapi ünitesinde LP tanısı ile tedavi gören hastalara ait veriler retrospektif olarak incelendi. Klinik yanıt, sırasıyla lezyonlardaki iyileşme % 90 ve üzerinde, 51 -89%, 21 -50% ve % 20'nin altında olduğunda, "tam yanıt", "kısmi yanıt", "az yanıt" ya da "yanıt yok" olarak adlandırıldı. Bulgular: Çalışmaya 9 -71 yaş arasında 20 hasta alındı. Hastaların hastalık süreleri 1 -84 ay arasında değişmekteydi ve hastaların %30’unun ek bir sistemik hastalığı vardı. On iki hastada (%60) tam yanıt, beş hastada (%25) kısmi yanıt, bir hastada (%5) az yanıt saptandı ancak iki hastada (%10) tedaviye yanıt elde edilemedi. Total seans sayısı ortalaması 45,2 ± 16,4 (18 -80) ve total kümülatif doz ortalaması 54,6 ± 34,2 J/cm 2 olarak belirlendi. Klinik tam yanıt ortalama 37,7 (24 -50) seansta elde edildi. Fototerapiye bağlı akut yan etkiler sadece üç hastada izlendi. Sonuç : Dar-bant UVB fototerapisi, jeneralize LP tedavisinde etkili ve güvenilir bir tedavi yöntemidir.Öğe Kontakt dermatitli olgularda yama testi sonuçlarının değerlendirilmesi(2015) Bülbül Şen, Bilge; Rifaioğlu, Emine Nur; Ekiz, Özlem; Şen, Tuğba; Doğramacı, Asena ÇiğdemÖZET Amaç: Allerjik kontakt dermatit (AKD), deriye temas eden maddelere karşı gelişen bir aşırı duyar- lılık reaksiyonudur. AKD’ye neden olan allerjenlerin saptanması için yama testleri kullanılmaktadır. AKD’ye en sık neden olan maddeler coğrafik bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Bu çalış- mada, kliniğimizde AKD ön tanısı ile yama testi yapılan hastalarda en sık rastlanan allerjenlerin saptanması ve elde edilen verilerin literatür ile karşılaştırması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza Ocak 2010 ile Haziran 2013 tarihleri arasında kliniğimizde AKD tanısı konularak avrupa standart serisi ile yama testi uygulanan 148 hasta alındı. Hastaların yaş, cinsiyet, hastalık süresi, meslek, atopi varlığı, lezyon lokalizasyon bilgileri ve yama testi sonuçları retrospektif olarak kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 89’u kadın, 59’u erkek, toplam 148 hasta alındı. Hastaların yaş ortala- ması 35,3±14,8 idi. Yama testi yapılan 148 hastanın 45’inde (%30,4) test yapılan allerjenlerden bir veya birden fazlasına karşı pozitif reaksiyon görüldü. En sık pozitif reaksiyon saptanan allerjenler sırasıyla nikel sülfat (%11,5), potasyum dikromat (%6,1), kobalt klorid (%4,7), paraben karışımı (%4,1), tiuram karışımı (%2,7), neomisin sülfat (%2,7) ve koku karışımı (%2,7) idi. Sonuç: Çalışmamızın ülkemizde en sık duyarlılığa neden olan kontakt allerjenlerin belirlenmesine katkıda bulunacağını düşünmekteyiz.