Yazar "Aslantaş, Özkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 34
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antimicrobial resistance and virulence characteristics in enterococcus isolates from dogs(2017) Boyar, Yılmaz; Aslantaş, Özkan; Türkyılmaz, SüheylaAntimikrobiyal dirençli enterokoklar nozokomiyal enfeksiyonların önde gelen nedenleri arasında bulunmaktadır. Antimikrobiyal dirençli enterokokların hayvanlardan insanlara geçişi gösterilmiştir. Bu nedenle, farklı hayvan türlerinde antimikrobiyal direncin sürekli olarak izlenmesi hem hayvan hem de insan sağlığı için önemlidir. Bu çalışmada, köpeklerden alınan 125 rektal sıvab örneğinden izole edilen 107 enterokok suşunun antimikrobiyal direnç profilleri, dirence aracılık eden mekanizmalar ve virülans özelliklerinin araştırılması amaçlandı. En yüksek direnç oranı tetrasikline (%65.4) karşı belirlenirken; siprofloksasin (%19.6), eritromisin (%19.6), kloramfenikol (%8.4) ve ampisiline (%3.7) ise değişen oranlarda direnç tespit edildi. On dört (%12.1) enterokok suşunda çoğul direnç fenotipi (MDR) görüldü. Tetrasiklin dirençli izolatlarda tetM geni ağırlıklı olarak saptandı. Eritromisin dirençli 21 izolatın 18'inin ermB geni taşıdığı tespit edildi. İzolatlar arasında ccf (%54.2), efaAfs (% 52.3), cpd (%45.8) ve jelE (%44.9) virulens genleri sıklıkla belirlendi. Bu sonuçlar köpeklerden izole edilen enterokok suşlarında yüksek düzeyde antimikrobiyal direncin ve virülans genlerinin mevcut olduğunu ve potansiyel bir halk sağlığı sorunu olduğunu ortaya koymaktadırÖğe Antimicrobial Resistance and Virulence Genes of Enterococci Isolated from Water Buffalo's Subclinical Mastitis(2022) Ürer, Ece Koldaş; Tek, Erhan; Aslantaş, Özkan; Yılmaz, Mehmet Ali; Ergün, YaşarThis study aimed to investigate the antimicrobial resistance and virulence genes of enterococci isolated from water buffalo’s subclinical mastitis cases. The antimicrobial susceptibilities of the isolates were determined by the disc diffusion method. Identification at the species level of enterococci, virulence [aggregation substance (asa1), gelatinase (gelE), cytolysin (cylA), enterococcal surface protein (esp), and hyaluronidase (hyl)] and resistance genes [macrolide (ermA, ermB, mefA/E) and tetracycline (tetK, tetL, tetM, tetO, and tetS)] were investigated by polymerase chain reaction (PCR). Overall, Enterococcus spp. was recovered from 65 of 200 (32.5%) mastitic milk samples, comprising E. faecium (n=26), E. durans (n=22), E. faecalis (n=12), and E. hirae (n=5). Most isolates (56.9%) were susceptible to all tested antibiotics. The rest of the isolates showed various rate of resistance against rifampicin (23.1%), tetracycline (21.5%), quinupristin-dalfopristin (10.8%), ciprofloxacin (7.7%), erythromycin (6.2%), and chloramphenicol (3.1%). Out of 65 enterococci, only 16 (24.6%) were detected to have virulence genes, of which 12 were positive for gelE, seven were positive for esp, two were positive for asa1, and one was positive for hlyA. The gene cylA was not detected in any isolate tested. Resistance to tetracycline was mainly associated with tetM. Two erythromycin-resistant isolates were positive for ermB, and one was positive for mefA/E. This study was the first to report species distribution, antimicrobial susceptibility, and virulence traits of enterococci isolated from subclinical mastitis of water buffaloes in Çorum Province, Türkiye.Öğe Antimicrobial susceptibility, presence of resistance genes and biofilm formation in coagulase negative staphlococci isolated from subclinical sheep mastitis(Veteriner Fakultesi Dergisi, 2012) Ergün, Yaşar; Aslantaş, Özkan; Kireçci, Ekrem; Öztürk, Fatma; Ceylan, Ahmet; Boyar, YilmazIn this study, coagulase negative staphylococci (CoNS) (n = 70) isolated from subclinical sheep mastitis were screened for minimum inhibitory concentration (MIC) to antimicrobials used commonly in veterinary field in Turkey. In addition, plasmid profiling and biofilm production of CoNS isolates was investigated. All isolates were found to be susceptible to amoxycillin-clavulanic acid, cephalothin, gentamicin, enrofloxacin and oxacillin. The highest resistance was observed in 42.9% (n = 30) of the isolates against the beta-lactam antibiotics, penicillin and ampicillin. All beta-lactam resistant isolates produced beta-lactamase and carried blaZ. Tetracycline resistance was observed in 11.4% (n = 8) of the isolates, either alone or in combination with beta-lactams and macrolides. Of the tetracycline resistant 8 isolates, 5 carried the tetK gene, one carried the tetM and 2 isolates carried both genes together. Erythromycin resistance was observed in 5.7% of the isolates; msrA was detected alone (one isolate) or in combination with mphC (one isolate) and ermC (one isolate). ermA was observed only in one isolate. Most of the strains showed only a single plasmid band in size of 19.3 kb, but some had 2 to 3 plasmids ranging from >19.3 kb to 0.9 kb. Out of 70 CoNS isolates, 28 (40%) were identified as biofilm producer by Congo red agar (CRA) method, and 30 (42.9%) were positive for both icaA and icaD genes, which are known to be responsible for biofilm formation in CoNS.Öğe Antimicrobial susceptibility, presence of resistance genes and biofilm formation in coagulase negative staphlococci ısolated from subclinical sheep mastitis(2012) Ergün, Yaşar; Öztürk, Fatma; Aslantaş, Özkan; Ceylan, Ahmet; Kireççi, Ekrem; Boyar, YılmazBu çalışmada, subklinik koyun mastitislerinden izole edilen koagulaz negatif stafilokokların (KNS) (n = 70) veteriner hekimlik alanında yaygın olarak kullanılan antimikrobiyallere minimal inhibitor konsantrasyonları (MİK), plazmid profilleri ve biyofilm üretimi araştırıldı. Tüm izolatlar amoksisilin-klavulanik asid, cefalotin, gentamisin, enrofloksasin ve oksasiline duyarlı bulundu. En yüksek direnç izolatların %42.9’unda (n = 30) beta-laktam antibiyotiklere (penisilin ve ampisilin) karşı gözlendi. Beta-laktam antibiyotiklere dirençli izolatların tamamı beta-laktamaz sentezlediği ve blaZ genini taşıdığı belirlendi. Tetrasiklin direnci tek veya beta-laktam antibiyotikler ve makrolidlerle kombine olarak izolatların %11.4’ünde (n = 8) gözlendi. Tetrasiklin dirençli izolatların 5’inde tetK, birinde tetM ve ikisinde de her iki geni birlikte bulundu. Eritromisin direnci izolatların %5.7’sinde (n = 4) bulundu. msrA, mphC, ermA birer izolatta, ermC ise msrA geni ile kombine olarak bir izolatta tespit edildi. İzolatların büyük kısmı 19.3 kb büyüklüğünde tek plasmid gösterirken, bazı izolatlar büyüklüğü >19.3 kb ile 0.9 kb arasında değişen 2-3 plazmid taşıdığı belirlendi. Yetmiş KNS izolatından 28’i (%40) Kongo Red Agar (KRA) metodu ile biyofilm sentezi ve 30’unun da (%42.9) biyofilm sentezinden sorumlu olan icaA ve icaD genleri yönünden pozitif olduğu saptandı.Öğe Characterization of Staphylococcus aureus strains isolated from subclinic bovine mastitis by protein patterns, antibiotic resistance and plasmid profile(2006) Aslantaş, Özkan; Öztürk, Fatma; Çelebi, Ayten; Açık, Leyla; Ergün, YaşarHatay bölgesindeki subklinik inek mastitislerinden izole edilen toplam 50 Staphylococcus aureus susunun protein paterni, antibiyotik dirençliliği ve plazmid profili yönünden karakterizasyonu yapıldı. S. aureus suşlarının SDS-PAGE ile analizinde moleküler ağırlığı <14.4->116 kDa arasında değişen 17-49 bant elde edildi. Elektroforetik protein bantlarının bilgisayar destekli numerikal analizi sonucunda S. aureus suşları 2 gruba ayrıldı. S. aureus suşları trimethoprim-sülfametoksazol, danofloksasin, amoksisilin-klavulanik asit, sulbaktam-ampisilin, eritromisin, linkomisin, sefoperazon, oksitetrasiklin, amoksisilin, streptomisin ve penisilin'e sırasıyla % 4, % 4, % 10, % 14, % 30, % 34, % 36, % 38, % 50, % 54 ve % 68 oranlarında dirençli bulundu. İncelenen izolatların 47'sinde, büyüklüğü 1.7->24 kb arasında değişen plazmidler saptandı.Öğe Chlamydophila abortus'a (Chlamydia psittaci serotype 1) karşı oluşan antikorların mikrokomplement fikzasyon (mCFT) ve enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) ile araştırılması(2006) Çaya, Hasan; Aslantaş, Özkan; İyisan, Ayşe Selma; Mirioğlu, Mehmet; Tunca, Ş. TaşkınBu çalışmada, Mersin, Adana, Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Hatay, Kilis ve Osmaniye illerinden 2003 ve 2004 kuzulama sezonunda toplanan 550 yavru atmış koyun kan serumu Chlamydophila abortus'a karşı oluşan antikorlar yönünden indirekt enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) ve mikrokomplement fıkzasyon (mCFT) ile incelendi. Abort yapmış koyun kan serumlarına ilave olarak, 50 abort yapmamış koyundan alman kan serumu negatif kontrol olarak kullanıldı. İncelenen serum örneklerinin 107'sinde (% 19.5) ELISA, 16Tinde (% 29.3) mCFT ile pozitiflik saptandı. Sağlıklı koyunlarda ELISA ile pozitiflik saptanamazken, mCFT ile 8 (% 16.0) serum örneği pozitif bulundu. Seropozitiflik oranları Kahramanmaraş'da % 30, Hatay'da % 27, Mersin'de % 23.5, Kilis'te % 20, Gaziantep % 16.8, Şanlıurfa'da % 16.7, Osmaniye'de % 9.5, Adıyaman'da % 5.0 ve Adana'da % 2.5 olarak belirlendi.Öğe Coagulase gene polymorphism of staphylococcus aurreus isolated from subclinical bovine mastitis(2007) Aslantaş, Özkan; Demir, Cemil; Türütoğlu, Hülya; Cantekin, Zafer; Ergün, Yaşar; Doğruer, GökhanÖzet: Bu çalışma, üç farklı şehirden (Hatay, Gaziantep ve Burdur) toplanan mastitisli sığır sütlerinden izole edilen 80 Staphylococcus aureus susunun koagulaz gen polimorfizmini araştırmak amacıyla yapıldı. Seksen S. aureus susu 5 farklı polymerase chain reaction (PCR) amplikonu oluştururken, 79 izolat 1 amplikon ve 1 izolat 2 amplikon oluşturdu. İzolatlar, koagulaz geninin restriction fragment length polymorphism (RFLP) analizi ile 9 genotipe ayrıldı. İki yaygın genotip izolatların % 73,8'ini oluşturdu. Sonuçlar, çalışılan bölgelerde farklı genotiplerin olduğunu ve bunlardan sadece bir veya iki genotipin dominant olduğunu göstermektedirÖğe Determination of the seroprevalence of Leptospirosis in cattle by MAT and ELISA in Hatay, Turkey(2005) Aslantaş, Özkan; Özdemir, VildanHatay ili merkez köy ve ilçelerinde Leptospirosis'in seroprevalansım belirlemek amacıyla Nisan-Temmuz 2003 aylarında tesadüfi örnekleme ile değişik yaş ve cinsiyette toplam 512 adet sığırdan alınan kan örnekleri 3 farklı Leptospira interrogans serovarina (grippotyphosa, hardjo ve icterohaemorrhagie) karşı oluşan antikorlar yönünden mikroskopik aglutinasyon testi (MAT) and enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA) ile incelendi, incelenen serum örneklerinin 45'inde (% 8,8) MAT, 72'sinde (% 14) ELISA ile pozitiflik saptandı. MAT ile pozitif bulunan serum örneklerinin 26'sı (% 57,7) serovar grippotyphosa, 9'u (% 20) serovar hardjo, 1 'i (% 0,2) serovar icterohaemorrhagie ve 9'u (% 20) da serovar grippotyphosa + serovar hardjo ile pozitif reaksiyon verdi. ELISA ile pozitif bulunan serum örneklerinin ise 32'si (% 44,4) serovar grippotyphosa, 15'i (% 20,8) serovar hardjo, 2'si (% 2,8) serovar icterohaemorrhagie ve 23'ü de (% 31,9) serovar grippotyphosa + serovar hardjo ile pozitif reaksiyon verdi. Dominant serovar olarak grippotyphosa belirlendi. Yerleşim yerleri arasında seroprevalans değerleri istatistiksel olarak önemli farklılık gösterirken (P < 0,05), yaş ve cinsiyetin pozitiflik oranları üzerine önemli bir etkisi görülmedi (P > 0,05).Öğe Draft Genome Sequence of Staphylococcus felis HARRANVET Strain(2021) Aslantaş, Özkan; Keskin, Oktay; Büyükaltay, Kaan; Yücetepe, Ayfer GüllüStaphylococcus felis is one of staphylococci residing on skin of cats, and has been increasingly reported as a potential facultative pathogen. A recently isolated Staphylococcus felis(named as S. felis HARRANVET strain) from necrotizing fasciitis case of a cat was characterized using wholegenome sequencing (WGS), and assembled genome was in silico screened for putative virulence and antimicrobial resistance genes. The isolate was pan-susceptible to all antimicrobials tested, indicated absence of resistance genes. A limited number of virulence genes associated with adhesion was found. For the first time, in Turkey, the draft genome of Staphylococcus felis was obtained and made publicly accessible.Öğe Genotypic, antimicrobial resistance and virulence profiles of thermophilic campylobacter isolates in broilers(2017) Aslantaş, ÖzkanBu çalışmanın amacı, Adana ve Hatay illerindeki ticari broyler çiftliklerinde Campylobacter jejuni ve Campylobacter coli'nin prevalansını, antimikrobiyal direnç ve genetik belirleyicilerini araştırmaktır. İzolatlar arasındaki genetik çeşitliliğin değerlendirilmesi, flaA geninin DdeI restriksiyon endonükleaz enzimi ile kesilmesine dayalı RFLP-Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) ve flaA ve flaB-SVR genlerinin kısa değişken bölgelerinin (SVR'ler) dizi analizi ile belirlendi. Ayrıca, izolatların antimikrobiyal duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile yapıldı ve tetrasiklin (tetO), ampisilin (blaOXA-61), aminoglikozid ve çoklu dirence aracılık eden efluks pompası (cmeB) direnç genlerinin varlığı ise PZR ile araştırıldı. Siprofloksasine dirence neden olan mekanizmalar PZR ve takiben DNA dizi analizi ile araştırıldı. İzolatlar arasında 10 virulans (flaA, virB11, racR, cadF, ciaB, dnaJ and pldA) ve toksin geninin (cdtA, cdtB, cdtC) varlığı PZR ile incelendi. İncelenen 220 kloakal sıvabtan 194'ü C. jejuni (%89) ve 24'ü C. coli (%11) olmak üzere 218 (%99.1) Campylobacter spp. izole edildi. Tüm izolatlar kloramfenikol, gentamisin ve eritromisin'e duyarlı iken; C. jejuni ve C. coli izolatlarının nalidiksik asit, siprofloksasin, ampisilin, tetrasiklin ve amoksisilin-klavulanik asite direnç oranları sırasıyla %86.6-100, %86.6-100, %45.9-45.8, %43.3-50 ve %2.6-0.0 olarak belirlendi. C. jejuni ve C. coli izolatlarında tetO, blaOXA-61, cmeB ve aph-3-1 genlerinin prevalansı sırasıyla %45.3-54.4, %36.1-75, %1.5-83.3 ve %0.5-0 tespit edildi. C. jejuni ve C. coli izolatlarında flaA, cdtA, cdtB, cdtC, racR, cadF, ciaB, dnaJ ve pldA genlerinin prevalansı ise sırasıyla %100-100, %95.4-100, %94.3-100, %89.7-54.2, %89.2-79.2, %92.8-100, %67-16.7, %85.6-75 ve %80-66.7 olarak belirlendi. virB11 geni Campylobacter izolatlarının hiçbirinde tespit edilmedi. Tüm flaA ve flaB -SVR allelleri aynı PCR-RFLP patternleri gösterdi. Bu çalışmanın sonuçları broyler sürülerinde Campylobacter spp. prevalansının, patojenik potansiyelinin, genetik çeşitliliğinin ve antimikrobiyal direnç oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu durum antimikrobiyallere dirençli Campylobacter'lerin ortaya çıkışını ve yayılımını azaltmak için etkili kontol önlemlerinin acilen uygulanması gerektiğini vurgulamaktadırÖğe Hatay ilinde risk gruplarında Q ateşi, bruselloz ve toksoplazmoz seroprevalansının araştırılması(2007) Kılıç, Selçuk; Aslantaş, Özkan; Çelebi, Bekir; Pınar, Dilek; Babür, CahitAmaç: Bu çalışma, Hatay ilinde zoonotik enfeksiyonlar için risk grubunu oluşturan veteriner hekimler, veteriner fakültesi öğrencileri ve mezbaha çalışanlarında Q ateşi, Bruselloz ve Toksoplazmoz'un seroprevalansım belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: 21'i veteriner hekim, 43'ü veteriner fakültesi öğrencisi ve 43'ü mezbaha işçisinden olmak üzere alınan 107 serum örneği Q ateşi için indirekt floresan antikor testi (IFAT), bruselloz için mikro aglütinasyon testi (MAT) ve toksoplazmoz için Sabin Feldman dye testi (SFDT) ile incelenmiştir. Bulgular: 43 mezbaha işçisinden 10'u (% 23.3), 21 veteriner hekim'in altısı (% 28.6) ve 43 veteriner fakültesi öğrencisinin altısında (%14) C. burnetii lgG antikorları yönünden seropozitif bulunurken, sadece bir mezbaha işçisinde C. burnetii IgM antikoru saptanmıştır. Brucella MAT ile 25 (%23.4) serum örneğinde 1:10-1:160 arasında değişen titrelerde Brucella antikorları tespit edilmiştir. Akut enfeksiyon tanı kriteri olarak kabul edilen $geq$ 1:160 titre sadece bir mezbaha işçisinde saptanmıştır. Toxoplasma gondii antikorları yönünden mezbaha işçilerinin % 53.5'i, veteriner hekimlerin %42.9'u ve veteriner fakültesi öğrencilerinin ise % 20.9'u seropozitif olarak bulunmuştur. Sonuç: Hatay İli'nde risk gruplarında Q ateşi ve Toksoplazmoz seroprevalansı yüksek olarak saptanmıştır. Bu nedenle, risk grubunu oluşturan meslek çalışanlarının zoonotik enfeksiyonlar yönünden bilinçlendirilmesi ve bölgede bu enfeksiyonların epidemiyolojik özelliklerinin aydınlatılması için daha ileri araştırmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.Öğe Hatay ilindeki aile tipi süt sığırcılığı işletmelerinde subklinik mastitislerin epidemiyolojisi(2004) Ergün, Yaşar; Aslantaş, Özkan; Doğruer, Gökhan; Cantekin, ZaferBu çalışma, Hatay ilinde işletme başına 3-10 baş inek yetiştirilen aile.tipi süt sığırcılığı işletmelerinde yürütüldü. Bu amaçla, 11 ilçeye bağlı farklı yerleşim yerlerinden alınan toplam 160 süt ineği Califoma Mastitis Test'i (CMT) ile muayene edildi. CMT pozitif 115 (% 71.9) inekten alınan 262 (% 40.9) adet süt örneği mikrobiyolojik olarak incelendi. İzole ve identifiye edilen mikroorganizmaların 12 farklı antibiyotiğe karşı duyarlılıkları belirlendi. Mikrobiyolojik olarak incelenen 262 adet süt örneğinin 200'ünden (% 76.3) aerobik mikroorganizma izole ve identifiye edildi. Bu etkenlerin 98'i (% 42.4) Koagulaz Negatif Staph-ylococcus (KNS), 58'i (% 25.1) S. aureus, 26'sı (% 11.2) S. uberis, 15'i (% 6.5) S.agalactiae, 8'i (% 3.5) S.dysgalactiae, 6'sı (% 2.6) Micrococcus spp, 5'i (% 2.2) Bacillus spp., 5'i (% 2.2) £ coli, 4'ü (% 1.7) Candida spp., 4'ü (% 1.7) P. auriginosa ve 2'si (% 0.9) S. feacalis olarak tespit edildi, izole ve identifiye edilen mikroorganizmalara karşı en etkili antibiyotiklerin Da-nofloksasin, Enrofloksasin, Sulbaktam-Ampisilin, Amoksisilin-Klavulonik Asit ve Sefaperazon olduğu belirlendi. Sonuç olarak, bölgedeki aile tipi sütçü işletmelerde subklinik mastitis prevalansının yüksek olduğu ve sahada yaygın olarak kullanılan bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştiği belirtendi.Öğe Hatay yöresi sığır, koyun ve keçilerinde brusellozis'in seroprevalansı(2004) Aslantaş, Özkan; Turan, NesrinBu çalışmada Hatay merkez ve ilçe köylerinden alınan 589 koyun, 440 keçi ve 452 sığır kan serumu brusellozis yönünden incelendi. Koyun serumları Rose Bengal Plate Test (RBPT), Serum Aglütinasyon Testi (SAT) ve Komplement Fikzasyon Testi (KFT) ile, keçi ve sığır serumları RBPT ile incelendikten sonra KFT ile konfirme edildi. Koyun serumlarının % 4.92'si KFT ile pozitif bulunurken keçilerin % 1.49'u ve sığırların % 2.21'i seropozitif olarak tespit edildi.Öğe Hatay yöresinde kullanılan karma yem ve yem hammaddelerinin mikrobiyolojik kalitesinin belirlenmesi üzerine bir araştırma(2004) Erdoğan, Zeynep; Aslantaş, ÖzkanBu araştırmada, Hatay bölgesi, Antakya merkezden alınan 50 adet karma yem ve yem hammaddesinin toplam bakteri ve mantar sayılarının tespit edilerek, mikrobiyolojik kalitelerinin belirlenmesi amaçlandı. Aynı örneklerde, klasik izolasyon ve identifikasyon yöntemleri ile Salmonella spp., diğer bakteri ve mantar spp. izolasyonu ve identifikasyonu yapıldı, incelenen örneklerin % 46'sında Bacillus spp., % 36'sında Pseudomonas spp., % 34'ünde Staphylococcus spp., % 32'sinde Enterobacter spp., %30'unda Micrococcus spp., %24'ünde Streptococcus spp., % 14'ünde Actinobacillus spp., % 14'ünde Klebsiella spp., % 12'sinde E.coli, % 8'inde Proteus spp., % 2'sinde Penicillium spp. izole edilirken, Salmonella izolasyonu yapılamadı. Örneklerin % 72'sinde Penicillium spp., % 54'sinde Aspergillus spp., % 34'ünde Fusarium spp. ve % 28'inde Mucor spp. tespit edildi. Araştırmanın sonunda, bir yemin kalitesinin belirlenmesinde organoleptik, mikroskobik ve kimyasal analizi yanında mikrobiyolojik analizinin de önem taşıdığı, yem kalitesi kavramı içinde mikrobiyolojik kalitenin de yaygınlaştırılıp, uygulamaya geçirilmesi gerektiği sonucuna varıldı.Öğe Investigation of toxin genes in staphylococcus aureus strains isolated in Mustafa Kemal University Hospital(2011) Demir, Cemil; Aslantaş, Özkan; Duran, Nizami; Ocak, Sabahattin; Özer, BurçinAim: Th e aim of this study was to investigate the presence of genes encoding staphylococcal enterotoxins (SEs), exfoliative toxins (ETAs, ETBs), and toxic shock syndrome toxin-1 (TSST-1) by polymerase chain reaction (PCR) in Staphylococcus aureus strains isolated from various clinical samples from the Mustafa Kemal University Hospital. In addition, PCRbased restriction fragment length polymorphism (RFLP) analysis of the coa gene was employed to genotype the isolates. Materials and methods: A total of 120 S. aureus strains isolated from various clinical samples (blood, wounds, urine, conjuctival swabs, and tracheal aspirate) over a 1 year period, 2007-2008, were used in this study. Results: Almost 65.8% of the isolates possessed at least one toxin gene. Th e genes most frequently found were seg-sei (40.8%), followed by sea (30%) and eta (19.2%). Overall, 35 toxin genotypes were observed, among which the genotypes seg-sei, sea-seg-sei, and sea-see predominated at the rate of 8.3%, 5.8%, and 5%, respectively. Four coagulase genotype patterns were observed, with molecular sizes ranging from 570 to 970 bp. Coa-based RFLP analysis revealed 7 diff erent patterns using AluI. Conclusion: Our results have revealed that toxin genes were very prevalent among S. aureus isolates, and the toxigenic isolates were independent of the genotypes obtained by PCR-RFLP of the coa gene (P > 0.05).Öğe Investigation of toxin genes of staphylococcus aureus strains isolated from gangrenous mastitis in ewes(2011) Tel, Yaşar Osman; Keskin, Oktay; Aslantaş, Özkan; Yılmaz, Şebnem Ebru; Demir, CemilIn this study, it was aimed to determine staphylococcal enterotoxin (SE) genes, toxic shock syndrome toxin (TSST) gene and exfoliative toxin (ET) genes in 110 Staphylococcus aureus strains from gangrenous mastitis cases in seven ewe flocks in Sanliurfa, Turkey. Among investigated isolates, only sec and tst toxin genes were detected. The results of this study showed that the rates of enterotoxin production were high (100%) in S. aureus strains isolated from ovine gangrenous mastitis. Moreover, it was demonstrated that S. aureus causing gangrenous mastitis harboured sec and tst genes suggesting that these genes may have a role in ovine mastitis pathogenesis.Öğe Investigation of Toxin Profiles of Methicillin Resistant and Sensitive Staphylococcus aureus Strains Isolated from Various Clinical Specimens(Duzce University Medical School, 2021) Bayirli, Mücella; Aslantaş, Özkan; Özer, BurçinAim: This study aimed to investigate the superantigenic (SAg) toxin, exfoliative toxin (ET), hemolysin (HLY), leukotoxin (LUK) genes and accessory gene regulator (agr) types in Staphylococcus aureus isolates from various clinical materials. Material and Methods: A total of 190 S. aureus isolates were investigated for the presence of toxin genes, mecA gene and agr types using by polymerase chain reaction (PCR). Results: mecA gene was detected in 87 (45.8%) isolates. Of the 190 S. aureus isolates examined, 83.7% (n=159) were found to be positive for SAg genes. The seg (41.1%) was determined to be the most common toxin gene, followed by sei (38.9%), selo (38.9%), selm (28.4%), sea (%25.8), and tst (18.4%) genes, respectively. Seventy one different SAg toxin profiles were identified. Type I ?Sa? encoding seg, sei, selm, seln and selo was the most common mobile genetic element (MGE), which was detected in 37 isolates (19.5%). The hla, hlb, hld, hlg and hlg2 genes were detected in 92.6% (n=176), 1.6% (n=3), 98.9% (n=188), 1.1% (n=2) and 31.6% (n=60) of the isolates, respectively. The pvl gene was detected in 12.6% (n=11) of methicillin resistant S. aureus (MRSA) and 14.6% (n=15) of methicillin sensitive S. aureus (MSSA), respectively (p=0.701). While none of the isolates carried lukM gene, 67% (n=69) of MSSA and 69% (n=60) of MRSA isolates were found to be positive for lukED gene (p=0.519). Conclusion: High occurrence and diversity of toxin genes among S. aureus isolates could be explained by horizontal transmission of toxin genes through MGEs. © 2021, Duzce University Medical School. All rights reserved.Öğe Investigation of Toxin Profiles of Methicillin Resistant and Sensitive Staphylococcus aureus Strains Isolated from Various Clinical Specimens(2021) Bayırlı, Mücella; Aslantaş, Özkan; Özer, BurçinAim: This study aimed to investigate the superantigenic (SAg) toxin, exfoliative toxin (ET), hemolysin (HLY), leukotoxin (LUK) genes and accessory gene regulator (agr) types in Staphylococcus aureus isolates from various clinical materials. Material and Methods: A total of 190 S. aureus isolates were investigated for the presence of toxin genes, mecA gene and agr types using by polymerase chain reaction (PCR). Results: mecA gene was detected in 87 (45.8%) isolates. Of the 190 S. aureus isolates examined, 83.7% (n=159) were found to be positive for SAg genes. The seg (41.1%) was determinedtobethemostcommontoxingene,followedbysei(38.9%),selo(38.9%), selm (28.4%), sea (%25.8), and tst (18.4%) genes, respectively. Seventy one different SAg toxin profiles were identified. Type I ?Sa? encoding seg, sei, selm, seln and selo was the most commonmobilegeneticelement(MGE),whichwasdetectedin37isolates(19.5%). Thehla,hlb,hld,hlgandhlg2genesweredetectedin92.6%(n=176),1.6%(n=3), 98.9% (n=188), 1.1% (n=2) and 31.6% (n=60) of the isolates, respectively. The pvl gene was detected in 12.6% (n=11) of methicillin resistant S. aureus (MRSA) and 14.6% (n=15) of methicillin sensitive S. aureus (MSSA), respectively (p=0.701). While none of the isolates carried lukM gene, 67% (n=69) of MSSA and 69% (n=60) of MRSA isolates were found to be positive for lukED gene (p=0.519). Conclusion: High occurrence and diversity of toxin genes among S. aureus isolates could be explained by horizontal transmission of toxin genes through MGEs.Öğe Investigation of vector-borne diseases in dogs(HARRAN ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ, 2020) Aslantaş, Özkan; Çelebi, Bekir; Usluca, SelmaIn this study, a total of 186 blood samples were collected from kennel dogs consisting of 104 male and 82 female in five provinces (Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep and Batman) of Turkey, and evaluated using molecular methods for the presence of canine vector-borne diseases (CVBDs). Overall, 10.8% of the sampled dogs were found to be infected with one or more CVBD pathogens investigated. Ehrlichia canis (17/186; 9.1%) was the most common CVBD pathogen, followed by Babesia canis vogeli (5/186; 2.7%) and Hepatozoon canis (1/186; 0.5%), respectively. Co-infection of E. canis with B. caniswas detected in 3 (1.6%) dogs. Infection with Rickettsia spp., Coxiella burnetii, Borrelia burgdorferi s.l., Francisella tularensis, Bartonella spp., Leishmania spp., Diroflaria immitis, Diroflaria repens, and Acanthocheilonema reconditum were not detected. No sex association with CVBDs was determined (p>0.05). The result of the study indicates the presence of three CVB pathogens, including the first report of B. canis and H. canis in the studied provinces.Öğe Isolation and Characterization of Cefotaxime and Ciprofloxacin Co-Resistant Escherichia coli in Retail Chicken Carcasses(2023) Aslantaş, Özkan; Korkut, Ahmet Murat; Nacaroğlu, Mücella BayırlıTransmission of antimicrobial-resistant bacteria to humans through the food chain is of great importance for public health. In this study, it was aimed to isolate and characterize the cefotaxime and ciprofloxacin-resistant Escherichia coli in retail chicken meat samples sold in Hatay. The isolates were subjected to phylogenetic group typing and antimicrobial susceptibility testing. The genetic relatedness of the isolates was determined using Enterobacterial Repetitive Intergenic Consensus Polymerase Chain Reaction (ERIC-PCR) technique. The isolates were also screened for the presence of both antimicrobial and plasmid-mediated quinolone resistance (PMQR) genes by PCR. Cefotaxime and ciprofloxacin co-resistant E. coli isolates with diverse genetic origins were recovered in 42.3% (22/52) of retail chicken carcasses. The E. coli isolates belonged to the phylogenetic group D2 were dominant (40.9%, 9/22), followed by B1 (27.3%, 6/22), B23 (18.2%, 4/22), and A1 (13.6%, 3/22), respectively. Based on dendrogram analysis, the ERIC-PCR method differentiated the isolates into 10 clusters (I-X). The multidrug resistance (MDR) was observed in 81.8% (18/22) of the isolates. PMQR determinants were not identified in any isolates tested. Molecular analysis revealed one or more ?-lactamase-encoding genes in all isolates as a single or in combination: blaCTX-M-blaTEM (n=5), blaCMY-2 (n=5), blaCTX-M (n=5), blaCMY-2-blaSHV (n=3), blaCMY-2-blaTEM (n=3), and blaCTX-M-blaCMY-2 (n=1). This study highlights that retail chicken meat is an important reservoir of cefotaxime and ciprofloxacin co-resistant E. coli isolates. It is necessary to evaluate their contribution to the community and hospital infections.