Yazar "Ayanoğlu, Filiz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Changes in germination capacity of Foeniculum vulgare Mill. Taxa(2002) Ayanoğlu, Filiz; Mert, Ahmet; Aslan, Neşet; Gürbüz, BilalProtection of propagation material of several medicinal plants in the frame of a genebank project is being carried out in our department. In the present work we have examined the changes in germination capacity of Foeniculum vulgare Mill. (Apiaceae) of different origins. The four years' results revealed different reactions of the tested seeds in respect of germination capacity. The effects of storage temperature, storage duration, ripening phase, intraspecific taxa and vegetation year were examined in detail. © 2002 by The Haworth Press, Inc. All rights reserved.Öğe Farklı soğuklama süresi ve kimyasal uygulamaların iki kebere türünde (Capparis spinosa L., Capparis ovata Desf.) tohum çıkışı üzerine etkileri(1999) Ayanoğlu, Filiz; Mert, Ahmet1996 ve 1997 yıllarında yürütülen çalışmalarda iki farklı kebere türüne ait (C. spinosa L. ve C. ovata Desf.) tohumların çıkış oranı üzerine katlama süresi, katlama sıcaklığı ve kimyasal uygulamaların ve bunların kombinasyonlarının etkileri araştırılmıştır. Denemenin 1. yılında C. spinosa L. tohumları üzerinde 10, 20, 30, 40 ve 50 gün 4 °C'de katlama, 50 gün oda sıcaklığında katlama, katlamasız kimyasal uygulama ve hiçbir muameleye tabi tutulmayan kontrol olmak üzere sekiz farklı uygulama denenmiştir. Denemenin II. yılında ise C spinosa L. ve C. ovata Desf. tohumları üzerinde 10, 20, 30, 40 ve 50 gün 4 °C'de katlama, kimyasal uyguladıktan sonra 50 gün 4 °C'de katlama, 50 gün oda sıcaklığında katlama, kimyasal uygulandıktan sonra 50 gün oda sıcaklığında katlama, katlamasız kimyasal uygulama ve hiçbir muameleye tabi tutulmayan kontrol olmak üzere on farklı uygulama denenmiştir. Kimyasal uygulama, tohumların önce 20 dakika konsantre $H_2SO_4$ ile daha sonra ise 1 saat 100 ppm'lik $GA_3$ ile muamele edilmesi şeklinde yapılmıştır. Tohumlar'bütün uygulamalara tabi tutulduktan sonra I. yılda 14 Mart, II.yılda ise 7 Nisan tarihinde fideliklere ekilerek çıkış yüzdeleri belirlenmiştir. Denemeye alınan kebere türlerinden C. ovata'da çıkış yüzdesi C.spinosa'ya göre daha fazla olurken uygulamalar arasında en yüksek çıkış yüzdesi % 52.50 ile-kimyasal uygulama yapılmadan 50 gün süre ile oda sıcaklığında katlamaya alınan C.ovata tohumlarından elde edilmiştir.Öğe Hatay florasında yetişen karabaş lavantanın (Lavandula stoechas subsp. stoechas L.) çelikle köklendirilmesi üzerine farklı lokasyonların ve hormon dozlarının etkisi(2000) Ayanoğlu, Filiz; Mert, Ahmet; Kaya, AlpaslanThe intensive growing areas of Karabaş lavender were first determined in the province of Hatay. The rooting capabilities of the cuttings of Karabaş Lavender which were gathered from different locations, one (Işİklİ) on the coast of Mediterranean and the other one (Narlİca) near Antakya, were investigated. The cuttings were treated with 1 000, 2 000 and 4 000 ppm IBA doses and the cuttings with no IBA treatment were used as control. The effects of IBA on rooting were investigated. The rooting ratios of the cuttings gathered from Işİklİ were higher than those of the cuttings gathered from Narlİca. The hormone doses positively affected the rooting of cuttings gathered from both places, and the rooting ratios, the length of roots and the number of roots per cutting increased with the hormone doses. The highest rooting ratio (70%) was obtained from the cuttings gathered from Işİklİ, treated with 4000 ppm IBA dose.Öğe Jojoba (Simmondsia chinensis Link Schneider) ve Türkiye' de yetiştirilebilme olanakları II. Jojobanın ekolojik istekleri ve Türkiye' de yetiştirilebilme olanakları(2000) Ayanoğlu, FilizJojoba her dem yeşil, iki evcikli. çalı formunda bir çöl bitkisidir ve yağı için yetiştirilmektedir. Jojobanm dünya üzerinde doğal olarak yayılış alanı 23-35° kuzey enlemleri ve 101-107° batı boylamları arasındadır ve Amerika'nın güneybatısı ile Meksika'nın kuzeyinde yetişmektedir. Genel olarak hafif ve orta hafif yapılı, su geçirgenliği ve drenajı iyi olan topraklarda yetişmektedir. Gerek tuzluluk gerekse alkalileşme gibi toprak problemi olan topraklarda yaşayabilmekte ve toprak su tuzluluğunun. 7000 ppm olduğu ortamlarda bile gelişen ve çiçeklenen tipleri bulunmaktadır. Çok yüksek sıcaklıklara dayanıklı bir bitki olan jojoba lO-4(l°C'lik sıcaklıklarda fotosentez yapabilmektedir. Ancak bitkinin vejetatif gelişimi için en uygun sıcaklıklar 28-33°C'dir. Yetiştiriciliğinde yüksek sıcaklıklardan daha ziyade düşük sıcaklıklar dikkate alınmalıdır. Jojoba -9°C'ye kadar dayanabilmekte ancak uzun süre -5°C 'nin altına düsen yerlerde zarar görmektedir. Doğal yayılış alanındaki yıllık yağış miktarı 200-460 mm'dir. Ekonomik sebeplerden .dolayı 460-610 mm yıllık yağış alan bölgeler jojoba plantasyonlarının kurulabileceği en uygun bölgelerdir. Bitkinin ekolojik istekleri ve bugüne kadar yapılan çalışmalar göz önüne alındığında Akdeniz ve Ege sahili boyunca deniz seviyesinden 400 m yüksekliklere kadar olan kurak alanlarda yetiştiriciliğini yapmak mümkündür. Özellikle tarıma çok uygun olmayan eğimli ve sorunlu kurak arazilerde rahatlıkla yetiştirilebilir.Öğe Jojoba (Simmondsia chinensis Link. Schneider) ve Türkiye'de yetiştirilebilme olanakları III. Jojoba yağı, kullanım alanları ve ekonomik önemi(2001) Ayanoğlu, FilizJojoba yağının kullanımıyla ilgili kayıtlarda, bu yağı ilk önce Apacı ve Papağa kızılderililerinin çok değişik amaçlarla kullandıkları belirtilmektedir. Jojoba yağı, jojoba tohumlarından elde edilen ana üründür. Kimyasal yapı bakımından diğer bitkisel yağlardan farklıdır ve wax olarak isimlendirilen sıvı mum şeklindedir. Diğer bütün bitkilerin tohumlarından elde edilen yağlar trigliserittir. Jojoba ve balina yağı gibi rnumsu yağlar ise mum esterleridir. Jojoba tohumlarmdaki yağ oranı % 45-60 arasında değişmektedir. Temiz ve doymamış jojoba yağı presle ya da solvent ekstraksiyon metodu ile pamuk yağı, soya veya mısır yağı gibi çıkarılabilir. Yapısı lokasyon, toprak tipi, yağış ve yükseklikler arasında farklılık göstermemekledir. Aynı zamanda yağın kompozisyonu tohumların olgunlaşması veya depolanması sırasında da değişmez. Hasat edildikten 25 yıl sonra dahi tohumların yağ-ester kompozisyonu değişmemektedir. Jojoba yağı kullanımı öncelikle yağlama ve deri endüstrisinde başlamış ve bu konuyla ilgili pekçok araştırma yapılmıştır. Diğer potansiyel kullanım alanlarının başında kozmetik ve ilaç endüstrjsi gelmektedir ki bu alanlardaki kullanımında büyük artışlar beklenmektedir. Jojoba yağı, dezenfektanlar, deterjanlar, kayganlaştırıcılar, kurutucular, emülsiyon yapıcılar,' reçineler, koruyucu kaplayıcılar, sürtünmeyi önleyiciler, güneş kremleri gibi birçok maddenin hazırlanmasında kullanılmaktadır. Ayrıca, hidrojenize edilerek mobilya, yer, ayakkabı ve otomobil cilalarında kullanılmak üzere üretilen sert beyaz mumların yapımında da kullanılmaktadır. Jojoba üretiminde maliyeti yükselten en önemli unsurlardan biri .hasat masraflarıdır. Haşatın genel olarak elle yapılması özellikle işçi ücretlerinin yüksek olduğu ülkelerde hasat masraflarının dolayısıyla üretim maliyetini artırmaktadır.Öğe JoJoba [Simmondsia chinensis (link) Schneider] ve Türkiye'de yetiştirilebilme olanakları I. Jojobanın bitkisel özellikleri , üretimi ve tarımı(2000) Ayanoğlu, FilizJojoba ABD'nin güneybatısında ve Meksika'nın kuzeyinde bulunan Sonoran çölünün yarıkurak bölgelerinde doğal olarak yetişen, uzun ömürlü herdem yeşil bir çalıdır. Kurak şartlarda yaşayabilmesi için bitki çok derinlere inebilen olağanüstü bir kök sistemine sahiptir ve bu kök sistemi vasıtasıyla ioprak altındaki neme ulaşabilmektedir. Ömrü 100-200 yıldır. Jojoba iki evcikli (dioik) bir bitkidir. Erkek çiçekler salkım şeklinde, dişi çiçekler ise genellikle tektir. Dişi çiçeklerin taç yaprakları ve kokusu olmadığı için böcekleri cezbetmez. Bu nedenle tozlanma hemen tamamen rüzgarla olmaktadır. Ortalama tohum ağırlığı 0.2 - 2.2 g arasında değişir ve yaklaşık olarak % 50 ham yağ, % 15-20 ham protein içerir. Jojoba plantasyonlarının tesisinde tohum, çöğür, köklü çelik veya doku kültürüyle elde edilmiş bitkiler kullanılır. Dekara yaklaşık 250 bitki optimum bitki sıklığıdır. Yağış miktarı 640 mm den az olan yerlerde yapılacak ilave sulama verimde kesin bir artış sağlar. Gübreleme ise verimi kesin olarak sımrlamamaktadır. Ekonomik ölçüde zarar yapan önemli bir hastalık veya zararlısı yoktur. Ancak özellikle büyümenin erken dönemlerinde yabancı ot kontrolü iyi yapılmalıdır. Jojoba tohumları tamamen olgunlaştığı zaman elle veya makina ile hasat edilir. Hasat zamanı temmuz ayı ortalarıdır.Öğe Oil glands number and oil glands diameters of thymbra spicata var. Spicata l. leaves(Inst. Nat. Cercetare-Dezvoltare Text. Pielarie, 2020) Kaya, Durmuş Alpaslan; Ayanoğlu, FilizIn the study, a genetic pool was created with plant samples taken from the locations where the Thymbra spicata var. spicata L. plant, which is culturally and economically important, grows densely in the province of Hatay. Plants were propagated with cuttings taken from these single plants. 213 plants were collected from 68 different locations for the genetic pool. The leaves of the plants in this gene pool were examined in terms of the number of essential oil glands per unit area and the diameter of the essential oil glands. The number of glands per unit area in plant leaves showed a wide variation and ranged from 5.61 to 56.04 pieces/mm². The diameters of the oil glands varied between 75.40-112.86 ?m and the average diameter was determined as 94.09 ?m. In the study, it was determined that some plants with low essential oil ratios such as Z144 and Z158 also have low oil glands number and oil glands diameter. It would be appropriate to evaluate these values obtained as preliminary knowledge together with future ontogenetic variability studies. © 2020 Toate drepturile asupra acestei edi?ii sunt rezervate editorilor.Öğe Tıbbi adaçayı (Salvia officinalis L.) çeliklerinde kök oluşumu ve gelişimi esnasında mineral element konsantrasyonunda meydana gelen değişiklikler ve IBA etkisi(2000) Ayanoğlu, Filiz; Özkan, Cevdet FehmiVariations in the tissue elemental concentration in stem cuttings of sage ( Salvia officinalis) and the effects of IBA on the variation of plant nutrients and rooting were studied during the initiation and development of adventitious roots. In the study, three different treatments, 100 ppm, 200 ppm IBA application and no IBA application (control) were used on S. officinalis L. cuttings and on the 15 th and 30th days their rooting ability was investigated. In addition, macro and micro element concentrations of cuttings were determined on the 1 st day, 15 th day (root initiation) and 30 th day (end of the root development) of cuttings. IBA affected root initiation and rooting considerably. There was no root initiation on the 15 th day in the control treatment (no IBA) and the 100 ppm IBA treatment had the highest root initiation ratio with 35 %. The 100 ppm IBA treatment also had the highest rooting ratio (78.75 %), number of roots (22.35) and the longest roots (10.66 cm). Changes in selected macro and micro element concentrations coincided with root initiation and development of sage cuttings. The N, P and Mn concentrations declined while the Ca and Zn concentrations increased. The K concentration decreased during root initiation and development while the Mg concentration increased. The Fe concentration increased up to root initiation then declined with the root development. There were no changes in Cu concentration during rooting. Except the N and Mg concentrations, IBA did not affect the concentrations of selected macro and micro elements, but during root initiation accumulation of Fe increased with IBA concentrations.Öğe The variation of essential oil and carvacrol contents of native grown thymbra spicata var. Spicata L.(Inst. Nat. Cercetare-Dezvoltare Text. Pielarie, 2020) Mavi, Kazim; Kaya, Durmuş Alpaslan; Türkmen, Musa; Ayanoğlu, FilizIn the study, it is aimed to create breeding lines of thyme (Thymbra spicata L.), which is important both culturally and economically, by selecting a single plant among the plants grown in different regions in Hatay. For this purpose, a genetic pool was created for Thymbra spicata L. plant in the plant samples taken from the locations where the plants are densely grown, and these plants were examined in terms of leaf characteristics, number of oil glands per unit area, oil gud size and essential oil components. Plants were propagated and preserved with cuttings taken from these single plants. In this study, which includes the pre-selection stage, 213 plants from 68 different locations were determined in the province of Hatay. The essential oil ratios of the plants varied between 0.70% and 3.90% and showed a wide variation. The rate of carvacrol, which is the main component of the essential oil of the thyme plant, was between 28.12% and 78.48%. Plants with code number Z14, Z3, Z25, Z38, Z77, Z104, Z35 and Z43 with an essential oil ratio of 3.5% and above and plants with code number Z167, Z165 and Z64 with a high carvacrol ratio were selected to be used in future breeding studies. © 2020 Toate drepturile asupra acestei edi?ii sunt rezervate editorilor.Öğe VARIATIONS IN ESSENTIAL OIL MAIN COMPONENTS OF NATIVE GROWN Salvia aramiensis RECH FIL. GENOTYPES DEPENDING ON YEARS(Inst. Nat. Cercetare-Dezvoltare Text. Pielarie, 2022) Türkmen, Musa; Kaya, Durmuş Alpaslan; Ayanoğlu, FilizThe essential oils and components of sage, which is mostly consumed as a tea and spice plant, have different uses in the field of medicine and cosmetics. The high camphor and thujone contained in many sage species limit the use of the plant as tea and spice in the food sector due to its toxic and carcinogenic effects. In such cases, which directly concern human health, new species and varieties containing low camphor and thujone should be introduced to the market, and the consumer should be provided with safe food. Studies in the Salvia aramiensis species revealed that the camphor rate in this plant is very low and there is no thujone. Antakya sage (Salvia aramiensis Rech. fil.,), which is only found in the flora of Hatay in Türkiye, is important for the herbal tea market due to its chemical content. For this reason, this study was carried out in seventy-nine genotypes growing naturally in different locations for two consecutive years, in order to reveal the variation of essential oil compositions of S. aramiensis genotypes. In general terms, it was determined that the ratio of essential oil components of genotypes did not change much over the years. In the study, first- and second-year cineole averages of the genotypes were found as 44.40% and 45.69%, camphor averages 12.74% and 12.58%, ?-pinene averages 4.70% and 5.07%, borneol averages 6.53% and 6.22%, respectively. © 2022 Toate drepturile asupra acestei edi?ii sunt rezervate editorilor.
