Yazar "Dönmez, Demet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 6360 Sayılı Yasanın Uygulanmasına Yönelik Halkın Algısı: Hatay Büyükşehir Belediyesi Örneği(2021) Tamer, Mehmet; Dönmez, DemetÜlkemizde büyükşehir uygulaması ilk defa 1984 yılının Mart ayında başlamıştır. Anayasada yer alan büyük yerleşim yerleri için özel yönetimler oluşturulabilir ifadesi, büyükşehirlerin kurulmasının yasal dayanağıdır. İlk büyükşehir olan vilayetler ise İstanbul, Ankara ve İzmir olmuştur. Zaman içerisinde büyükşehir yönetimleriyle ilgili değişiklikler yaşanmıştır. Yeni oluşturulan yasal düzenlemeler ile beraber birçok konuda dönemin şartlarına bağlı olarak gelişmeler kendisini göstermiştir. 1984 yılında başlayan bu değişiklikler en son 2012 yılında gerçekleşmiştir. Bu çerçevede 2012 yılında çıkarılan 6360 Sayılı Yasa’da yine büyükşehir yönetimlerinde değişikliklere yer veren bir düzenleme olmuştur. Bu yasa ile beraber ülkemizdeki büyükşehir belediyelerinin sayısı artmış ve büyükşehir olmadaki kriter sadece nüfus olarak değiştirilmiştir. Ayrıca yeni büyükşehir olan yerlerdeki köy ve belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleye dönüştürülmüştür. Yine büyükşehir statüsüne geçen bu vilayetlerde yeni ilçeler kurulmuştur. İşte bu çalışmada 6360 Sayılı Yasa ile büyükşehir statüsüne geçen Hatay ilinde yapılan hizmetlerin ve ilin büyükşehir olmasıyla meydana gelen değişimlerin il halkı nezdinde değerlendirilmesi yapılmış ve yerel halkın Hatay Büyükşehir Belediyesi ve çalışmalarına yönelik algısı ortaya konulmuştur.Öğe Belediye Meclis Üyelerinin 6360 Sayılı Düzenlemeye İlişkin Algıları: Payas Belediyesi Örneği(2021) Dönmez, Demet; Tamer, MehmetYerel halkın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulan, kendilerine ait bütçesi olan, \rkarar organları seçimle işbaşına gelmiş kamu tüzel kişiliklerine yerel yönetim denir. Bu yerel idareler \rgündelik hayatta insanın en çok ihtiyaç duyduğu hizmetleri icra etmektedir. Bu yönetimler ile ilgili tarihsel \rsüreçte birçok yasal düzenlemeler yapılmıştır. En son 2012 yılında 6360 sayılı yasa ile bir düzenleme \rgerçekleşmiştir. Bu 6360 Sayılı Yasa ile Hatay ili büyükşehir statüsünü kazanmıştır. Bu çalışmada Hatay \rilinin Payas ilçe belediyesi meclis üyelerinin 6360 sayılı düzenlemeye ilişkin algılarını, büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında yaşanan sorunları, muhtemel sorunların nedenlerini ve meclis üyeleri ile yapılan \rderinlemesine mülakat sonuçlarını analiz etmektedir. 6360 sayılı Yasa ile büyükşehir belediyesi statüsüne \rkavuşan Hatay büyükşehir ve yasa öncesi belde belediyesi olduğu halde bugün ilçe statüsüne kavuşan Payas \rilçe belediyesi arasındaki ilişkinin ilçe meclis üyeleri tarafından nasıl değerlendirildiğinin incelenmeye değer \rolduğu düşünülmüştür. Çalışmada öncelikle Türkiye’deki büyükşehir yönetim modelleri ile ilgili genel bir \rdeğerlendirme yapıldıktan sonra, yapılan görüşmelerin sonuçları tartışılmış ve tespit edilen sorunları \rgidermeye yönelik olarak çözüm önerileri sunulmuştur. Temel sorunlar, sunulan hizmetler, yetki paylaşımı \rve kaynak sorunu bağlamında önermeler yapılmıştır. Payas ölçeğinde yapılan bu çalışmada belirlenen \rmevcut sorunlar, bu konuda daha önce yapılan çalışmalarla benzer sonuçlar ortaya koymuştur. Genel bir \rdeğerlendirme ile çalışma sonlandırılmıştır. Bu çalışma için, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Sosyal ve \rBeşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu’ nun, 06.11.2020 tarih ve 02 sayılı kararı \rsunulmuştur.Öğe Toplum sözleşmecilerinden 11 Eylül'e güvenlik anlayışındaki değişim(2016) Özel, Mehmet; Dönmez, DemetGüvenlik, insanların ve toplumların kendilerini güvende hissettikleri, herhangi bir tehdit ve tehlike altında bulunmadıkları bir durumu ifade etmektedir. İnsanlar, bir arada yaşamaya başladıktan sonra özellikle birbirlerine karşı güvenliklerini güvence altına almak için devlet adı verilen zorunlu gücü meydana getirmişlerdir. Bu görüşe göre devletin asıl varlık nedeni, esas olarak güvenliktir. Toplumların gelişimine koşut olarak, güvenliğe ilişkin yaklaşımda da farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın konusu, tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkan farklı güvenlik anlayışlarının temel özelliklerinin incelenmesidir. Bu çerçevede, çalışmada özgürlük ve güvenlik arasındaki ilişkiye bağlı olarak "güvenlikçi" ya da "özgürlükçü" şeklinde nitelenen farklı güvenlik yaklaşımları ele alınmıştır. Çalışmanın temel bulgusu isedayanağı toplum sözleşmesi kuramcıları Hobbes ve Locke'a kadar uzanan bu birbirine zıt güvenlik anlayışlarının, günümüzde karmaşık bir hal alan tehdit ve tehlike şartlarına cevap veremediğini ve bu nedenle yeni bir güvenlik anlayışının tanımlanması gerektiğini ortaya koymaktır.Çalışmada literatür taraması yöntemi ile tarihsel bir perspektif çerçevesinde güvenlik anlayışındaki değişim incelenmiştir. Birbirinden farklı güvenlik anlayışları, karşılaştırmalı bir yöntemle ele alınmıştır. Çalışmada devletin asli işlevinin insanların güvenlik içerisinde özgürce yaşamalarını sağlamak olduğu düşüncesini esas alan, güvenlik ve özgürlüğü birbirinin alternatifi değil garantisi olarak gören yeni bir bakış açısının, küresel insani güvenlik anlayışının, geliştirilmesinin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu sonucuna ulaşılmıştırÖğe Türkiye'de büyükşehir yönetimleri ve büyükşehirlerin yeniden yapılandırılmasına ilişkin model arayışları üzerine bir inceleme(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2018) Dönmez, Demet; Bulut, YakupThe reason of existence about many institutions and departments is commonly shared by countries throughout the World as in Turkey as well, which is mostly about performing local services in a more efficient and effective way. Among the most pleriminary items, Bunların başında, dünyadaki gelişime ve değişime paralel olarak büyüyen şehirler ve onların yönetimleri gelmektedir. Bu nedenle ülkemizdeki belediye yönetimlerine ilişkin gelişme, özellikle büyükşehir yönetimleri açısından her zaman gündemde olmuştur. Bunun temel sebebi, kentlere olan nüfus mobilitesi ve büyükşehirlerin hemen her alanda artan sorunlarıdır. Bu bağlamda bir çok yasal düzenleme söz konusu olmuştur. Yasalar çerçevesinde oluşturulan modeller zamanla yetersiz kalmış ya da revize edilme ihtiyacı göstermiş ve büyükşehirlerle ilgili yeni model arayışları devam etmiştir. Bu arayışlar zaman zaman "yerellik ilkesini" zaman zaman da ölçeği büyüterek "hizmetlerde etkinlik" sağlama amacını taşımıştır. İşte bu çalışmada da geniş yer bulan yeni modelde "hizmetlerde etkinlik" boyutu öne çıkarılmıştır. Ancak nedenleri farklı olsa da uygulamaya yönelik bir çok sorun konuşulmaya başlanmış ve yeni arayışlar dillendirilmiştir. Genel anlamda büyükşehir yönetimlerinin gelişim seyri göz önüne alındığında, sürecin 1982 Aanayasası ile başladığı ve netleştiği görülmektedir. Her ne kadar bu döneme gelinceye dek bazı çalışmalar olsa da somut adımların bu dönemde atıldığı söylenebilir. Nitekim "büyük yerleşim yerleri için özel yönetim biçimlerinin" öngörülmesi beraberinde 1984 yılında kabul edilen 3030 Sayılı Yasayı ortaya çıkarmıştır. Daha sonra 2004 yılında kabul edilen 5216 Sayılı Yasa ve 2012 yılında kabul edilip 2014 yılında yürürlüğe giren 6360 Sayılı düzenleme, büyükşehir yönetimleri için yeni modelleri ortaya koymuştur. Bugün hala arayışların devam ettiği ve farklı kriterler konarak bütünşehir modelinin genişletilme arzusunun olduğu görülmektedir. Bu çalışma ile ortaya konulmaya çalışılan, 6360 Sayılı düzenleme ile oluşturulan yeni modelin yeterli olup olmadığı ve uygulamada yeni arayışlara ihtiyaç duyulup duyulmadığını tespit etmektir. Bu bağlamda ilgli paydaşların (Belediye Başkanları vs.) bu konu hakkındaki yaklaşımlarının ne olduğu belirlenmeye çalışılmaktadır. Diğer bir ifade ile yasanın asıl uygulayıcıları olan büyükşehir belediye başkanları, ilçe belediye başkanları ve yardımcıları ve genel sekreter yardımcısı düzeyindekilerle yapılan derinlemesine mülakat sonuçları analiz edilerek, "nasıl bir büyükşehir?" sorusuna cevap aranarak, tespit edilen sorunlar doğrultusunda yeni model arayışlarının gözden geçirilmesi ve gerekli revizasyonun yapılmasına ilişkin öneriler geliştirmek istenmektedir.Öğe TÜRKİYE’DE COVID-19 SALGINI İLE MÜCADELE SÜRECİNDE BİR YÖNETİŞİM MODELİ OLARAK VEFA SOSYAL DESTEK GRUPLARININ İNCELENMESİ(2021) Özel, Mehmet; Dönmez, DemetKüresel bir salgın olan Covid-19, insan sağlığını tehdit etmenin yanı sıra siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel birçok alanda toplumu derinden etkilemektedir. Covid-19 salgınının ortaya çıkardığı olumsuz etkilerin ortadan kaldırılabilmesi, bu salgınla çok boyutlu olarak mücadele edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda öngörülen mücadele yöntemlerinden biri olarak değerlendirilebilecek olan sokağa çıkma kısıtlamaları, özellikle 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlıkları olan vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanması sorununu gündeme getirmiştir. Bu soruna karşı bulunan çözüm, uygulama ile şekillenen Vefa Sosyal Destek Gruplarıdır. Bu çalışmada, salgınla mücadele sürecinde insanların günlük temel ihtiyaçlarının karşılanması zorunluluğunun bir pratik sonucu olarak ortaya çıkmış olan Vefa Sosyal Destek Gruplarının bir yönetişim modeli olup olmadığı sorusu üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Vefa Sosyal Destek Gruplarının bir yönetişim modeli olarak incelenmesi sonucunda bu modelin diğer afetlerde ve acil durumlarda bir şablon uygulama olarak kullanılıp kullanılamayacağını irdelemektir. Çeşitli afetler ve acil durumlarla karşı karşıya olan Türkiye’de, bu olağanüstü kriz dönemleri ile mücadelede başarılı olunması bakımından Vefa Sosyal Destek Grupları gibi bir modelin incelenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle çalışmada öncelikle yönetişim kavramının kurumsal ve kuramsal tanımları ele alınmış, yönetişimin çok aktörlü yapısı; esnek, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir işleyişi; yönetişimin uygulanması ile ortaya çıkan kamu hizmetlerinin sunumundaki anlayış değişikliği, vatandaş memnuniyeti, hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi sonuçları anlatılmaya çalışılmıştır. Ardından Vefa Sosyal Destek Gruplarının bir yönetişim modeli olup olmadığı yönetişimin öngördüğü yapı, işleyiş ve sonuçlar üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda Vefa Sosyal Destek Gruplarının çok aktörlü yapıları, ihtiyaçlara göre şekillenen esnek işleyişleri ve kamu hizmetinin sunumunda sağladıkları kamu ve diğer paydaşların ortak iş yapma, etkinlik ve verimlilik, vatandaş memnuniyeti gibi sonuçlar bakımından bir yönetişim modeli olduğu ve bu modelin afet ve acil durumlarda bir şablon uygulama olarak değerlendirilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışma, ulusal ve uluslararası birçok kuruluş ile yerli ve yabancı birçok teorisyen tarafından ele alınan yönetişim konusunu, Türk kamu yönetiminde güncel bir uygulama olan Vefa Sosyal Destek Grupları üzerinden incelenmesi bakımından önemlidir. Gerçekten de yönetişim hakkında kamu yönetimi yazınında pek çok kuramsal tanımlama, açıklama ve analiz yapılmasına karşılık bu kavramın uygulamasına ilişkin yapılan çalışmaların sayıca az, içerik olarak da yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. Bu bakımdan yönetişimi, Vefa Sosyal Destek Grupları örneği üzerinden somutlaştıran bu çalışmanın konuya ilişkin yapılacak sonraki çalışmalara da kaynaklık edeceği değerlendirilmektedir.Öğe Üniversitelerde stratejik planlama süreci : devlet ve vakıf üniversitelerinde karşılaştırmalı bir araştırma(2014) Eren, Veysel; Orhan, Ufuk; Dönmez, DemetStratejik planlama, örgütlerin güçlü ve zayıf yönlerini, fırsatlarını ve tehditlerini hesaba katarak kendilerini iç ve dış çevreleriyle birlikte uzun vadeli düşünme, değerlendirme, programlama ve yönetme süreci olarak tanımlanabilir. Böyle bir süreç, yöneticileri, örgütün tüm potansiyelinden yararlanmaya, esnek ve şeffaf örgüt yapısı ve kuralları oluşturmaya ve karar alma ve uygulama evrelerinde rakipleri göz önünde bulundurmaya zorlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinde stratejik planlama sürecinin algılanma biçimlerini, sürecin ne kadar etkin yö- netildiğini ve karşılaşılan sorunları karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemlerinden betimsel analiz kullanılarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, devlet ve vakıf üniversitelerinde stratejik planlama sürecinin, kamu ve özel sektör kültürünün etkisiyle şekillendiği, karşılaşılan sorunların da bu kültürden kaynaklandığı ve vakıf üniversitelerinde sürecin devlet üniversitelerine göre daha etkin yönetildiği söylenebilir. Anahtar Sözcükler: Stratejik planlama süreci, üniversite, nitel araştırma yöntemi.