Yazar "Küçükgül, Altuğ" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğer epitel hücreleri oksidatif hasarı üzerine kafeik asit fenetil ester (CAPE) etkinliğinin biyokimyasal ve moleküler biyoloji teknikleri ile araştırılması(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2010) Küçükgül, Altuğ; Erdoğan, SuatStres faktörleri organizmada yol açtığı oksidatif ve yangısal hasarlar ile canlılarda yaşlanmadan kansere kadar çeşitli bozukluklara yol açar. Kafeik asit fenetil ester (CAPE), propolisin bileşiminde yer alan antioksidan, anti-inflamatuar ve immünstimulan etkilere sahip fenolik bir bileşiktir. Bu araştırmada hidrojen peroksit (H2O2)'in insan akciğer epitel hücrelerinde (A549) neden olduğu hasara karşı CAPE'in muhtemel antioksidan ve anti-inflamatuar etkileri in vitro hücre kültürü ortamında çeşitli spektrofotometrik ve gerçek zamanlı ters transkripsiyon polimeraz zincir (RT-PCR) yöntemleri ile araştırıldı. Yirmi dört saat süresince hidrojen peroksit (100 µM) ile inkübasyonu hücre viyabilitesinde % 41 azalmaya neden olurken, CAPE (5 µM) uygulaması bu kaybı %37 oranında azaltarak koruyucu etki gösterdiği saptandı (p<0.001). Hidrojen peroksidin hücrelere yapmış olduğu hasarda nitrik oksit sentaz (iNOS) tarafından üretilen nitrik oksitin (p<0.001) ve total oksidan kapasite (p<0.001) artışının varlığı saptandı. CAPE uygulaması bu artışları anlamlı derecede azalttığı saptandı (p<0.001). Hidrojen peroksit tarafından düşürülen (p<0.001) antioksidan glutatyon seviyesinin CAPE tedavisi ile anlamlı derecede iyileştirildiği tespit edildi (p<0.001). Total antioksidan kapasite, H2O2'e maruz bırakılan hücrelerde değişmezken (p>0.5), CAPE tarafından güçlendirildiği saptandı (p<0.001). H2O2'in inhibe ettiği antioksidan katalaz aktivitesinin (p<0.05) CAPE tarafından önemli düzeyde geri kazandırıldığı tespit edildi (p<0.001). Yangının başlaması ve devamından sorumlu sitokinlerden tümör nekroz faktör alfa, interlökin-18, IL-12 ve interferon gama genleri mRNA transkripsiyonlarında, H2O2'e maruz bırakılan hücrelerde sırasıyla yaklaşık 65, 4, 8 ve 127 katı artışlar gözlenirken, CAPE uygulamalarının bu artışları önemli düzeylerde giderildiği tespit edildi. Bu araştırmadan elde edilen verilere göre CAPE'in oksidatif strese maruz bırakılan akciğer epitel hücrelerinde oksidatif stres ve yangıya bağlı gelişen hasarları etkin bir şekilde önleyebildiği kanısına varıldı.Öğe The antioxidant effects of Ziziphus Jujuba on neurodegeneration(2016) Küçükgül, AltuğOksidatif stresin çeşitli nörodejeneratif hastalıkların patogenezinde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Diyet polifenolleri ve diğer doğal antioksidanlar nörodejenerasyonun giderilmesi amacıyla yapılan klinik testlerde en popüler bileşiklerdir. Yapılan güncel çalışmalarda, bir çeşit yemiş olan Zizyphus jujuba'nın birçok önemli biyolojik aktivitelere sahip olduğu rapor edilmiştir. Bu çalışma, insan glioblastoma hücreleri üzerinde Zizyphus jujuba'nın antioksidan etkinliğinin araştırılması amaçlamaktadır. Hücre canlılığı, doza bağlı kolorimetrik viyabilite testleri ile belirlenmiştir. Hücreler, 1 saat 100 µM Ziziphus jujuba'nın uçucu yağları ile ön-muamele edilip, daha sonra 100 µM H2O2 12 saat boyunca hücrelere ilave edildi. Uygulamalar sonunda hücre homojenatları uzaklaştırılarak taze besiyeri ile değiştirildi. Total oksidan kapasite (TOS) ve total antioksidan kapasite (TAS) düzeyleri spesifik kolorimetrik yöntemler kullanılarak tayin edilmiştir. Oksidatif stress indeksi (OSİ) TOS ve TAS değerlerinin oranlamasıyla elde edilmiştir. Birçok araştırmada doğal bitkilerden elde edilen uçucu yağların oksidatif stress uyarımlı nöronal hastalıkları önlemeye yardımcı oldukları rapor edilmiştir. Ziziphus jujuba'nın antioksidan etkinliğinin içerisinde bulunan flavonoidler ve diğer bileşenlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Elde edilen veriler göre, Ziziphus jujuba'nın H2O2 kaynaklı oksidatif stresi önlemede etkili olduğu öngörülmektedirÖğe Deneysel yangı oluşturulmuş gökkuşağı alabalıklarında (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) timolün apoptotik ve antiinilamatuvar etkinliği(2016) Kubulay, Banu; Küçükgül, Altuğ; Küçükgül, AzimeEnfekte balık dokusunda apoptotoz ve inflamasyon içerikli gen ekspresyonları üzerine timolün etkinliğini araştıran bu çalışmada farklı grup oluşturuldu. Kontrol (C) ve yalnızca timol destekli yemleme grubu (THY-100 pg ml'1 yem) hariç, tüm balıklar E.coli LPS'i (LPS-25 pg ml'l) ile enfekte edildi. Son grup enfekte balıkların timol destekli yem ile beslenmesi (+THY) ile oluşturuldu. günlük Ddeneme süresi sonunda (3 gün) karaciğer ve böbrekten doku örnekleri alındı. Apoptotik sitokinlerden kaspaz (Cas 3), kaspaz (Cas 8); pro-intlamator sitokinlerden ise interferon gama (IFN-y) ve interlökin beta (IL-1 [3) gen ekspresyon seviyeleri Real-Time PCR analizleriyle araştırıldı. LPS uygulanması ile 1L- ve IFNy gen düzeylerinde azalmaların olduğu kaydedildi fakat THY ile tekrar kontrol seviyelerine ulaştığı gözlendibelirlendi. +THY gurubunun LPS ile karşılaştırılmalı sonuçları gösterdi ki tüm gen seviyeleri yukarı regülasyonlar ile uyarıldı. LPS enfeksiyonu Cas ve ekspresyon seviyelerinde karaciğerde artışlara, böbrekte ise azalmalara neden oldu. Ancak, sadece timol içeren yemle beslenen (THY) balıklarda herhangi bir değişim gözlenmedi. +THY, kaspaz içerikli tüm genlerde yaklaşık misli upregülasyonlar yukarı regülasyonlar tespit edildi. Çalışmada, timolün pro-inflamator ve apoptosis içerikli gen seviyelerinde değişimler göstererek etkili olduğu belirlendi. Ancak yinede enfekte balıklar üzerinde bitkisel destekli yenilemenin immün modülasyon üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için daha kapsamlı moleküler çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.Öğe Effects of Adding Murt Volatile Oil (Myrtus Communis) to Japanese Quail Diets on Growth, Feed Consumption, Carcass, Some Blood and Tissue Characteristics in Lipopolysaccharide-Induced Inflammation(2022) Önel, Süleyman Ercüment; Alaşahan, Sema; Küçükgül, Altuğ; İşgör, Mehmet Mustafa; Kanat, Özgür; Hark, Betül DağoğluThis study, it was aimed to determine the effects of murt volatile oil added to the diet on Lipopolysaccharide (LPS) induced inflammation on body weight, feed consumption, feed conversion ratio, slaughter characteristics, some blood and organ parameters in quails. The study groups were formed as follows: control (commercial chick starter feed), M group (commercial chick starter + 200 mg/kg Murt volatile oil), MLPS group (commercial chick starter + 1 mg/kg-17th day and 7.5 mg/kg- 24th day intrabdominal LPS administered group) and LPS (commercial chick starter feed + 1 mg/kg 17th day and 7.5 mg/kg - 24th day intraabdominal LPS administered group). The study, 4 experimental groups consisting of 40 (4x10) quail chicks were formed and the fattening period lasted for 36 days. The study, blood and liver OSI (Oxidative stress index) values were found to be lower in the M and MLPS groups with murt supplementation than in the control groups without murt addition. During the study, the body weight value was determined lower in the groups with Murt added than in the groups without Murt addition. In addition, the feed conversion ratio was significantly better in the M group with murt supplementation between the 5th and 33rd days than in the other groups. Significant differences were determined between the groups in terms of gizzard ratio and chest+back+neck+wing ratio values. In the study, macroscopic and histopathological hyperemia was not observed in the small intestines, there was an increase in cell infiltration in other groups with added murt compared to the control group, and degeneration and necrosis of the epithelium were detected more prominently. In the study, it was determined that the addition of murt to quail compound feed had a positive effect on growth performance, feed consumption and feed efficiency.Öğe Etlik piliç yemlerine katılan biyoaktif kireç taşının performans ve bazı kan parametreleri üzerine etkisi(2013) Erdoğan, Zeynep; Canoğulları, Sibel; Baylan, Mikail; Düzgüner, Vesile; Küçükgül, AltuğBu araştırma, oksijen ile muamele edilerek biyoaktif özellik kazandırılmış doğal kireç taşı içeren bir yem katkı maddesinin etlik piliçlerde performans üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütüldü. Ayrıca bu yem katkı maddesinin protein, lipit ve glikoz metabolizması üzerine etkileri, bazı serum biyokimyasal parametreler analiz edilerek belirlendi. Araştırmada toplam 225 adet günlük yaşta etlik civciv her biri 3’er alt gruptan oluşan 3 gruba tesadüfî olarak ayrıldı. Kontrol grubu yemine ilave yapılmadı. Deneme grupları yemlerine 200 (Bio200) ve 400 (Bio400) mg/kg oranında oksijen ile işlem görmüş kireç taşı içeren katkı maddesi ilave edildi. Hayvanlara 5 haftalık deneme süresince yem ve su ad libitum verildi. Araştırma sonunda grupların ortalama canlı ağırlık, canlı ağırlık artışları, yemden yararlanma oranları Biyoaktif katkı maddesinden etkilenmezken (P>0.05), yem tüketiminde düşüş kaydedildi (P?0.05). Gruplar arasında serum total protein, glikoz, trigliserit, LDL, HDL ve total kolesterol ile serum kalsiyum ve fosfor düzeyi bakımından istatistiksel bir farklılık bulunmadı (P>0.05). Biyoaktif katkı maddesinin belirlenen biyokimyasal parametreler üzerine olumsuz bir etkisinin bulunmaması ve canlı ağırlık artışını düşürmeksizin yem tüketimini azaltması, yemden yararlanma etkinliğinin iyileştirilmesinde potansiyel bir değer taşıdığını gösterdi. Sonuç olarak, verim artırmaya yönelik uygulamalarda kullanım olanağı bulabilecek bu yeni ürün ile ilgili özellikle etki mekanizmasına ilişkin ileri araştırmaların yapılıp, kullanımının yaygınlaştırılmasının etlik piliç yetiştiriciliğinde ve organik hayvancılıkta ekonomik üretim olanakları sağlayabileceği kanaatine varıldı.Öğe Investigation the protective effects of kefir in experimental diabetes mellitus and nonalcoholic liver fattened rats(2017) Özsoy, Bülent; Küçükgül, Altuğ; Özsoy, Şule Yurdagül; Yumuşak, NihatBu çalışmada kefirin deneysel olarak oluşturulan Tip 2 Diabetes Mellitus (T2DM) ve Nonalkolik Karaciğer Yağlanmasında (NAFLD) karaciğer dokusunda oluşan hasara karşı koruyucu etkileri araştırıldı.Toplam 30 adet Wistar albino ırkı dişi rat kullanıldı. Ratlar her grupta 6 adet olmak üzere 5 gruba ayrıldı. Kontrol grubu hayvanlara herhangi bir uygulama yapılmadı. T2DM oluşturmak amacıyla hayvanlara tek doz 80 mg/kg intraperiteonal Streptozotocin, NAFLD oluşturmak için de hayvanlara yüksek yağlı rat yemi deneme boyunca verildi. Deneme grubundaki hayvanlara sırasıyla yüksek yağlı rat yemi, yüksek yağlı rat yemi+30 ml/kg kefir (oral gavaj), yüksek yağlı rat yemi+Streptozotocin 80 mg/kg intraperiteonal (İP), yüksek yağlı rat yemi+30 ml/kg kefir (oral gavaj)+ Streptozotocin 80 mg/kg (İP) verildi. T2DM oluşturulan gruba kıyasla kan glikoz düzeylerinde kefir eklenmesi ile düşme gözlendi. Ayrıca T2DM ve NAFLD grubunda serumda artan AST, ALT, total protein, kolesterol, trigliserit değerlerinin kefir eklenmesi ile azaldığı gözlendi. Histopatolojik bulgular da biyokimyasal sonuçları desteklemektedir. Kefir eklenen grubun karaciğerlerinde normale yakın histolojik yapı gözlendi. Sonuç olarak karaciğer dokusunda ciddi hasarlara neden olan T2DM ve NAFLD ye karşı kefir içeceğinin tüketilmesinin yararlı olacağı kanısına varıldıÖğe The neuroprotective effect of caffeic acid phenethyl ester on global ischemia-reperfusion injury in rat brains(2014) Altuğ, Muhammed Enes; Melek, İsmet Murat; Erdoğan, Suat; Düzgüner, Vesile; Öztürk, Atakan; Küçükgül, AltuğBu çalışma iskemi-reperfüzyon (I/R) hasarlı rat beyinlerinde fosfodiesteraz 4 (PDE4) mRNA izoenzimleri, oksidant ve antioksidant savunma sistemi üzerine kafeik asit fenetil ester (KAFE)’in nöroprotektif etkilerini araştırmak amacıyla yapıldı. Yirmi bir adet rat rastgele üç eşit gruba ayrıldı. Sham-kontrol, iskemi/reperfüzyon (I/R) ve I/R+KAFE. Sham-kontrol grubundaki ratlara bilateral common carotid arter oklüzyonu yapılmaksızın sadece cerrahi müdahalede bulunuldu. İskemi/reperfüzyon (I/R) bilateral common carotid arterlerin atravmatik klempler ile 30 dakika oklüzyonu ve takiben arter klempleri açılarak reperfüzyonu ile sağlandı. I/R+KAFE grubu I/R grubu ile aynı cerrahi usüle tabi tutuldu fakat oklüzyondan 1 saat önce ve reperfüzyondan 12 saat sonra iki defa 15 µmol kg -1 dozunda intraperitoneal KAFE verildi. Ratlar iskemi/ reperfüzyondan 24 saat sonra sakrifiye edildi. Beyin korteksindeki cAMP düzeyi ELISA ile, PDE4 mRNA izoenzim transkripsiyonları ise qRT-PCR ile değerlendirildi. KAFE iskemi ile uyarılan beyin korteksindeki NO üretimini önemli oranda azalttı. I/R grubu ile karşılaştırıldığında SOD, CAT ve XO aktivitelerini KAFE anlamlı düzeyde değiştirmezken, GSH-Px aktivitesini önemli oranda arttırdı. KAFE cAMP düzeyini değiştirmeksizin PDE4A ve PDE4B düzeyini önemli oranda azalttı. İskemi ile uyarılan nörolojik hasar skorları KAFE tarafından azaltıldı. Bu sonuçlar KAFE’nin global beyin iskemi/reperfüzyon hasarı sırasında rat beyinlerinde antioksidant savunma sistemini ve NO salınımını hafifce dengelediğini önerir. Ayrıca KAFE bazı PDE4 izoenzim düzeylerini azaltarak nöroprotektif etki sağlar.Öğe Subklinik mastitisli ineklerde süt ve süt hücrelerinde vitamin C düzeyleri(2016) Peker Akalın, Pınar; Ergün, Yaşar; Başpınar, Nuri; Doğruer, Gökhan; Küçükgül, Altuğ; Cantekin, Zafer; İşgör, Mustafa; Sarıbay, Mustafa; Baştan, Ayhan; Koldaş, Ece; Salar, Seçkin; Gökçek, İshakÇalışma, subklinik mastitisli ineklerde süt ve süt hücrelerinde Vitamin C düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Süt örneklerinde somatik hücre sayımı yapıldı ve örnekler kontrol (1-87 x 1000 hücre), mastitli 1. grup (154-380 x 1000 hücre), 2. grup (418-812 x 1000 hücre), 3. grup (914-1928 x 1000 hücre) ve 4. grup (2614-8050 x 1000 hücre) olacak şekilde gruplandırıldı (n=12). Süt hücrelerinde ve süt serumunda (yağı ve hücreleri alınmış) Vitamin C düzeyleri belirlendi ve Vitamin C ve süt somatik hücre sayısı arasındaki korelasyonlar hesaplandı. Ayrıca alınan süt numunelerinden mikrobiyolojik ekim yapılarak, etken izolasyonu ve identifikasyonu yapıldı. Subklinik mastitisli sütlerde (1, 2, 3, ve 4. gruplar) µg/106 hücredeki Vitamin C düzeyleri kontrol grubundan düşük olarak bulunurken (p<0,001), süt hücresi Vitamin C düzeyleri ile süt somatik hücre sayısı arasında pozitif bir korelasyon belirlendi (r=0,469, p<0,001 n=60). Süt serumu sonuçları ele alındığında mastitli 4. grup Vitamin C düzeyleri diğer mastit gruplarına (p<0,05) ve kontrol grubuna (p>0,05) göre düşük olduğu görüldü. Ayrıca süt serumu Vitamin C düzeyleri ile süt somatik hücreleri arasında negatif bir korelasyon saptandı (r=-0,420, p<0,01 n=60). Sonuç olarak subklinik mastitisin derecesi ile ilgili olarak somatik hücre sayısının arttığı, süt serumu Vitamin C düzeylerinin düştüğü, birim hücre başına düşen Vitamin C düzeylerinin azaldığı, Vitamin C düzeyleri ile mastit arasında bir bağıntının olduğu belirlendi.Öğe Ziziphus Jujube'nin Melanom Hücreleri Üzerindeki Potansiyel Antioksidan Etkileri(2023) Küçükgül, Altuğ; Düzgüner, Vesile; İşgör, Mehmet Mustafa; Kızılkaya, Pınar; Cellat, MustafaHücresel redoks homeostazı, iç veya dış stres faktörlerine maruz kaldığında tehlikeye girerek oksidanların üstünlüğüne neden olur. Bu reaktif oksijen türlerinin diyabet ve kanser gibi birçok ciddi hastalığın etiyolojisinde kritik rol oynadığı bilinmektedir. Melanom, cilt kanserinin en ölümcül şeklidir ve oranları şu anda diğer önlenebilir kanserlerden daha hızlı artmaktadır. Melanom, pigment üreten hücreler olan melanositlerde genetik mutasyonların ortaya çıkmasından kaynaklanır. Ziziphus Jujube Mill., Asya'nın tropik/subtropikal iklime sahip bölgelerinde yetişir ve binlerce yıldır temel geleneksel halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma, Ziziphus Jujube’nin melanom üzerindeki potansiyel antioksidan etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Hücrelerin proliferasyonu, MTT analizi (kolorimetrik) ile ölçüldü. Melanom hücreleri, %100 konsantrasyonda Ziziphus Jujube esansiyel yağı ile üç saat muamele edildi. Total antioksidan ve oksidan kapasite, glutatyon ve nitrik oksit seviyeleri spektrofotometrik olarak belirlendi. Ziziphus Jujube, hücre çoğalmasını önlemiş ve toplam antioksidan kapasitesini artırmıştır. Sonuçlarımız, Ziziphus jujube'nin melanom hücrelerinde antioksidan seviyelerindeki düşüşü ve nitrik oksit seviyelerinin yükselmesini engellediğini göstermiştir. Ayrıca, Ziziphus Jujube uygulaması GSH düzeylerini iyileştirmiştir. Özetle, Ziziphus Jujube’nin melanom hücrelerinde potansiyel antioksidatif ve antiproliferatif etkiler gösterdiği sonucuna varılabilir. Son araştırmalar, Ziziphus Jujube meyvesinin tıbbi kullanımı için ayrıntılı bir etnofarmakolojik yaklaşım sunmaktadır.