Yazar "Karakaş, Ali Özgür" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dudak yarığı onarımında dörtgen flep tekniği(2009) Yenidünya, Mehmet Oğuz; Gürel, Murat; Liman, Seda; Uçak, Murat; Karakaş, Ali ÖzgürDudak yarığı sık rastlanan anomalilerden biri olmakla beraber, sıklığı değişmediği için yıllar içinde plastik cerrah başına düşen dudak yarığı vakası sayısında cerrah sayısının artmasına bakarak bir azalma olduğu söylene-bilir. Bu makalede son beş yıl içinde Ankara ve Hatay’da tedavi ettiğimiz 30 olguyu sunduk. Vakaların hemen hepsinde de genel anestezi altında çalıştık, sadece er-genlik çağında bize gelen hastalarda lokal anestezi altında çalışma şansımız oldu. Burun akıntısı ve öksürüğü olan hastaları anesteziyoloji kliniği tarafından önerilen bir haftalık medikal tedaviyi takiben ameliyata aldık. Bütün olgularda dörtgen flep tekniğini kullandık. Hastalara ait erken ve ameliyattan 1 yıl sonraya ait sonuçları sunduk. Vermiliyon, dudak ve skara ait özellikleri değerlendirdiği-mizde dörtgen flep tekniğinin güzel sonuç almak için kolay bir teknik olduğu söylenebilse de skara ait geliş-melerin sadece cerrahi tekniğe bağlı olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır.Öğe Gerçek ve potansiyel saçlı deri defektleri(2011) Yenidünya, Mehmet Oğuz; Serin, Onur; Karakaş, Ali Özgür; Uçak, MuratKlinik arşivimizde arkada kalan yıllarda toplanan olgulara yeni gelen olguları da ekleyerek saçlı deri defektlerinin onarımına dair elde ettiğimiz sonuç ve tecrübeleri paylaşmayı amaçlayan bir çalışma yaptık. Saçlı deri defektlerini gerçek ve potansiyel defektler olmak üzere 2 guruba ayırarak değerlendirdik. Gerçek defektler bize geldiklerinde, etyolojik neden ne olursa olsun rekonstrüktif işleme ihtiyaç gösteren doku kayıpları olarak tanımlandı (n:5). Potansiyel defektleri ise bize geldiklerinde doku kaybı olmayan ancak sahip olunan patoloji nedeni ile eksizyonu sonrası defekte sahip olacak hastaların sorunları olarak kabul ettik(n:30). Her iki guruptaki hastalara yardımcı olmak üzere, transpozisyon flebi+deri grefti (n:4), rotasyon flebi+deri grefti(n:2), doku genişletme tekniği (n:5), sadece deri grefti(n:6), veya sadece lokal flepler (n:15), galeal skorlama(n:1), ve bir de primer onarım (n:2) tekniklerinden birini seçtik. Şu sonuçlara vardık: Saçlı deri defektleri ne kadar küçük olursa olsun ciddiye alınmalıdır. Saç içeren skalp defektlerinin onarı- mında 5-0 sütür materyalinden daha kalın bir iplik kullanma ihtiyacı doğmayacak şekilde, dokular yan yana barışık olarak getirilmelidir. Defekt alan ile donör alanın birlikte onarılabileceği yöntem sadece orta çaplı defektlerde rotasyon flepleri ile mümkün olup, defekt ne kadar küçük olursa olsun mutlaka göreceli olarak büyük bir rotasyon flebi gerekeceği unutulmamalıdır. Potansiyel defektler için doku genişletme tekniği, neoplazik patolojiler hariç mutlaka düşünülmelidir. Saçsız skalp defektlerinde periost korunmuş olduğu takdirde deri greftleri en uygun seçenek olmaya yakındır ve periostun korunmad ığı durumlarda da transpozisyon flebi+deri grefti uygun seçenek olacaktır. Galeal skorlama adı verilen yöntem kutis girata tedavisinde değerlendirilmelidir.Öğe Guillauma dupuytren'den 178 yıl sonra dupuytren hastalığı : 18 olgu eşliğinde literatürün gözden geçirilmesi(2010) Yenidünya, Mehmet Oğuz; Bavli, Songül; Karakaş, Ali Özgür1989 yılı ile 2010 yılı arasında takip ve tedavi edilen 18 olgu sunuldu. Hastaların 15’i erkek, 3’ü kadın olmak üzere tüm olguların 6'sında hastalık iki yanlı idi. En sık tutulan palmar fasiya bölgesi 4. parmak rayına ait bölge oldu. Bunu 5. parmak ve 3. parmak sırası ile izledi. Hiç 2. parmak bölgesinde nodülü olup da gelen hastamız olmadı. Bütün olgularda genel anestezi (n:16) ve her zaman turnike altında çalışıldı. Sadece 2 olguda rejiyonal intravenöz anestezi tekniği kullanıldı. İki yanlı olgularda eş zamanlı olarak iki tarafı da ameliyat edilen hastalar da oldu. Bütün ameliyatlardan sonra ameliyat alanı içerisine Penrose diren yerleştirildi. Ameliyat sırasında çıkarılan tüm dokular histopatolojik değerlendirme için patoloji laboratuarına gönderildi. Eşlik eden hastalıklar ve bulgu-lar olarak hastaların 3’ünde diyabetes mellitus dikkati-mizi çekerken, diğer tür fibromatöz bulguları olan sadece 1 hastamız oldu ki onun da pilantar fibromatozisi vardı. Bize genellikle erken dönemde hastalar başvurdu. Tüm olgular arasında 30 dereceden daha fazla fleksiyon kontraktürü ile gelenlerin sayısı 3 oldu. Hastalarımızdan 3 tanesi daha önce de aynı sebeple ameliyat edilmişlerdi. Nüks olgulardan birinde ameliyat sonrası cilt fleplerinde kısmi nekroz gelişti ve defekt alan küçük olduğundan ikincil iyileşmeye bırakıldı. Ameliyat sonrası sonuçlar tatminkar oldu. Bazı olgularımızda (n:2) patolojik doku etrafında Pasini cisimciklerinin hiperplazik ve hipertrofik olduklarına da şahit olundu.Öğe Punch biyopsi pilomatriksomada yanlış tanıya neden olmaktadır(2017) Temel, Metin; Çelik, Ebru; Yaldız, Mehmet; Karakaş, Ali ÖzgürKlinik olarak parotis üzerindeki bölgede dev pilomatriksomadan şüphelenilmediği için punch biyopsi ile yanlış tanılar konulabilmektedir. Punch biyopsi sonucu malign epitelyal tümör tanısı ile gönderilen olgunun değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Parotis bölgesi üzerinde yaklaşık 7x8x8 cm boyutlarında kitle lezyonu ile müracaat eden 25 yaşındaki erkek hasta kliniğimizce değerlendirildi. Başlangıçta parotis bölgesi lezyonları düşünülen ve diğer klinikçe yapılan punch biyopsi sonucu malign epitelyal tümör olarak rapor edilmiş olan hastaya kliniğimizce eksizyonel biyopsi ameliyatı yapıldı. Ameliyat sonrası oluşan cilt defekti tam kalınlıkta cilt grefti ile onarıldı. Ameliyatta fasiyal sinir ve parotis bezi korundu. Eksizyonel biyopsi sonucu pilomatriksoma olarak rapor edildi. Parotis bölgesi cilt lezyonlarında, punch biyopsi yanıltıcı sonuçlara neden olabilmektedir. Parotis bölgesine yapılabilecek agresif cerrahi işlemlerden önce dev pilomatriksoma gibi iyi huylu tümörlerin ayırıcı tanısının yapılması gereklidirÖğe Serbest doku nakillerinde damar anastomozunda coupler kullanımının dikiş anastomoz uygulamasıyla karşılaştırılması(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2014) Karakaş, Ali Özgür; Kahraman, AhmetAmaç: Çalışmamızın amacı, serbest flep doku aktarımlarında Coupler aletiyle yapılan ven anastomozu ile dikiş yöntemiyle yapılan ven anastomozunun karşılaştırılmasıdır. Yöntem:2013-2014 yılları arasında kliniğimizde yatırılarak tedavi edilmiş, alt-üst ekstremite, baş-boyun, gövde yaralanmaları ve tümör cerrahisi sonrası oluşan doku defektlerinin onarımında serbest flep ile rekonstrüksiyon yapılan 22 hasta dahil edilerek retrospektif olarak analizleri yapıldı. Hastalar, mikrocerrahi sütür kullanılarak ven anastomozu yapılan "Dikiş Grubu" ve coupler aleti kullanılarak ven anastomozu yapılan " Coupler Grubu" olarak ikiye ayrıldı. Hastalara ait cinsiyet, yaş, yara tipi, yaralanma sebebi ve yara lokalizasyonu, flep tipi, toplam operasyon süresi, arteriyel ve venöz anastomoz şekli ve anastomoz tamamlama süresi, kulanılan coupler aleti çapı kayıtlardan bulunarak değerlendirildi. Flep takip kriterleri olarak, renk, kapiller geri dolum, turgor, ısı ve pinprik testi kayıtları toplanarak değerlendirildi. İlk dolaşımsal bozukluk zamanı ve tipi kayıtlardan alınarak değerlendirildi. Flep kaybı yaşanan ve sonrasında ikinci kez rekonstrüksiyon veya revizyon yapılan hastalar değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 22 hastanın 6'sı (%27.3) kadın, 16'sı (72.7) ise erkekti. Hastaların 10'unda (% 45.5) coupler aleti, 12'sinde (%54.5) ise dikiş anastomoz kulanılmıştı. Coupler Grubu ve Dikiş Grubu arasında yaş, cinsiyet, aktarılan flep tipi, defekt lokalizasyonu, flep kaybı, flep kaybı sebebi, flep kaybı zamanı, flep ve defekt yüzey alanı, flep revizyonu, alıcı arter ve ven çapı, arter anastomoz süresi, iskemi süresi, toplam operasyon süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p>0.05). Gruplar arası ven anastomoz süresi ise istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p< 0.01). Sonuç: Coupler aleti ile ven anastomozu yapılmasının serbest flep cerrahisinde, dikiş anastomoza alternatif bir yöntem olarak güvenilir şekilde kullanılabileceği kanaatindeyiz.