Yazar "Sizgen, İbrahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ebû Bekir el-Esam’ın Bazı Fıkhî Görüşleri Üzerine Bir İnceleme(2024) Sizgen, İbrahimNitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada Basra Mu‘tezilî ekolünün önemli temsilcilerinden olan Ebû Bekir el-Esam’ın (ö. 200/816) fıkhî bazı meselelere yaklaşımı delilleriyle birlikte ele alınmıştır. Bununla birlikte mukayese amacıyla çoğunluğu temsil eden mezhep ulemasının görüş ve istidlallerine de temas edilmiştir. Kaynaklarda Esam’a nispet edilen birçok telif olmasına rağmen eserleri, günümüze ulaşmamıştır. Ancak birçok fıkıh kaynağında Esam’ın görüşlerine yer verildiği tespit edilmiştir. Bu yüzden kendisine isnat edilen görüş ve delillere ulaşabilmek için birçok fıkıh eseri tematik açıdan incelenmiştir. İncelenen bu eserlerde, Esam’ın fıkhî konuları temellendirme amacıyla birçok delil sunduğu ve akli delillerin yanı sıra nakli delilleri de zikrettiği görülmektedir. Ancak, bazen akılcı, bazen de dayanaksız değerlendirmelerinin yanı sıra ilgili konularda şer‘î delilleri dikkate almaması veya zaman zaman sünnete karşı yorumlara başvurması nedeniyle âlimler tarafından ciddi şekilde eleştirilmiştir. Bu durum, küfürle itham edilmesine neden olmuştur. Buna mukabil kaynaklarda onun ilme olan merakı, mu‘tezilî kelam bilginleri içerisindeki ilmî yetkinliği ve daha pek çok husustan ötürü övgüye layık görüldüğü de ifade edilmiştir.Öğe İslam hukukunda telfîk nazariyyesi(Çukurova Üniversitesi, 2018) Demirtaş, Emrah; Sizgen, İbrahimİslâm Hukuku canlı, dinamik ve yürürlükte olan bir hukuktur. Bu dinamikli-ğini İslam hukuku, fukahânın nassa dayalı içtihatlarından almıştır. Nitekim Mecelle maddelerinde yer alan ve ulema tarafından önem atfedilen "Zamanın değişimiyle, hükümlerin değişmesi inkâr edilemez" kaidesi bunu açıkça ifade etmektedir. Şer’î-amelî hükümlerden olup yaşadığımız çağda bir problem haline gelen telfik ve telfik ile ilgili olan taklid, mezhepler arası intikal, tetebu’r-ruhas, teysir ve ihdasu Kavli’s-sâlis (üçüncü görüş ortaya çıkarma) gibi lafızlar temelde her ne kadar birbiriyle aynı oldukları gözlemlense de amelî boyutta bu kavramlar birbirine zıt oldukları anlaşılmıştır. Terim olarak farklı görüş ve hükümleri birleştirmek anlamına gelen telfîk, hicri yedinci asırdan itibaren usûlcüler arasında tartışılan bir konu olmuştur. İslâm Hukukunda içtihada dayalı bir mesele olan telfîk, genellikle fıkıh usûlü kaynaklarının taklit bölü-münde ele alınmış olup birçok risalede işlenmiştir. Dolayısıyla telfîk, içtihatta ve taklitte olmak üzere ikiye ayrılır. İsmail Hakkı İzmirli, telfîki tek bir olayda ve iki olayda gerçekleşen olmak üzere iki bölümde ele almıştır. Seyyid Bey ise icmâya muhâlif olan ve olmayan şeklinde taksimde bulunmuştur. Müçtehitler döneminden sonra uygulamada telfîke başvurulmuş, ayrıca her mezhep müç-tehitlerinin görüşleri arasında telfîk dinin hükümlerini hafife almamak kaydıyla genellikle câiz görülmüştür. Telfîkin câiz olmadığını ileri süren fakihler de var-dır. Ancak onların bu tutumu aşırılık ve bağnazlık gibi ifadelerle eleştirilmiş ve nassın ruhuna aykırı olmayacak şekilde iyi niyet besleyen müleffikin (telfik yapan kişi) telfiki usûlcülerce kabul görmüştür.Öğe İSTAHRÎ VE MUHALİF GÖRÜŞLERİ BAĞLAMINDA FIKHÎ YÖNÜ (AİLE HUKUKU EKSENİNDE)(2022) Sizgen, İbrahimBağdat Şâfiî hukukçusu İstahrî’nin (ö. 328/940), hayatına yer verilen tabakât kaynaklarında başta fürû-ı fıkıh sahasında olmak üzere birden fazla eser telif ettiği belirtilse de kendisinden ictihâdî görüşlerini ihtiva eden derli toplu bir kitap –görüldüğü kadarıyla- tespit edilememiştir.Ancak şu kadarı var ki onun söz konusu ictihâdî görüşlerine Şâfiî mezhebinin birçok kaynağında yer verildiğine rastlanmaktadır. İstahrî, Râfiî el-Kazvînî (ö. 623/1226) ve Nevevî (ö. 676/1277) tarafından mezhepte müftâ bih kabul edilen görüşlere ekseriyetle muvafık kalsa da bazı meselelerde mezhebe muhalif farklı görüşler ileri sürdüğü görülmektedir. İstahrî’nin mezhebe büyük zenginlik kazandıran farklı görüşleri, -her ne kadar Şâfiî fukahası tarafından tenkite tabi tutulsa da- ictihâd açısından dikkate değer görülmüş ve İstahrî’nin görüşleri sonraki dönemlerde kaleme alınan birçok Şâfiî fıkıh eserlerinde zikredilmiştir. Bu çalışmada, Şâfiî müctehid sıralamasında “ashâbü’l-vücûh/müctehid fi’l-mezheb” kategorisinde değerlendirilen İstahrî’nin hayatı, eğitimi ve telifâtı gibi bir takım bilgilere kısaca değindikten sonra aile hukuku ekseninde mezhebe muhalif bazı görüşleri ele alınacaktır. Söz konusu çalışmayla İstahrî’yi müntesibi olduğu mezhebe muhalefet etmeye sevk eden sâikler tespit edilerek onun fıkhî yönü ortaya konulacaktır.Öğe İstahri'nin İlmi Kişiliği ve Mezhepteki Yeri(2022) Sizgen, İbrahimÖz: Dönemin çeşitli âlimlerinden temel İslâmî ilimleri tedris ettikten sonra fıkıh ilmine yoğunlaşan üçüncü neslin önde gelen Şâfiî hukukçusu Ebû Saîd el-İstahrî (ö. 328/940), Ebü’l-Kâsım el-Enmâtî (ö. 288/901) başta olmak üzere birçok âlimin rahle-i tedrisinden geçmiştir. Fıkhî meseleleri kavrama yetisiyle dikkatleri üzerine çekerek kısa zamanda gerek mezhep içinde yer alan fukahanın gerekse diğer mezhebe müntesip müctehidlerin iltifatına mazhar olan İstahrî, özellikle fıkhî birikiminden mütevellid dönemin halifeleri tarafından Kum ve Sicistân’a “kadı”; Bağdat’a ise “muhtesib” olarak atanmıştır. İstahrî, çoğunlukla mezhepte müftâ bih görüşe muvafık kalsa da yer yer İmam Şâfiî’nin kavlini farklı yorumlaması, meseleye literal yaklaşması, konuya ilişkin ayet veya hadislerin zâhirîyle istidlâl etmesi gibi birtakım gerekçelere binaen farklı görüşler ileri sürmüştür. Elbette ki bunda onun ilmî donanımı ve delil sunma becerisinin güçlü olması gibi özelliklerinin bulunması ve ictihad ameliyesini etkin bir şekilde kullanmasının rolü büyüktür. Bu yüzdendir ki, onun ictihâdî şöhreti sadece müntesibi olduğu mezheple sınırlı kalmamış; görüşleri Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebinin temel fıkıh kaynakları yanında mukaran olarak kaleme alınan birçok eserde incelenmiştir. İstahrî’nin mezhebe büyük bir zenginlik kazandıran farklı görüşleri, -mezhebin genel kanaatine aykırı olsa da- fukaha tarafından değer görmüş; bu görüşler birçok fıkıh eserinde yer edinmiştir. Bu yüzden o, Şâfiî müctehid sıralamasında “ashâbü’l-vücûh/müctehid fi’l-mezheb” kategorisinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, üçüncü neslin önde gelen fakihlerinden İstahrî’nin genel hatlarıyla hayatına, kendilerinden ders aldığı bazı hocalarına, ders halkasına iştirak eden bazı talebelerine, telif ettiği eserlerine, ilmî kişiliğine ve mezhepteki konumuna yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Fıkıh, Şâfiî mezhebi, Fakîh, Ebû Saîd el-İstahrî, Ashâbü’l-vücûh.Öğe Kunût ve Ahkâmına Dair Bazı Fıkhî Mülahazalar(2024) Sizgen, İbrahimBu çalışmada, İslâm hukukunun ibadetler bölümü içerisinde yer alan ve ehemmiyetine binaen müstakil bir başlık altında incelenen kunûta dair bazı fıkhî mülahazalar nitel araştırma ve istidlâl yöntemi kullanılarak ele alınmıştır. Meşrûiyeti sünnet ve icmâ ile sabit olan kunût hakkında varit olan birtakım rivayetlerde Hz. Peygamber’in çeşitli vesilelerle namazlarda kunût okuduğuna yer verilmiştir. Bundan mütevellid kunûtun meşruiyeti konusunda müctehidler arasında görüş ayrılığı olmamasına rağmen bahse konu mervi olunan hadislerin tenkite, uygulama örneklerinin de farklı yorum ve te’vile açık olduğu tespit edilmiştir. Bu durum kunûtun hükmü, hangi namazda kunût okunacağı, yeri, miktarı ve lafızları, cehrî (sesli) veya hafî (gizli) okunması, kunûtta ellerin kaldırılıp kaldırılmayacağı, kaldırılması halinde yüze sürülüp sürülmeyeceği ve cemaatle kılınan namazlarda imamla birlikte kunûtun okunup okunmayacağı gibi bazı fıkhî meselelerin tezahür etmesine sebebiyet vermiştir. Bununla birlikte ilgili meselelerde müctehidler, birbirinden muhtelif ictihadlar ileri sürerek doktrin içerisinde kayda değer görüşler ortaya koymuşlardır. Esas itibariyle onları bu husustaki ictihâdî çeşitliliğe iten sâik, kunût hakkında varit olan naslarda yer alan bazı kavramlara yüklemiş oldukları lugavî anlamlar yanında sahabenin kunût uygulamasına yönelik te’vile dayalı değişken yaklaşımlarıdır. Bu bağlamda ele alınan bu çalışmada fukahanın kunût ve ahkâmına dair ileri sürdükleri görüşler, mümkün mertebe delilleriyle birlikte sunulmuş; bu deliller hakkında karşıt görüş sahipleri tarafından yapılan eleştirilere yer verilerek konu bir bütünlük içerisinde tartışılmaya çalışılmıştır.Öğe NAMAZDA İSTİHLÂF MESELESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME(2024) Sizgen, İbrahimBu çalışmada, fûru-ı fıkıh kaynaklarında geniş ve teferruatlı bir biçimde incelenen namazda istihlâf meselesi işlenmiştir. Fukahanın bu mesele üzerinde yoğunlaşmasının temel gayesinin cemaat namaza iştirak eden kimselerin kılmış oldukları namazın sıhhat açısından korunması olduğu söylenebilir. Bununla birlikte söz konusu mesele, cemaat namazlarda imamlık meselesini doğrudan ilgilendiren esas konuların başında gelmektedir. Bu doğrultuda imamlık meselesini ilgilendiren istihlâf, fıkıh literatürünün namaz kısmında ele alınan önemli ıstılahlardan biridir. Konuya dair Hz. Peygamber’den aktarıla gelen rivayet ve uygulama örnekleri incelendiğinde bunların birbirinden muhtelif olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum namazda istihlâfın meşruiyeti hususunda ihtilafı beraberinde getirmiştir. Nitekim kimi fukaha namazda istihlâfa cevaz vermemiş; kimisi de belli şartlar ekseninde bahse konu rivayet ve uygulama örneklerinin zahirini dikkate alarak sıcak bakmıştır. Ancak şu kadarı var ki yapılan incelemeler neticesinde fukahanın mevcut görüş ayrılıkları bir yana namazda istihlâf, hâkim kanaate göre hukukun meşru gördüğü mesâilden olduğu tespit edilmiştir. Nitel araştırma yönteminin kullanılıp meseleye dair ortaya çıkan ictihâdî farklılıkların fukahanın görüş ve delilleri ekseninde tematik olarak incelendiği bu çalışmada ileri sürülen görüş ve deliller, mümkün mertebe aslî kaynaklardan aktarılmış; buna bağlı olarak konu hakkında öne sürülen görüş ve deliller değerlendirilmiştir. Bu açıdan imamlık konusunu ilgilendiren ve cemaatle kılınan namazın sıhhati açısından son derece önemli görülen namazda istihlâf meselesinin fıkhî düzlemde açıklığa kavuşturulması önem arz etmektedir.