Yazar "Tambağ, Hatice" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ayaktan Kemoterapi Alan Hastaların Sosyal Destek ve Anksiyete Düzeylerinin Belirlenmesi(2022) Kaykunoğlu, Metin; Tambağ, HaticeGiriş ve Amaç: Ayaktan kemoterapi alan hastaların sosyal destek ve anksiyete düzeylerinin belirlenmesi amacıyla kesitsel bir çalışma olarak yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Araştırma, Sağlık Bakanlığı İl Sağlık Müdürlüğü X Devlet Hastanesi günübirlik kemoterapi ünitesinde 104 hasta ile yapılmıştır. Veri toplama araçları olarak Kanser Hastası Sosyal Destek Ölçeği (KHSDÖ), Durumluluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği (STAI) ile Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik, Mann Whitney U, Kruskal Wallis, All Pairwise testi ve Spearman korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Bulgular: Hastaların %30.8’inin 40-49 yaş grubunda, %54.8'inin kadın,%64.4'ünün ilköğretim mezunu olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan hastaların KHSDÖ toplam puan ortalaması 141.38±20.82, KHSDÖ alt ölçeklerinden; güven desteği puan ortalaması 56.50±8.16, duygusal destek puan ortalaması 48.59±7.66 ve bilgi destek puan ortalaması 36.28±7.28 olarak saptanmıştır. Araştırmaya katılan hastaların STAI ölçeklerinden; durumluk kaygı puan ortalaması 40.40±3.89 ve sürekli kaygı puan ortalaması 46.67±6.33 olarak saptanmıştır. Hastaların gereksinim duyduğu anda yardım talep edebilmeleri, tedavinin aile ile olan ilişkileri etkileme durumları ile KHSDÖ toplam ve alt ölçekleri arasında, kronik hastalığı olma durumları ile durumluk kaygı arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Araştırmanın sonucunda KHSDÖ toplam ve duygusal destek alt ölçeği ile durumluk kaygı arasında pozitif yönlü zayıf bir anlamlı ilişki, güven desteği alt ölçeği ile STAI ölçekleri arasında pozitif yönlü orta düzeyde anlamlı ilişki saptanmıştır. Bu bağlamda hastaların sosyal destek düzeylerinin yüksek, anksiyete seviyelerinin orta seviyede olduğu söylenilebilir.Öğe An Evaluation of the Knowledge Level of Nurses and Midwives Working in Family Health Centers about Child Abuse and Neglect(2022) Kabakoğlu, Hacer; Tambağ, HaticeAim: In this study, it was aimed to determine the level of knowledge and awareness of nurses and midwives, who have an important role in the diagnosis and prevention of child abuse and neglect. Material and Method: The cross-sectional study was conducted in 51 family health centers located in the central district of Antakya and Defne in Hatay province between 2017-2018. In data collection, a introductory information form consisting of 20 questions determining the sociodemographic characteristics of nurses and midwives, and a \" Diagnosis Scale of the Risk and Symptoms of Child Abuse and Neglect\" consisting of 67 questions were used. Results: The results showed that 27.6% of the midwives and nurses who encountered cases did not report them Average scale scores showed that nurses’ and midwives’ scale mean scores were affected by the variables such as encountering cases of child neglect and child abuse throughout their professional life, recognizing child neglect-abuse, and being knowledgeable about the law (p<0.05). Conclusion: As a result, it was observed that the knowledge of nurses and midwives on child abuse was slightly above the average. This situation is not sufficient for nurses who are health professionals.Öğe Hemşirelerin çalışma ortamlarının iş doyumu üzerine etkisi(2015) Tambağ, Hatice; Kahraman, Yelda; Şahpolat, Musa; Can, RanaAmaç: Bu çalışmanın amacı, hemşirelerin iş doyumunu etkileyen faktörleri karşılaştırmalı olarak incelemek, doyumu azaltan etkenleri belirlemek ve doyumu artırabilecek önerilerde bulunmaktır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan araştırma, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 174 hemşire ile yapılmıştır. Veriler, tanıtıcı bilgi formu, çalışma ortamı ölçeği (ÇOÖ) ve Minnesota iş doyumu ölçeği (MİDÖ) ile toplandı. Bulgular: Hemşirelerin MİDÖ puan ortalaması 64.24±11.00 ve ÇOÖ toplam puan ortalaması 88.52 ±11.66 olarak bulundu. Kadınların, ÇOÖ toplam puanı (t=0.979 p=0.020), çalışan korkuları (t=0.196 p=0.042) ve kalite yönetimi (t=0.451 p=0.042) alt ölçek puan ortalamalarının, erkeklere göre yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı saptandı. Sonuç: Bu çalışmaya katılan hemşirelerin, iş doyumlarının, orta düzeyde olduğu ve çalışma ortamlarını olumlu değerlendirdikleri; kadın cinsiyet olma, çalıştığı birimden memnun olma, sosyoekonomik düzeyin yüksek olması ve diğer sağlık personeli ile sorun yaşamamış olma iş doyumunu etkileyen olumlu faktörler olarak belirlendi.Öğe Hemşirelerin iş yaşam kalitesi ve etkileyen faktörler(Düzce Üniversitesi, 2019) Erenoğlu, Rabiye; Tambağ, Hatice; Can, Rana; Kabakoğlu, HacerAmaç: Tanımlayıcı türde olan bu araştırma, bir devlet hastanesinde çalışan hemşirelerin iş yaşam kalitesini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Araştırmada örneklem seçimine gidilmeden, çalışmaya katılmayı kabul eden tüm hemşirelere ulaşılması planlanmıştır (N=360). Bu doğrultuda araştırmaya katılmayı kabul eden 284 hemşireye ulaşılmıştır. Araştırmanın verileri “Kişisel Bilgi Formu” ve “Hemşirelik İş Yaşamı Kalitesi Ölçeği-HİYKÖ” kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS-21 istatistik paket programında yapılmıştır. Veriler Independent Sample t test, OneWay ANOVA ve Kruskal Wallis analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılanların çoğunluğunun (%81.7) “kadın”, %45.8’nin 25-38 yaş grubunda, %56’sının lisans mezunu olduğu ve büyük çoğunluğunun da (%91.2) klinik hemşiresi olduğu bulunmuştur. Çalışmada Cronbach alfa katsayısı 0.75 ve hemşirelerin HİYKÖ ortalama puanı iyi düzeyde (103.21±12.82 ) saptanmıştır. Hemşirelerin tanıtıcı özelliklerinden yaş grubu, çalıştığı birim, çalışma yılı ve çalıştığı vardiya şekli durumlarının HİYKÖ alt boyutlarını etkilediği ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır(p<0.05). Sonuç: Hemşirelerin yaş grubunun, çalıştığı birimin, çalışma yılının ve çalıştığı vardiya şeklinin, çalıştığı birimde kendi isteği ile çalışma durumunun, aldığı eğitime uygun birimde çalıştığı düşüncesinin ve aldığı ücreti yeterli bulma düşüncesinin iş yaşam kalitesini etkilediği saptanmıştır. Bu sonuçlara istinaden iş yaşam kalitesini iyileştirmek adına yasalar ve uygulamaların yeniden gözden geçirilerek hemşirelerin desteklenmesi ve hemşirelerin iş doyumlarını geliştirebilecek standartların oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi önerilebilir. Ayrıca hemşirelerin fiziki çalışma koşulları gözden geçirilmeli, otonomi, kariyer ve terfi edebilme fırsatları tanınmalıdır.Öğe Hemşirelerin iş yerinde karşılaştıkları psikolojik şiddet davranışlarının incelenmesi(Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2018) Tambağ, Hatice; Can, Rana; Erenoğlu, Rabiye; Özbay, RaziyeAmaç: Bu çalışma, Akdeniz Bölgesi’ndeki bir ilimizin il merkezindeki bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin; iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarıyla karşılaşma sıklığını, psikolojik şiddet karşısında gösterdikleri tepkileri ve bu tür davranışları önleme girişimlerinin neler olduğunu belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırma kesitsel ve tanımlayıcı tipte olup, örneklemini en az bir yıldır çalışan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 166 hemşire oluşturdu. Veriler “İş Yerinde Psikolojik Şiddet Davranışları Ölçeği” ve kişisel bilgi formu ile toplandı. Bulgular: Hemşirelerin %29.5’i (n=49) 31 yaş ve üstünde (ort=28.28±6.32), %81.9’unun (n=136) kadın olup, %86.7’sinin (n=144) iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarına maruz kaldığı belirlenmiştir. Hemşirelerin psikolojik şiddete maruz kalmalarının çalıştıkları bölüm, ekip olarak çalışma ve amirlerinden destek görme değişkenlerinden etkilendiği bulundu (p<0.05). Sonuç: Yaklaşık her beş hemşireden dördü iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarına maruz kalmaktadır. Psikolojik şiddet davranışlarını azaltma ve önlemeye yönelik olarak çalışanlarda farkındalığı arttıracak çalışmalar planlanması önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik, iş yeri, psikolojik şiddetÖğe Hemşirelerin Yaşlı Hastalara Karşı Tutumları ve Bakım Davranışlarının İncelenmesi(2023) Gümüşoğlu, Fatma; Tambağ, HaticeAmaç: Araştırmanın amacı hemşirelerin yaşlı hastalara karşı tutumları ve bakım davranışlarının incelenmesidir. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı kesitsel araştırmadır. Bir il merkezindeki üniversite hastanesi ve kamu hastanelerinde daha çok yaşlı hastaların yattığı kliniklerde çalışan 279 hemşire araştırmanın örneklemini oluşturdu. Veriler Kogan Yaşlılara Karşı Tutum Ölçeği (YKTÖ), Bakım Davranışları Ölçeği-24 (BDÖ-24) ve Sosyodemografik Bilgi Formu ile toplandı. Bulgular: Hemşirelerin %43.7’sinin 30-39 yaş grubunda, %87.8’nin kadın, %68.1’nin lisans mezunu olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin YKTÖ puan ortalamaları 99.78±12.52, BDÖ-24 toplam puan ortalamaları 5.15±0.57’dir. Hemşirelerin yaş, meslekte çalışma yılı, yaşlı hastaların tedavi ve bakıma karşı uyumsuz olmalarından kaynaklı güçlük yaşama durumları ile YKTÖ arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). YKTÖ puanı ile BDÖ-24 toplam ve alt ölçekleri arasında pozitif yönlü çok zayıf anlamlı ilişki saptandı(p<0.05). Sonuç: Hemşirelerin yaşlı hastalara karşı olumlu tutum düzeyleri arttıkça bakım kalitesini algılama düzeyinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Hemşirelik bakım davranışları ve bakım davranışları ile ilgili faktörler; Doğumevi örneği(Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, 2019) Erenoğlu, Rabiye; Can, Rana; Tambağ, HaticeAmaç: Bu araştırma bir hastanenin kadın doğum ve çocuk ünitelerinde çalışan hemşirelerin bakım davranışları ve ilgili faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bir kamu hastanesinde gerçekleştirilen bu çalışma tanımlayıcı-ilişki arayıcı türde bir araştırmadır. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiş ve araştırmaya katılmayı kabul eden 151 hemşireye ulaşılmıştır. Veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “Bakım Davranışları Ölçeği-24” kullanılarak toplanmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra Mann-Whitney U, Kruskal Wallis ve T testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin büyük çoğunluğunun (%90.7) kadın, % 37.7’sinin 32-35 yaş grubunda ve %58,9’unun lisans mezunu olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin “Bakım Davranışları Ölçeği-24” toplam puan ortalaması olumlu anlamda yüksek (5.38±0.50) düzeydedir. Hemşirelerin demografik özelliklerine göre “Bakım Davranışları Ölçeği-24” alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmada hemşirelerin çalıştıkları birimlere göre “Bakım Davranışları Ölçeği-24” alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05). Güvence alt boyutu dışında, ameliyathanede çalışan hemşirelerde ölçek toplam puan ve diğer tüm alt boyu puanları diğer bölümlerde çalışanların puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek saptanmıştır(p<0.05). Sonuç: Doğumevinde çalışan hemşirelerin bakım davranışları algılarının yüksek düzeyde olduğu ve sosyo- demografık özellikler ve çalışma ortamına ilişkin bazı özeliklerin bu algıyı etkilemediği saptanmıştır. Bu konuda, daha geniş örneklem grubu üzerinde ve bakıma etki eden farklı değişkenlerin etkisinin incelendiği çalışmaların yapılmasının ilgili alana olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedirÖğe Hemşirelik öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ve etkileyen faktörler(2014) Tambağ, Hatice; Kaykunoğlu, Metin; Gündüz, Zeynep; Demir, YağmurAmaç: Bu araştırma, hemşirelik bölümü öğrencilerinin duygusal zeka düzeyleri ile sosyodemografik özelliklerinin karşılaştırılması amacıyla yapıldı. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini, Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki bir ilimizde bulunan devlet üniversitesine bağlı sağlık yüksekokulunda 2011-2012 yılında 1, 2, 3 ve 4. sınıfta eğitim gören 225 öğrenci, örneklemi ise araştırmaya katılmayı kabul eden 158 öğrenci oluşturdu. Veriler, Kişisel Bilgi Formu ve Duygusal Zeka Ölçeği uygulanarak toplandı. Verilerin değerlendirmesinde frekans, yüzde, t testi, tek yönlü ANOVA ve Tukey HSD testi kullanıldı. Bulgular: Öğrencilerin Duygusal Zeka Ölçeği toplam puanı 85.41±7.87, alt ölçek puanları; duygulardan faydalanma 16.17±3.23, iyimserlik 42.89±6.24, duyguların ifadesi 26.34±5.06 olarak bulundu. Öğrencilerin duygusal zeka düzeylerinin, sosyodemografik özelliklerinden cinsiyet, gelir durumları ve anne eğitim düzeylerinden etkilendiği belirlendi. Sonuç: Araştırma sonucunda hemşirelik öğrencilerinin duygusal zeka puanları orta düzeyin altında bulundu. Duygusal zeka düzeylerini etkileyen faktörler dikkate alınarak eğitim programlarının oluşturulması önerilmektedir.Öğe Kırsal alandaki kadınların doğum-doğum sonu dönemle ilgili geleneksel uygulamaları Karaksi örneği(2017) Erenoğlu, Rabiye; Can, Rana; Tambağ, Hatice; Akdeniz, ŞengülBu çalışma, geleneksel toplum yapısına sahip, farklı etnik ve kültürel unsurları barındırdığından, oldukça zengin kültür mozaiğine sahip olan Hatay ili kırsalında yapılmıştır. Araştırmanın yapıldığı yer olan (eskiden köy olan) Karlısu mahallesi; Hatay'ın merkezi Antakya'ya 5 km uzaklıkta 400 haneli ve 6000 nüfuslu eski bir yerleşim yeridir. Araştırma gebelik- doğum-lohusalık süreçlerinde anneye ve yenidoğana yönelik geleneksel uygulamalarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, gönüllü olan tüm kadınlara ulaşılması planlanmıştır. Çalışmada farklı yaş gruplarındaki 40 kadın ile yüz-yüze görüşülmüştür. Gebeliğe yönelik geleneksel uygulamaların bazıları; pişmiş soğan cücüğünün vajinaya yerleştirilmesi, rahim çektirme, maydanozla hazırlanan içeriğin vajinaya yerleştirilmesi şeklindedir. Doğum sonu psikolojik problemlere yönelik geleneksel uygulamaların, lohusalıkta annenin yastığının altına bıçak, makas ya da ekmek koyma şeklinde olduğu; doğum sonu dönemde meme başı çatlağında ve göbek bakımında sıklıkla zeytinyağı kullanıldığı; pişik tedavisine yönelik geleneksel uygulamalarda, beyaz toprak ve zeytinyağı kullanıldığı belirtilmiştir. Sınırlı sayıda kaynak kişi üzerinde yürütülen araştırmamızda, gebelikten loğusalığa uzanan dönemde kadına ve yenidoğana yönelik geleneksel uygulamaların bilindiği ve sınırlı ölçüde de olsa uygulanıyor olduğu saptanmıştır. Ayrıca, Karlısu mahallesinde yaşayanların sağaltım amacıyla kullandıkları maddelerin büyük bir bölümünün gündelik yaşamda da kullanılabilen bitkiler ve bitkisel ürünler olduğu saptanmıştırÖğe The relationship between pain beliefs and psychiatric symptoms of patients with fibromyalgia syndrome(Duzce University Medical School, 2019) Yüksel, Arzu; Tambağ, Hatice; Karakoyun, AhmetAim: This study was conducted to examine the relationship between the pain beliefs and psychiatric symptoms of the patients with fibromyalgia syndrome (FMS). Material and Methods: This cross-sectional study was conducted with 145 patients diagnosed with FMS between August 2018 and January 2019 in the Physical Therapy and Rehabilitation polyclinic of Aksaray University Training and Research Hospital. The sociodemographic data form prepared by authors, Pain Beliefs Scale (PBS), Depression Anxiety Stress Scale (DASS) and Visual Analogue Scale (VAS) were applied to the patients. Results: Mean age of FMS patients is 35.42±9.10 years, 57.9% (n=84) are female, 70.3% (n=102) are married and 95.9% (n=139) live in nuclear families. Of the patients, 46.9% (n=68) were reported that they perceived the pain at the severity of 9-10 (mean: 8.12±1.29) according to VAS. Mean score of organic beliefs was 4.87±0.77, and mean score of psychological beliefs was 5.17±0.52. It was found that depression (62.8%) and anxiety (33.1%) levels were very advanced, and stress (45.5%) levels were advanced. A statistically significant positive correlation was detected between the DASS total and the subscales of depression, anxiety and stress and both organic beliefs and psychological beliefs (all p values <0.001). Conclusion: The patients' pain beliefs and pain perception levels were found high and the rate of accompanying psychiatric symptoms was also high. While the patients' pain beliefs increase, their depression, anxiety and stress levels also increase. It is important to use holistic approaches to strengthen the response given to treatment in patients with FMS. © 2019, Duzce University Medical School. All rights reserved.Öğe The Relationship between Pain Beliefs and Psychiatric Symptoms of Patients with Fibromyalgia Syndrome(2019) Yüksel, Arzu; Tambağ, Hatice; Karakoyun, AhmetAim: This study was conducted to examine the relationship between the pain beliefs and psychiatric symptoms of the patients with fibromyalgia syndrome (FMS).Material and Methods: This cross-sectional study was conducted with 145 patients diagnosed with FMS between August 2018 and January 2019 in the Physical Therapy and Rehabilitation polyclinic of Aksaray University Training and Research Hospital. The sociodemographic data form prepared by authors, Pain Beliefs Scale (PBS), Depression Anxiety Stress Scale (DASS) and Visual Analogue Scale (VAS) were applied to the patients.Results: Mean age of FMS patients is 35.42±9.10 years, 57.9% (n=84) are female, 70.3% (n=102) are married and 95.9% (n=139) live in nuclear families. Of the patients, 46.9% (n=68) were reported that they perceived the pain at the severity of 9-10 (mean: 8.12±1.29) according to VAS. Mean score of organic beliefs was 4.87±0.77, and mean score of psychological beliefs was 5.17±0.52. It was found that depression (62.8%) and anxiety (33.1%) levels were very advanced, and stress (45.5%) levels were advanced. A statistically significant positive correlation was detected between the DASS total and the subscales of depression, anxiety and stress and both organic beliefs and psychological beliefs (all p values <0.001).Conclusion: The patients' pain beliefs and pain perception levels were found high and the rate of accompanying psychiatric symptoms was also high. While the patients' pain beliefs increase, their depression, anxiety and stress levels also increase. It is important to use holistic approaches to strengthen the response given to treatment in patients with FMS.Öğe Yoğun Bakım Hemşirelerinin Ötanazi, Ölüm ve Ölümcül Hastaya Karşı Tutumları(2020) Can, Rana; Tambağ, Hatice; Öztürk, Melike; Kaykunoğlu, Metin; Erenoğlu, Rabiye; Gümüşoğlu, FatmaGiriş: Hemşireler hastane ortamında yaşanılan ölümlere en yakın tanıklık eden sağlık profesyonellerindendir. Özellikle yoğun bakımhemşireleri bu durumla daha çok karşı karşıya kalmaktadırlar.Amaç: Bu çalışmanın amacı da üniversite hastanesinin yoğun bakım ünitesinde görev alan hemşirelerin ötanazi, ölüm, ölümcülhastaya yaklaşım konusundaki tutumlarını belirlemektir.Gereç ve Yöntem: Araştırmanın veri toplama formu iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda 16 soruluk kişisel bilgi formu; ikincikısımda Ötanazi, Ölüm ve Ölümcül Hastaya İlişkin Tutum Ölçeği (ÖTÖ) kullanılmıştır. Veriler Haziran –Aralık 2015 tarihleri arasındatoplanmıştır. Araştırma evreni 367 yoğun bakım hemşiresinden oluşmakta olup araştırmaya katılmayı kabul eden ve ulaşılan 243hemşireyle çalışma yürütülmüştür. Verilerin değerlendirilmesinde frekans dağılımı, Independent Sample t Test, One-Way Anovatesti, Tukey testi kullanılmıştır. Araştırma için Mustafa Kemal Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul’undan izin alınmıştır.Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 26,71, çalışma yılı ortalaması 5,84’dir. ÖTÖ puan ortalaması 85,07’dir. Ölçeğin üç altboyutundaki puan ortalamaları ise ötanaziye ilişkin tutum alt boyutu için 36,09; ölüme ilişkin tutum alt boyutu 25.57; ölümcülhastaya ilişkin tutum alt boyutu 23.40’dır.Sonuç: Katılımcıların ölüm, ölümcül hasta ve ötanaziye yaklaşımlarının genel olarak olumsuz olduğunu göstermektedir. Katılımcılarınölümcül hastaya ilişkin tutumlarının ölçeğin diğer alt gruplarına göre daha olumlu olduğu görülmektedir.