Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Turhanoğlu, Ayşe Dicle" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Amatör sporcularda fiziksel aktivite düzeyleri ile izokinetik kas performansı
    (2016) Miçooğulları, Ahmet; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Üstün, Nilgün; Güler, Hayal
    Amaç: Fiziksel aktivite düzeyleri ile diz kaslarının izokinetik kuvveti arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 20-24 yaş arasında olan 30 amatör sporcu ve 30 sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 60 kişi alındı. Katılımcılar amatör sporcular (grup 1) ve kontrol (grup 2) olarak iki gruba ayrıldı. Katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri Uluslararası Fiziksel Aktivite (UFA) anketi ile değerlendirildi. Katılımcıların dominant diz fleksiyon ve ekstansiyon kas kuvvetleri izokinetik dinamometre ile 60°/sn ve 180°/sn'lik açısal hızlarda ölçüldü. Bulgular: Gruplar arasında cinsiyet, yaş, kilo, boy, vücut kitle indeksi ve sigara içme durumu yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Gruplar arasında UFA skorları yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0,05). UFA skorları grup 1'de daha yüksekti. Gruplar arasında 60°/sn ve 180°/sn açısal hızlarda diz çevresi fleksör ve ekstansör pik torkları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Grup 1, UFA skorlarına göre alt gruplara ayrıldığında aktive düzeyi yüksek olanların 60°/sn ve 180°/sn açısal hızlardaki pik tork değerleri anlamlı olarak daha yüksekti (p<0,05). Sonuç: Kas kuvvetini belirleyen birçok faktörün değerlendirildiği daha çok katılımcının alındığı ve daha uzun süre izlemin yapılabileceği çalışmalara gereksinim vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Aşil tendinozisinin konservatif tedavisi ve takipte ultrasonografnin yeri : olgu sunumu
    (2015) Yıldızgören, Mustafa Turgut; Osmanoğlu, Kasım; Üstün, Nilgün; Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Aşil tendinopatileri, sıklıkla tendona aşırı yüklenme sonucu gelişen ağrılı bir durumdur. Etyolojisinde tendon iskemisi, mikro yırtıklar, metabolik faktörler gibi birçok etken rol alır. Aşil tendonunda vaskülaritenin az olduğu non-insersiyonel tendon bölgesi, tendinopatinin sık geliştiği bir lokalizasyondur. Bu yazıda 57 yaşında, sağ topuk arkasında ağrı ve şişlik olan bir olguyu sunarak hastalığın tedavisi ve tedavi yanıtını izlemede ultrasonografnin önemini tartıştık. (Türk Osteoporoz Dergisi 2015;21: 37-9)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Association of vitamin D with disease activity in rheumatoid arthritis and ankylosing spondylitis
    (2015) Yağız, Abdullah Erman; Üstün, Nilgün; Paksoy, Hacer; Üstün, İhsan; Mansuroğlu, Ayhan; Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Amaç: Vitamin D eksikliğinin, romatoid artrit (RA) ve ankilozan spondilit (AS) gibi otoimmun hastalıklarda başlatıcı bir neden mi yoksa hastalık aktivitesiyle ilişkili mi olduğu hala merak edilen bir konudur. Çalışmamızın amacı, Th1 baskın hastalıklardan olan RA ve AS hastalarında serum vitamin D seviyeleri ile hastalık aktiviteleri arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız, retrospektif olarak 92 RA’li hasta, 100 AS’li hasta ve 62 sağlıklı kontrolün dosyalarından elde edilmiş bilgileri içermektedir. Çalışmaya alınanların yaşı, cinsiyeti, hastalık süreleri, kullandığı ilaçlar, vitamin D seviyeleri, kalsiyum, C-reaktif protein (CRP) ve eritrosit sedimentasyon hızı (ESH) değerleri kayıt edildi. Hastalık aktiviteleri RA’li hastalarda hastalık aktivite skoru-28 (DAS28) ile, AS’li hastalarda ise bath ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi (BASDAİ) ile değerlendirildi. Bulgular: Vitamin D seviyeleri tüm gruplarda düşüktü. AS hastalarında, vitamin D seviyeleri ile BASDAİ, ESH ve CRP arasında istatiksel olarak negatif korelasyon yoktu (sırasıyla, r=-0.059, p=0.560, r=-0.072, p=0.473, r=-0.112, p=0.268). RA’li hastalarda ise vitamin D düzeyi ile DAS28 arasında anlamlı negatif korelasyon yoktu (r=-0.090, p=0.392). Tartışma: Çalışmamızda, tüm gruplarda vitamin D seviyeleri düşük bulundu ve bu vitamin D eksikliğinin, RA ve AS’in etyolojisinden ziyade hastalık aktivitesi ile ilişkili olabileceğini akla getirmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Brakial pleksopatide klinik, EMG ve MR nörografi bulgularının değerlendirilmesi
    (2022) Karazincir, Sinem; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Okuyucu, Emine Esra; Burakgazi, Gülen
    Amaç: Çalışmanın amacı brakial pleksopatide MR nörografi sonuçlarını elektrodiagnostik test ile birlikte değerlendirmek ve MR nörografinin yararlığını saptamaktır. Yöntem: Brakial pleksopati şüphesi bulunan ve elektrodiagnostik test yapılan 50 hasta çalışmaya dahil edildi. MR nörografide Brakiyal pleksusun kök, gövde ve kord seviyesinde seyri, kalibrasyonu, sinyal yoğunluğu ve devamlılığı 2 bağımsız radyolog tarafından değerlendirildi. Bulgular: Elektrodiagnostik test altın standart tanı testi kabul edilerek yapılan analizde MR nörografinin tanısal doğruluk, duyarlılık, özgüllüğü; 1. okuyucu için sırasıyla %64, %45.16, %94.73; 2. okuyucu için sırasıyla %74, %67.74, %84.21 idi. Okuyucular arası tutarlılık %78 idi. Sonuç: Brakial pleksopati klinik şüphesi bulunan hastalarda MR’ın duyarlılığı ve okuyucular arasındaki uyum orta derecede bulundu. MR nörografi brakial pleksopatiyi gösterebilir ancak pleksusun normal görünümü pleksopati tanısını dışlamamalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Can foot pain and musculoskeletal disorders be counted as risk factors for falls in the elderly?
    (2010) Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Güler, Hayal; Kalıcı, Aydıner; İnanoğlu, Deniz; Özer, Cahit
    Introduction: In this study, it was aimed to determine whether musculoskeletal disorders (FMDs) and/or foot pain (FP) were risk factors for falls and deteriorating health status in the elderly. Materials and Method: Two hundred fifty five patients aged over 60 years were enrolled in the study. The elderly filled the questionnaire about FP and falling. The FMDs in the study included hallux valgus (HV), hammer toe (HT), mallet toe (MT), claw toe (CT), overlapping toe (OT), pes cavus (PC), pes planus (PP), metatarsalgia (MA) and plantar fasciitis (PF). Participants&#8217; risk of falling was assessed using The Performance-Oriented-Mobility-Assessment and the health status was measured using The Short-Form (SF)-36. Results: A total of 255 patients with a mean age of 67.90±6.15 were examined; 175(69%) were female and 78 (31%) were male. Ninety-seven (38%) of the subjects reported FP and 103 (43.8%) patients were diagnosed as having FMDs. The most common FMD was HV (18.4%), followed by PF (15.9%), PP (13.3%), MA (12.9%), HT (7.8%), MT (4.3%), OT (3.5%), CT (1.6%) and PC (1.9%). FP, HV, PP, MA, PF, CT and OT were associated with risk of falling (p<0.05). There was a relationship between falls and the presence of FMD (p<0.01) and foot pain (p<0.01). PCSs of the patients with FP were lower than that of those without FP (p<0.05) Conclusion: FMDs and FP should be considered as risk factors for falling in the elderly.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of the Efficacy of Extracorporeal Shock Wave Therapy and Traditional Physiotherapy in Myofascial Trigger Points
    (2022) Güler, Kadir; Güler, Hayal; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Seyfettin, Ayça; Karazincir, Sinem; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Objective: The main purpose of this study is to compare the\refficacy of radial-extracorporeal shock wave therapy (r-ESWT) and traditional physiotherapy (TP) in the treatment of myofascial trigger points in\rthe upper trapezius muscle. Material and Methods: A total of 74 patients\rwith myofascial trigger points were randomly separated into the ESWT\r(n=37) group and the TP (n=37) group. The groups received treatment for\r2 weeks. A total of 66 (r-ESWT, n=30; TP, n=36) patients completed the\rstudy. Neck pain and disability were evaluated with Visual Analogue Scale\r(VAS), Quick-Disabilities of Arm, Shoulder and Hand Questionnaire (QDASH), and the Nottingham Health Profile (NHP). Active trigger points\rwere evaluated using ultrasound shear wave elastography (SWE). All outcome measurements were assessed before treatment, then at 2 weeks, and 1\rmonth after the completion of the treatment. Results: Significant improvements of VAS, Q-DASH, NHP, and SWE scores were observed at all time\rpoints after treatment in both treatment groups. When the change levels were\rcompared between the groups, the decrease in VAS, and the improvement\rin Q-DASH and NHP scores were significantly higher in the TP group than\rin the ESWT group. There was no significant difference between the groups\rin terms of the amount of change in SWE. Conclusion: The both methods\rwere useful in alleviating pain, improving function, and reducing shear modulus in myofascial trigger points, although TP seemed to be more effective\rthan ESWT.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of the Therapeutic Efficacy of Extracorporeal Shock Wave Therapy Versus Corticosteroid Iontophoresis in Carpal Tunnel Syndrome: A Prospective Randomized Study
    (2022) Osmanoğlu, Kasım; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Objective: To compare the effectiveness of radial extracorporeal shock wave therapy (r-ESWT) and corticosteroid iontophoresis (CI) in patients with carpal tunnel syndrome (CTS).\rMaterial and Methods: This randomized prospective study included \ra total of 72 wrists diagnosed with CTS of 54 patients with a mean age \rof 42.2±8.7 years (range, 22-59 years). The patients were randomly \rseparated into two groups. Group 1 (n=37) received r-ESWT, and \rGroup 2 (n=35) received CI. Evaluations were made at baseline and at \r0, 1 and 3 months after treatment using the visual analog scale (VAS), \rBoston Symptom Severity Scale (BSSS), Boston Functional Capacity \rScale (BFCS), grip strength, and electrophysiological examination. Results: Compared to baseline, the VAS, BSSS, BFCS, grip strength values at the 0, 1 and 3 months after treatment improved significantly in \rboth groups (all p<0.001). However the nerve conduction study results \rwere significantly improved only in r-ESWT group (all p<0.001). \rWhen the change levels were compared between the groups, the decrease in VAS (all p<0.001), the improvement in BSSS (p=0.029, \rp=0.023 and p=0.040, respectively), BFCS (p<0.001, p=0.001 and \rp<0.001, respectively), grip strength (all p<0.001), sensory nerve conduction velocity (p=0.001, p<0.001 and p<0.001, respectively) and distal motor latency (p=0.001, p=0.001 and p<0.001, respectively) before \rand at 0, 1 and 3 months after treatment were significantly higher in \rthe r-ESWT group than the CI group. Conclusion: This study revealed \rthat both methods were useful in alleviating pain and improving function in CTS, however r-ESWT seems to be more effective than CI.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Does B12 deficiency lead to syringomyelia?
    (Turkish Society of Physical Medicine and Rehabilitation, 2020) Güler, Kadir; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    A 20-year-old female was admitted to our clinic with the complaint of gait disturbance, which started three months ago and slowly progressed. Her medical history was non-specific. Her initial complaints began with numbness in her right foot and, then, under the left knee. Over time, activities such as sitting and standing up and climbing stairs became more difficult, and urinary incontinence started. Her physical examination revealed an ataxic gait pattern. Bilateral lower extremity strength was 4/5. Bilateral patellar reflexes were hyperactive. Bilateral Achilles reflexes were hypoactive. The plantar reflex was unresponsive at right and flexor at left. The superficial sensation was normal at lower extremities; however, there was a loss of deep sensation. The Romberg sign was positive. Laboratory test revealed that hemoglobin was 11 g/dL (reference: 13.6 to 17.2), mean corpuscular volume was 124 fL (reference: 80.4-95.9), serum vitamin B12 level was 80 pg/mL (reference: 190911), and liver and kidney function tests, electrolyte levels, blood glucose, glycosylated hemoglobin, C-reactive protein, and erythrocyte sedimentation rate were within normal limits. Nerve conduction studies showed that bilateral common peroneal, tibial, ulnar, and median nerve sensory and motor conduction were within normal limits.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Does kinesiology taping improve muscle strength and function in knee osteoarthritis? A single-blind, randomized and controlled study
    (Turkish League Against Rheumatism (TLAR), 2018) Öğüt, Halil; Güler, Hayal; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Velioğlu, Turgut; Turhanoğlu, Ayşe Dicle;
    Objectives: This study aims to evaluate the efficacy of kinesiology taping (KT) on pain, movement restriction, walking speed, daily living activities, and isokinetic muscle performance in female patients with knee osteoarthritis (OA). Patients and methods: The study included 61 female patients (mean age 53.5±3.5 years; range 50 to 60 years) who were admitted to Physical Medicine and Rehabilitation Outpatient Clinic with complaints of mechanical knee pain. Knee OA was diagnosed according to the clinical/radiological criteria of the American College of Rheumatology and patients with Kellgren-Lawrence grade 2 and 3 were included. Patients were randomly divided into two groups. Both groups received transcutaneous electrical nerve stimulation for 30 minutes, hot pack for 30 minutes, and therapeutic ultrasound for 10 minutes in a day for three weeks (five days in a week). Also, one group was treated with KT (KT group, n=31) while the other group was treated with sham-KT (sham-KT group, n=30) one time a week for three weeks. A home program of around the knee strengthening exercises was recommended for all patients. All patients were evaluated with Visual Analog Scale (VAS), Western Ontario and McMaster Osteoarthritis Index (WOMAC) values, goniometric measurement of active knee range of motion, 50-meter walking distance, and isokinetic knee extensor muscle peak torque measurements before treatment, at the end of treatment, and at one month and three months after treatment. Results: There was a significant improvement in after treatment and first month VAS values in the KT group compared to the sham-KT group (p<0.05). In the KT group, the WOMAC pain and WOMAC total scores decreased significantly after treatment compared to the sham-KT group (p<0.05). VAS values were significantly decreased after treatment in both groups (p<0.05). In both groups; WOMAC pain, stiffness, physical function, and total values decreased significantly after treatment (p<0.05). In both groups, isokinetic quadriceps peak torque measurements were increased after treatment (p<0.05). Conclusion: The application of KT to females with knee OA appears to be a method that may be effective on pain and functional capacity
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The effect of anti-tumor necrosis factor-alpha treatment on muscle performance and endurance in patients with ankylosing spondylitis : a prospective follow-up study
    (2017) Demirkapı, Musa; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Objectives: This study aims to evaluate muscle performance by using isokinetic dynamometer before and at third month of anti-tumor necrosis factor-alpha treatment in ankylosing spondylitis patients.Patients and methods: Thirty ankylosing spondylitis patients (23 males, 7 females; mean age 39.3±8.6 years; range 18 to 45 years) starting on antitumor necrosis factor-alpha treatment and 30 healthy controls (23 males, 7 females; mean age 39.1±8.8 years; range 18 to 48 years) with similar age, body mass index, and sex were enrolled. The clinical anthropometric measurements of chest expansion, lumbar Schober test, hand-finger floor distance and visual analog scale-global, C-reactive protein, erythrocyte sedimentation rate, Ankylosing Spondylitis Disease Activity Score-C-reactive protein and Ankylosing Spondylitis Disease Activity Score-erythrocyte sedimentation rate, Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index, Bath Ankylosing Spondylitis Metrology Index, Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index, Bath Ankylosing Spondylitis Metrology Index were determined before and at third month of the treatment.Results: There was no statistically significant difference in age, sex and, body mass index between the groups (p>0.05). A statistically significant difference was detected between 60?/second and 180?/second peak torque in angular velocity of flexor and extensor muscles (p<0.05). A significant difference was detected in respect to total work of patients with 180?/second peak torque in angular velocity of flexor and extensor muscles (p<0.05). There was a statistically significant difference between the findings of 60?/second and 180?/second peak torque in angular velocity of flexor and extensor muscles (p<0.05). Isokinetic test results were better at third month after treatment than before treatment.Conclusion: The results of this study showed that both functional limitations and performance and endurance of muscles may be improved with anti-tumor necrosis factor-alpha treatment in ankylosing spondylitis patients.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Fatal interstitial pneumonia as an advers reaction in patient with rheumatoid arthritis : A case report
    (2008) Kaya, Sedat; Turhanoğlu, Selim; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Acute interstitial pneumonia developed three weeks after the administration of leflunomide(LEF) in a 53-year-old woman with rheumatoid arthritis. She developed nausea and diarrhea as well as dyspnea before coming to the hospital and LEF treatment was stopped. She suddenly experienced severe dyspnea and her chest x-ray showed reticular shadows in her lower lung fields which had not been detected before. Partial oxygen pressure of her arterial blood fell all of a sudden, which necessitated an emergency admission to the intensive care unit. After endotracheal intubation, mechanical ventilation support was started due to acute respiratory failure. The patient died of respiratory failure 7 days after the onset of acute interstitial pneumonia
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Isokinetic assessment of the wrist muscles in females with fibromyalgia
    (2016) Güler, Hayal; Yıldızgören, Mustafa Turgut; Üstün, Nilgun; Paksoy, Hacer; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Objectives: This study aims to evaluate wrist muscle strength and muscle fatigue in females with fibromyalgia syndrome (FMS) and compare the results with those of healthy controls.Patients and methods: Thirty consecutive female FMS patients (mean age 39.8±6.7 years; range 25 to 49 years) and 50 age and body mass index similar healthy females (mean age 35.4±7.9 years; range 27 to 48 years) were enrolled. Patients' clinical characteristics were recorded and symptoms were evaluated by the Fibromyalgia Impact Questionnaire. In addition to the demographic characteristics, physical activities of all subjects were questioned, isokinetic muscle performance was measured, and fatigue index was calculated by endurance test.Results: The peak torque values of the wrist extensor and flexor muscles (at an angular velocity of 90°/second) were higher in the control group than in the FMS group (both p<0.01). There were no differences between the groups in terms of the fatigue indexes of the flexor and extensor muscles of the wrist (both p>0.05). While there were differences between the groups regarding weekly hours of walking (p=0.01) and house cleaning (p<0.001), no differences were determined for weekly hours of bicycling, gardening, doing sports, or total physical activity. There was no correlation between the peak torque values and clinical characteristics in FMS group.Conclusion: Patients with FMS had decreased muscle strength compared to healthy controls. Further studies with larger participants are needed to explain the relationship between upper limb muscle performance and FMS, as well as the underlying pathogenesis
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Klinik ve elektrofizyolojik tanılar arasındaki tutarlılık
    (2009) Okuyucu, Emine Esra; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Duman, Taşkın; Savaş, Nazan; Mengüloğlu, Necdet; Melek, İsmet Murat
    AMAÇ: Bu çalışma incelenmek üzere elektronöromiyografi (ENMG) laboratuvarına gönderilen hastaların klinik ön tanı ile ENMG sonuçlarının tutarlı olup olmadığını araştırmak amacıyla retrospektif olarak yapıldı. YÖNTEMLER: ENMG laboratuvarına çeşitli anabilim dallarınca yönlendirilen ve çeşitli klinik ön tanılarla istemleri yapılan 957 hasta bu çalışmaya dahil edilmiştir. Demografik bulguları, muhtemel klinik tanı, istemin yapıldığı anabilim dalı ve elektrofizyolojik inceleme sonrasında elde edilen sonuç kayıt edildi ve istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: ENMG incelemesi yapılan 957 hastanın 644 (%67.3)’ü kadın, 313 (%32.7)’ü erkekti ve yaş ortalaması 45.40 ± 14.54 idi. Hastaların ENMG istemleri nöroloji, ortopedi, nöroşirürji ve fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerince yapıldı. Hastalara uygulanan elektromiyografi sonucuna göre; hastaların %53.6’sının (n= 513) sonucu ön tanı ile uyumlu bulunurken, %41.5’inin (n= 397) ENMG’si normal olarak değerlendirildi, %4.9’una (n= 47) ise ön tanılardan farklı tanılar koyuldu. Ön tanıların ENMG ile de desteklenmesi bakımından analiz edildiğinde istem yapılan klinikler arasında istatistiksel bir farklılık saptanmadı (p= 0.794). Karpal tünel sendromu, polinöropati, radikülopati-pleksopati, tuzak nöropati ve miyopati ön tanılarının ENMG ile de desteklenmesi arasındaki farklılık istatistiksel olarak analiz edildiğinde; bu ön tanılar arasında ENMG ile uyum bakımından farklılık saptandı (p< 0.001). SONUÇ: Periferik sinir sistemi tutulumu gösteren hastalıkların tanısında önemli rol oynayan ENMG incelemesi nörolojik muayenenin bir devamıdır. Bu nedenle ENMG istemi klinik olarak koyulan tanıyı desteklemek için olduğu kadar, diğer olası ön tanıları dışlamak amacıyla da yapılabilir. Bu da çalışmamızdaki ön tanı ile ENMG sonrası tanılar arasındaki uyumdaki azlığın nedeni olabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Musculoskeletal pain in elderly patients with osteoporosis : A multicenter study
    (2012) Gökçe Kutsal, Yeşim; Özdemir, Oya; Karahan, Sevilay; Akyol, Yeşim; Borman, Pınar; Doğan, Asuman; Eyigör, Sibel; Güzel, Rengin; Ortancıl, Özgür; Savaş, Serpil; Şenel, Kazım; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Yağcı, İlker
    Amaç: Çalışmanın amacı kas iskelet sistemi (KİS) yakınması ile başvuran yaşlı hastalar içerisinden osteoporozu (OP) olanları belirlemek, bu hastaların ağrıyan bölgelerinin dağılımını ve KİS hastalıklarına yönelik kullandıkları ilaçları değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Dokuz farklı şehirdeki polikliniklere ardı sıra başvuran 1141 hasta OP tanısına yönelik olarak tarandı. Hastaların yaşları, cinsiyetleri, kas iskelet sistemine dair başvuru yakınmaları, tanıları ve ilaç kullanımları kaydedildi. Bulgular: Yaş ortalaması 71,9±5,3 yıl olan 382 hastanın (341 kadın, 41 erkek) OP tanısı mevcuttu. Her iki cinste de hastaların en sık başvuru yakınmaları bel (%54,5) ve sırt ağrısı (%39,6) olarak belirlendi. Bunları sırasıyla diz, kalça, boyun ve omuz ağrısı takip ediyordu. OP’ye en sık eşlik eden tanılar arasında osteoartrit (%36), lomber spondiloz/stenoz (%21) ve servikal spondiloz/stenoz (%10) ilk sıralarda yer alıyordu. Hastaların kullanmakta olduğu ortalama ilaç sayısı 3±1,2 idi. OP tedavisine yönelik olarak en sık reçetelenen ilaçlar bifosfonatlardı (%59). KİS ağrıları için hastaların %46,6’sı non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (sistemik ve/veya topikal), %24,6’sı ise parasetamol kullanıyordu. Sonuç: OP’si olan yaşlı hastalarda bel ağrısının altta yatan nedeninin açığa çıkarılması için tam bir fizik muayene yapılması çok önemlidir. Bununla birlikte, çoklu ilaç kullanımını en alt düzeye getirmek için farmakolojik olmayan yaklaşımların KİS hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceği mutlaka akılda tutulmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Osteopenisi olan ankilozan spondilitli hastalarda kemik mineral yoğunluğu ile hastalık aktivitesi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
    (2013) Güler, Hayal; Üstün, Nilgün; Bolaç, Veli Enes; Yağız, Abdullah Erman; Mansuroğlu, Ayhan; Yengil, Erhan; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Amaç: Ankilozan Spondilit (AS), kronik inflamatuvar bir hastalıktır. Lokal sitokin salınımı ve immobiliteye bağlı olarak AS’de spinal osteopeni yaygındır. Bu çalışmada, osteopenisi olan Ankilozan Spondilitli hastalarda kemik mineral yoğunluğu ile hastalık aktivitesi arasındaki ilişkiyi değerlendirdik. Gereç ve Yöntem: 61 AS’li hasta (26K, 35E) çalışmaya alındı. Hastaların; hastalık süresi, sabah tutukluğu süresi, schober testi, Eritrosit sedimentasyon hızı (ESH) ve C reaktif protein (CRP) değerleri kaydedildi. Hastalık aktivitesi Bath Ankylosing Spondylitis Disease Activity Index (BASDAI) ile değerlendirildi. Kemik mineral yoğunluğu (KMY) GE/LUNAR DPX PRO cihazı kullanılarak ölçüldü. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 38,67±10,81, ortalama hastalık süresi 7,87±7,09 yıl idi. 34 (%55,7) hastada osteopeni vardı. Bu hastaların ortalama lomber ve femur KMY değerleri 1,03±0,16 ve 0,88±0,09 olarak bulundu. 27 (%44,3) hastanın KMY ölçümleri normal sınırlardaydı. Bu hastaların ortalama lomber ve femur KMY değerleri 1,20±0,11 ve 1,11±0,15 olarak bulundu. KMY değerleri normal olan grupla osteopeni olan grup arasında ESH, CRP, ve BASDAI değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Osteopenisi olan grupta, KMY değerleri ile ESH, CRP, ve BASDAI değerleri arasında bir korelasyon saptanmadı (p>0,05). Sonuç: Çalışmamızda, osteopenisi olan AS’li hastalarda kemik mineral yoğunluğu ile hastalık aktivitesi arasında ilişki bulunmamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Plasma resistin and leptin levels in overweight and lean patients with rheumatoid arthritis
    (2009) Canoruç, Naime; Kale, Ebru; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Özmen, Şehmus; Ogün, Ceyla; Kaplan, Abdurrahman
    Aim: Adipocytokines are now considered important players in the etiopathogenesis of numerous metabolic and inflammatory disorders. However, plasma leptin and resistin levels in rheumatoid arthritis (RA) are still unclear. We aimed to investigate the plasma levels of leptin and resistin in patients with rheumatoid arthritis and to compare them with controls. Materials and Methods: Consecutive 52 patients with RA were compared with 52 control subjects in terms of mean leptin and resistin levels. Results: Patients with RA showed considerably higher plasma levels of leptin (34.3 ± 27.9 vs. 11.1 ± 4.1) and resistin (4.8 ± 0.7 vs. 4.0 ± 1.3) than healthy controls (P < 0.0001). There was no significant difference regarding age, duration of disease, sex, CRP, and leptin and resistin levels between overweight and lean RA subjects. Plasma leptin level was significantly correlated with ESR (Erythrocyte Sedimentation Rate) (r = 0.287, P = 0.039) and swollen and tender joint count (r = 0.563, P < 0.0001) but not with resistin in subjects with RA. Measuring the plasma leptin level may be a potential marker of disease activity in RA. Conclusions: Studies including more RA patients might be needed to define the role of leptin and resistin in RA subjects.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Romatoid artrit ve ankilozan spondilit hastalarında göz bulgularının değerlendirilmesi
    (2014) Yağız, Abdullah Erman; Üstün, Nilgül; Ayhan Tuzcu, Esra; İlhan, Nilüfer; Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle
    Amaç: Romatoid artrit ve ankilozan spondilitte eklem bulguları dışında göz tutulumları da görülebilmektedir. Bu çalışmanın amacı, romatoid artrit ve ankilozan spondilit hastaları arasında göz tutulumu sıklığını, tipini belirlemek ve hastalık aktiviteleri ile arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Metaryal ve metod: Çalışmamıza 37 romatoid artritli ve 47 ankilozan spondilitli hasta alınmıştır. Hastalarda tam kan sayımı, biyokimyasal parametreler, eritrosit sedimentasyon hızı, C-reaktif protein düzeylerine bakılmıştır. Hastalık aktivitesi romatoid artritli hastalarda hastalık aktivite skoru 28, ankilozan spondilitli hastalarda ise bath ankilozan spondilit hastalık aktivite indeksi ile değerlendirilmiştir. Ankilozan spondilitli hastaların spinal hareket durumlarını belirlemede bath ankilozan spondilit metroloji indeksi kullanılmıştır. Tüm hastalara ayrıntılı göz muayenesi göz kliniğinde aynı hekim tarafından yapılmıştır. Bulgular: Çalışmamızda romatoid artritli hastaların %35.1'inde kuru göz, %13.5'unda punktat keratit, %8.1'inde arka subkapsüler katarakt saptanmıştır. Romatoid artritli hastalarda kuru göz ile yaş, hastalık süresi, hastalık aktivite skoru, eritrosit sedimentasyon hızı, ve C-reaktif protein değerleri arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır (p>0.05). Ankilozan sponilit hastalarının %19.1'inde göz kuruluğu, %17.1'inde glokom, %10.6'ınde üveit, %6.4'ünde subkapsüler katarakt saptanmıştır. Ankilozan spondilitli üveiti olan hastaların hastalık süresinin olmayanlara göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p= 0.036). Ancak üveiti olan hastalarla olmayanlar arasında yaş, hastalık aktivite indeksi, metroloji indeksi, eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein değerleri arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır (p>0.05). Sonuç: Bu çalışmada sonuç olarak, romatoid artritli ve ankilozan spondilit hastalarında kuru göz en sık rastlanan göz bulgusudur. Ankilozan spondilitli hastalarda üveit ile hastalık süresi arasında anlamlı ilişki saptanmıştır. Ancak hastalık aktivite göstergeleriyle romatoid artritli hastalarda kuru göz, ankilozan spondilitli hastalarda üveit arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Subakromiyal sıkışma sendromu olan hastalarda ketoprofen fonoforezi ile ketoprofen ve lidokain-prilokain fonoforez uygulamasının karşılaştırılması
    (2009) Güler, Hayal; Turhanoğlu, Ayşe Dicle; İnanoğlu, Kerem; İnanoğlu, Deniz; Özer, Cahit
    Amaç: Çalışmanın amacı, subakromiyal sıkışma sendromu olan hastalarda ketoprofen ve lidokain-prilokain fonoforez uygulamasının, tek başına ketoprofen fonoforezine bir üstünlüğü olup olmadığının değerlendirilmesi idi. Yöntem ve Gereçler: Çalışmaya subakromiyal sıkışma sendromu olan 70 (39 kadın, 31 erkek) hasta alındı. Hastalar iki gruba ayrıldı ve her iki grubada 15 seans fizik tedavi ve rehabilitasyon programı uygulandı. Birinci gruba ketoprofen ve lidokain- prilokain fonoforezi, ikinci gruba sadece ketoprofen fonoforezi uygulandı. Ayrıca tüm hastalara sıcak paket, TENS ve egzersiz uygulandı. Hastaların omuz ağrısı şiddeti vizüel analog skala (VAS) ile değerlendiridi. Eklem hareket açıklığı (EHA) gonyometre ile ölçüldü. Hastaların fonksiyonel durumu UCLA (The University of California-Los Angeles) skorlaması ile değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler tedavi öncesinde, tedavi sonrası 1.ayda ve tedavi sonrası 3. ayda yapıldı. Bulgular: Tedavi öncesi iki grup arasında VAS, UCLA skorları açısından istatistiksel olarak fark yoktu (p>0.05). Tedavi sonrası 3.ay takiplerinde; grup 1'in VAS skorları grup 2'den daha düşük bulundu (p=0.020). Tedavi öncesi grup 2'nin EHA; fleksiyon, abduksiyon, iç rotasyon ölçümleri grup 1'den daha yüksekti (p=0.009, p=0.001, p=0.019). Tedavi sonrası 1. ay takiplerinde de grup 2'nin, abduksiyon ölçümleri grup 1'den daha yüksekti (p=0.024). Fakat tedavi sonrası 3.ay takiplerinde iki grup arasında UCLA ve EHA değerleri açısından istatistiksel olarak fark yoktu (p>0.05). Ayrıca, iki grup arasında tedavi öncesi ve sonrası dış rotasyon ölçümleri açısından fark yoktu (p>0.05). Sonuç: Çalışmamızda, subakromiyal sıkışma sendromu olan hastalarda, tedavi sonrası 3.ay değerlendirmede, ketoprofen ve lidokain- prilokain fonoforezi ağrı ve EHA üzerine daha etkili bulunmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Tramadol Iontophoresis added to treatment of knee osteoarthritis
    (2010) Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Güler, Hayal; İnanoğlu, Deniz; İnanoğlu, Kerem; Turhanoğlu, Selim
    Objective: The objective of the present study was to investigate whether tramadol iontophoresis added to therapy is superior to the therapy methods alone (transcutaneous electrical nerve stimulation (TENS), hot pack, ultrasound, and exercise therapy) in patients with knee OA. Materials and Methods: A total of 72 patients who admitted to the outpatient clinic of Physical Medicine and Rehabilitation were included in this study. The diagnosis was based on the American College of Rheumatology (ACR) criteria for knee OA. The patients were randomly separated into two groups. Group 1 received physical therapy and Group 2 received tramadol iontophoresis in addition to the therapy for a period of two weeks. Patients were evaluated according to pain and functional capacity assessed using visual analogue scale (VAS) and Western Ontario McMaster Universities Osteoarthritis Index (WOMAC) before therapy and following the 10th session, and at 1 and 3 months.Results: The mean age and duration of the knee pain were 58.53±8.38, 5.00±2.66 years in the control group and 58.15±7.70, 4.71±2.70 years in the tramadol iontophoresis group. There were no significant differences between groups in the mean age and duration of the knee pain, body mass index (BMI), VAS and WOMAC scores before therapy. Following the 10th session, and after 1 and 3 months, VAS and WOMAC scores were significantly decreased in both groups when compared with the baseline values (p<0.001). VAS scores were significantly lower in the tramadol iontophoresis group compared to controls following the 10th session (p<0.001). However, no significant difference was found between WOMAC scores of the tramadol iontophoresis and control groups (p>0.05). Conclusion: We conclude that tramadol iontophoresis added to physical therapy may be useful for relieving pain of knee OA during the treatment period
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Üst ekstremite tutulumuyla seyreden diyabetik radikülopleksus nöropati : Olgu sunumu
    (2010) Turhanoğlu, Ayşe Dicle; Güler, Hayal; Okuyucu, Esra; Kızıl, Nurhan
    Diyabetik radikülopeksus nöropati diyabetli hastalarda akut veya subakut gelişen genellikle kalça çevresini tutan tek veya iki yanlı proksimal kas gücü kaybı ile seyreden, göreceli olarak nadir görülen bir nöropati tipidir. 71 yaşındaki diyabetli erkek hastada 3 ay içerisinde sağ omuz ve kol kaslarında atrofiyle seyreden kas zafiyeti gelişti. Hastanın sağ omuz hareketleri kısıtlıydı ve sol kolunu kaldıramıyordu. Klinik ve elektrodiagnostik bulgularla hastaya diyabetik radikülopeksus nöropati tanısı kondu. Bu yayında olgu literatür eşliğinde sunuldu.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim