Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Şimşek, Mesut" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    1D TAŞKIN MODELLEMELERİ AÇISINDAN TOPO SYM VE ALOS SAM VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI: ALARA ÇAYI ÖRNEĞİ (ANTALYA)
    (2020) Utlu, Mustafa; Şimşek, Mesut; Öztürk, Muhammed Zeynel
    Günümüzde doğal afet çalışmalarında yaygın olarak kullanılan sayısal yükselti modelleri (SYM) ve sayısal arazi modelleri (SAM) taşkındinamiklerinin anlaşılmasında da önemli bir yer tutmaktadır. Taşkınların hidrodinamik açıdan anlaşılmasında ve analiz edilmesindekullanılan bu veriler aynı zamanda tehlike ve risk çalışmalarında da büyük öneme sahiptir. Bu çalışma da Alara Çayı havzasına ait 10mçözünürlükte Topo SYM ve 30m çözünürlükte Alos SAM verileri bir boyutlu (1D) taşkın modeli kapsamında değerlendirilmiştir.Çalışma sahasındaki 1D hidrolik taşkın model sonucunda yayılış-hız-derinlik özellikleri taşkın ıslah dönemi öncesi dönemde eldeedilen SYM ve taşkın ıslah dönemi sonrası elde edilen SAM verileri üzerinden ele alınmıştır. Topo SYM ve Alos SAM verilerindenoluşturulan hidrolik modellemede, 10-50-100-1000 yıllık farklı tekrarlama sıklığına bağlı olarak maksimum akım değerleri testedilmiştir. Topo SYM verisinin taşkın ıslah döneminden önce üretilmiş olması ve güncel topografyayı temsil etmemesi nedeniyletaşkın modellemesinde özellikle yayılış alanlarında farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Maksimum yayılış alanı Topo SYMverisinde 3.60 km2iken Alos SAM verisinde 3.24 km2’dir. Her iki modelde de taşkın yayılış alanının birkaç nokta dışında benzersonuçlar taşıması Alos SAM 30m verisinin güncel olmayan topografyalarda yapılacak taşkın çalışmalarında kullanılabileceğinigöstermektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Anadolu’nun sirk gölleri
    (2021) Öztürk, Muhammed Zeynel; Şimşek, Mesut; Utlu, Mustafa
    Başta sirk gölleri olmak üzere, buzul gölleri Anadolu’daki yüksek dağlık alanların alpin kuşağında yer alan en önemli gölleri oluşturmaktadır. Anadolu’daki buzul jeomorfolojisi ve Kuvaterner buzullaşma koşulları hakkında birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen sirk gölleri yeterince incelenmemiştir. Bu eksiklikten dolayı bu çalışmada Anadolu’daki tüm sirk göllerinin dağılışı ve morfometrik özellikleri CBS tabanlı olarak incelenmiştir. Uydu görüntüleri ve topografya haritaları üzerinden yapılan haritalama çalışmalarında 28 farklı kütle üzerinde toplam 660 adet sirk gölü tespit edilmiştir. Alansal dağılış özelliklerine göre sirk göllerinin çok büyük bir bölümü (%77) Doğu Karadeniz Dağları üzerinde bulunmaktadır ve bu dağlık alanlarda sirk gölü/sirk sayısı oranı (G/S oranı) %30’a ulaşmaktadır. Batı ve Orta Toroslar’da buzullaşmaya uğramış birçok kütle ve yüzlerce sirk bulunmasına rağmen sirk gölü sayısı çok azdır ve birçok kütle üzerinde hiç sirk gölü yer almamaktadır (G/S oranı 0’dır). Bu durumun oluşmasında litolojik koşullar büyük etkiye sahiptir. Batı ve Orta Toroslar’da buzullaşmaya uğramış kütleler karstik birimlerden oluşurken, Doğu Karadeniz Dağları karstik olmayan volkanik ve intrusif birimlerden oluşmaktadır. Morfometrik hesaplamalara göre Anadolu’daki tüm sirk göllerinin ortalama yükseklikleri 2882 metredir ve bu değer Kuvaterner buzul dönemleri kalıcı kar sınırı ölçümleri ile örtüşmektedir. Göl büyüklükleri açısından göllerin ortalama alanları 13.346 m2 (0,0133 km2)’dir ve alan sınıflandırmasına göre göllerin neredeyse tamamına yakını küçük göl sınıfı içerisindedir (%99,5). Küresel grid tabanlı iklim verilerine göre sirk gölü alanlarının yıllık ortalama sıcaklığı -0,11°C, yıllık toplam yağış değeri ise 825 mm’dir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    ÇANKIRI JİPS PLATOSU ÜZERİNDEKİ ÇÖZÜNME DOLİNLERİNİN MORFOMETRİK ÖZELLİKLERİ
    (2022) Ataol, Murat; Şimşek, Mesut
    Çankırı ve yakın çevresi, Türkiye’de jips karstına ait şekillerin görüldüğü alanlardan biridir. Alanda daha önce sübsidans dolinleri ile çökme dolinleri tespit edilmiştir. Bu çalışmada çözünme dolinleri ele alınmış ve bu dolinlere ait morfometrik çalışmalar yapılmıştır. Çözünme dolinleri Çankırı şehir merkezinin 25 km kadar doğusunda, jips içeren katmanlardan oluşan plato sahasında yer almaktadır. Dolinlerin bulunduğu yükseklik, platonun batısında 900 metrelerden başlayıp doğuya doğru 1500 metrelere kadar çıkmaktadır. 100 km2’lik bir alanda uydu görüntülerinden yararlanarak 1255 adet çözünme dolini tespit edilmiştir. Dolinlerin büyük bir kısmı 1200-1400 metreler arasında yükseklikte dağılış göstermektedir. Dolinlerin alan ortalaması 7000 m2’yi geçmektedir. Kernel yöntemiyle hesaplanan maksimum yoğunluk 50 dolin/km2’yi bulmaktadır. Dolinlerin büyük bir kısmının uzun eksenleri 150-300 metre aralığındadır. Uzun eksen yönelimlerinde hâkim yön tespit edilememiştir. Platonun doğu kesiminde jips katmanlarının daha kalın ve saf halde olmalarının çözünme dolinlerinin morfolojik gelişiminde önemli etkisi olmuştur. Alanda etkili olan akarsular dolinleri dış drenaja açarak, kütle hareketleri de dolinleri deforme ederek asli şekillerinin bozulmasına neden olmaktadır. Çankırı çevresi, kısa mesafeler arasında hem çökme hem sübsidans hem de çözünme dolinlerinin gözlenebildiği, jips karst topoğrafyasına ait şekillerin Sivas jips karst alanından sonra en yoğun görüldüğü alandır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    GEYİK DAĞI KÜTLESİNİN YÜZEY KARSTI JEOMORFOLOJİSİ VE KÜTLE ÜZERİNDEKİ KARST-BUZUL JEOMORFOLOJİSİ İLİŞKİS
    (2019) Şimşek, Mesut; Utlu, Mustafa; Poyraz, Murat; Öztürk, Muhammed Zeynel
    Büyük bölümü Jura-Kretase ve Permiyen karbonatlı kayaçlardan oluşan Geyik Dağı, karstikplato karakterinde yüksek bir kütledir. Pleyistosen buzullaşmalarından büyük oranda etkilenen kütle üzerinde çok iyi gelişmiş buzul ve karstik şekillerin iç içe bulunması, kütle üzerinde buzul-karst polijenik (glasiyokarstik) yerşekillerinin gelişmesiiçin uygun koşulları sağlamıştır. Bu çalışmada buzullaşma ve karstlaşma ilişkisine göre kütle üzerindeki polijenik jeomorfolojinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kütle üzerindeki en önemli yüzey karstı şekillerini karstik depresyonlar (dolin ve uvalalar), en önemli buzul şekillerini ise sirkler ve moren depoları oluşturmaktadır. 1/25.000 ölçekli 21 adet topografya haritası üzerinde gerçekleştirilen haritalama çalışmasına göre kütle üzerinde 550-2800 metreleri arasında toplam 25.599 dolin tespit edilmiştir. Maksimum karstik depresyon yoğunluğunun 145 adet/km2’ye ulaştığı kütlede, şekillerin % 80’ni 1600-2400 metreleri arasında bulunur. Çalışma alanı içerisinde sirklerin neredeyse tamamına yakını yükseltinin 2000 metre ve üzerinde olduğu kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı yamaçlarında gelişmiştir. Yüksek sahalarda yer alan karstik depresyonların bir kısmı buzulların yerleşmesi için uygun ortamları oluştururken, depresyonların bir kısmı da morenler tarafından örtülmüştür. Özellikle kütlenin merkezi ile güney kesimlerinde 1750-2300 metreleri arasındaki karstik alanlar moren depoları ile kaplı durumdadır. Bu durum buzullaşma öncesinde oluşan çözünme dolinlerinin morenler ile kaplanmasına neden olmuştur. Ancak morenler ile kaplı dolinlerde karstlaşma moren örtüsü altında devam ederek örtülmüş, sübsidans ve örtü çökme dolinlerinin gelişmesini sağlamıştır. Araştırma alanındaki buzul sedimentlerinin ikinci etkisi ise alanın güney kesiminde yer alan Çimi Polyesi’nde görülmektedir. Polyeyi dolduran iri kum boyutundaki buzul sedimentleri rüzgâr ile taşınarak dolinlerin dolmasına neden olmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Geyik Dağı kütlesinin yüzey karstı jeomorfolojisi ve kütle üzerindeki karst-buzul jeomorfolojisi ilişkisi
    (Ege Üniversitesi, 2019) Şimşek, Mesut; Utlu, Mustafa; Poyraz, Murat; Öztürk, Muhammed Zeynel
    Büyük bölümü Jura-Kretase ve Permiyen karbonatlı kayaçlardan oluşan Geyik Dağı, karstik plato karakterinde yüksek bir kütledir. Pleyistosen buzullaşmalarından büyük oranda etkilenen kütle üzerinde çok iyi gelişmiş buzul ve karstik şekillerin iç içe bulunması, kütle üzerinde buzul-karst polijenik (glasiyokarstik) yerşekillerinin gelişmesi için uygun koşulları sağlamıştır. Bu çalışmada buzullaşma ve karstlaşma ilişkisine göre kütle üzerindeki polijenik jeomorfolojinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kütle üzerindeki en önemli yüzey karstı şekillerini karstik depresyonlar (dolin ve uvalalar), en önemli buzul şekillerini ise sirkler ve moren depoları oluşturmaktadır. 1/25.000 ölçekli 21 adet topografya haritası üzerinde gerçekleştirilen haritalama çalışmasına göre kütle üzerinde 550-2800 metreleri arasında toplam 25.599 dolin tespit edilmiştir. Maksimum karstik depresyon yoğunluğunun 145 adet/km2 ’ye ulaştığı kütlede, şekillerin % 80’ni 1600-2400 metreleri arasında bulunur. Çalışma alanı içerisinde sirklerin neredeyse tamamına yakını yükseltinin 2000 metre ve üzerinde olduğu kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı yamaçlarında gelişmiştir. Yüksek sahalarda yer alan karstik depresyonların bir kısmı buzulların yerleşmesi için uygun ortamları oluştururken, depresyonların bir kısmı da morenler tarafından örtülmüştür. Özellikle kütlenin merkezi ile güney kesimlerinde 1750-2300 metreleri arasındaki karstik alanlar moren depoları ile kaplı durumdadır. Bu durum buzullaşma öncesinde oluşan çözünme dolinlerinin morenler ile kaplanmasına neden olmuştur. Ancak morenler ile kaplı dolinlerde karstlaşma moren örtüsü altında devam ederek örtülmüş, sübsidans ve örtü çökme dolinlerinin gelişmesini sağlamıştır. Araştırma alanındaki buzul sedimentlerinin ikinci etkisi ise alanın güney kesiminde yer alan Çimi Polyesi’nde görülmektedir. Polyeyi dolduran iri kum boyutundaki buzul sedimentleri rüzgâr ile taşınarak dolinlerin dolmasına neden olmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Geyik Dağı üzerindeki dolin ve uvalaların morfotektonik önemi
    (Türk Coğrafya Kurumu, 2019) Şimşek, Mesut; Öztürk, Muhammed Zeynel; Turoğlu, Hüseyin
    Karbonatlı anakayanın çözünmesi sonucunda oluşan dolin ve uvalalar (karstk depresyonlar) Toros Dağları’ndaki yüksek karstk alanların hakim yerşekillerindendir. Bu şekillerin oluşumu, yoğunluğu, şekil geometrisi ve dağılım deseni üzerinde yapısal unsurların büyük etkisi bulunur. Özellikle dolinlerin yönelimi üzerinde sıkışma, gerilme ve makaslamaya dayalı tektonik deformasyon yapılarının doğrultuları belirleyici olur. Bu araştrmada Geyik Dağı kütlesi üzerinde tektonizmanın dolin yoğunluğu, geometrisi ve dağılışlarında nasıl bir etkiye sahip olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştr. 1/25000 harita ölçeğinde tespit edilen tüm karstk şekiller coğrafi bilgi sistemleri ortamında poligon olarak sayısallaştrılmıştr. Ardından her şekle ait 7 farklı parametreden oluşan veri set oluşturulmuştur. 1x1 km’lik gridler aracılığıyla dolin yoğunluğunun ve 2.5x2.5 km’lik gridler aracılığıyla dolin yöneliminin alansal dağılışı ortaya konulmuştur. Topografya haritalarından gerçekleştrilen sayısallaştrma işlemi sonucunda 2.108 km2 ’lik alan içerisinde toplam 25.599 dolin ve uvala tespit edilmiştr. Kütle üzerinde karstk şekillerin yoğunluğu maksimum 145 adet/km2 ’ye kadar ulaşmaktadır. Tüm depresyonların uzun eksenlerinin yönelimleri dağın ve tektonik hatların genel uzanımına paralel olarak KB-GD doğrultusundadır. Tüm haritalar ve tektonik yapılar arasındaki ilişkilere göre bindirme faylarının yoğunluk üzerinde, yanal ve düşey atmlı fayların depresyonların şekilleri üzerinde daha fazla etkili olduğunu gösterir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kapadokya bölgesinin drenaj özellikleri
    (İstanbul Üniversitesi, 2019) Öztürk, Muhammed Zeynel; Özkan, Demet; Şimşek, Mesut
    Kapadokya bölgesinde erozyonal süreçlere bağlı olarak ignimbirit ve tüfler üzerinde kırgıbayır topografyası yaygın olarak oluşmaktadır. Kırgıbayır topografyası içerisinde en dikkati çeken yer şekilleri ise peribacalarıdır ve bölge içerisinde peribacalarının oluşumunu denetleyen çok fazla sayıda faktör bulunmaktadır. İgnimbiritlerin tabakanlanma, sertlik ve gözeneklilik özellikleri, topografik eğim koşulları, ignimbiritler içerisindeki süreksizliklerin şekli, boyutu ve sıklığı, iklimsel özellikler, drenaj koşulları vb. unsurlar başta peribacaları olmak üzere kırgıbayır topografyasının gelişimi üzerinde etkilidir. Bu çalışmada alandaki kırgıbayır topografyası ve peribacası gelişimini denetleyen ana etmenlerden bir tanesi olan drenaj özellikleri 1/25.000 ölçekli topografya haritalarına göre incelenmiştir. İlk olarak topografya haritalarından tespit edilen tüm vadiler CBS ortamında sayısallaştırılmıştır. Ardından her bir vadiye dizin numarası girilmiş ve drenaj yoğunluğu haritası oluşturulmuştur. Haritalama çalışmalarına göre 553 km2 ’lik alan içerisinde en yüksek akarsu yoğunluklarına Göreme Milli Parkı sınırları içerisindeki ignimbirit ve tüflerde ulaşılmaktadır (15.3 km/km2 ). Maximum akarsu yoğunluğunda en düşük değerler güney kesimdeki plato yüzeylerinde bazalt (9 km/km2 ), andezit (3.2 km/km2 ) ve dasitler (4.2 km/km2 ) üzerinde görülür. Strahler yöntemine göre akarsu dizinlerinin %53’ü 1. ve %22.7’si 2. dizine aittir. Elde edilen bu sonuçlar Göreme Milli Parkını içine havzalarda en yüksek akarsu yoğunluğunun milli park içerisindeki ignimbirit ve tüfler üzerinde olduğunu göstermiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kaya düşmesi tehlikesinin belirlenmesi ve önlenmesinde İHA tabanlı 3B modelleme çalışmaları: Murtaza Köyü örneği (Niğde)
    (2022) Öztürk, Muhammed Zeynel; Utlu, Mustafa; Şimşek, Mesut
    Bu çalışmada, Niğde İli Merkez ilçe sınırları içerisinde yer alan ve aktif kaya düşme olaylarının yaşandığı Murtaza köyündeki kaya düşme tehlikesi, insansız hava aracı (İHA) tabanlı oluşturulan yüksek çözünürlüklü sayısal yüzey modeli (SYM), arazi ölçüm verileri ve üç boyutlu (3B) kaya düşme modellemeleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Arazi çalışmaları ile düşme potansiyeline sahip 14 kaya bloğu tespit edilmiş ve kaya bloklarının her birine ait geometrik ölçümler yapılmıştır. Bu ölçümler aracılığıyla kaya blokları, RAMMS yazılımı içerisinde geometrik özelliklerine bağlı olarak gerçeğe yakın şekilde tanımlanmıştır. Tanımlanan blokların her birinden 100 adet olmak üzere yüksek çözünürlüklü SYM üzerinden toplam 1400 kaya düşmesi benzetim modellemesi gerçekleştirilmiştir. Böylece düşme potansiyeline sahip her bir kaya bloğunun kinetik enerjisi, zıplama yüksekliği, hareket hızı ve düşme yörüngeleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, yerleşim birimlerine yakın mesafede bulunan kaya blokları çok uzak mesafelere taşınmadan sönümlenmektedir. Kinetik enerji, hız ve sıçrama yüksekliği değerleri oldukça düşük olan bu kaya blokları görece olarak önemli bir tehlike oluşturmamaktadır. Ancak yerleşim birimlerinin kuzeybatısındaki yamaçlarda bulunan, şekil bakımından eş boyutlu ve yüksek hacimdeki kaya blokları bu bakımdan önem taşımaktadır. Bu kaya blokları geometrik özellikleri ve sahanın jeomorfolojisine bağlı olarak uzun mesafeler boyunca hareket edebilmekte, ev, yol vb., yapılar ile temas ederek ya da topografyaya bağlı olarak eğimin azaldığı yerlerde enerjileri sönümlenmektedir. Bu alanda kaya bloklarının oluşturduğu tehlikenin önlenmesi amacı ile model içerisinde 142 m uzunlukta ve 1,5 m genişlikte istinat duvarları taslak model olarak oluşturulmuştur. İstinat duvarı modeli sonuçlarına göre kaya bloklarına yakın alanlarda 5 metre yüksekliğinde, kaynak alanlarına uzak konumda ise 3 metre yüksekliğinde bir istinat duvarının kaya bloklarının ilerlemesini durdurduğu belirlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kuseyr Platosu’nda polye sistemlerinin gelişimi
    (2022) Şimşek, Mesut
    Uzunlukları birkaç kilometreden yüzlerce kilometreye kadar değişebilen, gelişiminde tektonizma- nın da etkili olduğu büyük kapalı karstik depresyonlar olan polyeler, Toros Dağları’nın baskın yer şekilleri arasındadır. Polyelerin gelişimi üzerinde sıkışma, gerilme ve makaslamaya dayalı tektonik yapılar belirleyici olmaktadır. Bu çalışmada Kıbrıs Yayı’nın doğu ucu ile Ölü Deniz ve Doğu Anadolu Fay Sistemleri’nin birleşiminde yer alan Kuseyr Platosu üzerindeki polye sistemlerinin gelişimi açık- lanmıştır. Aktif tektoniğin kontrolünde gelişen Kızılgöl ile Oğlakçı Polyesi yapısal polye, Karaköse Polyesi ise yapısal-kenar polye karakterindedir. Polye tabanlarını sınırlayan faylar, deprem ürete - bilme kapasitesine sahip olup karstlaşmanın yönünü belirlemiştir. Antakya-Samandağ Grabeni’ni doğudan sınırlayan sol yanal atımlı faylanmalar zaman içerisinde karakter değiştirerek normal fay - lanmaya doğru bir geçiş göstermiştir. Bu da plato üzerindeki drenaj ağını parçalamıştır. Sonrasında askıda kalan eski akarsu ağları, karstlaşma sonucunda polye karakteri kazanmıştır. Polye gelişimi üzerinde etkili olan diğer önemli unsur ise platonun stratigrafik özelliklerdir. Platoyu oluşturan kars - tik formasyonların ofiyolitler üzerine uyumsuz bir şekilde oturması, taban suyunu yüzeye yakın tu - tarak karstlaşmanın yanal yönde gelişmesine neden olmuştur. Polye kenarlarındaki çözünme artığı humlar bu durumun kanıtıdır. Hidrolojik olarak yüzeysel drenaja kapalı olan polyelerin tabanında mevsimsel göller gelişmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    POLYELERİN SINIFLANDIRILMASI VE TOROSLARDAN ÖRNEKLER
    (2020) Şimşek, Mesut; Doğan, Uğur; Öztürk, Muhammed Zeynel
    Polyeler, uygun yapısal koşulların bulunduğu karstik arazilerde gelişen büyük yerşekilleridir. En az bir yamacı çözünebilir kayalardan oluşan dik yamaçlarla çevrili olan polyeler, düz alüvyal tabana ve karstik drenaja sahip olan büyük kapalı karstik ovalardır. Türkiye’de bu karstik oluşumlar başlıca Toros Dağları’nda olmak üzere yaygın olarak görülmektedir. Son yıllarda yapılmış olan uluslararası çalışmalarla polyelerin oluşum süreçleri daha detaylı bir şekilde ortaya konmuş ve polye tipleri sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’de ise bu kapsamda yapılmış olan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada, Türkiye’de Toros Dağları içerisinde gelişmiş karakteristik dört polye dikkate alınarak, polyelerin oluşum süreci ve sınıflandırmasındaki yaklaşımlar tartışılmıştır. Yapılan değerlendirmede, özellikle büyük polyelerin oluşum sürecinde sınıflandırmaya konu olan birden çok faktörün denetiminde geliştiği görülmüştür. Dolayısıyla, önceki çalışmaların önemli bir kısmından farklı olarak, polyelerin her birinin çoğu zaman tek bir sınıflama içerisinde değerlendirilemeyeceği; tek (kenar, yapısal ve taban seviyesi), iki (yapısal-kenar, yapısal-taban seviyesi) ve çok karakterli polyeler olarak sınıflandırılmasının daha doğru olacağı sonucuna varılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rockfall analysis based on UAV technology in Kazıklıali Gorge, Aladağlar (Taurus Mountains, Turkey)
    (2020) Utlu, Mustafa; Öztürk, Muhammed Zeynel; Şimşek, Mesut
    Rockfall is one of the most dangerous hazards in mountainous and hilly areas. In this study, rockfall characteristics of the KazıklıaliGorge (0.25 km2) in the lower Emli River Basin located in the SW part of the Aladağlar Mountains was investigated using unmannedair vehicle (UAV) technology and rockfall modeling. To determine rockfall properties, an orthophoto and digital surface modelwhich have a 3 cm resolution were created using UAV images. Then, whole fallen blocks more than 0.5 m in diameter were digitizedas polygons in GIS. As a result, 10,348 fallen rocks were determined in Kazıklıali Gorge. Via these polygons, density maps werecreated and frequency distributions were calculated. According to the spatial distribution of density, the geomorphologicalcharacteristics of the canyon affect the rockfall density. While the upper and middle parts of the canyon which are the narrowest havehigh density, the lower part of the valley which is the largest part has low density. The results of 3D rockfall analysis show that themaximum kinetic energy, maximum jump height and maximum velocity reaches 1400 kJ, 15 m and 32 m/s on the canyon walls,respectively. The upper and middle parts of the canyon walls which correspond to high rockfall density have maximum kineticenergy, rock jump height and rock velocity.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Silifke - Gülnar Platosunda (Orta Toroslar) Paleovadi Sistemlerinin Yüzey Karstlaşması Üzerine Etkisi
    (2021) Şimşek, Mesut
    Toros Dağları sahip olduğu litostratigrafik, tektonik ve iklimsel özelliklerinden dolayı yüksek oranda karstlaşmaya maruz kalarak kendine has karakteristik yer şekillerine sahip olmuştur. Mikro boyuttan makro boyuta kadar, yer üstü ve yer altı tüm karstik şekilleri barındıran Toroslar Dağları’nda çözünme dolinleri ve paleovadiler önce çıkan şekillerin başında gelmektedir ve bu iki şeklin gelişimi arasında yakın bir ilişki vardır. Bu çalışmada Silifke-Gülnar arasında kalan plato alanını şekillendiren fluviokarstik süreçler açıklanmıştır. Paleovadi ve dolinlerin alansal dağılış özellikleri hava fotoğrafları, uydu görüntüleri ve 1/25.000 ölçekli topografya haritaları temelinde incelenmiştir. Plato yüzeyindeki 330 km2’lik alan içerisinde toplamda 862 dolin haritalandırılmıştır. Maksimum dolin yoğunluğu Miyosen neritik kireçtaşları üzerinde 20 dolin/km2’ye kadar ulaşmaktadır. Büyük bölümü Göksu Nehri ve Sipahili Deresi’nin eski akaçlama sistemine ait olan yüksek düzlüklerde izole olarak korunmuş 1845 paleovadi segmenti tespit edilmiştir. Alandaki maksimum paleovadi yoğunluğu 1100 m/km2’ye kadar çıkmaktadır. Çalışma alanında paleovadi yoğunluğu ile dolin yoğunluğu aynı oranda artmaktadır. KB-GD ana orografik hattın aksine, karstik şekillerin baskın yönelimini, KD-GB yönünde, silsileyi dik kesen, eski bir drenaj ağı belirlemiştir. Bu durum karstlaşma deseni üzerinde stratigrafi ve tektonizma kadar flüviyal süreçlerin de etkili olduğunu göstermektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    UAV based 3D modeling analysis in determining and preventing rockfall hazard: A case study from Murtaza Village (Niğde, Turkey)
    (Hacettepe Universitesi Yerbilmleri, 2022) Öztürk, Muhammed Zeynel; Utlu, Mustafa; Şimşek, Mesut
    In this study, rockfall hazards in Murtaza village, which is located within the central district of Niğde province and where active rockfall events are experienced, were evaluated using a high-resolution digital surface model (DSM) created based on unmanned air vehicle (UAV) images, field measurement data, and three dimensional (3D) rockfall models. During the field studies, 14 rock blocks with falling potential were identified and geometric measurements for each of the rock blocks were made. Depending on their geometric properties, the rock blocks are defined in the RAMMS software and a total of 1400 rockfall simulations, 100 from each of the modeled blocks were carried out on the high-resolution DSM. Thus, the kinetic energy, jump height, velocity, and fall trajectories of each rock block were determined. According to the results, the rock blocks close to the settlements are damped without being transported very long distances. These blocks do not constitute a significant hazard since having values such as low energy, speed, and jump height. However, the rock blocks of equant shape and high volume, located on the northwest slopes above the settlements, constitute a significant in terms of hazard. These rock blocks move for long distances depending on the geometric properties of the rocks and geomorphological characteristics of the study area and their energy is absorbed in contact with houses, roads, etc., structures, or in places where the slope decreases on the topography. To prevent the danger of rock blocks in this area, retaining walls 142 m long and 1.5 m wide was created as a draft model. According to the results of these models, it was determined that while a 5 m high retaining wall in areas close to the source of rock blocks, a 3 m high retaining wall far from the source areas stops the progress of the rock blocks. © 2022, Hacettepe Universitesi Yerbilmleri. All rights reserved.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim