Yazar "Başarslan, Fatmagül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akrep sokmalarında doksazosinin etkinliği : çocuk olgu sunumu(2014) Karakuş, Ali; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Karcıoğlu, Murat; Tuzcu, Kasım; Başarslan, Fatmagül; Duru, MehmetAkrep sokması vakaları, özellikle çocuklarda kalp, solunum ve nörolojik sistemi etkileyen komplikasyonlar nedeniyle ölümcül olabilen acil hastalar grubundadır. Kalp etkilenimi, alfa reseptörlerinin uyarımı sonucunda görülebilmektedir. Bir alfa reseptör blokoru olan doksazosin kalp etkilenimi olan olguların tedavisinde kullanılabilmektedir. Biz de ak- ciğer ödemi tablosunda olan ve doksazosin ile başarılı bir şekilde tedavi olan bir yaşındaki olguyu sunmayı hedefledik.Öğe Beş aylık infantta suçiçeği sonrası gelişen ensefalit(2017) Başarslan, Fatmagül; Yılmaz, Cahide; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; İnci, Melek; Köksaldı Motor, Vicdan; Bayaroğuları, HanifiSuçiçeği, Varicella -zoster virüsünün (VZV) neden olduğu ekzentematöz döküntü ile karakterize bulaşıcı bir hastalıktır. Suçiçeği geçiren hastalarda ensefalit sıklığı %0.1-0.2 olarak belirlenmiştir ve baskılanmış hücresel immün yanıtı olan hastalarda insidansı daha yüksektir. Mortalite oranları %5-20 arasında değişmektedir. Ensefalit sonrası yaşayan olgularda kalıcı nörolojik komplikasyon gelişme olasılığı yüksektir. Bu yazıda suçiçeği sonrası nöbetle başvuran ve ensefalit tanısı alan beş aylık infant bir olgu sunuldu. Kraniyal görüntülemede meningoensefalit tesbit edildi. Antikonvülzan ve antiviral tedavi başlandı. Takiplerinde mental ve motor gelişme geriliği, quadriparazi gelişmesi nedeniyle fizik tedavi programına alındı. Bu olgu ile nadirde olsa suçiçeğine bağlı ensefalit görülebileceği, bu nedenle yaşamın ilk yılında suçiçeği geçiren olguların komplikasyonlar açısından yakın takip edilmesi gerektiği vurgulanmak istendi.Öğe Boyunda görülen nadir bir kitle brankial yarık kisti(2013) Başarslan, Fatmagül; Tutanç, Murat; Çelik, Murat; Arıca, Seçil; Üstün, İhsan; Bayaroğullar, Hanifi; Akoğlu, Ertap; Gökçe, CumaliTüm yaş grupları içerisinde boyunda kitle sık rastlanan bir klinik bulgudur. En sık gözlenen boyun kitleleri; konjenital anomaliler (tiroid hastalıkları), inflamatuvar nedenler ve neoplastik patolojilerdir. Çocukluk yaş grubunda ilk sırayı inflamatuvar patolojiler, ikinci sırayı konjenital ve gelişimsel anomaliler ve son sırayı da neoplastik patolojiler alır. Ayırıcı tanının yapılması tedavinin planlanması açısından önem taşır. Burada konjenital gelişim anomalisi olan brankial yarık kistli bir olguyu ile boyunda görülen kitleleri gözden geçirmeyi ve konjenital tiroid hastalıkları ile ayrıcı tanısını incelemeyi amaçladık.Öğe A case of hemophilia a presenting with paraparesis following lumbar puncture(2011) Yılmaz, Cahide; Başarslan, Fatmagül; Güven, Ahmet Sami; Çaksen, Hüseyin; Öner, Ahmet Faik; Yılmaz, NebiBesides large intra-joint bleedings that are frequently observed in Hemophilia A, bleeding may also rarely occur in spinal joints. Additional to traumatic or spontaneous hematomas, cord suppression may be occured due to various reasons such as epidural tumor and infections, myelosclerosis and bone tissue suppression that occurs to the enlargement in the bone marrow because of hemolytic anemia and thalassemia. In the present study a 6 months old male who developed paraparesis as a result of spinal compression of a hematoma that occurred after lumbar puncture and then diagnosed with Hemophilia A presented on account of the present case, our aim is to emphasize that perispinal hematoma may lead to paraparesis and that paraparesis may develop due to neurological retention that is rarely seen in children with Hemophilia A.Öğe Çocuk yoğun bakım ünitesine yatan hastaların değerlendirilmesi(2011) Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Başarslan, Fatmagül; Karcıoğlu, Murat; Yel, Servet; Kaplan, Metin; Arıca, Seçil; Karakuş, Ali; Haspolat, Kenan; Boşnak, MehmetAmaç: Çocuk yoğun bakım ünitesine (ÇYBÜ) yatırılan hastaların tanısı, cinsiyeti, yatış süresi, hangi aylarda yattığı ve sonlanımı incelendi. Yöntem: Bu çalışmada Kasım 2002 - Şubat 2005 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Yoğun Bakım Ünitesine yatırılarak takip edilen 698 hasta değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 95’i(%13.6) akciğer enfeksiyonu, 84’ü(%12) sepsis, 70’i(%10) zehirlenme, 49’u(%7) merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, 44’ü(%6.3) status epileptikus, 28’i(%4) hepatik koma, 27’si(%3.9) yılan ısırması, 24’ü(%3.4) akrep sokması, 18’i(%2.6) travma, 17’si(%2.4) intrakranyal kanama, 15’i(%2.1) meningokoksemi, 12’si(%1.7) suda boğulma, 8’i(%1.14) elektrik çarpması, 7’si(%1) malignensi tanıları ile yatmıştı. Ocak (%10.7) ve Haziran (%10.4) aylarında daha fazla yatış görülürken, en az yatış Ekim (%5.7) ayında gözlendi. Kız hasta sayısı 300(%42.8), erkek hasta sayısı 398(%57.2) idi. Yatış süreleri ortalama 5.3±6.1 gün idi. Hastaların 363’ü(%51.8) durumu stabil edildikten sonra diğer servislere transfer edildi, 86’sı(%12.3) yoğun bakım ünitesinden taburcu edildi, 8’i(%1.14) ileri merkeze sevk edildi, 238’i(%34.4) ise öldü. Sonuç: Bu çalışmada akciğer enfeksiyonu ve bu nedenle solunum desteğinin yoğun bakım ünitesinde en sık karşılaşılan durum olduğu, çocukluk çağı zehirlenmeleri, travma, suda boğulma, elektrik çarpması gibi önlem alınabilecek hastalıkların yatışlarda önemli bir yer tuttuğu vurgulanmak istendi.Öğe Duodenal hematoma, a rare cause of abdominal pain: Case report(Duzce University Medical School, 2012) Tutanç, Murat; Arica, Vefik; Akçora, Bülent; Davran, Ramazan; Arica, Seçil Günher; Başarslan, Fatmagül; Çelik, TanjuLocalisation of the duodenum is usually retroperitoneal and its exposure to trauma is rare. But any damage to the duodenum can have serious consequences. Duodenal hematoma most commonly develops after abdominal blunt trauma. We present a six-year-old boy with duodenal hematoma as a rare cause of abdominal pain. © 2012 Düzce Medical Journal.Öğe Epilepsili bir hastada baş ağrısı ve bruselloz(2013) Başarslan, Fatmagül; Yılmaz, Cahide; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; İnci, MelekBrusellozis ülkemizde endemik görülen önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık hayvanlardan insanlara bulaşan, ateş, halsizlik, yorgunluk, grip benzeri bulgular, eklem, kas ve sırt ağrıları ve baş ağrısı gibi semptomlarla seyreden sistemik bir hastalıkdır. Bu yazıda, epilepsi tanısı ile takip edilen 15 yaşında kız hasta, antiepileptik tedavisi kesilme sürecinde iken, baş ağrısı semptomlarının olması ve tetkikler sonucunda bruselloz tanısı alması nedeniyle sunuldu. Baş ağrısı semptomuyla başvuran epilepsili hastalarda brusellozun akılda tutulması gerektiğini vurgulamak için bu olguyu sunmayı uygun gördük.Öğe Evaluation of patients hospitalized in pediatric intensive care unit(Duzce University Medical School, 2011) Tutanç, Murat; Arica, Vefik; Başarslan, Fatmagül; Karcio?lu, Murat; Yel, Servet; Kaplan, Metin; Arica, SeçilObjective: The patients hospitalized in Pediatric Intensive Care Unit (PICU) were evaluated for the diagnosis, gender, length of stay, months at which they were hospitalized and discharged. Method: In this study, 698 patients hospitalized and followed-up in the Pediatric Intensive Care Unit of Pediatric Health and Diseases of Dicle University Faculty of Medicine between dates of November 2002 - February 2005 were evaluated. Results: 95 (13.6%) of patients were hospitalized with the diagnosis of pulmonary infection, 84 of those (%12) with sepsis, 70 (10%) with poisoning, 49 (7%) with infection of central nerve system, 44 (6.3%) with status epilepticus, 28 (4%) with hepatic coma, 27 (3.9%) with snakebite, 24 (3.4%) with scorpion bite, 18 (2.6%) with trauma, 17 (2.4%) with intracranial bleeding, 15 (2.1%) with meningococcemia, 12 (1.7%) with drowning, 8 (1.14%) with electric shock, and 7 of patients (1%) with malignancy. While most frequent hospitalization was recorded in January (10.7%) and June (10.4%), the least frequent hospitalization was observed in October (5.7%). Number of female patients was 300 (42.8%), whereas number of male patients was 398 (57.2%). Mean length of stay was 5.3±6.1 days. 363 (51.8%) of patients were transferred to other services after their general condition had been stabilized, 86 (12.3%) of patients were discharged from the intensive care unit, 8 (1.14%) of patients were referred to an advanced center, and 238 (34.4%) of patients died. Conclusion: In this study, it is intended to highlight the fact that the pulmonary infection and thus the respiratory support are the most frequently recorded conditions in the intensive care unit and that preventable diseases such as poisoning in childhood, trauma, drowning, and electric shock take an important place in hospitalization. © 2011 Düzce Medical Journal.Öğe Kapalı dudaklı şizensefali : Olgu sunumu(2012) Arıca, Vefik; Karakuş, Ali; Şilfeler, İbrahim; Gunher Karaca, Seçil; Altaş, Murat; Tutanç, Murat; Başarslan, Fatmagül; Çelik, Tanju; Davran, Ramazan?izensefali, serebral hemisfer boyunca uzanan, hemen hemen simetrik, bilateral yarık olarak tanımlanmıştır. Şizensefali hastalarında klinik bulgular yarıkların açık- kapalı tipte oluşu ve gelişimin bozuk olduğu parankim miktarına bağlıdır. Şizensefali görülme sıklığı tam bilinmemekle birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nde bir popu- lasyon çalışmasında 1.54: 100.000 olarak bildirilmiştir. Bu tip kortikal gelişimsel malformasyonlarda klinik bulgular değişkendir ve etkilenen alanın fonksiyonuna bağlı olarak mental-motor gerilik ve epilepsiden, fokal nörolojik bozukluklara kadar geniş bir aralığa sahiptir. Klinik bulgular etkilenen alanın fonk- siyonuna bağlı olarak değişkendir. Biz de toplumda çok seyrek görülen yineleyen afebril konvülsiyonla başvuran, dört yaşındaki erkek hastada, beyin manyetik rezonans (MR) görüntülenmesinde kapalı dudaklı şizensefali ve subependimal heterotopi saptanan ve temporal lob epilepsisi tanısı konulan hastayı sunduk.Öğe Karın ağrısı nedenlerinin nadir sebebi duodenal hematom : Olgu sunumu(2012) Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Akçora, Bülent; Davran, Ramazan; Arıca, Seçil Günher; Başarslan, Fatmagül; Çelik, TanjuDuodenumun yerleşimi genellikle retroperitoneal olduğundan travmaya maruziyet enderdir. Fakat duodenuma gelebilecek bir hasar ciddi sonuçlar doğurabilmektedir. Duodenal hematom en sık üst batın künt travmalarından sonra gelişmektedir. Bizde altı yaşındaki bir erkek çocukta oluşan, karın ağrısının nadir nedenlerinden olan duodenal hematom vakasını sunduk.Öğe Oculoglandular tularemia : A case report(2012) Altuner Torun, Yasemin; Öztürk, Mustafa; Ulubaş, Dilek; Başarslan, Fatmagül; Arıca, VefikTularemi Francisella tularensis?in sebep olduğu bir infeksiyon hastalığıdır. Başlıca, mikroorganizmalar için bir reservuar olan kemirgenleri etkileyen zoonozdur. İnsana bulaşması vektörlerin ısırmasıyla, enfekte hayvan leşleri ile temas veya kontamine yiyeceklerin oral alınması gibi muhtelif yollarla olur. Vücuda giriş yerine bağlı olarak yedi klinik formu vardır. Ülseroglanduler form en sık, oküloglandüler form ise en az görülen şeklidir. Tularemi dünyanın pek çok yerinde salgınlara yol açabilir. Türkiye?de Marmara ve Karadeniz bölgesinde küçük salgınlar bildirilmiştir. Üst servikal lenfadenopati ve orbital şişlik ile başvuran adolesan hastaya tularemi mikroaglutinasyon test pozitifliği ile tularemi tanısı kondu ve streptomisinle tedavi edildi. Biz bu oldukça nadir görülen olguyu paylaşarak bilgi ve değerlendirmelerimizi tazelemeyi amaçladık.Öğe Serebral palsili çocuklarda oküler problemler(2012) Ayhan Tuzcu, Esra; Başarslan, Fatmagül; Yılmaz, Cahide; Arıca, Seçil; Üstün, Nilgün; İlhan, Özgür; Coşkun, Mesut; Keskin, UğurcanAmaç: Bu çalışmadaki amacımız bölgemizdeki serebral palsili çocuklarda göz problemlerinin sıklığını ve çeşitliliğini tespit etmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Mustafa Kemal Üniversitesi Çocuk Nöroloji polikliniğinde takip ve tedavisi yapılan serebral palsi tanısı almış 90 hasta alındı. Hastalığın etyolojisi ve serebral palsi tipini belirlemek için öykü alındı ve fizik muayene yapıldı. Tüm hastalara görme keskinliği, kırma kusuru, ambliyopi, şaşılık, nistagmus ve göz dibi muayenesini içeren ayrıntılı oftalmolojik muayene yapıldı. Bulgular: Çalışmaya 51’i erkek, 39’u kız olmak üzere toplam 90 hasta alındı. Etiyolojik faktörler incelendiğinde olguların %33,3’de asfiksi görüldü. En sık görülen serebral palsi tipi %43,3 oranında spastik quadripleji idi. Olgularımızın %60’ında göz problemleri tesbit edildi. Bunun %54,4’nü kırma kusurları, %35,6’sını şaşılık, %22,2’sini optik sinir patolojileri oluşturmaktaydı. Ambliyopi olguların %11,1’inde görüldü. Serebral palsinin spastik dipleji tipinde şaşılık daha fazla görülmesine rağmen, istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu. Sonuç: Sonuç olarak serebral palsili çocuklarda göz problemleri sık görülmektedir. Bu nedenle, hastaların algılama ve iletişim güçlüklerini azaltmada faydalı olacağından rutin göz muayenesi öneriyoruz.Öğe Type 1 Crouzon syndrome with headache(2013) Arica, Vefik; Tutanç, Murat; Bayaro?ullari, Hanifi; Günher Arica, Seç; Başarslan, Fatmagül; Davran, Ramazan; Korkmaz, InanCrouzon syndrome defined by French neurosurgeon Crouzon in 1912. Crouzon syndrome which is characterized by craniosynostosis and dysmorphic facial appearance. This autosomal dominant disease has an incidence rate of 16/1,000,000. Craniosynostosis premature closure of cranial sutures, results in craniofacial anomalies. 4.5% of cases with craniosynostosis have Crouzon syndrome. Craniosynostosis can occur in utero or in the first three years of life. It rarely occurs later. Phenotypically specific types of craniosynostosis have been linked to fibroblast growth factor receptor gene (FGFR) mutations. Clinical findings of Crouzon, Apert and Pfeifer syndromes are secondary to FGFR-2 gene mutations. In Crouzon syndrome brachycephaly, ptosis, exophthalmos, hypertelorism, acanthosis nigricans, rostrate type nose, ear and palate anomalies can occur of as a result of premature closure of cranial sutures. In this report we present a 5 years old male with headache. He has Crouzon Syndrome and beaten copper appearance in craniography.Öğe Yoğun bakımda takip edilen diyabetik ketoasidoz olgularının değerlendirilmesi(2011) Tutanç, Murat; Çelik, Tanju; Başarslan, Fatmagül; Güneş, Ali; Konca, Çapan; Yel, Servet; Boşnak, MehmetAmaç: Bu çalışmada diyabetik ketoasidoz (DKA) tanısı ile çocuk yoğun bakımda takip edilen hastaların demografik veri ve klinik özellikleri değerlendirildi. Yöntemler: Hastaların dosyaları geriye yönelik olarak incelendi. Olguların cinsiyet, yaş, yakınma ve klinik özellik bilgileri incelendi. Mann Whitney U ve ki-kare istatistik analizleri yapıldı. Bulgular: Ortalama yaşları 9.9±3.7 olan 16 kız, 9 erkek hasta çalışmaya alındı. En sık yakınmalar sırasıyla nefes darlığı, polidipsi, kilo kaybı, poliüri idi. Hastalar dispneik, takipneik, taşikardik ve asidotik idi. Hastalar çocuk yoğun bakım ünitesinde DKA tedavi protokolü ile tedavi edildi. Hastalarda GKS 12±5 saatte, kan şekerleri 14±7 saatte, kan gazları 6±5 saatte düzeldi. Hastaların hiçbirinde komplikasyon gelişmedi. Kan şekerleri kontrol altına alınan hastalar poliklinik kontrolü tavsiyesi ile taburcu edildi. Sonuç: DKA’lu hastalar, doğru ve hızlı tanının ardından sıkı takip kuralları yanı sıra uygun ve dinamik tedavi verilerek başarı ile tedavi edilebilmektedir. Bu sonuçlarla DKA hastalarının çocuk yoğun bakım ünitelerinde takip edilmesinin daha uygun olacağını vurgulamak istedik.