Yazar "Can, Rana" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AFGANİSTAN'DAN HATAY-OVAKENT'E GÖÇEN ÖZBEK KADINLARIN PREMENSTURAL-MENSTURAL VE MENOPOZ DÖNEMİNDE KULLANDIKLARI GELENEKSEL UYGULAMALAR(2021) Can, Rana; Şekerci, Yasemin Gümüş; Erenoğlu, RabiyeKültürel mirasın bir parçası olarak gelenekler, varlığını her toplumda sürdürmektedir. Ritüellerden oluşan gelenek, sosyalleşme süreci içinde varlık göstermektedir. Her kültürün kendine özgü yaşam biçimi vardır. Öğ renilmiş davranışların nesilden nesile aktarılması olarak karşımıza çıkan kültür toplumun üyeleri tarafından yaşatılır. Gelenekler toplumun günlük pratikleri içinde yer almaktadır. Bu pratikler doğumdan ölüme yaşamın her bölümünde farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Sağlık ve hastalığı sürdürmede kültürel bir varlık olarak insanın gelenek ve görenekleri içinde birtakım uygulamaları gerçekleştirmesi ve bunu günlük pratiğinde kul lanması söz konusudur. İnsanın gelişimsel yaşam dönemleri içinde özellikle kadınlarda dönüm noktası sayıla bilecek fizyolojik değişiklikler önemlidir. Bu önemli fizyolojik değişim dönemlerinden ikisi mensturasyon ve menopoz dönemidir. Bu dönemlerin konforunu arttırmak bağlamında kullanılan geleneksel yöntemler bulun maktadır. Bu çalışmanın çıkış noktası da Akdeniz bölgesinin en doğusunda bulunan Hatay iline bağlı Antakya ilçesine 1980’li yıllarda göçle gelen Özbek asıllı Afgan göçmenlerinin geleneksel uygulamalarını belirlemektir. Göçmenler şehrin belli bir bölgesinde yerleşmiş olup kendi kültürlerini yaşatarak yıllardır varlıklarını sürdür mektedirler. Çalışmada kaynak kişilere ulaşılmış ve görüşme yöntemi ile bölgedeki halk hekimliği uygulamaları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bölgenin kültürel değerlerini bilen, farklı yaş gruplarından kadınlar çalışmanın kaynak kişileridir. Çalışmada 50 Afgan göçmeni kadınla görüşmeler yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı da farklı topraklardan göç edip belli bir coğrafyada yaşamını sürdüren, her geçen gün nüfüsu artan, kendi gelenek ve göreneklerini yaşamın her anında sürdürmeye devam eden nüfusunun yarısının Özbek asıllı Afgan göçmeni kadınların âdet öncesi, âdet dönemi ve menopoz dönemine ilişkin geleneksel uygulamalarını belirlemektir. Bu dönemlerde yaşanan belirtileri gidermek ve bu dönemi konforlu geçirmek bağlamında kadınların evlerindeki olanaklarla yaptıkları bitkisel, hayvansal drogları kullanmaları kültürel açıdan önemlidir. Bu çalışma sonucunda kadınları özel dönemlerinde rahatlamak için genellikle bitkisel ve hayvansal ilaçları kullandığı görülmektedir. Kadınlar tarafından semptomları gidermede günlük yaşamda tüketilen bakliyatlar, çeşitli çaylar, yoğurt en çok kullanılan ürünlerdir. Ağrıları gidermede hayvanın derisinin kullanılması dikkat çeken uygulamadır. Bu ürün lerin ezerek, ısıtılarak, pişirilerek gibi farklı formlarda kullanıldığı görülmektedir. Kimi zaman bu ürünlerden karışımlar yapıldığı görülmektedir. Çeşitli yağlarla yapılan masajlar bölge halkı tarafından tercih edilmektedir. Premenstural-menstural dönemdeki ağrılar ile baş etmede kantaron yağı, zeytinyağı, çam fıstığı yağı, mayda noz, ısırgan otu, nohut, yeşil çay, yoğurt kullanılmaktadır. Ayrıca hamur, taş ve patlıcan ısıtılarak sıcak uygu lama için ağrıyan bölgeye konulmaktadır. Özellikle ağrıda koyun derisine girmek, horoz derisini ağrı olan böl geye bağlamak bölge kadınının temel uygulamaları arasındadır. Mensturasyon döneminde tırnak kesmeme, banyo yapmama, kıl/tüy almama, saç kesmeme yapılan uygulamalar arasındadır. Menopoz dönemi semptomları azaltmaya/gidermeye yönelik havuç, turp, limon, zeytinyağı, yeşil çay en sık kullanılan bitkisel ürünlerdir. Kendi topraklarında uzakta yaşayan bu toplumun günümüzde hâlen kendi geleneklerini sürdürdüğü görülmek tedir. Sonuç olarak kadınların günlük mutfakta kullandıkları ürünleri çeşitli semptomları gidermede kullandık larını söyleyebiliriz.Öğe The effect of the work environment on job satisfaction among nurses'(Yerkure Tanitim & Yayincilik Hizmetleri A S, 2015) Tambag, Hatice; Can, Rana; Kahraman, Yelda; Sahpolat, MusaObjective: The aim of this study to investigate comparison influencing the factors job satisfaction in nurses', determine reduce the satisfaction factors and recommendations to increase satisfaction. Material and Methods: This descriptive study was conducted in the Mustafa Kemal University Faculty of Medicine and Research Hospital in working who agreed to participate with 174 nurses. Data were collected by personal information questionnaire, Minnesota Job Satisfaction Scale (MJSS) and Work Environment Scale (WES). Results: Nurses' MJSS mean score is determined as 64.24 +/- 11.00 and WES total mean score is 88.52 +/- 11.66. WES total score (t=0.979; p=0.020), worker fears (t=0.196; p=0.042) and quality management (t=0.451; p=0.042) sub-scale scores of females were higher than males and significant. Conclusion: In this study participating nurses', job satisfaction is medium level and they evaluate positive their work environment; being female gender, being satisfied with the working department, higher socioeconomic status and having experienced any problems with other health professionals were determined as positive factors influencing job satisfaction.Öğe Ethical problems in geriatrics: Views of Turkish primary healthcare professionals(Wiley-Blackwell, 2013) Kadioglu, Funda Gulay; Can, Rana; Nazik, Sadik; Kadioglu, SelimAimPrimary healthcare professionals frequently encounter ethical issues in the care of older adults. These issues might particularly appear in the context of age discrimination, respect for autonomy, respect for privacy and decision-making competency. The aims of this study were to determine the frequency rates of various geriatric ethical problems and to evaluate the importance given to these problems in primary healthcare. MethodsIn order to evaluate the opinions, a questionnaire tool was formulated. The participants were asked to review the list of geriatric ethical issues, to state the frequency of encountering them and to identify the importance ratings for each issue. The sample consisted of 86 primary healthcare professionals (50 physicians and 36 nurses) aged between 24 and 50 years. ResultsBased on the results, the most frequently encountered ethical issues were on decision-making competency and these issues respectively were decision-making with relatives instead of elder patients, not informing elders due to the lack of tolerance and not informing elders due to the lack of comprehending. The most important geriatric ethical issues were ignoring respect for privacy, ignoring patient's complaints and rejecting detailed examination or treatment because of age. ConclusionOverall, the results show that the nurses and physicians in primary healthcare frequently encounter geriatric ethical problems related to the decision-making process, which is a common issue for Turkey as a paternalistic society. The findings show that primary healthcare professionals are sensitive to geriatric ethical issues; however, this sensitivity does not prevent the emergence of these issues. Geriatr Gerontol Int 2012; 13: 1059-1068.Öğe For Whom the Sirens Toll: A Study on an Ethical Challenge in Prehospital Emergency Medicine(Aves, 2018) Erbay, Hasan; Can, Rana; Turkan, Ayca HaticeAim: The main responsibility of an emergency medical dispatcher (EMD) is to determine the situation and location of an emergency and allocate emergency resources to the scene. However, in some cases, there might be more than one emergency calls at one time forcing an EMD to decide which call should be given priority. Triage, prioritization, and choosing are issues that may be influenced by the EMD's personal values and thus raise ethical challenges. The aim of the present study was to determine (theoretically) the triage decisions of dispatchers in equal emergency care situations and the factors influencing their thinking and decisions. Materials and Methods: A questionnaire containing two emergency scenarios was applied to 92 students who were candidate ambulance dispatchers in training. The distribution of the participants' response was analyzed and the Chi-square and Fisher's exact tests of independence were performed. Results: Most of the participants chose to direct the ambulance to the orphanage. Results showed that the number of victims was the main factor influencing priorities and resource allocation in an emergency. In the second survey, age of the injured person influenced the choices. Conclusion: In triage decisions, EMD students prioritize the age and the number of the victims while deciding the allocation of emergency resources. It includes many individual values that might influence the decision. The ethical conflict of principles in a triage decision is between justice and beneficence.Öğe Hatay Cumhuriyeti'nde sağlık hayatı : yerel yenigün gazetesindeki yansımalar(2013) Can, Rana; Kadıoğlu, SelimTürkiye'nin güneydoğusunda yer alan bir il olan Hatay, yurt topraklarına cumhuriyetin kuruluşundan sonra katılan tek il olma özelliğini taşımaktadır. Söz konusu katılışın öncesindeki son aşama, Eylül 1938'den Haziran 1939'a kadar varlığını sürdüren Hatay Cumhuriyeti'dir. Bu makalede kısa ömürlü Hatay Cumhuriyeti'ndeki sağlık hayatı, tıbbın sosyal tarihi çerçevesinde, tanıtılmış ve değerlendirilmiştir. Çalışmada ana kaynak olarak yerel Yenigün gazetesinin 1938-1939 koleksiyonu kullanılmıştır. Gazetede yer alan sağlıkla ilgili haberler, makaleler ve ilanlar çerçevesinde başlıca konular, sağlık politikalarının tanıtımı ve eleştirisi, toplum ve çevre sağlığı etkinlikleri, salgın hastalıklarla mücadele, hekimlerin görev veya kurum değişiklikleri, nöbetçi eczaneler sorunu, hayır kurumlarının çalışmaları, sağlık profesyonellerinin tanıtım ilanları ve Türkiye'nin tıp gündemidirÖğe Hemşirelerin çalışma ortamlarının iş doyumu üzerine etkisi(2015) Tambağ, Hatice; Kahraman, Yelda; Şahpolat, Musa; Can, RanaAmaç: Bu çalışmanın amacı, hemşirelerin iş doyumunu etkileyen faktörleri karşılaştırmalı olarak incelemek, doyumu azaltan etkenleri belirlemek ve doyumu artırabilecek önerilerde bulunmaktır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan araştırma, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde çalışan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 174 hemşire ile yapılmıştır. Veriler, tanıtıcı bilgi formu, çalışma ortamı ölçeği (ÇOÖ) ve Minnesota iş doyumu ölçeği (MİDÖ) ile toplandı. Bulgular: Hemşirelerin MİDÖ puan ortalaması 64.24±11.00 ve ÇOÖ toplam puan ortalaması 88.52 ±11.66 olarak bulundu. Kadınların, ÇOÖ toplam puanı (t=0.979 p=0.020), çalışan korkuları (t=0.196 p=0.042) ve kalite yönetimi (t=0.451 p=0.042) alt ölçek puan ortalamalarının, erkeklere göre yüksek ve istatistiksel olarak anlamlı saptandı. Sonuç: Bu çalışmaya katılan hemşirelerin, iş doyumlarının, orta düzeyde olduğu ve çalışma ortamlarını olumlu değerlendirdikleri; kadın cinsiyet olma, çalıştığı birimden memnun olma, sosyoekonomik düzeyin yüksek olması ve diğer sağlık personeli ile sorun yaşamamış olma iş doyumunu etkileyen olumlu faktörler olarak belirlendi.Öğe Hemşirelerin iş yaşam kalitesi ve etkileyen faktörler(Düzce Üniversitesi, 2019) Erenoğlu, Rabiye; Tambağ, Hatice; Can, Rana; Kabakoğlu, HacerAmaç: Tanımlayıcı türde olan bu araştırma, bir devlet hastanesinde çalışan hemşirelerin iş yaşam kalitesini ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Araştırmada örneklem seçimine gidilmeden, çalışmaya katılmayı kabul eden tüm hemşirelere ulaşılması planlanmıştır (N=360). Bu doğrultuda araştırmaya katılmayı kabul eden 284 hemşireye ulaşılmıştır. Araştırmanın verileri “Kişisel Bilgi Formu” ve “Hemşirelik İş Yaşamı Kalitesi Ölçeği-HİYKÖ” kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizi SPSS-21 istatistik paket programında yapılmıştır. Veriler Independent Sample t test, OneWay ANOVA ve Kruskal Wallis analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılanların çoğunluğunun (%81.7) “kadın”, %45.8’nin 25-38 yaş grubunda, %56’sının lisans mezunu olduğu ve büyük çoğunluğunun da (%91.2) klinik hemşiresi olduğu bulunmuştur. Çalışmada Cronbach alfa katsayısı 0.75 ve hemşirelerin HİYKÖ ortalama puanı iyi düzeyde (103.21±12.82 ) saptanmıştır. Hemşirelerin tanıtıcı özelliklerinden yaş grubu, çalıştığı birim, çalışma yılı ve çalıştığı vardiya şekli durumlarının HİYKÖ alt boyutlarını etkilediği ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır(p<0.05). Sonuç: Hemşirelerin yaş grubunun, çalıştığı birimin, çalışma yılının ve çalıştığı vardiya şeklinin, çalıştığı birimde kendi isteği ile çalışma durumunun, aldığı eğitime uygun birimde çalıştığı düşüncesinin ve aldığı ücreti yeterli bulma düşüncesinin iş yaşam kalitesini etkilediği saptanmıştır. Bu sonuçlara istinaden iş yaşam kalitesini iyileştirmek adına yasalar ve uygulamaların yeniden gözden geçirilerek hemşirelerin desteklenmesi ve hemşirelerin iş doyumlarını geliştirebilecek standartların oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi önerilebilir. Ayrıca hemşirelerin fiziki çalışma koşulları gözden geçirilmeli, otonomi, kariyer ve terfi edebilme fırsatları tanınmalıdır.Öğe Hemşirelerin iş yerinde karşılaştıkları psikolojik şiddet davranışlarının incelenmesi(Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2018) Tambağ, Hatice; Can, Rana; Erenoğlu, Rabiye; Özbay, RaziyeAmaç: Bu çalışma, Akdeniz Bölgesi’ndeki bir ilimizin il merkezindeki bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin; iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarıyla karşılaşma sıklığını, psikolojik şiddet karşısında gösterdikleri tepkileri ve bu tür davranışları önleme girişimlerinin neler olduğunu belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Araştırma kesitsel ve tanımlayıcı tipte olup, örneklemini en az bir yıldır çalışan ve araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 166 hemşire oluşturdu. Veriler “İş Yerinde Psikolojik Şiddet Davranışları Ölçeği” ve kişisel bilgi formu ile toplandı. Bulgular: Hemşirelerin %29.5’i (n=49) 31 yaş ve üstünde (ort=28.28±6.32), %81.9’unun (n=136) kadın olup, %86.7’sinin (n=144) iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarına maruz kaldığı belirlenmiştir. Hemşirelerin psikolojik şiddete maruz kalmalarının çalıştıkları bölüm, ekip olarak çalışma ve amirlerinden destek görme değişkenlerinden etkilendiği bulundu (p<0.05). Sonuç: Yaklaşık her beş hemşireden dördü iş yerinde psikolojik şiddet davranışlarına maruz kalmaktadır. Psikolojik şiddet davranışlarını azaltma ve önlemeye yönelik olarak çalışanlarda farkındalığı arttıracak çalışmalar planlanması önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik, iş yeri, psikolojik şiddetÖğe Hemşirelik bakım davranışları ve bakım davranışları ile ilgili faktörler; Doğumevi örneği(Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, 2019) Erenoğlu, Rabiye; Can, Rana; Tambağ, HaticeAmaç: Bu araştırma bir hastanenin kadın doğum ve çocuk ünitelerinde çalışan hemşirelerin bakım davranışları ve ilgili faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Bir kamu hastanesinde gerçekleştirilen bu çalışma tanımlayıcı-ilişki arayıcı türde bir araştırmadır. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiş ve araştırmaya katılmayı kabul eden 151 hemşireye ulaşılmıştır. Veriler “Kişisel Bilgi Formu” ve “Bakım Davranışları Ölçeği-24” kullanılarak toplanmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra Mann-Whitney U, Kruskal Wallis ve T testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin büyük çoğunluğunun (%90.7) kadın, % 37.7’sinin 32-35 yaş grubunda ve %58,9’unun lisans mezunu olduğu saptanmıştır. Hemşirelerin “Bakım Davranışları Ölçeği-24” toplam puan ortalaması olumlu anlamda yüksek (5.38±0.50) düzeydedir. Hemşirelerin demografik özelliklerine göre “Bakım Davranışları Ölçeği-24” alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmada hemşirelerin çalıştıkları birimlere göre “Bakım Davranışları Ölçeği-24” alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır (p<0.05). Güvence alt boyutu dışında, ameliyathanede çalışan hemşirelerde ölçek toplam puan ve diğer tüm alt boyu puanları diğer bölümlerde çalışanların puan ortalamalarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek saptanmıştır(p<0.05). Sonuç: Doğumevinde çalışan hemşirelerin bakım davranışları algılarının yüksek düzeyde olduğu ve sosyo- demografık özellikler ve çalışma ortamına ilişkin bazı özeliklerin bu algıyı etkilemediği saptanmıştır. Bu konuda, daha geniş örneklem grubu üzerinde ve bakıma etki eden farklı değişkenlerin etkisinin incelendiği çalışmaların yapılmasının ilgili alana olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedirÖğe Hemşirelik bölümü öğrencilerinin manevi destek algıları ve etkileyen faktörler(Logos Tıp Yayıncılığı, 2019) Erenoğlu, Rabiye; Can, RanaAmaç: Bu çalışma, hemşirelik bölümü öğrencilerinin manevi destek algıları ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışma tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini Akdeniz bölgesinde yer alan bir ildeki üniversitenin 2016-2017 öğretim yılında sağlık yüksekokulunda okuyan tüm hemşirelik bölümü öğrencileri oluşturmuştur. Veriler anket tekniği ile 1-31 Nisan 2017 tarihleri arasında araştırmaya katılmayı kabul eden 323 hemşirelik bölümü öğrencisine ulaşılarak toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu” ve “Manevi Destek Algısı Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS-21 paket programı kullanılarak, tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra Kruskal Wallis ve MannWhitney U testleri analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalamasının 20,86±1,84 olduğu, %65,3’ü kadın, %96,6’sı bekar olduğu saptanmıştır. Öğrenci hemşirelerin manevi destek algılarının toplam puan ortalamasının yüksek (52,02±6,99) düzeyde olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin %58,8’i manevi bakım kavramını daha önceden duymuş olduklarını/bilgileri olduğunu ve %75,2’si eğitim gördüğü bölümde manevi bakımla ilgili olarak eğitim/ders almak istediğini belirtmiştir. Sonuç: Hemşirelik öğrencilerin manevi destek algı düzeylerinin yüksek olduğu görülmektedir.Öğe Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencilerinin meme kanseri hakkında bilgi, tutum ve davranışları(2007) Aslan, Ahmet; Temiz, Muhyittin; Yiğit, Yılmaz; Can, Rana; Canbolant, Elif; Yiğit, FilizBu çalışmada, Hemşirelik Yüksekokulu öğrencilerinin meme kanseri hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarının saptanması amaçlanmıştır. Çalışma, Eylül 2006-Kasım 2006 tarihleri arasında, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Hemşirelik Yüksekokulu’nda gerçekleştirilmiştir. Yüksekokul öğrencilerinin (n=102) %98,0’ına (n=100) ulaşılmıştır. Çalışma, gözlem altında anket uygulama tekniği ile gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin meme kanseri ile ilgili bilgi kaynakları arasında %47 ile gazete-televizyon, %32 ile tıp kitapları ve internet ilk sıralarda yer almaktadır. Meme kanseri’da en sık görülen bulgulara ilişkin olarak verilen tüm yanıtlar arasında ilk sıralarda memede kitle (% 54,6), ağrı (% 24,1), meme başı çökmesi (% 12,8) yer almaktadır. Öğrencilerin %63’ü kendi kendine meme muayenesini (KKMM) yapmaktadır. KKMM yapanların 29’u (%46) aklına geldikçe, 26’sı (%41,3) ayda bir, 6’sı (%9,5) haftada bir sıklıkta yapmaktadır. KKMM %41,3 (26) ile okuldan, %22,2 (14) ile doktordan, %20,6 ile ebe/hemşireden, %9,5 (6) ile de tıp kitaplarından öğrenilmiştir. KKMM yapmama nedeni olarak, öğrencilerin %51,4’ü (19) bilgi yokluğu, %24,3’ü (9) ihmal, %8,1’i (3) kitle korkusu, %8,1’i (3) şikayet yokluğu ve %8,1’i de (3) gerekliliğine inanmamayı belirtmiştir. Öğrencilerin %95’i kliniksel meme muayenesini (KMM) hiç yaptırmamıştır. KMM yaptırmama nedeni olarak %53,7 (51) ile ihmal, %18,9 (18) ile bilgi yokluğu ve %8,4 (8) ile de gerek duyulmaması belirtilmiştir.Öğe Kırsal alandaki kadınların doğum-doğum sonu dönemle ilgili geleneksel uygulamaları Karaksi örneği(2017) Erenoğlu, Rabiye; Can, Rana; Tambağ, Hatice; Akdeniz, ŞengülBu çalışma, geleneksel toplum yapısına sahip, farklı etnik ve kültürel unsurları barındırdığından, oldukça zengin kültür mozaiğine sahip olan Hatay ili kırsalında yapılmıştır. Araştırmanın yapıldığı yer olan (eskiden köy olan) Karlısu mahallesi; Hatay'ın merkezi Antakya'ya 5 km uzaklıkta 400 haneli ve 6000 nüfuslu eski bir yerleşim yeridir. Araştırma gebelik- doğum-lohusalık süreçlerinde anneye ve yenidoğana yönelik geleneksel uygulamalarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, gönüllü olan tüm kadınlara ulaşılması planlanmıştır. Çalışmada farklı yaş gruplarındaki 40 kadın ile yüz-yüze görüşülmüştür. Gebeliğe yönelik geleneksel uygulamaların bazıları; pişmiş soğan cücüğünün vajinaya yerleştirilmesi, rahim çektirme, maydanozla hazırlanan içeriğin vajinaya yerleştirilmesi şeklindedir. Doğum sonu psikolojik problemlere yönelik geleneksel uygulamaların, lohusalıkta annenin yastığının altına bıçak, makas ya da ekmek koyma şeklinde olduğu; doğum sonu dönemde meme başı çatlağında ve göbek bakımında sıklıkla zeytinyağı kullanıldığı; pişik tedavisine yönelik geleneksel uygulamalarda, beyaz toprak ve zeytinyağı kullanıldığı belirtilmiştir. Sınırlı sayıda kaynak kişi üzerinde yürütülen araştırmamızda, gebelikten loğusalığa uzanan dönemde kadına ve yenidoğana yönelik geleneksel uygulamaların bilindiği ve sınırlı ölçüde de olsa uygulanıyor olduğu saptanmıştır. Ayrıca, Karlısu mahallesinde yaşayanların sağaltım amacıyla kullandıkları maddelerin büyük bir bölümünün gündelik yaşamda da kullanılabilen bitkiler ve bitkisel ürünler olduğu saptanmıştırÖğe Yaşlılara yönelik evde bakım hizmetleri sırasında gündeme gelen tıp etiği sorunları(2013) Can, Rana; Çapar Abacı, Lema; Kadıoğlu, SelimYaşlı kişilerin genel nüfus içindeki oranı günden güne yükseliş göstermekte, hem bu yükselişin hem de söz konusu kişilerin diğer yaş gruplarındakilere göre daha fazla tıbbi desteğe ihtiyaç duymasının sonucu olarak geriatrik ve gerontolojik uygulamaların tıptaki ağırlığı artmaktadır. Öte yandan hem tıbbın bilimsel ve teknik açıdan ilerlemesine hem de sağlık kavramının daha geniş kapsamlı hale gelmesine bağlı olarak sağlık hizmetlerinin niceliksel ve niteliksel olarak çoğalması çerçevesinde, çağdaş tıbbın bir dönem hastane merkezli bir anlayışı benimseyerek ikinci plana itmiş olduğu evde bakım uygulamaları yaygınlık kazanmaya başlamış bulunmaktadır. Bu iki gelişmenin bir araya gelişi, yaşlılara yönelik evde bakım hizmetlerini daha önemli ve dolayısıyla daha üzerinde durulmaya değer hale getirmektedir. Bu çalışma çerçevesinde, hem evde bakım hem de geriatri-gerontoloji hakkında bir dizi bilgi notu verildikten sonra, genel olarak geriatri- gerontoloji etiğine ve yine genel olarak evde bakım etiğine özgü etik sorunların toplu takdimi yapılmış ve bu iki kümenin kesişiminde yer alan sorunlar irdelenmiştir.Öğe Yoğun Bakım Hemşirelerinin Ötanazi, Ölüm ve Ölümcül Hastaya Karşı Tutumları(2020) Can, Rana; Tambağ, Hatice; Öztürk, Melike; Kaykunoğlu, Metin; Erenoğlu, Rabiye; Gümüşoğlu, FatmaGiriş: Hemşireler hastane ortamında yaşanılan ölümlere en yakın tanıklık eden sağlık profesyonellerindendir. Özellikle yoğun bakımhemşireleri bu durumla daha çok karşı karşıya kalmaktadırlar.Amaç: Bu çalışmanın amacı da üniversite hastanesinin yoğun bakım ünitesinde görev alan hemşirelerin ötanazi, ölüm, ölümcülhastaya yaklaşım konusundaki tutumlarını belirlemektir.Gereç ve Yöntem: Araştırmanın veri toplama formu iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda 16 soruluk kişisel bilgi formu; ikincikısımda Ötanazi, Ölüm ve Ölümcül Hastaya İlişkin Tutum Ölçeği (ÖTÖ) kullanılmıştır. Veriler Haziran –Aralık 2015 tarihleri arasındatoplanmıştır. Araştırma evreni 367 yoğun bakım hemşiresinden oluşmakta olup araştırmaya katılmayı kabul eden ve ulaşılan 243hemşireyle çalışma yürütülmüştür. Verilerin değerlendirilmesinde frekans dağılımı, Independent Sample t Test, One-Way Anovatesti, Tukey testi kullanılmıştır. Araştırma için Mustafa Kemal Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul’undan izin alınmıştır.Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 26,71, çalışma yılı ortalaması 5,84’dir. ÖTÖ puan ortalaması 85,07’dir. Ölçeğin üç altboyutundaki puan ortalamaları ise ötanaziye ilişkin tutum alt boyutu için 36,09; ölüme ilişkin tutum alt boyutu 25.57; ölümcülhastaya ilişkin tutum alt boyutu 23.40’dır.Sonuç: Katılımcıların ölüm, ölümcül hasta ve ötanaziye yaklaşımlarının genel olarak olumsuz olduğunu göstermektedir. Katılımcılarınölümcül hastaya ilişkin tutumlarının ölçeğin diğer alt gruplarına göre daha olumlu olduğu görülmektedir.