Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Deveci, Özcan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bir devlet hastanesinde intestinal parazit dağılımı ve etiyolojik analiz raporu
    (2011) Yula, Erkan; Deveci, Özcan; İnci, Melek; Tekin, Alicem
    Amaç: İntestinal parazitler, özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere küresel olarak yaklaşık dört milyar insanı etkileyen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışma; çoklu (mikst) intestinal parazit prevalansını ve potansiyel infeksiyon kaynağını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 4 aylık periyotta, Kızıltepe Devlet Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarına paraziter etken varlığının araştırılması amacıyla gönderilen 1620 dışkı örneği prospektif olarak dahil edildi. Makroskobik inceleme sonrası dışkı örnekleri, dışkı konsantratör tüpü ile çöktürülüp kopro-parazitolojik yöntemlerden nativ-lugol yöntemi uygulanarak intestinal parazitler yönünden incelendi. Dışkı örneklerinin tamamı Entamoeba histolytica/dispar taraması için ticari test kiti kullanılarak Mikro-ELISA yöntemi ile adhezin antijen varlığı yönünden araştırıldı. Bulgular: Çalışmada, toplam 1620 insan dışkı örneği incelendi ve 447’si (% 27.6) intestinal parazitler yönünden olumlu bulundu. Enfekte dışkı örnekleri arasında; 63’ünün (% 14.1) iki parazit ve 18’inin (% 4.0) üç parazit ile çoklu infekte olduğu görüldü. Giardia intestinalis (% 43.3), Taenia spp. (% 36.4) ve Trichomonas hominis (% 5.4) en sık tespit edilen parazitlerdi. Çoklu parazitle (G. intestinalis & Taenia spp.) infekte dışkı örneklerinde kadın ve erkekler arasında cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Bulgularımız bölgemizde parazitik infeksiyonların endemik kalmaya devam ettiğini göstermektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Fusidic acid resistance among staphylococci strains isolated from clinical specimens in a general hospital
    (2012) Toka Özer, Türkan; Yula, Erkan; Tekin, Alicem; Deveci, Özcan
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, klinik örneklerden izole edilen stafilokok suşlarında fusidik asidin in vitro etkinliğinin araştırılmasıdır. Gereç ve yöntem: Çalışmaya çeşitli klinik örneklerden izole edilen 41 koagülaz negatif stafilokok (KNS) izolatı ile 18 Staphylococcus aureus suşu dahil edildi. Stafilokok izolatları besiyeri yüzeyindeki koloni morfolojisi, gram boyama, katalaz ve koagülaz testleri gibi konvansiyonel yöntemlerle identifiye edildi. İzolatların antimikrobiyal duyarlılıkları “Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)” önerileri doğrultusunda Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi kullanılarak çalışıldı. Bulgular: İzole edilen S.aureus suşlarının % 72’si metisiline duyarlı (MSSA), % 28’i metisiline dirençli (MRSA) olarak tanımlandı. MSSA ve MRSA suşlarının fusidik asit duyarlılık oranları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.305). İzole edilen KNS’lerin % 29’u metisiline duyarlı (MS-KNS), % 71’i metisiline dirençli (MRKNS) olarak tanımlandı. MR-KNS ve MS-KNS suşlarının fusidik asit duyarlılık oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0.490). Ancak, KNS ve S.aureus suşlarının fusidik asit duyarlılık oranları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). KNS suşları fusidik aside S.aureus suşlarından daha fazla dirençli bulundu. Sonuç: Bu çalışmada, metisilin direnci ile birlikte fusidik aside karşı da direnç gelişiminde artış olduğu gözlendi. KNS izolatları arasındaki fusidik aside direnç oranları S.aureus suşlarına göre önemli ölçüde artmıştır. Sonuç olarak, fusidik asit stafilokoklara bağlı enfeksiyonların tedavisinde hala bir alternatif olarak durmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    In vitro activity of quinupristin-dalfopristin, methicillin and vancomycin against staphylococcus strains isolated from clinical samples
    (2012) Yula, Erkan; Toka Özer , Türkan; Deveci, Özcan; Tekin, Alicem; Yanık, Keramettin; Durmaz, Süleyman
    Bu çalışmada, çeşitli klinik örneklerden izole edilen stafilokok suşlarında kinupristin-dalfopristin duyarlılık oranlarının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen çeşitli klinik örneklerden izole edilen 98 stafilokok suşu [74'ü koagülaz negatif stafilokok (KNS) ve 24'ü S. aureus] dahil edildi. Stafilokok suşları konvansiyonel yöntemler ile tanımlandı. Stafilokok suşlarının metisilin ve kinupristin-dalfopristin duyarlılığı Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) önerileri doğrultusunda Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle çalışıldı. Ayrıca suşların vankomisin duyarlılığı E-test yöntemi ile araştırıldı. Çalışmada kalite kontrol suşu olarak S. aureus ATCC 25923 kullanıldı. İzole edilen KNS’lerin 53(% 72)’ü metisiline dirençli KNS (MR-KNS) ve S. aureus’ların ise 3(%13)’ü metisiline dirençli (MRSA) olarak tanımlandı. MRKNS’lerin 8(% 15)’i kinupristin-dalfopristine dirençli iken, metisiline duyarlı KNS'lerde (MS-KNS) kinupristindalfopristin direnci 1(%5) suşta tespit edildi. MSSA ve MRSA suşlarının hiçbirinde kinupristin-dalfopristin direnci tespit edilmedi. Suşların tamamının vankomisine duyarlı olduğu bulundu. Stafilokok suşlarının kinupristindalfopristine yüksek oranda duyarlı oldukları bulundu. Sonuç olarak vankomisin gibi kinupristin-dalfopristin kombinasyonun da özellikle dirençli Gram-pozitif kok enfeksiyonlarının tedavisinde alternatif olabileceğini düşünmekteyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Pediatrik bir hastada Salmonella paratyphi A’nın neden olduğu bir akut hemorajik sistit olgusu
    (2012) Yula, Erkan; İnci, Melek; Deveci, Özcan; Toka Özer, Türkan; Tekin, Alicem; Karakuş, Ali
    Salmonella türlerinin neden olduğu üriner sistem enfeksiyonu (ÜSE) oldukça nadir görülen bir klinik durumdur. Yedi yaşında erkek bir hasta; alt karın ağrısı, idrar yaparken yanma ve ağrı, bulantı ve ateş yükselmesi şikayeti ile hastanemize başvurmuştur. Fizik muayenesinde hastanın vital bulgularının normal olduğu saptanmış ancak abdominal muayene ile bilateral suprapubik hassasiyet bulunduğu belirlenmiştir. Laboratuvar tetkiklerinde; hemoglobin miktarı 12,9 g/dL, eritrosit sayısı 4,8 milyon/mm3, lökosit sayısı 11.800/mm3, trombosit sayısı 275.000/mm3, C-reaktif protein düzeyi 30,2 mg/L, serolojik olarak paratyphi A “O” antikoru (1/160) ve paratyphi A “H” antikoru (1/320) pozitifliğinin bulunduğu belirlenmiştir. İdrar mikroskobisinde ise hematüri görülmüş ve lökosit esteraz pozitif bulunmuştur. İdrar kültürü çalışılmış ve kültürden elde edilen izolat konvansiyonel yöntemlerle tanımlanmıştır. İdrar kültürü sonucu Salmonella spp. olarak bildirilmiş ve antiserumlarla yapılan ileri tanımlamalarda izolatın Salmonella paratyphi A olduğu tespit edilmiştir. Radyolojik görüntüleme sonuçları normal bulunmuştur. Hastaya S. paratyphi A’nın neden olduğu hemorajik sistit tanısı konulmuş ve hasta yedi gün boyunca seftriakson tedavisi alarak tam iyileşme göstermiştir. Sonuç olarak; Salmonella türlerinin endemik olduğu bölgelerde S. paratyphi A’nın akut hemorajik sistit vakalarında etken olabileceği düşünülmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Pneumonic varicella in patient with inactive hepatitis B : A case report
    (2012) Yula, Erkan; Deveci, Özcan; Şükrü, Erden Ersin; Toka Özer, Türkan; Tekin, Alicem; İnci, Melek
    Nadir rastlanılmasına rağmen varicella zoster virus (VZV) ilişkili pnömoni, virüsün sıklıkla yetişkinleri etkileyen en ciddi komplikasyonudur ve yüksek mortaliteyle seyreder. Bu çalışmada Hepatit B virüs taşıyıcısı 29 yaşında bir erkek hastada VZV pnömonisi tanımlanmaktadır. Hasta beş gündür devam eden halsizlik, boğaz ağrısı, ateş, öksürük ve hafif dispne şikayetleri ile başvurdu. Ayrıca ekzantematöz veziküler döküntüleri vardı. Döküntüler saçlı deriyi de kapsayacak şekilde tüm vücuda yayılmıştı. Fakat hastanın ateşi yoktu ve vital bulgular normaldi. Deri muayenesi ile tüm vücutta papüloveziküllü yaygın polimorfik döküntü ve kabuklu lezyonlar görüldü. Serolojik bulgular, VZV IgM pozitif, VZV IgG pozitif ve HBsAg pozitif idi. Göğüs radyografisinde bilateral pnömonik infiltrasyonlar görüldü. Hastaya valasiklovir ve klaritromisin verildi. Deri lezyonları on gün sonra kayboldu ve hasta tam olarak iyileşti. Sonuç olarak yetişkin hastalarda nadiren oluşan VZV pnömonisinin erken tanısı ve antivirallerle etkin tedavisi ciddi komplikasyonların gelişmesini önleyebilir.

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim