Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kurt, Şener" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akdeniz Bölgesinde Çeltik Yanıklık Hastalığı (Pyricularia oryzae)’nın Yönetiminde Farklı İlaçlama ve Ekim Yöntemlerinin Etkinliğinin Belirlenmesi
    (2021) Akçalı, Efkan; Kurt, Şener
    Çeltik, insan beslenmesinde önemli besin kaynaklarından birisidir. Çeltik yanıklık hastalığına neden olan Pyricularia oryzae çeltik yetiştirilen alanlarda görülen en yıkıcı hastalıktır. Bu çalışmanın amacı Akdeniz Bölgesinde çeltik alanlarında yanıklık hastalığına karşı farklı ilaçlama ve ekim şeklinin hastalık şiddeti ve verim üzerine etkisinin araştırılmasıdır. Tarla denemeleri, 2011 ve 2012 yıllarında sırasıyla Adana İli Yüreğir ilçesi, Tabaklar Köyü’nde ve Mersin ili Silifke ilçesi Sökün Köyü’nde Edirne çeşidi yetiştirilen çeltik tarlasında yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda, ilaçlı tohum ekimi ve fide dikimi hastalık şiddetini düşürmüştür. En düşük hastalık şiddetinin yıllara göre % 6.1 ve %9.3 ile ilaçlı tohum şeklinde fide dikimi yapılan parselde olduğu belirlenmiştir. İlaçlı tohum şeklinde fide dikimi yapılan parselde yeşil aksam ilaçlaması sonucunda da hastalık şiddeti yıllara göre % 6.6 ve % 4.6 ile en düşük bulunmuştur. Farklı ilaçlama metodu ve ekim yöntemlerinin ise verim üzerine etkisi gözlenmemiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bazı Fidanlıklarda Görülen Toprak Kökenli Fungusların Belirlenmesi
    (2021) Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Kara, Merve; Soylu, Soner; Soylu, Emine Mine
    Gaziantep Orman Fidanlık Şefliği, Osmaniye Orman Fidanlık Şefliği, Hatay Serinyol Orman Fidanlık Şefliği ve HMKÜ kampüs fidanlık alanında 14 farklı peyzaj bitkisi türünden toplam 98 adet hastalıklı fidan örneği toplanmıştır. Bu örneklerin 81’inde, toprak kökenli hastalık etmenleri saptanmıştır. Bu etmenlerin tanılanmasına yönelik olarak morfolojik sonuçlar değerlendirildiğinde; farklı konukçulardan elde edilen hastalık etmenlerinden 12 adedi, Ceratobasidium sp, 8’i Fusarium, 14’ü Macrophomina, 13’ü Rhizoctonia, 4’ü Phytophthora ve 10’u Dactylonectria olarak saptanmış; geriye kalan 20 tanesi de Phoma, Pestalotiopsis, Diaporthe, Didymella ve Neopestalotiopsis fungusları olarak belirlenmiştir. Moleküler çalışmalar kapsamında ITS1-4 primeri ile yapılan PCR çalışmaları ve DNA dizileme sonuçlarına göre tür düzeyinde tanıları yapılmıştır. Temsili seçilen 16 izolatın, NCBI GenBankası kütüphanesinden erişim numaraları alınmıştır. Sonuç olarak, fidan sağlığını gözeterek fidanlıklarda her türlü mücadele yöntemlerinin bir arada etkili ve sürdürülebilir şekilde uygulanması, peyzaj sahalarının korunmasında önemli bir yer tutacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ceviz gövde kanseri hastalığı etmeni Botryosphaeria dothidea’nın tanılanması ve bazı fungisitlerin hastalık etmenine karşı in vitro antifungal etkinliklerinin belirlenmesi
    (Mustafa Kemal Üniversitesi, 2020) Kurt, Şener; Soylu, Soner; Uysal, Aysun; Soylu, Emine Mine; Kara, Merve
    Amaç: Çalışmada Hatay’ın İskenderun ilçesinde Mayıs 2019 tarihinde ceviz bahçelerdeki ceviz ağaçlarında, iletim dokularında kahverengi-koyu kahverengi renk değişikliği, odun dokusu nekrozu ve dallarda geriye doğru ölüm hastalık belirtilerine neden olan fungal etmenin tanılanması ve etmenin bazı fungisitlere karşı duyarlılık düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem ve Bulgular: Hastalıklı dallardan, kanserlerden ve belirti göstermeyen ceviz örneklerinden yapılan izolasyonlar sonucunda elde edilen fungal izolat morfolojik ve moleküler çalışmalara göre Botryosphaeria dothidea olarak tanılanmıştır. Patojenisite denemeleri, fungal izolatın bölgede yetiştirilen Chandler çeşidi ceviz ağacı sürgünlerinde oldukça virülent olduğunu göstermiştir. Mevcut bilgilerimize göre bu çalışma, Türkiye’de cevizi enfekte eden Botryosphaeria dothidea’nın ilk raporudur. Fluazinam (0.001-0.015 µg/ml), thiophanate-methyl (0.1-10.0 µg/ml), boscalid + pyraclostrobin (1.0-50.0 µg/ml), trifloxystrobin (0.5-50.0 µg/ml), kresoxim-methyl (0.1-50.0 µg/ml) ve tebuconazole (0.5-50.0 µg/ml) gibi 6 farklı fungisitin farklı konsantrasyonlarının, fungal etmene karşı in vitro antifungal etkileri belirlenmiştir. Fungisitlerin ortalama etkili konsantrasyon (EC50) değerleri, Probit analiziyle belirlenmiştir. Hesaplanan EC50 değerlerine göre hastalık etmenine karşı en etkili fungisit fluazinam (0.002 µg/ml) olarak kaydedilmiş olup, bu fungisiti thiophanate-methyl (0.275 µg/ml), tebuconazole (0.994 µg/ml), boscalid + pyraclostrobin (3.993 µg/ml) ve trifloxystrobin (4.262 µg/ml) izlemiştir. En düşük antifungal etkinlik fungisitler arasında misel gelişimini %37.5 oranında engelleyen kresoxim-methyl tarafından gösterilmiştir. Genel Yorum: Bu çalışma fungal etmen Botryosphaeria dothidea’nın Türkiye’de yetiştirilen ceviz ağaçlarında gövde kanseri hastalığa neden olduğunun ilk kayıdıdır. Elde edilen sonuçlar ayrıca Botryosphaeria dothidea’nın sebep olduğu ceviz kanser hastalığının seçilen fungisitlerin uygulanmasıyla ağaçların hastalıktan korunabileceğini önermektedir. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Sonuç olarak, fluazinam, thiophanate-methyl ve tebuconazole’ün fungal patojen B. dothidea’nın kontrolünde kullanım potansiyeli bulunduğunu ortaya koymaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Determination of Soil-Borne Fungi Observed in Some Nurseries
    (Centenary University, 2021) Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Kara, Merve; Soylu, Soner; Soylu, Emine Mine
    A total of 98 diseased seedlings of 14 different landscape plants were collected from Gaziantep forest nursery chief, Osmaniye forest nursery chief, Hatay Serinyol forest nursery chief and HMKU campus nursery. Soil-borne disease factors were identified in 81 of these samples. When morphological results are evaluated for the identification of these agents; disease agents from different hosts were identified as 12 of Ceratobacidium sp, 8 of Fusarium, 14 of Macrophomina, 13 of Rhizoctonia, 4 of Phytophthora, 10 of Dactylonectria, and the remaining 20 of Phoma, Pestalotiopsis, Diaporthe, Didymella, and Neopestalotiopsis. Within the scope of molecular studies, PCR studies were conducted with ITS1-4 primer and according to DNA sequencing results species level diagnoses were made. Representative of 16 isolates accession numbers are obtained from NCBI Gen bank library. Consequently, effective and sustainable implementation of all kinds of combat methods in nurseries, taking into consideration the health of the saplings, will have an important place in the protection of landscape areas. © 2021, Centenary University. All rights reserved.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Determination of the Chemical Composition and Antifungal Activity of Wood Vinegar (Pyroligneous Acid) Against the Onion Bulb Rot Disease Caused by Fusarium proliferatum
    (Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2023) Kara, Merve; Soylu, Soner; Soylu, E. Mine; Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Türkmen, Musa
    Wood vinegar, also known as pyroligneous acid (PA), is a liquid mixture with organic properties that results from the condensation of smoke produced by the charring or pyrolysis of wood and its residues during processing. The aims of this study were to determine the chemical composition and antifungal activity of three different PAs obtained from the pyrolysis of apricot kernels (AKPA), hazelnut shells (HSPA), and kermes oak (OPA) against Fusarium proliferatum. As a result of GC-MS analysis, o?guaiacol (18.98–26.18%), creosol (11.08–16.38%), syringol (6.35–8.67%), p?ethylguaiacol (5.53–10.04%), o?creosol (4.0–10.33%) and phenol (2.34–7.90%) were identified as the main constituents of the tested PAs. AKPA was the most effective PA among the tested treatments, with MIC values of 3.5?µl ml?1 for mycelial growth and 1.0?µl ml?1 for conidial germination. Of the treatments tested under in vivo conditions, AKPA completely inhibited disease incidence at a concentration of 7.5?µl g?1 soil. HSPA and OPA, on the other hand, significantly suppressed disease incidence at concentrations of 10.0?µl g?1and 12.5?µl g?1 soil, respectively. All PA samples with MIC values caused significant deterioration of the morphological structures of the fungal hyphae. Since PAs showed promising antifungal activities against F. proliferatum both in vitro and in vivo, they could be used as a cost-effective natural product as an environmentally friendly alternative to synthetic fungicides. © 2023, The Author(s), under exclusive licence to Springer-Verlag GmbH Deutschland, part of Springer Nature.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Determination of the efficacy of different spraying and planting methods on management of rice blast disease (Pyricularia oryzae) in the mediterranean region
    (Centenary University, 2021) Akçali, Efkan; Kurt, Şener
    Rice is one of the important food sources in human nutrition. Rice blast disease caused Pyricularia oryzae is the most destructive disease which is seen in rice growing. The aim of this study was to investigate the effect of different spraying and planting methods on disease severity and yield in rice fields in the Mediterranean Region. Field trials were conducted onto rice fields which were grown Edirne variety in the Tabaklar village, Yüregir, Adana province and Sökün village, Silifke, Mersin province in 2011 and 2012, respectively. As a result of this study, the use of treated seeds and seedlings reduced the severity of the disease. The lowest disease severity was found as 6.1% and 9.3% where it was used by years. However, the disease severity was also recorded as the lowest value by 6.6% and 4.6%, respectively through foliar spraying in the plot where the seedlings were performed from treated seeds by years. No impact on different spraying and planting methods on the yield was found. © 2021, Centenary University. All rights reserved.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ili havuç ekim alanlarında bulunan yabancı ot türleri, yaygınlıkları, yoğunlukları ve durumlarının değerlendirilmesi
    (Namık Kemal Üniversitesi, 2020) Üremiş, İlhan; Soylu, Soner; Kurt, Şener; Soylu, Emine Mine; Sertkaya, Erdal
    Havuç [Daucus carotaL.], yüksek seviyede provitamin A, amino asitler ve diğer besinleri içeren, dünya çapında önemli bir sebzedir. Hatay ili, Türkiye'nin kaliteli veyüksek miktarda havuç üretiminin yapıldığı üçüncü bölgesidir. Havuç üretimi ve kalitesi gerek tarla gerekse depolama sırasında hastalıklar, zararlılar ve yabancı otlar tarafından etkilenir. Bu çalışmada Hatay ilinin havuç yetiştiriciliğinin yapıldığı önemli ilçelerinde tesadüfü seçilmiş tarlalarda karşılaşılan yabancı ot türlerinin varlığı, yaygınlığı ve genel durumları 80havuç tarlasında yapılan sürveyle belirlenmiştir. Bölgede yapılan sürvey sonucunda 26 familyada yer alan farklı 66 cinse ait 78 yabancıot türü belirlenmiştir. Tespit edilen yabancı ot türleri yoğunluklarına göre sınıflandırıldığında en sık ve yoğunlukta karşılaşılanlar; Cyperus rotundus(Topalak) >3.00 adet/m², Portulaca oleracea, Amaranthus retroflexus, Sorghum halepense, Alopecurus myosuroides, Amaranthus graecizans, Amaranthus hybridus, Amaranthus spinosus, Avena sterilis, Chenopodium album, Convolvulus arvensis, Cynodon dactylon, Echinochloa colonum, Euphorbia chamaesyce, Medicagospp., Physalis angulata, Prosopis farcta, Silybum marianum, Triticum aestivum, Sinapis arvensis, Trifoliumspp., Zea maysveXanthium strumariumtürlerinin ise0.10-2.99 adet/m² yoğunlukta olduğu gözlenmiştir. Aralarında parazitik türlerden Orobanche crenata (beyaz çiçekli canavar otu), Phelipanche ramosa (mavi çiçekli canavar otu)’nın yanısıra,Ipomoea triloba(pembe çiçekli akşamsefası) ve Amaranthus palmeri(dev horozibiği) gibi çok önemli ve istilacı potansiyele sahip 55 farklı yabancı otun yaygınlık seviyesinin ise 0.10> adet/m² olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada kaydedilen bir diğer önemli gözlem C. rotundusbitkilerinin üzerinde saptanan ve yabancı otun biyolojik mücadelesinde kullanılma potansiyeli olan pas hastalık etmeni Puccinia romagnolianaMaire & Sacc.’nın bazı sürvey alanlarındaki topalak bitkileri üzerinde yaygın ve şiddetli şekilde bulunmasıdır. Sonuçlar O. crenata, P. ramosa, I. trilobave A. palmerigibi çok önemli ve istilacı potansiyele sahip yabancı ot türlerinin bölgede yayılma riskinin bulunduğunu ortaya koyarken, bazı bölgelerde yaygın olarak gözlenenpashastalığı etmeninin havuç tarlalarının en önemli yabancı otlarından olan topalak ile mücadelede kullanılma potansiyelinin bulunduğu düşünülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hatay ili tarımsal alanlarında bulunan canavar otu türleri, yaygınlıkları, yoğunlukları ve potansiyel zarar seviyesinin belirlenmesi
    (2023) Üremiş, İlhan; Soylu, Soner; Kara, Merve; Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Sertkaya, Erdal
    Canavar otları (Orobanche spp.) dikotiledon bitkilerde önemli düzeyde ürün kayıplarına neden olan tam parazit bitkilerdir. Türkiye’nin de yer aldığı Akdeniz iklimine sahip ülkelerde domates, tütün, patates, havuç, maydanoz, ayçiçeği ve mercimek, gibi bazı önemli kültür bitkilerinin üretimi canavar otları (Orobanche spp./Phelipanche spp.) tarafından tehdit edilmektedir. Bu çalışmada Hatay ilinin farklı ilçelerinde canavar otu tür(ler)inin konukçusu olduğu (domates, patates, havuç, maydanoz, tütün, ayçiçeği, bezelye vb.) ürünlerin yetiştirildiği tarlalardaki yaygınlık ve yoğunlukları 2 farklı dönemde yapılmış surveylerle belirlenmiştir. Her iki dönemde yaygın tür Orobanche ramosa L. olurken, havuç ve bezelye tarlalarında O. crenata türü de belirlenmiştir. Aralık 2020-Mart 2021 aylarında yapılan ilk surveylerde 31 ha alana sahip 69 tarlanın 29’unda canavar otu saptanmış olup il geneli olarak rastlama sıklığı % 42.02 olarak belirlenmiştir. Nisan 2021-Eylül 2021 aylarında yapılan ikinci surveylerde 73.7 ha alana sahip 148 tarlanın 29’unda canavar otu saptanmış olup il geneli olarak rastlama sıklığı % 19.59 olarak hesap edilmiştir. Doğal olarak bulaşık havuç kökünde O. crenata’nın kök boyunda % 58.8, kök çapında % 91.9 ve kök ağırlığında ise % 88.6 oranında azalmaya neden olduğu hesaplanmıştır.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Herbicide-induced resistance to Fusarium wilt in cotton and gossypol production of host cells
    (TUBITAK, 2000) Canihoş, Yeter; Kurt, Şener; Özgönen, Hülya
    Pretreating cotton seeds with some herbicidies used in cotton-growing areas of the Cukurova region markedly increased cotton resistance to Fusarium wilt caused by Fusarium oxysporum f. sp. vasinfectum. Haloxyfob and linuron reduced the mycelial growth of the pathogen in both solid and liquid cultures. However, prometryn was more effective in plant development than linuron and haloxyfob. Synthesis of Phytoalexin gossypol was significantly produced in inoculated cotton plants compared with uninoculated control plants. Maximum amounts of gossypol production were obtained in herbicide-treated and inoculated cotton plants. Gossypol extracted from herbicide-treated plants markedly reduced the mycelial growth of the pathogen in vitro.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Identification and Pathogenicity of Neoscytalidium novaehollandiae, the Agent of Canker and Dieback in Almonds and In Vitro Activities of Some Fungicides
    (2022) Sakçı, Nedim; Kurt, Şener; Uysal, Aysun; Soylu, Emine Mine; Kara, Merve; Soylu, Soner
    The objective of the present study is to identify the causal agents associated with cancer and dieback symptoms in almond production areas in Batman's Binatlı village, to determine the pathogenicity of the causal agent, and to determine the efficacy of some fungicides on the pathogen in vitro. As a result of the morphological and molecular characterization of fungal isolates obtained from diseased plant tissues, the fungus was identified as Neoscytalidium novaehollandiae. In the pathogenicity test of 5 isolates of N. novaehollandiae on almond seedlings cv Ferragnes, AlNnov79 was determined as the most virulent isolate. As a result of the efficacy trial of five different fungicides on N. novaehollandiae isolate AlNov79, highly effective fungicides were determined as fluazinam (EC50;0.002 µl ml-1), thiophanate–methyl (EC50;0.3 µl ml-1), tebuconazole (EC50;0.4 µl ml-1), boscalid + pyraclostrobin (EC50;2.2 µl ml-1). Trifloxystrobin (EC50;19.5 µl ml-1) was found as the lowest effective fungicide.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Identification and Pathogenicity of Neoscytalidium novaehollandiae, the Agent of Canker and Dieback in Almonds and In Vitro Activities of Some Fungicides
    (Centenary University, 2022) Sakçi, Nedim; Kurt, Şener; Uysal, Aysun; Soylu, E. Mine; Kara, Merve; Soylu, Soner
    The objective of the present study is to identify the causal agents associated with cancer and dieback symptoms in almond production areas in Batman's Binatlı village, to determine the pathogenicity of the causal agent, and to determine the efficacy of some fungicides on the pathogen in vitro. As a result of the morphological and molecular characterization of fungal isolates obtained from diseased plant tissues, the fungus was identified as Neoscytalidium novaehollandiae. In the pathogenicity test of 5 isolates of N. novaehollandiae on almond seedlings cv Ferragnes, AlNnov79 was determined as the most virulent isolate. As a result of the efficacy trial of five different fungicides on N. novaehollandiae isolate AlNov79, highly effective fungicides were determined as fluazinam (EC50;0.002 µl ml-1), thiophanate–methyl (EC50;0.3 µl ml-1), tebuconazole (EC50;0.4 µl ml-1), boscalid + pyraclostrobin (EC50;2.2 µl ml-1). Trifloxystrobin (EC50;19.5 µl ml-1) was found as the lowest effective fungicide. © 2022, Centenary University. All rights reserved.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Identification of microorganism species in leafy vegetables using maldi-tof ms (Matrix assisted laser desorption / ionization mass spectrometry) technique
    (Centenary University, 2019) Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Soylu, Soner; Soylu, E. Mine; Kara, Merve
    The foodborne fungal and bacterial pathogens are increasingly associated with fresh fruit and vegetables. Bacterial colonization of fresh produce plants can occur to high levels on the external tissue but bacteria are detected within plant tissue. Leafy vegetables such as lettuce, spinach, cabbage, rocket, mint, parsley, dill, and leek were collected from different vegetable markets in the counties of Defne and Antakya of Hatay province. Growing media potato dextrose agar, nutrient agar and blood agar media were used for microbiological analysis. Their identification were performed based on phenotypic characters and matrix-assisted laser desorption/ionization time-of-flight mass spectrometry (MALDI-TOF MS) technique. According to the results of MALDI-TOF MS analysis, when the distribution of microorganisms was examined, the most common bacterial species were identified with 60 species at the species level, followed by 4 fungi and 1 yeast. The most common microorganism species were obtained from lettuce samples. When the distribution of species level is examined; firstly, 9 species with Pseudomonas, 5 species with Lactobacillus, 4 species with Acinetobacter and 2 species with Klebsiella, Citrobacter, Enterobacter, Lysinibacillus were obtained and Pantoea one species Bacillus, one species Escherichia coli, one species followed by Exiguobacterium genera. When the colony density of microorganism species was examined, the most intensive colony was determined in the species belonging to the genus Pseudomonas and Acinetobacter. At least colony density was observed in fungi. In result, Salmonella sp, Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli, Bacillus cereus, Klebsiella oxytoca species were found to be very dangerous species for human health. © 2019, Centenary University. All rights reserved.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Limonda Antraknoz hastalığı etmeni Colletotrichum gloeosporioides (Penz.) Penz. & Sacc.’in bazı fungisitlere karşı in vitro duyarlılığı
    (Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, 2019) Uysal, Aysun; Kurt, Şener
    Antraknoz, dünyada ve ülkemizde limon başta olmak üzere turunçgil üretimini ciddi düzeyde tehdit eden hastalıklardan birisidir. Bu çalışmanın amacı, limonda Antraknoz hastalığı etmeni Colletotrichum gloeosporioides’ in DMI, SDHI, QoIs, amid, aniline ve dithiocarbamate gibi farklı kimyasal gruplardan farklı etki mekanizmalarına sahip bazı fungisitlere karşı duyarlılığını belirlemektir. Bu amaçla, limon bahçelerinden toplanan hastalıklı bitkilerin doku parçaları, PDA besi yerinde 25 °C’de 5 gün inkübe edilmiştir. Fungal kültürlerin morfolojik ve moleküler teşhisleri sonucunda tüm izolatların, Colletotrichum gloeosporioides olduğu belirlenmiştir. Patojenisite denemelerinde tüm izolatların virülenslik düzeyleri belirlenmiş ve en yüksek virülensliğe LC5 izolatının sahip olduğu tespit edilmiştir. C. gloeosporioides LC5 izolatının 10 farklı fungisite karşı duyarlılıkları, in vitro ’da miselyal gelişim ve konidiyal çimlenme denemeleri ile ortaya konmuştur. Sonuç olarak en yüksek etkiyi, fluopyram+tebuconazole, fluazinam, fluxapyroxad+difenoconazole ve dithianon+fosforoz asit fungisitlerinin gösterdiği belirlenmiştir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rootstock potential of Turkish Lagenaria siceraria germplasm for watermelon : Plant growth, yield and quality
    (2012) Karaca, Fatih; Yetişir, Halit; Solmaz, İlknur; Çandır, Elif; Kurt, Şener; Sarı, Nebahat; Güler, Zehra
    Abstract: Th e rootstock potential of 21 bottle gourds (Lagenaria siceraria) collected from the Mediterranean region (Turkey) was investigated for watermelon with regard to plant growth, yield, and fruit quality. Th e Crimson Tide watermelon cultivar was used as a scion and 2 commercial rootstocks (L. siceraria) were also used for comparison. In greenhouse conditions, the survival rate of graft ed plants and the eff ect of rootstocks on plant growth were determined. Th e graft ed plants were planted under low tunnels in early spring and the eff ects of the rootstocks on early yield, total yield, and fruit quality were evaluated. Th e survival rates of the graft ed plants varied from 83% to 100%. Survival rates of those with commercial rootstocks and local rootstocks were similar. Plants graft ed onto 20-02, 31-09, 31-43, 35-01, and 46-03 were more vigorous than ungraft ed control plants. Compared to the control plants, graft ed plants had 37% to 80% higher plant dry weight. All of the graft ed plants except CT/Macis produced a higher yield than the control plants. Th e plants graft ed onto 6 of the local rootstocks had signifi cantly greater total yields than those graft ed onto the commercial rootstocks. Among the local bottle gourd landraces tested, the 01-16, 07-45, 20-06, 31-09, 31-15, and 46-03 were found to be promising genotypes with regard to total yield. Early yield was not signifi cantly aff ected by rootstock. Th e quality parameters of the fruits harvested from the graft ed and control plants were found to be similar except for a limited number of graft combinations. It was concluded that germplasm from Turkish bottle gourds has a high rootstock potential for watermelon with regard to the investigated parameters.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Rootstock potential of Turkish lagenaria siceraria germplasm for watermelon: Plant growth,graft compatibility, and resistance to fusarium
    (2007) Yetişir, Halit; Kurt, Şener; Sarı, Nebahat; Tok, Fatih Mehmet
    Türkiye’nin su kabağı (Lagenaria siceraria) genetik kaynaklarının karpuz için anaçlık potansiyeli araştırılmıştır. Çalışma için morfolojik karakterlere göre 210 genotip arasından 72 su kabağı genotipi seçilmiştir. İki tane ticari anaç da karşılaştırma amacı ile kullanılmıştır. Aşı tutma oranını belirleme çalışmasında kalem olarak Crimson Tide karpuz çeşidi kullanılmıştır. Aşı kombinasyonlarında çıkıştaki homojenlik, hipokotil morfolojisi, aşı tutuma oranı ve Fusarium oxysporum f. sp. niveum (FON)’a dayanıklılık belirlenmiştir. Ayrıca, aşılanmış bitkiler, anaçların bitki gelişimine etkilerini araştırmak için saksılarda 3 hafta süreyle yetiştirilmiştir. Yaprak sayısı, bitki kuru ağırlığı ve kök kuru ağırlığı tespit edilmiştir. Fide çıkışındaki homojenlik % 72 ile % 100 arasında değişmiştir. En yüksek aşı tutma oaranı % 99, en düşük aşı tutuma oranı ise % 70 olarak tespit edilmiştir. Aşılanmış olan bitkiler kontrol bitkilerine oranla daha iyi gelişme göstermişlerdir. Bütün su kabağı genotipleri FON’un üç ırkına da dayanıklı bulunmuştur. Su kabağı genotiplerinden dokuzunda sararma gözlenmiş, ancak yapılan inceleme sonucunda sararmanın FON’dan kaynaklanmadığı belirlenmiştir. FON’un üç ırkına duyarlı olan Crimson Sweet karpuz çeşidi, yüksek aşı tutma oranı gösteren 10 su kabağı genotipi üzerine, anacın FON’a dayanıklılık üzerindeki etkisini araştırmak için aşılanmıştır. Aşılanmış bitkilerin hepsi FON’a dayanıklı bulunurken, aşılanmamış bitkiler FON’un 3 ırkına da duyarlı bulunmuşlardır. Sonuçlar, Türkiye su kabağı genetik kaynaklarının karpuz için Fusarium’a karşı güçlü bir anaç potansiyeline sahip olduğunu ve ıslah programları için iyi bir kaynak olduğunu göstermiştir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Screening fungicide resistance of alternaria pathogens causing alternaria blight of pistachio in Turkey
    (2017) Özkılınç, Hilal; Kurt, Şener
    Alternaria blight is one of the important diseases of pistachio and wild relatives, and its management in pistachio orchards mainly relies on fungicide applications. But, it is observed the disease cannot be declined or controlled by fungicide treatment that might be due to development of fungicide resistance in Alternaria pathogens. On the other hand, wild Pistacia species and some pistachio trees which cultural practices are not applied are not exposed to fungicide treatments in nature. Isolates from orchards and wild systems may show difference in their sensitivities to fungicides. In this study, twenty-two isolates of Alternaria species from different hosts of Pistacia species were investigated in vitro for their sensitivity to different fungicides having different mode of action. Fungicide sensitivity were evaluated based on mycelial growth and spore germination of the isolates by using effective concentrations. The least effective fungicide was azoxystrobin and the most effective one was boscalid + pyraclostrobin among the fungicides tested in this study. Partial gene sequencing of succinate dehydrogenase genes presented boscalid sensitivity of the isolates according to the specific mutations related with boscalid resistance. This study is the first initiation to observe sensitivity of Alternaria pathogens from pistachio and wild relatives against to the most commonly used commercial fungicides in Turkey.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sıcak su uygulamalarının maydanoz septoria yaprak lekesi hastalığı etmeni Septoria petroselini’nin tohumla taşınımı üzerine etkisi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2019) Tok, Fatih Mehmet; Kurt, Şener
    Amaç: Bu çalışmada sıcak su uygulamalarının maydanozda Septoria yaprak lekesi hastalığı etmeni S. petroselini’nin tohumla taşınımı üzerine etkinliğinin saptanmasıdır. Yöntem ve Bulgular: Hatay iline bağlı, maydanoz yetiştiriciliğinin yoğun olduğu Samandağ ve Arsuz ilçelerinde survey çalışmaları gerçekleştirilmiş ve S. petroselini ile enfekteli olduğu düşünülen tarlalardan tohumlar elde edilmiştir. Sağlıklı tohumlarda çimlenme oranı tespit edildikten sonra enfekteli tohumlar ayrılarak 40, 45, 50, 55, 60 ve 65°C’ye ayarlanmış sıcak suya 10, 20 ve 30 dakika süre ile daldırılmıştır. Farklı sıcaklıklarda farklı süreler ile tutulan enfekteli maydanoz tohumları daha sonra steril kurutma kağıtları arasında çimlendirilmiş ve gelişen fidelerde enfeksiyon oranı hesaplanmıştır. Enfekteli tohumlarda çimlenme 55°C’den sonra ciddi oranda azalma göstermiş, 65°C’de 20 dakika tutulan tohumlarda ise çimlenme gözlenmemiştir. Enfekteli fide oranı ise 55°C’de 30 dakika tutulan tohumlarda %20’lere düştüğü, dolayısıyla bu sıcaklıkta S. petroselini’nin taşınımının %80 oranında engellendiği tespit edilmiştir. Genel Yorum: Maydanozda Septoria yaprak lekesi hastalığı etmeni S. petroselini tohumla taşınabilen patojen bir fungustur. Maydanoz tohumlarının 55°C’de 30 dakika ya da 60ºC’de 10 dakika tutulması ile bu hastalığın tohumla taşınımı önemli ölçüde azalmaktadır. Çalışmanın Önemi ve Etkisi: Türkiye’deki maydanoz üretiminin %54’i Hatay ilinde gerçekleşmektedir. Yöredeki üreticiler genellikle tohumluk maydanozları kendileri üretmekte ve dolayısıyla maydanozda Septoria Yaprak Lekesi Hastalığı zaman zaman epidemi yaparak ciddi kayıplara yol açmaktadır. Yapılan bu çalışma ile sıcak su uygulamasının S. petroselini’nin tohumla taşınımını önemli ölçüde azalttığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu yöntemin kullanılmasıyla hastalığın yaygınlığı ve verim kayıplarının önemli ölçüde azalacağı düşünülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Türkiye’de önemli mısır (Zea mays L.) alanlarında Kuzey [Exserohilum turcicum (Pass.) K.J. Leonard & Suggs] ve Güney [Bipolaris maydis (Y.Nisk. & C. Miyake) Shoemaker] mısır yaprak yanıklığı hastalıklarının yaygınlığı
    (2017) Turgay, Emine Burcu; Büyük, Orhan; Tunalı, Berna; Kurt, Şener; Akçalı, Efkan; Baran, Behzat; Helvacıoğlu, Özge; Enginsu, Sevilay; Kansu, Bayram
    Kuzey [Exserohilum turcicum (Pass.) K.J. Leonard & Suggs] ve Güney [Bipolaris maydis (Y.Nisk.& C. Miyake) Shoemaker] mısır yaprak yanıklığı hastalıklarının yaygınlığı, 2014 ve 2015 yıllarında 5 coğrafik bölgeye ait 13 ilde yapılan sürvey çalışmaları ile belirlenmiştir. Samsun, Mersin, Ordu, Kahramanmaraş, Adana, Osmaniye, Sakarya, Mardin ve Şanlıurfa illerinde 2014 yılında KYY hastalığının yaygınlığı, sırasıyla %50.7, %38.5, %.37.8, %29.8, %23.1, %17.7, %7.1, %4.5, %2.2 olarak bulunmuştur. 2015 yılında ise, Sakarya'da %81.7, Samsun'da %53.2, Ordu'da %49.1, Osmaniye'de %22.5, Adana'da %8.6, Mardin'de %7.5, Şanlıurfa'da %5.8, ve Mersin'de %1.6 olarak bulunmuştur. Sürvey çalışmaları sonucunda Güney Yaprak Yanıklığı (GYY) hastalığına 2014 yılında rastlanmamıştır. 2015 yılında ise; Ordu ve Samsun illerinde GYY hastalığının yaygınlığı sırasıyla; %10.1 ve %2.9 olarak bulunmuştur. Sürvey yapılan alanlardan izole edilen her iki türe ait 70 izolat, morfolojik olarak tanılandıktan sonra 4 tekerrürlü olacak şekilde %15 gliserol içeren ve içermeyen kryogenik tüplerde -85 °C'de ve PDA içeren eğik tüplerde muhafaza altına alınmıştır
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Turunçgil antraknoz etmeni Colletotrichum gloeosporioides’in LAMP (Loop-Mediated Isothermal Amplification) tekniği kullanılarak hızlı tanısı
    (2020) Uysal, Aysun; Kurt, Şener
    Turunçgilde antraknoz hastalığı sürgünlerde geriye doğrukuruma, yapraklarda leke, erken dönem yaprak ve meyvedökümleri, meyvelerde antraknoz belirtileri şeklinde ortayaçıkmaktadır. Antraknoz etmeni Colletotrichum gloeosporioides,ülkemizde özellikle limon başta olmak üzere birçok turunçgiltür ve çeşitlerinde şiddetli enfeksiyonlara yol açmaktadır.C. gloeosporioides fungal patojeninin tanısı, morfolojik,moleküler yöntemler ve proteine dayalı spektrum analizleriile yapılabilmektedir. Bu çalışma, LAMP tekniğini kullanarakTurunçgil antraknoz etmeni C. gloeosporioides’in hızlı tanısınıgerçekleştirmek için yürütülmüştür. LAMP yöntemi içinspesifik primerler, C. gloeosporioides türünün gen dizileri hergen bölgesine özgü primer setleri (F3/B3 ve FIP/BIP) ‘PrimerExplorer V3’ adlı bilgisayar programı (http://primerexplorer.jp/e) kullanılarak tasarlanmıştır. LAMP reaksiyonunda kullanılmak üzere tasarlanan primerlerin özgüllükleri C.gloeosporioides’in 3 farklı izolatları ile Fusarium solani’ninFs4 izolatı olmak üzere toplam 3 DNA örneği kullanılarakdeğerlendirilmiştir. PCR çalışmasında genomik DNA 1 ng µl-1,LAMP çalışmasında 10 fg µl-1 miktarında kullanılmıştır. Sonuçolarak, floresan boya ile incelendiğinde, C. gloeosporioidesizolatlarının bulunduğu tüplerde parlama olmuştur. Ancak, F.solani’nin bulunduğu tüpte parlama gözlenmemiştir. LAMPanalizinin C. gloeosporioides’den elde edilen genomik DNA’yıbaşarıyla tespit ettiğini göstermiş, fakat F. solani’den eldeedilen genomik DNA’yı tespit edememiştir. LAMP tekniği ile 2saat süren bir analiz sonucunda elde edilen başarılı sonuçlarlakısa süre içerisinde patojenin varlığı tespit edilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yaprağı yenen sebzelerdeki mikroorganizma türlerinin MALDI-TOF MS (Matris destekli lazer desorpsiyon/iyonizasyon uçuş süresi kütle spektrometresi) tekniği kullanılarak tanılanması
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2019) Uysal, Aysun; Kurt, Şener; Soylu, Soner; Soylu, Emine Mine; Kara, Merve
    Gıda kaynaklı fungal ve bakteriyel patojenler giderek taze meyve ve sebzelerle ilişkilendirilmektedir. Taze üretilen bitkilerin bakteriyel kolonizasyonu, dış dokuda yüksek seviyelerde oluşabilir, ancak bitki dokusu içerisinde bakteriler de tespit edilmektedir. Hatay ilinin Defne ve Antakya ilçelerinde farklı sebze pazarlarından marul, ıspanak, lahana, roka, nane, maydanoz, dereotu, pırasa gibi yapraklı sebzeler toplanmıştır. Mikrobiyolojik analizler için patates dekstroz agar, nutrient agar ve kanlı agar besi yerleri kullanılmıştır. Bu mikroorganizmaların tanılanması, fenotipik karakterler ve matris destekli lazer desorpsiyon/iyonizasyon uçuş süresi kütle spektrometresi (MALDI-TOF MS) tekniğine dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. MALDI-TOF MS analizi sonucuna göre mikroorganizmaların dağılımı incelendiğinde, tür düzeyinde 60 adet ile en fazla bakteri türleri tanılanırken, bunu 4 adet fungus ve 1 adet maya izlemiştir. En fazla mikroorganizma türü marul örneklerinden elde edilmiştir. Cins düzeyinde dağılımları incelendiğinde; 9 tür ile Pseudomonas başta gelirken, bunu 5 tür ile Lactobacillus, 4 tür ile Acinetobacter ve 2 tür ile Klebsiella, Citrobacter, Enterobacter, Lysinibacillus, Pantoea 1 tür Bacillus, 1 tür Escherichia coli, 1 tür Exiguobacterium cinsleri izlemiştir. Mikroorganizma türlerinin koloni yoğunlukları incelendiğinde, en yoğun koloni Pseudomonas ve Acinetobacter cinsine ait türlerde belirlenmiştir. En az koloni yoğunluğu funguslarda gözlenmiştir. Çalışma sonucunda Salmonella sp, Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli, Bacillus cereus, Klebsiella oxytoca türleri insan sağlığı için en tehlikeli türler olarak bulunmuştur

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim