Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Tutanç, Murat" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 20 / 39
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    1-15 Yaş arası çocuklarda demir eksikliği taramasında MCV ve RDW ölçümü
    (2011) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Edirne, Tamer; Gücük, Sabahat; Motor, Sedat
    Amaç: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, demir eksikliği dünyadaki en sık rastlanan beslenme sorunudur. Demir eksikliği tüm vücut fonksiyonlarını etkileyen sistemik bir hastalıktır. Çalışmamızda demir eksikliği anemisi tanısını erken evrelerde koydurabilen ucuz, yaygın, kolay bir yöntem olan hemogram parametrelerinden eritrositlerin büyüklüklerine göre dağılım genişliği (Red Cell Distribution With-RDW) ve ortalama eritrosit hacmi (Mean Corpuscular Volume-MCV) değerlerinin özgüllüğü ve duyarlılığı üzerinde durulmuştur. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda hasta ve kontrol grubunu oluşturan olgular Çocuk Polikliniği'ne başvuran 1-15 yaş arasındaki 210 çocuktan oluşmaktadır. Geriye dönük dosyaları taranan hastaların; tam kan sayımı, serum demiri, total demir bağlama kapasitesi ve ferritinden değerleri ölçüldü. Demir eksikliği tanısı için ölçüt olarak; NHANES II'de (Second National Health and Nutrition Examination Survey) belirlenen, yaşa göre transferrin satürasyonu ve ferritin cut off değerleri kullanılmıştır. Bulgular: Hasta grubunun MCV ortalama değeri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı düşük bulunmuştur (p<0,001). Hasta grubunun RDW ortalama değeri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı yüksek bulunmuştur (p<0,001). Sonuç: Demir eksikliği erken tanısı için eritrosit indekslerinden RDW değerlerinin kullanılması, oldukça duyarlı ve özgül bir yöntemdir. MCV ve RDW’nin birlikte değerlendirilmesi, RDW’nin tek başına değerlendirilmesiyle eş bir duyarlılık değerine sahiptir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ada çayı yağının ağızdan kullanımına bağlı süt çocuğunda konvülziyon
    (2012) Arıca, Vefik; Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Motor, Murat; Köksaldı Motor, Vicdan; Doğan, Murat
    Ada çayı olarak bilinen salvia officinalis bitkisi çeşitli klinik durumlarda halk tarafından kullanılmakta olup özellikle aktarlar tarafından temin edilmektedir. Salvia officinalis adlı ada çayının diüretik, antienflamatuar, antimikrobiyal, antiseptik, ekspektoran, spazmolitik ve terlemeyi arttırıcı olarak kullanımı bilinmektedir. Bu olgumuzda, iki aylık bir bebekte aktar tarafından deriye sürülerek kullanılması için hazırlanan, ancak yanlışlıkla ağızdan kullanılan ada çayı yağına bağlı konvülziyonla gelen bir zehirlenme olgusu sunuldu.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akciğer komplikasyonlarına yol açan ağız yoluyla zehirlenmeler
    (2012) Tutanç, Murat; Karcıoğlu, Murat; Kocamaz, Halil; Güneş, Ali; Özel, Abdülkadir; Boşnak, Mehmet; Haspolat, Kenan
    Amaç: Ağızdan yutulan hidrokarbonlu bileşikler doku hipoksisi, pulmoner irritasyon ve sistemik toksisite ile etkilerini gösterirler. Akciğerlerin hasarı ölüme kadar giden çeşitli komplikasyonlara yol açmaktadır. Bu çalışmada tiner, neft ve kenaz zehirlenmeleri sunularak konuya dikkat çekilmek istenmiştir. Yöntem: Hastaların bilgileri retrospektif olarak tarandı. Demografik ve klinik takip özellikleri incelendi. Pulmoner komplikasyonlara inhaler steroidin etkisi incelendi. Sonuçlar literatür eşliğinde tartışıldı. Bulgular: On iki hastada dinlemekle akciğerlerde raller, altı hastada ciddi solunum sıkıntısı, beş hastada lökositoz, beş hastada ateş, üç hastada bilinç kaybı, iki hastada karaciğer fonksiyon testleri bozukluğu vardı. Hastaların beşinde solunum yolu bulgularının 24 saat sonra ortaya çıkması dikkat çekici idi. Hastalar medikal tedavi desteği ile 3-8 gün arasında şifa ile taburcu edildi. Sonuç: Biz pulmoner komplikasyonların düzeltilmesinde inhaler steroid kullandık. Ancak, katkısı olduğunu söyleyebilmek için karışlaştırmalı yayınlara gereksinim vardır. Bu tür zehirlenmelerin büyük çoğunluğu önlenebilir. Öte yandan, ebeveynler bu tür tehlikelerin farkında olmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akrep sokmalarında doksazosinin etkinliği : çocuk olgu sunumu
    (2014) Karakuş, Ali; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Karcıoğlu, Murat; Tuzcu, Kasım; Başarslan, Fatmagül; Duru, Mehmet
    Akrep sokması vakaları, özellikle çocuklarda kalp, solunum ve nörolojik sistemi etkileyen komplikasyonlar nedeniyle ölümcül olabilen acil hastalar grubundadır. Kalp etkilenimi, alfa reseptörlerinin uyarımı sonucunda görülebilmektedir. Bir alfa reseptör blokoru olan doksazosin kalp etkilenimi olan olguların tedavisinde kullanılabilmektedir. Biz de ak- ciğer ödemi tablosunda olan ve doksazosin ile başarılı bir şekilde tedavi olan bir yaşındaki olguyu sunmayı hedefledik.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Akrep sokması nedeniyle ölüm : Çocuk olgu sunumu
    (2013) Karakuş, Ali; Arıca, Vefik; Çelik, Tanju; Tutanç, Murat; Zeren, Cem; Günher Arıca, Seçil
    Akrep sokması ciddi, hayatı tehdit edebilen acil bir durumdur ve özellikle çocukluk çağında ölümcül olabilir. Akrep venomu- nun etkisiyle kalp, solunum ve sinir sistemi ile ilgili komplikas- yonlar görülebilir. Tedavide kullanılan antivenomun ve diğer ilaçların kullanımı ve kesin endikasyonları hala tartışmalıdır. Bu çalışmada dört yaşında akrep sokması sonucu ölen bir çocuk olguda etyolojik faktörler ve tedavi yöntemleri tartışıldı.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Analysis of children admitted to emergency department with acute abdominal pain in Van
    (Duzce University Medical School, 2012) Arica, Vefik; Arica, Seçil; Tutanç, Murat; Gücük, Sebahat
    Objective: Acute abdominal pain in children presents a diagnostic dilemma. Although many cases of acute abdominal pain are benign, some require rapid diagnosis and treatment to minimize morbidity. Numerous disorders can cause abdominal pain. The aim of the present study was to determine the prevalence, associated symptoms, and clinical outcomes of children with acute abdominal pain who had been admitted to an emergency department. Material and Methods: Children who presented to the emergency department in Van between October 2008 and October 2009 with acute abdominal pain and other symptoms of acute abdomen were enrolled in this study. A retrospective review of 140 charts of patients aged between 0-15 who presented with acute abdominal pain and possible acute abdomen to the Emergency Department of a Children Training Hospital over a 1-month period were evaluated. Patient demographics, presenting signs, and symptoms were documented. Results: Among 140 cases, 58 (41.4%) were boys, 82 (58.6%) were girls. The prevalent medical diagnoses were: gastroenteritis (27.1%, n=38), urinary tract infection (12.1%, n=17), acute abdominal pain with uncertain etiology (17.2%, n=24), upper respiratory tract infections (10.6%, n=15); familial Mediterranean fever (3.6%, n=5), constipation (17.2%, n=24), appendicitis (5%, n=7), menstruation pain (3.6%, n=5), hepatitis (3.6%, n=5). The most common surgical cause of acute abdominal pain was acute appendicitis (n: 7, 5%). Hundred and twelve children were referred to the department of pediatric surgery, but only 16 of 37 (11.4%) required surgical intervention. Conclusions: The most frequently seen causes of acute abdominal pain were due to internal diseases. The ratio of the surgical causes were 11.4%. © 2012 Düzce Medical Journal.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Analysis of children cases were claimed exposed to sexual violence
    (2014) Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Arıca Günher, Seçil; Zeren, Cem; Yeşiloğlu, Fikret; Arslan, Muhammet Mustafa; Arı, Mustafa
    Amaç: Bu çalışmada cinsel şiddete maruz kalan 0-18 yaş grubu çocuk olgularının analizi incelendi. Gereç ve Yöntem: Hatay Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilen adli olguların kayıtları geriye dönük olarak incelenerek cinsel saldırıya maruz kaldığı iddia edilen 18 yaş altı 73 çocuk olgusu çalışma kapsamına alındı. Bulgular: Olgular 4 ile 18 yaş aralığında olup, yaş ortalaması 15.04±3.06 idi. Olguların 12’si (%16.4) erkek, 61’i (83.6) kadındı. Muayenelerinde 23’ünde (%31.5) vajinal, 11’de (%15) livata, 13’de (%17.8) hem vajinal hem livata bulgusu saptandı. Olguların 34’ünde (%46.6) beş ve daha fazla sayıda cinsel saldırıya maruz kalma, 22’sinde (%30.1) rızanın var olduğu öyküsü vardı. Saldırganların 56’sı (%76.7) mağdur tarafından tanınmamaktaydı. Mağdurların 17’sinin (%23.3) ruh sağlığının bozulduğu ve bunların 4’ünün erkek olduğu görüldü. Tartışma: Olgularımızın özellikleri diğer çalışmalar ile uyumlu bulunurken, sanıkların mağdur tarafından tanınma oranının düşük bulunması dikkat çekici bulundu. Cinsel saldırıya maruz kalarak ruh sağlığı bozulmuş bireylerin topluma kazandırılması açısından bu konuya önem verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beş aylık infantta suçiçeği sonrası gelişen ensefalit
    (2017) Başarslan, Fatmagül; Yılmaz, Cahide; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; İnci, Melek; Köksaldı Motor, Vicdan; Bayaroğuları, Hanifi
    Suçiçeği, Varicella -zoster virüsünün (VZV) neden olduğu ekzentematöz döküntü ile karakterize bulaşıcı bir hastalıktır. Suçiçeği geçiren hastalarda ensefalit sıklığı %0.1-0.2 olarak belirlenmiştir ve baskılanmış hücresel immün yanıtı olan hastalarda insidansı daha yüksektir. Mortalite oranları %5-20 arasında değişmektedir. Ensefalit sonrası yaşayan olgularda kalıcı nörolojik komplikasyon gelişme olasılığı yüksektir. Bu yazıda suçiçeği sonrası nöbetle başvuran ve ensefalit tanısı alan beş aylık infant bir olgu sunuldu. Kraniyal görüntülemede meningoensefalit tesbit edildi. Antikonvülzan ve antiviral tedavi başlandı. Takiplerinde mental ve motor gelişme geriliği, quadriparazi gelişmesi nedeniyle fizik tedavi programına alındı. Bu olgu ile nadirde olsa suçiçeğine bağlı ensefalit görülebileceği, bu nedenle yaşamın ilk yılında suçiçeği geçiren olguların komplikasyonlar açısından yakın takip edilmesi gerektiği vurgulanmak istendi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beslenme güçlüğü ile başvuran vitamin B12 eksikliği : Olgu sunumu
    (2012) Arıca, Vefik; Şilfeler, İbrahim; Günher Arıca, Seçil; Tutanç, Murat; Doğan, Murat; Gücük, Sebahat
    Vitamin B12 eksikliği, megaloblastik aneminin önemli nedenlerindendir. Vitamin B12 eksikliği gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla diyette alım kusuruna bağlı gelişir. Eksikliği ender olarak görülse de erken tanı ve tedavi, kalıcı nörolojik sekeller bırakabildiğinden önemlidir. İştahsızlık çocuklarda oldukça sık olarak görülmektedir. Bu olgu ile iştahsızlık nedeniyle gelen bir çocukta, ender görülen Vitamin B12 eksikliğini anımsatmak istedik. On iki aylık erkek hasta, kusma, yutmama, beslenememe, ek gıdayı reddetme, solukluk, kilo kaybı ve gelişme geriliği yakınmalarıyla getirildi. Fizik muayenesinde genel durumu iyi, soluk, çevreyle ilgisi azalmıştı. Tam kan sayımında hemoglobin:8.8gr/dL, lökosit:6500/mm3, hematokrit %26.2, trombosit:162.000/mm3, MCV 96 fL bulundu. Hastanın folik asit düzeyi: 19.4 ng/mL (3-22.4 ng/mL), Vit B12 düzeyi 72 pg/mL (200-1210 pg/mL) bulunurken, annenin serum Vit B12 düzeyide 96 pg/ml bulundu. Bu bulgularla Vit B12 eksikliği tanısı alan hastaya intramusküler Vit B12 tedavisi başlandı. Bir ay sonraki kontrolünde kusmalarının geçtiği, yutma sorunlarının düzeldiği, ek gıdalara başlandığı ve 850 g aldığı, çevreye ilgisinin arttığı gözlendi. Bu olgu dolayısıyla beslenme güçlüğü olan infantlarda vitamin B12 eksikliği olabileceği vurgulamak istendi. Vitamin B12 eksikliğinin tedavisi tedaviye dramatik yanıt vermesi ve kalıcı nörolojik hasarların önlenmesi nedeniyle önemlidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Blastocystis hominis ile ilişkili henoch-schönlein purpura vakası
    (2013) Tutanç, Murat; Şilfeler, İbrahim; Özgür, Tümay; Köksaldı Motor, Vicdan; Kurtoğlu, Ahmet İbrahim
    lastocystis hominis (B. hominis), sıklıkla immun yetmezliği olan hastalarda gastrointestinal semptomlara sebep olan sağlıklı insanlarda patojenitesi tartışmalı bir parazittir. Sağlıklı insanlarda gastrointesital sistem dışı semptomları nadiren de olsa rapor edilmiştir. Henoch- Schönlein Purpura (HSP) vasküliti IgA depolanması ile ilgili karakterize akut küçük damarları tutan çeşitli enfeksiyon etkenlerinin etyolojide suçlandığı otoimmün bir hastalıktır. HSP tanısıyla takip edilen 30 aylık erkek çocukta steroid tedavisine rağmen iki gün içinde tekrarlayan semptomlar sonucunda yapılan tetkiklerinde gaitada B. hominis saptandı. kotrimaksazol ve steroid tedavisinden sonra döküntü, karın ağrısı ve artrit bulguları düzeldi. Bu yazıda literatürde ilk olduğunu düşündüğümüz B. hominis’le ilişkili HSP vakasını sunduk.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Boyunda görülen nadir bir kitle brankial yarık kisti
    (2013) Başarslan, Fatmagül; Tutanç, Murat; Çelik, Murat; Arıca, Seçil; Üstün, İhsan; Bayaroğullar, Hanifi; Akoğlu, Ertap; Gökçe, Cumali
    Tüm yaş grupları içerisinde boyunda kitle sık rastlanan bir klinik bulgudur. En sık gözlenen boyun kitleleri; konjenital anomaliler (tiroid hastalıkları), inflamatuvar nedenler ve neoplastik patolojilerdir. Çocukluk yaş grubunda ilk sırayı inflamatuvar patolojiler, ikinci sırayı konjenital ve gelişimsel anomaliler ve son sırayı da neoplastik patolojiler alır. Ayırıcı tanının yapılması tedavinin planlanması açısından önem taşır. Burada konjenital gelişim anomalisi olan brankial yarık kistli bir olguyu ile boyunda görülen kitleleri gözden geçirmeyi ve konjenital tiroid hastalıkları ile ayrıcı tanısını incelemeyi amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Brusellozun nadir bir komplikasyonu olan nörobruselloz : Üç çocuk olgu sunumu
    (2012) Arıca, Vefik; Şilfeler, İbrahim; Altaş, Murat; Tutanç, Murat; Arıca, Seçil Günher; Evirgen, Ömer; Davran, Ramazan; Karakuş, Ali
    Bruselloz dünyada yaygın, önemli bir zoonozdur. Bu hastalık gelişmekte olan ülkelerde özellikle Akdeniz Havzası’nda yaygındır. Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde sık olarak görülmektedir. Ülkemizde yılda yaklaşık 18 000 yeni olgu saptanmaktadır. Birçok organ veya sistem tutulabilir. Bruselloz, farklı Brusella tipleri ile oluşan ve akut ateş, terleme, güçsüzlük ve baş ağrısı ile belirgin bir enfeksiyondur. Brusella hastalarında merkezi sinir sistemi tutulumu nadirdir. Brusella özellikle kırsal kesimde yaşayan insanlarda önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Ayırıcı tanıda hastayı değerlendirirken hekimler çoğu zaman nörobrusellozu göz ardı edebilmektedir. Sunduğumuz üç olgu değişik, özgül olmayan bulgularla bize başvurdu ve sadece ilk olgunun beyin tomografisinde hidrosefali saptanırken diğer iki olgunun beyin tomografileri normaldi. İkinci olgunun otlu peynir yeme öyküsü bulunurken, diğer iki olgudan benzer bir öykü alınamadı. Üç olgunun uzun dönem izlemlerinde sekelsiz olarak ve tamamen düzeldikleri görüldü. Sunumumuzun amacı ülkemiz gibi Brusella enfeksiyonun yaygın olduğu bölgelerde nörobrusellozun önemini vurgulamaktır.
  • [ N/A ]
    Öğe
    [The case of Henoch-Schönlein Purpura associated with Blastocystis hominis].
    (2013) Tutanç, Murat; Silfeler, Ibrahim; Ozgür, Tümay; Motor, Vicdan Köksaldi; Kurto?lu, Ahmet Ibrahim
    Blastocystis hominis (B. hominis) is a parasite that often causes gastrointestinal symptoms in patients with immune deficiency and has a controversial pathogenicity in healthy people, although some symptoms are reported outside of the gastrointestinal system in healthy persons. Henoch-Schönlein Purpura (HSP) vasculitis is an acute autoimmune disease characterised by IgA storage of small vessels that is believed to include infectious factors in its aetiology. A 30-month follow-up with a boy diagnosed with HSP being treated with steroid therapy showed that he had recurrent symptoms within two days, and B. hominis was detected in the faecal analysis. His symptoms including rash, abdominal pain, and arthritis improved after treatment with steroid and co-trimaksazol. This paper is the first to present a case of HSP associated with B. hominis.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen suda boğulma ve boğulayazma olguları
    (2011) Tutanç, Murat; Bilen, Gülseren; Zeren, Cem; Boşnak, Mehmet; Karakuş, Ali
    Amaç: Acil servisimize getirilen suda boğulma ve boğulayazma vakalarını değerlendirmek. Yöntemler: Çalışmaya 2002-2006 yılları arasında acil servisimize boğulma nedeniyle getirilen, dosya bilgileri tam, toplam 12 olgu alınmış- tır. Hastalar demografik ve klinik özelliklerine göre incelenmiştir. Bulgular: Olguların 10'u erkek, 2'si kadın, yaş dağılımı 1.5-9 yaş arasında idi. Boğulma olaylarının %41.6'sı havuzda gerçekleş- mişti. Beş vakaya ilk 5 dakikada aileleri tarafından müdahale edilmişti. Yedisinde solunum sıkıntısı mevcut, 4'ünde ise solunum yoktu. Glasgow Koma Skalası ortalama 7 idi. Olguların tümü hipotermikti. Dördünde metabolik asidoz, birinde trombositopeni vardı. On olguda SO2 %90'ın altında idi. Beş hastada pnomoni, 2 hastada pnömotoraks, 2 hastada konvülsiyon oluştu. Onbirine antibiyoterapi, 4'üne ventilatör desteği, 2'sine antikonvülsan ilaç, 2 hastaya kapalı tüp drenajı uygulandı. Vakaların 4'ü öldü, 8'i şifa ile taburcu edildi. Sonuç: Suda boğulma çocukların sık karşılaştığı ve ölüm riski yüksek olan bir durumdur. Özellikle yerleşim bölgelerindeki su birikintisi, akarsu, yüzme havuzları ve eğlence plajlarında gerekli olan boğulmayı önleyici güvenlik tedbirleri alınmalıdır. Ayrıca ailelere temel ilk yardım eğitimi verilmesi hayat kurtarıcı bir çaba olacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocuk yoğun bakım ünitesine yatan hastaların değerlendirilmesi
    (2011) Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Başarslan, Fatmagül; Karcıoğlu, Murat; Yel, Servet; Kaplan, Metin; Arıca, Seçil; Karakuş, Ali; Haspolat, Kenan; Boşnak, Mehmet
    Amaç: Çocuk yoğun bakım ünitesine (ÇYBÜ) yatırılan hastaların tanısı, cinsiyeti, yatış süresi, hangi aylarda yattığı ve sonlanımı incelendi. Yöntem: Bu çalışmada Kasım 2002 - Şubat 2005 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Yoğun Bakım Ünitesine yatırılarak takip edilen 698 hasta değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 95’i(%13.6) akciğer enfeksiyonu, 84’ü(%12) sepsis, 70’i(%10) zehirlenme, 49’u(%7) merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, 44’ü(%6.3) status epileptikus, 28’i(%4) hepatik koma, 27’si(%3.9) yılan ısırması, 24’ü(%3.4) akrep sokması, 18’i(%2.6) travma, 17’si(%2.4) intrakranyal kanama, 15’i(%2.1) meningokoksemi, 12’si(%1.7) suda boğulma, 8’i(%1.14) elektrik çarpması, 7’si(%1) malignensi tanıları ile yatmıştı. Ocak (%10.7) ve Haziran (%10.4) aylarında daha fazla yatış görülürken, en az yatış Ekim (%5.7) ayında gözlendi. Kız hasta sayısı 300(%42.8), erkek hasta sayısı 398(%57.2) idi. Yatış süreleri ortalama 5.3±6.1 gün idi. Hastaların 363’ü(%51.8) durumu stabil edildikten sonra diğer servislere transfer edildi, 86’sı(%12.3) yoğun bakım ünitesinden taburcu edildi, 8’i(%1.14) ileri merkeze sevk edildi, 238’i(%34.4) ise öldü. Sonuç: Bu çalışmada akciğer enfeksiyonu ve bu nedenle solunum desteğinin yoğun bakım ünitesinde en sık karşılaşılan durum olduğu, çocukluk çağı zehirlenmeleri, travma, suda boğulma, elektrik çarpması gibi önlem alınabilecek hastalıkların yatışlarda önemli bir yer tuttuğu vurgulanmak istendi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocukta rüptüre akciğer kist hidatiği olgusu
    (2012) Çelik, Tanju; Akçora, Bülent; Tutanç, Murat; Durgun Yetim, Tülin; Karazincir, Sinem; Akın, Mehmet Mustafa; Çelikkaya, Mehmet Emin; Kurtoğlu, Ahmet
    ABSTRACT Hydatid cyst (HD), a very common disease in the world, is often transmitted to humans through dog feces. HD is especially common in countries where agriculture and animal husbandry is prevalent. HD is caused by Echinococcus granulosus. The clinic course of HD usually features settling in the liver and lungs. Lung involvement with chest pain, cough, shortness of breath can cause non specific symptoms such as fever and hemoptysis. Diagnostic interventions for HD include chest X-ray tomography, and physical examination. Although the treatment options of HD vary according to the clinical findings of the patients, the primary treatment may be considered as surgery. The most frequently applied methods of surgical treatment are cystectomy and capitonnage. Medical treatment is usually warranted for complicated cases, including the patients with multiple and unresectable lesions, patients who refuse surgery and the patients who cannot tolerate surgery. Treatment with albendazole and its derivatives are used. In this case report, we present a child with primary complaints of cough, chest pain, dyspnea, fatigue and fever who was latterly diagnosed with lung HD.(Turkiye Parazitol Derg 2012; 36: 45-7)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çomak parmakla başvuran adolesanda primer progresif tüberküloz
    (2011) Çelik, Tanju; Tutanç, Murat; Davran, Ramazan; Arıca, Vefik; Köse, Mehmet
    Tüberküloz ülkemizde sık karşılaşılan hastalıklardan biridir, bu nedenle kronik solunum yolu yakınması olan çocuklarda kesinlikle araştırılmalıdır. Çomak parmak nedeniyle başvuran bir olgu eşliğinde klinik, radyolojik, bronkoskopik ve biyopsi bulguları ile primer tüberkülozun tartışılması amaçlanmıştır. On beş yaşında erkek adolesan; öksürük, yan ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık ve halsizlik yakınmaları ile başvurdu. Fizik muayene sırasında her iki el parmaklarında çomak parmak görüldü. Radyografisinde sol alt lobda konsolidasyon ve parakardiyak alanda lenfadenopati ile uyumlu dansiteler görüldü. Balgamda asidorezistan bakteri (ARB) arandı. Bronkoskopik inceleme yapıldı. Biyopsi ve bronkoalveoler lavaj sıvısında asidorezistan bakteri (ARB) tespit edildi Tanı, bakteri kültürü ile doğrulandı. Bu olgu adolesanlarda kilo kaybı, kronik öksürük, gece terlemesi, kanlı balgam yanı sıra çomak parmak görüldüğünde kronik akciğer hastalığının nedeni olarak tüberkülozun düşünülmesi gerektiğini vurgulamak için sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Duodenal hematoma, a rare cause of abdominal pain: Case report
    (Duzce University Medical School, 2012) Tutanç, Murat; Arica, Vefik; Akçora, Bülent; Davran, Ramazan; Arica, Seçil Günher; Başarslan, Fatmagül; Çelik, Tanju
    Localisation of the duodenum is usually retroperitoneal and its exposure to trauma is rare. But any damage to the duodenum can have serious consequences. Duodenal hematoma most commonly develops after abdominal blunt trauma. We present a six-year-old boy with duodenal hematoma as a rare cause of abdominal pain. © 2012 Düzce Medical Journal.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Epilepsili bir hastada baş ağrısı ve bruselloz
    (2013) Başarslan, Fatmagül; Yılmaz, Cahide; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; İnci, Melek
    Brusellozis ülkemizde endemik görülen önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık hayvanlardan insanlara bulaşan, ateş, halsizlik, yorgunluk, grip benzeri bulgular, eklem, kas ve sırt ağrıları ve baş ağrısı gibi semptomlarla seyreden sistemik bir hastalıkdır. Bu yazıda, epilepsi tanısı ile takip edilen 15 yaşında kız hasta, antiepileptik tedavisi kesilme sürecinde iken, baş ağrısı semptomlarının olması ve tetkikler sonucunda bruselloz tanısı alması nedeniyle sunuldu. Baş ağrısı semptomuyla başvuran epilepsili hastalarda brusellozun akılda tutulması gerektiğini vurgulamak için bu olguyu sunmayı uygun gördük.
  • [ N/A ]
    Öğe
    Evaluation of patients hospitalized in pediatric intensive care unit
    (Duzce University Medical School, 2011) Tutanç, Murat; Arica, Vefik; Başarslan, Fatmagül; Karcio?lu, Murat; Yel, Servet; Kaplan, Metin; Arica, Seçil
    Objective: The patients hospitalized in Pediatric Intensive Care Unit (PICU) were evaluated for the diagnosis, gender, length of stay, months at which they were hospitalized and discharged. Method: In this study, 698 patients hospitalized and followed-up in the Pediatric Intensive Care Unit of Pediatric Health and Diseases of Dicle University Faculty of Medicine between dates of November 2002 - February 2005 were evaluated. Results: 95 (13.6%) of patients were hospitalized with the diagnosis of pulmonary infection, 84 of those (%12) with sepsis, 70 (10%) with poisoning, 49 (7%) with infection of central nerve system, 44 (6.3%) with status epilepticus, 28 (4%) with hepatic coma, 27 (3.9%) with snakebite, 24 (3.4%) with scorpion bite, 18 (2.6%) with trauma, 17 (2.4%) with intracranial bleeding, 15 (2.1%) with meningococcemia, 12 (1.7%) with drowning, 8 (1.14%) with electric shock, and 7 of patients (1%) with malignancy. While most frequent hospitalization was recorded in January (10.7%) and June (10.4%), the least frequent hospitalization was observed in October (5.7%). Number of female patients was 300 (42.8%), whereas number of male patients was 398 (57.2%). Mean length of stay was 5.3±6.1 days. 363 (51.8%) of patients were transferred to other services after their general condition had been stabilized, 86 (12.3%) of patients were discharged from the intensive care unit, 8 (1.14%) of patients were referred to an advanced center, and 238 (34.4%) of patients died. Conclusion: In this study, it is intended to highlight the fact that the pulmonary infection and thus the respiratory support are the most frequently recorded conditions in the intensive care unit and that preventable diseases such as poisoning in childhood, trauma, drowning, and electric shock take an important place in hospitalization. © 2011 Düzce Medical Journal.
  • «
  • 1 (current)
  • 2
  • »

| Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Hatay, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim