Yazar "Uluca, Haluk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Asi Nehri'nin pestisit kirliliği ve karabalık (Clarias gariepinus)'ta antioksidant savunma sistemi üzerine etkisi(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2023) Uluca, Haluk; Özyılmaz, GülBu çalışmada, Hatay bölgesinin en önemli su kaynaklarından biri olan Asi Nehri'nde 3 farklı istasyondan ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış mevsimlerinde avlanan Karabalık (Clarias gariepinus)'a ait kas, karaciğer ve solungaç dokularında antioksidan savunma sistemi parametrelerinden süperoksit dismutaz (SOD) ve katalaz (CAT) enzimlerinin aktiviteleri ve lipid peroksidayon son ürünü malondialdehit (MDA) seviyesi belirlenmiştir. Ayrıca ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde aynı dokularda Acephate, Alachlor, Bifenazate, Cyanazine, Cymoxanil, Desmethyl-Pirimicarb, Dichlorvos, Dinotefuran, Diphenylamine, Fenazaquin, Fenbutatin oxide (F), Fenpropathrin, Forchlorfenuron, Formetanate, Heptenophos, Hexaconazole, Imazalil, Iprovalicarb ve Isopropalin pestisit seviyeleri LC/MS-MS ile analiz edilmiştir. Çalışma, Asi Nehri'nde farklı istasyonlardan temin edilen karabalıkların karaciğer, kas ve solungaç dokularındaki fizikokimyasal, balık dokularında biyokimyasal parametrelerin mevsimsel ve bölgesel değişimlerini incelemiştir. pH ve sıcaklık ölçümleri sonucunda istasyonların pH ve sıcaklık değerleri arasında mevsimsel değişimlerin olduğu tespit edilmiştir. Bulgular, mevsimsel ve bölgesel farklılıkları ortaya koymaktadır. Karaciğer dokusunda, ilkbahar mevsiminde Demirköprü bölgesinde en yüksek CAT aktivitesi gözlenirken, Karasu bölgesinde en düşük aktivite tespit edilmiştir. Yaz mevsiminde ise Samandağ bölgesinde en yüksek CAT aktivitesi kaydedilmiş, Demirköprü bölgesinde ise en düşük aktivite gözlenmiştir. Benzer şekilde, kas dokusunda da mevsimsel ve bölgesel farklılıklar saptanmıştır. Solungaç dokusunda ise ilkbahar mevsiminde en yüksek CAT aktivitesi Samandağ bölgesinde, en düşük aktivite ise Karasu bölgesinde tespit edilmiştir. MDA seviyeleri incelendiğinde, ilkbahar mevsiminde Samandağ bölgesinde en yüksek seviye saptanmış, Karasu bölgesinde ise en düşük seviye gözlenmiştir. Yaz ve sonbahar mevsimlerinde de farklı MDA seviyeleri tespit edilmiştir. SOD aktivitelerinde ise mevsimsel değişimlerin etkisi sınırlı olmuştur. Karaciğer, kas ve solungaç dokularındaki MDA düzeyleri, CAT ve SOD aktiviteleri ile pestisit düzeyleri arasındaki ilişkiler Pearson korelasyon analiziyle incelenmiştir. Bu sonuçlar, balık dokularında antioksidant enzim aktiviteleri ve oksidatif stres seviyeleri arasında mevsimsel ve bölgesel farklılıklar olduğunu göstermektedir ve farklı bölgelerdeki karaciğer, kas ve solungaç dokularında oksidatif stres düzeyleri, antioksidant enzim aktiviteleri ve pestisit düzeyleri arasında mevsimsel ve bölgesel farklılıklar olduğunu göstermektedir. Ayrıca, pestisit düzeylerinin mevsimsel olarak değiştiği ve bazı mevsimlerde yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmanın, Asi Nehri'nin biyolojik sistemleri üzerindeki çevresel etkileri anlamamıza ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi için stratejiler geliştirmemize yardımcı olabileceği öngörülmektedir.Öğe Heavy metal bioaccumulation, oxidative stress and genotoxicity in African catfishClarias gariepinusfrom Orontes river(Springer, 2020) Turan, Funda; Eken, Meltem; Ozyilmaz, Gul; Karan, Serpil; Uluca, HalukOne of the major problems affecting the ecosystem health is the exposure of heavy metals due to anthropogenic activities. These exposures may induce toxiogenetic damage and carcinogenesis in aquatic organism. DNA damage biomarkers for fish species detect genotoxic parameters for ecological risk assessment. In the present study, the effect of heavy metals (Cr, Cd, Cu, Fe and Mn) on DNA damage and oxidative stress ofClarias gariepinuswas examined by Comet assay at Reference site and two different sampling sites of the Orontes River. Moreover, the relationship between DNA damage and physiological response to oxidative stress caused inC. gariepinuswas investigated by sampling seasonal water and fish samples for one year. In this study, Cr, Cd and Cu in water column of Orontes River and the concentrations of Fe and Mn in liver tissue ofC. gariepinuswere highly exceed the maximum permissible limit set by EPA (1999,2016) WHO (1989) and TEG (2012) that can cause adverse effects on environment health. SOD activities in liver tissues were significantly higher than those in muscle tissues. SOD, CAT activity and MDA levels of both Site 1 and Site 2 at Orontes River were higher than those of the Reference site. In result of the COMET analysis, the highest levels of DNA damage were found at gill and liver tissues in Site 2 (17.746 +/- 1.072% T-DNA; 16.014 +/- 0.710% T-DNA respectively) at Orontes river. A higher level of DNA damage in gill cells compared to liver cells was observed in all regions of the Orontes River. In Principal component analysis (PCA), the heavy metals Cd, Cr and Cu (in the water column) and MDA in liver and muscle revealed strong contribution to the observed DNA damage that were scattered opposite to each other's along the principal components. Moreover, correlations between parameters revealed a positive significant relationship between Cd, Cr and Cu in water and DNA damage levels inC. gariepinus. Pearson correlation analysis detected a positive relationship between MDA, CAT and SOD and DNA damage levels in African catfish. Consequently, this study exposed genotoxic damage and oxidative stress ofC. gariepinusdue to metal pollution in Orontes River and lead to the better understanding of genotoxicty, oxidative stress and heavy metal relationships.Öğe The Role of Oxidative Stress in Apoptosis and Cell Proliferation of Human Bronchial Epithelial Cells(Pleiades Publishing Inc, 2021) Ecevit, Hasret; Urhan-Kucuk, Meral; Uluca, Haluk; Tap, Duygu; Arpaci, AbdullahOxidative stress is an important pathophysiological factor in chronic respiratory diseases. Our study aimed at elucidating through which pathway oxidative stress-mediated apoptosis occurs at the gene expression level under oxidative stress in the human bronchial epithelial cell line BEAS-2B. Suitable doses and time period were detected by exposing BEAS-2B cells to hydrogen peroxide (H2O2) at different doses and time periods, and the oxidative-damaged cell culture model was designed. The treatment and control groups were compared in terms of gene expression levels determined by Quantitative Real Time Polymerase Chain Reaction. The oxidative-damaged cell model was confirmed by the spectrophotometric measurement of malondialdehyde and catalase activity (p < 0.05). Caspase-3, caspase-9, bax, and bak gene expression levels increased significantly in the treatment groups compared to the control group (p < 0.05). There were not any significant differences between the groups in terms of caspase-8, Bcl-2, and bik (p > 0.05). p53 and p21 gene expression levels were found to be significantly higher in the treatment groups (p < 0.05). H2O2-induced oxidative stress, induced apoptosis through the intrinsic pathway at gene expression level in the bronchial epithelial BEAS-2B cells was observed.Öğe Yeni sentezlenen flavonoid türevi bileşiklerin akciğer adenokarsinoma hücrelerinde jak(Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2020) Uluca, Haluk; Küçük, Meral UrhanDünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde kanser, insanların beşte birinin ölümüne neden olmaktadır. En yaygın görülen kanser türleri; prostat, meme, akciğer, kolon/rektum ve serviks kanserleridir. Kanser, mutasyonların kademeli olarak birikmesi sonucu oluşur. Bu mutasyonlar hücreye; programlı hücre ölümüne direnç, anjiyogenezi indüklemek, proliferatif sinyal vermeyi sürdürmek, büyüme baskılayıcılardan kaçınma ve güçlü metastaz potansiyeli kazandırmaktadır. Akciğer kanseri kemoterapisinde arzu edilen ve ideal olan, kullanılan ilaçların sadece kanserli dokuyu (malign hücreleri) etkilemesi ve sağlıklı hücreler üzerinde en az toksik etkiye sahip olmasıdır. Kanser patogenezinde rol oynayan önemli yolaklardan biri Janus kinaz (JAK-Janus Kinase) ve sinyal iletici ve transkripsiyon aktivatörü (STAT-Signal transducers and activators of transcription) elemanlarından oluşan JAK/STAT sinyal yolağıdır. Flavonoidlerin antikanserojen, antitrombotik, antibakteriyel, antifungal, antiviral ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu özelliklere sahip oldukları düşünülmektedir. Moleküllerin kimyasal yapısında meydana gelen değişiklikler, molleküllerin biyolojik etkilerini radikal bir şekilde değiştirebilmektedir. Mevcut kemoterapi ajanlarının toksik etkileri; daha az toksik aynı zamanda daha etkili bileşiklerin sentezi için bir gereklilik meydana getirmiştir. Bu tezin amacı, yeni sentezlenen bazı flavonoid türevi moleküllerin, akciğer adeno karsinoma hücrelerinde (A549) STAT3 yolağı üzerinden, antiproliferatif etkilerini incelemek ve antiproliferasyonun bu moleküller tarafından kontrol edilen STAT3 yolağı mekanizmalarını araştırmaktır. Çalışmamızda; A549 hücreleri, yeni sentezlenen flavonoid türevi moleküller ile çeşitli konsantrasyonlarda (1-100M), muamele edilerek MTT ile uygun konsantrasyonları belirlenmiş ve gen ekspresyon analizleri qRT-PCR kullanaılarak gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak yaptığımız çalışmada, sentetik olarak üretilen 4 flavonoid türevi bileşik arasından seçilen 5M bileşiğinin A549 hücre hattında 50µM, 75 µM ve 100µM konsanstrasyonlarda antiproliferatif etkisinin olduğu istatistiksel olarak gösterilmiştir. Antiproliferasyonun; JAK/STAT sinyal yolağı üzerinden gerçekleşmediği, MAPK gibi muhtemel başka sinyal yolakları üzerinden gerçekleştiği sonucuna ulaşılmıştır.