Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yerfıstığı ıslah hatlarının Amik Ovası koşullarında verim performansları ve bazı kalite özelliklerinin belirlenmesi(2004) Çalışkan, Sevgi; Arıoğlu, Halil Halis2002, 2003 ve 2004 yıllarında Hatay ili Amik Ovası koşullarmda yürütülen çalışmada, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünde NC-7 çeşidi ile 75/1073 hattının melezlenmesi sonucu elde edilen 20 yerfıstığı ıslah hattı ve 4 ticari çeşidin verim ve kalite özellikleri incelenmiştir. Araştırmada; bitki başına meyve sayısı, iç oranı, 100-tohum ağırlığı, protein oranı, yağ oranı ve meyve verimi incelenmiştir. Araştırma sonucunda, denemede yer alan hatların ve çeşitlerin bölge koşullarmda incelenen özellikler açısından önemli derecede farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir. Araştırmanın üç yıllık ortalama meyve verimi değerleri 395.8 kg/da ile 621.5 kg/da arasında değişmiş olup en yüksek değer Hat-18'den, en düşük değer ise Hat-5'den elde edilmiştir. Hat-18, Hat-17, Hat-10, Hat-16 ve Hat-1 hatlarının Akdeniz bölgesinin standart çeşitleri NC-7, Çom ve Anoğlu 2005'e göre verim ve kalite açısından daha yüksek değerlere sahip oldukları ve bölgede başarıyla yetiştirilebilecekleri belirlenmiştir.Öğe Kanatlılarda sıcaklık stresinin yönetilmesinde besleme açısından alınacak önlemler(2004) Arslan, Asuman; Duru, MetinKanatlılar sıcak kanlı hayvanlar olup vücut fonksiyonlarının devamlılığı için sabit bir vücut sıcaklılığına ihtiyaç duyarlar. Kanatlılar çevre sıcaklığındaki değişikliğe göre vücut sıcaklıklarını ayarlayabilirler. Kanatlılarda sıcaklık stresinin büyüme ve üremeyi olumsuz yönde etkilediğine dair bir çok bilgi literatürde vardır. Bu sebeple kanatlı üreticileri sıcaklık stresinin negatif etkisini elemine etmek için modernize edilmiş kümesler ile yem katkı maddeleri kullarrmaktadırlar. Sonuç olarak, kanatlı üreticileri sıcaklık stresinin olumsuz etkilerim elemine etmek için kümes dizaynındaki son teknolojileri, hayvanların sıcaklık stresi ile değişen besin madde gereksinimlerini dikkate alarak, takip etmeli ve buna göre yem formülasyonu ve yemleme sisteminde gerekli değişiklikleri yapmalıdır.Öğe Amik Ovası koşullarında ikinci ürün olarak yetiştirilebilecek soya çeşit ve hatlarının belirlenmesi(2004) Çalışkan, Sevgi; Arıoğlu, Halil HalisAmik Ovası ikinci ürün koşullarında 2002, 2003 ve 2004 yıllarında yürütülen çalışmada, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri tarafından geliştirilen 6 soya hattı ve 11 ticari çeşidin tarımsal ve kalite özellikleri incelenmiştir. Araştırma, Hatay'da, Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Araştırma ve Uygulama Alanında tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırmada; bitki boyu, ilk meyve yüksekliği, dal sayısı, boğum sayısı, bakla sayısı, tohum sayısı, bakladaki tohum sayısı, 100-tohum ağırlığı, hasat indeksi, protein oranı, yağ oram ve tohum verimi değerleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda, denemede yer alan çeşitlerin bölge koşullarında incelenen özellikler açısından önemli derecede farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir. Araştırmanın üç yıllık ortalama tohum verimi değerleri 241.0 kg/da ile 338.6 kg/da arasmda değişmiş, en yüksek değer Amcor 89 çeşidinden, en düşük değer ise SW-3 hattından elde edilmiştir. Amcor 89, LG91-7350R, Cu 290, AW-3 ve AW-4 çeşit ve hatlarının Amik Ovası koşullarında ikinci ürün olarak yetiştirilebilecek çeşit adayları olabileceği saptanmışta.Öğe Hatay ilinin sosyo-ekonomik ve tarımsal yapısı(2004) Dağıstan, Erdal; Camcı, Ömer; Parlakay, OğuzBu çalışmada Türkiye için, özellikle tarımsal açıdan önemli bir yeri olan Hatay ilinin sosyo-ekonomik ve tarımsal yapısı incelenmiştir. Ayrıca, ekonomik gelişmişlik düzeyinin daha net ortaya konulması için göstergeler, Türkiye ortalamaları ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Hatay ili;toplam nüfusun %1,9'u, milli gelirin %1,5'i, ihracatın %1,9'u, ithalatın %2,8'ine sahiptir. İlde, 42.395 adet tarımsal işletmesi faaliyet göstermekte olup ortalama işletme büyüklüğü 33,2 dekardır. Özellikle sebzecilik ve hayvansal üretimde örgütlenme, kalite, ve üretimde istikrara bağlı önemli pazarlama sorunları yaşanmaktadır. Üreticilerin örgütlenmesi, ihracat olanaklarının artırılması ve bürokrasinin azaltılması bu sorunlarmın aşılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.Öğe Doğu Akdeniz Bölgesi' nde buğday sülüğü, Oulema melanopus (L.) Coleoptera: Chrysomelidae)'un yayılış alanları ve konukçuları(2004) Bayram, Ahmet; Doğanlar, Oğuzhan; Can, Feza; Kornoşor, SerpilOulema melanopus'un yayılış alanları ve konukçu bitkilerinin belirlenmesi ile ilgili çalışmalar Doğu Akdeniz Bölgesi'nde 30 ayrı noktada 2001 ve 2002 yıllarında yürütülmüştür. Sonuç olarak O. melanopus' un Doğu Akdeniz Bölgesinin bir çok yöresinde yaygın olarak bulunduğu, en yüksek populasyon yoğunluğunun 141.33+59.47 ve 112.33±28.32 birey/10m sıra ile Erzin ve Adana'da, en düşük yoğunluğun ise 1.33+0.88 ve 0 birey/1 Om ile Maraş ve Türkoğlu'da olduğu saptanmıştır. Zararlının konukçusu olarak Avenafatuva L., Avena sterilis L., Bromus sp., Bromus tectorum L., Cichontm intybus L., Conyza sp., Hordeum vulvosum L., Lolium perenne L., Phalaris paradoxa L., Plantago sp., . Sorghum halepense (L.), Zea mays L. tespit edilmiştir.Öğe Adana ilinde buğday sülüğü, Oulema melanopus (L.) (Coleoptera: Chrysomelidae)'un populasyon gelişimi ve bazı biyolojik özellikleri üzerine araştırmalar(2004) Doğanlar, Oğuzhan; Bayram, Ahmet; Can, Feza; Kornoşor, SerpilÇalışma 2000-2001 yıllarında Adana ilinde yürütühnüştür. Oulema melanopus (L.) (Coleoptera:Chrysomeridae)'un populasyon gelişimini tespit amacı ile çalışmalar Doğankent ve Balcah'da belirlenen iki tarlada yapılmıştır. Populasyon takibi çalışmalarında ergin örneklemesi için tarlanın 4 farklı bölgesinde ardarda 25 atrap olmak üzere toplam 100 atrap sallanmış, ergin öncesi dönemlerin örneklenmesi için ise tarlanın 10 farklı yerinde 1 metre uzunluğundaki buğday bitkileri kontrol edilmiş ve bu bitkiler üzerindeki yumurta ve larvalar kaydedilmiştir. İlk ergin çıkışları 2000-2001 yıllarında sırasıyla 15 Mart ve 6 Şubat tarihlerinde görülmüş ve her iki yılda da mayıs ve haziranda sona ermiştir. Doğankent'teki populasyon yoğunluğu, Balcalı'dakinden daha yüksek olarak tespit edilmiştir. Laboraüıvar çalışmaları 15-20 ±1°C sıcaklık ve % 70 ±5 orantılı nem ve 16:8 A:K fotoperiyot koşullarında yapılmıştır. Zararlının 15 ± 1°C de yumurta, larva ve pupa gelişimi sırasıyla 6.32 ± 0.06, 21.81 ± 0.79, 30.40 ± 0.22 gün; 20 ± l°C'de sırasıyla 3.44 ± 0.08, 15.50 ± 0.28, 19.00 ± 0.25 gün olmuştur. Zararlı arazi ve laboraüıvar koşullarında yılda 1 döl vermiştir.Öğe Sera domates (Lycopersicon esculentum) yetiştiriciliğinde uygulanan farklı NH4/NO3 azot oranlarının verim ve bitki gelişimine etkileri(2004) Sefer Bozkurt; Gülsüm SayılıkanBu çalışma, sera domates yetiştiriciliğinde kullanılan farklı NH4/NO3 oranlarına sahip azotlu gübrelerin verim ve bitki gelişimine olan etkilerini belirlemek amacıyla M.K.Ü. Samandağ Meslek Yüksekokulu Uygulama Alanında 2001 ve 2002 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada kullanılan gübrelerden potasyum ve fosfor tüm konulara eşit miktarda, azot ise beş farklı NH4/NO3 oranlarında (G1=1OO/0; G2=75/25; G3= 50/50; G4= 25/75; G5= 0/100) uygulanmıştır. Araştırmada, erkenci ve toplam verim, bitki boyu, salkım sayısı, salkımdaki meyve sayısı, meyve ağırlığı gibi parametreler incelenmiştir. Toplam ve erkenci verim yönünden, her iki dönemde de en yüksek verimlere G2 (%75 NH4-N) konusunda ulaşılmıştır. Ortalama meyve ağırlıklarında iki dönemde de %1 düzeyinde önemli farklılıklar tespit edilmiştir. Sonbahar döneminde salkımdaki meyve sayısı, salkım sayısı ve bitki boylarında %1 düzeyinde farklılıklar belirlenmiştir. İlkbahar döneminde, salkım sayılan önemsiz çıkarken, salkımdaki meyve sayıları %5, bitki boyları ise %1 düzeyinde önemli çıkmıştır.Öğe Çakşır (Ferula aleaochytris) kökü tozunun bronz hindilerde yumurta verim ve bazı yumurta verim özelliklerine etkileri(2004) Çopur, Gülşen; Duru, Metin; Şahin, Ahmet; Canoğulları, SibelBu çalışmada bitkisel östrojen içerikli çakşır {Ferula eleaochytris) bitki kökü tozunun Amerikan Bronz hindilerin yumurta ve bazı yumurta verim özellikleri ve kuluçka parametresi üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Denemede 43 haftalık yaşta 92 adet dişi hindi kullanılmıştır. Araştırmada, kontrol grubu hindiler (46 adet) % 14 HP, 2900 kcal ME/kg enerji içeren damızlık hindi yemi ile deneme grubu hindiler ise aynı yeme % 5 oranında çakşır kökü ilave edilerek 6 hafta boyunca beslenmişlerdir. Yumurta verim kontrolü çakşır uygulamasının 8. gününden itibaren yapılmıştır. Deneme ve kontrol grubuna ait 10'ar olmak üzere haftalık 20, 4 hafta boyunca toplam 80 adet yumurta, yumurta ağırlığı, san ağırlığı, şekil indeksi, kabuk kalınlığı bakımından test edilmiştir. Tavuk-kümes (hen-housed) yumurta verimi deneme grubunda % 41.80, kontrol grubunda ise % 36.46 olarak bulunmuştur. Kontrol ve çakşır gruplarında yumurta ağırlığı ve kabuk kalınlığı bakımından gruplar arasmda farklılık önemsiz iken (P>0.05), şekil indeksi ve sarı ağırlığı bakımından gruplar arasmda önemli farklılık bulunmuştur (P<0.05). Günlük yem tüketimi deneme ve kontrol gruplarmda sırayla 278.97 ve 285.71 g/hayvan/gün olarak tespit edilmiştir. Çıkış gücü çakşır grubunda % 58.90, kontrol grubunda ise % 57.14 olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak çakşır (Ferula eleaochytris) yumurta verimi üzerindeki etkisi yumurtalıklarda fazladan yumurta sarısı hücresinin oluşturulması şeklinde zamana bağlı olarak ortaya çıkmış olabilir.Öğe Tuzlu ve sodyumlu topraklarda infiltrasyon(2003) Ödemiş, BerkantKurak ve yarı kurak bölgelerde herhangi bir önlem alınmadan kullanılan niteliksiz sulama suları zamanla topraklarm tuzlulaşma ve sodyumlulaşmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte, sulama suyu elektriksel iletkenliği (ECİW) ve toprağın değişebilir sodyum yüzdesi (ESP) gibi etmenlerin kimyasal etkileşimleri sonucu toprakta kaymak tabakası oluşmakta ve suyun toprağa girişi hemen hemen imkansız hale gelmektedir. Bitkisel üretim açısından çok önemli bir faktör olan infıltrasyon işlemine, toprak yapısı, kil miktarı ve mineralojisi ve bunların değişebilir sodyuma karşı gösterdikleri tepki, su ve toprağın tuz ve sodyum içeriği, değişebilir potasyum ve magnezyum konsantrasyonları gibi bir çok faktör etki etmektedir. Bu çalışmada, anılan etmenlerin infıltrasyon tavrına olan etkileri incelenmeye çalışılmıştır.Öğe Taşkın büyüklüklerinin bölgesel taşkın frekans analizi ile bilerlenmesi: Seyhan Havzası örneği(2003) Fatih Topaloğlu; Ahmet İrvem; Ali Yücel; Tülücü KazımYeterli sayıda veya hiç akım gözlem istasyonu (AGİ) bulunmayan havzalarda, rastgele karakterli olan taşkınların çeşitli yinelenmeli büyüklüklerinin saptanmasında mevcut kayıtların biraraya getirilmesini sağlayan ve bölgesel taşkın frekans analizi olarak bilinen yöntemler yaygın olarak kullanılmaktadır. Çalışmada, Seyhan havzasında bölgesel taşkın frekans analizi, istatistiksel ön inceleme analizleri sonucunda kullanılabilir 13 AGİ yıllık anlık maksimum akımlarına uygulanmış ve havza için bölgesel taşkın frekans eğrisi ile birlikte havza alanı ve yıllık taşkın değişimine göre alan düzeltme eğrisi elde edilmiştir.Öğe Reyhanlı Tarım İşletmesi siyah alaca ineklerinde süt bileşimi ve kalıtımı 1. Yağ, protein, toplam ve yağsız katı madde verimleri üzerine etkin faktörler ve bu verimlere ait kalıtım derecesi tahmin(2002) Şekerden, ÖzelBu araştırma, Siyah Alaca ineklerde sütün yağ, protein, toplam kuru madde (TKM) ve yağsız kuru madde (YKM) verimleri üzerine etkin faktörlerin araştırılması ve bu verimlere ait kalıtım derecelerinin tahmin edilmesi için yapılmıştır. Araştırma materyali, Reyhanlı Tarım İşletmesinde yetiştirilen 348 Siyah Alaca ineğe ait veriler ile oluşturulmuştur. Deneme hayvanlarının laktasyonları boyunca aylık süt verim kontrol günlerinde günlük süt verimleri tespit edilmiştir. Ayrıca her deneme hayvanından laktasyonlarının 30±15, 90±15, 150±15 ve 210±15. günlerinde sabah sağımı sütlerinden alınan örneklerde yağ, protein ve TKM oranları belirlenmiştir. Bu 4 dönem ortalaması kullanılarak her inek için laktasyon TKM, YKM protein ve yağ verimleri hesaplanmıştır. İncelenen özellikler üzerine buzağılama mevsimi, buzağılama yılı ve laktasyon sırasının etkisi, En Küçük Kareler Metodu kullanılarak analiz edilmiştir. Etkileri istatistik olarak önemli bulunan çevre faktörleri için ilgili özelliklere gerekli standardizasyon uygulanmıştır. Standardize edilmiş veriler kullanılarak yağ, protein YKM ve TKM verimlerine ait kalıtım dereceleri hesaplanmıştır. Önce buzağılama mevsimi ve buzağılama yılı, ikinci olarak da buzağılama yılı ve laktasyon sırası dikkate alınarak variyans analizleri tekrarlanmıştır. Tekrar, ayrı ayrı variyans analizi grupları sonuçlarına göre özelliklere standardizasyon uygulanmıştır. İncelenen özelliklere ait laktrasyon sıralarına ve buzağılama mevsimlerine göre ortalamalar hesaplanmıştır. Yağ, protein YKM ve TKM verimlerine ait kalıtım dereceleri sırasıyla 0.244±0.148, 0.072±0.100, 0.136±0.124, 0.136±0.124 olarak tahmin edilmiştir.Öğe Yüzyıllar arasında köprüler kuran canlı bir sanat : Bonsai(2003) Güçlü, Kamuran; Karahan, FarisTarihsel süreç göstermiştir ki, hemen hemen her kültür, her millet, her din ve her fikir akımı kendi sanatını yaratmıştır. Sanat eserlerinin birçoğu kişisel beceri ve yaklaşımlarla doğmuş daha sonra geniş kitlelere yayılmıştır. Resim, heykel, edebiyat, müzik gibi görsel ve işitsel sanatların tamamında doğa bir tema olarak işlenmiştir. Bu sanatlarda doğa, çoğunlukla onun bir yansıması ya da benzeşmesi şeklinde yorumlanmıştır. Bonsai sanatı ise tıpkı peyzaj sanatında olduğu gibi, hem görsel bir sanat eseri hem de bütünüyle doğanın kendisi olmuştur. Bu makale Bonsai sanatının tarihini, Uzakdoğu bahçe sanatı ve sosyo-kültürel yaşamındaki yerini ve temel özelliklerine göre Bonsai' lerin sınıflandırılmasını özetlemektedir.Öğe Antakya yöresi topraklarının bazı fiziksel, kimyasal özellikleri ve sınıflandırılması(2002) Şeref Kılıç; Suat ŞenolBu araştırma ile Antakya yöresinde yapılacak ideal arazi kullanım planlaması ve arazi hakkında alınacak her türlü kararlar için, temel bir kaynak oluşturulması amaçlanmıştır. Araştırmada kartografik materyal olarak 1992 çekimli 1:25.000 ölçekli siyah-beyaz hava fotoğrafları, standart topoğrafik harita ve jeolojik harita kullanılmıştır. Toplam 36816 ha yüzölçümlü çalışma alanında 9 ayrı fızyoğrafik ünite üzerinde oluşmuş 27 farklı toprak serisi saptanarak tanımlanmıştır. Araştırma alanında zayıf profil gelişimi gösteren genç toprakların yanında iyi gelişim göstermiş profillere sahip topraklarda yer almaktadır. Ayrıca, mollic epipedonlu topraklar ile çok yüksek kil içeriğine ve dolayısıyla çok derin çatlaklara sahip topraklar da bulunmaktadır. Bu topraklar Toprak Taksonomisine göre; Entisol, Vertisol, Inceptisol, Alfısol ve Mollisol ordolannda sınıflandırılmıştır.Öğe Sulamada tuzlu su kullanımı(2003) Ödemiş, BerkantSulanan alanlar için yeterli miktar ve kalitede sulama suyunun temini gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde su kaynaklarının kirlenmesi ve azalması besin üretimi üzerinde yoğun baskılar yaratarak geleceği tehdit etmektedir. Bu nedenle ülkeler, geleceğe dönük sulama stratejilerini hazırlarken yeraltı ve atık suların kullanımına dönük çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Bu amaçla drenaj suyunun sulamada kullanılması, suyun daha etkin kullanılmasını sağlarken birtakım olumsuzlukları da (toprakta tuz birikmesi, çevresel sorunlar vb.) beraberinde getirmektedir. Drenaj sularının içerdiği yoğun organik maddeler, patojenik mikroorganizmalar, kirleticiler ve yüksek tuz içeriği, suyun kendisinin bir kirlilik kaynağı olmasına neden olmaktadır. Özellikle toprak tuzluluğunun önlenmesine yönelik yıkamaların drenaj suyu miktarını artırması, kirlilik düzeyini yükseltmektedir. Bu makalede drenaj suyu ile sulanan alanlarda toprak tuzluluğunun önlenmesi için alınması gerekli önlemler ile su kaynaklarının ve drenaj suyu kalitesinin korunmasına yönelik çeşitli seçenekler tartışılmıştır.Öğe Sesamia nonagrioides Lef. (Lepidoptera, Noctuidae) yumurtaları üzerinde trichogramma evanescens west. 8Hymenoptera, Trichogrammatidae97 in bazı biyolojik özelliklerinin incelenmesi(2002) Sertkaya, Erdal; Kornoşor, SerpilSesamia nonagrioides yumurtaları üzerinde Trichogramma evanescens'm bazı biyolojik özellikleri 27.5±1°C sıcaklık, %65±10 orantılı nem ve 16:8 saat aydınlatmalı iklim dolaplarında incelenmiştir. T. evanescens'm. 7.33±0.51 (2-13) gün yaşayarak ömrü boyunca 59.33±1.60 (14-131) adet S. nonagrioides yumurtası parazitlediği belirlenmiştir. Trichogramma evanescens 'in S. nonagrioides yumurtaları üzerinde ovipozisyon süresi 11 gün sürmüş ve ömrü boyunca parazitlediği yumurtaların %59.12' sini ömrünün ilk üç gününde parazitlemiştir. T. evanescens 'in S. nonagrioides yumurtaları üzerinde yaşam çizelgesi incelenmiş ve T. evanescens dişisinin ovipozisyon periyodu boyunca bıraktığı dişi yavru sayısı olan Net üreme gücü, R^ 67.92 dişi/dişi/ömür, kalıtsal üreme yeteneği rm: 0.424 dişi/dişi/gün ve ortalama döl süresi, To: 10.77 gün olarak bulunmuştur.Öğe Bazı uygulamaların ceviz (Juglans regia L.) tohumlarının çimlenmesi üzerine etkileri(2003) Polat, Atila AytekinBu araştırma, farklı uygulamaların ceviz tohumlarının çimlenmesi üzerine etkilerini inceleyebilmek amacıyla M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütülmüştür. Çalışmada, Hatay'ın Yayladağı ilçesinin Şenköy beldesindeki bir ceviz ağacından alınan meyveler kullanılmıştır. Tohumlara ekim öncesi uygulanan işlemler: a ) Doğrudan ekim, b) 48 saat suda bekletme, c ) Çatlatma+48 saat suda bekletme, d ) Katlama, e) Çatlatma +Katlama şeklindedir. Tohumlar, ekim tarihinden 3 ay önce, kum içerisinde katlamaya alınarak buzdolabında (+7°C) muhafaza edilmiştir. Tohumlar bahçeye ekildikten sonra uygulamalara göre 30., 60., 90. ve 120. gündeki çıkış oranları yanında ilk çıkış süresi (gün), % 50 çıkış süresi (gün), maksimum çıkış süresi (gün) ve oranı (%) gibi özellikler incelenmiştir. Bu çalışmanın bulgularına göre, gerek ilk çıkışın görüldüğü gün sayısı, gerek % 50 çıkışa ulaşılan gün sayısı, gerekse maksimum çıkış oranı ve bu oranın elde edildiği gün sayısı bakımından çatlatma+katlama uygulaması öteki uygulamalara göre daha olumlu sonuçlar vermiştir. En kısa sürede (90 günde) en yüksek çıkış oranı (% 96.66) çatlatma+katlama uygulamasından elde edilmiştir.Öğe Amik Ovası koşullarında açıkta ve yüksek tünel altında yetiştirilen bazı çilek çeşitlerinde çiçeklenme, Derim süresi ve verimlerin aylık dağılımının belirlenmesi(2003) Gündüz, Kazım; Özdemir, EmineBu çalışma 2000-2002 yılları arasında Amik Ovasında bulunan M.K.Ü. Ziraat Fakültesine ait deneme arazisinde yürütülmüştür. Çalışma ilk yıl 4 çilek çeşidi (Dorit, Camarosa, Selva ve Chandler) ile ikinci yıl Sweet Charlie çeşidininde eklenmesiyle 5 çilek çeşidiyle yaz dikim yöntemi kullanılarak yüksek tünel ve açıkta yürütülmüştür. İki yılın sonuçlarına göre Amik Ovası koşullarında en erken çiçeklenme yüksek tünelde Sweet Charlie ve Selva çeşitlerinde aralık başı ve aralık sonunda görülmüştür. Açıkta yetiştiricilikte ise en erken çiçeklenme ocak ayının 1. ve 3. haftası yine aynı çeşitlerde görülmüştür. İlk derimlere en erken yüksek tünelde şubatın ilk haftasında başlanırken, açıkta yetiştiricilikte martın son haftasında başlanmıştır. Derim süresi yüksek tünelde çeşitlere ve yıllara bağlı olarak 96-130 gün arasında değişirken, açıkta yetiştiricilikte 73-94 gün olarak belirlenmiştir. Aylık verimler bakımından şubat ayında yüksek tünelde Selva ve Sweet Charlie çeşitlerinde ilk ürünlere rastlanmıştır. Mart ayında yüksek tünelde tüm çeşitlerden oldukça yüksek miktarda ürün alınırken, açıkta yetiştiricilikte ise bazı çeşitlerde ilk ürünler alınmaya başlanılmış, ancak değerler oldukça düşük bulunmuştur. Şubat-mart aylarında yüksek tünelde toplam verimin 1. yıl % 33.7'si, 2. yıl % 38.5'i alınırken, açıkta yetiştiricilikte ise bu aylarda ürün yok denecek kadar azdır.Öğe Hatay ilinde arıcılığın yapısal analizi, sorunları ve çözüm önerileri(2003) Şahinler, Nuray; Gül, AzizBu çalışmada, Hatay ilinde 10 ilçe ve 40 köyde, 94 arıcı ve 3500 adet arı kolonisi üzerinde arıcıların ve arıcılık işletmelerinin yapısal durumları incelenmiştir. Araştırma sonucunda ankete katılan arıcıların yaş ortalamalarının 44.4 yıl, arıcılık deneyimlerinin 10.5 yıl, öğrenim durumlarının 6.8 yıl olduğu, arıcıların % 65'inin ana arıyı değiştirdikleri, %79'unun hasat sonrası balı ısıtmadıkları ve % 38'inin kolonilerinin tarımsal ilaçlardan etkilendikleri belirlenmiştir. İl'de arıcılığın, yaşlı ve verimsiz ana arıların uzun süre kolonilerde tutulması, arıcıların teknik bilgilerinin yetersiz olması, arıcı birliğinin yeterli çalışmaması gibi problemleri bulunmaktadır. Bu problemlerin çözümü için, ana arı ihtiyacını karşılayabilecek bir ana arı üretim istasyonunun kurulması, bir arıcılık kooperatifinin oluşturulması ve arıcıların hastalıklar ve üretim konularında eğitimi önerilebilir.Öğe Sık kuzulatma sistemleri(2002) Keskin, Mahmut; Biçer, Osman; Gül, SabriBir koyunculuk işletmesinde kârlılık, yılda koyun başına elde edilen kuzu sayısı ile yakından ilişkilidir. Bu sayının artırılmasında kullanılan uygulamalardan birisi de sık kuzulatma sistemleridir. Bu amaçla yılda iki kuzulatma, iki yılda üç kuzulatma, üç yılda dört kuzulatma, Camal sistemi ve Yıldız sistemi gibi değişik sık kuzulatma sistemleri geliştirilmiştir. Cornell Üniversitesi tarafından geliştirilmiş olan Camal sisteminde iki yılda üç kuzulatma uygulanan sürü, herbiri diğer ayda kuzulayan dört alt sürüye ayrılmıştır. Camal sistemi iki yılda üç kuzulatmanın tüm avantajlarına sahiptir. Yıldız sistemi bir takvim yılının (365 gün) 73 günlük 5 dönem içerdiği gerçeğine dayanır ki, bu süre bir koyunun gebelik süresinin (146 gün) yarısına eşittir. Bu 73 günlük periyotlardan oluşan yılın, daire şeklinde birleştirilmesi ile yıldız oluşturulur. Bu sistemde koyunlar üç yılda beş defa kuzulayabilirler. Bu nedenle kuzulama aralığı 7.2 aydır.Öğe Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen yerleşkesinin peyzaj planlaması üzerine bir araştırma(2003) Güçlü, Kamuran; Bilgin, MügeSon yıllarda bütün dünyada, özellikle büyük şehirlerde olagelen fiziki ve sosyokültürel değişiklikler, üniversitelerin yerleşme ve planlama düzenlerinde önemli yenilikleri doğurmuştur. Şehir-Üniversite kavramı, çağdaş toplumun eğitim ve yaşama fonksiyonlarına göre biçim değiştirmeye başlamıştır. Ülkemizde de özellikle son yıllarda üniversite sayısında büyük bir artış görülmektedir. Bu olumlu gelişme ülke geneline dağılarak, sosyal ve kültürel gelişmeye olumlu katkılar sağlayacaktır. Teknolojideki gelişmelere paralel olarak üniversite yerleşke planlamalarında modern çağa ayak uyduracak prensiplerin getirilmesi zorunludur. Bu çalışmada, ülke ve şehir planlamasında önemli yeri olan üniversite yerleşke planlamalarının geçmişi ve bugünü, Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Yerleşkesi örneğinde irdelenmiştir. Geçmişten günümüze kadar kurulmuş olan bazı üniversite yerleşkelerinin gelişimleri göz önünde bulundurularak, Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Yerleşkesi' nin kuruluşu ve yapılandırılması konusunda araştırmalar yapılmıştır. Yerleşkenin gelişimini etkileyebilecek, alan seçimi, sirkülasyon sistemi, binaların yerleşim düzeni, altyapı olanakları ve peyzaj uygulamaları hakkında bilgiler verilmiştir. Üniversite yerleşke planlamaları konusunda çeşitli araştırmalar yapmış plancıların ortaya koydukları bilgiler tartışılmış ve Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Sökmen Yerleşkesi örneğinde, belirlenen bazı koşullara uyulup uyulmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Tayfur Sökmen Yerleşkesi 13 yıl önce kurulmuş bir yerleşke olduğundan gelişimi halen devam etmektedir. Bu nedenle, bu çalışmanın yerleşke gelişimini doğru yönde etkilemesi ve sorunlara çözüm getirebilmesi amacıyla bu konu seçilmiştir.