FBE Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 1598
  • Öğe
    Asimetrik Schiff bazlarının ve metal komplekslerinin sentezi, grafit elektrot yüzeyinde elektropolimerizasyonu ve elektroanalitik çalışmaları
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2018) Çakran, Halide Sinem; Demetgül, Cahit
    2-aminobenzilamin ile aldehit ve keton bileşiklerinin (salisilaldehit, 5-bromosalisilaldehit, 3-metoksisalisilaldehit ve 1-hidroksi,2-asetonafton) kondenzasyonu sonucu asimetrik Schiff bazlarının ve Cu(II), Ni(II), Co(II) ve Fe(III) komplekslerinin sentezi ve karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen Schiff bazları ve metal komplekslerinin karbon (Grafit) elektrot yüzeylerinde dönüşümlü voltametri (CV) yöntemiyle elektropolimerizasyon işlemleri gerçekleştirilmiştir. Sentezlenen Schiff bazlarının, metal komplekslerinin ve modifiye elektrotların yapıları analitik ve spektroskopik yöntemler (UV-Vis, FT-IR, elementel, 13C ve 1H NMR, LC-MS, ICP-AES, magnetik susseptibilite ve molar iletkenlik, CV, SEM ve TG-DTA) ile karakterize edilmiştir. Modifiye grafit elektrotlar dopamin, ürik asit, sistein ve katekol bileşiklerine karşı elektroanalitik çalışmalarda kullanılmıştır.
  • Öğe
    İç mekanda bitki kullanımının estetik ve fonksiyonel özellikler yönünden irdelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2011) Baturlar, Fulya; Güçlü, Kamuran
    Bu çalışmanın amacı, iç mekan tasarımının önemli bir öğesi olan iç mekanbitkilerini estetik ve fonksiyonel açıdan incelemektir. Bu bitkilerin iç mekanda yetişmekoşullarının belirlenmesi, ekolojik koşulların uygunluğu, modern ve görsel saksılarınseçilmesi iç mekana uygun düzenlemenin yapılabilmesi amaçlanmıştır.Yapılan araştırmalar ve incelemeler, iç mekanda kullanılan bitkilerin estetik vefonksiyonel özelliklerinin iç mekanda yapılacak olan peyzaj tasarımında etkili olduğunuortaya koyması açısından önem taşımaktadır. Peyzaj mimarlığı için bitkisel materyalinrenk, form, ölçü, doku özellikleri ile ele alınması önemlidir. Tasarımcı, mekanın fizikiyönü ile bireylere güvenli ve konforlu ortamlar yaratma kaygısı içindedir. Mekan içindebitki için nem, sıcaklık, ışık, toprak ve özel habitat koşulları yaratılır. İç mekandayetişen yaprakları, çiçekleri, formları ve çizgisel özelliğiyle önem arz eden halkınbeğenisini kazanmış bitkilerin iç mekan da arzu edilen şekilde sunulması amacıylabölgelere ve ortamlara göre farklılık gösteren salon ve saksı bitkileri incelenmiştir.Ayrıca bu aşamada dünyada ve ülkemizdeki küçük ve büyük ölçekli kapalı alışverişmerkezlerindeki iç mekan bitki kullanımları incelenmiştir.Bitki düzenlemesin de estetik ve fonksiyonellik birbiriyle bağlantılı konulardır.Bitkilerin estetik ve fonksiyon özellikleri incelenerek, yapılacak tasarımlarda mekanınve bireylerin istekleri de göz önüne alınarak konforlu ve estetik mekanların nasıloluşturulabileceği verilmiştir.
  • Öğe
    Karabalık (Calarias gariepinus Burchell,1822) ve sarıbenli (Barbus luteus Heckel,1843) köftelerinin dondurularak muhafazası süresince oluşan duyusal, fiziksel ve kimyasal değişikliklerin incelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2001) Ersoy, Beyza; Yılmaz, Bahar
    ııı ÖZET KARABALIK (Clarias gariepinus BURCHELL, 1822) VE SARIBENLİ (Barbus luteus HECKEL, 1843) KÖFTELERİNİN DONDURULARAK MUHAFAZASI SÜRESİNCE OLUŞAN DUYUSAL, FİZİKSEL VE KİMYASAL DEĞİŞİKLİKLERİN İNCELENMESİ Bu çalışmada tatlı su balıklarından karabalık (Glorias gariepinus) ve sarıbenli (Barbus luteus) etinden hazırlanan, vakumlu ve vakumsuz olarak ambalajlanarak dondurulan köfteler -18 °C'de 6 ay süreyle muhafaza edilmiştir. Depolama süresince köftelerde her ay fiziksel ve kimyasal analizler, 3 'er aylık periyotlarla da duyusal analizler yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda köfteler 6 ay boyunca "iyi" kalite özelliklerini korumuşlar, "tüketilebilirlik" sınırları dışına çıkmamışlardır. Karabalık ve sarıbenli köftelerinde 6 ay boyunca pH değeri 6.62-6.72, toplam uçucu bazik azot (TVB-N) değeri 14.00-18.20, nem değeri % 73.00-73.80, ham protein değeri % 20.95-22.03, ham yağ değeri % 3.5-4.6, ham kül değeri ise % 0.78-1.50 arasında değişiklik göstermiştir. Vakumlu ve vakumsuz olarak ambalajlanarak dondurulan ve 6 ay süreyle depolanan karabalık ve sarıbenli köftelerinde 3 'er ay ara ile yapılan duyusal testler sonucunda her iki türden hazırlanan köfteler panelistler tarafından oldukça yüksek puanlar almış ve panelistlerin beğenisini kazanmışlardır. Ancak bu iki farklı çeşit köfteler aldıkları duyusal puanlar bakımından birbirleriyle karşılaştırıldığında, görünüş bakımından vakumlu sarıbenli köfteleri, koku bakımından vakumsuz sarıbenli köfteleri, sululuk yönünden vakumlu ve vakumsuz sarıbenli köfteleri, tat ve lezzet yönünden tüm ürünler, çiğneme özelliği yönünden vakumlu sarıbenli köfteleri, genel beğeni yönünden ise yine vakumlu sarıbenli köfteleri daha fazla tercih edilmiştir. 2001, 59 sayfa
  • Öğe
    Modifiye karbon pasta elektrotlarının yanıt yüzey yöntemi ile optimizasyonu, karakterizasyonu ve biyosensör uygulamalarında kullanımı
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2015) Yağız, Esra; Özyılmaz, Gül
    Bu çalışmada karbon pasta elektrot (CPE) yüzeyine dönüşümlü voltametri tekniği ile polianilin (PANI), poli(o-anisidinin) (POA) ve poli(anilin-ko-o-anisidin) (PANI-co-POA) sentezlenerek üzerine glukoz oksidaz (GOD) enziminin immobilizasyonuyla amperometrik biyosensör tasarımı gerçekleştirilmiştir. Glukoz varlığında ölçülecek akım değeri biyosenörün hazırlanması ve çalışma koşullarından etkileneceğinden deneysel parametreler yanıt yüzey yöntemi (YYY) ile optimize edilmiştir. Bunun için State Ease Design Expert 8.0.7.1. (Seri No 0021-6578) bilgisayar programı kullanılmıştır. CPE, karbon pasta içerisine MWCNT, iyonik sıvı veya organik bileşik ilavesi ile modifiye edilmiş, en yüksek akım değerini 1(2-ciyanoetil)pirol ile hazırlanan elektrotlar göstermiştir. Elde edilen veriler ışığında, Design Expert programı çalışılan parametreler cinsinden akım değerinin tahminlenmesinde çoğunlukla kuadratik modeli önermiştir. Çalışmada deneysel olarak ölçülen akım değerleri ile model tarafından tahminlenen değerler birbirine oldukça yakın bulunmuş ve model uygunluğu ANOVA testi ile desteklenmiştir. Optimal koşullarda oluşturulan polimer kaplı elektrotların yüzeylerine GOD+invertaz ve GOD+-galaktozidaz enzimlerinin koimmobilizasyonu ile sırasıyla sükroz ve laktoz biyosensörler oluşturulmuştur. CPE esaslı biyosensörlerin glukoz, sükroz ve laktoza duyarlı oldukları CV ve impedans analizleri ile gösterilmiştir. Ayrıca, kinetik parametreler açısından PANI, tekrar kullanım ve depolama kararlılıkları bakımından PANI-co-POA esaslı biyosensörlerin kullanımının daha uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Farklı gelişme dönemlerinde ve muhtelif sürelerde meydana gelen su baskınlarının buğdayda verim ve verim unsurlarına etkisi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2016) Kara, Ahmet; Tiryakioğlu, Murat
    Bu çalışmanın amacı; ekmeklik buğdayın farklı gelişme dönemlerinde ve muhtelif sürelerde maruz kaldığı su baskınının, verim ve verim unsurları üzerine etkisini araştırmaktır. Çalışma, su baskını stresine kaşı farklı tepkiler göstermiş iki adet ekmeklik buğday çeşidinin (Gönen-98: toleranslı ve Meta-2002: duyarlı) bazı temel gelişme dönemlerinde (kardeşlenme: D1, sapa kalkma: D2 ve başaklanma: D3) değişik sürelerde (0, 10, 20, 30 gün) su baskınına maruz bırakılmaları sonucunda gösterecekleri tepkiler çeşitli morfo-fizyolojik özellikler bakımından tespit edilmiştir. Çalışma 86 x 30 x 34 cm (boy; en; derinlik) ebadındaki saksılarda, her saksıda 160 bitki olacak şekilde yürütülmüştür. Sonuç olarak; fertil başakcık sayısı, birim alan dane sayısı, tek dane ağırlığı, dane verimi, hasat indeksi ve biyolojik verim gibi verim ve ögeleri ile yaprak klorofil içeriği su baskını stresinden olumsuz etkilenmiştir. Buna karşın, stresin başak uzunluğuna herhangi bir önemli olumsuz etkisi tespit edilememiştir. Stresin genotiplere olumsuz etkisi çoktan aza D3 > D2 > D1 şeklinde olmuştur. Stres süresi uzadıkça bitkiye olan olumsuz etkisi daha da artmıştır. Bu olumsuz etkinin özellikle D3'de kendini gösterdiği ve bunun tek dane ağırlığı üzerinden gerçekleştiği tespit edilmiştir. Çeşitlerin su baskınına tepkileri incelenen özellikten özelliğe değişiklik göstermiştir. Birim alan dane sayısı çoktan aza; Meta 2002'de D1 > D2 > D3, Gönen 98'de D3 > D1 > D2 şeklinde tespit edilmiştir. Birim alan dane verimi ise Meta 2002'de D1 > D2 > D3 şeklinde gerçekleşmişken, Gönen 98'de D1 >D3 > D2 şeklinde sıralanmıştır. Tek dane ağırlığında ise her iki çeşidin de tepkileri benzer olmuştur. Sonuç olarak; su baskınının farklı gelişme dönemlerinde çeşitleri farklı şekilde etkilediği, su baskını süresi uzadıkça toleranslı veya duyarlı tüm genotiplerin stresten olumsuz etkilendikleri, dolayısıyla kısa süreli su baskınlarında toleranslı çeşit kullanmanın yetiştiricilikte önemli olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Manyetik alan kuvveti ile ileri - geri doğrusal hareket yapan bir piston hareketinin PLC - SCADA kumanda sistemi ile kontrolü
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2010) Bedir, Yüksel; Yıldız, Enver
    Bu çalışmada, bir doğal bir de elektromıknatıs çifti kullanılarak her iki mıknatıstan elde edilen toplam manyetik alan kuvveti PLC kullanılarak sürekli hale getirilmiştir. Elde edilen manyetik alan kuvveti bir pistonun ileri - geri doğrusal hareketi şekline dönüştürülmüştür. Daha sonra ileri - geri doğrusal hareket yapan bu pistonun SCADA ile kontrolü sağlanmıştır. Doğal mıknatısın manyetik alan kuvvetinin sürekli hale getirilmesi; elektromıknatısın akım yönleri değiştirilerek kutuplarının değiştirilmesi ile sağlanmıştır. Basit bir doğru akım uyarımı ile elde edilen ileri - geri piston hareketi, PLC ve SCADA kullanılarak kontrol edilmiştir.Manyetik alan kuvvetinin ileri - geri piston hareketine dönüştürülmesi endüstride birçok alanda bu sistemin kullanılmasına olanak sağlayacaktır. PLC ile çalışan sistemlerde SCADA programı kullanılması durumunda, hem proses aşamaları hem de zamanlaması hakkındaki grafikler veya diyagramlar elde edilebilmektedir. Elde edilen bu verileri gerçek zamanlı olarak bilgisayar ekranından gözleme olasılığı sağlanmıştır.SCADA kullanılarak, PLC sistemlerindeki proses aşamalarının zaman - konum kontrolü imkanının yanı sıra, bilimsel çalışmalarda proses aşamaları ile ilgili veriler raporlanarak ve bilgisayar çıktısı olarak alınmıştır. Ayrıca sistemde meydana gelebilecek arızaların alarm sistemi ile anında izlenmiştir. PLC sistemlerinde araştırmacının çıplak gözle görebildiği çok düşük hassasiyetli verilerin kullanılması yerine SCADA kullanılarak yüksek hassasiyetli verilerin grafik veya diyagram halinde, bilgisayar çıktısı olarak kullanılması da sağlanmıştır.
  • Öğe
    Bir dizel motorda biyodizel, dizel ve etenolün motor performansına etkilerinin incelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2008) Alakel, Halil; Koç, Ali
    Dünyanın giderek sanayilesmesi ve motorlu araçlarla donatılması petrol kökenliyakıtlara talebin çok fazla artmasına yol açmıstır. Petrol tabanlı yakıtlar kısıtlırezervlerden elde edilmektedir. Bu kısıtlı kaynaklar dünyanın belirli bölgelerindeyogunlasmıstır. Bu yüzden, bu kaynaklara sahip olmayan ülkeler, temelde ham petrolithalatından kaynaklanan enerji/döviz kriziyle karsılasırlar. Bu nedenle, ülkede var olanalkol, bitkisel yag kaynaklarından üretilebilen alternatif yakıt olarak biyodizeli dearamak gereklidir.Bu tez, bitkisel soya yagı metil esterinden ele edilmis biyodizel, dizel ve sırasıile % 5, %10, %15 ve %20 oranında etenolün hacimsel olarak karısımlarıolusturulmustur. Karısım hazırlama asamasında % 99,5 ve % 99,8 olmak üzere iki farklısaflıkta etanol denenmistir. % 99,5 saflıkta etanol içeren karısımlarda faz ayrısımıolusması nedeniyle deneysel çalısmada % 99,8 saflıkta etanol ile çalısılmıstır.Hazırlanan karısımların yakıt analizleri yapılarak dizel motorunda performansınaetkilerinin deneysel incelemesi üzerine yogunlasmıstır. Elde edilen verilere göre, her üçyakıtın degisik motor devirlerinde performans degisimleri elde edilmis ve birbirleriylekarsılastırılmıstır. Ayrıca bu konuda dünyada yapılan arastırmalar incelenerekçalısmalar gözden geçirilmistir.Sabit etanol oranlarında karısımların dizel miktarının azaltılarak biyodizelinarttırılması ile birlikte viskozitesinin, yogunlugunun, setan indeksinin arttıgı, ısıldegerinin ve akma noktasının düstügü tespit edilmistir. Setan sayısı % 15 etanol oranınakadar artarken % 20 etanol miktarından itibaren düsmeye basladıgı tespit edilmistir.Yakıt karısımlarının motor devrine göre efektif tork, % 5, % 10 ve % 15 etanoliçeren karısımların tork degisimi motorinin tork degerine çok yakın çıktıgı tespitedilmistir. Hatta bazı zaman kısmen de olsa bir miktar artıs oldugu tespit edilmistir..Motor torkundaki artıs % 1 ile % 2,5 arasında olmustur. Etanol miktarı % 20 olankarısımların motor torkunda azalma bariz bir sekilde görülmeye baslanmıstır. Efektifgüç, bütün karısımlarda motorinin güç degerine göre çok az düsse de yakın çıktıgıtespit edilmistir. Karısımlar içerisindeki dizele göre düsük alt ısıl degere sahip olan soyabiyodizeli ve etanol oranı arttıkça özgül yakıt tüketimi ve toplam yakıt tüketimmiktarının arttıgı görülmüstür. Aynı motor devri ve sabit orandaki etanol miktarıdikkate alındıgında karısımlarda ortalama % 5 ile % 10,5 arasında fren termikverimliliginin arttıgı tespit edilmistir. Biyodizel ve dizel yakıtında oldugu gibikarısımlarda da artan motor devriyle birlikte egsoz gazı sıcaklıklarının yükseldigigörülmektedir. Karısımların egsoz gazı ile atılan ısı miktarında etanol ve soya biyodizelimiktarının artması ile birlikte motorun yüksek devirlerinde dizele göre % 1 ile % 11oranında azalma oldugu, maksimum torkun elde edildigi devirle düsük devir aralıgında% 5,5 ile % 9 aralıgında artıs gerçeklesmistir. Karısımlar içerisinde etanol miktarı % 15seviyesine çıktıgında motorda vuruntulu çalısmanın basladıgı ve % 20 seviyesindegiderek arttıgı tespit edilmistir. Bütün veriler göz önüne alındıgında hazırlanan yakıtlariçerisinde en iyi sonuçlar % 75 dizel, % 15 biyodizel ve % 10 etanol içeren 6 nolukarısım oldugu sonucuna varılmıstır.Yapılan bu çalısmaların motor vuruntunun önlenmesi için karısımlara setansayısı yükseltici kimyasallar katılarak iyilestirilebilecegi ve oksijence zengin olan soyabiyodizeli ve dizelin emisyon performansları tespiti için çalısma yapılabilecegiönerilmistir.2008, 96 Sayfa
  • Öğe
    Gaziantep ilinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yapısal özellikleri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2018) Örnek, Hüner; Gül, Sabri
    Bu yüksek lisans çalışması, Gaziantep ili genelindeki koyun ve keçi yetiştiricilerinin mevcut durumunu, yapısal özelliklerini ve işletmelerde yaşanan sorunları belirlemek ve çözüm önerileri üretmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmaya, 92 koyun üreticisi, 91 keçi üreticisi toplam 183 kişi katılmıştır. Üreticilere üretimdeki mevcut durumlarını tespit etmek amacıyla toplam 62 sorudan oluşan anket soruları yöneltilmiştir. Alınan yanıtlar SPSS paket programıyla değerlendirilmiş olup frekans tabloları oluşturulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre koyun yetiştiricilerinin % 61'nin, keçi üreticilerinin % 77'sinin ilkokul mezunu olduğu belirlenmiştir. Koyun üreticilerinin ırk seçiminde İvesiyi, keçi yetiştiricilerinin ise Kilis keçisini tercih ettiklerini, ırk seçiminde ise verimin yüksek oluşu etkili olmaktadır. Çiftçiler barınak olarak briketten yapılmış olan evlerinin altını ağıl olarak kullandıklarını beyan etmişlerdir. Koyun ve keçi yetiştiricileri yarı ekstansif sistemini tercih ettiklerini bildirirken bu değer koyun üreticilerinde % 82.3, keçi üreticilerinde ise % 64.8 olarak belirlenmiştir. Koyunlarda pazarlanabilir süt verimi 155.26 ± 15.04 litre, keçilerde ise 288.62 ± 19.78 olarak hesaplanmıştır. Her iki türde de elde edilen sütler genellikle peynir olarak işlenmektedir. Yine her iki türde de en çok yavru atma ve mastitis problemi yaşandığı belirlenmiştir. İşletmelerdeki barınak yapısı, yemlemenin yetersiz oluşu, hastalıklar hayvan başına verim sayısını olumsuz etkilemektedir. Yetiştiricilerin pazar yetersizliği, yem pahalılığı, devletten yeteri kadar destek alamamak gibi sorunlar işletmelerin sürdürebilirliğini olumsuz etkilemektedir.
  • Öğe
    Kemani vatozun (rhinobatos rhinobatos, linnaeus, 1758) besin madde içeriğinin tespiti ve dondurularak muhafazası süresince kalite değişiminin belirlenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2001) Akpınar, Deniz; Yılmaz, Bahar
    ÖZET KEMANİ VATOZUN (Rhinobatos rhinobatos LINNAEUS, 1758) BESİN MADDE İÇERİĞİNİN TESPİTİ VE DONDURULARAK MUHAFAZASI SÜRESİNCE KALİTE DEĞİŞİMİNİN BELİRLENMESİ Bu çalışmada kıkırdaklı balıklardan kemani vatozunun (Rhinobatos rhinobatos) et verimi hesaplanmış ve et verimi %65 olarak tespit edilmiştir. Ayrıca besin madde içeriğinin tespiti için vakumlu ve vakumsuz olarak ambalajlanarak dondurulan filetolar - 1 8°C de 6 ay süreyle muhafaza edilmiştir. Filetoların, depolama süresince her ay fiziksel ve kimyasal analizleri, 3. ay ve 6. ayda duyusal analizleri yapılmıştır. Kemani vatoz filetoları 6 ay boyunca "tüketilebilirlik" sınırlan içinde kalmıştır. Kemani vatoz filetolarının 6 ay boyunca pH değeri 6.50-6.82, toplam uçucu bazik azot (TVB-N) değeri 19.87-48.62, nem değeri 76.07-79.88, ham protein değeri 20.81- 27.53, ham yağ değeri 0.2-0.7, ham kül değeri 1.00-1.65 arasında değişiklik göstermiştir. Vakumlu ve vakumsuz ambalajlanarak dondurulan ve 6 ay süreyle depolanan kemani vatoz filetolarının 3 'er ay ara ile duyusal analizleri yapılmış ve filetolar panelistler tarafından orta dereceli puanlar almışlardır. 3. ayda panelistlere yağda kızartılmış filetolar da sunulmuştur. İki farklı şekilde sunulan filetolar arasında yağda kızartılmış örnekler, görünüş, koku, sululuk, lezzet, çiğneme özelliği ve genel beğeni yönünden, fırınlanan örneklere nazaran daha fazla tercih edilmiştir. 2001, 46 sayfa
  • Öğe
    Türkçe konuşma sinyalinden duygu tanıma
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2011) Oflazoğlu, Çağlar; Yıldırım, Serdar
    İnsan-bilgisayar etkileşim teknolojisinde, kullanıcı ve bilgisayar arasındaki etkileşimi daha doğal hale getirecek arayüzlerin tasarımı önemli bir konu haline gelmiştir. Etkileşim sırasında bu tür arayüzlerin uygulanmasına yönelik anahtar adımlardan biri de kullanıcının duygusal durumlarının belirlenmesidir. Bu çalışmada, Türkçe konuşma sinyalinden duygu tanıma konusu araştırılmıştır. Bu amaçla, 5304 adet konuşma sinyalini içeren Türkçe duygusal konuşma veritabanı oluşturulmuştur. Oluşturulan veritabanı konuşma sinyallerinin hem kategorik hem de 3-boyutlu duygu uzayı değerlendirmesini içermektedir. Türkçe konuşmanın akustik parametrelerinin duygulardan nasıl etkilendiği hakkında bilgi elde edebilmek için; temel frekans, formant frekansları ve ünlü harf süreleri gibi konuşma prosodisiyle ilgili bir grup akustik parametre, duygunun fonksiyonu olarak detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu çalışmada özellikle konuşma sinyalinden negatif-negatif değil ve kızgın-kızgın değil ikili sınıflandırma problemleri ile temel duygu boyutlarının (değerlik, aktivasyon ve baskınlık) kestirimi üzerine odaklanılmıştır. Konuşma sinyalinden otomatik duygu tanıma için birçok makine öğrenme ve öznitelik seçim algoritmaları incelenmiştir.
  • Öğe
    Melis F1 domates çeşidine Pro-Ca ve farklı gübre uygulamalarının fide gelişimi ve kalitesine etkileri
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2017) Aktaş, Zeyni; Sermenli, Tamer
    Fidelerin aşırı boylanması ve şaşırtma sırasında çevre koşullarına adaptasyonu konusundaki olumsuzluklar sebze yetiştiriciliğinde önemli bir sorundur. Bu araştırma; 2013 yılında domates Melis F1 domates çeşidine Prohexadione-calcium (Pro-Ca) ve farklı NPK gübre dozları uygulamasının fide gelişimi ve kalitesine olan etkilerini araştırmak üzere iki aşamalı olarak yürütülmüştür. Birinci aşama olan fide dönemi Mersin Fide A.Ş. seralarında, ikinci aşama olan dikim ve sonrası dönem ise Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Müdürlüğünün araştırma ve deneme seralarında yürütülmüştür. Denemede Melis F1 domates çeşidinde optimum doz, %50 azaltılmış ve %50 artırılmış olmak üzere 3 farklı gübre dozu ile 5 farklı (0, 30, 60, 90, 120 ppm) Pro-Ca dozu uygulanmıştır. Deneme, tesadüf parsellerinde faktöriyel deneme desenine göre kurulmuştur. Deneme Gübre uygulamaları 1.faktör, Prohexadione-calcium (Pro-Ca) konsantrasyonları ise 2.faktör, olacak şekilde 3 tekerrürlü oluşturulmuştur. Her bir uygulama 3 kez yinelenmiştir. Araştırma sonuçlarina göre uygulanan bütün Pro-Ca dozları NPK gübreleri ile birlikte kullanılmadığı durumlarda domates fidelerinin ölçülen parametrelerinde özellikle aşırı boylanmayı yavaşlatığı; ancak NPK gübre Pro-Ca ile birlikte uygulandığı zaman Pro-Ca'nın etkisini azaltığı tespit edilmiştir. Fakat yüksek dozda uygulanan P gübresi; NK gübrelerinin Pro-Ca'ya olan maskeleme etkisini azaltarak Pro-Ca'nın etkisinin ortaya çıkmasına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Pro-Ca domates fidelerinin kısalaşmasına rağmen fidelerin kuru made ağırlığına önemli derecede etkisi olmamıştır. Bu yüzden Pro-Ca uygulamaları bitkinin boylanmada kullandığı enerjiyi bitkinin yatay gelişmesine yönlendirdiği düşünülmektedir. Bütün Pro-Ca dozları fide gelişmesini etkilemekle birlikte 120 ppm den daha düşük dozlarda elde edilen sonuçlar değişkenlik gösterdiğinden Pro-Ca'nın 120 ppm dozunda kullanılması gerekir. 2017, 56 sayfa
  • Öğe
    Polietilen ambalajlardan bakliyatlara geçen irganox 1010, irganox 1076 ve erükamit katkı maddelerinin miktarlarının tayini
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2018) Tunur, Çetin; Sungur, Şana
    Polietilen ambalajlar ekmek, bakliyat, et ürünleri gibi gıdaların oldukça geniş bir alanında yaygın biçimde kullanılan ambalaj malzemeleridir. Hammaddesi küçük granüller şeklinde üretilen bu malzemeler, kullanım alanlarına bağlı olarak farklı tekniklerle üretilmektedirler. Şekil verme (ekstrüzyon), şişirme ve kalıplama gibi metotlar bu üretim şekillerinin en sık kullanılanlarıdır. Yapılan bazı çalışmalar sonucunda, üretim sırasında kullanılan ve masterbatch olarak isimlendirilen bazı katkı maddelerinin temas ettiği gıdalara göç ettiği (migre olduğu) ve bu yolla yiyecek ve içeceklere geçtikleri tespit edilmiştir. Bu çalışmada, katkı maddeleri içerisinde en sık kullanılan ve antioksidan görevi gören Irganox 1010 (Pentaeritritoltetrakis(3-(3,5-di-tersiyer-bütil-4-hidroksifenil) propiyonat), Irganox 1076 (Oktadesil 3-(3,5-di-tersiyer-bütil-4-hidroksifenil) propiyonat) ve kaydırıcı görevi gören Erükamit ((Z)-Dokos-13-enamit)'den önce 1000 ppm, 3000 ppm ve 5000 ppm içeren polietilen numuneleri hazırlanarak 9 farklı bakliyat ürünüyle (kırmızı mercimek, kuru fasulye, barbunya, mısır, nohut, pirinç, bulgur, yeşil mercimek ve bunların ağırlıkça eşit miktarlarından oluşan bakliyat karışımı) 25 oC'de 10 günlük temas süreleri boyunca gerçekleşen migrasyon miktarları GC-MS kullanılarak tespit edilmiş ardından yine aynı katkı maddelerinin 1000 ppm ve 3000 ppm içeren polietilen numuneleri kullanılarak 5 farklı bakliyat ürününde (kuru fasulye, mısır, nohut, pirinç, bulgur) +4 oC'de ve 25 oC'de 10 gün, 20 gün ve 30 günlük temas süreleri boyunca gerçekleşen migrasyon miktarları yine GC-MS kullanılarak tespit edilmiş ve karşılaştırmalı olarak değerlendirmeleri yapılmıştır.
  • Öğe
    Çiğdem (Crocus kotschyanus subsp. kotschyanus) türü üzerinde bazı morfolojik ve agronomik araştırmalar
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2013) Fevzioğlu, Erkan; Sarıhan, Ercüment Osman
    Bu çalışma 2011-2012 yıllarında Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünün Tıbbi Bitkiler araştırma alanında yürütülmüştür. Bu araştırmada; Hatay ili sınırlarında doğal yayılış gösteren Crocus bitkisinin (Crocus Kotschyanus ssp. kotschyanus türünün) doğadan toplanan soğanları (kormları) ve tohumları kullanılmıştır. Çalışmada; ilk olarak, bitkilerin genel morfolojileri ve doğal yaşam alanları tespit edilmiştir. Sonrasında; laboratuar koşullarında tohumla çimlenme oranları incelenmiş, son olarak; Crocus kotschyanus spp. kotschyanus türünün yetiştiriciliği için en uygun dikim derinliği ve en uygun soğan boyunun belirlenmesine çalışılmıştır. Bu deneme, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseni kullanılarak üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Toplanan kormlar üç farklı soğan (korm) boyuna ayrılmış (4-5 cm arası büyük, 3-4 cm orta ve ? 3 cm küçük kormlar olarak) kormlar; iki farklı dikim derinliğine (5 cm ve 15 cm), dikilmişlerdir. Her bir parsele 15 adet korm olacak şekilde dikim yapılmıştır. Soğanların çıkış oranı, çiçeklenme oranı, meyve bağlama oranı, yaprak sayısı, bitki boyu, toplam çiçek sayısı, toplam meyve sayısı, meyve eni, meyve boyu, meyvedeki tohum sayısı, hasat edilen toplam soğan sayısı, hasat edilen birim soğan ağırlığı ve soğan verimi karakterleri incelenmiştir. Sonuçlara göre en yüksek bitki boyu ortalamaları 5 cm dikim derinliğinde 13,9 cm, 15 cm dikim derinliğinde, 21 cm iken çiçeklenme oranı ise sırasıyla % 54,04 ve % 48,14 bulunmuştur. 2012 yılında hasat edilen ortalama soğan sayısı 5 cm derinlikte 239,8 adet iken 15 cm derinlikte 125,7 adet; hasat edilen birim soğan ağırlığı ortalamaları ise sırasıyla 5 cm derinlikte 0,18 (gr/soğan) ve 15 cm derinlikte 0,34 (gr/soğan) olmuştur. Dekara soğan verimleri 5 cm derinlikte; 64,6 (kg/da), 15 cm derinlikte 63,2 (kg/da) bulunmuştur. Sonuçta derine dikim yapıldığında bitki boyu, meyve boyu ve birim soğan ağırlığının arttığı, yüzlek dikimde ise bitki boyunun kısaldığı fakat yaprak, meyve, çiçek ve soğan sayısının arttığı gözlenmiştir.
  • Öğe
    Eritrositlerde sitein transportuna azaserin'in etkisi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2007) Atlı, Muharrem; Yıldız, Deniz; Öztaş, Haydar
    Bu çalısmanın amacı, insan eritrositlerinde sistein giris ve çıkısı üzerine azaserinin etkisinin arastırılmasıdır. Azaserin, güçlü bir kanserojendir ve özellikle pankreasta tümör olusumuna neden olmaktadır. Glutamin kullanan enzimleri inhibe ettigi ve böylece hücrelerde de nova pürin sentezini karıstıgı bilinmektedir. Azaserin hücrelerin DNA'sında hasara neden olmakta olup, bu etkisi çogunlukla tümör olusumuna katılıcı özeligi olarak kabul edilmektedir. Azaserin bazı dokularda tümör meydana getirirken bazı dokularda tümör meydana getirmez ancak bu dokularda tümör meydana getirmesinde baska faktörlerde rol oynayabilir. Azaserin yapısal olarak glutamine benzer ve bu nedenle enzim aktiviteleri ve maddelerin membran transportu dahil birçok biyolojik olayda rol alır. Glutamin ve sistein benzer bir transport paylasım mekanizması gösterir. Buna nedenle; bir glutamin analogu olan azaserin, hücre membranından sistein transportunu etkileyebilir veya tam aksine sistein varlıgı hücrelerden azsarinin girisini ya da çıkısını etkileyebilir. Bu çalısmada eritrositler, azaserin ve sisteinin farklı konsantrasyonlarıyla muamele edilerek daha sonra zardan sistein giris ve çıkısı ölçüldü. Çalısmalarımız, azaserinin eritrosit membranlarının çift yönlü sistein transportu üzerinde bir etkiye sahip oldugunu göstermistir. Azaserin varlıgında ve yoklugunda (1.9 ± 0.14 ?mol/ml/eritrosit) hücrelere sistein girisi karsılastırıldıgında 2 mM (2.4 ± 0.07 ?mol/ml/eritrosit) azaserin varlıgında küçük bir miktarda sistein girisinin oldugu tespit edilmistir. Glutaminin sistein transportu üzerine olan etkisi de benzer olarak degerlendirilmistir. Eritrositlerden sistein çıkısında azaserin daha etkili olup, bu artıs azaserinin 0.5 mM konsantırasyonuyla baslamakta ve konsantrasyona baglı olarak artıs göstermektedir. Eritrositlerden sistein çıkıs oranı 2 mM azaserin varlıgında 0.71 ± 0.05 ?mol/ ml/ eritrosit iken azaserin yoklugunda 0.51 ± 0.01 ?mol/ ml/ eritrosit dir. Elde edilen bulgular azaserinin, azaserin/sistein degisimi mekanizmaları aracılıgıyla eritrositlere girebildigini göstermekte olup, glutamin azaserinle yapısal olarak benzerlik gösterse de sistein girisi üzerinde herhangi bir etki meydana getirmedigi tespit edilmistir. Bununla birlikte 2 mM glutamin eritrositlerden sistein çıkısını önemli derecede artırmıstır. Bulgular kanserojen bir madde olan azaserinin eritrosit membranlarında sistein degisim makanizmalarını etkiledigini göstermekte olup, azaserinin meydana getirdigi DNA hasarı ve enzim faaliyetleri üzerindeki etkilerine ek olarak azaserinin tanımlanan bu mekanizmalar ile kanser olusumuna neden olabilecegi ileri sürülebilir. Azaserin sistein degisim mekanizmalarıyla hücrelere girisi artırırken sistein varlıgını sınırlayabilir. Buda azaserinin dokularda birikmesinde ve tümör olusumunda etkin olabilir. 2007, 59 Sayfa
  • Öğe
    İşletmelerde kestirimci bakım uygulamaları
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2015) Göçülü, Gülser; Mıstıkoğlu, Selçuk
    Bu çalışma, kestirimci bakım metotlarının uygulama esaslarını, işletmelere sağladığı faydaları ve diğer bakım uygulamalarına göre avantajlarını ortaya koymaktadır. Çalışmada kestirimci bakım metotları tek tek ele alınmış, İskenderun ve Osmaniye Organize Sanayi Bölgelerinde faaliyet gösteren fabrikalarda uygulanan kestirimci bakım metotları incelenmiştir. Ayrıca çalışmada, İSO 9001 standardında üretim yapan bir fabrikada fırın sirkülasyonu yapan elektrik makine ve donanımlarının kızılötesi termografi yöntemiyle kontrollerinin yapılması, APL5L standardında boru üretimi yapan bir fabrikada üretim hattından çıkan boruların kalite kontrolünün hat dışı (off-line) ve hat içi (on-line) ulrasonik testler ile yapılması, boru üretimi yapan bir fabrikada hidrolik yağların yağ analiz yöntemi ile NAS-5 standardında değerlendirilmesi, demir-çelik ürünleri üreten bir fabrikada titreşim analizi ile thermex pompaların kontrolünün yapılması incelenerek; kestirimci bakım metotları ile arızalar daha oluşmadan ve daha sıkıntılı bir hal almadan tespit edilebileceği gösterilmiştir.
  • Öğe
    Bazı maydonoz çeşitlerinde farklı ekim zamanı ve ekim sıklığının verim ve kaliteye etkisi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2000) Kalaycıoğlu, Melike Berna; Sermenli, Tamer
    ÖZET BAZI MAYDANOZ ÇEŞİTLERİNDE FARKLI EKİM ZAMANI VE EKİM SIKLIĞININ VERİM VE KALİTEYE ETKİSİ Bu araştırma, bazı maydanoz çeşitlerinde farklı ekim zamanı ve ekim sıklığının verim ve kaliteye etkisinin araştırılması ve saptanması amacıyla, Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait araştırma ve uygulama arazisi ile uygulama laboratuarında 1997-1999 yıllan arasında yürütülmüştür. Çalışmada materyal olarak İspanyol ve Italian Giant maydanoz çeşitleri kullanılarak, farklı ekim zamanlan ve farklı ekim sıkhklan denenmiştir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre ekim zamanının tohumların çıkış süresi ve bitkinin klorofil içeriği üzerindeki etkisi önemli bulunmuş, birinci ekim zamanına göre 19.55 gün, ikinci ekim zamanına göre 14.10 gün olmuş, klorofil içeriği ise; ikinci ekim zamanında klorofıl-a 0.716 mg/g, klorofil-b 0.467 mg/g ve toplam klorofil 1.645 mg/g olurken, birinci ekim zamanında klorofil-a 0.652 mg/g, klorofil-b 0.282 mg/g ve toplam klorofil 1.213 mg/g olmuştur. En yüksek C vitamini içeriği ikinci zamanda elde edilmiştir. m2'ye tohum miktarının azalması ile SÇKM, yaprak sayısı, sap sayısı ve kuru ağırlığın arttığı tespit edilmiştir. Aynca çalışmada, verimin m2 'ye atılan tohum miktanna bağlı olarak ( 1.5, 2.0, 2.5 g/ m2 ) arttığı belirlenmiştir. Hatay'da maydanoz tohum ekiminin Eylül ayının ilk haftasında yapılmasının uygun olacağı saptanmıştır. Aynca İspanyol ve Italian Giant çeşidinin de kullanılabileceği ve m2 'ye 2.5 g tohum uygulamasının daha iyi sonuç vereceği tespit edilmiştir. 2000, 61 sayfa
  • Öğe
    Antakya kent dokusu içerisinde yer alan Asi nehrinden rekreasyonel amaçlı kullanım olanaklarının irdelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2000) Giray, Cenk; Güçlü, Kamuran
    ÖZET ANTAKYA KENT DOKUSU İÇERİSİNDE YER ALAN ASİ NEHRİNDEN REKREASYONEL AMAÇLI KULLLANIM OLANAKLARININ İRDELENMESİ Ülkemiz rekreasyonel mekanlar bakımından zengin bir potansiyele sahip olup, suya bağlı rekreasyon son yıllarda önemli bir faaliyet alanı haline gelmiştir. Ancak ülkemizde çok sayıda nehir, göl ve şelale alanları ilginç görünümleri ve görkemli manzaraları ile planlama beklemektedir. Akdeniz Bölgesinde yer alan Hatay ilinin en büyük nehri olan Asi Nehri de geçmişte zengin biyolojik çeşitlilikle birlikte doğal bir görünüme sahip olmasına karşın sonradan yapılan hidrolojik çalışmalarla adeta yapay bir nehir durumuna gelmiştir. Antakya kent merkezinde rekreasyonel kullanımlara olanak verebilecek Asi Nehri, kaynağından başlayarak dökülüşüne kadar yatağı boyunca çeşitli kullanımlardan (yerleşim, sanayi, tarım) ortaya çıkan kirleticilerin doğrudan veya dolaylı etkileri altında kalmaktadır. Bu çalışmada kirleticilerin kaynağı ve nehrin kirlilik durumu tespit edilerek araştırma alanının fiziksel, sosyo-kültürel ve mevcut rekreasyonel yapısının analizi yapılmıştır. Daha sonra nehir yatağındaki su seviyesinin yükseltilerek rekreasyonel amaçlı kullanımlara olanak verilebilmesi için çeşitli öneriler getirilmiş ve rekreasyonel alan kullanım potansiyeli ortaya konulmuştur. 2000, 126 sayfa Anahtar Kelimeler : Asi Nehri, rekreasyonel planlama, su kirliliği, doğa koruma
  • Öğe
    Türkiye'de eğitsel bilgisayar oyunları üzerine yapılmış yüksek lisans tezlerinin incelenmesi
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2017) Tezel, Şuayip Cem; Şahinkayası, Hamide
    Bu çalışma, dünyada giderek yaygınlaşan ve buna paralel olarak ülkemizde de uygulamasına başlanan eğitsel bilgisayar oyunlarının akademik başarı, performans, motivasyon, kalıcı öğrenme ve öğrenci katılımı gibi değişkenler üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmak amacıyla yapılmış olan Yüksek Lisans Tezlerini incelemek ve bunların ulaştığı sonuçları bir sentez olarak ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Çalışma, eğitsel bilgisayar oyunları konusunda özgün bir literatür sunması, bu konuda yapılmış olan Yüksek Lisans Tezlerinin önemli bir kısmını bir araya getirmiş olması yönüyle bu alanda bundan sonra çalışacak olanların yeni ve önemli konular bulmalarına yardımcı nitelikte olması, onlara yol göstermesi açısından önem taşımaktadır. Yapılan bu çalışmada nitel araştırma desenindedir. Veri toplama yöntemi olarak doküman incelemesi kullanılmış olup doğrudan doğruya eğitsel bilgisayar oyunları ile ilgili, YÖK tez veri tabanından erişilebilen yüksek lisans tezleri incelenmiştir. Çalışmaya, eğitsel bilgisayar oyunlarını konu edinen yirmi beş yüksek lisans tezi dâhil edilmiştir. Belirlenen yüksek lisans tezleri demografik bilgileri, araştırma modelleri, yöntemleri ve desenleri, incelenen değişkenler, hangi ders-konuyu ele aldığı, kullanılan eğitsel bilgisayar oyunları, odaklandığı yaş grubu ve sınıf düzeyi, örnekleme yöntemleri ve örneklem büyüklükleri, veri toplama araçları, süreçleri ile veri analiz yöntemleri, ulaştıkları sonuçlar ve önerileri bakımından içerik analizine tabi tutulmuştur. Bu çalışma sonucunda eğitsel bilgisayar oyunları ile ilgili yüksek lisans tezlerinin 2007 yılından itibaren arttığı ve en fazla çalışmanın fen bilimleri enstitüsünde, en az çalışmanın ise sosyal bilimler enstitüsünde yapıldığı görülmüştür. Yapılan çalışmalarda en fazla matematik dersi üzerinde durulurken en çok akademik başarı ve motivasyon değişkenlerinin incelendiği tespit edilmiştir. İncelenen çalışmaların yarısından fazlasının ilkokul ve ortaokul öğrencileri (8-14 yaş grubu) üzerinde yapıldığı görülmüştür. Çalışmaların yüzde sekseninde araştırma modeli olarak deneme modeli kullanılmış olup hemen hemen her çalışmada veriler başarı testi, ölçek veya anketler ile toplanmıştır. İncelenen yüksek lisans tezi çalışmalarının çoğunda, akademik başarı ve motivasyon açısından eğitsel bilgisayar oyunu destekli öğrenmenin geleneksel yöntemden daha olumlu sonuçları olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak, eğitsel bilgisayar oyunları ile yapılan öğretimin daha eğlenceli olduğu, bu tür oyunların öğretimi tamamlayıcı ve zenginleştirici bir aktivite olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Mersin yöresi paketleme evlerinde dışsatıma gönderilmek üzere hazırlanan turunçgil meyvelerinin kalite durumlarının saptanması
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2009) Ünlü, Mustafa; Özdemir, Ahmet Erhan
    Bu çalışmanın amacı Mersin yöresindeki paketleme evlerinden ambalajlanıp dış satıma giden turunçgil meyvelerinin kalite durumlarının, kusurlu meyvelerin saptanmasıdır. Çalışmada materyal olarak Mersin'de paketleme evlerinde dış satıma gönderilmek üzere hazırlanan ve paketlenen Washington Navel portakal, Kütdiken limon, Owari Satsuma mandarin ve Star Ruby altıntop çeşidi meyveleri kullanılmıştır. Mersin'de faaliyet gösteren ve dış satıma turunçgil meyveleri gönderen paketleme evlerinden dış satım için ambalajladıkları turunçgillerden ambalajlı olarak 2008 yılında Owari Satsuma mandarinleri Ekim ayının 2. haftası ile Kasım ayının ilk haftası, Washington Navel portakalları Kasım ayının 2. haftası ile Aralık ayının 2. haftası, Star Ruby altıntopları Kasım ayının 2. haftası ile Aralık ayının ilk haftası ve Kütdiken limonları Kasım ayının 2. haftası ile Aralık ayının ilk haftası olmak üzere 2 dönemde 3 yinelemeli olarak alınmış ve meyvelerde kalite durumları incelenmiştir. Alınan meyve örneklerinde usare miktarı (%), suda çözünebilir toplam kuru madde miktarı (%), titre edilebilir asit miktarı (%), pH, kusurlu meyve oranı (%) ve pestisit kalıntı miktarı (mg/kg) incelenmiştir.Elde edilen bulgulara göre; meyve örnekleri alınan turunçgil çeşitlerinde usare ve suda çözünebilir toplam kuru madde miktarları kalite standartlarında belirtilen değerlere uygun bulunmuştur. Dış satım için ambalajlanan meyve örneklerinde kabul edilemez kusurlu meyve oranları Owari Satsuma mandarinlerinde %4,35-7,64, Washington Navel portakallarında %2,59-4,52, Kütdiken limonlarında %2,30-3,30 ve Star Ruby altıntoplarında ise %1,00-3,01 arasında olmuştur.Pestisit kalıntı oranı en az Kütdiken limonlarında (%4,17) saptanırken, Washington Navel portakallarında (%6,67) ve Owari Satsuma mandarinlerinde (%7,14), en fazla pestisit kalıntı oranı ise Star Ruby altıntoplarında (%8,89) olmuştur.
  • Öğe
    Hatay ilinde bulunan pyraloidea (lepidoptera) faunası üzerine taksonomik-sistematik çalışmalar
    (Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, 2000) Atay, Erol; Doğanlar, Miktat
    ÖZET HATAY İLİNDE BULUNAN PYRALOIDEA (LEPIDOPTERA) FAUNASI ÜZERİNE TAKSONOMİK-SİSTEMATİK ÇALIŞMALAR Bu çalışmada Hatay ilinde bulunan Pyraloidea (Lepidoptera) faunası türleri tespit edilmiştir. Ömek toplama işleri Mart 1999 yılından başlanarak, arazi ve laboratuar çalışmaları şeklinde yürütülmüştür. Arazi çalışmaları, Antakya Merkez ilçe ve buraya bağlı çeşitli beldelerden oldukça sık, diğer ilçelerin bazılarından ise hava koşullarının uygun olduğu zamanlarda, atrap ve ışık tuzağı yardımı ile örneklerin toplanması şeklinde yapılmıştır. Ayrıca arazide toplanan tırtıllar ve pupalar laboratuara getirilmiş ve bunlardan erginler elde edilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda saptanan türler; Crambidae: Crambinae, Angustalius malacellus (Duponchel, 1836), Chrysocrambus syriellus (Zerny, 1934), Euchromius bella Hübner, 1796 ve Metacrambus carectellus (Zeller, 1847); Cybalomiinae, Hyperlais pentadalis (Lederer, 1855); Glaphyriinae, Hellula undalis (Fabricius, 1781); Odontiinae, Anthophilopsis baphialis (Staudinger, 1871) ve Aporodes floralis (Hübner, [1809]); Pyraustinae, Achyra Guenee, 1846 sp., Ostrinia nubilalis (Hübner, 1796) ve Pyrausta aurata (Scopoli, 1763); Spilomelinae, Antigastra catalaunalis (Duponchel, 1833), Metasia octogenalis Lederer, 1863, Nomophila noctuetta (Denis & Schiffermüller, 1775) ve Spoladea recurvalis (Fabricius, 1775); Pyralidae: Phycitinae, Ectomyelois ceratoniae Zeller, 1839, Ematheudes Zeller, 1867 sp., Oncocera semirubella (Scopoli, 1763) ve Phycitodes Hampson, 1917 sp; Pyralinae, Aglossa pinguinalis (Linnaeus, 1758), Herculia fulvocilialis (Duponchel, 1834) ve Synaphe consecratalis Lederer, 1855'dir. Bu örneklere ait familya, altfamilya ve tür tam anahtarları hazırlanarak teşhiste kullanılan önemli morfolojik karakterlerin şekilleri çizilmiş ve erginlerin fotoğrafları çekilmiştir. Bunların tanımlan yapılmış ve her biri hakkında bazı biyolojik bilgiler verilmiştir. 2000,165 sayfa