Yazar "Karakuş, Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 38
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2012-2016 tarihleri arasında on sekiz yaş altı Suriyeli astaların acil servis başvurularının değerlendirilmesi: Hatay ili örneği(Galenos Yayınevi, 2019) Atalay, Ezgi; Karakuş, Ali; Usta, GalipGiriş: Savaşlar çok sayıda insanı etkileyebilen ve telafisi mümkün olmayan felaketlerdir. Yaralanma ve ölümler savaşların doğrudan etkisi olarak sayılmakta ve savaş bölgelerine yakın yerlerde bu etkiler daha fazla hissedilmektedir. Göç savaşın kaçınılmaz sonudur ve özellikle de kadınlar ve 18 yaş altı çocuklar savaşın en mağdurlarındandır. Çalışmamız, 18 yaş altı Suriyeli mültecilerin Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne, başvuru nedenleri ve epidemiyolojik özelliklerini ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Yöntemler: Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Kliniği’ne 01.07.2012-01.05.2016 tarihleri arasında başvuran 18 yaş altı Suriye uyruklu hastaların acil servis verileri kullanılarak yapılmıştır. Tanımlayıcı bu çalışmada hastaların demografik verileri ve klinik bilgileri geriye dönük olarak incelenmiştir. Bulgular: Çalışmaya toplam 1038 hasta dahil edildi. Olguların 710’u (%68,4) erkek, 328’i (%31,6) kız olarak saptandı. Çalışmaya alınan hastaların ortalama yaşı 10,3±5,2 olarak belirlendi. Hasta başvurularının yıllara göre dağılımına bakıldığında en fazla %31,7 ile 2015 yılında olduğu saptandı. Olguların 552’si (%53,2) ayaktan tedavi edildiği ve diğer hastaların ise gerekli yataklı servise yatırıldığı belirlendi. Yataklı servise devredilen hastaların yatış sürelerinin ortancası 7 gün (1-163 gün) idi. Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması10-versiyon 2016’ya göre en yaygın kabul tanısı Y24, ateşli silahla yaralanma diğer tanımlanmamış, (n=568, %54,7) olduğu saptandı. Sonuç: Suriye uyruklu hastaların acil servise çatışma bölgelerinden sevkinin en büyük kanıtı ateşli silah yaralanma tanısı ile gelmeleridir. Suriye’de çatışma ortamının halen sürdüğü varsayıldığında, sınır bölgesine yakın diğer üçüncü basamak hastanelerde Suriyeli olmayan hasta grubunun da dahil edildiği farklı çalışmalarla daha objektif sonuçlara varılabileceği düşünülmektedir.Öğe Acil serviste kafa travmalı olgu yönetimi(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2019) Yaşaran, İffet; Karakuş, Ali; Kuvandık, GüvenAcil servislerde bazı durumlarda anamnez ve fizik muayene net olarak değerlendirilebilmesi oldukça zordur. Travma sebebiyle başvuran hastalar bilinç bozukluğu, yakınlarının olmaması, iletişim problemleri gibi nedenler ile sorgulanamamakta ve tam bir fizik muayene yapılamamaktadır. Bu nedenle, acil servise başvuran kafa travmalı hastalarda çoğu hekim eşlik eden yaralanmaları atlayabilmektedir. Bu durum kafa travmalı olguların mortalite ve morbiditesinin artmasına yol açmaktadır. Tüm vücut bilgisayarlı tomografi (TVBT) klinik değerlendirilmesi tam yapılamayan hastalarda önerilebilir.Öğe Akrep sokmalarında doksazosinin etkinliği : çocuk olgu sunumu(2014) Karakuş, Ali; Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Karcıoğlu, Murat; Tuzcu, Kasım; Başarslan, Fatmagül; Duru, MehmetAkrep sokması vakaları, özellikle çocuklarda kalp, solunum ve nörolojik sistemi etkileyen komplikasyonlar nedeniyle ölümcül olabilen acil hastalar grubundadır. Kalp etkilenimi, alfa reseptörlerinin uyarımı sonucunda görülebilmektedir. Bir alfa reseptör blokoru olan doksazosin kalp etkilenimi olan olguların tedavisinde kullanılabilmektedir. Biz de ak- ciğer ödemi tablosunda olan ve doksazosin ile başarılı bir şekilde tedavi olan bir yaşındaki olguyu sunmayı hedefledik.Öğe Akrep sokması nedeniyle ölüm : Çocuk olgu sunumu(2013) Karakuş, Ali; Arıca, Vefik; Çelik, Tanju; Tutanç, Murat; Zeren, Cem; Günher Arıca, SeçilAkrep sokması ciddi, hayatı tehdit edebilen acil bir durumdur ve özellikle çocukluk çağında ölümcül olabilir. Akrep venomu- nun etkisiyle kalp, solunum ve sinir sistemi ile ilgili komplikas- yonlar görülebilir. Tedavide kullanılan antivenomun ve diğer ilaçların kullanımı ve kesin endikasyonları hala tartışmalıdır. Bu çalışmada dört yaşında akrep sokması sonucu ölen bir çocuk olguda etyolojik faktörler ve tedavi yöntemleri tartışıldı.Öğe Akrep sokması sonucu kalp yetmezliği ve priapizm(2012) Karakuş, Ali; Şahan, Mustafa; Kömür, Mustafa; Yılmaz, Hayri Levent; Yıldızbaş, DinçerAkrep sokması vakaları, özellikle Çukurova Bölgesi’nde sık karşılaşılan hasta grubundadır. Bu tür vakalarda kalp yetmezliği ve priapizm ender görülmektedir. Çalışmamızda akrep sokması sonucu kalp yetmezliği ve priapizm gelişen olgunun takip ve tedavi aşamalarını incelemeyi amaçladık.Öğe Akrep sokması sonucu trombositopeni ve lökopeni : olgu sunumu(2014) Karakuş, Ali; Arslan, Gökhan; Çalışkan, Koca; Kaya, Ergün; Duru, Mehmet; Kekeç, ZeynepAkrep sokması ciddi ve hayatı tehdit eden acil bir durumdur. Akrep sokmalarında klinik olarak; kardiyovasküler, nörolojik ve hematolojik anormallik ( trombositopeni, nötropeni ) görülebilir.Bu çalışmada; akrep sokması sonucu acil servisimize başvuran 60 yaşında bayan hastanın tanı ve tedavi metodları tartışıldı. Trombosit desteğine gerek kalmadan akrep antivenomu tedavisi ile trombosit seviyeleri düzeldi.Öğe Akut appandisiti taklit edendivertikülit perforasyonu meckel(2014) Aydoğan, Akın; Akküçük, Seçkin; Paltacı, İlhan; Karakuş, Ali; Karcıoğlu, MuratMeckel divertikülü gastrointestinal sisteminin en sık görülen doğumsal anomalisidir. Çocukluk çağında daha çok kanama ve obstrüksiyon bulgularıyla ortaya çıkarken, erişkinlerde nadiren görüntüleme yöntemlerinde veya laparatomi esnasında saptanmaktadır. Bu çalışmada akut apandisit ön tanısıyla operasyona alınan, ancak meckel divertikülit perforasyonu saptanan olgu sunulmuştur. Akut apandisit düşünülen ve eksplorasyonda normal apendiks saptanan hastalarda meckel düvertiküliti akla gelmeli ve ince barsak eksplorasyonu mutlaka yapılmalıdır.Öğe Ambulans personeline verilen eğitimin etkinliğinin değerlendirilmesi(2013) Ülger, Hüseyin; Deniz, Turgut; Saygun, Meral; Çiftçi, Nuran; Karakuş, Ali; Kandiş, HayatiAMAÇ: 112 ambulanslarında çalışan yardımcı sağlık personeline verilen üç günlük eğitim modülünün etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM: Kursa Kırıkkale İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı olarak 112 ilk ve acil yardım ambulans sisteminde çalışan tüm personelin katılımı öngörülmüştür. Eğitime katılan tüm personele 20-25 kişilik gruplar halinde 6 grup olarak üçer günlük sürelerle teorik ve pratik ilk yardım eğitimi verilmiştir. Tüm gruplara eğitim öncesi ve eğitim sonrası 50 soruluk form uygulanmıştır. BULGULAR: Eğitime Kırıkkale ili dâhilindeki ambulans sistemi çalışanı 132 kişi katılmıştır. Çalışmaya katılan personelin %63,6’sı erkek ve %66’sı evliydi. Yaş gruplarına göre sınıflandırıldığında %44’ünün 26-35 yaş grubunda olduğu saptanmıştı. Meslek gruplarına göre gruplandırıldığında ATT’ler %47’yi, sağlık memurları ise %40,2’yi oluşturmaktaydı. Eğitim durumları değerlendirildiğinde %53,0’ının lise, %43,2’sinin önlisans mezunu olduğu saptanmıştır. Tüm kursiyerlerin %50,8’i 1-5 yıllık mesleki tecrübeye sahipti. Tüm gruplar birlikte değerlendirildiğinde ön test başarı puanı (29,58±6,74) ile son test başarı puanı (39,81±4,68) arasında istatistiksel anlamlı farklılık mevcuttu (p<0.001). ATT ve paramedikler ile diğer gruplar kıyaslandığında; ön testte ATT ve paramediklerin olduğu grup (31,55±6,52) ile diğerlerinin olduğu grup (27,70±6,4) arasında puan farkı mevcuttu (p=0.003). Son testte ise ATT ve paramediklerin oluşturduğu grup ile diğer grup arasında puan farkı mevcut değildi (p=0.765). SONUÇ: Sınırlı sürede yapılan mesleki eğitim modülünün, bilgi düzeyi üzerinde anlamlı olumlu farlılık sağlanmasında ve personel bilgi düzey standardizasyonunun sağlanmasında etkili olduğu saptanmıştır.Öğe Öğe Bir üniversite hastanesi acil servisine başvuran zehirlenme olgularının değerlendirilmesi(2012) Sönmez, Ertan; Karakuş, Ali; Çavuş, Umut Yücel; Civelek, Cemil; İpek, Göktürk; Zeren, CemAmaç: Bu çalışmada, Sivas ve çevre illerden acil servise zehirlenme nedeniyle başvuran hastaların demografik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışmamıza Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalında dört yıl içerisinde zehirlenme nedeniyle tedavi edilen 567 hasta alındı. Hastalar zehirlenme sebeplerine göre intihar, kaza, maruz kalma şeklinde guruplara ayrıldı. Zehirlenmeler genel ve guruplara ayrılmış olarak yaş, cinsiyet, bilinç durumu, başvurdukları mevsim, zehirlenme şekli, prognozları, ne ile zehirlendikleri ve önceki kliniklerde yapılan müdahaleler açısından incelendiler. Mantar zehirlenmesi erken ve geç bulgu verenler olarak sınıflandırıldı. Bulgular: Hastaların 363’ü (%64,10) intihar, 120’si (%21,28) kaza, 83’ü (%14,62) maruz kalmaydı. Yaş sınırları 15-81, yaş ortalaması 27,82±11,56 bulundu. Bütün zehirlenme vakaların 172’si (%30,3) erkek ve yaş ortalamaları 29,97±5,122 iken 395’i (%69,7) kadın ve yaş ortalamaları 26,89±2,072 olarak bulundu. Hastaların geldiklerinde bilinçleri; %88,2’sinde açık, %7,6’sinde konfüze, %4,1’inde kapalıydı. Biri ise (%0,2) ölü idi. En fazla ilaç zehirlenmesi (%72,7) sonra mantar (%12,2) ve tarım ilaçları (%9) ile zehirlenmeler görüldü. Zehirlenmelerin tamamı içinde 2 hasta organofosfat, 3 hasta metanol, 3 hasta ilaç zehirlenmesi, bir hasta mantar ve bir hasta tüp gazı zehirlenmesiyle öldü. Zehirleyen maddeye göre dağılım incelendiğinde ise en fazla çoklu ilaç (%27) görüldü. Mantar zehirlenmelerinde sıklıkla semptomların erken (0-6 saat) başladığı tespit edilmiş iken (%88,5), geç (6-24 saat) semptom görülenler daha az olarak bulundu (% 11,5). En fazla zehirlenme kış (%30) mevsiminde görüldü. Önceki kliniklerde yapılan müdahaleler incelendiğinde ise, hiçbir müdahale yapılmayanlar (%52,4) en fazla görüldü. Sonuç: Ülkemizde zehirlenme ön tanısıyla sağlık kuruluşlarına başvuran hastalar hakkında önemli sayıda istatistiki veriler bulunmakla birlikte bizim çalışmamız Sivas yöresindeki zehirlenmeler konusunda değerli bilgiler vermektedir.Öğe Brusellozun nadir bir komplikasyonu olan nörobruselloz : Üç çocuk olgu sunumu(2012) Arıca, Vefik; Şilfeler, İbrahim; Altaş, Murat; Tutanç, Murat; Arıca, Seçil Günher; Evirgen, Ömer; Davran, Ramazan; Karakuş, AliBruselloz dünyada yaygın, önemli bir zoonozdur. Bu hastalık gelişmekte olan ülkelerde özellikle Akdeniz Havzası’nda yaygındır. Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde sık olarak görülmektedir. Ülkemizde yılda yaklaşık 18 000 yeni olgu saptanmaktadır. Birçok organ veya sistem tutulabilir. Bruselloz, farklı Brusella tipleri ile oluşan ve akut ateş, terleme, güçsüzlük ve baş ağrısı ile belirgin bir enfeksiyondur. Brusella hastalarında merkezi sinir sistemi tutulumu nadirdir. Brusella özellikle kırsal kesimde yaşayan insanlarda önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Ayırıcı tanıda hastayı değerlendirirken hekimler çoğu zaman nörobrusellozu göz ardı edebilmektedir. Sunduğumuz üç olgu değişik, özgül olmayan bulgularla bize başvurdu ve sadece ilk olgunun beyin tomografisinde hidrosefali saptanırken diğer iki olgunun beyin tomografileri normaldi. İkinci olgunun otlu peynir yeme öyküsü bulunurken, diğer iki olgudan benzer bir öykü alınamadı. Üç olgunun uzun dönem izlemlerinde sekelsiz olarak ve tamamen düzeldikleri görüldü. Sunumumuzun amacı ülkemiz gibi Brusella enfeksiyonun yaygın olduğu bölgelerde nörobrusellozun önemini vurgulamaktır.Öğe Çocuk yoğun bakım ünitesinde takip edilen suda boğulma ve boğulayazma olguları(2011) Tutanç, Murat; Bilen, Gülseren; Zeren, Cem; Boşnak, Mehmet; Karakuş, AliAmaç: Acil servisimize getirilen suda boğulma ve boğulayazma vakalarını değerlendirmek. Yöntemler: Çalışmaya 2002-2006 yılları arasında acil servisimize boğulma nedeniyle getirilen, dosya bilgileri tam, toplam 12 olgu alınmış- tır. Hastalar demografik ve klinik özelliklerine göre incelenmiştir. Bulgular: Olguların 10'u erkek, 2'si kadın, yaş dağılımı 1.5-9 yaş arasında idi. Boğulma olaylarının %41.6'sı havuzda gerçekleş- mişti. Beş vakaya ilk 5 dakikada aileleri tarafından müdahale edilmişti. Yedisinde solunum sıkıntısı mevcut, 4'ünde ise solunum yoktu. Glasgow Koma Skalası ortalama 7 idi. Olguların tümü hipotermikti. Dördünde metabolik asidoz, birinde trombositopeni vardı. On olguda SO2 %90'ın altında idi. Beş hastada pnomoni, 2 hastada pnömotoraks, 2 hastada konvülsiyon oluştu. Onbirine antibiyoterapi, 4'üne ventilatör desteği, 2'sine antikonvülsan ilaç, 2 hastaya kapalı tüp drenajı uygulandı. Vakaların 4'ü öldü, 8'i şifa ile taburcu edildi. Sonuç: Suda boğulma çocukların sık karşılaştığı ve ölüm riski yüksek olan bir durumdur. Özellikle yerleşim bölgelerindeki su birikintisi, akarsu, yüzme havuzları ve eğlence plajlarında gerekli olan boğulmayı önleyici güvenlik tedbirleri alınmalıdır. Ayrıca ailelere temel ilk yardım eğitimi verilmesi hayat kurtarıcı bir çaba olacaktır.Öğe Çocuk yoğun bakım ünitesine yatan hastaların değerlendirilmesi(2011) Tutanç, Murat; Arıca, Vefik; Başarslan, Fatmagül; Karcıoğlu, Murat; Yel, Servet; Kaplan, Metin; Arıca, Seçil; Karakuş, Ali; Haspolat, Kenan; Boşnak, MehmetAmaç: Çocuk yoğun bakım ünitesine (ÇYBÜ) yatırılan hastaların tanısı, cinsiyeti, yatış süresi, hangi aylarda yattığı ve sonlanımı incelendi. Yöntem: Bu çalışmada Kasım 2002 - Şubat 2005 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Yoğun Bakım Ünitesine yatırılarak takip edilen 698 hasta değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 95’i(%13.6) akciğer enfeksiyonu, 84’ü(%12) sepsis, 70’i(%10) zehirlenme, 49’u(%7) merkezi sinir sistemi enfeksiyonu, 44’ü(%6.3) status epileptikus, 28’i(%4) hepatik koma, 27’si(%3.9) yılan ısırması, 24’ü(%3.4) akrep sokması, 18’i(%2.6) travma, 17’si(%2.4) intrakranyal kanama, 15’i(%2.1) meningokoksemi, 12’si(%1.7) suda boğulma, 8’i(%1.14) elektrik çarpması, 7’si(%1) malignensi tanıları ile yatmıştı. Ocak (%10.7) ve Haziran (%10.4) aylarında daha fazla yatış görülürken, en az yatış Ekim (%5.7) ayında gözlendi. Kız hasta sayısı 300(%42.8), erkek hasta sayısı 398(%57.2) idi. Yatış süreleri ortalama 5.3±6.1 gün idi. Hastaların 363’ü(%51.8) durumu stabil edildikten sonra diğer servislere transfer edildi, 86’sı(%12.3) yoğun bakım ünitesinden taburcu edildi, 8’i(%1.14) ileri merkeze sevk edildi, 238’i(%34.4) ise öldü. Sonuç: Bu çalışmada akciğer enfeksiyonu ve bu nedenle solunum desteğinin yoğun bakım ünitesinde en sık karşılaşılan durum olduğu, çocukluk çağı zehirlenmeleri, travma, suda boğulma, elektrik çarpması gibi önlem alınabilecek hastalıkların yatışlarda önemli bir yer tuttuğu vurgulanmak istendi.Öğe Deli bal ile zehirlenen bir aile : Olgu sunumu(2013) Yengil, Erhan; Akhan, Mehmet Masuk; Yengil, Duygu; Öztürkoğlu, Hüseyin Evren; Şilfeler, İbrahim; Karakuş, AliDeli bal zehirlenmesi, “Rhododendron ponticum” ve “Rhododen- dron luteum” çiçeklerinden beslenen arıların üretti¤i, grayanotoksin içeren balın tüketilmesiyle oluşmaktadır. Dünyada Nepal, Kuzey Amerika, Brezilya ve Japonya’da, ülkemizde ise Do¤u Karadeniz böl- gesinde görülmektedir. Deli bal tüketimiyle oluşan zehirlenmelerde toksisite semptomları, az miktarda bal alımı ile bile gelişebilmektedir. Bu çalışmada, acil servise başvuran 35 yaşındaki anne ve 38 yaşında- ki baba ile bunların 5 ve 10 yaşlarında iki kız çocuklarında görülen deli bal zehirlenmesi aile olgusu sunuldu. Anne ve babada baş dön- mesi, bulantı-kusma, fenalaşma hissi ve karın a¤rısı, çocuklarda ise hafif bulantı ve halsizlik şikâyetleri vardı. Her iki ebeveynde bradikar- di ve hipotansiyon gözlenmesi üzerine bal yeme öyküsü araştırıldı ve sabah kahvaltıda bal yedikleri ö¤renildi. Bu olgu sunumunda birçok hastalıkla karışabilen deli bal zehirlenmesinin teşhis ve tedavisinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.Öğe Deliryum ayırıcı tanısı: datura stramonium zehirlenmesi(2017) Karakuş, Ali; Parlar, Türkan; Bucak, Ali…Öğe The efficiency evaluation of the training activity given to ambulance personnel(2013) Ülger, Hüseyin; Deniz, Turgut; Saygun, Meral; Çiftçi, Nuran; Karakuş, Ali; Kandiş, HayatiAim: It was aimed to evaluate the efficiency of the three days module given to the assistant health personnel working in 112 ambulances. Methods: It was assumed that all the personnel working in the 112 ambulance systems under the health directory of Ki{dotless}ri{dotless}kkale city would be involved. Theoretic and practical first aid training was given to all the personnel attending to the course in 6 groups of 20-25 with duration of 3 days for each. A 50 itemed questionnaire was applied to all the groups before and after the training. Results: 132 people working in ambulance system in Ki{dotless}ri{dotless}kkale city were involved in training. 63.6% of the personnel involved in the study were male and 66% were married. When they were grouped according to age, it was determined that 44% of them were in 26-35 age group. When they were grouped according to branches, it was determined that 47% of them were emergency medical technician (EMT) and 40.2% were health officer. When their level of education was taken into consideration, it was determined that 53% of them were graduates of high school and 43.2% were graduates of associate degree. 50.8% of all the personnel had a job experience of 1-5 years. When all the groups were evaluated together, there was a statistical meaningful difference (p<0.001) between pretest success grade (29.58±6.74) and posttest success grade (39.81±4.68). When EMT, paramedics and the other groups were compared; there was a pr test grade difference(p=0,003) between EMT and paramedics group(31,55±6,52) and the others' group(27.70±6.4). There wasn't a grade difference between EMT, paramedics group and the others' group in posttest (p=0.765). Conclusion: The occupational training module which was done in a limited time was determined to be effective in providing a meaningful positive difference in knowledge level and providing personnel knowledge level standardization.Öğe Evaluation of intoxication cases applying to the emergency department of medical school hospital(2012) Zeren, Cem; Karakuş, Ali; Çelik, Murat; Arıca, Vefik; Arslan, Muhammet MustafaAmaç: Zehirlenmeler geçmişten bu yana insanların önemli sorunlarından biridir. Zehir tanımı ilk olarak İngilizlerde 1230 yıllarında ölümcül olabilen ilaçları tanımlamak için kullanılmıştır. Çalışmamızda Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi Acil Servisine 1 Ocak 2006-31 Aralık 2010 tarihleri arasında başvuran zehirlenme olgularının geriye dönük değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Acil servise belirtilen tarihlerde başvuran zehirlenme olguları geriye dönük olarak tarandı. Olguların yaş, cinsiyet, getirildikleri yerler, klinik durumları, zehirlenme türleri, zehirlenme dönemleri, tedavi yerleri ve metotları, yatış süreleri ve sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Yüz otuz dört zehirlenme olgusu çalışmaya alındı. Tüm olguların %30.6’sı erkek, %69.4’ü kadındı. Yaş ortalaması 27.87±12.97 idi. Olgular hastaneye başvurduklarında, %53.7’sinin bilincinin açık, %35.1’inin konfüze, %11.2’sinin bilincinin kapalı olduğu görüldü. Zehirlenmeye neden olan ilaçlar; çoklu ilaç (47hasta-%35.1), antidepresanlar (29 hasta-%21.6) ve tarım ilacı (26 hasta-%19.4) olarak belirlendi. Zehirlenmelere en sık aralık ayında rastlandı. Yüz yirmi üç (%91.8) hastaya mide yıkaması, aktif kömür ve antidot tedavisi uygulandı.Olguların 75’inin (%56) acil yataklı serviste, 21’inin (%15.6) yoğun bakımda yattığı, 38 hastanın (%28.4) ise acilde gözlem sonucu taburcu edildiği tespit edildi. Olguların çoğunun (53 olgu-%39.6) 3 gün yattığı belirlendi. Olgular takip ve tedavi sonuçlarına göre değerlendirildiğinde; 131 olgunun (%97.8) tedavi sonrası taburcu edildiği, 3 olgunun (%2.2) sevk edildiği görüldü. Takip edilen zehirlenme olgularında ölüm görülmedi. Sonuç: Zehirlenmeler en sık; çoklu ilaç alımı sonrası, erişkinlerde intihar amaçlı, çocuklarda yanlışlıkla alma ile olmuştur. Hastaların çoğunun acil yataklı servisde takip edilerek taburcu edilmesi, deneyimli acil hekimleri tarafından yapılabilmektedir. Zehirlenme vakalarını azaltmak için;aile ve toplumun eğitilmesi, temizlik maddeleri ve ilaçların kolay ulaşılabilir yerlerde tutulmaması, gereksiz ilaç reçete edilmemesi ve reçetesiz ilaç satılmaması önerilebilir. (JAEM 2012; 11: 31-4)Öğe Evaluation of patients with snakebite who presented to the emergency department : 132 cases(2016) Şahan, Mustafa; Taşın, Veyis; Karakuş, Ali; Özcan, Oğuzhan; Eryiğit, Umut; Kuvandık, GüvenAMAÇ: Bu çalışmada, yılan ısırması nedeni ile acil servise getirilen hastaların klinik evreleri, gelişen komplikasyonlar, yapılan tedaviler ve sonuçları değerlendirildi.GEREÇ VE YÖNTEM: Bu amaçla acil servise yılan ısırması nedeni ile getirilen 132 olgu hastane kayıtlarından geriye dönük olarak incelendi.BULGULAR: Hastaların %42.9'u (n=57) Evre 0 düzeyindeydi. En sık görülen lokal komplikasyon ağrı (n=56; %42.4) iken sistemik komplikasyon International Normalized Ratio (INR) değerinde uzama %5.3 (n=7) idi. Lokal komplikasyonlar her evrede görülebilirken sistemik komplikasyonlar ileri evrelerde görüldü. Yılan antivenomu %46.4 (n=61) hastaya uygulandı. Altmış dokuz hasta (%52.2) hastaneye yatırılırken, 63 hasta (%47.7) acil servisteki 6-12 saatlik gözlem sonrası şifa ile taburcu edildi. Ölüm olgusu görülmedi. Olgulardan altı aylık ve bir yıllık sürede olumsuz geri bildirim alınmadı.TARTIŞMA: Yılan ısırması olgularında yılan zehirinde bulunan toksinlere göre oluşabilecek komplikasyonlar değerlendirilmeli ve uygun tedavi evre-lere göre zamanında başlanmalıdır. Bu yaklaşım komplikasyonların gelişimini engeller veya azaltırÖğe Evaluation of scorpion sting cases admitted to department of pediatric emergency for seven years(2013) Kaya, Sadik; Karakurt, Cemşit; Elkiran, Özlem; Kaya, Özlem Aycan; Karakuş, Ali; Koçak, GülendamAim: In this study, 32 cases of scorpion sting cases admitted to Inonu University School of Medicine Children's Emergency Department between 2001-2007 were evaluated retrospectively. Material and Method: The cases were evaluated for the clinical findings, laboratory results, treatment and prognosis. Results: The patients mean age were 7.35±4.79 years, 17 (53.1%) were female and 15 (46.9%) were male respectively. Most of the cases were in June (25.0%) and most of the bites were at upper extremities (53.1%). The most common findings were rash (eight patients-25.1%), and tachycardia (9.5%). All of case were vaccinated against to tetanus. The fluid therapy was initiated the patients that is required the intravenous therapy. Twenty eight (87.5%) case which scorpion not applied in the referred center were administered scorpion serum. Twenty one patients (65.6%) were followed up for a day. Thirty one cases (96.8%) were discharged without complications while and one case (3.1%) were died due to respiratory and circulatory collapse Conclusions: Our study have given important clinic and epidemical results about scorpion stings in Malatya religion.Öğe Evaluation of the necessity of whole-body scan tomography in cases with head trauma(Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Derneği, 2019) Yaşaran, İffet; Karakuş, Ali; Kuvandık, Güven; Sebe, AhmetBACKGROUND: In our study, we have tried to find out how necessary whole-body computed tomography (WBCT) is to detect other body injuries that may accompany the patients, evaluating head trauma cases with WBCT. METHODS: In our study, we included 198 patients, who were referred to our hospital’s emergency service after head trauma, had brain lesions detected in brain tomography (BT), had no additional examination findings and who underwent WBCT. In this retrospective study, patients’ age, gender, type of lesion in brain CT, Glasgow Coma Scale (GCS) values and WBCT findings were examined. RESULTS: In this study, 85.4% of the patients were male and the average age was 25.7 years. The most common cranial CT findings were fracture, followed by parenchymal bleeding. 67% of the patients’ GCS were below 8. Additional trauma was detected in 78 of the patients (39.4%). The most common additional lesion was the thoracic contusion. The mean age of the patients with cervical injuries determined in CT was significantly high (p<0.05). Statistical significance was determined between cranial fracture, foreign body incidence and thoracic injuries (p<0.05). The incidence of cervical injuries was significantly higher in patients with brain contusion detected in CT (p<0.05). Fracture frequency and presence of additional lesions in WBCT were significantly high (p<0.05). There was no correlation between other cranial lesions and additional injury areas (p>0.05). CONCLUSION: The number of studies evaluating WBCT is high in the literature. However, our study is important concerning that to our knowledge this study is the first study to evaluate the WBCT findings in the head trauma cases without the additional lesions on their bodies. WBCT scan should be recommended in patients whose clinical evaluation could not be completed. WBCT is an important diagnostic tool for the diagnosis of many pathologies, especially for intrathoracic lesions.