Yazar "Durgut, Ramazan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 22
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir Ankara kedisinde rastlanılan spontan pnömotoraks olgusu(2001) Durgut, Ramazan; Gönenci, RamazanSunulan bu çalışmada, bir Ankara kedisinde görülen spontan pnömotoraks olgusu değerlendirildi. Olgunun klinik, radyolojik, hematolojik, biyokimyasal, mikrobiyolojik ve histopatolojik muayeneleri yapıldı. Elde edilen bulgular literatür veriler ışığında tartışıldı.Öğe Cardiotoxic effects of enrofloxacin on electrophysiological activity, cardiac markers, oxidative stress, and haematological findings in rabbits(2016) Durgut, Ramazan; Öztürk, Oktay Hasan; Nacar, Ahmet; Öztürk Sağkan, AliyeThe aim of this research was to investigate the effect of normal and high doses of enrofloxacin on basal electrocardiographic (ECG) parameters including corrected QT (QTc) values along with biochemical and haematological findings in healthy rabbits. In total 21 New Zealand rabbits were used. The animals were randomly divided into three groups including 7 rabbits in each. The normal dose (5 mg/kg) of enrofloxacin and a toxic dose (50 mg/kg) were given intravenously in group 1, and the normal dose was given for 6 weeks in group 2. The last group was designated as a negative control (group 3). ECG, serum biochemistry parameters, and total antioxidant capacity (TAC) and total oxidant status (TOS) were determined every week. At the end of the experiment, necropsy was performed and histology was evaluated. Some oxidative parameters were measured in the heart tissue. No cardiotoxic effect was observed on ECG, in biochemical or haematological findings, or macroscopic or histological findings in groups 2 and 3. The results indicated that enrofloxacin is not harmful for the heart in clinically healthy rabbits at normal and toxic doses compared with the negative control group in terms of ECG, biochemical or haematological findings, or macroscopic or histological findings.Öğe Deneysel hiperkalemi oluşturulan tavşanlarda norepinefrinin kalp fonksiyonları üzerine etkileri(2003) Bal, Ramazan; Durgut, Ramazan; Çelik, SefaBu çalışmada, yaşlan 10-14 ay arasında değişen ve ortalama ağırlıkları 2-3 kg olan 11 dişi ve l erkek toplam 12 Yeni Zelanda tavşanı kullanıldı. Bu hayvanlar "pozitif kontrol" (n: 6) ve "norepinefrin grubu" (n: 6) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Nor-epinefrin ve pozitif kontrol grubu tavşanlara, 300 m M konsantrasyondaki KC1 çözeltisi (izotonik NaCl içerisinde) 0.5 ml/kg/dk hızda 15 dk süre ile v. auricularis'den verilerek hiperkalemi oluşturuldu. Norepinefrin grubu hayvanlara 15. dk'dan sonra 1.3 $mu$g/kg/dk dozunda 30 dk süre ile norepinefrin infüzyon şeklinde verildi. Her iki gruba ait tüm tavşanlardan O, 15, 30, 60 ve 90. dk'larda serum potasyum düzeyini saptamak için kan alındı ve ilk 45 dk'lık sürede her 3 dk'da, 45. dk'dan sonra ise sadece 60. ve 90. dk'larda EKG çekimleri yapıldı. Deneysel oluşturulan hiperkalemili hayvanlardan pozitif kontrol grubunda serum potasyum düzeyi 30. dk'da pik noktaya ulaştı, daha sonra düşüşe geçti. Buna karşın, norepinefrin grubunda potasyum seviyesi pik noktaya ulaşmadan düşmeye başladı. Buna paralel olarak, hiperkaleminin tipik belirtileri olan bradikardi, EKG'deki P dalgasının düzleşmesi ve QRS kompleksindeki genişlemenin norepinefrin uygulaması ile deney öncesi değerlerine yaklaştığı saptandı. Sonuç olarak, kardiyotoksik etkisi ile kliniklerde acil müdahale gerektiren hiperkaleminin sağaltımında, norepinefrinin diğer tedavilerle birlikte uygulanabileceği kanısına varıldı.Öğe Devekuşlarının paraziter hastalıkları ve tedavileri(2005) Yaman, Mehmet; Durgut, RamazanDevekuşlarına özgü paraziter hastalık etkeni azdır. Helmintlerden Houttuynia struthionis, Libyostrongylus douglassii, Chandrella quiscali; prozotoonlardan Cryptosporidium sp., Isospora struthionis ve ektoparazitlerden Struthiolipeurus struthionis, S. nandu, Pterolichus bicaudatus, Gabucinia sculpturata ve Dermoglyphus pachycnemi ile Hypoboscis struthionis devekuşlarının önemli parazitlerindendir. Diğer kuş ve memeli hayvanlarla birlikte yetiştirilen devekuşlarında bu hayvanların paraziter etkenleri (amipler, Giardia, Trichomonas, Histomonas türleri) hastalık oluşturabilirler. Ergin devekuşları oldukça dirençli olduklarından, çoğunlukla direnci kırılmış erişkinler ile devekuşu yavruları paraziter hastalıklardan etkilenmektedir. Bu derlemede, yetiştiriciliği Türkiye'de yaygınlık kazanan devekuşlarının parazitleri hakkında güncel bilgi verilmektedir.Öğe The diagnosis of trigonitis in cows using transrectal ultrasonography and biochemical and histological and histological techniques(2003) Durgut, Ramazan; Gönenci, Ramazan; Ateşoğlu, E.ÖBu çalışmada, Antakya kesimhanesine getirilen, yaşları 4-7 arasında değişen 300 sığır araştırıldı ve 60'ında idrar kesesinin trigon bölgesinde lezyonlara rastlandı. Trigonitis'in tanısı ultrasonografı, idrarın sitolojik muayenesi ve idrar dipstick test çubukları kullanılarak yapıldı ve tam kesim sonrası yapılan histolojik muayene ile doğrulandı. İdrar kesesinin trigon bölgesinden alınan örneklerin muayenesinde, epitelde hipeıplazi veya hipertrofi, hemoraji, lenfosit ve plazma hücre infıltrasyonu ve epitel hasarı görüldü. Sonuç olarak, noninvazif bir metot olan ultrasonografı ve idrar sediment analizinin, trigonitis tanısı için doğru ve güvenli bir değerlendirme sağladığı kanısına varıldı.Öğe The effect of electroacupuncture on the thyroid hormones and cortisol levels in dogs(2009) Atlug, Muhammed Enes; Gonenci, Ramazan; Tas, Abuzer; Durgut, Ramazan[No abstract available]Öğe Effects of high dose lead toxication on liver, kidneyse, heart, brain and blood in rabbits : An experimental study(2008) Durgut, Ramazan; Koç, Ahmet; Gönenci, Ramazan; Bal, Ramazan; Çelik, Sefa; Güzel, Murat; Altuğ, Muhammed Enes; Ateşoğlu, Emine ÖzlemThe aim of the study was to investigate effects of high dose lead (Pb) exposure on heart, blood, kidney, liver and brain in rabbits using clinical, electrocardiographical (ECG), ultrasonographical, haematological, biochemical and pathological methods. The experiments were performed on 15 male New Zealand rabbits, divided into three equal groups and were orally given 80 ppm or 160 ppm Pb for 15 days and the other group was used as control. Administration of 80 or 160 ppm lead signifi cantly increased the activities of serum aspartate aminotransferase (AST), alanin aminotransferase (ALT), lactate dehydrogenase (LDH), creatine phosphokinase (CPK) and alkaline phosphatase (ALP). Hemoglobin (HB) and hematocrit (HCT) values were signifi cantly lower in 80 and 160 ppm Pb-treated animals compared to the control animals (p<0.001). QRS complexes were wider and amplitudes of T wave were larger in treatment groups compared to contro group (p<0.05). Severe hydropic and vacuoler degenerations were seen in hepatocytes and vacuolation and degeneration of proximal tubular epithelial cells in cortex in the treatment groups histopathologically. Some neurons were severely degenerated, and severe neuron necroses were seen in cornu ammonis of both of the treatment groups. Severe mononuclear cell infi ltrations were observed in Wirchow-Robin spaces. In conclusion, deleterious effects observed in liver, kidney and blood in high doses of lead administration with some similarities to chronic oral administration of low doses.Öğe Evaluation of kidney abnormalities in cows using transrectal ulturasonography and urinalysis(2003) Durgut, Ramazan; Gönenci, Ramazan; Çelik, Sefa; Bal, Ramazan; Altuğ, Muhammed EnesBu çalışmada Antakya mezbahanesine getirilen, 4-8 yaşlı, 100 Holştayn melezi inek kullanıldı. Klinik muayeneden sonra idrar kesesinden kalelerle toplanan idrar örnekleri dipstik test çubukları ve mikroskobik yöntemle analiz edildi. Ultrasonografide; 2 inekte ekojenik küçük böbrek, birinde makrokist, ikisinde böbrek taşı, birinde kortikomeduller yapıda değişiklik, dördünde renal pelviste genişleme ve düzensiz yapı ile birlikte kortekste ekojenite, beşinde korteks ve medulla arasında hafif demarkasyon ve hiperekojenik korteks parçası ve üçünde renomegali olmak üzere toplam 18 hayvanda anormal görüntüler saptandı. Bu 18 ineğin idrar analizlerinde lökosit, eritrosit ve silisyum-fosfat kristalleri görüldü. Sonuçta transrektal ultrasonografi ve idrar analizlerinin birlikte böbrek hastalıklarının tanısında yeterli olabileceği kanısına varıldı.Öğe Evaluation of kidney abnormalities in mongrel dogs using clinical, ultrasonographical and biochemical examinations(2003) Gönenci, Ramazan; Durgut, Ramazan; Erdoğan, Suat; Altuğ, Muhammed Enes; Bal, RamazanBu çalışmada yaşlan 1-7 arasında değişen 25 dişi ve 15 erkek melez köpek kullanıldı. Köpekler her iki böbrek yönünden klinik, ultrasonografik ve biyokimyasal yönden muayene edildi. Ultrasonografide kırk köpeğin 18'inde (%45) farklı böbrek anormallikleri gözlenirken diğer 22 köpeğin normal olduğu belirlendi. Ayrıca, serum üre ve kreatinin düzeyi ile Cockroft-Gault denklemini kullanarak belirlenen serum kreatinin klirensi, böbrek anormalliği belirlenen bu köpeklerde fizyolojik sınırların üstündeydi. Sonuç olarak, erken böbrek anormalliklerini tanımak için rutin olarak ultrasonografik muayenenin yapılması, serum üre ve kreatinin seviyelerinin ölçülmesi yanısıra Cockroft-Gault formülünü kullanarak serum kreatinin klirensinin düzenli olarak hesaplanmasınında faydalı olabilleceği kanısına varıldı.Öğe Evaluation of oxidative stress, antioxidant status and lipid profile in cattle with displacement of the abomasum(Ankara Univ Press, 2016) Durgut, Ramazan; Sagkan Ozturk, Aliye; Ozturk, Oktay Hasan; Guzel, MuratThe aims of the present study were to evaluate serum oxidative and antioxidant status and oxidative stress index, and lipid metabolism profile in cattle with abomasal displacement. A total of thirty-two dairy cows with right-and left-sided abomasal displacement (LDA (n=11) and RDA without volvulus (n=11)) and 10 healthy controls were used in this study. Serum total oxidative status (TOS) and total antioxidant capacity (TAC) were measured by a colorimetric method. The TOS-to-TAC ratio was also calculated as oxidative stress index (OSI) value. Serum lipid profiles were determined by conventional measurement methods as well. Mean TOS and OSI values were significantly (p<0.001) higher in cows with RDA compared to LDA and healthy controls; however, there was no significant differences in serum TAC values among groups. Serum total cholesterol (TC), high density lipoproteins (HDL) and low density lipoproteins (LDL) levels were significantly (p=0.001) decreased, while serum triglyceride (TG) levels were significantly increased in dairy cows with right-and left-sided abomasal displacement compared to healthy controls. The results of current study showed that dairy cows with RDA forming free radicals than LDA and controls due to abomasal tension and increased intraluminal pressure.Öğe Evaluation of oxidative stress, antioxidant status and lipid profile in cattle with displacement of the abomasums(Chartered Inst. of Building Services Engineers, 2016) Durgut, Ramazan; Sagkan Ozturk, Aliye; Ozturk, Oktay Hasan; Guzel, MuratThe aims of the present study were to evaluate serum oxidative and antioxidant status and oxidative stress index, and lipid metabolism profile in cattle with abomasal displacement. A total of thirty-two dairy cows with right- and left-sided abomasal displacement (LDA (n=11) and RDA without volvulus (n=11)) and 10 healthy controls were used in this study. Serum total oxidative status (TOS) and total antioxidant capacity (TAC) were measured by a colorimetric method. The TOS-to-TAC ratio was also calculated as oxidative stress index (OSI) value. Serum lipid profiles were determined by conventional measurement methods as well. Mean TOS and OSI values were significantly (p<0.001) higher in cows with RDA compared to LDA and healthy controls; however, there was no significant differences in serum TAC values among groups. Serum total cholesterol (TC), high density lipoproteins (HDL) and low density lipoproteins (LDL) levels were significantly (p=0.001) decreased, while serum triglyceride (TG) levels were significantly increased in dairy cows with right- and left-sided abomasal displacement compared to healthy controls. The results of current study showed that dairy cows with RDA forming free radicals than LDA and controls due to abomasal tension and increased intraluminal pressure. © 2016, Chartered Inst. of Building Services Engineers. All rights reserved.Öğe Evaluation of subclinical liver lesions in goats by fltrasonographic and biohemical analyses(2003) Gönenci, Ramazan; Durgut, Ramazan; Erdoğan, SuatBu çalışma Hatay'ın çeşitli yerlerinden temin edilen değişik yaş ve cinsiyetten 75 Şam keçisi ve melezleri üzerinde ya-pıldı. Gerekli anamnez alındıktan sonra, bütün hayvanlar klinik, ultrasonografik ve biyokimyasal muayenelere tabi tutuldu. Klinik bulgular genellikle normal idi. Ultrasonografik olarak, hayvanların 17'sinde parenşimal, 8'inde bilier sistem ve 23'ünde de hem parenşimal hem de bilier sistem lezyonlarına birlikte rastlandı. Bu lezyonlu 48 keçide 26 parenşimal hiperekojenite, 17 kist, 10 kitle, 25 safra kesesi duvarında kalınlaşma, 3 katlanma ve 3 sediment oluşumu tek başına ya da diğer lezyonlarla birlikte gözlendi. ALT, ALP, AST, GOT, BUN, TP, CB, CHO, albumin ve glukoz konsantrasyonları lezyonlu ve lezyonsuz keçilerde normal iken, sadece LDH her ikisinde de yüksek bulundu. Bu çalışma ile karaciğer lezyonlarının klinik ve biyokimyasal anormallikler ortaya çıkmadan önce ultrasonografik olarak gözlenebileceği sonucuna varıldı.Öğe Evaluation of the serum lipid profiles in dogs with symptomatic visceral leishmaniasis(2012) Durgut, Ramazan; Dalkılınç, Doğan; Güzel, MuratBu çalışmanın amacı doğal enfekte visseral leishmaniasisli semptom gösteren köpeklerde lipit profilindeki değişiklikleri araştırmaktır. 10 sağlıklı ve 10 L. infantum ile enfekte toplam 20 sahipli köpek bu çalışmaya dahil edildi. Bütün köpeklerin anamnez bilgileri alındı ve fiziksel muayeneleri yapıldı. Enfekte köpeklerde visseral leishmaniasisin (VL) deri lezyonları, ağırlık kaybı, konjiktivitis, alopesi, kepeklenme, tırnaklarda uzama, lenfadenopati, güçsüzlük, iştahsızlık, epistaksis semptomlarından bir veya birkaçı tespit edildi. Canin visseral leishmaniasisin (CVL) teşhisi immunofluoresens antikor testi (IFAT) ve antikor titresinin 1:128’e eşit veya üzerinde belirlenmesi ile doğrulandı. Sağlıklı köpeklerin hiç birinde klinik semptom yoktu ve leishmania antikoru tespit edilmedi. Bu çalışmada semptomatik köpeklerde serum kolesterol, çok düşük dansiteli lipopretein (VLDL) ve düşük dansiteli lipopretein (LDL) seviyelerinin kontrol grubu verileriyle karşılaştırıldığında yüksek bulundu (P<0.01). Fakat trigliserit ve yüksek dansiteli lipopretein (HDL) seviyeleri kontrol hayvanlarından daha düşük belirlendi (P<0.01). Sonuçta CVL’in serum lipit profilinde önemli değişikliklere neden olduğu belirlendi.Öğe Hatay bölgesinde sıtmanın yaygınlığı(2003) Yaman, Mehmet; Durgut, RamazanBu çalışma Hatay Sağlık Müdürlüğünden elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile yapılmıştır. Hatay'da 1986-2001 yılları arasında büyük çoğunluğu pasif sürveyans çalışmaları sonucu tespit edildiği anlaşılan toplam 5672 sıtma olgusuna rastlanmıştır. Yurtdışı kaynaklı olan bir Plasmodium falciparum olgusu dışında saptanan olguların tamamı Plasmodium vivax'tir. Sıtma olguları 1986 yılından itibaren (%1.37) azalarak 2001 yılında %0.05'e düşmüş, son üç yılın oranlan oldukça düşük olmuştur. Yerli vakaların oranı 1994 yılma kadar yüksek seyretmiş ve özellikle bu tarihten itibaren azalma göstermiştir. Bu azalma eğilimi ekonomik şartların düzelmesine, vektör ve sürveyans çalışmalarının etkisine bağlanabilir. Olguların çoğunun işçi hareketlerinin yoğun görüldüğü Altınözü, Dörtyol ve Antakya merkezinde yoğunlaşması, 1994-2001 yılları arasındaki olguların %75'ini harici vakaların oluşturması bölgede sıtmanın insan hareketlerinin etkisinde olduğunu göstermiştir. Hatay ilinde 1-4 yaş grubunda (%2.68) görülen sıtmalı olgularının çokluğu sıtmanın bölgede halen etkili olduğunu göstermektedir.Öğe Investigations the gross hepatic, pulmonary and reproductive lesions in cows during an abattoir survey(2003) Durgut, Ramazan; Ergün, Yaşar; Yaman, MehmetBu çalışma ineklerdeki karaciğer, akciğer ve reprodüktif sistemdeki sorunların belirlenebilmesi amacıyla yapıldı. Antakya Mezbahasına kesim için getirilen yaşları 4-9 arasında değişen Holştayn melezi 800 inek değerlendirmeye alındı. Kesim öncesi klinik muayeneler ve rektal palpasyon yapıldı. Kesilen hayvanların % 48.75'inde hidatit kist, % 25.62'sinde fasioliazis, % 6.87'sinde tek veya çift taraflı akciğer lezyonları belirlendi. Kistler hayvanların % 38.20'sinde akciğer, % 39.48'sinde akciğer ve karaciğer, % 22.30'unda karaciğerde tespit edildi. Kesim sonrası muayenede ineklerin % 31.25'inin gebe olduğu ve bu gebelerin de % 52'sinde reprodüktif sorunlar belirlendi. Sonuç olarak; karaciğer, akciğer ve reprodüktif problemlerin Antakya bölgesi ineklerinde önemli sağlık sorunları oluşturduğu, bu yüzden parazit kontrol programlarının uygulanması, yetiştiricilerin koruyucu hekimlik, sürü idaresi ve yetiştiricilik açısından bilgilendirilmesi gerektiği kanısına varıldı.Öğe Kolon yangısı ve ülseri bulunan köpeklerin radyolojik, elektrokardiyografik ve laboratuvar bulguları ile değerlendirilmesi(2003) Durgut, Ramazan; Çelik, Sefa; Öztürk, Savaş; Pekkaya, SelçukBu çalışmada, kolon yangısı ve ülseri şüphesi bulunan 16 köpekte tanı amacıyla klinik, radyografik, laboratuvar ve elektrokardiyografik muayeneler yapıldı. Anamnez ve klinik muayenelerde, bütün köpeklerde orta derecede kanlı ve mukuslu ishal belirlendi. Defekasyondan sonra tenesmus, orta derecede kilo kaybı ve anemi yaygın gözlenen bulgulardı. Abdominal palpasyonda kalın bağırsağın kalınlaştığı saptandı. Kan serumunun biyokimyasal analizlerinde potasyum seviyesinin arttığı, sodyum ve total protein seviyelerinin azaldığı belirlendi. Kontrast radyografik muayenede; kolon duvarında kalınlaşma, stenozis, dilatasyon ve kısalma ile kolonun normal şeklinin değiştiği gözlendi. Mikrobiyolojik incelemede köpeklerin sekizinin gaitasında Campylobacter spp., Salmonella spp., Clostridium perfringensve Escherichia coli etkenleri izole edildi. Elektrokardiyogramda (EKG) bütün köpeklerde tipik olarak T dalgasında sivrilme, iki köpekte P dalgasında düzleşme ve dört köpekte P-R ve Q-T aralığında uzama ve sadece bir köpekte QRS'de genişleme ve bradikardi belirlendi. Bu çalışma ile, köpeklerde kolon yangısı ve ülserinin tanısında radyolojik, elektrokardiyografik ve laboratuvar bulguları ile klinik bulguların birlikte değerlendirilmesinin önemli olduğu sonucuna varıldı.Öğe Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi kliniklerine getirilen kedi ve köpeklerde gözlenen hastalıkların değerlendirilmesi (2003-2006)(2007) Mamak, Nuri; Durgut, Ramazan; Görgülü, ÖzkanBu çalışmada 1 Ocak 2003-31 Aralık 2006 tarihleri arasında Mustafa Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi Kliniklerine getirilen kedi ve köpeklerin değerlendirilmesi amaçlandı. Bu tarihler arasında 76 kedi ve 366 köpek muayene edildi. Bu hayvanlar tür, cinsiyet, mevsim, anabilim dalı ve hastalıklara göre değerlendirildi. Hayvanların hastalanmalarının mevsimlere bağlı olduğu (p<0.01) ve hastalıkların yaygın olarak ilkbahar ve yaz aylarında ortaya çıktığı gözlendi. Kedi ve köpeklerin Anabilim Dallarına göre dağılımları incelendiğinde; hastaların en fazla İç Hastalıkları Anabilim Dalı (n=202, %46), daha sonra Cerrahi Anabilim Dalı (n=192, % 43) ve en az da (n=48, %11) Doğum ve Jinekoloji Anabilim Dalı hastalıkları olduğu görülmüştür. Hasta kedi ve köpeklerin daha çok 0-12 aylık yaşlarda oldukları saptandı. Kliniklere getirilen köpeklerin önemli bir kısmını (n=224, %61) erkek hayvanlar oluşturmasına karşın, kedilerin önemli bir kısmını (n=49, %64) dişi hayvanlar oluşturdu. Hastalarda en fazla sindirim sistemi hastalıkları gözlenirken, bunları solunum sistemi hastalıkları, travma, topallık ve kırık olguları gibi ortopedik bozukluklar takip etmiştir. Sonuç olarak, bu çalışmada kedi ve köpeklerde gözlenen hastalıkların değerlendirilmesi, hayvan sahiplerinin bu bölgede görülen kedi ve köpek hastalıkları hakkında bilinçlendirilmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir.Öğe Phenotyping of porcine peripheral and cat intestinal T cells by one or two colour flow cytometry(2000) Ucan, Uckun Sait; Durgut, Ramazan[No abstract available]Öğe The protective effect of N-acetylcysteine against cyclosporine A-induced hepatotoxicity in rats(John Wiley & Sons Ltd, 2008) Kaya, Hasan; Koc, Ahmet; Sogut, Sadik; Duru, Mehmet; Yilmaz, H. Ramazan; Uz, Efkan; Durgut, RamazanThe immunosuppressive agent cyclosporine A (CsA) has been reported to exert measurable hepatotoxic effects. One of the causes leading to hepatotoxicity is thought to be reactive oxygen radical formation. The aim of this study was to investigate the effects of N-acetylcysteine (NAC) treatment on CsA-induced hepatic damage by both analysing superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSH-Px), aspartate aminotransferase (AST) and alanine transaminase (ALT) activities with malondialdehyde (MDA) and nitric oxide (NO) levels, and using an histological approach. CsA administration produced a decrease in hepatic SOD activity, and co-administration of NAC with CsA resulted in an increase in SOD activity. MDA and NO levels increased in the CsA group and NAC treatment prevented those increases. A significant elevation in serum AST and ALT activities was observed in the CsA group, and when NAC and CsA were co-administered, the activities of AST and ALT were close to the control levels. CsA treatment caused evident morphological alterations. Control rats showed no abnormality in the cytoarchitecture of the hepatic parenchyma. The co-administration of NAC with CsA showed no signs of alteration and the morphological pattern was almost similar to the control group. In conclusion, CsA induced liver injury and NAC treatment prevented the toxic side effects induced by CsA administration through the antioxidant and radical scavenging effects of NAC. Copyright (C) 2007 John Wiley & Sons, Ltd.Öğe Saint Bernard ırkı bir köpekte karşılaşılan gastrik dilatasyon volvulus olgusu(2002) Durgut, Ramazan; Gönenci, Ramazan; Öztürk, S.Sunulan bu çalışmada St. Bernard ırkı bir köpekte karşılaşılan gastrik dilatasyon-volvulus (GDV) olgusu değerlendirildi. Köpeğin klinik, radyolojik, hematolojik ve biyokimyasal muayeneleri yapıldı. Daha sonra ötenazi edilerek, köpeğin nekropsisi yapıldı. Elde edilen veriler literatürler ışığında tartışıldı.